| Buldum ' ş”h:;îî kalmıştı.. Otel- Yarım saat son. ğ Yle döndü. Ş Te Odaya Gece kal Birdi. Hizmetçi 4 Pürüyordu. : Beş yüz lira bulu- 1Mi yastığın altın- Nmm ::lu"""ğ:l bir reverans b Buk; Kikiş .dı'"“ ’înyun. çok te « <. Baloda Ttzay, FENbeli kadını görü ÖĞ e U, —x .%’:h anladın? deta Dü Beldiğimdenberi le Tn başını — kaldırıp m adı da.. q__':_- Or musun? S Npp 3* darıldılar: N’*nıı YE sütçü ile uzun S Süpa üYorsunuz? ğ M'da] beni seviyor da.. N bi îd Tena MN müg gi7 Söylersek, ken- İlyiya Gd etmen için se - Hi Yüt duğ olduğu — Bizim bayan da eskiden hiz - metçi imiş. Uşak sordu: — Nereden an - ladın? Anlamaz o » Odalara girerken; evvelâ iden içeri bakıyor, sonra Bi ş © ikâyet Anlattı: Ş Ha & . * — Karımın hiç bir huyundan gi - kâyetçi — değilim.. Yalnız israfına ta- hammül edemi - yorum, Bir kere 4 b düşünün; evlendi | kiy ha ügüne kadar üç ay geçti. Üç ,nü'df_"duinc dört tane şemsiye ; Ünü de sırtımda kırdı. e , '—ı..,. Ş Tavsiye | & *Tzinin diktiği elbiseyi be < ğ y ğ A g, genmemişti. Çı - Ç karken: 4 — Bir daha size gelmiyeceğim, Dedi. Ve ilâve etti: W:::'m. — & — Fakat gene öğeeşikacaksınız.. Fena dikiş dik- Nh Tdim ya, bütün tanıdıklarıma a , Timarhanelik k üdan bahsediliyordu: ,,Ğn OlUçATISI için, kadın da kocası Nlep l ...- € Yorlar, NG S n H&ulımh)" Söze karıştı: 'll.-%ığ her ikisi de q,'ğâ,îa'“ başına S Vç tımarha- g:u :::;:?hı girdiler, B a '(:ikikı sonra! | Ü hç Tİndi; N ün_h ;'d“IUmuz için j * *Bi adı p ““kg li am başı- * !ıro.Yuıı Üpe Tasında; | %:'ı.:%mnnh' ) Riy, d Socuğunu da n “—. ©P beraber oy - | ”:"?:2“'“" Socuğile ne ». İ ki " ŞÜ İtrimize apandisit "mmru_ B LN SON POSTA Bir sene Nevyorkta oturduktu: sun- ra; tekrar memleketine dönen Eski - molu, kendine buzdan yeni bir yaptırdı. ev — Ne iyi, ne iyi; yedimizin ağırlığı geçen haftakinden on kilo artmış. Patron — (Kütibine) kasanın kilidinin şifresini unmut » tum, bir lügat alın da bütün telimeleri birer birer tec - rübe edin bakayım... Azdır Noter, vasiyetnamesini tan - zim ettirene döndü: — Affedersiniz ama, karınız, Bize öldükten sonra evlenmi - yecek olursa kendisine bin li- ra, evlenecek olursa on bin Hira bırakıyorsunuz, bunda bir yanlışlık olsa gerek, aksi ol - masın! — Hayır, hayır, doğru; ka- rım on bin liraya da güç yu- tulur, Sonbahar Kırklık kadın söyledi: — Meşhur bir ressam, bir rTesmimi yaptı. Ve bu tesme bir isim koydu. Nedir bilebi - lir mişin? — Bilmiyecek ne var, mu - hakkak sonbahardır. Sevişme — Bak Neclâ doğrusunu söy- le, eğer beni hakikaten sev - miyorsan.. Seveceğim diye ken dini zorlama, zorla hiç bir şey sevilmez.. Meselâ beni ne ka - dar zorlasan işkembe çorbası içiremezsin.. Çünkü, nedense Güzellik — Arkadaşlarım arasında öyleleri var ki Kendilerini Z çok güzel zanne - B derler. — Hakkın var.. Ben de seninle ay- ni fikirdeyim.. Ta. tudıklarımın — bir çoğu; kendilerinin benden fazla değilse bile, benim kadar güzel olduklarını zan- pediyorlar. © Çiç kli pijama — Ah bilmezsin; hasta olmama sebeh hep kocamdır. Ha- ni benim merhum g ; tum, yatak odala - rına çiçek almak fona imiş. Koca - ma bunu bir türlü dinletemedim. Çiçekli kumaştan pijamalar yaptırıyor, ve on - 'arla yatıyor. e Ne vakit Alacaklı kapıya geldi: — Bay evde mi? Hizmetçi cevab verdi: — ?f::_vır sokâa « ğa çıktı. — Ne vakit ge- lecek? — Tam vaktini bilmem, fakat her hal. de siz evden gittiklen sonra gelecektir. Vah vah — İki defa evlendim, ikisinde de bed- baht oldum. — Vah vah.. — Evet acınacak bir vaziyet, birinci karım evden kaçtı. — Ya ikincisi? — O da maalesef kaçmadı,kaldı. Aksi tarafa Otomobil durdu, — atomobili kullanan kaldırımdaki çocuğa sordu: — Küçük, Tarabyaya bura. dan gidilir mi? — Evet gidilir, tam —yolun üzerindesiniz, yarım saatte va- rırsınız. Otomabil yürüyordu. Çocuk bağırdı: — Durun, yanlış gidiyorsu- nuz. — Yolun üzerindesiniz, di - yen sen değil misin? — Öyle dedim ama, gitti . ğiniz tarafa değil, aksi tarafa gideceksiniz. ——— ——— — — —. ee AĞ ae Nai AA l yisa ai a lena Sav's 7? Dünyanın en büyük operatörünün harikulâ?e maceraları: I7 Hayatımı değiştiren n seyrini aşk faciası Nadya'nın odasında kitab okurken bulduğum mektub ne feci şekilde aldatılmakta olduğumu bana öğretmişti Nakleden: İbrahim Hoyı Bunu yaparken, u- mumi harbde ölen amcamın aziz hatı- rasıma hürmetsizlik- te bulunduğumu dü- şünemedim. Buna Tağmen: — Madalyonu at- mıyor, — satmıyorum ki, müstakbel karı« ma, çocuklarımız, to- runlarımıza yadigâr olarak, — veriyorum, diye kendi kendimi avuttum ve Nadya- nın ısrarlarına Tağ- men mücevheri geri almadım. Garsonluk - epeyce vwaktimi alıyordu. Ba- şımı kaşıyacak — za- manım yoktu. Nadya da üniversiteden ay- rılamıyordu. — Onun için sık sık buluşa- mıyorduk. — İstikbali- mi perçinliyecek ve müstakbel karımı ya- şatacak en büyük e- melime ulaşabilmek için, durmamacasına çalışıyor, — çalışıyor- dum. Bir sene böyle geç- H. Ticaret —yapan Nadyanın babası zarara girdi ve kızmı Pariste okutamıyacak kadar fakir düştü Nişanlım, her şeyden vazgeçecekti. «Hayır Nadya, dedim, tahsilini yarıda bırakma, bir an evvel bitirmene bak.» Bunun için de elimden gelen her şeyi yaptım, her fedaküârlığa katlandım. Tam bir sene derslerimi astım ve başka başka işler bularak daha fazla para kazanmıya çalıştım, fakat o nisbetle Nadyayı gör- mem ihtimal ve imkânları da azaldıkça azaldı. İşlerimden baş alamıyordum ki.. meselâ ben baş olduğum zamanlar, o Ü- niversiteden çıkamıyor veyahud kendisi- ni görmeğe gidince de ekseriya bir takım züppe, şamatacı arkadaşlarile gezmeğe çıktığını veya onlarla birlikte eğlenmek- te olduğunu öğreniyordum. Buna tağ- men: — Hakkı var kızcağızın. Biraz eğlen. mek, neş'elenmek ister, Canı çeker. Ben bunu ona temin edemiyorum ki, diye kendi kendime avunuyordum. Yalancının mumu yatsıya kadar ya- nar.. Nadyanın, derslerini bahane ederek randevularıma gelmediği zamanlar, ar- kadaşlarile Montparnasşse'daki kahvelere gidip dansettiğini, zevk ve safa sürdüğü- nü öğrendim. Sanki başıma ağır bir bal- yoz indirmişlerdi. Böyle abdalcasına al- datılmaktan ve hele o dandini arkadaş. larına beni tercih edişinden fena halde sarsılmıştım. / Kulaklarıma — inanamıyort- dum, Nasıl olur? Beni seven, benimle nişan- lanan, benden başka kimse ile mes'ud ol- mıyacağını söyliyen Nadya bunu nasıl yapar?.. Beni nasıl aldatır, diyor bir da- ha demiyordum. Muhakkak anlıyarak, işin aslını, faslını meydana çıkaracak- tım. Bu azimle evine gittim ve nişanlımı buldum. — Nadyam, doğru mu işittiklerim, Bi- dip elâlemin kollarında bar kızları gibi dansettiğin, göbek attığın doğru mu?.. Eğer doğru ise bu sana yakışır mı?, di- ye sızlandım.. Nadya, iki gözü iki çeşme boynuma sa- rıldi ve: — Savacığım, dedi. Beni ne kadar yan- lış tanımışsın. Evet senden — uzaklaştım, kaçtım. Bu bir hakikat, fakat sebebini bir kere olsun sordun mu?.. Çünkü bana ver- diğin o yadigârı düşürdüm, kaybettim. Onun için karşına çıkacak yüzün? kal- madı ve kaçtım. Şimdi anladın mı?.. Afallamıştım. Nihayet kalama dank dedi. Zavallı Nadya, ben ise neler kuür- muş, namusundan, iffetinden, sadakatin- den şübhe edecek kadar alçalmıştım. Bu kökleşti ve nişanlıma anlattım ki, bu meş'um hâdisede en büyük kabahat ben- |dedir. Zira, onu taşınmıyacak, uhdesin- )dmı gelinmiyecek kadar bir mes'uliyet lhlmsndı—n sonra sevgimiz bir kat daha altına sokmuştum. Mes'uddum, seviyor, seviliyordum. Kendisini artık mes'ud sayan, gözü Nadyasından başka kimseyi görmiyen müstakbel operatör, bir gece çalıştığı bardan çıkarak, sevgilisinin odasına kaş- muştur. Nadya, sokağa çıkmıştır. Odasın- da beklemekte bir mahzur görmiyen Sa- va, vakit geçirmek için masada duran bir kitabı alıp okumak istemiştir. Sayla: ları çevirince içinden bir mektub düş. müş, bu mektubu okuyunca, hakikatin balyozunu kafasına yemiş, ve o âna ka- dar ne feci bir surette aldatıldığını an- hyarak ayakları suya ermiştir. Mektub şudur: «Benim Nadyam, Bana verdiğin madalyonu açıp ta senin Yesmine baktığım zamanlar, senin o muh- teşem vücudünün fırile sarhoş oluyor ve geçirdidimiz o lezzetli anları hatırlıyo. YAY e Vay, Nadya, madalyonu diyerek yalan söylemişti ha Tam bu sırada, Nadya, fitil gibi sarhoş olarak, geceyi tam bir sefahetle geçirdi- Hini gösterecek pejmürde bir kılık ile oda- sına dönmüş, nişanlısını görünce onun- le eğlenmekten kendini alamamış, üste. lik âdi bir orospu gibi Savayı öpmek is- temiştir. Sava kudurmuştur. Nişanlısın- dan hesab sörmak İstemiştir, Nadya ha- kiki cibilliyetini, dişi bir pars yırtıcılığı ile göstermiştir. Hele Sava cebinden mektubu çıkarınca, vahşi bir hayvan gi- bi nişanlısının üstüne atılmış, mektubu. kaparak parça parça etmiş. «Bvet ben haşka birisini seviyorum, madalyonu da ona verdim. Ben senin gibi, tahsilini, top- ladığı bahşiş ârtıklerile geçinmeğe çalı- şan garson yamaklarile mi — oturacağım» diyerek te üstelik ağır bir tahkir savur- muş, sonra da usta bir artişt gibi kendi. sini yere atarak yalarıdan bayılmıştır. İnsanlık hisleri ile sevgiden doğma ki- ni arasında epeyce bocalıyan müstakbel operatör, nihayet, bayılan bir insana, düşmanı da olsa yardımı daha insani bu- larak kendisini aldatan nişanlısına doğru yürüyecek olmuş, şeytan kız, üzerime gelme, polisi çağırırım, deyince vaz'yeti anlamış, tek bir kelime söylemeden arka- sını dönmüş, kızın odasından disarıya fırlamıştır. kaybettim < Arkam var—