17 Şubat 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

17 Şubat 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

$ Artık müstakil Bir Avusturya Mevcud değildir Yazan: Muhittin Birgen (Baştarafı 1 inci sayfada) İş şimdi iyi anlaşılıyor: Bay Hitler, Al- man ordusunun sevk ve idaresini eline aldıktan ve Alman hariciyesini koyu fir- kacı bir diplomatın elile gene kendisine bağladıktan sonra, Bay Sehuschnigg'i nezdine çağırdı ve on bir saat süren baş- başa bir konuşmadan sonra Avusturya başvekilinin eline bir kâğıdla bir kalem verdi ve bir takım meseleleri ona not et- tirdl. Bu not ettirilen şeyleri yapmadığı takdirde Avusturyanın Almanyaya ilha- kını ilân edeceği yolunda bir tehdid şek- line müracaat ettiğini zannetmeyiz. Ona sadece şunu söylemesi kâfi «— Eğer bunları yapmazsanız, Avus: turya Nazilerinin size karşı yapacakları hareketten dolayı benim hiçbir mes'uli- yet kabul etmiyeceğimi şimdiden söyle- mem lâzımdır!» Bu söz, Avusturyanın ilhakını ilân et- mek ve Avusturyayı işgal allma almak tehdidi kadar müessirdi. Çünkü, Avus- turyada Nazi kütlesi çok kuvvetlidir. Bunlar esaslı bir harekete geçtikleri gün, Avusturya hükümetinin mevkiinde tutu- nabilmesi imkânsız olurgu. * Avusturya meselesinin tarihi tekâmü.- lüne kısaca bir göz atalım: Yüzde doksan beşi Almandan ve Al - man Yahüdisinden ibaret olan Avustur- yanın bugüne kadar mevcudiyetine se- beb şunlardır: — İtalya, Alman askerlerinin hudud- larında göründüğünü istemez. — Fransa ile İngiltere Almanyanın hu- dudca genişlediğini istemezler. — Çokoslovakya Avusturya — tarafın- dan da hududunun çevrildiğini arzu et- mez. — Macaristan bile kültür anası olan Almanyanın bu kadar yaklaşmasına ta- raftar olmaz. Bütün bu sebeblerden dolayı Avustur- ya yapılmış ve onun muhafazası için de gimdiye kadar hayli emek sarfedilniştir. Avusturya bir aralık Almanyaya iltihak temayülü gösterdi. Fakat, gerek Alman- ya ve gerek Avusturya o zamanlar vilâh- sız oldukları için bunu beceremediler. Al- manya Bay Hitlerin idaresi altıma girdi- Bi zamandanberi de ortaya Avusturya- nın istiklâlini muhafaza eden yeni iki â- mil karıştı: — Avusturyadaki Yahudi kuvveti. — İtalya ile Almanya &rasında elbir- liği yapmak ihtiyacı. Bunlardan birincisi az mühim değil. dir. Avusturyanın bütün , iktısadi ve binaenaleyh yüksek politika kuvvet- leri Yahudilerin elindedir. Bütün Avus- turya nüfusunun üçte birini barındıran Viyana ya tam, yahud yarım Yahudi 0- lan bir burjuva unsurunun merkezidir. | Bunlar Avusturyanın İstiklâlin! isterler ve eski Avusturya tarihinin — kuvvetini kullanarak Avusturyada bir «vatan ceb- hesi» kurulmasına bütün gayretlerile çalışmışlardır. Bununla beraber eğer Almanya ile |- talya arasında elbirliği yapmak zarureti olmasa ve Almanya bu bakımdan İtal- yaya emniyet vermek — meoburiyelinde bulunmasaydı Avusturya Naziliği Al- manya ile elele verip bu meseleyi çoktan halletmiş bulunabilirdi. Avusturyanın işgali, Fransa için Rein'in işgalinden da- ha mühim değildi ve Avrupanın siyasi karnı bu meseleyi de hazmetmeğe pekâlâ kadirdi. Almanya bunu istemedi, — Avusturya Nazileri de, sabır ve itidal gösterdiler. Berlin Viyana ile anlaştı. Ancak Avus- fturya bu anlaşmayı tam bir. sadakatle tatbik etmedi. Tam sadakatle tatbik ct- miş olsaydı, az çok netice bugünkü yeni vaziyet olacaktı; tatbik etmeyince de iş ayni âkıbete vardı. Bay Hitler Bay Sehusehnigg'e istediklerini kat'i bir dille sadece not ettirdi. O da «peki!» dedi. * Demokrasi âlemi müzakere ve müna- kaşa ile meşgülken Almanyayı daha kat'i hareketlerden menedecek bir kuv: vet yoktu. Yegâne muhalefet İtalyadan gelebilirdi. Fakat, enternasyonal işler ba- kımından Almanya da İtalyaya lâzımdır. Ayni zamanda İtalya bilir ki Avusturya- da Nazi hareketi küçük bir şey değildir ve bir milleti, kendi temayüllerine rağ- Mmen idare etmek imkânsızdır. Şu halde, Resimli Makal; : Bir çocuğun izhar ettiği muhtelif temayüllerden bahse- dilirken: — Babasına çekti veya akrabasından diğini sık sık işitiriz. Bu cümle ile çocuğun damarlarında dolaşan kanın oynadığı röle işanet ederiz. SON POSTÂ VA CÇocuklara manevi veraset.. $8 Çocuğun kabiliyetleri bahsinde allevi veraset büyük bir rol oynar, fakat hâkim tesiri yapan muhittir, Unutmıya - filâna çekti, deni- — İzm ki tabiatin en san'atkâr mukallidi çocuktur. İyiliğe ve- ya fenalığa çekmiş ise önünde iyilik veya fenalık nümu - dimizde arıyalım. neleri görmüş demektir, muahaze veya takdir sebebini ken- 7? yaşında papazlık Yapan çocuk Resmini gördüğünüz pek muhlerem papaz cenabları Şikagoludur. T yaşında- dır, üç yaşındanberi bu mesleğe girmiş. O zaman bu zamandır, içki, sinema, siga- ra ve dans aleyhinde vâzlar vermekte- dir. Vâz verdiği günler kilise tıklım tık- hm dolmaktadır. 200 müridi vardır. Fakat buna rağmen ileride bir itfaiye mütehassısı olmak sevdasını da - besle- mektedir. Lindberg led/;i—lğ?ıt_icin İspanyaya gelecek Meşhur tayyareci Lindberg, tayya- recilik hakkmdaki bilgilerini arttır - İmak için, İspanyaya giderek, harb min takalarını dolaşacak, ve bilfiil harbde çalışan tayyareleri gezecektir. Karısının da bu seyahatte kendisi- ne refakat edeceği sanılmaktadır. Ko- Jonel Lindberg, hükümetçi İspanyol - ların mıntakâlarını ziyaret — ödecek -< tir. Alman askerlerinin İtalya hududlarına kadar geldiğini görmektense Nazi reji- minin Avusturyada birleşmesine kırşı' göz yummak hayırlı olur. İşte, İtalya bu- nu düşündü ve Avusturyaya epeki'» de- meği tavsiye etti. Artık Avusturyaya —müstakil — bir devlet gözile — bakılamaz. — Avrupanın Avusturyayı düştüğü yerden tekrar kal- dırması imkânsız değilse bile çok müş- küldür. Avusturyada Almanyanın bayra- ir değilse de politikası hâkim olacaktır. Bu bir vakıâğdır ve kendi içinde bitip tü- kenmez müzakereler ve münakaşalarla uğraşan demokrat Avrupa, hiç almnıs:ıl bugün için, bu harekete karşı ayni kuv vetle mukabele edebilmek kuvvetinden mahrumdur. İşin sonrasını düşünmek için iki tarafın da henüz vakitleri var! Muhittin Bizgen — İSTER İNAN, SÖZ ARASINDA THERGÜN BİR FIKRA Kapıya kim vuruyor? Prens Albert bir gün bir işe çok sı- kılmıştı. Odasına çekilmiş ve içeri kimsenin bırakılmamasını emretmiş- ti. Bir kaç dakika sonra karısı krali- çe Victoria kapıya geldi. Kapı vu - ruldu. Prens sordu: — Kapıya kim vuruyor? — İngiltere kraliçesi! — Odama kimsenin girmemesini emrettim.. Giremezsiniz. Kapı tekrar vuruldu; prens tekrar sordu: — Kapıya kim vuruyor? Bu sefer Kkraliçe başka tarzda ce - vab verdi: — Karın? Prens ayağa kalktı, kapıyı açtı.. — Gel karıcığım, dedi, hem ne di- ye kapıyı vurdun, buna lürum var .mıydı.'.. Yeni yetiştirilen Çin askerleri ——— — x ae İ Bir taraftan Çin -- Japon harbi devam ederken Çin Hükümeti bir taraftan. da vâösi mikyasta yeni asker yetiştirmekte- dir. Yukarıda gördüğünüz Tesim, Cane tonda yetiştirilen yeni Çin askerlerini talim esnasında görüyorsunuz. Tavuklar nezle Oür müz olmaz mı? İngiliz baytarları ile çiftçileri arasında mühim bir münakaşa başgöstermiştir. Öyle bir münakaşa ki takuvçuluk âle- minde gayet esaslı neticeler doğurması- nin ihtimali vardır. Münakaşanın mevzuu şudur: 'Tavuklar soğuk alır, nezle olurlar mı, olmazlar mı? Baytarların iddiasına göre, bir. müs- tevli hastalık şeklinde olmadığı takdirde tavuklar soğuk almazla.r Çiftçiler ise aksi kanaattedirler: Hayır diyorlar, tavuklar da insanlar gibi nezle olurlar. İSTER İNANMA! Danimarka Kralının Spor merakı Danimarka kralı sporu çok sever. Bun- ların arasında bilhassa yat kullanmak merakı başta gelmektedir. Yukarıdaki resimde kendisini Fransanın Kan şehrin- deki gölünde yatını idare ederken görü- yorsunuz. Kiliseden çıkmak istemiyen maymun Amerika köylerinden birinde maymu- nun biri, halkla beraber hergün kiliseye gider, bir köşeye siner otufur, âyin sonu- na kadar hiç ses çıkarmadan beklermiş. Günün birinde itikadı Hitükçe artan maymun kiliseden çıkmaz olmuş. Ne ka- dar zorlamışlarsa da, gene köşe bucakta saklanmış, kendisini yakalamak istiyen- Üeri ısırmış. Üstelik te o âna kadar yâp- madığı şeyleri yapmış, kilişe örtülerini rddiklıı mumlarını çiğnemiş, başpa- n cübbesini sırtına giyerek dolaşmış. n sarpa sardığını - gören memurlar, maymunu güç belâ tutarak, hayvanat bahçesine götürmüşlerdir. Fakat bu hen- gâmede maymun birkaç polisin yüzünü, gözünü tırmalamış, kulaklarını ıtırmıştır. Kocasını boğazlıyarak öldüren kadın Kocasını öldürmekle müttehem — yedi çocuk anası Karolin Wilyams isminde bir kadın İngiltere cinayet mahkemesin- de ölüm cezasına çarptırılmıştır. Karo- lin'in kocası 62 yaşlarında hasta bir a. dam imiş. Seneletdenberi romatizma ağ- rılarından şiddetlice muztarib bulunu- yor ve yatakta kımıldanamıyormuş. Ge- çen noel günü çocukların hepsinin evde bulunmadığı bir sırada kadın kocasını ıztırablardan kurtarmak için boğazlayıp öldürmüştü. X- Koçhisardâ büyük bir tuz gölü vardır, genişlik ve zen - | gölden edilen istifade hem mahduddur, hem de gayri sıh- ginlik itibarile memleketin bütün diğer tuz istihsal edilen sahalarına faiktir. Fakat senenin altı ayında | hidir. Çürkü tuz içinde bir | lünün kuruduğu zaman içine deve gi- rer, manda girer, araba girer ve bu hayvanların bıraktıkları damla bile su bulunmadığı için tuzu gvuçla toplanan bu | izler uzaktan bile göze çarpar, İNAN, İSTER İSTER İNANMA! Sözün Kısası Cenubda seyahat Notlarından : Tarsusta bir gün E. Tala —3 . Tarsus 6 şubat 938 — Silifkedef y* sine döndüğümde, masamın aıd;:, davetiye buldum. İçelin genç Ve T? Tpi valisi Rüknüddin Nasuhioğlu BENİ öp susun Berdan ırmağı üzerindeki , törle, sağ, sol sulama kanalları nın başlangıç törenine çağırı! N he * Tarsusu görmek için bundan âlâ arzularımızı bnkli“"w” * farkeden ve bizi ne türlü izaz “ İzini bilemiyen Bay Enis ile avuktt ÖĞ Hilâl Kemal, esasen bir gün bn":;- lediye parkının su başında bize p sun meşhur kebabmı ve lâhmi 'd" hummus denilen husust yeıııkklı"ı dirmek istiyorlardı. — İştef dediler; bu vesile ile BidtPüğ Tıfr Öğleyin Mersinden kalkıp rTıyarak, Adanaya ve daha dâ . Yarım sante buradayız, g den trene bin ee y igeki # Şehirden dört kilometre ileri . ren yerine, arabalar davetlileri %' ken, biz, önce belediye parkında Fyyya mazi doyurmak kaygusuna dw g ya: Yemek hususunda imsak il€ mağa alıştığım halde, lmlnü!î-d ğim gibi beni baştan çıkardılar. Ni mazdım ki, ikram nazikâne, nefis, hava lâtilf, yer cennet.. hepsi bir araya gelince dayi ğ doğrusu, J' Bir de Tarsus belediye parkınıfi Üğe sından içeriye girdik ki, Evliya "" nin: «Bağı İremden nişan verir..? Tif eylediği enfes bir bahçe! Türkiyede sanmam ki bu. parkll ga ikincisi olsun. Dallarında pıtrak d'# fiın meyvalar taşıyan ulu turunt ' rı, İrenilerin deriâçe — küçük deftii tavsif ettikleri neviden bir havuı İ ği içerisinde renk renk ördekler, V€ J nereden geldiği, bu tatlı suyun “”"U sil düştüğü belli olmıyan iri, balıkçıl kuşu.. F Bahçenin bir kenarında türlü ”,f letlerile bir çocuk bahçesi de # vallı İstanbul yavrularını. içli W' dım ve hüzünlendim.. Sofra başına geçtik.. Buram FDV“" zi terleten güneşin yakıcı # kaçınmak için turunç ağaçl Di lerine sığınıyoruz. v Garson masayı donatlı: Nnh“d:.! handan, turunç suyu ile ve taz€ M ile yapılmış hummus, üzerleri pidelerle örtülü köfte - ki burld;"!' kebab diyorlar -, geno Iki/ h::”_l run arasına yerleştiri©miş et j dan ibaret, bu havalinin meşhüf ,) acin'i, sonra Tarsusun meşhül, gibi baklavası! ) Aman bu baklava!, Her türlü ”:' sıhha kaidelerini ihmal Ti tıştırdığım bu nefis - nefis d€ söl # Enfes! - tatlıya doyamadım derSt — balâğa etmiş olmam. # xı:f;' Hele mantelli mermileri kalların hazmettirici usaresi, tişti; yoksa halim harabdı.. M * Nüfus kesafeti itibarile, vlü!"â kezi Mersinden daha mühim kazası, Osmanlı hâkimiyeti altındt e dun her bucağı gibi bakımsız p —J y AA ni yeni kalkınıyor. Belediyesi, Mersininkinden daha faala bentfi kaklar biraz daha bakımlı.. Be geliyor, tören var diyedir. Hef bu da bir hüsnü niyet ifade Tarsusun, kârı kadim, üslüb de nefis bir oteli var. Buna haf daha doğru olur. İçel şehirleritik' ni yapan Yansen bu hanın E&' A tırılmamasını tavsiye etmiş. ı:;,' İfikirdeyim. Beldelerimizi mod |derken, eslâfın bu güzel kıymamalıyız. Arabalarla Berdan suyunun bir Niyagara'yı andıran lesinir yanına vardık, Manzârü doyulur gibi' değil. İnsan, coşkunluğunu — bıkmadan, saatlerce seyredebilir, Tarsüs: için bu tabil kudret kaynağındağ de ediyor. Yalnız tesisat fenü ğ hetle istihsal edilen W kat bu da yakında ıslah edilt€) bi Her şeyden önce, (Devamı 13 üncü x& * N iç N B

Bu sayıdan diğer sayfalar: