29 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— F Hidnıeler Karşısında ©OTOMOBİL epebaşında idim. Sirkeciye inecektim.. tramvay mevkifin- “de duruyorum. Bir arkadaşım omuzuma — “dokundu: — Burada ne bekliyorsun? — Sirkeciye gideceğim de.. — Tramvay geldi, binsene.. — Şimdi neredeyse, on kuruşa Sirke- ciye müşteri alan otomobillerden biri ge- — lir, onlara binerim. ” — Sakın ha! - — Neye, ne mahzuru vart? — — Ne mahzuru yok diye sor. Tramvay, — ötöbüs daha ucuzken sen fazla para vere- ceksin? K — Bir iki kuruşun ne ehemmiyeti var — — Mahzuru yalnız bu elsa bir şey de- — ğil, seni fena bir itiyada sevkedecek.: her - zaman, her yere otomobille gitmek isti- yeceksln her zaman her gi'tiğin yere de otomobılle gidemiyeceğin için muazzeb “olacaksın.. " Güldüm: — — Gülme, dedi, bu çok ruhi bir mese- ldh' fazla ehemmiyet vermek icab eder. i Aın.mı bundan daha ehemmiyetlisi de * — — Daha ehemmiyetli olan da ne? - - — ÖOtomobil, seni tek başına götüre- :wk eğil; yanına daha başkaları da bine- İ E&kr Onlar herkesin bilip te senin bil- — Mediğin hırsızlar, yankesiciler, yahud da ahlâksızlar olabilir. Seni ve onları bilen- k . ler senin için, «biz onu doğru bir insan sanirdık. Halbuki çok yanılmışız.. filânca kimselerle birlikte otomobile binmişti. hayırlı bir mata olsa' böylelerile konuş- maz» derler, — Mahzurlar bunlar demek. — Daha da var, seninle beraber oto- mobile çok şık, çok güzel bir kadın da bi- nebilir.. insan kendini otomobilde şık, gü- zel bir kadınla yanyana görünce tabil bu kadına sokulmak ister.. rahatsız ediyor muyum?»>» la başlıyan ko- nuşmanın sonu âşıklığa kadar gider. Âşık ken budalalaşıverirsin. — Bitti mi? — Bitmedi, amma az kaldı. Diyelim ki şık, güzel kadınla konuşmadın, ona âşık olmadın, fakat sen o kadınla ötomobilde giderken tesadüfen sokağa çıkmış - olan karın yahud karının bir arkadaşı seni görebilir. O zaman başına galeceği düşün. — Ben yanıma bir kadın alıp otomobil gezintisine çıkmış değilim ki. — Öyle amma sen onu karına anlata- dövüş.. ve nihayet bu mesele yüzünden uzun seneler yaşadığın karından ayrılır- sın.. evin barkın yıkılmış olur. ' * Arkadaşım acaba haklı mıydı? Ben bu- rasını düşünürken o içinde 3 kişi eolan ve hareket etme kiçin bir kişi arıyan bir oto- mobile bindi gitti. Karar veremedim. İsmet Hulüsi '|: Bunları biliy or mu idiniz? — İncirden başka gıda tilm'yen memlexet İncir dünyanın en eski ve en çok sevilen bir mey - vasıdır. Eski Yu - nanlıların başlıca ilâçlarından — biri de zeytin ile incir- Ğ. Bugün de dünyada hâlâ bir memleket — vardır ki bütün hayatı incir üzerine du- - rür. Bu memleket, Cezayirde Buji namiı- t nı taşıyan bir nahiyedir ki yalnız incir yetiştınr Bura ahalisinin bütün hayatı —İncir ile kaimdir. Hiç ekmek yemezler, ülma incirle taayyüş ederler, Arazileri dığlık olduğu için esasen ziraate müsaid değildir. Oralarda ekmeğin ne olduğunu |— dahi bilmiyen köylülerin mikdarı pek Bir camiin kayyumu kubbenin ' kurşunlarını satmış — Ortaköy camlinde bir vak'a olmuş, bu ca- — melin 25 yıldanberi kayyumluğunu yapan Lüt- lmmmm sökülen 40 kilo Lkıdukurıunubullrıyıhirnhmeut- — miştir. Yahudi kurşunları götürürken cami- n imamı Şevket görmüş, işi polise haber îetın.lıür Yahudi yakalanmış, kurşunlar mü < * edilmiş, vak'a Eykafa haber veril - . Evkaf müdürlüğü tahkikat yapmak - Niçin “Karnım Hut dağı gibi şıştıl » deriz? «Karnım Hut dağı gibi şişti!» ta- biri bizim eskiden beri kullandığımız bir tabirdir. Bü Hüt dağının ne olduğunu bilir mi- siniz? Bu dağ, Medine şehrinin hemen ha- ricinde ve islâm tarihinin ilk muhare - beleri arasında ismi geçen meşhur Ce- beli Uhuttur. Yüksekliği tarihte çok mü- balâğa edilmiş olduğundan halk dilinde yüksekliğe misal olarak kulılanılmıştır. Halbuki, hakikatte bizim Çamlıca tepesi onun yanında Mont Blanc kadar yük - sektir. Bir posta memuru vazifesine giderken öldü Yenlpostane gişe memurlarından Mustafa dün öğle üzeri Babıâliden geçerek vazifesi - ölmüştür. Yapılan muâyene neticesinde Mus tafanın kalb sektesinden öldüğü anlaşılmış- tır. Zavallı adam düşerken başından da ya - ralanmıştır. *Yedikule fırınında çalışan Refik fırında sol kolunu hamur makinesine kaptırmak su- retile yaralanmış, Cerrahpaşaya kaldırıl - ?îi_Baslt ' Bir mesele.. Bına bunu (Hasköy) de oturan Bay Ö anlatıyör. Ben de anlattığı şe- a— Sevı;erek nişanland_ık. Fakat ev- J'&... vakit kalmadan nişanlim ba- — bası ile uzak bir memlekete gitti. Ara: — dan da epeyce zaman geçti. Şimdi ken. disinden bir mektub alıvorum, «Bura- —da yeni bir talibim çıktı, babam taraf- r, üzerimde tazyik yapıyor, buraya - geliniz, nişamızın bozulmasının önüne -geçiniz, diyor, şaşırdım, ne yapayım? -i * © Oküyucumun bir hayli saf olduğuna “—hükmedeceğim geliyor. Trene mi, va- rn a mı, oraya gitmek için neye bini- |Hiyorsa ona biner, gidip vaziyeti gö- Tür, nişanı nikâha tebdil ederek, veyâ bozup atarak geri döner, —meselenin bur dan basiti olur mu? ;Bay «Hayri» ye: | Sizi tatmin edemiyeceğim, şimdilik F . nuzu birkaç ay sonraya bırakınız, ya - şehir içinde değilim, hamıma gelen mektubları matbaa bana yolluyor, ver- diğim cevabları aldırıyor, binaenaleyh idarehanede de bulunmuyorum. Arzu- hud da uzun bir #ektubla anlatınız. * a Akaretlerde Bayan «İ. K.» ya: Frenklerde yılbaşı münasebetile ya- kın tanıdıklara hediye yollamak ötr- denberi âdettir, bizde buna alışılma- mıştır. Fakat sevdiklerinize yeni sene: | yi sevecekleri bir hediye ile kutlula- makta hiçbir mahzur görmüyorum. Bilâkis. _ * Kumkapıda Bay (P. D.) ye: Vazifeniz onun itikadına hürmot etmektedir, düşüncesi yanlış, mana- siz, mantıksız olabilir. Fakat sizin bu hususta sarfedeceğıniz aleyhdarane bir tek kelimenin bile aranızda uçurum açacağından emin olmalısınız. Teyze || «Affedersiniz sizi | olmak iyi bir şey mi?.. Akıllı, uslu adam- | bilecek misin; hiç ummam, Bir kavga bir. |İKADIN Genç kız pijaması ve çocuk kombinezonu ne giderken birdenbire yere yuvarlanmış ve Yukarıda — 13-15 yaşlarındaki kızlara geniş reverli pijama. Düz kumaşa çizgili kumaştan bakla kol ve sentür konulduğu gibi bunun aksi de yapılabilir. Aşağıda — Kombinezon. Çocuk için en pratik çamaşır şekli budur denilebilir. Bütün süsü birer sıra ajurdan ibarettir. Yeni bir tatlı Misafirinize değişik, nefis ve kolay pi- şirilen bir tatlı ikram etmek ister misi- niz? (Portakal - muz) tatlısı yapınız. Alınacak şeyler: 1 portokal,. 3 olgun muz. İnce toz şeker (istedıgınız kadar.) 1 Taze yumurta, Bir kahve fincanı süt. 1. Muzları bir çatalla ivice eziniz. 2, Portakalı söyup, suyunu suzgeçten geçiriniz. 3. Birbirine karıştırınız. 4, İçine toz şekeri katıp, çarpınız. 5. Yumurtayı kirıp, sarısını iyice dö- vünüz. Muzla portakala katınız. 6. Evvelden kaynatıp soğuttuğunuz sü- tü bunların içine yavaş yavaş katıştırı- nız, bir yandan da hepsini birden kaşıkla |iyice dövünüz. Süt herhalde tamamile so- ğumuş olmalıdır. 7T. Yumurtanın beyazını bir kapta iyice çalkalayınız. Bunu da azar azar evvelki- lere karıştırınız. Bir kalıbı yağlayıp bu hamuru içine boşaltınız. Orta derece ateş- te (25) dakika tutunuz. Sonra çıkarıp he- men sofraya alınız, İYeni ıld elr olacak ? (Baştarafı 1 inci sayfada) Siyaset dünyasında Bugünkü cereyanların, önümüzdeki yıl zarfında dünyayı sürükliyebilecekleri si- yasi maceraları öğrenmek istediğim za - man, siyaset operatörü Muhittin Birgen: «— Bence, dedi; 938 senesinde neler a- lacağını kestirebilmek, en dâhi falcıların bile kârı değildir. Fakat, dünya siyase - tinin bugünkü temayüllerine bakarak, u- mumi surette bazı tahminler yürütülebi- Hir: 937 senesi, son bir kaç haftasını bü- yük bir sükünet havası içinde geçirdi. Ba- zı kuvvetli diplamatik münakaşalar ya - pılmış olmasına rağmen, şu günlerde Av- rupada daha sakin ve yumuşak bir hava vardır. Fakat buna aldanmıyalım: Bu, büyük fırtınalardan evvel hüküm süren sakin havalara benzer. Yılbaşından son- ra mücadele yavaş yavaş tekrar başlıya- caktır. 938 senesinde bir harb doğması ihtimallerinden bahsedenler çoktur. Bu- nunla beraber, gelecek harbin korkunç- luğu, bunu en çok istiyenlerin bile cesa- retlerini kırmakta kuvvetli bir tecir ya- pıyor. Bunun için, harbe kuvvefte wei - mal vermek, zayıf bir tahmindir. Fuk at 938 senesinde, Milletler Cemiyeti etra - fında, çok ciddi bir muharebe yapılaca - fına inanabiliriz. Şimdiye kadar Millet- ler Cemiyeti üzerine kurulan Avrupa po- litikasının, 938 de mutlak bir istihale ge- çireceği muhakkaktır!» İlim dünyasında Hepimizi, yakından alâkadar eden ikin- ci suale de, rasadhanemizin emektar ve değerli direktörü Bay Fatin şu cevabları veriyor: «— Önümüzdeki kışın şiddetli veya ha- fif geçeceğinden, yahud da, bir kaç ay sonra, kıyamete benziyen bir fırtına ko- pacağından bahsetmek, hiç âlimane bir tahmin olmaz. Maamafih, size, 938 yılın- da, dünyanın iki mühim küsüf ve hasüf hâdisesine şahid olacağını söyliyebilirim. Fakat bu hâdiselerin vuku bulacağı ma- hallerle, memleketimiz arasında, hayli geniş bir mesafe vardır. Binaenaleyh, bu hâdiselerin bizi yakındarn alâkadar ede - cek mahiyeti yoktur. Küremize çarpacak bir kuyruklu yıldız da göremediğimize göre, dünya, 938 yılında, gök yüzünden gelecek âfetlerden ziyade, yer yüzünden kopacak fırtınalardan çekinmelidir!> Tıb dünyasında Tıb âleminde görebileceğimiz yenilik- lerden bahseden doktor İbrahim Zati Ö- get de: <— Bana kalırsa, diyor, yeni sene için- de radyoloji şubesinde mühim inkişaflar görülebilir. Hastalıkların aşılar vasıtasi- le vikayesi, ve serom tedavisinin büsbü- tün inkişafı, büyük bir emnniyetle bekle- nebilir. Dimaği hastalıklar için büyük ü- midler beslemek, şimdilik, fazla hayale kapılmaktır. Fakat kanserin vaktinde teş- his ve tedavisi için yeni fikirler, ve kat'i usullar bulunması, çok kuvvetle muh- temeldir!» San'at dünyasında Kıymetli ve maruf mimarımız Seyfi Arkan da 1938 yılından, yüreklerimizi samimi temenniler, ve taze ümidlerle dol. duran şu sözlerle bahsediyor: «— 1938 yılında, mimarimizde neler mi olacak? Güzel san'atların en mühim bir şubesi olan mimari, kültürlü milletler için, her yıl daha ileri giden, lüzum ve kıymeti takdir edilen yüksek bir ilim ol- muştur. 1938 de, bü ilmin san'at eserleri, kana- atimce düne nazaran, daha ağırbaşlı, mü- tekâmil ve bilhassa daha milli ve yerli o- lacaktır. Türkiyede ise, şimdiye kadar ecnebi mimarlarla memleketimize geien, onların yeniliğidir diye kullandırdıkları, fakat Siyaset, ilim, tıb, san'at, sinema, spor, edebiyat dünyalarında vukua gelecek değişiklikler hakkmdı(î/-" münevverlerimizin fikirleri S ) iklimimize uymıyan, ve milli mimari « mizin çehresini değiştiren malzemelerd artık yer verilmiyecektir. Bu suüretle, 1938 yılında, büyük Ata « türk devrimine, en öz milli ve zevkli e- serleri, yerli iklimi, yerli malzemeyi ec « nebi mimarlardan daha iyi bilen Türl mimarları kazandıracaktır!» Sinema dünyasında İhsan İpekçi, 938 yilinda, sinema ale ' minde göreceğimiz yenilikleri, şu cüm « lelerle hülâsa ediyor: «— 938 yılında, Almanyadan getirttiğk miz filmler, memleketimizi alâkadar eden bazı sebeblerden dolayı, 932-933 seneleris ne msbeten beşte bire inecektir. Buna mukabil, Fransadan, sayı itibarile belki geçen senelere nazaran müsavi mikdar« da film getirtilecek, fakat bu filmler, ge« rek san'at, gerek iş bakımından eski Fransız filmlerile mukayese edilemiye « cek derecede üstün olacaktır. Rusyadan hiç film gelmiyecek. İngil « tereden ise, hiç denilecek derecede az film alınacaktır. Önümüzdeki yıl zarfında, sinema per« deleri, Amerikan filmlerin'n inhisarı al- tına hiraz daha girecek, Fransada bugün, bir kaç iyi rejisör vardır. Fakat bu yıl zarfında, onlar da doların cazibesine da« yanamıyacaklar, ve yeni dünyanin yo — lunu tutacaklardır. Gene bu yıl içinde, memleketimize ge- len filmlerin bir kısmını kerdi dilimize çevirmek cereyanı biraz daha kuvvetle « necektir. 938 senesinde memleketimizde göre « ceğimiz en güzel filmler, Şarl Buaye ve Greta Garbo tarafırıdan çevrilen Kontes Valanska, Norma Şerer tarafından çev« rilen Mari Antuanet, Doroti Lamur ta « rafından çevrilen Fırtına, Janet Makdoö « naldla Nelson Edi tarafından çevrilen Altın sahilleri, ve Gari Kuper tarafından çevrilen «Markopolonun Sergüzeştleri» filmleridir. Fakat buna rağmen Lorel Hardinin filmleri, 938 yılında da, rağbet rekoru « nu muhafaza edecektir kanaatindeyim! Gene 938 yılı içinde, büyük bir Fransız film kumpanyası, Türkiyede mevzuu ha« yatımizdan alınacak muazzam bir film çevirecek, ve bu film için, Türk aktörle- rinden, Türk san'atkârlarından, hattâ Türk ordusundan, ve Türk donanmasın « dan istifade edecektir!. Spor dünyasında Sevimli sporcu, ve değerli Ömer Besime sorarsanız: <— 1938 yılında, spor teşkilâtı yepyeni bir şekil alacak, ve bu suretle memleket sporu emin bir yola girecek. Fakat buna rağmen, Balkan oyunlarında gene dördün cü kalacağız. Ve 1938 yılının başından so- nuna kadar stadyom ihtiyacından bahso« lunacak, fakat stadyom bermutad gena yapılmıyacak!» - Edebiyat dünyasında Şair Yusuf Ziya da: — 1938 yılında neler mi olacak" diyor ve soruyor: <— Ben edebiyatın Fatin hacası mı « yım?> Sonra gülumsıyezek ilâve . edıyor i «— Belki bana tayyare piyangosu çı- kar. Belki Yahya Kemal bir mısra ya « zar, belki Sadri Maksudi türkçe öğrenir, Ve belki de Parisli bir tâbi, Yakub Kad- rinin son romanını basmıya talib olur. Bütün bunlar mümkündür. Çünkü asrı- mız, mucizeler asrıdir!» * Bana da sorarsanız, «Gelen' gideni a « ratır!'» sözünü hatırlıyor, ve: «1938 yılı, bu hakikati tekzib edecek kadar lütüfkâr davransın kâfi!» diyo - rum! Selim Tevfik şampiyon —— | - — İki ahbab çavuşlar : Domuzu öldürmeden eti nasıl yenir? bi — - İ “ - - - - -

Bu sayıdan diğer sayfalar: