12 Sayfa | * don ( osta,, nın ikâyesi | Genç kadın perdeyi aralayıp — dışarı Ubaktı, sonra kocasına döndü: — Adam gene orada.. İçini çekti: — Evi gözetlediği muhakkak. || Kocası yerinde doğruldu, homurdanır gibi söylendi: Ü — Peki, mücevherlerin bizde olduğu- hu nereden öğrenmiş olabilirler, Kadın hafif bir titreme geçirdi: — Bir şey sezmesinden korkarak yol Wwerdiğimiz hizmetçi bizi tarassud edip her şeyi öğrenerek gidip söylemiş ola- anaz mı? — Peki, öyle ise niçin doğrudan doğ- # ruya buraya giyorlar? Kadın tekrar perdeyi kaldırıp baktı: — Beiki esaslı bir ipucu bulmaya ça- dışıyorlar. Bu adam polise mensub ölü- # cık, bep geceleri ayni saatte geliyor: Bu Gört gündür böyle.. | Kocası ayağa kalkmıştı. Yüzü korkunç #ibir hal alarak bağırdı; — Kapat perdeyi.. Kadın kapattı, döndü haşretle ona baktı, kocası elini başından geçirdi: | — Affet, dedi, buhran- geçiriyorum. | Tehlike büyük, artık mücevherler bura- W da kılmamalı. Her an evi aramaları teh- H likesi var. Şu adam biraz uzaklaşsa ilk yapacağım şey onları alıp atmaktır, Hem de denize, bize yaramadı, başkasına da | Kadın müstehzi güldü: #D — Onları otomobilde bulup ta getir- Hi diğin zaman ne büyük bir neş'e içinde idin. B Kocasına yaklaştı, sesini alçaltarak de- yöm etti: — Mücevherlerin sahiblerinin ne ka- #idar zengin olduklarını gazetelerden öğ- #ilrendik, birkaç. parça elmas kaybetmek- e büyük bir zarara girecek değiller, fa- #kat ben bu güzel, kıymettar şeylere bir Ü kere sahib olduktan sonra nasıl gerj ves Febilirim? Onlar benim, benim oldu ar- Mik anlıyor musun? Erkek gerilemişti, karısını hayretle ü; —— Fakat düşün, ele geçersek mahvolu- Kuz, gazeteler günlerdenberi mücevhere #ilerin kaybolması ile meşgul. Getirene H büyük mükâfatlar vâdediyorlar, Eğer dade etmezsek başımıza gelecekleri anla- #ihuyor musun? Bizim şimdi hırsızdan ne farkımız var, her şey meydana çıktığı janda çekeceğimiz ceza, seni korkutmu- iyor mu?. Aylarca hapiste yatacağız ve o Ullzaman yalnız bulduğumuz şeylerden de- Bt bizde olanlardan da — ayrılacağız. İ- ögimden atacaklar, şerefim lekelenecek. Kadın asabiyetle yumruklarını sıkmış- Wt, dişlerinin arasından ıslık gibi bir ses- #ile mırıldandı: — Peki ne yapmak istiyorsun? —— Mücevherleri yerine göndermek ka- l olsa.. KAYIP MÜCEVHER SÖON POSTA RLER Yazan: Peride Colâl Adamın yakasına yapıştı. belki mücevherler elinde iken seni ya- kalıyacaklar, yerine götürmek üzere olduğuna inanmıyacakları muhakkak. Hem «Neden bu kadar zaman geçtikten sonra getirdiniz. derlerse ne cevab ve-| rirsin? — Evet, evet doğru, en iyi çare onları başımızdan başka bir suretle defetmek- tir. Ah bir yere fırlatıp atmak iztiyo- rum. Deniz yakın, en iyi Kadın hafif bir feryad salıverdi: — O güzel kıymettar mücevherleri âdi bir moloz gibi denize atacaksın ha! Fakat adam öyle öfkeli bir nazarla yü- züne baktı ki susmaya mecbur oldu. Biraz sonra pencereden baktılar, Kar- | şıda artık kimse yoktu. Adam, genç ka- | dına emreden mütehakkim bir sesle: «Ça- | buk paltomu, şapkamı ver, dedi. Mücev- berlerin bulunduğu kutuyu da getir, sen de giyin gidiyoruz..» Kadın artık itirazın beyhude olduğunu anlamıştı, gitti, kutu- ya getirdi, bu dört köşe siyah bir şeydi. | Erkek ona ümidsiz nazarlarla baktı. Son- ra içini çekerek aldı, cebine koydu. Sokakta kimseler yoktu, kol kola gire- rek ve ayni korku, yakalanmak korkusu | içinde birbirlerine sokularak yürümeye başladılar. Arkalarında bir ayak zesi duydukları zaman titriyerek durup ku- lak veriyorlar, adam ter içindeki avüç- larında kutuyu sıkiyor, elinde bulunan bu servetten o anda bir düşman gibi nef- ret ediyordu. Sahile indiler, 0 zaman a- dam geniş bir nefes aldı, yavaşça «kur- taldük» diye, mırıldandı ve kutuyu bir- | denbire kaldırıp denize fırlattı.. Dönerken hiç konuşmadılar, artık | korkmuyorlardı, fakat ikisinin de yüzü düşünceli ve solgundu. Evlerine yaklaştıkları zamân gene ay- ni adamı köşe başında pembe apartıma- nin önünde gördüler, kadın titredi, er- kek onun yanından birdenbire ayrıldı. — Bunu yapmak için iş işden — geçti, -— © “Son Posta,, nın edebi romanı: 71 Koşarak bBu meçhul adama doğru ilerle- Bana inan çocuğum: Fuad sana — O halde niçin bana gelmedi hala? #WiBcn bu kadar fena, bu kadar aşağı se- #iviyese bir kız mıyım? Beni kendisin- ilden çok alçak görerek bana yaklaşmak- #i tan utanıyor mu? Yoksa onü korkutu- yor muyum? # — Neler söylüyorsun sen? — O halde ona yük olacağımdan kor- küyor. — Hayır, bunların hiç birisi mevzuu bahs değil. Ona ben mâni oldum; Ükü senin, tanıdığım kızların en iyisi duğunu bildiğim halde asıl ben senden biraz korkuyordum Selma. — Niçin? — Yazılarından seni çok mağrur bir kiz olaruk tanımıştım. Onun da öteden- beri çok inadcı o'düğünu bildiğim için Senin una karşı yapacağın ufacık bir bareketin, söyliyeceğin küçük bir sö- Zzün, aranızdaki anlaşamamazlığı büyü- derek oşilmaz ve dolmaz bir uçurum haline getirmesinden, sizin ebediyen ' Bîr Genç Kızı |birbirinize dargın kalmanızdan kork - ! Barşı yaptığı hareketten pek müteessir- | muştum. dir. Ğ di, kendini gayet kuvvetli ve cesur hisse- diyordu, yaklaşınca adamın yakasına ya- pıştı, o anda apartımanın alt penceresin- de bir kadın gölgesinin görünüp kaybol- duğunu da farketmişti. Adamı sarsarak hiddetten kısılan bir sesle bağırdı: — Evimin karşısında böyle günlerce beni tarassud etmenin ne demek - oldu- ğunu sana göstereceğim.. Öbürü gerilemişti, kurtulmaya çalışa- rak: — Bağırmayın, Allah aşkına bağırma- yın, kocası duyacak diyordu. Adam birdenbire onu bıraktı. Şimdt karısı da yanına yaklaşmıştı, ikisi de me- rakla dört gecedenberi ö noktadan ayrıl- | çektiren bu adamı süzdüler. Zayıf, çe- vaşça murıldandı: — Kapıcının karısının mahallede fena söylerdiğini nasıl unuttuk!, Kocası derhal pencereden kayboalan kadın gölgesini hatırlamıştı. «Demek!.. diye, mırıldandı, kadın «Bu onun âşıki olacak, diye, ilâ ti, sonra koceasını kolundan çekti, yürüdüler. Evde adam başını ellerinin ârasına âl- dı ve inledi: — 'Ne kadar boşuna korktük. Ne kadar budalaca hareket ettim! Demek kimse- nn mücevherlerin bizde plduğundan şübhesi yokmuş. Delice bir korkuya dü- şerek kocaman bir serveti mahvettim. Ah hep bu mel'un adat sebeb oldu. Karısmın kahkahalarla güldüğünü du- yarak hayretle başını kaldırıp baktı, göz- leri şaşkınlıkla büyüdü, genç kadın avuç- Jarını açmış, karşısında duruyordu, avüç- lsrında göz kamaştıran bir yığın elmas piril pıril yanıyordu. Kadın kotasının şaşkınlığı birkac kahkaha daha atıp: — Ah koca abdal, dedi, onlardan vaz- karşısmda kunmu başını gi ne dayadı. n Romanı LE ğ Muazzez Tahsin Berkand — Öyle olsa ne çıkarmış? — Hayır Selima, sakın böyle düşüne- vim Jdemime kizim; âyni kandan dünya- ya çe miş ulan insanların, ne olursa ol- sun, birbiriliden büsbütün uzaklaşma- ları Göoğru değildir. Hayatta ne olacağı, insanın nelerle karşılaşacağı belli ol - maz; bakârsın en beklemediğin zaman- da ona muhtaç olursun. Selma, gururla başını kaldırarak doğ- Tülü'i. — Size yemin ediyorum hala; açlık- tel övem, sokak sokak sürünsem, gene 1 çalıp ondan bir yardım istemi- — Selma.. bu kadar derin kin ve nefret bir genç kız kâalbine yakışmaz. — Sen üzülme halacığım.:. Ne ister- sen yaparım ben, İstersen gider Fuadı tekrar arar, ondan tahkir görsem bile gene ona yaklaşırım; fakat sen göz yaş- . Ben seni üzmek için bura- n e kadının gözleri sevinçle par- lamıştı. — Sahi mi söylüyorsun? Onunla gö- TÜüşmeğe razı olacak mısın Selma? — Senin hatırın için her şeyi yapa- cağım hala,.. Bu dakikada bana öl der- sen sevinçle öleceğim. Seni ne kadar sevdiğimi, sana karşı ne kadar müte- şekkir ve minrettar olduğumu bilmi- yor musun? — Fusd da seni seviyor Selma., o da küçük kardeşini görmek için sabırsız- lanıyor. Buna emin ol. — Senin hatırın için buna da İnanı- yorum; fakat artık bu bahsi kapayalım olmaz mı? Nasılsa hayat bir gün bizi karşılaştıracaktır. O zaman onunla ba- Bu süözlerinle beni çok müteessir etti- ğini anlanıryor musun? ha hanım, gözlerinden damlıyan y y elinin tersile sildi ve kendi ken- gisine söylüyormuş gibi tekrarladı: — Bu vaziyet beni çok.. çok hırpalı- yUr. Tışacağıma sÖz veriyorum. — O zaman?? Bu p kadar müphem bir vade ki... Bense sizi hemen birbiri- nize yakınlaştırmak istiyordum. Selma biraz zoraki ve sinirli bir gü- lüşle gü — Hemen şimdi mi? Kapıyı gidip a- çayım.. belki dışarıdadır o... Hemen Ho #sanur ağlaması Selmaya çok do- |boynuna sarılır, | e hey'et gö Değirmenciler An nderdiler İstanbul fırınlarının bir elden idaresini istiyorlar, buğday fiatları mütemadiyen düşüyor â uıııu:-. Ğ Ziraat Bankası borsaya buğday arzına de- vam etmektedir. Dün İstanbula gelen 19 va- gon buğdaydan 6 vagonu da Ziraat banka - sına alddir. Ziraat bankasının Samsun, De- rince vea İstanbulda ve Poladlı, Akşehir gibi büyük İstasyon ve ambarlarında — külliyetli mikdarda stoku vardır. Bankanın piyasaya devarmnlı surette buğday arsetmesi buğday fl- atlarım bir hafta içinde 20 para kadar dü - şürmüştür. Zirsat Bankası, yüzde 6 - 7 çavdarlı sert malları $,5, 6 - T çavdarlı yumuşak malları da 5,10 kuruştan arzelmekte ve satmakta - dır. Bu fiat, töccar malına nazaran, daima, 3 * Spara ucuzdür. Banka, satışı peşin para ile yapmakta - dır, Halbuki tücecar, bir hafta, bazan bir ay da beklemektedir. Bundan dolayı, tüccar ma hm, birkaç para fazlasına tercih eden bazı değirmenci ve kırmacılar da vardır. Dün piyasaya Anadoludan 19 vagon buğ- day, $ vagon arpa gelmiştir. “Tücear malı yüzde 1 - 2 çavdarlı ekstra Poladlı büğday- ları 835 - 6,375. 6 - 7 çavdarlı yumuşak mal- lar 5,70 - S.E75, 6 « 6 çavdarlı sert mallar 8.3 - 5.625 kuruştan satılmıştır. Buğday flatları ürerindeki bu düşüşün ekmek flatlarına da tesir yapacağı tahmin olunmaktadır. Şehrimirdeki bazı değirmenellerden mü - rekkeb bir grup, İstanbul değirmencileri na- mina, fırınların bir elden idaresi temenni - sizde bulunmak üzere Ankaraya gitmişler « — Büyük ziraat kongresine hazırlık İstanbul Sanayi Birliği, Ankarada Mart gresi için hazırlanacak rapor hakkında ted- limsiz bir şeydi, kortkudan hâlâ titriyor-| kiklere devam etmektedir. Dün de, birlik u- |du. Kadın kocasının koluna dokunup ya-|Mumi kâtibi Halid Güleryüz kelen ve kene- vir sanaylini! tedkik etmiş, bu sanayi erba- bile görüşmüştür. 'Ticaret Odası tedkikat ve besi müdürlüğü patates hakkındaki SA lerint bitirmiştir. Dün de, tiftikçileri toPli ” yarak #iftik standardı hakkında — görüşül © müştür. Bu görüşmenin devam edecoği 88 * |laşılmaktadır. * * Tedkik ve müzakerelerini bitiren Odü nayi şubesi raporunu hazırlamaktadir. 'Türkofis tütün, zehire borsacı d Debil ” j ğ ; | İbet bakkındaki raporun hazıri:zlarile Müİ guldürler. Kongreye arzedilecek ölan bu raporlllk | ay sonuna kadar tamamlanıp Vekâleie derilecextir. Samsunda Samsun (Hususi) — Ticaret — odasındA ziraat mütebassıslarından — mürekkeb Öf heye'in yaptığı içtimada ziraat kongri verilecek lâyihanın esasları üzerinde kuşalâr yapılmış, bazı mühim kararlar & * lmmıştır. Ezcümle tütün ziraatinin inkişafı, tütüü kurutma aranlarının meydana — getirilmöik — yeni ziraat usullerinin tatbik sahasına K0R” ması, hayvan hastalıkları mücadelesine €© * hemmiyet verilmesi; sanayi! ziralyenin KÖN” lerde vasi mikyazda tatbiki, toprak Ihtirti” lazının tatmini esasları üzerinde — önemlt durulmuştur. Son kararın alınması için İ toplantı daha yapılacak ve son gşekil vali * mizin başkanlığı altında teşkil olunacak K0” mişyonda tesbit olunacaktır. Bütün bu İf * ler başarıldıktan sonra kongreye gönderi * lecek zevatın Intihabi. yapılacaktır. Köylüye tütün tohumu veriliyof Samsun — (Hususi) — İnhisarlar — idaretl tecrübe İstasyonu müstahsile tütün tohamü dağıtmağa başlamıştır. Bu teşebbüs, Samstifi tötünecülüğünün inkişafı üzerinde mühim V- mıyan ve kendilerine cehennem azabi ' , isinde açılacak olan büyük ziraat kon - İsirler yapmıştır. Tecrübe İstasyonu faaliyt” tinin genişletlmesine karar verilmiştir. BU yu, bir Çok yerlerde yeniden tecrübe tarlâ" lazı açılacak, buralarda, imukayeseli denemt ler yapılacaktır. Bafrada da bir tecrübe (40 lası açılması için teşebbüslere mumw;__ Fa;, uiş, Maz.d, Yrip, TüNdüz A V3 DULLA ağrılarııızı uarhal keser. İcabında günde üç kaş2 alınabilir. !;:eçe!;iılereğimi nasıl aklına getirdin! De- |nize attığın kutudâ bir yığın eski düğ.- [medcn başka bir şey yoktu. YARINKİ NUSHAMIZDA: Sülten ağzı yanan.. Yazan: Kadırcan Kaflı onun Yavaş yavaş ona sokularak | vefakâr bir ağabey olduğunu söyler ve 'suyorsun? çok fedakâr ve bana yaptığı iyilikler için ona teşekkür ederim. Sabiha hanım gülmüyordu. Bilâkis, yüzünün çizgileri çok karışık ve sinir- liydi. — Dikkat et Selma; bir gün bu söz- lerine belki pişman olursun. — Sizi gene üzdüm halacığım., İşte susuyorum. O burada ise gidip çağıra- yırn mı? — Onu kapının dışında beklettiğimi nasıl tasavvur edebiliyorsun? Hayır, Fuad burada değildir, fakat mektu - bünda Trabzona gelmek istediği yazılı olduğu için bunları sana söyledim. — Trabzona mı? Ne zaman? Niçin? Halasına vermiş oölduğu sözü kimbi- lir ne kadar uzak bir istikbalde tuta- cağını düşünürken ve o zamanı tasav- vür ederken bile sinirlerine hâkim ö- lamazken onun cele bunu bir em- ri vâki yapmak mesi genç kızı şa - şırtmış ve anlamadığı bir sebeble kor- kutmuştu. — Zaten beni görmek için gelecekti; senin burada olduğundan istifade ede- rek seyahatini bir kaç gün evvel yap- mak ve bü vesile ile seninle de tanış- mak istediğini bana yazıyor. Sen izin verirsen ona hemen gelmesi için yaza- yım,,. Ne dersin? n ı | Yeni neşriyat _/I I Adliye ceridesi — Adliye Vekâletinin Hf lıvhnunaımvımübınumuım" eııyuzıxıı-.ıııyıııeıkı:ımır.ııı_yıııı'“'ı Hulüsi Demirel, A. H. Berki, Perid AŞtttf Dr. Ali Rifat Alabay, Cevad Serim, Nafi Bi” şak, Tarık E. Yenisey imzalı mal başka, temyiz kararları forma halinde Mö'” cuddur. — ——— ——— ——— —— — Cevab versene kmm!rNiı;hı v — Selmma, sana söylüyorum; başılk kaldır.. bana bak! — Halacığım, onun yüzünden befi çok ızlırap çektim, İki senedenberi onü kendime bir düşman gibi düşünm! o kadar alışmıştım ki şimdi birdenbir? onunla karşılaşmaktan korkuyorulü Bana bir kaç ay izin ver,. zaten ben men İstanbula dönmeğe mecburümi bekliyecek vaktim yok. Onu tel: çağırsak bile gene gelmesi bir kaç © sürecek; sanra da onu hemen buü! bırakıp gidemiyeceğim için avdetim Aşağı on gün geçikecek; halbuki tebdeki ve kütüphanedeki işler:m d? fazla bekliyemez. Sen nasıl olsa iki ay sonra İstatıbulâ gelecek değil misin? O zaman onutl” görüşeceğime sana yemin ediyorum A — İki ay benim için çok uzun bif ai dedir kizın. Hem kışın yola çikabi'? ceğimi pek umtaüuyorum. — K:ş tamamile basmadan gelir, y" |kadar benimle kalırsın hılm:ıâ"“:ıdı İsevinci benden esirgeme.. lsxınb“dü_ seninle beraber geçireceğim aylaf! şüherek şimdiden bayram odiyorum |k: İhtiyar kadının boynuna sarılıy0f? yüzünü, gözünü öpüyordu. — Arkası vür — 3 İ j arafik * n