1? Sayfa rmemın © * Son Posta,, nın Mişti. Binlerce asker, başlarında kuman- Han ve zabitleri olduğu halde içeri giri- yor, büyük heyecanla ve sert adım- farla saraya doğru ilerliyordu. Bunların saçları kulak — memelerinin hizasından kesilmişti. Bellerinde ancak Böbeklerinden dizlere kadar sarkan bi. rer bez parçası vardı. Sağ cllerinde kendi 1 biraz geçen mızraklarını, sol da kalkanlarını tutuyorlardı. ida yüksek sesle konuşuyorlar; sik sık bütün küvvetlerile haykırıyor- — Harb istiyoruz! Çarşılar, pazarlar boşal halk ev ken, kürek birer balta veya sopa geçire kismi da askerlerin arasma kalı! Şehir korkunç bir uğ derlne ka Nlerine askerlerden tünç kapı- pandı; granit direkli, her tarafı hi- yerogliflerle dolu olan salonlarda koşüş. malar oldu. Uğ kçe yükselerek Birkaç dakika sonra sarayın etrafı bütün şehir dolmuştu. Salonun öteki ucu: yaklaştı. ve Tisinin belini sıkmış, aya berli sandal giymişti. İki adım gerisin. den yürüyen iki esmer köle tüyünden yarım daire şekl'inde yapıla- rak uzunca bir sırığın ucuna bağl: ş olan iki büyük yelpazeyi hafif hafif sal- fiyorlardı. Bu kadın Mısır kraliçesi Hazop Soito idi. Katran tenginde saçları, küçük — ve parlak gözleri, kemikli bir yüzü vardı Şu halile, bir kadından çok, erkeği andı- Tıyordu. arına mücev- O sırada sarayın arka odalarından bi- rinde sakallı bir adam me: : hey €anla pencereye abanmış, sapsarı bir de dışarıdaki kalabalığa bakıyor; tuyu d Bir d dıktan sonra oradan çekiliyor. en kuytu bir köşesine çekilerek eli yüzüne ka) rile tıkıyorâ ordu. r, kulaklarını parmaklar Kapı birdenbire açıldı, kamburca bır ihliyar ona yaklaşarak yerlere kapandı — Bütün ordu ayaklanmış, fir'avunu istiyoruz, ba; Artik taht yalnız senin olacak, ey mon) un mukaddes oğ sakallı diye ar., (A- çiğ askerin karşısında altın tahta )s nız ba- [rıcın bir tutam kılı esirgedin? « Son P!ı., nın edebi romanı: 50 '|askerleri dilediği akına götür: SAKALLI FİRAVUN «— Bütü: şına oturmak istiyordu. aşamıyordu. Kraliçe Hazop Solto sarayın mermer merdivenlerine doğru yürüdü. Haykırış- lar artık kulaklarının dtbindeymiş gibi bütün sertliğile uğulduyordu. Mızrakla- rım kalkanlara vurulmasından çıkan gü- rültüler daha korkunçtu. Fakat bunların hiçi kroliçenin yüreğinde en küçük bir korku yaratmıyordu, Saray nazırına işaret etti. Onunla bu- rüun buruna iki dakika konuştular: — Bunların başlarına kim var? — Sutho alayları kumandanı Manam Heti.. — İstediği şey Totmozisi benden üstün yapmaktan ibaret olmasa gerek?.. irinci Totmozis zamanında yaparak zengin olan D oturuyorlar; iyorlar. Sanı- birinej Totmozise a5- lan görünüşü veren sakalındadır. İkinci Totmozisin babasına benziyen tarafının sakalından ib: olduğunu bilemiyorlı am Hetidedir idünde dü- n ordu ayaklanmış, sakallı fi Fakat — eşikten yorlar ki keramet Bence bütün suç — Benim ruhum senin vüc şünüyor, Marnis! Git, a zsbit. lerden en yakın olanlara söyle ki Ma- nam Heti gelsin, sakallı fir'avunu alsın n! asker Saray nazırı gitti, sarayın kulelerder U konuştuğu duyuldu. Dönd haberi getirdi — Manam Heti içeri gi veya zabit göndermek i — Hayır, kend gelecektir. Kocamı başkasına teslim ödemem. Saray nazırı gene gitti, birine çıktı. Uğultu kesilince | İi zaman çu Bir adam gene konüştü. — Bir sakal! (Amon-Ra) ba: SON POSTA ? e ”u Yazan: Kadircan Kaflı Favun istiyoruz!» diye bağırıyorlardı Birkaç dah doğruldu, a öylece kaldı. Sonra bir. saray nazırına döne- emretti: söyle. Kapının dışarısın akallı fir'avun onu biraz ada bulacaktır. Saray mazırı sarardı, gözlerini indirdi ve durdu. Kraliçe onun tereddüdünü an- ladı: Amon beni yüzüstü bırakmı ham verdi. Şübhe mi ediyorsun? Saray hemen uzaklaştı. Kraliçe salonun ucundaki yatak odasına gi- Fenikeli kölesine emretti Suray berberi nerede? Çabuk getir! Harb arabamı da hazırlasınlar, Babilli berber sonra krali- çenin ardından odaya giriyordu İki tekerlekli altın arsbanı yaz alı sarayın avlusunda içind sarsan asker & tu değil ya fısıltı bi Heti baştâ olduğu halde hepsi kadar kolay biteceğini hiç .. Bunun için & ü, Kendilerini Sur K nazırı di rerke dört be- lardı. Saray morak Teb tışmıştı. tu, Mana: 3 önünde ye zır duruyorlardı yalak altın işlemeli ipe aliçenin odası açıl Totmozisin dan zırlını, altın $ 1 kılıcını küşanan bir adam fakat bu adan alde kidi? vacak kadar daba uzundu. O h Sakall bile vakit bırakmadan 4, Mermer merd Bor enleri | ma bindi ve dizginlere asıl şarıya buluta bi ün kumandanları meyda- dizilmişlerdi. Onlar zeldi. Dudaklarında g seme ile Fuada yı -.»rm mhıH geldi. Size im Bu düşünceler, boğucu dumanlar i- çinde kalmış gibi nefesini kesiyor, göz- lerini yakıyor, kulaklarında ve beyni- nin içinde uğultu ile karışık bir ser- yaratıyordu. Çılgın hislerine kapılarak yazdığı|na bir cevab ver İspinozum.. benim bi- mektubu göndereli uzun günler geçti halde Selmadan bir cevab gelmemişti. Birbirini tutmıyan ve biri öl nden daha üzücü olan düşüncelerinin içine büsbütün gömülmekten korktuğu için bir zün birdenbire karar tekrar yazdı: Bü cezaya | yaptım ben? lerimle sana se lim tanıdın da bunun için mi £ tın? «Benden nefret edebileceğini düşün- dükce ne kadar üzülduğümü. günlen— SĞ ana gizli aşkı vererek ona | |sanra, Muazzez Tahsin Berkand | min nasıl bir cehenem olduğunu, gece-| lerimin nasıl bitme tükenme bilmiyen | döndüğünü — bilsen in bana acırdı. Bu erimin seni lâkayd bırakmadığını, Seni görmeğe Tazı olduğunu söyle; ba- ricik güzel kuşum...» Fakat tekrar uzun, sonsuz günler ge- ip geçtiği halde ondan bir cevab çık- maması d büsbütün ümıds.zlzğcl düşürdüğü için artık bu gülünç vazi-| yeti sona erdirmeğe, ondan uzaklaşma-| ğa karar verdi. u bir defa daha görürüm. Bu rkaç kitab da alarak akşam ya hareket ederim v abula dönmem artık... neden içeriye İ at birkaç dak akşam Ankaraya gideceğim için ban de bir iki kitab almak niyetinde idim. — Öyle ise si a geçirtecek ve trende okunubilecek kolay ve meraklı bir iki roman daha seçeyim. Lütfedersiniz... Genç kız bir raftan ötekisine koşu- yormuş gibi y ken Fuad ona bak- imakla doyamıyor, onun her hareketin- de bir başkalık, bir incelik, bir sevim- Hlk bularak sevinçle duyuüyordu. — Bu güzel genç kızı sevehiliyorüum? Ornu düşünmek, ona bağlanmak hakkını kendimde nası| bu- Juyorum ? aynı girince ilkin |zu 'n olacak, ona bakmakla kana- o alacağı kitabları ayırmak'a uğri en okuma salonunun mavi ka- fe ocr:!e eri aralıklanarak genç kız göl işe mıy Kütübhanede gidip geli; vücud h.'ıun her hareketi tatlı bir şiir, ağzından çıkan her sözün en güzel bır müsiki parçası gibi ruhuma derin bir » | sısında daha çok ekkür ederim efendim. Bu | & bi PsA T İç ve dış basur memelerinde, basur memelerinin her iltihaplarında, cerahatlenmiş fistüllerde, kanayan baslif melerinin tedavisinde daima muvaffakiyetle şifayı temim l İstanbul Vakıflar Semti meşhur ve mahallesi Bahçekapı'da 4 cü Vakıf Har odalar. kmakçıl. steciler, Yavuzsl an Ayazma Yukarıda yazılı mahaller 939 senesi Ma: re arttırmaları uzatılmıştır. İstekliler 1 Altay € Dibağ Dükk Cinsi amli öhane — camll c tında bodrum. ân Dolap 20, 21, 23, Ş vda Valdehanı odabaşılığının tamamı ile 1 ve 20 No, lu Dükkân s sonuna kadar bat 938 Salı günü sa: paralarile beraber Çenberlitaşta İstanbul Vakıflar Başmüdü karlar kalemine gelmeleri, (557) kiraya verilmet ği Baş, Gış, nezle, grip, romalizma va bücla ağrılarınız! 'i keser. İcatında günde üç kaşa alınabi kalabalığı vardı. Manam Heti en önde, zafer ve gürurla gülümsiyerek du- ruyordu. Fir'avun çıkar çıkmaz zabitlerle asker- | t ler yerlere kapandılar. Araba dosdoğru Manam Hetinin önü- ne gitti, durdu ve fi vun yere Manam Heti bu heybetli görün asker atladı. dizlerini ve alnını toprağa dayadı - O anda bir el sağdan sola git havaya kaldirdi elmaslı boşlukta daha korkunçtu, 1 kanlar kızgın toprak üs- : or, yüzlerce sinek arb arabasına bindi. | aai gözlerime takılan gözleri- altında vücudümün eridi- m. Bu ha rirken onun sin sıcaklığı net nereden eğzma bu 'ud çocuk gülüşünü na- — Beyefendi, portföyünüzden kâğıd düşürdünüz. teki kâğıdların ehemmiyeti fakat yataklı vagon biletimi kaybetmek son dakikada beni müşkül bir vaziyete sokabilirdi. Şıxrdı kasanın üstüne düşen para ve arı alelâcele toplarken elinin tit- karışık bit acı ($ ne cesaretle| sakneyi|! ı|dar aşka ne ni belli etmemek için v.ını'ıdalux kıza manasız maktan çekindiğini Kendis'ne kızarıyordu. — Bunların hepsi ihtiyarlık alâmet Ufak bir sebeble so; ve sersem ybediyar 'orsun yamış, ında şimdi) darcık bir yer hasret- lerile dolu olan rerek düşüncesini bir iki dakika onlara ile bir bahar sabahi kadar taze ve gü-İzevk veriyordu. Hele kasaya para ve-|hasretti. En başlı çocııklu)umın Bmi- in safları önünden bif gibi geçerken haykırdı: — Başınızı kaldırın! Size ba$ € in başını görün! Sakal m İ tiye Huz, işte o da var, (Amon) bafll verdi. Hepsi de başlarını kaldırd sesi tanımış ardı. rtık kımıldar ılar. | Totmozis Hetinin başsız gövdesi de, gö şaha )ıı"h. ardında gen panıyorlardı. e Hazop Soito ondan genft çıka arrna. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Güzel yürüyliş g Rusçadan çevire! n: B nesi mer yi kulâde bakışları | se du onun? Yüzüne ve|g ağabeysinin arkadaşına bal ldiği çehrelerdi şi Suad vardı. Bu %uıd mli, n'ia arkadaşı şeytan gi tiler oi olmak üzere sarışın, M , önünden geç WM' Arl hs rl amaktan ani ,xw'l lerinde titreyen sevinç apı lüyordu. ' — Size bir çay hazırlıyayım bey? — Hayır Suad hanım, t rim, hemen gideceğim. — Gidece tim. — Çok teessüif ediyorum, ikkan-|işim var. — Birazdan arkadoşlarım n Ççok rica ederseti ? Ne üm olduğunu r iki saat bi hatırlarken kendi | ber kalıcı._xuııv unnede'*k gider misiniz? — Maatteessüf evet Suad lan şeyin ne olduğunu dü: rümüş gitmişti. Şimdi tâ muzunun kenarında vardı. ti zan gözlerinin bir ç y ü d *& NA l 3&&&& & M .v' w& | |