31 Ocak 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa SÖON POSTA — Va Hergün İş hacminin artması, Refahın artması, medeni Seviyenin yükselmesi Demektir Yazan: Muhittin Birşen —— 5) aşvekil Celâl Bayarın dilin- g den düşürmediği üç kelime vardır ki gözleri de hep bu üç kelimen'n ifade ettiği hedefe doğru dönmüş bulu- nuyor: İş hacmini artırmak. Dahi'de hal- ledilecek siyasi meselesi olmıyan, hariçte — dava halinde yalnız bir Hatay meselesi — “ bulunan bir hükümet için de en güzel bir hedef ve en makul bir faaliyet mevzuu budur. Meşrutiyet devri bunun aksine idi: Yalnız siyasi mesele ile meşgul olü- yor, gerek «iş» ve gerek bunun «hacmi» ile zihnini işgale bile vakit bulamıyordu. Çok şükür, bugün öyle değiliz. «İş> le pek çok uğraşmıya bol bol vaktımiz var. İş hacminin artması, memlekette röfa- | hın da artması ve medemşet seviyesinin mütemadiyen yükselmesi demektir. Me- deniyet, gökten zenbille inen bir hediye, yahud, propaganda ile, terbiye ile iktı- sab edilir bir haslet değildir. «Medeni- yet», «İş> e, onun şekline, hacmine ve bünyesine bağlı olan bir şeydir. Her de- virde, insanlar, ancak işledikleri işin şek- H, bünyesi, derecesi nisbetinde medeni olmuşlardır. Bugünkü medeniyeti tam manasile iktisab edebilmek için, bu me- | deniyeti vücude getiren işler hangileriyse “Türk milletinin de ayni işleri yapması ve büu işlerde ilerlemesi lâzımdır. b «Asri> kılığa girmek, medeni olmak | demek değildir. Bunun gibi, medeniyet, — yere «diz çökmek», minder üstünde «bağ- daş kurmak» yerine sandalyeye oturup bacaklarını. birbirinin üstüne atmak ta değildir. Medeniyet, bir köprü yapmak, bir fabrika kurmak, bir fabrika, bir ma- den işletmek, bir şirket idare etmek, bir — tren sevketmek ve ilh.. ve ilh.. demektir. Bütün bu işlerin her biri, kendi sahasına — ve kendi cirmine göre birer medeniyet tezgâhıdır. Bir fabrikada bir amele bir * Üniversiteli, bir müdür, bir mühendis te bir profesördür. İşte, medentyet bu gibi insanların elile kurulan bir bina ve bun- ların hepsinin bir elden işlettikleri bir — Tefah makinesidir. | d _ Bugünkü Anadolunun muhtelif köşe- lerini gezip görenler, bugünkü Türkiye- - nin demiryollarında, vapurlarındâa seya- |hat edenler daima yeni yeni şeyler gö- rüyorlar: Bundan on sene evvel gece — geçtiğiniz şu sahada karanlıktan başka hiçbir şey göremezdiniz. Halbuki, bakı- — nız, şimdi burada gökteki yıldız kadar ampul yanıyor. Hiç şübhesiz, burada bir ' medeniyet var. Yani bir fabrika ve onun | — yanı başında amele, mekteb, hastane, — banyo vesaire gibi, ancak medeni mem- | Jeketlerde bulunan «insanlar» ve «şey» | Jler vardır. Eskiden trende giderken gençlerin el- lerinde türlü türlü isimlerle boş şeyler- - den ve gençlik heveslerini tahrik eden |edebiyattan bâhis mecmualara, haftalık | gazetelere tesadüf ederdiniz. Bugün, öy- | le gençlere rastgeliyorsunuz ki ellerinde — sanayi hayatının türlü türlü şubelerine k dair türlü türlü ihtisas kitablari geziyor. -— Eskiden en yüksek medeniyet bilgisi, hııde filân veya falan Fransız edibinin hayatma dair türlü türlü teferrüat