Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
AD vT DÇ Iı M İngiliz filmciliğinde yeni 8 .. bir inkişaf hamlesi Bir müddet âtıl kalan stüdyolar, en modern âletlerle techiz edildiler ve yeniden çalışmıya başladılar Valerie Hobson ve Roger Livesey <The Dtum> filminde Bundan iki sene kadar evvel İngiltere hükümeti, filmciliği canlandırmağa ka - rar vermiş ve bu uğurda geniş bir ça - lışma programı hazırlamıştı. Başta meş- hur sinema artisti Duglas Fairbangs ol- duğu halde bir çok tanınmış sinema a- damlarının Londrada toplanması karar- laştırılmışt. Bu hızla filhakika bir şey- ler yapılmış, Hollywooddan bir çok si - malar celbedilerek bir iki de film çev- rilmişti. Fakat hepsi bu kadarla kaldı. Teşeb - büs muvaffak olamadı. Buna mâni olan en büyük nokta Ame- rikan filmleridir. İngilizce olan bu film - ler ingilizce konuşan dünyayı öyle sar- mışlardı ki buna karşı rekabete girişmek mümkün olamadı. Teşebbüs akim kaldı. Bu arada, Amerika sinema tröstlerinin Londrada açılan stüdyoya para vererek faaliyetini tatil ettirmiş olduğu da iddia edildi. Her ne ise.. Şimdi İngilterede bu uğur- da ikinci bir büyük teşebbüse girişilmiş - tir. Yalnız bu sefer Âmerika yerine Fran- sadan mütehassıslar celbedilmiştir. Bu son nokta da sinemacılığın Fransa- da erişmiş olduğu büyük inkişafı göster- mektedir. Hakikaten bu inkişaf çok bariz bir şekil almış ve bir sürü Fransız artist, Tejisör, operatör başta ÂAmerika olmak üzere bir çok memleketler taralındarı an- gaje edilmişlerdir. İngilterede bugün çevrilmeğe başlanan filmler için hiç bir fedakârlıktan çeki - nilmemektedir. Bilhassa teknik bakımın- dan en mükemmel makineler kurulmuş- tur. Bundan başka renkli film tertibatı da yapıldığından, filmler renkli olarak çevrilmeğe başlanmıştır. Yeni filmlerden bilhassa Hindistan ha- yatını tasvir eden «The Drum» çok med- hedilmektedir. Bu filmde rol alan yeni artistlerden Valerie Hobson, Roger Li- iymi filmden başka bir sahne ves y ve Raymond Massey çok muvaf - fak olmaktadırlar. Bakalım şimdi bu ikinci teşebbüs ne netice verecek.. * ** Timsah ile yanyana Foks kumpanyası «Tarzanın intikamı: adında büyük bir film hazırlamaktadır. Bu filmde baş rolü yapan güzel sinema yıldızı Eleanor Holm'un- eski yüzme şampiyonu - bir timsah ile yanyana yüz- mesi icab etmişti. Stüdyo bu sahnenin «Hileli» olmasını istediği halde, san'at- kâr bunu kabul etmemiştir. Bir timsah çiftliğinden bir timsah kiralanmış ve hayvanın yanında gayet cesurane bir su- rette yüzmüştür. Raymond Massey Zengin Hindli rolünde |rum yal!.. mıyorum.. Sayenizde — Doktor, teşek- kür ederim; saye- nizde iyi oldum. — Demek verdi- ğim ilâcı içtiniz?, .— Hayir pencere- den attım.. onun İ- çin sayenizde diyo- üşünceli — Amcanın ölü- * budala » hakkak kadınla eV Karısı © benim £ den * ba öyle mi? — G Lokanlı Müşteri — V da ilk defa münden dolayı seni , hir. büftek (p çok düşünceli görü- | — Garson # yorum. , K — Evet doöstum.. » Tke ; bana miras bırak- M TMvwy Fdij — ei ŞA diğim — büf madan öldü.. — Ben de atlıyacağım ama ayakkabı mın altının delik olduğu görünecek.. — getirmişim: Bunu istiyordum — Affedersiniz bayan sizin isminiz â 'ğ”r—î": Melâhat değil mi? Ç — Hayır, benim 'Wismim Melâhat de- 4 ğil, Neclâ! -Üt Teşekkür e- derim bayan, ben de bunu istiyor- dum. — Ne istiyordunuz? — Sizin isminizi öğrenmeyi! * Talihsizlik — Siz şairsiniz değil mi? — Kim bilir ne —— Ne iştediğinizi çabuk söyleyiniz, güzel — şiirleriniz. çok meşgülüm. vardır, ç4 — Maatteessüf Ç yok. — Niçin? — Talihsizliğimden! — 722??7? — Kalemim yanımda iken ilham gel mez, aksi Bgibi ilham geldiği zaman da - kalemim yanımda olmaz * Muhakkak — Ben de Hollywood'a gitmiş olsay- dım, Greta Garbo benim yarım kâa- dar olamazdı, f — Muhakkak ka- (a Tıcığım, nerede ddğer ) Greta Garbo, ne-. * * Tede sen. — Alay mı ediyorsun? — Yok, ciddi söylüyorum. Onun vü- cüdu seninkinin yarısından da incedir de.. — Lütfen şu kemerime de bir delik O, * ; Gedikli müşteri Hâkim — Söyle; kaç defa seni mah- küm ettim? Sabıkalı — Beş defa bay hâkim.. Hâkim — Artık adamakıllı cezayı hakettin! Sana çok ceza vermeli şimdi! Sabıkalı —.Aman bay hâkim, insan — Kalbimde yeriniz var, — Yer değiştirmek istiyorum, şem- siyenizin altını şimdilik daha müna- sib bulurum. eski müşterisine böyle mi muamele eder? * Düşüneyim Hâkim, maznuna sordu: — Vak'a ne zaman oldu? — Düşüneyim bir... — Canım, düşünecek ne var, ne vakit ” olduğunu biliyorsun! - — Bayım, düşünmeden söyliyemem. Ben avukat değilim ki... Güzellik Enstitüsü sahibleri — Sa » bahtanberi kapıda bekliyoruz. Bizim enstitüye bir tane ile müşteri gel » medi. Plâj safası —— ? — Siz, yazın bu plâjm.cefasmî_ t niz; ben de kışıin ah İ safasını — sürüyo- e rüum. — Âmma da yaptın. — Doğru söylü- yorum inanınız, şimdi mevsim yaz olsaydı, karıft nimle beraber bufaya gelirdi.. “_ bu rahatı bulamazdım. M 4J * Dedikodu — ' Gelinle, damad nikâh dâ bir saatte dönme- mişler ha!.. —' Ne olacak, daha fazla gecik- mediklerine şük- retmeli. — Ya, demek bir sebeb var.. — Olmaz olur mu? Damad £ Nikâh memuruü sorduğu zamaaw bir saatte evet kelimesini * i söyliyebilmiş! İş bilenler yi — Karimın elinden çok iş B7 paltomun yüzünü | tersine o0 çevirdi. Şimdi de evde bı- raktığım — ceketin yüzünü tersine çe- viriyordur, — | Benimkinin &6 de elinden iş gelir ha: İçlerinde mı diye bu paltonun ceblerini t€ virmişti, Şimdi de gene ayni ! evde bıraktığım ceketin cebler çeviriyordur. n — f h * A İki kadın arasındîğ; . — Kocan yeni elbise mi yaptif | — Hayır. B — Bugün onda bazı de gördüm de.. — Evet, bu yeni kocam, * -& Eski şapka eti — Şapkan pek yıpranmış do | yenisini alsana! W — Ziyanı yok azizim; kaflâîyığ şapka başındayken seninle hif?” re gitmem,» diyor. ş * gİ >Olmaz mı? ğ Müşteri — Garson şu ğ - Garson — Teşekkür ederiml: * yemeği için Size masa hazırlıyâ) Müşteri — Yok, ben birkâç * sonra bir kadınla geleceğim; © «Bütün masalar komple» de ol Vazgeçtim Şık kadın kumaş alıyordu: 1 ti eder misiniz?.. - Dedi, tezgâhdar kadına baktı: — Saçlarınızın rengi nasıl bozul- Şık kadın, kumaşı bıraktı: ' —a —a ei ü4 AY ' - YA DOKA İki kadın S YAYaKAŞ tular: : #0 | — — Dün ak$? Ioda bir erkebi # na; ağzınız M bir ç_içeğe-be Keiri Dedi. ; Keman çalan — Sen hangi parçayı se versen onu çalayım. Çocuk — Bir çikolata parçasını severi m. — Vazgeçtim, al-