SÖON POSTA Moda dünyasının altını üstüne Sgetiren haberler! 1938 takdim ediyor: mor Saçlar, ayna tırnaklar, çelik Mavisi dişler, Yok -Tap dans l, î ı 'ı H:lı]my"w (Hususi) — Sonbahar gelince, çiçekler gibi ınmy'““d d9 söner. O vakit «tabiatin> yerine «insan zekâsı> Olmağa, 1937 Hollywoodu sönmeğe yüz tutarken 1838 Ywoodu doğmağa başlar, Acaba «1938 Hollywoodu» ne Te gösterecek? B Kısa... Kısa... Daba kısa... %dr:d“y ve Times Ovenue'deki edrassmakers» lerde iki Uzun tereyanı baş göstermiştir. Bir taraf kısa, diğer taraf Hal Gehi b “ühiyettar bir moda diklatörüne nazaran Hollywoodda q:'j' «short» dan başka bir şey giyilmiyecektir. Fakat hu a .;ore karşı İngiliz ve Fransız terzilik âlemleri cephe al « Kri:m Bunlara nazaran elbiseler uzun olmalıdır. k Dem, '©linler ve «ince beller» bile yeniden doğmak üzeredir. *k moda iki asır birden geriliyecektir. Buna — rağmen Yağbe formülünün galebe çalacağı muhakkaktır. «Kısa» ya Üa € Çök fazladır. qde:“ Gaynor, Loretta Young, Kay Francis eteklerini şim- iki santimden fazla kısaltmışlardır bile. Buna bir «baş- Eiç> denmektedir. rağbet kazanacak dans: « Yok-tap-dance» islara gelince; 19388 senesinde Hollywoodda moda olacak h'h'dr hangileridir? Danslarda dahi modada olduğu gibi fi« bi 'A:i lıdrd:yet vardır. Klâsik valslere; kadrillere yaman Ame b türemiştir. Bunun ismi: Yok-tap-dancedır. Cenubi & Ün Tika mahsulü danslar yok olmak üzeredirler. Yok-tap- Ürek Âmerikan temposu üzerine tertib edilmiş tirol dans- | z eT iç u Bu dansa karşı da Viyana orkestraları taarruza geç- Yeni bir güzellik, tenasüb ve füsun übidesi; R. K. O. tel, Tdir. Santa Barbaradan Beveriy'ye kadâr .x:ıvnişuva-! yıldızlarından dilber İrma Richca Üllanisin Tn irbirini takib etmektedir. İnsan kendini bu tırnakların üzerinde görebiliyor. Bu madde civa gibi bir şey olup çabuk kurumaktadır. Çelik mavisi dişler... Bu yılın en sansasyonel moda haberi, dişlerin de modaya tâbi bulunacağıdır. En çok rağbet kazanan «inci> rengidir. hıu,,.,__ Şt gö ömlakk Ha miğlürdrr. Birde «çelik mavisi» diş modası türemiştir. Bu çelik mavisi y A"“ Brtekler, » inci rengini geride bırakmaktadır. Yıldızların bir çoğu bu çe ha ;:“" €n mühim yenilik, ayna tırnaklardır. Bir kimyager | t Mavisini dişlerine tatbik etmişlerdir. kullanılacak bir madde keşfetmiştir. Bu madde| Söylendiğine göre Hollywoodun 1998 modası bizi hayret- Ağin üzerine sürüldükte tırnak tıpkı ayna gibi olmaktadır. | ten hayrete düşürecek keşifler hazırlamaktadır. Bu keşifleri ancak iki ay sonra Öğrenebileceğiz. Al- lah vere de hayretten saçlarımız dikil « nat$, ** * O Biy Beyaz saç mı?.. Mor saç mı?.. 'bşy kaç zamandanberi kibâr bir Modâ 'hâlini almış — olân %r_"çhnı veda etmek lâzım gelmektedir. Şimdi moda _'iı' Üzere bulunan mavi ve mor saçlardır. Bir de «elektrik da İle «pembemsi beyaz» saçlar vardır. Hollywood pe- Holiywood sokalılan.îı isti â eden maymuniar Holiywoodun büyük stüdyolarından | biri elyevm dikkate değer bir film çevir- mektedir. Bu filmin sahnelerinden biri | sözde Nevyork hayvanat bahçı gös- | termektedir. Hakikate uygun film çevirmek istiyen slüdyo müdürü bahçe- nin bir kenarına ve meşhur yıldız Mae Westin tam evinin arka hayvanat bühçesinin kü munesi inşa ettirmiştir. Rol icabı rak, san'atkârlardan Bing Crosby Andy Divine hayvı hayvanları serbest As. lanların, kaplanların, fillerin, timsahla- rın, maymunların büyük kafesleri yan « yana bulunmaktadır. Crosby maymun - larla dolu olan kafesin kapısını aralık e- der etmez içinde bulunan iri yapılı 150 maymun birden dışarı fırlamıştır. B ile at bahçesine girip aklardır. Stüdyo, hayvanat bahçesini geniş bir tel çemberi içine almış olmasına rağmen maymunlar bu telleri parça parça et » mişler ve Hollywood sokaklarma yayıl - mışlardır. Pencereden sokağı seyretmek- te olan bir kadın polise telefon ederse de| polis işi ciddi telâkki etmiyerek aldırma- mışlardır. Bu arada maymunlar, — yemişçilerin, bakkalların, sebzecilerin dükkânlarını yağma etmişler, üstelik telefon tellerine asılarak bunları da koparmışlardır. vahim bir şekil almak üzcre olduğunu İşin gören Crosby yakalanacak olan her bir maymun için iki dolar ikramiye vermeği | vâdetmiş, bunun üzerine polis ve itfal- ye efradı maymunları güç hal ile yakalı- yarak ikramiyelerini almışlardır R . R. o yıldızlarından Barbara Pepper de modaya uymak için altın saçlarını mara mt boytyacak Kalb değiş hakikat tirmek olursa... Yazan: İsmet Hulüsi Bugünkü gazetelerden: «Sun'i kalb imaline çalışan meşhur doktor Karrel, nihayet buna muvaffak olmuştur. Bir insanın kalbini çıkaracak, İyrnne çelikten yapılmış bir kalb koya - caktır. Doktor muvaffakiyetinden emin- dir.» * On sene sonra bir aile toplantısında bu tarzda konuşulacak. — Neclâ hala görünmedi acaba nere - de? — Ben kendisini dün gördüm, Her hal- de biraz gecikecek.. Buraya gelmeden evvel kalbeisine uğrıyacak, bir altın kalb taktıracaktı. — Nasil olur, onun kalbi altın değil miydi? — Değilmiş ya.. Altın kaplama imiş.. — Tevekkeli değil.. Altın kalbli olsay- dı, kocasını bir gece döve döve sokağa #ar mıydı? — Ama bütün kabahat kocasında.. — Karısının kalbinin #!tın kaplama olduğunu nereden bilsin.. — Onu bilmiş, bilmemiş ne olacak, kendi kalbi yufkadanmış.. Bir erkek yuf- ka kalb takdırırsa başına bunlar gelir. — Aytenin kocası, Bay Günerin de kalbi yufkadan değil mi? — Ne yapsın, Bay Güner doktordur. Bütün doktorlar yufka kalb taşımıya ka- nunla mecbur ediliyorlar. Yalnız opera. törler müstesna. Hem Bay Güner evlenir evlenmez Aytenin pırlanta kalbini çı - kartıp yerine yufka kalb takdırmış. Şim- di karı koca birbirlerine öyle iyi anla . şıyorlar ki, aralarında en küçük bir gı - zaltı bile çıkmıyor. — Saria doğru bir şey söyliyeyim mi?.. Ben Bay Günerin bu hareketini hiç be - igenmedim. Ayteni alırken onum pırlanta li olmasına tama edip alm Öyle ya pırlanta kalbi çı Yerine ucuzca bir yufka kalb yaptırdı. Pırlanta kalbi de sattı. Parasını yiyor. Bu benim hiç aklıma gelmemişti. Hem gelmez de.. — Benim gelir! — Senin gelmeyip de kimin aklına ge- lecek. Yeni taktırdığın kalb buna sebet oluyor. — Fena mı? Vallahi pek de iyi değil, her şeyi inceden inceye görmek için mikroskob adeşesinden kalb yaptırdın ama, gün ge- lecek pişman olacaksın! — O zaman onu da değiştiririm. — Öyle ya güçlük mü var? Kapı açılır, içeri bir başka kadın girer: — Leyliâ sen mi geldin, kocan nerade? — Kocam özür diledi, bugün gelemi - şecek. — Neye? — Malüm ya, ordu mânevraları yapı - lncak, manevraya kocam da iştirak ede- ceği için bugün kalbini değiştirtiyor. Çe- lik kalb taktırmıya gitti. — Desene bundan sonra çekeceğin var.. — Yok ben öyle şeye gelemem. Ma - nevra biter bitmez çelik kalbi gene çıkar- tır. Hem size bir şey söyliyeyim mi, be - nim yanımda çok dikkatli konuşun? — Neye ne var ki?.. — Ben geçen hafta kalbimi değiştirt - tim. Billür kalb taktırdım. Fena bir söz işitsem hemen kırılıveriyor. Kapının önünde bir gtomobil durur, şık bir erkekle, şiık bir kadın otamobilden inerler. — Safa geldiniz.. Ne iyi ettiniz de gel- diniz... — Teşekkür ederiz. Bugün keyfimiz yerinde, otomobilimizi gördün mü, do - kuz yüz kırk sekiz modeli! — Hakikaten çok güzel! — Hem gelirken ne aldu bir bilseniz, karım direksiyanda idi. Otomobilin önü: ne bir adam çıktı. Karım çiğnedi, geçti. Adam da öldü. Hele ölürken bir görmeli idiniz, barsakları dışarı fırlamıştı. Ağ - zından kan geliyordu. Öyle hoş bir man- zara ki; AS — Aman bu nasil haş manza söylerken tüylerim diken dike — Anlaşıldı, galiba siz de ensiniz... — Evet, ama fena mı? — Tabil fena, bizim gibi ta; Ğtırmı: olsaydınız. Şimdi böyle |diken diken oldu.» demezdiniz. — Bilmem ama, bir kadına olmak hiç gitmiyor. — Ne münasebet.. Bilhassa için daha iyi, hele karımın | ne kadar iyi bir hayat geçirdij niz, kıskanırstaız. Evvelki g ihtiyar bir dilenci gelmişti. P: cek gibi yaptı. İhtiyar dilenc açtı. Karım parmakları arasındı çuvaldığı cız diye adamın eli O kadar güldük, o kadar eğlen mayın! Haberiniz var mı, Ameril lerin portatiflerini yapıyorlar san yanında 1 ği zaman deği: y — Bu çok iyi bir şey.. — Çok iyi ya, geçende A bir seyyah gelmişti. Onda gör rısile konuşurken yufka kalb du, Bu arada hamal kendisinde ra istedi. Yufka kalbi çıkardı. lik kalb taktı. Pazarlığı yaptı. karken gene kalbini değiştirdi kalb görmemiştim. Kendisine Bu kalb Mısırdaki ehramları gğan yapılıyormuş. Taşıyanların lere karşiı merakları artarmış, bundan geçende bizim Necmi; miştim. Ismarlamış, bir tane | — Bay Necmi de antikacılığ hyacak? — Sorduğun suale bak.. Kar medin mi?. — Bayır! — Altmışlık! — Desenize bu yeni kalb say rısı gündüz hoş görünecek, — Tabif değil mi ya! Bu sırada kapı çalınır.. — Acaba kim geldi? — Hele bir bakalım! Genç bir erkek içeri girer,, — Yüzünüz gülmüyor. Genç erkek boynunu büker — Üzüntü içindeyim.. Üç gü gilimi görmüyorum. Halbuki bı an göremezsem yaşıyamam.. N rabbi. Sorarlar: — Affedersiniz, sizin kalbini — Bir şeyden değil, basbayaj — Bayağı kalb mi?., Bitpaza lân m aldınız?, Müstamet mij Pt Ne münasebet efendim.. |doğduğum zamanki kalbim. He zinle anlaşamıyacağım! 1 ı Kapıdan çıkar, gider.. Kalen kahalarla gülerler: — Zavallı, insan kalbi taşıyo! İsmat