bil- — Mek ve bunlara aid hikâyeler nakletmek- | ti. Yeni neslin büyük bir kısmı bu bahis- |te cahildir; bunun yerine bir metre be- — zin, bir kilo demirin, bir tekerleğin ve -— bir dişlinin içindeki bütün esrarı bilen, öğrenen, öğreten insanlar türedi. Türki- /— yenin asıl medeniyetini yapanlar bunlar- dir ve bunlarla beraber, ocak, makine, 'teıgâh karşısında, galeriler içinde kürek- Ie mekikle, çekiçle, manivele ile çalışan - işçiler' . İş hacmi arttıkça bu unsur ve bu un- sur arttıkça da iş hacmi artıyor; onlarla birlikte de memleketin medeni seviyesi | yükseliyor. öir Eskiden biz medeniyeti, Avrupada pi- ! /| şen ve burada bizim ağzımıza «kendili- : ğinden düşecek olan bir armud zanne- E derdik. Halbuki bugün yavaş yavaş an- O hyoruz ki medeniyet tarlada toprakla - boğuşmak;, fabrikada ateş karşısında yan- “mak, makinenin sırrına akıl erdirmek, |kimya ile tabiate hâkim olmak ve bütün bu işlerde daima çalışmak ve alınteri —dökmektir. Meğâpjîçt_. armudu artık Av- FER Ç| L KA & Tenkid edilen kazanır.. $ S Resimli Makale: Tenkid münebbihli bir saate benzer, ucunda başımız'ın çaldığı zaman bizi gaflet uykusundan uyandırır, sabahın olup olmadığına bakmıya sevkeder ve çıngırağı çaldığı müd- detçe tekrar uykuya dalıp uyumayı imkân harıcine çıkarır. Tenkidi sevmiyen adam daldığı gaflet uykus.mdan uyan- mamak için şaatın çıngıragun sokup atana benzer Tenkid edene kızmayınız, sözlerinin arasında bizi ikaz edecek bir hakikat hissesi bulunabilir. Vazifemiz onu dinlemek ve ken- disine teşekkür etmektir. | | SÖZ ARASINDA z eZ Birçok işlere warayan)|* Pratllz bir eloıse İngilterede sosyete bayanlarını tu- valet düşünmek külfetinden kurtara - cak yeni bir elbise modeli icad edilmiş- tir, Şarabi şifon ile ipek dantelden ya- pılan tuvalet, üstten kopçalanan bir e- teklik ve kısa Ermin kürkile mükellef bir gece tuvaleti olmakda, ve eve dö- nülünp de, eteklik çıkarılıp, kürk de atıl dıktan sonra pijama yerine geçmek - tedir. Bu kadar iş gören tuvaletin fiatı 100 İiradır. Fransanın nüfusu çok yavaş artıyor 1936 senesinde yapılan Fransa tah- riri nüfusunun resmi neticeleri ilân e- dilmiştir. Fransanın nüfusu 1931 tah- ririnde 41,427,000 idi. Bu defaki tah- rirde 41,508,116 olduğu anlaşılmıştır. Yani beş sene zarfında Fransanın nü - fusu 81,000 artmış oluyor. Parisin son tahrirdeki nüfusu 2 mil- yon 792,000 dir, Payitahttan sonra en ifazla nüfusu olan şehirler şunlardır: 913520 —Marsilya, 561525 — Lion 262,620 Nis, 254,875 Bordo, Tuluz, 200 575 Lil'dir. disine düşecek bir meyva değildir. Çalı- şan kolumuzun küvveti, düşünen kafa- mızın gayreti, alnımızın teri ile Türkün sây ve iş bahçesinde yetişecek bir mey- vadır. Artık biliyoruz ki medeniyet mey- vasıni yemek, onu meydana getirmek için çalışan insanların hakkıdır. Bütün bu sebeblerden dolayıdır ki Ce- lâl Bayar «iş hacmini artırmak» düstu- ştunu diline virdedinmiştir. Alnındaki çizgiler içinde gizlenen bütün düşünce, «iş hacmini artırmak» fikridir. Vakıâ iş hacmi artıyor; ancak, henüz kâfi değil, daha çok artmak lâzım, daha çok, her- gün biraz daha çok... Ucuzluğu da bu ya- pacak! Muhittin Birgen K 210.743 |mükemmel gıdayı bulduğunu iddia et- B HEKGÜN BİR FIKSA Su basmıştı Umumi hürb zenginlerinden biri İ- | talyaya bir seyahat yapmıştı. Döndü- ğü zaman sordular: — İtalyada nerelere gitlin? — Romaya ve Venediğe.. — Nasıl buldun? — Romayi beğenmedim. — Ya Venediği? — Onu da doğru dürüst göreme- dim, ben gittiğim zaman bütün sokak- ları su basmaştı! * x| Hapishanede doğan Çocuk Serbest bırakıldı Bir buçuk yaşı- na yeni basmiş 0- lan bu yavru, göz- lerini ilk defa ola- rak — Almanyada Nazi hapishanele- rinin birinde aç- mıştır. Brezilyalı bir ihtilâlcinin Al- man karısı olan annesi, Almanyaya gelir gelmez yakalanmış ve Berlinde hapishaneye konulmuştur. Mahpus ka- dın, aradan iki ay geçmeden bu yav - ruyu doğurmuştur. Çocuğun suçu ol - madığı için, yavru 15 ay süren bir mü- zakereden sonra serbest bırakılmıştır. Yüz sene yaşıyabilmek için ne yemeli, ne içmeli? — İsviçreli doktor Birçer insan için en mektedir. Doöktora göre bulduğu gıda ile insan en aşağı yüz yaşına kadar ya- sayabilecekmiş. Ayni zamanda bu gıda ile beslenen mutfak işlerinin yorgun - luğundan ve bir çok masrafdan kur - tulacağı için daha rahat yaşayabilecek lerdir. Doktorun tavsiye ettiği — gıda maddeleri şu aşağıdakilerden ibarettir: Bal, kaymak, sıcak su, Üün , yulaf, limon usaresi, fındık, ızgarada pişmiş elma. Daktor, bunlardan mürekkeb gida- nin çok lezzetli olmakla beraber her türlü vitamin ve besleyici unsuru haiz, ulduğunu söylüyor. Günde iki defa bu maddelerden yapılmış bir halitayı ye - mekle insan hem sıhhi, hem de iktısa- Fare tutmak idmanı Yapan küçük kediler larla ayni fikirde Sözün KIf Mekteblerde mad Ceza mı? p E.T (Baş tarafı 1 inci SOi — Evet.. dedi. Fakat &? bakınız, şimdi de kendi b vüyor! Dayak, şiddet, hiddet.. ” kavinin zayıfa karşı kulle muzır ve köhne tedbirlert” ettiği netice, bunlara mar” hıslarda ekseriya yalanc” kârlığın, riyanın ve teDe miyesinden ibaret kalll'-- İ biye edilen çocuğun mânev yüksek ve ince duygül afm' neşvünema bulmasına İ7 Dayak sayesinde vazgeçuği; fena huyları gene yerli Y uykudadır. Tazyikın sildiği gün, onlar yenidel kuvvetle meydana çıkar. Frenklerin de bir ata 5* Sinek sirke ile tutulmaz, | nun doğruluğunu ben ortâı © sek mekteblerdeki mualliti sında bizzat denemişimdir. " lebeme karşı daima hilm * muamele ettim, ve kenü ma sevgi ve hürmet görü” ayni talebenin -dikkat et şöhret bulmuş bazı muâ şı gerek muamele ve 8 bir değildi. Onun için, mektebleri rip usulünün iadesine kat llı’ & .| Mekteb muallimi, mesle Yalnız çocuklar mekteblerde — ders okuyup hayata hazırlanmazlar ya.. işte yukarıda gördüğünüz üç mimi mini kedi yavrusü da hayatta nâsıl fare tu- tacaklarını şimdiden talim ediyorlar. Meçhul askerin karısına maaş bağlatmak için istida verenler Bir Amerikalı gazeteci, arkadaşla - rile tuhaf bir bahse tutuşmuş. Bahsin '|mevzuu şudur: Gazeteci arkadaşlarına her vakit ahmakça bir işe girişecek bir hayli safdil adamların bulunacağını id- dia etmiş, arkadaşları ise böyle şey o- lamıyacağını söyleyince hemen büyük bir mikdar para üzerine bahse tutuş - muşlar ve gazeteci bahsi çarçabuk ka- zanıvermiştir. Gazeteci arkadaşlarının — önünde meçhul askerin dul karısına tekaüd ma aşı bağlanmasını hükümetten istemek üzere bir arzuhal yazmış ve beş on da- kika içinde rastgeldiği 15 kişiye bu ar- zuhali imza ettirerek bahsi kazan - mıştır. Bisiklet fabrikatörü belediye reisi olunca ne yapar ? Armerikada son yapılan belediye se- çiminde küçük Bessemer şehri ahalisi Çab Brayont isminde bir bisiklet fab - rikatörünü reis seçmişlerdi. Yeni be - lediye reisi siyasi değil, fakat çok açık göz ve zeki bir iş adamı olmakla şöh- ret bulmuştu. Filhakika yeni reis böy- le bir şöhrete hakkile sahib olduğunu hemen isbat etmiştir: Riyasete seçilmesinin ertesi günü daireve bisiklet ile gelmiş ve ilk iş o - larak bütün belediye memurlarının, po Jislerin, hattâ itfaiyecilerin mutlaka lbirer bisiklet satın almaları emrini ver miştir. Satın alınan bisikletlerin hepsi pek tabil olarak belediye reisinin fab- rikasının markasını taşımaktadırlar. di bir sürette beslenmiş olurmuş! İSTER karşılaşmış.. £TER İNAN, Hem öğretmen, hem de gazeteci olan bir arkadlaşımız: — Çocuklarımıza hangi kitabları okutalım, çocuklarımızı hangi piyes veya filmlere götürelim? şeklinde bir sual ile Arkadaşımız öğfretmen olmak itibarile çocuk terbiyesini yakından bilir. Verdiği cevab şöyle hülâsa edilebilir: İSTER fenadır. iS5 TER, İNANMA! — Çocuklarınıza çocuklara mahsus olarak yazılmış olan kitablardan mâda ne kadar kitab varsa okutabilirsiniz, aynı suüretle çocuklarınızı çocuklara mahsus yapılmış piyesler hariç olmak üzere her piyes veya filme götürebilirsiniz. Çünkü çocuk için yazılmış kitab, piyes veya film mutlaka kadife eldiven altında demi” sahip olmayı öğrenmelid”?_' tıpkı muallim gibi sinirler bi, dımağı olan bir insan Vakit vakit onun da eıeınî ları, rahatsızlıkları, sevmcı' bilir. Bunu farkedip, © lesini ona göre uydurmak zifesidir. Eğer muallim, 54 lebenin yegân yegân hâleti ? ne, maddi ve manevi kabi iliye” fuz edemez, onları ku mezse, mesleğinde. mUu stsele ceza vermek 531““ O cezaya müstahak gonllen sıl bir hâleti ruhiye al olduğunu nazarı itibara âl dır ki yürütülecek hüküm © bilir. Pedagoji,, —mutlaka tev'em olmak gerektir. yan pedagog olamaz. Eski ? psikoloji ile alış venşlerı 0 f' dir ki terbiyede dayaâğı, pi olarak kabul ve tatbik etm M Bu köhne ve muzır usl_ı şuurlu ve bilgili mekteboillğ' ya edemeyiz. Edersek, kült de haylıdan haylıya gertlef ' Ve eğer, gençliğin terbiy* saklık görülüyorsa, bunu© ** mektebin dayaksız terbiyt “iğ değil, ailenin bozulan şira?”” maklığımız lâzımdır. : Bu da, büsbütün başka b”' g ki münakaşasını ehline t€ fî Antebde sesli ııııl" Gazlanteb (Hususi) — Geçtl gösterit salonunda sinema gençler grupu bu yıl bu sııon::, ; tahsis edilmesi üzerine ; yapılan büyük bir blnıyı süretle Gabiantebde bu yil ma bulunması temin edılmi!w 'TAKVİiN İ li mlNcıxANm' kum. sena gi 2 c.îm. Resmi ııM 18 1938 | ç PAZARTESİ - US | Zilkade 5. |D ı |) 48 : a| 29 Ş | Öğle | İkindi | Aksan B AT S |D Fs ) MA ;fh Şe |2 | ol » | 4 bit

Bu sayıdan diğer sayfalar: