Atatürk dıkkatıni İstanbula çevirdi Yazan: Muhittin Birgen İstanbullulara müjde... zel haberler geliyor! Başvekilden sonra, bu defa da gördük tına alâka- zaten hissediyorduk ki, İstanbula karşı gösterilen alâkanın kay- ki Atatürk, İstanbulun hay dar olmuştur; nağı oradadır, ondadır. Her şeyin, her iyi şeyin kaynağı onda olduğu gibi İstanbullular Bilirler ki, Atatürk mek, medeniyet, umran, tesirine pilir, feyiz bulur. O, çevirse, dikkatini hangi mesele üzerinde toplasa, mutlaka orada yaratılacak — bir iyilik görür. İyi bir şeyi görmek güzeldir; fakat, iyi- yi yaratmak, iyiliği canlandırmak daha | Atatürk | çok güzel, daha çok yüksektir. te çok güzel, çok iyi ve çok yüksek şey- leri yaratmayı seven bir Insandır. Bizim Bibi bir Insan, fakat bize benzemiyen, iyilik ve güzellik, feyiz ve bereket yara- tan bir insan! * Evet, İstanbullulara müjde... Atatürk, dikkatini İstanbula çevirdi. Dünyanın pa karmakarışık devrinde, sakin, rabat ve emin bir memleketin talihli ve çalış- kan insanlarına sade mürşidlik — değil, ayni zamanda başarıcılık ve yaratıcılık yapan Atatürk, içinde bütün bir tarihin ve bir medeniyetin acı ve tatlı hatıra- ları yaşıyan bu şehrin bugünkü - haline karşı lâkayd kalamazdı. Geçen gün de ıuykdım nbul, büyük Osmanlı dev- ük bir vezirinin büyük bir ko- nağı gibi, her direğinden başka bir g- cırtı çıkararak, her tarafı dökülerek dü- şüyor. Bu şehri canlandırmak için mut- laka onun sihirli ve tılsımlı elinin bu işe dokunması lâzımdı. Bugünkü halile, İs- tanbulu, kendi kuvvetlerile kurtarma- pın imkânı yoktu. Asırların kurduğu bu şehri ancak asırlara hükmedecek kadar kuvvetli bir el kurtarabilirdi. Bugünkü İstanbulu ve dünkü nsı iki büyük kuvvet wvücude getirmişti: Şark ile garb arasındaki ticaret ve ayni zamanda bir de imparatorluk. İstanbul şark ile garb arasındaki ticaretin düğüm noktası olmaktan çıkalı çok zaman geçti, Buna imparatorluk merkezi olmaklan mahrumiyet zarureti de ilâve edilince, İstanbul yalnız, fakir bir halkın emuzla- rında ağır bir yükten başka bir çey ola- mazdı, Nitekim de öyle oldu. İstanbul müfusunun verebildiği varidat, İstanbul Belediyesinin günlük ihtiyaçlarını ancak karşılıyabilecek haldedir; en basit bele- diye işleri için sarfedilecek parayı bul- mak bile bir mesele şeklini aldı. Halbuki bu şehir, uzun zaman imparatorluğun kesesile yaşamış ve imparatorluğun ke- sesinden yaşıyanların parasile imar edil- mişti. Bugün devletin yardımı olmazsa, bu şehir hee&sene biraz daha çürüyecek ve nihayet parça parça dökülecektir. Meselâ, Türkiyenin her tarafında um- ran hareketleri var. Öyle şehirler görü- yoruz ki birkaç sene içinde birdenbire serpilme istidadları gösteriyorlar. Garbi Anadoluda, merkezt Anadoluda —dünkü köyden bugün mamur hir kasaba çıktı- ğinı gösteren yerler var. Birçok şehir- lerde hayat, ticaret bir misli, iki misli canlanıyor; İstanbul ise, memleketin ta- kib etti kişaf seyri içinde, iktısadi hayat itibarile âncak tufunabiliyor. Fa- kat, şehir hayatı ve belediye bakımın- dan, dairha düşmektedir. * İstanbulun İnkişafını ve umranını te- min etmiş olan tarih ve hayal şartli iadesi imkânı olmuyacak bir şekilde de- Bişmiş bulunduktan sonra, bu şehri kur- tarmak için yegâne çare ancak, fevkalâ- » bir kuvvetin müdahalesi ve onun yar- mıydı. Şimdi, her şey gösteriyor ki bu fevkalâde kudretin müdaha'esi muhak- T-<tır; bütün Türkiye gibi, İstanbulun Ga serpile serpile inkişaf etliğini görmek | aurdan | için gözlerimiz, uzun ve esrarlı yoll gelecek yardımı tovekki içinde beklemeğe artık mı Bütün Türkiyenin elinden tutup onu iyi talihe, iri adımlı ve seri ilerlemeye sevkeden, sıcak, feyizli ve hattâ müba- rek el, şu imparatorluk mütekaidi ihti- yar İstanbulun da elinden tutmuştur. O- Nu, elbet selâmete çıkaracaktır. Bütün İstanbulluların zıcak bir sevinç içinde bu eli,şhürmetle sıka sıka, Bpmı- Ankaradan gü- de- muvaffakiyet ve zaler demektir; onun elinin dokuridu- | Bu her şey, sanki bir sihrin ve tılsımın ağramış gibi, bir anda açılır, ser- | görzünü ne tarafa SON POSTA Re;si;ıli Makalf; Amerikada bir milyoner ailesinin genç çocuğunu ıslah - haneye götürmüşlerdi. — Çocuk yalan söyler, içkiye, kadıma olduğu halüe hırsızlık da yapar, diyor! Kumarbazlığı da var mıdır? diye Vvab alınca çocuğu kısa bir ıa.'uuııda asli Yeni bir örgü örneği İcad eden bekçi Bu kümil zat bir bekçidir. söaatlerce Büren vazifesi esnasında boş durmak - tansa, böyle yün örer. Karısına, çocuk -| © larına çorap, kazaklar ördüğü gibi, pi - yasaya da mal yetiştirir. «Bekçi örgüsü> diye icad ettiği bir nevi yün örgüsü İn - giliz kadınları arasında ziyadesile mak. buldür. Kısa boylular uzunlardan daha çabuk evlenirlermiş Flabo isminde bir Fransız doktoru, kı- Ba boyluların uzun boylulardan daha ça- buk ve daha kolay evlendiklerini iddia etmektedir. Doktor senelerce Fransada evlenenlerin istatiştiklerini tedkik ettik- ten sonra bu neticeye varmıştır. Fransız dokoru bu hâdiseye dair (lmf hiçbir fikir beyan etmeden yalnız tedkik ği ista- lere istinad etmektedir. Fakat her- bildiği başka bir şey vardır. O da ufaktefek yapılı insanların uzun boylu- lardan daha cesur olmalarıdır. leri ve şefkatli bir Atanın talihli çocuk. ları sıfatile, kendi kendilerini tebrik et- meleri lâzımdır! Muhittin Birgen İSTER İNAN, Muhterem bir meslekdaş dün Süküta altında bir makale yazdı. Bu makalesini: cümleyi söyledi: <— İhtısassızlık, barikulâdelik, budalalık, dehâ ile müte- radif kelimeler sayılabilir. İSTER Bir İnsanı sigaradan, iç »u İyi edi'emiyen hastalık.. b kiden, kadın iptilâsından, ve her hangi şekilde olursa olsun sefahatten vazgeçirtmek müm- mübtelâdır, zengin lardı. Doktor: sordu ve menfi ce- ah etmeyi vâdetti mek fevkalâde şer HERGÜN BİR FİKRA Dilimiz durmuyor Eski devirde padişahlardan - biri, aşçıbaşısını sadrazam yapmıştı. Aş çıbaşı sadrazam olunca devlet işleri- ni kendi bildiği tarzda idareye baş- ladı, Devrin şeyhülislâmı bir iş hak- kında ona bazı tavsiyelerde bulun. mak için yanına girmişti. Söze başla- diğı zaman, sadrazam: — Siz, dedi, öyle ikide bir etliye, sütlüye karışmasanız iyi eders Şeyhülislâm kendini tutamadı, ce- vab verdi: * Etliyi” sütlüyü pişirmesini bilen- Yer sadrazam olduktân sonra Bizim karışmamamız n-amma ne yapa- lem ki gene dilimiz durmuyor. * Hastalara ve Doktorlara Üçer mühim nasihat gittiğiniz 2 * Hastalar, doktora I — Sakin şu vey we yahud böyle dediğini söylemeyiniz. Rön n larını g muayeneleri eski termeyiniz. 3 — Doktorunuzun eski reçetelerir ve hallerinizle alâkadar olacağ yınız. Doktorls 1 — Ha girmeyiniz. de: nızın odasına paltonuzla izin yalağına oturmayınız. şkına, o size derdlerini dö- ayınız. Ve yahud her hangi bir şeyle oynıyarak meşgul ol- mayınız. Amerikada bir Ter 7 Krallığı ihdas edildi İnanılmıyacak bir şey olmakla beraboer vakidir. Amerikada bir Ter kralı dilmek için bir müsabaka açılmıştır. Ya- İni muayyen bir müddet zarfında en çok tetliyen Ter kralı ilân edilmiştir. İlk defa görülen bu garib müsabaka |geçen hafta Amerikanın Maymay şehrin- de hususi bir hakem heyeti ve binlerce seyirci huzurunda yapılmıştır. Ter kral- lığı ünvanını almak için müsabakaya da- hil olanlar pek çok bulunuyordu. San- fransisko avukatlarından Güyret muay. yen olan müddet içinde diğer müsabık- ardan 0,002,5 litre ter dökmekle Ter krallığı ünvanını kazanmıştır. lân e- ve söze dair başlığı n sonunda aynen şu bu doktorun şöyle | kündür, fakat bir kumarbazı kumar oynamaktan vazgeçirt- alt ile demir bir iradenin bir yere gel - Mesine mütevakkıftır, kumar öyle bir hastalıktır ki önüne mücize gık ıuıdıı.—,,ı in anı mutlaka ölüme hur sürükler. -. —e İngilterede en çok Sevilen müdür Brixtonda bir müessesede çalışan yüz elli genç kız müdürlerinin başka bir mü- esseye naklini protesto etmek maksadile, bir saat kadar grev yapmışlar. «— Böyle iyi, babacan, işçileri düşü- nen bir müdürün başka yere gitmesine razı değiliz!» diye ayak diremişlerdir. Resimde uğrunda grev yapılan müdü- rü görüyorsunuz. Frank Picot İsminde olan bu müdür, İngilterenin en çok sevi- len müdürü addedilmektedir, Et yiyenlerden ayrı bir vergi alınan memleket Et yiyenler husuüsi bir vergi verecek- letdir. Amerikanın birleşik hükümetle- İrinden Alabama belediyesi böyle bir ka- İrar vermiştir. Çünkü belediye meclisi- İnön ekseriyeti sebze yemek taraftarı bu- |luntiyormuş: Et düşmanları şehirde yaptıkları — bir tedkikte sebze satanların — kasablardan çok az Bulunduğunu görerek hiddetlen- mişler ve bu kararı ittihaz edip et yiyen- leri husust bir vergiye tâbi tutmuşlar- dır, Sebze taraftarı belediye azaları bu verginin tatbikinden sonra et yiyenler- den bir çoklarının kendileri gibi sebzeci olacaklarını iddia ediyorlar. İngilterede milyonerler gitgide - çoğalıyor İngilterede milyonerlerin adedi 334 de çıkmıştır. Bunlardan 85 inin senelik ge- Hri,; 100 bin İngiliz lirasını aşmaktadır. T1 inin de 75 bin İngiliz lirası ile 100 bin Aİngiliz Hrası arasında oynar. İSTER İNANMA! Mektebler söylemeği öğretir, söz san'atını san'atların şahı halinde tasavvur eder. Fakat hayat süküt san'atının en zeki üstadıdır.» Bu cümleleri yazan arkadaş hergün şu veya bu şekilde lekdaştır. İNAN, İSTER Iâakal 6 saat söz söylemek mecburiyetinde bulunan bir mes- İNANMA! İkincikânun y — Sözün Kısasi İhtiyarlamak 4 E. Tafa £ ünya çocuklarının sevgi” gi sevimli yıldızı minimisi Ç ley Teraple'in ufacık — gönlüne &© er diden “bir tasa ârız olmuş: «Üf basmam yaklaştı.. ihtiyarlıyorum. * pacağım?» diye kederleniyormu$: “& Bunu duyanlar, kehkaha ile gü — Aaaa!. Hele şu haspaya da ’ kuzusu ihtiyarlıktan bahseder W'M daha, bakalım: Çocukluk devri ' lansın.. gençlik çağına gel.. hayatil ip baharını da şöyle bir zevk ile tata lıktan dem xurrt—lp' Diye zay lanmağa başla! 4 dir. ll yavru İle alay Ben bu fikirde değilim. Mııum ', nı, samimi ünü neş hüzmesi gi ettiğim filmler hir eden bu küçük sinem ve hakiki dehasıma bu kere daha İman ettim. beni her sü! yıldızıfif Üj nünasebi de, Her ferde göre nisl n ihtiyâ? keyfiyetini bu bir damlacık insal :’ su kendi kendine ne de güzel klM Shirley tamamile haklıdır! Zira hık, eks a gibi, bir ’“Ü selesi değildir. İnsanı muhit. rusu muhitin hükümleri ıhı—iyull:) Altmışında etrafını teshir edefi ue v!l ler, otuz beşinde, etrafını çet hayranlar halkasının birdenbire “';w; dağıldığını gören kadınlar az - d # Gençlik, muvaffakiyetle mebsutef ten; devam eder. Muvafi ıak!y!u'oj düğü gün, gençlik te bitmiştir. — içindir ki insanlar, kendi kmdık”::, na ve ihtimam göstererek, hef m/ önce bu çabalarlar. Gençlik saltanatından feragst istemiy hergün — muhitin Mmahkemesinin huzuruna korkâ çıkar, meziyetlerini, cazibelerini; ve manevi güzelliklerini 6 mahkt |hüküm ve kararına arzederler. — Filân bayan sağlam elli vardır.. fakat hâlâ sihrini kaybet Kendisini on sekiz' yaşında kızâ «muvaffakiyet» in ler, daşıdır. yoktur! Sözleri bu mahkemenin kul """",;f lağa fısıldanan tatlı veya acı hükt muvaffakiyetini bugı.nr Kediğ ıcf;f’r,— den onun çocukluğu, masumiyeti, # p liği idi. Yarın, ön yaşına bastığındâ ai kimlerle fisyolo; <namkör SŞ dedik. bütün © susiyetl kaybedecek; rıı—.uoıde CF disine rol vermiyecekler.. o da, selefi ç k! Kugan gibi kenara atılacak, u'“' Cak.. zira mühit hük! vermiş ol ',l,ı <Artık Shirley çocukluk — hususiyetl kaybetti.. nafile!» diyecekler. gt Amma, diğer taraftan, ellisini 0“,,; boylıyan bir Pola Negri'nin bâlâ V) YS sıfatını mub hi ve nıklâ"““. ni gören 10 yaşındaki Shirley içlefi ağlıyacak! Nasil? Bu de Ve bu tatlı hakkı yok mu çağa rin Tim doğru geğil SA İKİNCİKÂNUN | Rumi eee 20 | ArıM gebt 1 £ ©i Klmun Köme 7 A Resmi sene | 1938 PERŞEMBE GÜNüş