Nihad henüz on dört yaşında idi, anne- G, babası onu mektöbe verinişler, okut- mak istemişler, fakat anların bütün uğ- raşmalarına rağmen Nihad bir türlü ©- kuyamamıştı. Onuün bütün isteği arka- “daşlarile beraber ötede beride gezmek, oynamaktı. Nihadın okuyup adam olaca- #andan ümid kesen annesile, babası hıç olmazsa kendini geçindirecek bir iş tuta- .bilsin diye onu tanıdıklarından bir lo- kantacının yanına vermişlerdi. Nihadın ; yanına verildiği lokantacı Bay Mehmed- di. Bay Mehmed küçük bir dükkânda ye- mek pişirmekten işe başlamış, gitgide ,işini büyütmüş ve nihayet büyük bir lo- ,kantanın sahibi olmuştlu. Bay Mehmed mesleğini çok severdi. Koskoca lokanla- 'nım sahibi olduğu halde hiç durmaz, ça- lışırdı. Yemekleri kendi elile pişirir, lo- kantasına gelen müşterilere kendisi nız- ' met etmekten zevk duyardı. Bay Mehmed, Nihadı ilk gün karşısına aldı: — Bak çocuğum, dedi, insan bir işe girdi mi orada canla başla çalışmalıdır. İşden kaçmak, ötede beride gezmek Iyi şeyler değildir. Nihadı, mutfağa götürdü. Biraz evvel ayıklanmış olan iri bir kazı şişe geçirdi, ocağa koydu. Nihada döndü: — Bu kazı ocakta bir buçuk saat çe- virmek lâzımdır. Ben çarşıya bazı şeyler almıya gidiyorum. Bir buçuk saat sanra gelirim. Bu müddet zarfında da sen kazı çevirirsin. Bay Mehmed gitmiş, Nihad da kazı çe- virmiye başlamıştı. Fakat bir iki dakika sonra canı sıkıldı; kendi kendine: — Bu da hiç hoşuma gitmedi. Yanan kazlın hikâ Dedi. Sağına soluna bakındı. Ocağın üst tarafında çıkrığa benzer bir şey var- dı. Nihad sevindi: — Şimdi işim iş. Bir ip buldu, ipin bir ucuna agırca bir cisim taktı, öbür ucunu kazın geçmiş ol- duğu kalın demir şişin sapına bağladı. Şişi hızla çevirdi. Şiş dönünce çıkrıktakı ipe bağlı cismi yukarı çekiyordu, fakat cisim ağır geliyor, gene şiş aşağı dönü- yordu. Bu sefer şişin kolunun bükülü kıs- manın ağırlığı fazlalaşıyor, şiş tekrar dö- nüyordu. Nihad bu hep böyle devam e- decek zannetmişti. — Şiş artık kendi kendine döner, ben de gider, gezer, eğlenirim. Diye sokağa fırladı. Fakat şişin az müd- det sonra duracağını ve artık bir daha dönmiyeceğini düşünemedi. Sokaklarda gezdi, arkadaşlarını buldu, onlarla oyna- dı, ve Bay Mehmedden evvel lokantaya döndü. O zaman olan biteni anladı. Şiş dönmüyordu ve kızaracak kaz kızarma- dan yanmiştı. Şişi çıkrıktan çözdü, eca- ğin başına oturdu, çevirmeye başladı, biraz sonra da Bay Mehmed geldi.. kazı yanmış görünce çok hiddetlendi ve Nı- hada: — Ben sana böyle mi tembih etmiştim. Dedi. Nihad mahcub oldu. Bir daha Bay Mehmedin her sözünü dinliyeceğine yemin etti ve az zamanda iyi bir ahçı ola- SON POSTA | —"eraklı ve Faydalı İ Arabalı koyunlar Suriyede yetişen bir cins koyunun lkuynığu o kadar büyük olur ki ko- yun kuyruğunu taşıyamaz. Onun için resimde gör- düğünüz gibi ko-” yunun arkasına, kuyruğunu taşıyabilmesi için, küçük arabalar takarlar. MA Sürşajlı pullar Sürşajlı denilen pulları siz de görmüş- sünüzdür. Hemen bazı pulların Üze- rinde sonradan ba- sılmış yazılar var- dır; sürşajlı pullar işte bunlardır. Dünyada kullanı- lan pulların hemen hemen yarısı bu cins olanlardandır. aA İzciler âbidesi Mişigan'da bir izciler âbidesi yapıl- maktadır. Âbidenin yapılması bitme- miştir, Zamanla tarihten evvelki devir- lere aid bulunan taşlar ve tarihi kıyme- ti olan eşya birbiri üzerine konulmak süretile bu âbideyi yapmaktadırlar, Büyük ediblerimiz Şinasi Ortamekteblerde ve İlkmekteblerin son rak yetişti. Şimdi o büyümüştür ve İsta- | çınıflarına gelmiş küçük okuyucularımız buldaki büyük bir lokantanın sahibidir. Yukardaki resimde kızağın yapılmış şekli görünüyor, parçalar tamamdır, Nerelerden kesileceği noktah çizgilerle gösterilmiştir. Resmi bir mukavva- ya yapıştırır, parçaları ayırdıktan sonra şekilde gördüğünüz gibi birleştirire seniz güzol bir oyuncak 'elde etmiş olursunuz... Haydi, yapınız. Hem iyi bir el 'gi oyuncuk yapmış olacaksınız, hem de eğleneceksiniz, büyük ediblerimi- zi — bilmelidirler. Onlaın resimleri. le kısaca tercümel hallerini bu sayfa- da — çocuklarımıza vereceğiz. Bugün ilk olarak büyük edib Şinasinin res- mile kısa bir ter- cümel halini koö. yuyoruz. Bay Sacid, epey paralı bir insandı. Bay Tutmaz bunu- bildiği için ikide bır gelir, Bay Sacidden borç para isterdi. Fakat aldığınmı geri vermek âdeti değildi. Bay Sacid, Bay Tutmazın na- — Gene benden borç para istemiye geliyor, dedi, fakat bu sefer ben ona borç verdiğim paraları geri alacağını.. Odasından dişacı fırladı, - kapısının üzerinde adı yazılı olan bir mukavva azılı idi. Mukavvayı yerinden çıkardı, odasının yanı başında bir mahzen ka- pisı vardı. Mahzen kapısında «Mahzem> — Odasında — Eh öyleyse çıkıp kendisini göre- yim.. kaçıncı kattı unuttum. — Birinci katta odasının üstünde de ismi yazılı. Bay Tutmaz, birifei kata çıktı. Ka- pıların üzerlerini okudu. <«Mahzens, ö- Şeker kamışı tarlalarındaki otlar Şekerin pancardan yapıldığı gibi şe- ker kamışından da yapıldığını duymuş- sunuzdur. Havayda çok mikdarda şeker kamışı yetiştirilir. fakat şeker kamışı tarlalarında kamışlar arasında yabani|bu fena otları imha etmek için tar! otlarda çıkar ve bunlar şeker kamişının | yakarlar, ateş sadece bu otları yakaf, İyi yetişmesine mâni olurlar, Oralarda |kamışlara zarar vermez. ğ KÇ GSN SPE OB A GESL İ r y G ea L seli ll CA yaban ördeği takar ve öyle suya gdalaf” lar. Yaban ördekleri içi rulmil ördeğin yanına sokulurlar. Sudaki "" da onları elile kolayca yakalıyabilir. , | sıl bir adam olduğunu öğrenmişti. O borç parayı ihtiyacı olduğu ıçin değik huy edindiği için alırmış. Bir gün Tutmazın evine doğru l'ı' diğini gören Bay Sacid: yazılı bir mukavva asılı idi, onu da ” | radan çıkardı. Üzerinde «Sacid,» — istif yazılı olan mukavvayı mahzenin kapif sına, «Mahzen>» yazılı mukavvayı İ kendi kapısına astı. Bay Tutmaz gelmişti. Kapıda kendi” sini karşılıyan kapıcıya sordu: — Bay Sacid odasında mı? teki kapıyı okudu: «Sacid», — Hah işte burası. ; Kapıyı itti, içeri girdi, ve birdenbilt kapı kapandı. Odasından çıkan Bay S7 kadar borç olarak verdiği parayı gel almadan mahzenden çıkarmadı. Yahbanı ördek avı doldu! v YENİ BİLMECEMİZ Şinasi: Memleketimizde ilk yenilik kalkınması, 1839 da <Tanzimatla» başla-.| Resimde bir parmaklık ve birçok da mıştır. İşte edebiyatımızda da İlk yenili-| pumaralar görüyorsunuz. Bu parmak- ğin müjdecisi «Şinasi» dir. Ö zamana ka- lığın önü boş gibi görünür, Fakat boş dar «Arab>» ve <Acem> etkisi altında iler.| ”— — k liyen edebiyâtımız «Şinasi> 1le örnekle- değildir. Orada bulunanı bulmak için rini egarb> dan almağa başlamıştır. İlk' bir numaradan başlıyarak yetmiş nu- Türk basınını ve ilk Türk gazetesini ç- | maraya kadar numaraları takib etmek karan ve gene Avrupaya ilk defa tahsile 'suretile kalemle çizmelisiniz. Daha gü- zi(:;n Nl'kz::;;bm «Şinasi» “:':“4;:“ İzel olması için resmi uygun gelecek alanı U a can veren bir | boyama: ihmal etmeme sübayın çocuğudur. Babasını bilmez. O- 'ıerldulâ ö y: ga AĞ u annest büyütmüştür. İlk tahsilini yap| HSiniz. Ondan sonra resmi kesin, bize tıktan sonra Tophane kalemiine girmiş;| gönderin. En iyi çizmiş ve boyamış o- orada <arabca ve âcemceden» başka|lanlardan bir kişiye bir kilp çikolata «İransızca» yı da öğrenmiştir. Tanzimatı|bir kişiye bir çift kol düğmesi, diğer yaratan «Reşid Paşa» onu çok korumuş;|yüz kişiye de San Postanın küçük o- bu suretle memlekete büyük bir adam kuyucuları için yaptırdığı güzel ve kıy- kazandırmıştır. Bizde ilk tiyatro eserini etli hediyelerden vereceğiz. Bilme- yazan da «Şinasi» dir. (Şair Evlenmesi) v ç , - adlı komedisi meşhurdür. ceye cevab verme müddeti on beş gün- Eserleri: Müntehibatı İş'ar, Zurupu|dür. Bilmeceyi bize gönderdiğiniz zar- Emsali Osmaniye, fransızcadan tercüme|fın üzerine «Bilmecer kelimesini ve ettiği parçalar, (Tercümanı Ahval, Tas-|bilmecenin gazetede çıktığı tarihi ya- vlrl&r]dıkiyınlın.şıklvl:m—' zınız. 4