İstanbul - Ankara maç | ne netice verebilir ? “ / Bugün Ankaraya hareket edecek olan İstanbul takif AA tabil bir oyunla ber iki maçıda kazanabilli Muhafazakâr ve an'aneperest bir şahsiyet olan Abdülhamid şehzadeliği esnasında marangozluğa heves e_lmış:i. Ona bu merakı Karl Yensen isminde bir Alman marangoz ustası vermişti. Hünkâr bu hevesine uzun yıllar zevkle bağlı kalmıştı , Zil çekilir çekilmez, nöbet odasın -| icab eden kâğıdlar, (evrak hazinesi)|aüzı kapaklı gümiüş cezvenin külleri te-| 'da bekliyen müsahiblerden biri, içeri denilen taştan yapılmış, demir kapılı, |mizce silindikten sonra, düz beyaz iki| *girerdi, Abdülhamid bu müsahibe: demir parmaklıklı, sağlam kilidli bü- fincan ile bir tepsiye konulur, böylece | ; lâx-mâl::yg;ı;rsinler. yük bir odada muhafaza edilirdi. Yan-| Abdülhamide *takdim edilirdi. | erdi. sahib, sür'atle nöbet oda- gın tehlikesinden masun kalması için, | ünk i veyi B «ına girer, beş on dakika, bazan da ya- afı tamamile açık olan bu oda, îb-î:,1ğx?ıîîtgemğ=kh£;;xâ$üt:, lrım saattanberi orada bekliyen başkâ- dülhamidin otuz üç senelik saltanat ha- canı, yarısına kadar sür'atle içerdi. Ve Wibe, veyahud nöbetci kâtibine: yalına aid bütün evrak ve vesaikin, hâ- bu l;ıüdjet zarfında da, elinden bırak- — Efendimiz, evrakı istiyorlar, İkikit'" çok ciddi ve son derece Mün- ( madığı sigarasından sık'sık nefesler çe- Diye haber verirdi. |tazam bir hazinesi idi. Bu uzun düşün- kerdi. Birinci fincandaki kahveyi ta- Abdülhamidin iİstediği evrak; bir gün ' celi hükümdar, devletin en mühim şi- / mamile bilirdikten sonra, ikinci finca- evvel, ikindi vaktinden itibaren başki- | yasi hâdisesinden, kendisine takdim &- nı doldurur; onu da ağır ağır İçerdi. — | tabet dairesine gelir ve bazan adedi | dilen en basit ve sefil bir jurnal kâğı k ç , K | yüzleri geçen resmi ve husust (maru-| dına kadar büyük bir dikkat ve ehem-| — T*dkik Bdllecek #vrak “çok- alduğu zat)dan teşekkül ederdi. Başkitabete | miyetle bütün bunları burada hifzettir- “AMan, Abdd'h?.md“ş bu m'eşgul;yeîı gelen evrakın (mühim ve müstacel) | mişti. Meselâ, yirmi sene evvel, her han bazan sı:_ı_%.eru.' M%m' ŞO mudr_ı'eı ee olanları -gecenin hangi saatinde olursa | gi bir meseleye aid olursa olsun, el ka- 20da, mütemadiyen kahve ve sigara i- plsun - Abdülhamide arzedilirdi. An - |dar bir kâğıd parçasını arayıp bulmak, S©7ek başını kâğıdlardan kaldırmıyan cak, mühim ve müstacel olmıyanları,(en nihayet on dakikalık bir işdi. ünkâr, çok tabildir k dımngmdı mü-| Tamamile hususf mahiyette yapıla- başkâtibin masası üzerinde biriktiri -| Abdülhamid, bir taraftan bu evrak bim bir yorgunluk hissederdi. Onun İ- Cak olan bu maçlar iki şehir arasında- lirdi. e meşgül olürken, diğer taraftan da Si? bu İşlerini bitirir bitirmez, bahçe_ikl futbolü ölçmekten ziyade lig maçla- Asıl garebet, bu evrakın Abdülha- mütemadiyen sigara ve kahve içerdi. jde hh[lf bir gezinti Y!mf-ıdfma, '-""'ınmn bitmiş olduğu şu sıralarda Anka- mide takdim tarzında idi. Başkitabete — Banyodan çık:p bu küçük salona zı_îgı;rlıı_miı. vücud Yorgunluğu '1_5 te-'yada ciddi bir hareke: yapmak gayesin- teslim edilen evrak, ister resmi ve iş- | nöbet odasına zil çeker çekmez, | Y4zün ettirmek için kendi husust müs den başka bir mana taşıdığını zannet- ., ter hususi olsun; üzerine derhal saat ve kahvecibaşı derhal kahvesini hazırlar, tangozhanesine girerdi. dakika yazılırdı. Başkâtibin masası ü- biçbir emir ve istizana hacet kalmadan zerinde, (resr irir, takdim ederdi. Hünkârın kah- der) de di vesi, hususi bir şekilde pişer, hususi karşı, her i bir şekilde getirilirik. Husust şekilde bir deftere kaydedilirdi. Ve, Abdülha- pişmesi, kahvecibaşının maharetine tâ- midin uykudan kalklığı zamana kadar bidi. Hâlis Yemen kahvesi, orta şeke beklenirdi. Abdülhamid, uykudan u - | li olmak üzere, büy bir itima ile piş yanıb da, (harem kapısı)nın açılmasını 'rilirdi. Kahvenin piştiği abanoz saplı, mek âdetmiş, lemrettiği dakikada; bir gün evvel 1 -)— —- Ra A pVRDANE Foarı PN S K İki sene evvel Ankarayı yenen İstanbul muhteliti İstanbul muhteliti bu akşam iki maç|müdafaa edecektir. En çok gol girk f yapmak üzere Ankaraya hareket ede- cektir. yuncular da hücum hattında dizilmiş oluyorlar. Eşfak, Estd med Reşad, muavin hattı da, ve hücum hattının âhengi v boş ve lüzumundan fazla sırıtacık balde değildir. ’ Elverir ki hücum hattımı '—q'my bu kadro ince oyununa biraz dâ ilâve et & Ankaraya gelince; İstanbul cağı maçta belki de İzmir pını!" daki oyunun revanşı rengini dçin iş lüzumundan fazla M kesbedecektir. Nitekim takım yapılan hususi hazırlıklar bu dü€ lerimize hak verecek mhiymüd" t ul takımını uğurlarken * y rlak neticeler alacak ’ miyoruz. in. hane, ikametgâhmın ar-| — Milli küme maçlarının başlıy ka tarafında, ek bir salondan iba- günlerde ortada her hangi bir iddia ol- Tetti. Fakat Av adan getirtilmiş o- Madığına göre bu maçların alacağı ne- lan en etli marangoz âletleri İle ticeler üzerinde fazla duracak değiliz. ' mücehhezdi. anx ada başlıyacak oyunların ehemmi- | İstitrat olarak şunu arzedeyim ki; es-| yetini ve Ankara ile İzmire yapılacak ciden şehzadelere birer san'at öğret- tuürneler — dolayısile izin müşkülâtını — Arkdır ver — ;_ıaknıı_»r_ bilen klüp idarecileri bu maç- lar thevzuu bahsolduğu zaman ilerdeki maçlara verdik hemmiyet sebebile Bu marango ğ şu ler) bir tarafa (hususi- g tarala ayr: evrak küme e— — e şyunlar temenni ederiz!.. kindiden itibaren o dakikaya kadar bi- rikmiş olan evrak, kaydedilen hülâsa defterlerile beraber bir torbaya yerleş- tirilir. Başkitabet dalresinde bulunan (etüv) makinesinden geçirilirdi. Baş- kâtib -eğer o, i ise, nöbetci kâlib- | ferinden biri - bu torbayı alır, nöbet ©- dasına gelir. Orada, Abdülhamidin banyodan çıkarak nöbet odasına geçip zil çekmesini beklerdi. Zil çekilip de müsahib vasıtasile ha- ber gelir gelmez; başkâtib derhal hu- zura girerdi. Oradaki bir yazı masası- nn üÜzerinde torbayı açarak evrakı çı- karır; bu evrakın hülâsalarını ihtiva e- den defteri, hünkâra takdim ederdi. Hüpkâr, evvelâ bu deftere göz gezdi- rirdi. Kendince mühim gördüğü kâğıd- dar varsa, evvelâ onları okumayı tercih ederdi. Sonra, sırasile diğerlerini is- terdi, Abdülhamid; dan, bu yüzlerce evrakı gözden geçirir- di. Bunlardan icab edenleri, kendi ya- nında alıkoyar; im gelenlere ayrı dyrı cevab verirdi. Bu cevabları, kendi yazmazdı. Söy- ler, yazdırırdı. Ve, söyliyerek yazdığı bu covablar o kadar düzgün çıkardı ki, ekseriya başkâtib veyahud alâkadar kâlibler tarafından bunların bir keli- mesini tebdil veyahud tashihe ihtiyac kalmazdı. Abdülhamidin en ehemmiyet verdiği cihet, -her işde olduğu gibi- saray kita- bet dairesinde de fevkalâde intizamdı. üşenmeden, yorulma- | sinde, mabeyn başkitabetinin intizamı- ı aramak ve bulmak mümkün değildi. Bu dairenin kapısından giren bir kâ- d, hiç kimsenin ehemmiyet vermiye- ceği derecede âdi bir şey olsa bile, ge- ne derhal üzerine (saat ve dakika) işa- reti konulur, son derecede muntazam o- lan evrak defterine kaydedilir, mutlak | ve mutlak, Abdülhamide verilirdi. 4 Başkitabet dairesinin bu intizamını, bizzat Abdülhamid temin ederdi. Çün- uhtelif vasıtalarla, sık sık kontrol , kendisi de bu intiza- gı i. Nezdinde ten sonra, bunları bir zarfa dal » zarfın üze- rine kendi elile tarih, saat ve dakika ya- zar.. imza yerine de (malüm) kelim ni koyar, en emin bir adâmile baş! be gönderir | Müuamelesi biten ve sarayda kalması | Bir Doktorun Günlük Notlarından CUMA © Az yiyenlere dair (Çok yemek yiyenler gibi az veya gay- ri küfi yemek de zararlıdır. Az ve gayri münasib yiyen ve hele barsaklarından ve midelerinden muztarıp olanlar da al- dıkları gıdayı da iyi hazmedemez, Ye- meklerden sonra karaciğerleri de bir par- Ça şişer, Bundan dolayı yiyeceklerini a - zaltırlar, hele yemeklerden sonra duy - dukları halsizlik, sıkıntı, ağrılar — ishal nöbetleri, baş ağrıları, yarım baş ağrıla- rı, yüzde kırmızılık, uykuya meyü, hazım da zorluk, geğirmeler, uykusuzluk gibl Arizalar meydana çıkınca bu gibi kim - seler yemeklerini daha ziyade azaltırlar, Ve bir kaç lokma lâpa veya püre İle bi- raz çorbaya kadar İndirirler, Bu kadar az yiyenlerin bir müddet sonra çok za- yıflayacakları aşikârdır. İşte bu zayıfla- ma mide ve barsaklara da şamil olarak onların cidarmdak! etlerin kurumasını, dumurunu mucib olur. Bu hâale gelenler kuvvetten düşer, dalma oturmak ve yat- mak İster. Sinirleri de teheyyücde oldu - Bundan az bir ağrıyı büyük görürler. Böyle hastaları ya evden ayırıp bir hastanede bedavi altına almalı veyahud gerek hastayı ve gerekse aile ve akraba - münaslb lisan Je iknaa çalışmalıdır. () Bu notları kesip saklayınız, yahud bir albüme yapıştırıp koleksiyon yapınız, Bıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetci olan sezaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Ziya Nuri). Alemdarda: (R- sad). Beyazıdda: (Asador), Samatyada: (Rıdvan), Eminönünde (Amlnasya), E- yübde: (AHI? Beşir). Fenerde: (Vitali). Şehremininde: (Nâzım). Şehzadebaşın- da: (Asaf). Karagümrükte: — (Kemal). Küçükpazarda: (Hulüsi). Bakırköyünde: (Merkez) Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Galâtasaray). Tü- nelbaşında: (Matkoviç). Galatada: (İki- yol), Fındıklıda: (Mustafa Nall), Cum- huriyet caddesinde; — (Kürkelyan). Kal- yoncuda! — (Zafiropulas). — Pirusağada: Ertuğrul). Şişlide: (Asım). Beşiktaşta: Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (İskelebaşı). Sarıyerde: (Os. İRADYO)| | Bugünkü program Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk muslkisi, 1250; Hava- telif plâk neşriyatı Akşam neşriyatı: | 18.30: Plâklâ dan$ musikisi. 1845: Baz e- gerler: Kemani Reşad, piyanoda Feyzi, 19: Çocuk terbiyesi: Ali Kâmi Akyüz. 19.30: Rad- yotonik temsil: Beyoğlu Halkevi gösterit ko- lu tarafından (Kukuriko mahkemesi). 19.55: Barsa haberleri. 20: Necmeddin Rıza ve ar- | kadaşları tarafından Türk müsikisi ve halk kıları. 2030: Hava raporu. 20.33: Bay Ö- mer Rıza tarafından arabca söylev. 2045 Bayan Muzuaffer Güler ve arkadaşları tara- fırdan Türk müsikisi ve halk şarkıları, (sa- at âyarı), 2115: Orkestra, 2215: Ajans ha- berleri. 2230: Plâkla sololar, opera ve öperet | parçaları. 22.50: Son haberler ve ertesi günün | programı. * 21 İkincikânan 1938 Cuma ANKARA Akşam neşriyatı: 18.30: Plâk neşriyatı. 18.35: İngilizce ders: #zime İpek, 19: Türk mualkisi ve halk şarkı- ları (Servet Adnan ve arkadaşları). - 19.30 Saat üyarı ve'arabeca' neşriyat. 19457 Türk |musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rızâ Sez- gör ve arkadaşları). 9M015: Konferans: Para- De'taloğ Nevzat. 20.30: Saksofon solo: Nihad Esengin. 21: Afans haberleri. 21.15: Stüdyo salon orkestrası. 21.55: Yarınki program ve Vİstiklâl marşı, İzmirin Volospid Hoca'sı öldü İzmir (Hususi) — Üç çeyrek asırdan - beri İzmirin orijinal bir tipi ve şahsiyeti | adını verebileceğimiz bir elemanı olan ve «Volospid Hoca» adile —maruf olan Bay Mehmed dün hayata gözlerin! yum - müuştur. Volospid Hoca, kültür hayatımızda canlı bir tarihti, çok okurdu. İstirdad se- nelerinde müstensihi ile teksir ettiği halk gazetelerini köylüye tevzi eder ve işgal kuvvetlerine karşı harekete teşvik eder- di. Son günleri sefalet içinde geçmiş; en li divanları, ısınmış olmak için tutuşturarak yakmıştı. İki kamyon çarpıştı Çanakkalede şoför Bigalı kaşıkçı İb- |rahimin idaresindeki 77 mumaralı kam - yon Balıkesir yolunun 44 üncü kilomet- resinde Kirazlıdaki jandarma mektebi - |ne aid kaptı kaçtı ile kargılaşmış ve çar - pışmıştır. Nüfusça zayiat olmamış, fakat her iki kamyon da harab olmuştur. Taha kikata devam edilmektedir dis. 13.05: Plâkla Türk musikisi, 13.30: Muh- kara futbolünün bugünkü kuvvetini i ———? oyuncuları için bu hareketi pek yerin- Ge bile karşılamadılar. Nihayet bir em- ri vâki olan bu maçları bir zaruret şek- linde kabul ettikten sonra alınacak ne-| etonya güreş federasyonu her g0f # ticeleri Ankaradan ziyade İstanbulun / tazam bir şekilde yapılan Avrupa Grtlf tabil karşılaması lâzımdır. |men güreş birinciliklerini 27 ve 28 Uzun zamandır uzak kaldığımız An-JT'“m şehrinde yapecaktır. '_'J gÜ y İsveç, Finlandiya, Pstonya, İ Z KUVVEİİNİ (talya, Macaristan, Çekoslovakya bilmiyoruz. Geçen mevsim milli küme- haşlı güreş varlığı olan milletlerin IFJ/ ye giren takımların bu sene yerlerini| decekleri bu müsağıkalara bizim ÜÜ GE Muhafızgücile, Harbiye takımlarına bı- Eireceği hakkında henüz bir mı ee G Be a tur. rakmış olmaları; ya bu takımların çok Mvrüği aa biy lll k zayıflamış olduklarından, veyahud dâ (takdirde antrenör Pellinen !odıtl"/ Ankara namına milli kümeye giren ye- İ mevsimlik iznini alarak bu mi CA Li takımların çok kuvyetli olduğumiınW rm cereyanını yakından görmek * ileri gelmiş olacaktır. yeni haroketler öğrenmek üzere Oyun kabiliyet ve kudretlerini birer #iDMdk Sİçin İaİMRaĞE MUeoelilir; 6 birer gözümüzün önüne getirdiğtmiz | - İStanbulsporluların konr'd, bugün seyahate çıkacak ölan İstanbul| İstanbulspor klübü başkanlığındat? takımı tabil bir oyunla her iki maçı da | bümüzün senelik kongresi 29/1/138$ B Hti ği tesi günü saat on dörüle Çarşıkapi Ğğâ“_g*iîrgı"'g' kadar rahat İstanbula ça a ae yapılacaktır. ebilir... Azanın ilân edilen saatte klüpde Avrupa güreş birincilikleri!? iştirak edecek miyiZ? İstanbulu en az gol yiyen bir takım 'tarı rica olunur. Ankarada kayak sporuna karşı ra Ankarada kayak sporu ner sene daha ziyade revaç kazanan bir lP“ıf;ç Hne gelmiştir. Pazar günleri Dikmen sırtlarında çok kalabalık bir . kafilesinin bu güzel sporla meşgul olduğu görülmektedir. Yukarıdaki a sim, foto muhabirimizin geçen hafta tesbit ettiği enstantaneleri M mektedir,