ış Bel'chtesgadende verilen | «s son kararların Orta Avrupada tesirleri tÜn A ini: ç ' ÂAvrupa gazetelerinin geniş ge- AAlAta bahsettikleri mü- tesirleri Etmeği faydalı görüyoruz. A E&mum: * Shlesgaden mukarreratı — Avustur- Unuml bir memnuniyet uyandır- # bip ) Glün Avusturya Almanları, pek a Na ile, bu mukarreratın Avus- h’v! anlığı için nihayet bir kurtu- İ ç fer teşkil ettiğini kani bulunu- Büği Vh:'lehnigg hükümetinin riyaset tini nı."' Cephesi, şimdiye kadar ken- un;:bllmtk için daha ziyade Ya- ,mh'ım ile pek zayıf bir nisbette Boti y0 İstinad ediyordu. Bu hükü- N y Tdenbire Almanya ile anlaşma- Cephesinin yıkılması damek ol " ÖU Cepheye mensub yüz kişi ka- "e,,_i“"ürrıays,çı kafilesi mukarrerat 'v._h"ümm teşebbüsünde bulun- :,::Mn İştirak eden bulamamıştır. A Şi Sadi l 'da Avusturyada bulunan Y H#imdi kendilerini ve işlerini Meğe başlamışlardır. Son hâ- N'lla,du_ €n ziyade mütcessir olanlar - - f F SS USLOVAKYADA : & " %:.'Gada mülâkatı Çekoslovak k' hı,l:? ğlur olmaz, önce iki bü: Hu ae CÜ Meydana çıkmış: Nikbi: k'ııı Külâkat sonunda ittihaz edilecek Ve ç Tuna havzasına sulh ve sü- ;:*H l:thıslm'ııkyı ile Avusturya ara- MSadi ve siyasi münasebetlerin bu.:"k $af devresine gireceğini zan- %h -hu':lıae. buna mukabil hedbin- Nyor ların başında Hodza grupu :%.h" * bu mülâkatın neticesinde ı& ükya için mühim gaileler çıka- ıqıb*“!ıı ini ifade etmişler. Netice, ihda kaklı Mukarrerat Y vi çıkardı. —lıı. £ gelen haberler, Çekoslovak- Yapaç | Mühitlerinde bir bonüba te- '“f’. Çekoslovakyada — yalnız . İti memnundur ve — muhit Böre Çekaslavakyanın har .N.“:"-dın böyle, ister istemez de- V OACARISTANDA - NS Bi eötaden mülâkatına dair — ilk Gpleri kın',h:füımmım büyük bir ihtiyat & —y _l]k Bünlerde mütalea beyan Bölen 'nız muhtelif kaynaklar- "k..__:'“:îllm kayıd ile iktifa etti. Sünr, ında ilk gelen haber- & ki Çd Macar muhiti, daha zi- %M'—n Ve diploamatik bir dille «bu —.:u.n:“'le!i arasında mevcud bü- l Ümiğadükların bu süretle zall x[ “'Yorı.,:nl izhar ile <«menuniyet» Biz * Fakat, bu memnuniyetin '“"şnşyeı olduğu pok aşikâr : Nni lmlu_vur_ ve bu hâdiseden h? Eznlı ahin Nazi propagandası- '*w,î"lur_ hbır faaliyet sahası olacağı M;ki:n Sim «<Memnüniyele» — tama- K Onlağlı Unduğu gazetelerin dille- Yor. Macar matbuatında- FŞ Berchtesgaden'de Hitlerin ikametgâhı Ve Şarkt . ki bu soğuk tavır- —"::.h::. Y AZAN' h memnuniyet ha. Btlyan n:::,'“" MUHİTTİN BİRGEN | seketi, bilhassa Bden htes. - Yahudilerin elin: Si ça Mükarreratı, asıl mühim tesirle-|de bulunan matbuatta sarihtir. Ekseri- h'!ı..,d“'f“ Goğru bir tâbir ile hey?cır.lılydle radikal temayüller gösteren bu İt gp İ bu. mühitlerde uyandırmış- , matbuat, Almanyayı — gücendirmekten korkmasa büsbütün başka bir dil kulian-| | maya hazır görünüyaor. YUGOSLAVYADA: Yugoslavya matbuatı, hâdiseyi hiç ole SON POSTA #“Son Posta,,nın zabıta romanı: 6 stkattaki cinay — Onu da araştırıyoruz Tamsie. Bu - nun dâ her halde normal cevabını yakın- da verebileceğiz sanıyorum. — Ben de sanıyorum ama, Topliss üs- tadım, fakat, gece karanlıkta, o evde bir saat bile yalnız kalmak istemiyeceğinize bahse girişirim.. Topliss ayağa kalktı: — Gidiyorum, dedi, bir şey olsa sana haber veririm. Yalnız bana bir iyilik yapmak ister misin? Palladium tiyatro- su için bana iki bilet uydursana, müdür ahbabındır da... Birlikte giderdik.. * 'Tamsie tiyatrodan çıkarken yağmur yağıyordu. Kulisten geçerken bir aktör arkadaşına rastladı. — Haydi «Polinika» gidelim, bu gece çok güzelmiş. Benim de sabaha kadar u- yumıya niyetim yok., dedi. «Polinika barı» bu gece pek parlaktı. Fevkalâde güzeldi. Her gece tıklım ük- bm olurdu. Öyle ki dört beş metre mu- yabba kadar geniş olan dans pistinde daima 300, 400 kişi sözüm ona danset- meğe çalışırdı. Tamsle burada, sırf z0 ginlerin, para babalarının, ne oldum de! kazıklana kazıklana paralar har- arak rahatsız olmalarını seyretmeğe amazdı. Onun için de Pol!nika barını çok” severdi. Pahâalı püro ve lâvanta kokularını sin- dire sindire koklar, orada bulunanların c tavır ve hareketlerile eğlenir, ve dönen | cıktı, havaya baktı, açılmış.. Şimdi oraya dolabları, insanların şaheser ahmaklık - Mazsa zahiren daha ziyade ferahla kar«| , »». güler gülerdi. şılamış görünüyor. Başvekil Stovadino | ikt | memleket arasındaki münasebetleri çok | viçin Almanya seyahati esnasında dostane bir mecra aldığını gösteren bu vaziyet, Yugoslavyanın Berchtesgaden | kararlarından dolayı bilhassa endişe e- decek sebeblere malik olmaması keyli- yeti ile de izah edilebilir. ROMAN . ADA: |3 Hâdise Romanyada da büyük bir he yecan uyandırdı. ÜUmuülniyetle gazeteler bu kararlar hakkında mütalea dermeya- mından çekinmekle beraber ecnebi mu- habirlerin verdikleri malümata göre, Ro- manyanın siyasi mahalili, yeni hükı'm—.—W tin gerek dahili ve gerek harici siyaset bakımından karşılaştığı şekillere — yeni! ve mühim bir unsurun daha karışmış ol-| duğu kanııün_d_e_ı_l:ıler. Yarın kırk iki Halkevi açılıyor Yarın Halkevlerinin 6 ıncı yıldönümü- dür. Yıldönümü merasimi yarın saat on dörtte Dahiliye Vekilinin Ankara radyo- sunda söyliyeceği nutukla başlıyacaktır. Ankara radyosunda verilecek nııluk!arl bittikten sonra Halkevlerindeki merasim | başlıyacaktır. Nutuklar — söylenecek, | Halkevlerinin faaliyetleri — anlatılacek, temsiller gösterilecek, konserler '.'erile.'ğ cek, bu büyük gün böylece muazzam me- rasimle tes'id olunacaktır. İ Yarın İstanbulun Bakırköy, Eyüb, Fa- tih kazalarında yeniden birer Ha'kevi a. çılacaktır. Yen!den açılacak Halkevleri- nin her türlü hazırlıkları tamamlanmış- tır. İstanbuldan başka kırk iki yerde daha Halkevi açılacaktır. Açılacak Halkevleri şunardır: Bayındır, Biğa, Bozöyük, Boldan, Ciz- re, Çeşme, Çine, Demirci, Dikili, Divrik, Eleşkird, Elmalı, Ereğli, Eyüb. — Fatih, Gemlik, Karşıyaka, Keskin, Kiğı, M. Ke- malpaşa, Menemen, Nazilli, Seferihisar, Sivrihisar, Sındırgı, Sungurlu, Şarki Ka- raağaç, Ulukışla, Vartu, Vezirköprü, R'- ze, Karamürsel, Kemaliye, Gediz, Savur, Ahlat, Arabgir, Başkale, Bakırköy, Bal- ya, Bayramiç. Şişli Halkevinin yıldönümü proğramı Şişli Halkevi yıldönümü programını hazırlamıştır. Gündüz programı saat üç- te başlıyacak, İstiklâ! marşı dinlenecek, Halkevi başkanı tarafından söylev veri- lecek, profesör Salih Murad dünyanın sonu nasıl olacak? mevzulu bir konfe- rans verecek, diploma tevzi edilecek, şi- ir söylenecek, danslı eğlence yapılacak. lır, Ayni gece muallim Mühendis oğlu- nun riyasetindeki Halkevi 'orketsrası könser voerecok, danslı eğlence tertib o- lunacaktır. Talihine, piste hâkim bir yerde bulu - nan balkonun kenarında bir masa bula - hildi. Arkadaşile birlikte bir şampanya sına kurulduğu zaman, gle arkadaşının gösterdiğ 1 anladı bir masanın ba- üçük ca bir m na- ikkatini celbetmişti. Bu tıknaz a- bir elile bir şampanya şişesini ya- elile de barın en güzel kı- Virjinaya bakmadığ kurulmuş uzun yapılı, n dam kalamış, öbür nn omu k bi hibi olmuşa benziyordu, fitildi de diye- olduğu, — masada zım, seni orada bulurum.. diyerek uzâk - Tam- | baktı, esrar dölüu üçüncü katında ne işi vardı?.. Zira | şilli kız hakkında #caba ne biliyor?. u okşuyordu. Küçük yapılı |du ve nasıl oldu da tâ... Athenacum klü- adam namusile, edeb dairesinde — çakır ' bür - Fakat hal ve tavrından, davet sa- | acz ile farkeden Tamslie, yalpalıya yal - Nakleden: İbrahim Hoyi Gördüğünüz ve sorduğunuz zax — Hiç merak etme dostum, beş daki - kaya varmaz, sana öğrenirim. Sonra tam bir salon beyi gibi kalktı ve: — Ben Mes'ud Günler barındaki var- yeteye bakatağım, malüm a, yazmak lâ- ayağa laştı. Tamsie gittikçe neş'elenen (Polinika) barını terkettiği zaman saat gece ya - rısından sonra iki buçük vardı. Caddeye kim gidecek? Eve kadar yürür, hem ben rım; hem de bu gece erkence uyü- cum, diye mırıldandı. Birden kafasında gene sürrü sorguların çengellendi . ğini hissetti. Ve aklımdan şu sualler geç- — Canına yandığımın Amerikan mil- yönetinin, mahud 175 numaralı evin, o Sonri ika barında, su gibi para harcıyarak davetlilerini eğlen | diren ayni kabak kafalı milyoner, dör düncü katta ölü olarak bulduğum ye - Daha sonra, kızın cesedi nasıl kaybol, ün taş basamaklarına geldi?. Esrar yumağının büsbütün dolaştığını, gayet zengin bir Amerikalıdır — Dinle!.. Mister Kuloff bir Fransız kadınile evlenmiştir. Biri Cannesde, öte. kisi de Long İslandda iki köşkü vardır, Elektrik işinde yükünü tutmuştur. Mik« rofon kralı diye şöhret bulmuştu. Bu ne demektir?.. Daha tahkik edemedim. Long İslandda köşkü, Loireden taşlarmı birer birer taşıdığı Hautfleür şatosudur. İçin- de doğup büyüdüğü Varşova varoşların. daki, evini de Amerikaya naklettirmiş, ve bir Yahudi hayır cemiyetine hediye etmiştir. 1918 senesinde de Amerikan te-s baası olmuştur. — O halde bu adam bir Leh Yahudisi, desene?.. Willie bir zarfın arkasından okumıya devam ederek, cevab verdi: — Hayır, Londrada doğmuş bir İngi - liz vatandaşı olup, Yahudilere et satan bir. kasabın oğlu bulunmakla.., Tamsli ti kaklırdı: Kes!.. diye em, retti, ve: — Her ne hal ise, bi dıiğı zaman. ismi, ne. Â Nora İsobel, ne bileyim, ne olan zavallı ile düşüp kalka- cak kıratta bir insan olmadığı muhak - kak.. dedi. — Bu pek belli olmaz. İşin içinde ka . dın parmağı var mi, yokmu?.. — Willte, bunu senden başka kimse bilemez. Zira, sen aşk aliğmesi, hattâ da- bulunanların |palıya ilerledi. Ve evine gideceği yerde, |ha ileriye gideyim. peygamberisin, Bi « hemen hepsinin ona bakmasile, ber sö- | aksi istikameti tutarak (Mes'ud Günler) 'memı!eyh bu gibi hallerden pek iyi an. düne kaladığı şişeyi bırakan tıknaz ada: bir harekelle kolunu çevirip gö: çıkarmasile Tamsle: 1 rini — Vay canına diye mırıldandı. ha hâlâ bunları düşünüyordu Çünkü bu, küçük yapılı zat, Sohoda | ki, Willie göründü. Gene o bilgiç jest - 175 numaralı evde ölü kızın cesedini bul- | lerile: madan iki dakika evvel, üçüncü katta kapısımı çalıp da karşısına çıkan kabak kafalı Amerikalının tâ kendisiydi. Tam- sie derhal başgarsonu çağırdı, ve: — BSeccini, dedi. Şu masadaki tıknaz adamı görüyor Musun?.. Kim 0?, diye sordu. Garson yarım yamalak ingilizcesi ile; — O, şey, âza. Yani yani.. Amerikan, Nevyork, Mister Kulof çok. Hım, hım zengin, çok.. dedi. İ Tamsie sertlendi: | — Ulan beceriksiz.. diye çıkıştı. S den bir şey öğrenilmez'ki, haydi git, söy liyeceklerini birisine yazdır getir.. Bunun üzerine bar müdürü geldi ve Tanısleye şu izahatı verdi: — Gördüğünüz ve sorduğunuz zat pga- yet zengin bir Amerikalıdır. Milyoner Oskar Kulof diyorlar. Somyboy isminde mükellef bir yatı var. Cannesde de bir villâsı.. Çok meşhur bir simadır, | Tamsie, kafasından geçenleri bir an- da boşaltıverdi ve önündeki şampanya şişesine, sanki anlarmış gibi: — İyi ama, bu adam o cinayot gecesi 175 numaralı evde ne arıyordu?.. diye sordu. Aynada kendisini bayran hayran sey- retmekle moşgul olan aktör, bu suale ku- Tak bile asmadı. Bir ismi de bar bülbülü olan Willie |* masaya oturur oturmaz, Tamsie dizleri- ne zor yetişen kısa pembe eteklikli min- yon bir kıza bakarak: — Üstad, dedi. Kim bu Oscar Kuloff hergelesi?.. z Willle, alaman bıyıklarını hafifçe bir okşadı. Beyaz papyonunu düzeltti, ve ce- vab verdi: evinde görmüş olduğun, kaç dakika konuştuğun, bu Mister Kuloft | cenabları, | — Dostum, dedi.. Biraz evvel gazete, min kütüphanesile konuştum. Yoo!,, O- raya gitmedim. Telefonla konuştum. Ve | kafalının Londrada ne yar tığını anla bu Oscar Kuloffa dair malümat verebi -« kalım... B Ş lccek bir vaziyetteyim. — Mükermmel üstad!.. — Azizim Tamsle, facin gecesi, ölüm ve kendisile bir | İstanbulun imarını Güçleştirmiyelim ! İstanbul okuyucularımızdan İsmal) Ri- fat yazıyor: e— Güazetelerde İstanbulun — imarına başlındığını ve bu iş İçin milyonlar sar - fedDeceğini okuyoruz. Halbuki geçenlerde Taksimden geçerken Rmlâk Şirketinin üre sasında bir hafriyat gözüme çarptı, sor - dum; spartıman yapılıyormuş. — Taksim meydanının tevsi edileceğini de gazele - lerde okumuştum. Meydanın tevsline el - Yerişli ve boş duran bu arsa üzerine a - partıman yapılmasına müsaade etmek bilmem doğru mudur? İleride meydana kalbedilecek vasiyet- te olan arsaya apartıman yaptırılması | - leride telâfisi imkânsız bir güçlük vere - cektir. Alâkadarların nazarı — dikkatini celbederim. * Muallim Feridun Üstünel için Kadıköy Hünkârimamı Asafbey sokak- lmesile anlaşılıyordu. Birden yı-]mnnı vardı. Bara ulaşan caddeler, 1s .| larsın.. Neyse, şimdi bunları bırakalım.. seri |'sızdı. Uzuklarda titriyen, ürperen ve bi-| Benim anlamak istediğim nokta, bu he- kle- İrer sarı boncuğu andıran ışıklarile bu | rifi naşerifin Londrada ne aradığıdır. Bu- lâı_nxıur. esrarlı bir lâbirente benziyordu. |raya ne yapmıya gelmiştir? İşte bunu 'amsle, meydana çıkaramaz mısın? — Neden çıkaramaz mışım?.. Westend de olmak şartile her deliğe girerim evel Allah.. — Pekâlâ. Haydi çalış da, bu kabak * Ertesi gün Willie kendine bir polis ha« yesi süsünü verdi. Erkenden yola düş « tü, sordu, soruşturdu, aradı, araştırdı. A- Merikalı milyonerin oturduğu öteli bul. — Arkası var — da oturan emekli Yarbay M. Necmeddin İncosu yazıyor: «— 12 Şubatta öldüğünü büyük bir te- essürle garetenizde okuduğum Ferldun Üstüneli 28 - 30 sene evrelinden genç bir subayken tanırım. Aradan bir çok zaman geçti. Harbler, inkılâplar vukua geldi. Birbirimizi kay « bettik. Bundan 6 sene evvel kızımı yazdır « maz için Kadıköy kız orta okuluna git - miştim. Feridunu sivil ve okul direktörü olarak karşımda görünce sevindim. Kizımın bu okulda okuduğu 1933 - 1934 senelerinde Feridun'un talebelerinin ilmen irfanen yükselmeleri — için çalışmaktan, didinmekten bir an bile hâli kalmadığını gördüm. İyi kalbli, disiplin sahibi bir o « kul direktörü olduğuna, gayesi uğrundas Kİ sevinç ve teexsürlerine şahid oldum. Ulus, vaztfesine sadık, çalışkan bir eve Mdım, idareci bir okul direktörünü kay - betmniştir. Allesi efradına, samimi atkadaşlarına ve meslekdaşlarına alenen taziyelimi sü- mar bu hususa vasıta olmanızı saygıla « rımla dilerim.