9 Ocak 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

9 Ocak 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Terueld en kadın ve ; Socuklar çıkarıldılar *“Tankist garnizonu kumazdanı 1500 kişile hükümet kuvvetlerine teslim oldu Bar Reıofı 8 (A.A.) — Teruel'deki Fran- kist İle hglküı:;zonu kumandanı Rey 1500 kişi fur, et kuvvetlerine teslim olmuş- b Şehrin tahliyesi hıuhî?ı n 8 (AA) — Havas ajansının h'iri Ti bildiriyor: Frankistlerle cum- ıâkey"s’üer âarasında iki saat süren mü-| 'heticesiîıîen sonra hâsıl olan anlaşma bil tiy © Teruel'de kalan kadın, çocuk liy, ,, Orlar tahliye edilmiştir. Bu ame- ?îne Yapilmıştır. “h;,halrden-evvelâ gıdasızlıktan bitkin " de bulunan beş yüz kadın çıkarıl- w w:auharebe yalnız tahliye yapılan 'ih"lni da durmuştür. Tahliye edilenle- T ıSdAn iki bini geçmektedir. be “Tuel Muharebesinin haşlangıcından- K Bay %tlî defa olarak «Siyah oklar» ve di- Tp İyan müfrezeleri muharebeye iş- &tmektedirler. lhaç heyeti reisinin teklifi üze- | Londra 8 (A.A.) — Burgos hükümeti Londraya bir muhtıra göndererek Bar- selon ve Burgos tarafından gönderilen siyasi mümessillere ayni suretle muame- le edilmesini istemiştir. Burgos bilhassa Londradaki resmi «ajanı» dük d'Alba'ya sefirlik payesi verilmesini taleb etmek- tedir. Londranın bu teklifi kabul etmiyeceği sureti umumiyede zannedilmektedir. Cumhuriyetçilerin muvaffakiyeti Barselon 8 (A.A.) — Barselon rad- yosu Teruel cephesinin Muela mınta - kasında Cumhuriyetçi kıt'aların Muela istikametinde çok mühim mevziler el - le geçirmiş olduklarını bildiren mü_da- faa nezaretinin bir notunu neşretmiş - tir. Barselon bombardıman edildi Barselon 8 (AA.) — Âsi tayyareler dün Barselonun dış mahallelerini bonî - bardıman etmişlerdir. Sekiz kişi ölmüş ve bir çok kişi yaralanmıştır. — Şuşnig, Avusturyanın istikbalini anlatıyor “$vekil “Orta Avrupada Avusturyanın tarihi vazifesini , Muhafaza ederek Almanyaya büyük hîzmetleı_' ü ;ıp'bîîir'.z. Fakat asla bir Bavyera olamayız! ,, diyor Ve bi (Baş tarafı 1inci sayfada) ktamğ: İtalyan hududundaki harblerde i B“W infisahına kadar çarpışmıştı. de İn ğekü mütarekeden bir hafta evvel V'a?thîimere esir düşmüştü. dlng hnigg terbiye görmüş, yavaş se- î '..'._e ihce bir hüzün dalgası ile: “Yor » “m nesil gençliğini bilemedi, di- hllynîş N 17 yaşında iken cebhede büulü- i nltghrum Yurduma döndüğüm zaman İt lfn“Ştlm. Bir yandan tahsil eder- ’%tinbog”““' da geçindirmek mecburi- Sc,e İmışhm.ı : Sen 0:3 ch'_“âg'i meydana çıkarar., Mon- * ıllıîi .Selpel'dir. Onu, otuz yaşlarında ti g, Öhde adliye nazırı yapmıştır. Son- hıımrmaarif nezaretini de uhdesine ver- |- ; lnjiîh“lîran 1934 de, Dolfüs ölünce, ve- i 'Usîn Yakın dostu ve mahremi esrarı Vaziy hnigg onun yerine geçti ve siyasi © B. SMesini tatbike koyuldu. ea Ekili dinliyelim: | ?iğ-a ::'“Sturyada diktatörlük olamazdı, | di ü Avusturyalı mantalitesine o ka- ' YMaz ki.. fakat İngilterede ölduğu hı-am:rlân'ıenter demoökrasi de işimize -ıîliy zdi, ÂAvusturya parlâmento asla İiı, Mişti. Eski monarşi zamanında İt'ıu_n *t hislerinin bir mücadele yeri ol- hla i »şon vakitlere kadar da parti kav- &e lhtirasl.arı, Ayusturyva diyetini Öş “üziyetlere sokmuştu. &e hıde demokrasi ne demektir?.. Bu .kıll %-'—ltun ahalinin tam müsavatı, hal- â%a ©vletin yaşayışını avar etmek ise, %% " biz de demokratız. Her ne kadar j q'—"quş I.ŞIE'l'inde parlâmenter usulleri kal- w %kr&;sek te, yeni kanunu esasimiz de- KŞ ;Prensiplerine istinad eder. Biz The ğl baştan parti sistemine döne- %'Şim. SÜyYük fedakârlıklar mukabilin- | Yiz Va Ve kadar yaptıklarımızı bozama- ma'_—._'hfuyeleri Avusturyayı imha etmek l—%, * Nazi fırkasının veya kömünist- | Viz, çîhşmasına asla müsaade edeme- d“o ilk Parti sistemimiz olmadığı için * Mümessillerini kabineye almak Mesele mevzuu bahsolamaz, Urya iİle Nazileri birbirinden a- g p AHak bir uçurum vardır. Biz ka- lît"are ğğ:“t istemiyoruz. Hürriyetimi- ıhlynh—lz Ee_*’kı ona hâkim olacak kanun İ bir' ]12 Merkeziyet usulünü ve i Olmaka prensipini reddederiz. h ı.Hî*-'r"î!';:“tlerimi:r,ı'rı muhtariyetlerine ğu“îm su Opraklarımızda hıristiyanlık : Üa ğ Ter ve biz de bir Tanrı tanırız. b “IanM"' millet veyahud muhayyel Üi hfah;rk değildir. Çocuklarımız, dev- — Pidan hor bakılmaması icab eden * Tanrının çocuklarıdır. Biz terör'ü nef- retle karşılarız. Avusturya daima ınsani bir devlet olarak tanınmıştır. Halk olarak ta daima önceden müsamahakârız. Beynelmilel bir statükoya taraftar mı- sınız sualine gelince 1918 de değildim, fa- kat şimdi muhakkak ve kat'i bir surette buna taraftarım. Bugün yapılacak herhangi bir değişik- lik ancak fena bir netice verebilir. Ha- rici politikamızın tek bir gayesi, maksa- dı vardır. O da şudur: Halkımızın yaşa- masını, ve refah hisselerini alabilmeleri- ni temin etmek.. bu da bugün devletimi- zin çerçevesi içinde pekâlâ mümkündür. | Fakat şurasını da inkâr edemem ki, Mussoliniye karşı büyük bir sempatim vardır. Onun dahili ve harici işlerimize karışmak hususunda en küçük bir teşeb- büste dahi bulunmadığını söylemek iste- rim. İtalyanın suyuna gittiğimizi, ona kandığımızı iddia etmek, masaldan başka bir şey değildir. “ Monarşiye taraftar mıyım, diye soru- yorsunuz. Evet ben an'ane ve iman nok- tasından — monarşistim. — Muarızlarımız harbden önceki Avusturyada işlenen bü- tün günahları Habsburgların omuzlarına yüklemek istediler. Bugün için krallığın iadesi imkânsızdır. Otto'yu davet etmek bugün, birçok karışıklıklara meydan ve- rebilir. Yalnız Küçük Antant ile ve Al- manya ile ihtilâf çıkarmakla kalmaz, u- mumi bir infilâkı dâ hazırlar. Ben ise buna asla razı olamam. Vaziyetler ağır ağır düzelmeli, tekemmül etmelidir. Her vatansever, en az taksim eden rejimi ka- bul etmekle mükelleftir. Habsburg meselesi, Merkezi Avrupanın yeni baştan imarına mâni olmamalıdır. Danüp devletlerile de olan münasebatı- mız her zamankinden hele 1918 deberi daha iyidir ve menfaatlerimizin müşterek oluşu hususundaki kanaatlerin kuvyet- lenmesi de, gün gelecek, meyvasını vere- cektir. Bu da müstakbel Avrupa sulhu için pek büyük bir mana ifade eder. Ben hergün Geethe'yi okurum. Bugün, mücadele etmekte olduğumuz birçok iş- lerle vaktile de savaşmışlar. Tâarih bir te- kerrürden ibarettir ve bu tarihte dikta- törlükler, demokraşsiler gelip geçmiştir. Almanya ile aramızda müşterek bağlar vardır. Bu bağlar tıpkı italyanca konu- şan bir İsviçrelinin İtalyaya — beslediği hisler gibidir. Fakat biz müstakil olarak kalırız. Merkezi Avrupada Ayvustuüryanın tarihi vazifesini muhafaza ederek Alman- yaya umumiyet itibarile büyük hizmet- lerde bulunabiliriz. Fakat bu da, bizi bir eyalet menzelesine düşen bır Baverya yapacak bir Anschluss ile olamaz. Bunun Peşte konferansı arifesinde Bir Fransız gazetesi Alman - İtalyan rekabetinden bahsediyor Paris, 8 (A.A.) — Budapeşte konferan- sından bahseden Epogue gazetesi diyor- ki: «Budapeztede toplanacak olan Roma protokolleri devletleri konferansı, takib edilmeğe değer bir hâdise -olacaktır. Şu ciheti yeniden tekrar edelim ki İtalya ve Almanya, orta Ayvrupada birbirlerine rakib iki memlekettir. Almanyanın dün yada üzerine gözünü diktiği bir memle- ket var ise o da Avusturyadır. İtalya- Avusturya - Macaristan konferansı ari- fesinde, Almanya ve Avusturya gazetele- ri arasında şiddetli bir matbuat müna - kaşası başlamıştır. Nihayet biraz erken veya biraz geç iki memleket arasındaki rekabetin ken- disini göstereceği müşahede edilecek - tir.» Yeni gümrük Kanunu FHazırlanıyor Ankara, 8 (Hususi) — İnhisarlar Ba- kanlığı gümrük kanunünun bugünkü şartlara ve ihtiyaca göre yapılmasını ka- rarlaştırmıştır. Bakanlık bizim için fay- dalı olabilecek bazı büyük memleketlerin nunların tedkikinden sonra işe yarıyacak hükümleri alacak ve yeni hazırlanacak kanünün tanziminde gözönünde bulun- duracaktır. Bakanlık bu tekliflerile yeni bir güm- rük kanununu kül halinde yapmak ka- rarındadır. İstanbul gümrük ambar ve antrepoları Ankara 8 (Hususi) — Gümrük ve inhisarlar Bakanlığından verilen ma - lümata göre İstanbul gümrük — ambar. ve antrepolarının birleştirilmesi değil, tefriki üzerinde çalışılmaktadır. Ba - kanlık ambar ve antrepoların ayrıla - rak idaresinin tüccar için daha — fazla kolaylık temin edeceğini ümid etmek - tedir. Yunan veliahdi bugün evleniyor Prensesin gelinlik elbisesi milyon drahmiye maloldu Atina 8 (Hususi) — Yavrin sabahleyin başpiskoposluk kilisesinde veliahd prens Pol ile prenses Frederiki'nin nikâhları merasimle kıyılacaktır. Nikâh merasimi için yapılan bütün hazırlıklar ikmal e- dilmiş ve program neşredi!lmiştir. Başve- kil Metaksas bugün saraya giderek ordu ve hükümet memurları tarafından veli- ahdin nişanlısına hediye edilen üstünde 14 kıiymetli zümrüd bulunan gerdanlığı takdim etmiştir. Ecnebi hükümdarlar ve prensler tarafından veliahd ve nişanlısı- na gönderilen kıymetli hediyeler gelme- ğe başlamıştır. Fransa Cumhurreisi kıymetli bir söfra | takımı hediye etmiştir. Prenses Frederiki'nin gelinlik elbisesi üç milyon drahmiye malnlmuştur. Ro- manya veliahdi prens Mişel bugün geldi, merasimle karşılandı. Zirat âsayiş Kanunu Ankara 8 (Husust) — İç Bakanlık Zaral âsayiş kanun projesi hakkında vi- lâyetlerden mütalealarını sormuştu. Vi iâyetlerin proje hakkındaki mütalea - ları tamamen gelmiş ve proje bu mü- falealar göz önüne alınmak suretile ye- ni baştan tedkik edilerek son şeklini al- Ptıştır. * S NET AM yerine biz iki medeniyetin ortasında bir köprü vazifesini görebiliriz. Dolfüsün ölümü, yeni istikbalimizin hareket noktası öldü. Avusturyaya yeni istikbalinde, ruhunu, imanını veren 0- dur.> aç gümrük kanunlarını getirtmiştir. Bu ka- | Bu Sabahki —a Gazetelerde I__ Gördüğümüz Fikirler Cumhuriyet — Yunus Nadi bugünkü baş- makalesinde Limanlarımızı yaparken han - gi yolu tutmamız lâziım geldiğini tedkik et- mektedir. Başmuharrir, evvelâ yapılması lâ- zım gelen başlıca büyük limanları saymak- ta ve bunların her birinin en az elli, altmış milyon liraya yapılabileceğini kaydettikten sonra şöyle demektedir! yılda vuku bulacağı için böyle müddetlere taksimi ile her yillik yükü azalacak olan bu büyük inşaatı toplu olarak temin edecek tertibin bulunması, cumhuriyet hükümeti- nin şimdiye kadar göregeldiğimiz büyük mu- vaffakiyetlerine çok parlak bir lâhika teşkil edecektlir.» MAhA , Tan — Ahmed Emin Yalman bügün, ev- velki gün Mecliste ilk müzakeresi yapılan Devlet Ziraat İşletmeleri kurumu kanunun- dan bahsetmektedir. Ahmed Emin, hükü - metin bü hususta takib etmekte olduğu si - yaseti belirttikten sonra diyor ki: «Yeni hazırlanan kürum, Türk ziral is - tihsallerini iptidai şekilden uzaklaştırmıya | ve harici âlemle normal yarışa, kuüdretli bir seviyeye yaklaştırmıya doğru ilk büyük a- dımdır.» , A Kurun — Hakkı Süha Gezgin bugün bir «Fakat bu büyük meblâğın sarfı beş altı| © Dünya, ictinab edilmez bir surette harbe gitmektedir. Bu, katidir Yazan: Selim Ravın Vmeç eynelmilel siyasetin bir çıkmazi girdiğini hâlâ farketmiyenlerir Avrupayı ikiye ayıran devletler arasında bir te'lifibeyn — bulunabileceğini -san: malarına şaşmamak mümkün değildir Maamafih, bu hatayı; bu safdillere mal etmek doğru değildir. Çünkü onları bı kanaatlerinde teşci eden ve zahablarını besliyen, vaziyete böyle bir gözle bakma larında fayda gören devletlerin bizzat kendileridir. İtalyaya bakarsanız, onun İngiltereye karşı hiçbir husumeti olma: dığını sanırsınız. İddiası, kendine göre ba: sittir: Habeş ilhâakının tanınması, İspanya meselesinde İtalyaniın sözüne iranması ve yeni tarihi hakikatleri teslim etmesi, muharririn, beynelmilel hakkı telifin bizde de kabul edilmesi lehinde ileri sürdüğü mütalea- ya cevab vermekte ve bunun asla doğru olma | dığını, garb kitablarına daha çok muht::.c;İı olduğumuzu söylemekte ve dolayısile Türk| yazıcılarının kıymetsiz olduğunu iİddia et - mektedir. Denizbank direktörlüğü Ankara, 8 (Hususi) — Ekonomi Bakan- lığı yeni senedenberi kurulmuş bulunan Denizbankın teşkiline dair olan kanu- nun tatbik şekli ve organizasyonu hak- kında projeler hazırlamıştır. Projeler Denizbankın genel direktörü ve idare meclisi tayin edildikten sonra tatbik edi- lecektir. Banka genel direktörlüğüne İş Banka- sı İstanbul- şubesi direktörü Yusuf Ziya- nın tayini kuvvetle muhtemeldir. Yusuf | Ziya bugün gelerek temaslara başlamış- Gayri mübadiller iç'n yeni bir kanun lâyihası Ankara 8 (Hususi) — Maliye Vekâleti tarafından gayri mübadil “bonolarının itibarını muhafaza etmek ve gayri mü - badillerin ziyan etmelerinin önüne geç- mek için bir kanun projesi hazırlanmak- tadır. Bir Akay vapuru kaza atlattı Dün akşam köprüden 17;40 seferini ya- pan Mahmut kaptan idaresindeki yandan çarklı Neveser vapuru Kalamışa yolcu çıkardıktan sonra iskeleden ayrılırken çerkim kenarından bir tahta kopmuş, va- pur bu ârızadan dolayı yoluna devam e- dememiş, rüzgârdan karaya oturtmamak için Kalamış koyunda demirlemiştir. Bir müddet sonra âriza giderilmiş, vapur, tâ- mirden sonra yoluna devam edebilmiştir. Bu kapalı cümleleri açık bir dile nak: lettiğimiz takdirde bunun manası şu ©- labilir: İngiltere tükürdüğünü yalamalı Milletler Cemiyetini İspanyada İtalyaya hareket serbestisi vermeli ve... Akdenizden başlamak üze re şimdiye kadar elde ettiği mevzileri ya: vaş yavaş terkeylemeli. ; İngiltere için böyle bir fedakârlığa kat lanmanın imkân ve ihtimali olmadığıni söylemiye lüzum dahi yoktur. Çünkü böy- le bir telkini kabul etmek demek, İngilte- renin, kendisine mevdu olduğu iddiasın: 'da bulunduğu tarihi rölden feraga: et mesi ve kendi rizasile birinci sınıf millet mevkiinden istifa eylemesi demek olur. Bu, böyle olunca ve İtalyanın, İngiltere ile teşriki mesai etmek için başlıca koş. tuğu şartlar bunlardan. ibaret bulunun- ca, bu iki devlet anlaşmalarına imkân kal miyor demektir. Tâ ki, bu defa, İngiltere nin dediklerini İtalya kabül etsin. Hal. buki, şimdiye kadar cereyan eden hâdi. sat, bu devletin de eline geçirmiş olduğu fikrinde bulunduğu fırsatı kaçırmanıat istediği açıkca görülüyor. İtalyanın kana. atine göre, İngiltere, ahvalin bugsünkü in: kişafı önünde gafil avlanmıştır. işci par' tisini iktidar mevkiine getirmekle giriş tiği tecrübe, ona çok pahalrya ma: olmuş gerek hava, gerek kara, gerek deniz si: lâhları bahsinde uzun zaman âtli kalmış: tır. Bu gafletini anlıyarak şimdi paçalar: sıvamış ise de, ona, hazırlanıp silâhlan. mak için fırsat vermemek lâzımdır. İngiltere ile İtalyanın müt'tekabil vazı: yetleri bundan ibarettir. Bu bâdirede Fransanın ideolojik meylinin İngiltereye müteveccih olduğunu söylemiye lüzum yoktur. Almanya ile İtalya arasında mev: cud anlaşma ise herkesin mMmalümudur Bütün bu ahval ve şerait içinda devletle rin, hâlâ bir anlaşma bulabilir miyiz, di. (Devamı 7 inci sayfada) —— —— Sabahtan Sabaha: dukları en mühim nokta gazeteci zi de tereddüde düşüren maddedir. şahsı istihdaf edebilir mi? mükellef, verdiği imtiyazlardan da li başına bir hüviyet kazanmış olan rak tanımış insanlar olabilirler. Şu İşte asıl bu'smıftır ki hazırlanan Politikacı her iki mesleğin içtimal, Gazeteci Meslek sahiblerini korumak için tedbir alan Cumhuriyetin şefkatli eli ni hayet hayatları kâğıd tomarları arasında geçen kalem amelesine de ulaştı.' Gazeteciliği iyi anlıyan fikir ve kalem kıymetini takdir eden Dahiliye Veki- limiz gazeteciliği belli başlı evsafı, vecibeleri ve hakları olan bir meslek olarak yaşatmak imkânlarını hazırladı ve bunu hazırlarken de bizzat gazetecilere ge- niş bir konuşma ve anlaşma hakkı ayırdı. Mesleğimizi bize daha verimli ve ca: zib göstereceği muhakkak olan kanun şimdi Meclistedir. Öyle tahmin ediyorum ki encümenlerin ve komisyonların üzerinde düur- sıfatının kimlere verileceği hakkında bi. Serbest fikir mesleklerinde çalışanlar için saha o kadar geniştir ki bir ka- lem adamı ayni zamanda bir maarifçi, bir politikacı, hattâ bir iş adamı ola: bilir. Halbuki bütün bunlar ayrı birer mesai mevzuudur. O halde hem mu:- allim, hem meb'us hem iş adamı kanunun yalnız gazeteci diye tanımak istediği Muallim kendi mesleğinin, cemiyetinin kendine tahmil ettiği — vecibelerle müstefid olan bir adamdır. hüküki vaziyetlerinden ayrılmış ve baş: adamdır. Fakat muallim de, politikacı da gene gazeteciliğin geniş sahasında yerleşmiş ve gazeteciliği ana meslek ola- halde sıı'f gazetecinin, yani hayatın: ga- zetecilikle kazanan vatandaşın muhatab olduğu kanunun çerçevesine gire- ceklerdir. Burası münakaşa edilmez. var ki bu sınif hayatını ve istikbalini sadece gazeteciliğe bağlamıştır. Fakat bir de fikir amelesi, kalem işçisi kanuna ümid bağlamış bulünuyor. O hal: de kanunun gazeteci olarak sınıflara ayırdığı kül halindeki meslekdaslar ara- sında bu zümreyi birinci plânda mütlalea etmek ve eğer kanun gazet.c—ci sifd. tını taşıyanlar için bir imtiyaz verecekse önu bu sınıfa hasretmek doğru olur. O şartla ki bu sınıftan her ne suretle olursa olsun ayrılanlar derhai ayrıldık- ları zümrenin imtiyazlarından teerid edilsinler. , Bu şekil tam &«gazeteci» yi tebarüz ettirebilir zannederim. Bürhan Cahid ölüme terketmeli , H RED A göler Şlgi Te CA 4_'

Bu sayıdan diğer sayfalar: