5 Sayin. © “Son Posta,, nın ikâyesi o Serj İvanoviç Teernikof akşam yeme- ğine oturdu. Yüzünde yemeğin lezzetin- den doğan memnun ve tok bir ifadeden başka bir şey yoktu. sadece tavuk kızart- masını, tavuk suyu çorbayı ve kiraz kom- postosunu düşünüyordu. bndan gayri dü- tek kelime ile, aklı fikri | | Yemeğe başlayınca Serj, karısına, kar- deşine ve küçük kızına baktı; onların yü- ıde de iştihadan başka bir mana, bir| duygu okunmuyordu. Birden: — Enfes bir yemek değil mi? diye ho- sini ağzından çıkarır çı yı hatırladı; ve kendi ken. Çay vaktine kadar eğlenirim.. bir ler yazayım bari. lemi hokkaya batırdı ve ayi başladı: Sevgilim! Nerdesin?» — Hım! Biliyorum evindedir. Fakat #ldırma!. Mektubdur bu.. Böyle yazmak icab eder. sevgilim! Nerdesin? iyah.. yapayalnızım. Bir ka- yanın üstünde oturmuş dalgaların karan- hk homurtusunu dinliyorum.» — Yazar nu Tver ken dikkat etmeli, çünkü bu- inden yolluyorum. eyalet I murtusunu dinliyor ve a şöyle bir cevab vermiş m; «Sevgilin evindedir.» kanadlarım olsaydı şu ğru kanad çırparak uçardım, reştidem'» olmadı n param yok deseydim söylemiş olurdum. devam. kanadI nin yanında kalırdım.» — Amma da sersemlik! Hem kanadla- rim olacak, hem de onun yanında pinek- eteğim. Kanadları şeytan aisın! lim! Sen yanımda yokken hiç um.. ruhumu, mülem enden aldığım ilhamla, aşkla do' or ve sadece bununla besleniy: Tavuk kızartmasını hazmetmedim, », uyku kirpiklerimi ağırlaştı senin hayalinle doluyorum; yanaklarıma doğru| varlanıyor..» yaşlarından oşlanmaz, ama Çay vaktine " şöyle bir kı Bunu yerine, sana | olsaydı, her am se-|, | açılıyor, SON POSTA AŞK MEKTUBLARI | ZE Zarfı kapadı ve her iki mektubu postaya verdi. Vera, bütün gün sinirliydi. Daha yeni yaptırmış olduğu robu, şimdi ona bol ge- Hyordu. Neyle tutturdu ise olmadı. Niha- yet: — Bu imkânsız bir hal!. diye öfkelendi. Bir haftada bu kadar zayıflamış olayım? Bir hafta oldu, anlıyor musun, bir hafta- da bana bol geliyor. Kocası: — Pek bol değil canım, diye onu önledi Gayet güzel işte! Genç kadın hırçınlıkla: — Hayır, çok fena! dedi. Bil'yor musun | bu hep senin kabahatin! Hiç | miyorum., bu gidişle iskelete dönec — Peki, ne yemek yemiyors canım? Benden örnek al »ekte bak da iştihan gelsin! — Ben herkesle mem. Ben, incelikten, gi bana yor beraber yemek yiye ir ve yalnızlık.| Vera, böyle söyliyerek bh i ve kapıyı kapadı. tubunu (çıkararak okum, çekmeceden başladı — Ah! İşte, hakiki? rihi kaç mektubün? postalar ne kadar mu ne kadar bah iz dar da çok seviyor. ah, sevgi Bir kâğıd çıkarıp üzerine bi leylâk esansı dökerek yazı «Mektubun beni ne çok sevindi sen!, Benim için âdeta yen şk, buna derler. Ta- 8. bugün ayır biri r hayat ufku Fakat muztaribim, neden mi? Ti: et, ki hiçbir şeyler y yorum; ve gittikce zayıflıyorum. Tuvalet-| lerim bana bol geliyor artık Bunu: beraber bütün sas noktada toplanıyor; bunu şu ke ifade edebilirim: Serj İvanov ç 19 ni Bu bir hakikattir sevgilim! Hayal değil! Aziz sevgilim! Bir tanem.. bu zâfımdan | dolayı beni hakir görmel, Bir tek arzum | var; O da, senin yanında olmak! Küçük Veran» Mektubu bitirdikten sonra içini çekti: - Bu sözler yep yalan! Ben bedbaht) bir insandan başka bir şey değ'lm! Ken: dimi denize atmaktan başka çare yok. Yazdığı mektubu tekrar okudu; zarfla- dı. Sonra kendi kendine, yeni bir karar vermiş gibi mırıldandı: — Arkadiye bir mektub yazmalı. yım.. o, Serj'den daha sempatiktir.. Ve başladı ii Ar »ktubun b !. Benim iç ku & kadi'ciğ , ne çok sevindire n âdeta yeni bir hayat sen zum « Zarfı kapadı ve her iki EK pos- taya verdi Mektublar postahaneden tez lar. Lokomotifler homurdanm kinistler hazırlanmağa baş lekler döndü — Çabuk! Çabuk!, Çabuk! Çabuk!, Gürültü, düdük sesleri.. tren yürüyor. nn ruhu da uçuyor; bi adılar. Teker- :İSerj'e doğru; öbür yandan da Arkadi'ye doğru. Şu postalar ne mübarek bir icaddır. Za- vallı insanları bir ai hem de bedbaht etmi YARINKİ NÜSHAMIZDA: Gezinti Nâkleden' İbrahim Hoyi Ereğli pik ve İZ fabrikası a çok iyi mallar çıkarıyor Sümer Bank'ın Ereğlideki bez fabrikası geçen birinci ve ikinciteşrin aylarında Adana piyasasından 156.872 kilo Klevland cinsi pa- muk sâtın almak suretile bu cins pamu! rın umumi fiat sukutundan müteessir olma- masına bir dereceye kadar yar Vasati 33 - 38 kuruş üzerinden alınan bu pa- muklardan maada Nazillide ekilen Akala ein si pamuklardan vasati 38 - 42 kuruş flatla 58.513 kilo satın alınmıştır. Bu seneki pamuk mahsulü Ziraat Vekâle- nin aldığı tedbirler sayesinde geçen #ene- ye nazaran daha celer vermektedii Bundan başka fabrika, Sakarya mıntaka- sında ekilen Akala cinsi pamuklar da satın almak için lâzım gelen tedbirleri almak su - retile bu muntakada ullerini dıklarından dolayı tıda olan köylüle - rin imdadına yetişmekte gecikmemişlir gi bes fabrikasında ikineiteşrin ayı zarfında 49.451 kilo iplik ve 151.376 metre bez satışı yapılmıştır. Bilhassa İstanbul Trikotaj fabrikalar Denizli, Babadağ ve Buldan havalisi tara - fından aranan iplikler gönden güne daha İbüyük bir alâka uyandırmakla ve Avrupa İlptiklerinden farksız oldukları kati şekilde anlaşılmış bulunmaktadır. Ereğli fabrikasının bilhassa son zaman - larda İmal etmeye başladığı taranmış !piik- ler piyasaya çıkarıldığı zaman hayretle kar- | alanmış ve bu kadar mükemmet iplik İyerli malı olduğuna inanmak istemeyenler | görülmüştür. 80 - 20 numaraya kadar imal edilmekte 5 İm olan mamulâtıni aratmıya ersaftadır. Bez satışları dir da hararetle devam Fabrikanın kutulu aile hassala - rile mermerşahileri piyasanın en yüksek ka-| rı arasında yer almıştır ve tale - yüzünden fabrika, ge şma İle "etmektedir. Ereğli hastaları memlek tarafında halk ve köylü tarafından be» mekte ve ara İbin £ Ja â |set Pen! Ik arasında «71 nmış ve herke yi itiyad edinmiştir. dl fabrikasi son Lmal ettiği popli saya üretmeye bağlamı poplinler atmin edecek bir İlkbaharda arılmak üzere hazırlanan gayet ri de o kadar ne - arnndan sonra kalamıyacaktır. Gene ilkbahar için, fabrika, | adın ve erkek elbiselik kumaşları da hazır- lamaya başlamıştır. k İ ezin mor başlı, yeşil etekli dağ- larına son defa bakıyorum. Mavi sular| ararıyor.. açık denizin se i mın içindeki düşünce- nçılıyor.. saatler, sularla, rüz- beraber akıp geçiyor. i yolu arkada kaldı... Önümde) vi köpüklü geniş de- Bu uğsuz bucaksız suların aşıma kalmışım gibi kor-| ya m. Fakat içimin en! nde bir ses, yıldızların lık yolun sonunda alev ; bir ım gibi aniye, fakat kuvvetli canlandırıyor. tâ uzakta, elen minareleri ile yalnız| diyarına ben-| söne ta sisli gökle-| Sru yük İsada Muazzez Tahsin Berkand Seni genç ve heyecanlı kalbimin ü- mid dolu ateşile selâmlarım altın ışıklı İstanbul! İKİNCİ KISIM inci gibi diziln miz kitablarla dolu geniş a eni tavana k lar.. şurada yığın yığın ve her dilden. mecmualar, gazeteler, ride moda kataloğları., iler , Et ilmiş küçük bir gişe mavi kadife perde! alon.. burası bir veranda çam at koltukları, küçük masaları, yer konmuş yeşil saksıları ve renkli çi- çekierile burası neş'eli ve temiz bir o kuma salonu... rulalı iki nâlâ İlimizi i wş gibi ilk saatlerin te yecanını kalbinde duyuyor, i ve etrafındaki ş i bir değnekle birdenbire yok ola- cakmış gibi hâlâ içi korku ile titriyor. İki aydır o bütün insanlar gibi yer üstünde yaşamıyor: Bir kuş gibi uçu- yor, bir balık gibi yüzüyor. kit merdivenli rak yolcuların ara: e avukat Sadeddin Şükrü bey olmüş- Selma hanım siz misiniz kızım? — Ben aile d vukatı Sadeddinim, nda, nuz ve halanızın a- y şişmanca, sevimli iü ola ruçları içer eğin — İşte size küçük Selmayı getirdim bi & akl , Ön taraftaki cam lınca küçük bir bahçeye bakan bir ta- rasa halini alıyor. hanımefendi. Ayşe hanım, gözlerinin içi tatlı tatlı gülerek Selmanın boynuna sarıldı. bu adam gönç kızın ellerini | içi yanına|t mimi döst- ve annemle halan sahici iki kardeş gibi idiler. Bunun için benim evimi kendi vin gibi benimsiyerek sevmeni istiyo- rum, Bize gelince, bir a nberi seni bekliye bekliye sevgini içimize almağa ıştık, aç gün içinde hayal nı değişiklikler, gördüğü yabancı insanlar ve nihayet bundan sonra bü- tün ömrünü aralarında geçireceği bu gile, Selmâda ilk defa olarak bir ürkek- yaratmıştı. Bu üç yabancı arasında uykuda yürüyormuş gibi şuursuz &- İdımlarla vapurdan çıktı. Otomobile bi- erken Sadeddin beyin, Ayşe hanımın|” şu sözleri yorgun.. ip biraz yatırmalı. Sonra Selmaya döndü: imdi senin işlerinle xşama gelir seni gi i Bu yeni yüzler ve bu yeni memlek öksüzlüğünü de deri »lomobil Kö alik sokaklarından gi ken buralara bakmak istemeden gözl rini kapamış, İzmiri düşünmeğe dalmı tı. Yanındakiler onu uyuyor sanârak konuşmuyorlardı. Araba sokak içinde ahşab bir bina- etmiştir.! İdüm de, gururumdan kollarım kaba: rinin evlerimiz komşu idi); onu he-|” ayı sarında fabrikamıi mikdarı 82225 kilodur Ki ” 42.717 kilosu kendi Imalâtına bazredii diğer kısmı piya: verilmiştir. Bes t: bu iki ay içinde 215.306 metreye ral muştur. Şimdi iki ekiple çalışan fabrika Ül ekibini de vücude getirmiş olacak ve © man busün kabiliyctile çalışmaya caktır. Şimdiden fabrikanın işçi Bİ” 1100 ü geçmiştir. Gerek Ereğliden, gerekse civardad © işçiler fabrlk, asi makda ve kendilerir kiyetle başarmaktadır! Otomobil ile İstanbuldan Avrupf (Baştarafı 6 ncı sayfada) Başvekil kısa söylemişti. Doğru bu ya... Kendini methedecek, «Re bana veriniz diyecek değil a.. ama ” de demiştir. Ben duymadım. Yahud © İdum da anlamadım. Ne olursa olsu kun sonunda ben de şiddetle alkışisf Herkes bağırdı. Durur muyum, bet İğirdım. Nihayet o balkondan çekildi: zim de işimiz bitmişti. Halk yavaş 7 dağılırken kendi kendime düşürüyorÜ «Her halde biz bugün bir şeye karaf ©» İhiştik, ama neye?.. O esnada, koni, lukta aradığım dostuma gözüm ilişti vali! O'da benim gibi bu kalabalığı ne sıkışmış, halk dağılıncaya kada” dan çıkamamış. Hemen merakla ona dum: «Allahaşkına, mühim bir şey bi tiler galiba.. ben de çok alkişladım. «Daha bir şey ai me! Yalnız Hitler peri rey vereceğinize dair yemin ottinizi?.. di İstanbuldan ki İtü Berline kadar, «Hitler» e sadak mini etmeğe gelmişim meğeri,. «Pe # ben de reyimi ona verdim!» dedim rüdük... ne oldu?» dedim.. Nafile tel . Hey babam he * Şimdi Almanyanın yukarıda en davrandığımı, siyasette de ne büyük behrem olduğunu hayretler e Vasfi Rıza ze İhalini görünce, o vakit ne kadar dul Baş, diş, nszie, grip, romatizma ve bütün ağrılarınızı derhil eser. İcabında günde liç kaşe alınabilir. — <4 nde durduğu vakit venç İ — Geldik kızım. Saffet bey elini tutmuş, inmesine yardım ederken kapı açıldı. Altı yedi yaşlarında, sarı bali li bir baş, bir Jâstik top gibi sokağa di Jadı, — Geldiniz mi anneciğim? — Evet kızım. gö Selmayı görünce birdenbire dur! ona baktı. — Sen Selma abla mısın? — Evet şekerim. , Bu sarışın kızcağızın mevcudil neş'esini ve keyfini yeri içindeki yalnızlığı hemen # , Merdivenlerden elele Ç küçük Nezahat bir mevz ne atlıyarak durmadan e ok mobili çi — Sen her zaman bizimle mal KAİ — Evet... 4 Bana İzmirden cici şeyler getir” mi? Selma kulaklarına kadar ki azar Aralarında ıyacağı ailenin bir olduğunu bilmediği için bunu düşü”, memişti, Ayşe hanım Nezahatin eli den çekti:. — Ablanı yorma kızım. CArkası vaf