21 Ocak 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KA o e ĞU gzz e 'atanıdıh şeklini almış olan, İspanyol 2 Sayfa SON POSTa$a İkincikânım Hergün Türkiyede de bir Yahudi- Meselesi vardır — Yazan: Muhiltin Birgen Ş ursada bir polis hâdisesi oidu. —) Hükümete haber verilmeden, bir Yahudi evinde, çocuklara ders ve- rildiğinden şübhe eden zabıta, şübhede haklı olduğu gösterebilecek bir ço- cuk kalahalığı gördü. Şübhenin varid olması 'ihtimali de vardır, olmaması da. Maalesef, memleketimizdeki Yahudilerin bir kısmı lüzumundan çok fazlasile mu- hafazakâr olduklarından böyle bir şey yapmaları ihtimali yok değildir; fakat, lüzumsuz yere kimsenin günahına gir- mek te istemediğimiz için bu ihtimali, bir hakikat olarak kabul edip ona göre neticeler çıkarmak fikrinde değiliz. Fakat, bu hâdise, bize arada bir mut- laka kurcalanması lâzım gelen bir bahse avdet lüzumunu hissettiren bir vesile ol- du. Bu vesileden istifade edelim. * Türkiyede bir Yahudi meselesi vardır; fakat, bu mesele, başka — memleketlerde olduğu gibi, herhangi bir milletin haya- | ——— tına kendisini sımsıkı bağlamış olan bir Yahudi varlığına karşı, o millet kütlesi arasında gösterilen husumet duygusu, yahud, umumi tâbirile, bir antisemit ha- reketi şeklinde değil, belki de Türk Ya- hudisinin kendisini Türk milletinin ha- yatına tamamen bağlamaktan istinkâfta devam etmesi suretindedir. Belki s#istin- kâf» kelimesi fazladır; belki bununla haksızlık etmiş oluruz. Fakat, her türlü haksızlıktan korkmıyarak iddia edebiliriz ki Türkivye Yahudileri bu işi ihmalde 1s- rar ediyorlar. Son on iki senelik hayalımda, iş icabı, ben Yahudilerle ve bilhassa başka mem- dleket Yahudilerile pek çok münasebette bulundum. Türkiye Yahudileri arasında da birçok dostlarım vardır. Menfaat me- selelerinde çok kuvvetli bir atmaca ruhu taşımaktan başka hiçbir kabahatleri ol- mıyan Yahudilerin içinde çok iyi ve hat- tâ çok idealist insanlar da bulunduğuna kaniim. Maddi menfaat bahsinde dünya Yahudiliğinin çok ileri gittiğini teslim etmekle beraber antisemit değilim, Fa- kat, açıkça ve samimiyetle söyliyeyim ki Türkiye Yahudileri şiddetle sarsılarak uyandırılmaya değer bir uyku içinde- dirler. * Onları uyandırmak lâzımdır ve bu da bizim menfaatlerimizden ziyade onların menfaatleri bakımından ihmali caiz ol- mıyan bir işdir. Çünkü, Türk Yahudile- ri, Türk hayatile kaynaşmak hususunda- ki ihmalde ısrar ediyorlar. Hâlâ, türkçe konuşmuyorlar; hâlâ, küçük tabaka, dil-| den başka her şeye benziyen dört buçuk kelimelik İspanyol kırmasını ve yukarı sınıf ta fransızcayı ana dili olarak tanı- yorlar. Türkçe, dil olarak, İspanyol kır- ması yahudiceden yüz kere daha mü- kemmel ve medeni bir-dildir; Türk mil- letine, büyük bir terakki hareketi yap- tırmaya kifayet eden yüksek türkçe de elbet küçük ve büyük Yahudi burjuva- sının bütün medeni ihtiyaçlarını tatmine kifayet edecek bir kuvvettedir. Şu halde neden dolayı bunu — kullanmıyorlar? Türk mektebleri onların Beneberit mek- teblerinden, yahud Alliance İsrealite'le- rinden elbet daha kuvvetlidir. Bugünkü Türk mektebleri - Avrupadakilerden de- gil, fakat - bu memlekette mevcud bü- tün ecnebi mekteblerinden elbet daha iyidir. Neden dolayı bu mektebleri Türk mekteblerine tercih ediyorlar? * Kendilerine bu tarzda sualler sordu. ğum zaman mahcub olarak «Zamanla hepsi olacak!» diye cevab veren bir ta- kım Yahudi dostlarım vardiır ki bunlara ne ben hak verebiliyorum, ne de zama- nın hak verdiğini görüyorum. Zaman ge- cip gidiyor, gene Beyoğlü sokaklarında, rk Otel ve Tokatliyan kulağa pek bozuk; gelen fransızca --a ! çınlıyor! | övenliği hiç sevmiyen, daima aley- hinde bulunan, daha geçen gün Sabri Toprak'ın lâyihasına herkesten evvel iti | raz eden bir adam olduğum balde Yahu- dilerin bu fransızcası bana çok çirkin | geliyor. Rumun rumca, Ermeninin erme- nice koruşznasına hiçbir diyeceğim yok. Bunların ana dilleridir. Faka şeye benzemiyen Levantlen İransızcası- nın gittikçe kökleşen bir Yahudi dili ha- lini almasına bir türlü tahammül edemi- yorum. Sebeb basittir: Bir Yahudi niha- salonlarında, | — t şu hiçbir | __Resı'mli Makale : 96 Yol yüründükçe kısalır Yi Düz ve uzun bir yolun başında duran rir, ufkun sonunda gökle birleşir görünen bu sonsuz şose- bitecek gibi değildir, fakat ilk adımdan sonra iş değişir. Ufuk yürüyene doğru yaklaşır ve adımlar sıklaşınca yolun nihayeti de gelir. Hayatımızda yeniden başlamayı tasavvur etngımız işler yolcu endişe geçi- bir seyyahın yolculuğu başında sonsuz gibi gördüğü uzun şoselere benzerler, bize sonununm alınamıyacağı korkusunu verirler, korkuyu bir dakika için aklınızdan çıkararak ilk hamleyi atınız, bundan sonra işin sonunu almak gösterece- ğiniz sebatın derecesine bakar. ( Soz ARASI Holanda Veliahdinin Kocası ve otomobil Alışmış kudurmuştan beterdir. Daha geçenlerde büyük bir kazaya uğrayıp da nerede ise canını Allaha vermesine ra - mak kalan Prens Bernhard, gene otomo- bille gezmeğe başlamıştır. Yalnız, bu se- | fer arabayı kendisi sürmemekte, şoförü idare etmektedir. Sebebi de karısı Pren- ses Julianaya bir daha otomobil kullan- mıyacağına dair söz vermiş olmasıdır. Kahve içerken içine birkaç damla süt katınız İsviçrenin süt enstitüsü kahveye bir kaç damla süt katıldığı halde şiddetli bir zehir bulunan kafeinin tesirini kâmilen izale edeceğini temin ediyor. Sütün kafeine karşı tesiri o kadar faz- la bulunuyormuş ki meselâ bir köpeği öldürmeğe kâfi gelecek mikdarda kafein üzerine damlatılan bir mikdar süt zehiri kâmilen tehlikesiz bir hale getirmekte imiş. örge ile kraliçe Marry'nin resimlerini de NDA HERGÜN BİR FIKAA Sür'at Mübalâğacılığile meşhur Marsilyalı Marius bir gün Marsilyaya yeni gel « miş biriyle birlikte trene binmişti. Tren çok sür'atli gidiyordu. Adam Marius'a hitabla: — Sizin trenler ne kadar da sür'atli Dedi, Marius cevab verdi: — Biz üçüncü mevki vagondayız. Birinci mevkie binmiş olsaydık sür'a- ti sen o zaman görürdün! * * Pirinç üzerine resim Yapan san'atkâr Yukarıdaki resim, bir pırinç tanesi ü- zerine el ile yapılmış taç giyme mahalli- nin resmidir. Pirinç üzerine resim ya - pan dâhi ve yahud deli san'atkâr, Hay - darâbadlı Seyid bini Ahmed Razevidir. Ahmed Razevi, ayni zamanda kral Ge - gene pirinç üzerine yapmışlı. kırmasını konuşmakta devam etse bunu o kadar çirkin görmiyeceğim. Fakat, o dili bıraktıkları halde türkçeyi kullan- mamakta ısrar edişleri cidden göze ba- tiyor ve çirkin oluyor. * Dünyanın her tarafında gittikçe büyü- yen bir antisemit hareketi var. Türkiye- de bu hareket ya hiç yoktur, yahud da henüz pek zayıftır. Sabri Toprak'ın lâyi- halarına karşı Millet Meelisinin aldığı tavır bunun bir delilidir. Vicdan hürri- yetlerine karşı derin bir sadakatle bağlı olan bir adam sıfatile temenni ederim ki bu hareket Türkiyeye girmesin ve büyü- mesin. Fakat, buna mâni olmak, biz Türk- lerden ziyade, şu dakikada, Yahudilerin ellerindedir. Başka memleketlerda olduğu gibi, 'Yahudiler bizde milliyetlerini bi- zim milliyetimizin içinde aramaya karar vermedikçe ve bunun gayet kuvvetli bir şekilde tatbikatma. girişmedikçe, maale- sef, bu hareketin büyümesinden korkul- mak lâzımdır. Bana «Zamanla her şey olacak!» diye bugünün işini yarına bırakan Yahudi dostlarıma, bu vesile ile şunları söyle- mek isterim: «— Bu işi zaman geç ve güç, siz ise ça- buk ve kolay yapabilirsiniz. Eğer bu ihti- yacı teslim ediyorsanız, davayı sür'atle yü rütmek için hiç olmazsa bir teşkilât vü- cude getirip sistem ve teşkilâtla çalışma- hsınız.» Bu sözler, halis bir dost sözüdür. Muhittin Birgen Meşhur komik Laurel | Beşinci defa evlendi Sinema âleminin meşhur komiklerin - den Stan Laurel yeniden- evlenmesi üze- rine: ; — İş bir taneye kaldı. Onu da alırsam, ikinci sekizinci Hanri olacağım.. demiştir. Sekizinci Hanri, İngiltere tarihinin meşhur krallarından olup altı karısile meşhurdu. Ekserisinin de boynunu vur-| durmuş veya öldürmüştü. İsyan ve muharebeler hep kışın patlak verirmiş Doktor Mils isyan ve Mmuharebelerin soğuk mevsimlerde vaki olduğu kanaa- tindedir. Bu meşhur Ameriltalı doktor, hava doğuk olduğu zamanlarda çok faâl bulunur. Vücudün çıkardığı ha- rareti pek kolay kaybettiği için çabuk hiddetlenerek faaliyetini daha ziyade ar- tırir. Fakat sıcak iklimlerde hava çok rütübetli bulunduğu için oralarda yaşı- yan insanlar vücudlerindeki harareti ha- yatiyet nisbetine göre pek zor kaybeder- ler, diyor. Bunun için muharebeler ve isyanlar fevkalâde soğuk olduğu zamanlarda gö- rülmekte imiş. 1789 ihtilâli çok şiddetli bir kış zamanında patlamıştı. Amerika isyanı soğuğun mutaddan fazla bulun- duğu bir kış esnasında çıkmıştır. Ame- rikanın büyük muharebeye girdiği sene- de elli senedenberi misline tesadüf edil- rüemiş şiddetli bir kış hüküm sürmekte idi. insan İSTER dık, bu mektubda deniliyor ki: İSTER İNAN, Sındırginın Gölcük nahiyesine bağlı Çobanlar köyün- den İbrahim oğlu İsmail Şen imzası ile bir mektub al- — Kızım Fatma üç yildır nişanlıydı, si zamanı geldi. Kaydını çıkartmak için Gölcük nahiyesi nüfusuna müracaat ettim, memur deftere bakınca: — Senin kızın Gebeler köyünden Ali Osman oğlu İs- mail ile evlidir, cevabını verdi. Ben hayretler içinde işi tahkik ettim, meğer bizim köyden bir başka Fatma Ali ST ER Osman öğlu İsmail üzerine yazılmış.. nihayet evlenme- hergün beni tazyik Görüyorsunuz ya İNAN, İSTER İNANMA! — Aman düzeltiniz, diye yalvardım.. — Mahkemeye gitmek lâzım; dediler. — Fakal ben fakirim, mahkeme masrafı yapacak kud- retim yok, dedim, ve Sındırgı kaymakamına bir istida yolladım, henüz bir netice çıkmadı, kızımın nişanlısı ise lığın ceremesini ben çekiyorum.» İNANMA! — ile evlenmiş, fakat kaydı benimkinin etmekte berdevamdır. nüfus idaresinde yapılan bir yanlış- |cık, tecrübe edilmiş yüz bin çare d f 1 A l | Sözün KlsaSl * 'ı , Kısa dalgalar ve Diş ağrısı Geçenlerde Viyanada dişçiler miyeti bir toplantı yapmış: toplantı esnasında, oranın maruf kimlerinden Bay Şober'in, diş Bğ”ı' ! nın kısa dalgalarla teskin ve teda kında çok mühim bir konferans i gazetelerde okuyan dostum Derdi” | — Bu keşif yeni değildir.. bizim * keşler, ötedenberi, sade diş a ğil, bütün elem ve ıztırabları, maf” ri de dahil olduğu halde «dalgar ile kin ederler. ; — Tuhafsın, Derdmend! Bu dal$t — senin dediğin dalga değil. — Soğuk dalgası mı? O, hiç olmaz: ? kis diş ağrısını azdırır. e' — O da değil.. radyo dalgasıdır M zuu bahsolan. — ÖOna hiç kulak asma! — Neden, Derdmend? — Çünkü, evvelemirde diş ağl'“' de seksen sinir bozukluğundan ılef lir. Bu ağrıda doğrudan doğruya mil olmasa bile, dişi ağrıyan 86 cümlei asabiyesi fazla hassas. olur. yo ise modern sihnir törpülerinden * dir. Hele bizdeki şeklile! Her evde yosu bulunan bir mahallede, en 58 kafalı birini oturt, bak kaç günde £ nadan çıkarırsın? — Evet ama, Derdmend, radyof” başka bir çok bakımlardan fennin &l “© yük nimetlerinden biri olduğunu dı kâr edemezsin ya? — Etmem. Niçin edecekmişim? "-i apandisit ameliyesi fennin nimetlerit” biridir diye, sapasağlam barsağımla B | dip bıçak altına da yatmam; deği ya? — Demek, kısa dalgaların diş ağ tedavi edeceğine.aklın yatmıyor? — Bana bakma! Bilâkis, dişlerimin rıyacağı yoksa bi 'beni oturtup da, ? bir arabeca könferans dinlettin mi, d başımdan başlıyan ağrı bütün dişle yayılıverir. — Anlıyorum Derdmend: Sen lâi” layındasın. B — Asla, döstum! İşin alayında olar bizi enayi zannedip de, hasit, kolayt& | E. Talü F 4 k l dururken, bir diş ağrısı kadar ehe yetsiz bir dava için - mahza bil$ satmak amacile - dünyanın palav savuranlardır. — Ne demek istiyorsun? FT — Şunu demek istiyorum ki benim © şim ağrısa, ve hakikaten de kısa © lâarın bu çeşid ağrıları dindirdiği * olmuş bulunsa, köşedeki eczacıya *j dar gidip ağrıyan dişime biraz kâ yağı koydurmayı, bir de aspirin yutl daha da olmazsa dişçinin önüne Of çektirmeyi, her halde daha basit VE * ha müreccah bulurum. Benim indimde «fen» çok büyük Mt? sı olan bir kelimedir; ve bence âlim © kim, mesaisini, vaktini, ilmini böyle P" tenkerâni işlere değil, meselâ ka "' veya veremin çaresini bulmağa has Üst tarafını geçl!. Hğaa aaraem A A K A , Yeni bir Halkevi binası yapM j Eminönü Halkevi binasının y* daki arsada yapılacak jimnastik nunun inşasına Nisan ayında bâ caktır. Salon ikmal edildikten Halkevi binası yıkılacak, yerine dern bir Halkevi yapılacaktır. TAKViİM “_ İKİNCİKÂNUN — kumi sena Arabi —W Li Bi 2 ©i Kânun Resmi sene Kaşıni 8 1938 16 z CUMA . SÜNE ., Mb0 — Zılkade W 2 | 08 ; ART 19 5| : Öğle | İkindi | Akşam | Yati İ s. | b. |S. (| DÜS | b. İ S | E İZz Datll 9 | 46 12 | —| 1 | z.jız | 26 |t4 | S7 (A7 | ga 18 Pa.

Bu sayıdan diğer sayfalar: