SCN POSTA İstanbulda gömülü milyarlar etrafındaki gizli har İ AER L A A SA N S A TE SOT AAA KN ALAY GET> -!e'.?' "Bizansın Defineleri Gece ses sada kesilmişti. Çamlıca tepelerinde sert bir rüzgâr esiyordu. Magda ile ben, ellerimizde birer kazma, ayrı ayrı taraflarda toprağı kazmıya başlamıştık. Magda bir aralık bir sevinç çığlığı kopardı: “Bulduk! Bulduk!, Burada mühim bir noktayı izah Küzumu hasıl oluyor. Zira bu ha (X IN) plânına nazaran Yediküle (Küçük altın kapı) istikametinden (Ki tabeler kulesi) ve (Çamlıca tepesli zili birer hat ile hâsıl olan müse Çamlıcğ Istikametinda vücude gelireceği zaviyeye düşer. Hazineler esrarilo doğrudan doğruya ek İkinci Teodos (417) senesinde Atlâya b olmuş ve bunun üzerine surların önüne bir duvar çekmiş ve bir de hendek kazdırmıştı. Bu duvar altın kapıyı sağ - dan, soldan ve önden ihata etmek üzere yapılmış ve Altın kapının ön cebhesi ta- mamen kapanmış, ortada büyük meydan hasıl olmuştu. Bilâhare burada bir hafriyat yapılmış ve evvelce bu duvarın büyük meydana müteveccih yerinde tek gözlü bir kapı ve yanında da iki küçük kule olduğu mey - dana çıkarılmıştı. Buraya Altın kapının ön medhali denilebilir. İmparator beşinci Jan burayı daha ziyade tevsi etmeğe te - şebbüs etmişse de Yıldırım - Beyarıd'ın tehdidi ile buna muvatfak olamamıştı. Bu kapı bir âbide şeklindedir. İşte buna (Küçük altın kapı) denir. Burada evvelce bir takım kabartmalar, yazılar ve tezyinat olduğu tahakkuk et - miştir. Ancak bunların ne suretle mahvol- dukları malüm değildir. (1625) de İngil- tere sefiri Tomas Roe bunlardan bir kaçı nı almak istemiş, fakat şiddetle mâni o - kunmuştur. (1795)de bu kabartmalardan eser kal- | mamış bulunuyordu. Her ne kadar | (1927) de yapılan hafriyatta toprak al - tından bu kabartmalardan bazıları çıka- rılmış ve bu yüzden bunlarır. bir zelzel neticesi mahvoldukları iddia edilm hâdise aslâ böyle olmamıştır. Benebi seyyahların birer bahane ile bunları aldıkları daha akla mülâyim ge- lir. Nitekim bu kitabelerden biri de bir hafriyat sırasında bilhasda saklanılmış olan yerinden çıkarılmış ve benim elime Beçmiştir. Bizantinler zamanında burası memnu bir mıntaka olarak ilân edilmiştir. Kostantinin kızı İrena'nın bir çok gün- lerini burada geçirdiği ve bugün dahi e- serleri mevcud olan bir kaç basamakla geçilen bir dehlize girerek burada iba - detle moşgul olduğu sabit olmuş bulunu- yor. Küçük Altın kapı ile kitabeler kule- vi arasında (İç avlu) ve (Büyük kapı) bır de ortaya yakın (cami) vardır. Esasen (X IIT) plânında Çamlıca tepe. sine çizilecek mevhum hattın da (şimali Şarki kulesi) üzerinden Bgeçmesi — lâzı e ası olan bu (küçük altın kapı) plân- | larda mühim bir rol oynamaktadır. 1 J İ Sür'atıe kazmaga başladık durmadan çantamızı alarak Çamlıca kah- vesine yürüdük. Ağır ağır yürümemize rağmen henüz 48 saat altı buçuktu. Kahveci yeni uyanmış DA v ve ocağı yakmamıştı. Onun için işi bırakmak lâzım geldi, Birer gazoz içtik. Taşdelen membana Burayı tesbit ederek diğer )'çrlerl'f(ldı'-cı-g mizi söyliyerek ihtiyar kahveci- derhal doldurduk ve mümkün olduğu ka- | den malümatını sorduk ve işte böylece dar tesviye ettik. Diğer taraftaki kuru-| gecemiz muvaffakiyetli bir netice ile müş toprak ve taş yığınlarını, saman ve | bitti çöpleri üzerlerine düktük ve bir dakika | « Son Posta ,, nın sergüzeşt romanı (Arkası var) _—Vali—te'lgi_pA ediy or (Baştarafı 1 inci sayfada) Emlâk Bankası müdürüdür - satın al- sütunlar. n aldım. Diğer Kücâk Çekr ve Kadıkö- yündeki kıymetli Bizans asarı atikala- rından olduğu kaydedilen ve' senelerce rın Fenerbahçede'sokak ortasında duran sütühlurdan ha- Cıngırlımın bağı mevkiinde Muhıddin_lıcrim yoktur, Vakıâ arsamda bazı laş- ÜUstündağa ald bir arsaya taşınmiş Ol-|Jjar ve mermerler varsa da bunları duğunu söylüyardu. muhtelif yıkıcılardan ve taşcılardan sa- Anlaşılıyor ki meslekdaşımızın iddi-|tın aldım. Hepsi hakkında tutulmuş ası kismen olsun doğrudür. Şu fark ile| dosyalarım mevcuddür. ki bu sütunların bir kısmı Emlâk Ban-| Bu suretle yapılan neşriyatta bir kası tarafından alenen satılmış, Muhid-|maksadı mahsusla hareket edildiği a- din Üstündağ tarafından da parası ve-|çıkça görülmektedir.» rilerek satın alıfimıştır. * Biz bunu bizzat Muhittin Üstündağ-| — Vali ve Belediye reisini gören arka- dan öğrendik, kendisini görmek, sor- daşımız bunun üzerine Muhiddin Üs- rak istiyorduk. Gördük ve sorduk. Şu- tündağa, yeni bir dava açıp açmıyaca- İnu söyl&i!: İğmı sarmuş, Muhittin Üstündağ bu su- <— Gazeleyi okumadım. Bana vazi- ale de şu cevabı vermişlir: yeti arkadaşlarım anlattılar, bu mese-| — «— Dava açmak içi Jede kendimi cevabdan müstağni adde- Tarım yok, henüz bir şey dü diyorum. Yalnız sualinize cevab ver-| Bir tekzib memeği nezaketsizlik addettiğim için — “Tan gayetesinin 31 Birinrikânun 937 tarih- lan bir cami- ede diyordu. k bir ka- ünmedim.. gelir. eZ Biz sonradan ele geçirdiğimiz (XIn) plânı üzerine değil, fakat sırf patrikha- nedeki şekillerin delâtetile tam yerin Ü- zerine düşmüş bulunuyorduk. Hemen 0|? Tiyata başlamak üzer Magda ile hazırlık- h olarak Üsküdara geçtik. N Gece el ayak çekilmiş, Çamlıca tepesin- de hiç eksik olmıyan sert rüzgür, uzaklar- dan arada gırada sopası işidüen bekcıyi ie herhalde bir yere ilticaya mecbur et - mişti. Vaziyet ve vakit çok lehimize idi Bi- rinci kırmızı taştan itibaren bir taraftan ben, diğer taraftan Magda kazmağa Baş. dadık. Uzun zaman bakımsız kalan bu yer yağmurlardan biraz sertleşmiş olmasına tağmen keskin uçlu kazmalarımıza ta- hammül edemiyordu. Saat Üçe kadar yani ondanberi tam| BaŞ, diş, nez'a, grip, romatizma ve bütün ağrılarınızı derhal |arakı.. beş saat çalışmış ve bir hayli yeri kaz- Mıştık. Gürültü çıkarmadan, gayet ağır ve sessiz mecburduk. Fakat bizi hiç rahatsız eden olmama. dından istifade ederek havanın serinliği- £e ve yorgunluğa bakmadan mütemadi- yen çalışıyorduk, Magdanın bir arahk hafif bir sevinç Çığlığı kalbimi durduracaktı. — Bulduk!.. diye haykırdı. —Bulduk!. Burada boş bir mahzen sesi var. Hemen oraya koştum. Ne çare ki nrta- lik ağarmağa başlamış, biz de yorgurluk. tar bitab düşmüştük. bildiklerimi söylüyorum. (l nüshasında eski zamanlardanberi bir aoka- Tan gazetesi benim Beylerbeyi, Kü-|fın kenarinda yutm bulunan iki bü- B ü ük mermer sütunun Kadıköy Halk Partisi çük Çekmece ve Kadıköyünde binası yapılırken bundan istifade edilmesi 1ymettar tarihi sütunlara vaz'ıyed ©t- | Güşünüldüğü ve hattâ plânda yeri bile ta- imi ve bunları kendi arsama naklet- | sarlandığına dalr bir fıkra görülmüştür. imi iddin ediyormuş. Bu bizanin plânları henür — müsabakaya Piihakika Bevlerbevi Karal Kkonulmuş ve iştirak eden mimarlardan hane Filhakika Beylerbeyi 'ka.aımhınunw isinin plânı kazanacağı ancak bir buçuk 47 eski sütunları benim arsamda bul , ra belli olacağından mevcud olmuyan bir maktadır. Fakat bu sütunlar evvelce projede bü sütunların yeri olamıyacağı ve karakolun enkazile birlikte Emlüâk 'saten modern olarak yapılacak bir hinada Bankası tarafından müzayede ile satıl-|da bu gibi sütunların kullanılıması düşünül- miş ve sütunları o vakit Bay Ziya a_lıuemıı 'beyan ve keyfiyetin tashihi rica olu- hu aç | NUZ. dında biri namına hareket eden Emlâk Bankası ikinci mi ü » ki şimdi înnirı NEVROZİ keser. İcabında günde üç kaşa alınabilir. BETEFERLELEİ NEOKALMINA Grip, Baş ve Diş Ağrıları, Nevralji, —Artritizm, Romatizma | |daracık caddey binasından kalma — kıymetli mermer mıştır. Ben de'kendisinden şahsan sa-| Kadıköy Halk Partisi | tehlikeli bir sarsıntıya mâruz bırakmasın- binası inşa komisyonu |d&N çekiniyorlar. Numaralar okunuyor, Ba- Sayfa 17 Yeni yılın talilileri (Baştarafı 1 inet sayfada) Sade piyango salonu değil, kapatılan kaâpilarında bir düzüneden fazla polis |bekliyen binanın önünden geçen cadde |bile mahşer gibi. Kesif bir Insan seddi, öyle tkamış na devam edem'yen tramvayl biller, otobüsler ve aral , Tepebaşın- dan Altıncıdalreye, gene Tepebaşın -| dan Galatazaraya kadar ikişer kilometre | uzunluğunda birer katar haline gelmiş * İ ler... Piyanga müdürin idarecilerinden birisi: — Şimdiye kadar hiç bir yıl, bu dere- te rağbet bulamamıştık! diyor, ve ilâve ediyor: — 100 bin bilet fazla satıldı. Ve bilet hâsılatı geçen yıllara nisbeten tam 500 | bin lira arttı. Keşide için münasib bir yerde büyük ve asri bir salon yaptırmayı düşünüyorduk .Bu seneki rağbet bizi, bu düşüncemizi bir an evvel tatbik sahasına geçirmiye mecbur edecek! Tam © sırada ziller çalıyor, dolablar | dönüyor, ve zaten mevcud ümidleri art- | tıracak kadar vüdkâr, tatlı bir ses, 1938 yılının piyangodaki ilk talilisinin sahib | bulunduğu numarayı okuyor: — 31371 Ve, para, rakam denilen sefil mefhum- lara, gür sesile bir asalet ve heybet ve- ren gdiğer vatandaş, bu numaraya düşen ikramiye mikdarını bildiriyor: — 2000 lira... Numaralar çekiliyor. Ve büyük ikra - miyeler çıktıkça bir anafor gibi karışan, kaynıyan salonu dolduran dinleyicilerin ümid ve ümidsizlik arasında bocalıyan yüzleri, dakikalar geçtikçe biraz daha sa- Tarıyor. | Herkes, ikramiyeleri okuyan arkada - şın ağzından sık sık çıkan!' 500 rakamının arkasından arlık her sefer Bini umuyor. Herkeste, pokerde, rest çekmiş asabi bir oyuncu heyecanı var. Nihayet; 17480 ra- kamının arkasından 500, ve beş yüzün ar- kaşından da bin rakamı, salonda şarap - nel gibi patlıyor. — Acaba kime vurdu? * Gişe sahibleri, kendilerine diğer keşide. lerde fisebilillâh gösterdiğimiz manevi lütüflerin minnetini, her yılbaşı gecesi bizlere azami güçlüğü çıkarmakla öder - ler: Dolgun bit müjde vurmak Bayesile tenhada kıstırmak istedikleri talilinin adresini kelleleri kadar kıymetli bir sır gibi gizlerler. Nitekim dün göce, 500,/000 lirayı kazanan iki, İstanbullu vatandaştan birinin adresini öğrenemedik, Diğerinin adresini öğrenebil- mek için de, katlanmadığımıt güçlük kal- madı. Ve nihayet, gece yarısından sonra, Bo- montide, Efe sokağında, 40 numaralı evin Pkapısını çalabildik. Pakat, keşide esnasında yüzümüze hiç gülmiyen talihin orada bize merhameten gösterdiği inayete bakın ki, bu evin içinde bir yerine üç taliliyi bir arada | bulduk. | Evvelâ gize kısaca, bu hoş tesadüfün, hayli İzarib mahiyetini anlatayım: İçine girdiğimiz ev, Ahmed Rasim adında bir zata aldmiş, Ahmed Rasimin Rasim - dında bir oğlu, Ayşe adında bir zevcesi, gene Ayşe adında bir baldısı, Zübeyde adında bir Kaynanası, büötün bunların namına alın- mmiş, İki buçuk Jiralık bir bileti, evinde bir yitnin salâhiyettar | sürü mılsafir! vür. Kayinvalide Bayan Zü- beyde, beş aydır yataktadır. Doktotların tav- siyesine itaat için maddi imkân mevcud ol- Fakat ev sahibili zanan numaraları dinlerlerken, Bayan Zü- beydeyi aralarına almıyorlar. Çönkü hayırlı bir Isabetin kadıncağızın hasla — bünyesini yan Zübeydeden başka herkes kulak kesll- miş, fakat şon dakikalara kadar büyük ik- ramiyoden haber çıkmayınca, küçük Rasim- den başka kimsede ümid kalmıyor. Radyoyu bırakıp yemeğe oturuyorlar ve radyo bağın- dan bir türlü ayrılamıyan Rasime de ikide birde sesleniyorlar: — Haydi... Birak artık gel yemeğini ye... Piyango karın doyurmaz... Hem bitti, geçti Fakat küçük Rasim, içinin sesine, etrafın- dakilerin sözlerinden fuzla İnaniyor, ve: — Çıkacak! diyor... Bize çıkacak... Nihayet, onun: — Çıktı! diye bağırması, Jokmaları ağız- larda bırakıyor. Herkes radyo başına topla- nıyor. Numara ikinci defa tekrarlanıyor: — 17480... 500,000 liral,.. ©O unda, radyo başında bulunanları hayre- te düşüren bir şey oluyor: Misafizler arasın- da bulunan Bayan Ayşe, etrafındakilere: — Bu benim numaram! diyor, Onun yanında oturan bir Rum kadını da ilâve ediyor: — Byet.. Bu bizim numara... Ev sahiblori ise, marhametle dudak bükü- | yorlür: A — Yanılıyorsunuz... Bu numara bizde!. 4, Radyo numarayı ve ikrgmiyeyi tekrarlıyor; 17480... 500,000 lira... Fakat buna rağrnen, iki tara tiddiada 1srat ediyol lış olacak... Bizim numa Ve az sönra anlaşılıyor ki, 600,000 llra kas nan 17480 numaralı biletin 2 buçuk Tirâlık parçacığı d> mirafir Bövan Av r tağı madam Angelikidedir ve iki taraf ta id« dialarında haklıdırlar... Talihlilerden birisi Bayan Ayşe. O, bileli- ni, Hukuk Fakültesinin üçüncü smufmda 0« kuyan- oğlu Bedi Pertev namıma almış. Fa- kat: — Ben, diyor, paraları onun eline — vere mem., ş Bir arkadaş gülüyor Kaç para eder öyle Bayan Ayşe cevab v — Evrelk mektebden diplomasını, » -*an sonra benden paralarını alırt Buyan Ayşenin ortağı Bayan Angelliinin iki kazı varmış; — Onların çeyiz paraları çıktı... diyr İki buçuk liralık bilete sahib olan aiğer ortaklar da beş kişi: Ahmed Rasim, onun kayınvalidesi Bayan Zübeyde, oğlu Rasim, zevcesi Ayşe ve baldım Aygşe Alle reisi Bay Ahmed Rasaime soruyorum? — Bu işden hissenize düşen nedir? — Gülüyor: — Benim hisseme datma bilet parası ver- mek düşer! Ahmed Rasimin zevcesi: — Bu paradan ben bir şey alacak değilim.. Para oğluma, ve anneme alddir! diyor. Ahmed Rasimin baldım da, hakkını anne- sine bırakıyor, Ahmed Rasimin, Şişli Torakk! lisesinde o kuyan oğlu Raslme gelince: — Ben, diyor, bu paranın yarısını nines min tedavisine sarfedeceğim, — yarısını da, doktor olduğum zaman açacağım müayene- baveye harcıyacağım! Şu halde, kazananları arasında tam üç ta- ne de Ayşe bulunan 500,000 Hira, bu yil, ikâ genç kızın çeyiz, bir hasta kadırım tedari, ve bir müstakbel doktorun muyanehane masra- finı karşılıyacak demektir. Şu halde kendi hesabıma ben, devlet ku- Şunun benim başıma konmayışını, gene can ve gönükden hoş görüyorum! Naci Sadıllah K erreeeseese e irecen esesereenle e eee İstanbul Borsası kapanış fiatları 31-12.1937 18.749) 19848 42158 40160 106795 20 MÜREFTE RAKI lğ FABRİKASI i i 4 !