Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
-« —T J a_ l D "'ee"' | Biz: dekıhayat X——— | dlger memle ÜST ahalılıgı kellere P w z___aran ne derecede | İazter. Fok A tatları z Hat tatlarla n Pahch W X“XT—İ% —.. donwd:mflam ucuzlatmak yolundayız ve ma- €r verilmiştir, hedefe yakında varı- b'lslm pahalılığın diğer memle- "'l? W“" ne derece olduğunu biliyor mu- acağınız yazı bir Fransız mu- kaleminden çıkmıştır. Bu yazıda gö- b'zim memleketimizde gm'du- | mukayese ediniz, bizim dünya- q memleketlerinden biri sayılan Seçmiş olduğumuzu görürsünüz. ı I “TERE YAĞ 1 2_3 KURUS SÜT 9 KURUŞ EKE _ŞARAP 12 KURUŞ Ti Ö Mt h'“ (ıo 180 kuruş) istediler. 8 kuruşa fl'ank Taya günde 32 frank (128) kuruş verirdim, bu Mem_ cevabını verdim. 1936 senesinde ekmeğin hır 50 santim (6,5 kuruş)di. Bugün 2 frank 70 san- ıınd:“"lış) ) olmuş. O zaman tereyağının kilosu 20 frank 5*2 'ütün lit “3“'1 32 frank (128 kurüş) olmuş. 1936 sene- re" 1 frank 30 santim (5 kuruş 10 para) idi. Şim- | Şimdi 3 franga (12 kuruşa) çıkmış. Evvelce XW//// ruş) olmuş.. ğildir | nd_?m' Madmazel Zabeth Anverste fransızca nku- ş l | ::k *T genç kızdır. Her yıl ikincikânun tatilini geçir- — gl—'ld :îısek gelir, yurduna adım attığı dakikada onun Ü def ak gerçek yi . l h &a beni Bomneîe ten bir zevktir. ANTIRAS'T ESLîKUTRlîsıK 12 Ce LiHESı ! îh 89 yiş Z j Vgili Parısteyim, diye haykırdı. Fakat maalösef — 26 LİRA 16 KURUŞ asına çıktığını görüyorum. 1937 de fiatlar mü- TE_L_ e - 5İ ö n t i)! b .Vllksehmşn_ Fakat o vakittenberi büsbütün X U /// / ğ X - - d « bij lh * nül Va lfît ;l“'m’aymn binmek istedim. Birinci mevki bir | — // m:î | frank 15 santım (5 kuruş) uzattım. Memur K : // a “Nden * BLRABER KURUŞ SORA "i]; a bir teı,;:d]ğ]m zaman geldiğimi haber vermek üzere N/EMEığğEKu?us Vt ıZ 8 KURUŞ k (1 af çekmek istedim, memur 12 kelime için dört YRRALCI — Wı Küruş) HAYAGAZI DİFERİ (12 $) istedi. Halbuki geçen yıl ayni şey için 3 KURUŞ S*HEN $) vermiştim. 5,6 t Siğara * e. m:'lk (14 :î::u eVan vazgeçemedim. Bir paket alacaktım. 3,5 c 2 V d, $) dediler, halbuki geçen yıl 3 frank (12 ku- > Bip i iDek * 6 KkURUŞ qm“ Serak almıya nıyetlendım 32 frank (128 kuru ş) l""Gen e he * Fransızların düne nazaran bugün pahalılaştığından şikâyet ü:ın EWE'ee :lğıt indiğim küçük aile pansiyonuna baş vür- ettikleri bazı fiatlar İt-I:t ;5 larak ı,ua ah kahvaltısı, öğle, akşam yemeklerile oda havagazı 4 kuruştu, şimdi 5,5 kuruş. Elektriğin kilovatı o zaman 1 frank 55 santimdi (6 kuruş), şimdi, 1 frank 95 santim (8 ku- | Antrasit kömür ise o zaman tonu 400 frank (16 lira) idi, şim- di 600 frank (26 lira) olmuş... Fransız meslekdaşımızın yazısını burada kesiyöruz, süt, yağ, şarab, elektrik, gaz, nakil vasitaları üzerinde verdiği rakam- ların bizimki!erden ne kadar ucuz olduğunu görmüşsünüzdür, inşallah biz!m de o dereceye olsun ineceğimiz zaman uzak de- (G,ü 'Tuş ) çıkmış. Âdi sofra şarabı 1 frank 70 sat- Yansanın kurtarılması için halk “zİyeti bildikleri halde hakikati soyle * * cebhesinin dağıtılması lâzımdır,, meyen, efkârı umumıyeyı idare edecekleri € takibi tercih eden demokrasi liderleri mes'uliyet altına giriyorlar P ğ dü Nci halk cebhesi kabinesi- L haği, * Neden edir'ı ileri gelmiştir? Sebeb- laeık '*ıe Ansa politikasının İstikbali lt Yetimi Di 8 Yalj tq eden radikal sosya- İSt ve k lhtu““l & Omünistler gıbı üç ana hiış ah'llıg daki Beniş noktai nazar Tleyt biş uhqu'ine k“"“îllllıstler hükümet hi; 'llre Mez” gayri mustakım hî%irmü İlrk Ül olmalarına rağmen, h% ;3' olarak kalmışlardır ve beh halk cebhesi, koahsyon 'naı ı’ bile Fransız ef- mdişelendıren içti- m:ımü Iin lıl'Wlendıı'ınekten geri Pto Nigt Bi îetin:ğ“na.m” Ülsitin öclma İasi olm liş ?oı:d"- f mücadelesi, hürriyete ÜÜlişe — Se seçimde - 'elı;eğı Muvagı erek, nohpoîıçıîlrî elde müş;ğîek, “Yetten azami bir netice 'ffn&. h ç’:;. almak için, işçilerle, mtçı AValardar anlara yüksek maaş, leş, *te dolayı Zarara uğrıyan at verileceğini vâdetti- (.ve bundan doğan fiat T çığırından çıkmış o- Ve sanayiini harab & n't"m tatbik etmek vü- î | B. P. Flandin Muvazeneli bir büdceyi imkânsız kıla- cak ve maliyenin düzeltilmesi işini büs- şbütün akamete uğratacak, cebri tedbir- ler almiya uğraştılar. Frangı tehdid eden bugünkü para buh- ranile karşıladıkları zaman bile,; M. Chautemps'ın, sınıf mücadelesini ve ya- pılagelen mali demagoji politikasını ha- fifletecek, tadil edecek tekliflerine ku- lak asmadılar, teddettiler. — | Ka Yazan: Eski Fransız Başvekili P. Flandin Sosyalıstler komünistlerin ilk kurban- larıdır. Çünkü, Chautemps'ın kabinesin- de müstakim rolleri vardı ve halkın gö- zünde de, halk cebhesi namına verilen komünist vâdlerini yerine getirmedikie- rinden mes'ul sayıldılar. Şurası inkâr olunamaz ki, Blum kabi- nesinin geçen haziranda vakı olan suku- 'tuna kadar, komünistlerle sosyalistlerin arası oldukça iyi gitti. Ondan sonra 1li- moni oldu. Şimdilerde ise gergindir. Bu da, komünistlerin dayanmaları yüzün- den, sosyalist mebusların sandalye ve rey kaybetmeleri gibi endişe verici bir vaziyet demektir. Halk ta, fiatlar yükseldikçe, kendi ba- kımından itimadını kaybetmiştir. Her ne kadar bu psikolojik âmiller ehemmiyetli ise de, sosyalistlerle M. Chautemps ara- sındaki can alacak inkıta, para ve mali- ,ye politikası meselesinde vukubulmuştur. Fransız sosyalistleri, devlet kontrolü- nün faziletlerine iİnanmış bulunuyorlar. Blum kabinesinde maliye nazırı olan, Vincent Auriel, geçen haziranda o za- manki para buhranına karşı mücadele- de bulunmak üzere tam bir salâhiyet is- tediği zaman, kambiyo kontrolü husu- sunda bir sistem kurmak teklifinde bu- lunmuştu. Geçen kânunusanide de, sosyalıst]erm resmi gazetesi Populaire'in sütunlarına, bu kontrolün, para ve maliye güçlükle- : b *izEst l S Z yemer — ——— “ Ben bir tiımarhane kaçkınıyım!,, Vek Bir eroin mübtelâsının şayanı dikkat sergüzeşti mahcub, uysal arkadaş Röportajı yapan: Birden ayağıma bir çelme takıyor. Yere düşüyorum, üzerime çullanıyor. Ağzıma üzümleri tıkmağa çapalıyor. Oldu olacak.. açmıyorum ağzımı, Fakat herif akıllı delilerden.. bir elile burnu- mu tıkıyor, tabil ağzım açılıyor. Açıl - ması ile beraber de ezik ezik üzümleri sokuyor. Üzümler ağzıma girer girmez, beni bırakarak ayağa kalkıyor: — Ya, biz adama böyle üzüm yedi - lam bir dayak daha yeriz.. zaten bu böyle giderse tımarhaneden çıkıncaya kadar deli olmasak bile — vücudümüz hurdahaş olacak. Ben de kalkıyorum. Doğru musluğa gidiyorum, yüzümü yıkayor, tekrar ko- ğuşa dönüyorum. Tisör pijamalı gaze- teyi bitirmiş bana uzatıyor: — Çok teşekkür ederim. — Bir şey değil.. — Buyurun, size bir pasta takaım e- deyim. — Mersi. Ayak ucuna oturuyorum. Verdiği pastayı yavaş yavaş yiyorum. O konuşmağa başlıyor: — On gündür daha dün akşam gö - zümü açtım. — Geçmiş olsun, neniz vardı? — Belkemiğimden su almışlardı. İçirne bir korku giriyor.. belkemiğin- den su almak.. aman yarabbi gene ak- ilma geldi, tüylerim diken dikeri olu - yor.. nasıl kurtulmalı bu belâdan? A - caba koca iğne kemiğe girerken acı - yor mu? — İğne çok mu acıyor? — İğnenin acısı bir şey değil.. zaten korkudan bir şey hissetmiyorsun. Fa- kat acı sonradan geliyor. — Ne olüyor? — Mide bulanıyor, baş ağrıyor. — Kaç gün sürüyor? — On gün kadar. Ben dün açıldım... — Neniz vardı sizin? — Bırak Allahını seversen.. bir ar- kadaş.. gözü kör olsun.. — Arkadaş ne yaptı? — ©O sebeb oldu. — Size iftira attı da buraya mı gel- diniz? — Hayir, ben kendi dim, — Ne iş yaparsınız? — FKezacıyım.. — Ya,. — Evet, eczacı... arzumla gel - rini ortadan kaldıracak yegâne hal ça- resi olduğunu, parti azalarına anlatan propaganda yazıları çıktı. Ayni ayda mecliste yapılan büdee mü- zakerelerinde meclisteki sosyalistlerin reisi, kambiyo serbestisi taraftarı olan, o zamanki maliye nazırı M. Bonnet'ye karşı, kambiyo kontrolü politikasını mü- dafaa etmek için, seçilmişti. Bugün Fransanın siyasi — meseleleri hangileridir? Bilhassa âyanda kuvvetli |olan radikal sosyalistlerin, Fransanın iç- timai sulh ve döviz serbestisi hakkındaki politikasını değiştirmeye muvafakat e- decekleri mevzuubahs bile olamaz. Grevlere karşı olan noktai nazarına gelince, radikal sosyalist partisi, bu hu- susta sosyalistlere tamamile muhaliftir. Radikal sosyalistler, bilhassa fabrika- ların işgalini, ve âmme işlerindeki grev- leri tamamen takbih ediyor, hoş görmü- yorlar. Ayni zamanda, patronları, işçile- rini seçmek hususundaki hakiarından mahrum eden kanun lâyihası teklifine de şiddetle aleyhdardırlar, Kambiyo serbestisi meselesine gelince, radikal soösyalistler bu işde iktısadi buh- ran ve mali güçlüklere karşı müessir bir ilâç olacak olan, plânlı iktısad ve kam- biyo kontrolü sistemi kurmak için çalı- şan sosyalistlerle gizlice uyuşamamazlık halindedirler, Bugünkü siyâsi vaziyetin mantıki hal- Deli bu, ne yapılır? Kafa tutsan, sağ- “Meğer benim kendisine o kadar bağlandığım, hayatını eroin satmakla ve muhabbet dellâllığile geçiriyormuş ! ,, Faruk Küçük (Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur) — Affedersiniz biraz munasebetsiz- lik ediyorum ama, ne için buraya gel- diniz? İnsan kendi arzusile buraya ge- lir mi? — Başka çare yoktu. Aklıma, polis Niyazinin, tıbbı adli - deki Karniğin sözleri. geliyor: — Yoksa bir suç işlediniz de.. Gülerek sözümü kesiyor: , — Yok kardeşim, senin düşündüğün gibi değil. — Ya ne? — Eroin.. eroinden kurtulmak için buraya geldim. — Evet kardeşim. Baktım başka ça- re yok, geldim buraya.. Ve sonra anlattı: — Lâtif isminde bir gençle tanışmış- üum, Sık sık eczaneye gelir, öte beri a- hrdı. Hoşsohbet, neş'eli bir çocuktu. Yavaş yavaş. ahbablığı artırmıştık. A- rada sırada Beyoğlu âlemleri de yapı- yorduk. O bana nazaran daha tecrübeli idi. Bilmediği eğlence yeri yoktu. Ar- tık onsuz gezmeğe gidemez olmuştum. Bu gezmelerde masraf hep benden çı- kıyordu ama Anadoludan babasından para gelince o bunların acısını kat kat çıkaracaktı. Bugünkü vaziyetten çok müteessirdi. Öyle mahcub,öyle mahzu- nane bir duruşu vardı ki.. ister istemez insan inanıyor, daha doğrusu inanmak jmecburiyetinde kalıyordu. Sonradan herifin içyüzünü öğrendik ya. Fakat iş işden geçtikten sonra... Bir gece Şişlide bir yere gittik. Ka- faları dumanladık. Tam meclisin kı- vamlı zamanında bizim arkadaş cebin- den bir küçük paket çıkardı. Açtı, için- de bir toz vardı. Çakısinın ucile bu toz- dan bir parça aldı. Burnunun sağ deli- ğinin içine koydu, çekti. Sonra tekrar aldı, sol deliğinin içine koydu. Yanı- mızdaki kadınlar bunu görünce, el çırp- tılar: — Biz de isteriz! Biz de isteriz! diye haykırdılar.. v Arkadaş cebinden daha iki paket çı- kardı. Onlara da verdi. Çektiklerinin eroin olduğunu anla- mıştım, Aldırmadım. Fakat arkadaş: — Ne olur, sen de çek! dedi. İstemem dedimse de fayda etmedi, Adam sen de ne olursa olsun, dedim, Çektim. Önce burnum bir tuhaf oldu.. âdeta donmuşa döndü.. vücudüm gev- şedi; bir miskinlik geldi. Can sıkıntısile bir sigara yaktım.. biraz açıldım. Ho- şuma gitti. — Arkası var — İ —— li, halk cebhesinin dağıtılması ve Poin- care zamanında olduğu gibi, merkezi partilerle radikal sosyalistler — arasında bir anlaşma akdedilmesidir. Fakat şurası da tamamile malüm ol- malıdır ki, iyi haber alan mahfeller va- ziyetin ciddiliğini anladıkları halde, kütlenin bugunku vaziyetten — haberi yoktur. Bundan ötürü de, radika! sosyalist li- derleri, fikirlerince dürendişane — olmı- yacak tedbir almakta tereddüd ediyorlar. Onun için, refah, intizam ve sanayiini yeni baştan verilecek müsaid bir hava yaratacak olan milli ittihad kabinesi ku- rulmadan evvel, Fransa diğer mütevassıt bir devre geçirecektir. Hızlı ilerliyen dünyada, hâdiseler bir« birinin üzerine yığıldıkça, vakit kaybe- den demokrasiler hata içinde bulunu- yorlar. Bu ayni zamanda vaziyeti bildik- leri halde, hakikati söylemekte tereddüd eden, efkârı umumiyeyi idare edecekleri halde takibi tercih eden demokrtasi lider- lerinin en büyük mes'uliyeti demektir. Bununla beraber, Fransadaki son si- yasi hâdiseler, Fransızları daha açık 0- larak anlamıya ve görmeğe başlatmış- lardır. Demokrasilerin, ittihad ve müşterek çalışmaları Avrupada sulh ve hürriyeti idame edeceğini her zamandan fazla u- mabiliriz