17 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

17 Aralık 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Celâl Bayar hükümetinin Maden siyaseti iktısadi İnkişafımızın en müsbet Hamlelerinden biridir Yazan: Muhittin Birgen ürkiyenin mukaddes toprak- larının altında mühim maden servetleri vardır. Bu servetlerin büyük bir kısmı dahilde, diğer bir kısmı da hem dahil, hem de hariçle, muhtelif sanayi bakımından büyük lüymetleri olan şey- lerdir: Kömür, inyit, krom, demir, bakır, kükürt vesaire pobi. Şimdi, Türkiye hü- kümeti bunlara el uzatıyor. Demir ser- vetleri toprağın üstüne çıkarıp - onları kıymet haline getirmeğe karar vermiş bulunuyor. Bu işlerin bir kısmı, ancak doğrudan doğruya hükümetin elile yapı- labilir ve öyle olması da lâzımdır. Bir kıs- | mında hususi teşebbüslere de yer veril- | miştir, bu da faydasız değildir. Fakat, umumiyetle, hükümet, toprağın altında- ki serveti millt bir hazine olarak telâkki etmeğe mütemayildir ki bunda isabet et- tiğini söylemek lâzımdır, Esaslı — iptidaf maddelerde hükümetin bu tarzda hare- ket etmesi çok doğrudur; ancak şibih ma- den denilen ma lerdedir ki hükümet | hususi teşebbüslere dâha fazla saha bıra- kıyor ve bunda isabet ediyor. Yalnız, te- menni edilecek bir nokta varsa, maden ve bilhassa mühim madenler hususunda da hususi teşebbüslere geniş bir arama hakkı verilmesi ve bu arama hakkı neti- cesinde elde edilecek müsbet neticeler- den arayıcılara bir takım faydalar temin edilmesi cih Bu sayede, henüz tıl- sımlı bir raklarının 4 karmak, hem daha kolaylaşır, hem de bu | işi sür'atle temin etmek mümkün olur, | * Hiç şübhe yoktur ki, hükümetin bu si- yaseti, Türkiyenin iktısadi inkişafı bakı- | mından büyük bir hamle teşkil eder. Hattâ, altm madeni işletmek gibi, mali- yet fiatı meşkük olan işlerde bile, hükü- metin kollarını sıvâyarak işe girişmesi fevkalâde mühim faydalar verecek te- şebbüslerdendir. Yüz liralık altını yüz elli liraya mal ettiğimizi farketsek dahi gene kârlıyız: İstihsal edilecek altının maliyet fiatı kadar mühim olan bir kıy- mette memlekete iş ve devlete harici mübadele kuvveti temin edilmiş olacak- tır. Bu, maddeten büyük biz kazançtır. Her fazla iş, bir fazla medeniyet yapar. Bu bakımdan hâsıl olacak manevi fayda- ları ölçmek bile güçtür: Türkiyeye ma- den arama ve ölçme bilgisi, bir madeni idare tecrübesi, teşkilât ve teşkilâtçı kuv- veti ve nihayet kimya bilgisi ve kimyager kuvveti getirecek olan bu gibi teşebbüs- | lerin manevi faydaları 6o kadar mühim- dir. Düne kadar bu gibi sahalarda «hiç> olan bir memleketin bugün «bir şey» ol- mıya başladığını ve yarın da muhakkak sürette «bir şey» olacağını düşünmek bi- le insana zevk ve keyif verir. Fakat, iş sade «zevk» ve ekeyif» bahislerinde de- | ” ğildir. Bu asırda bir milletin en büyük | $ kuvveti, bu gibi kuvvetlerdir. Ziraat, Türkiyeyi medenileştirmekte * asrileştirmekle pek yavaş tesir yapan ve pek yavaş netice veren bir İş sahası- dır. Fabrikalar ve madenler ayni zaman- da birer iş, ihtisas, teşkilât ve hayat üni- versiteleridir. Bir fabrika bir fen fakül. tesinden, bir maden, bir kimya şubesin- den daha mühimdir. Bugünkü Avrupa- nın en büyük keşifleri, fabrikaların, ma- den müesseselerinin elinden çıkıyor. Al- manyanın meşhur İ. G. Farlen İndustri firması, Almanyanın kömür ve linyit o- caklarının üzerine kurulmuştur. Kömür denilen iptidal maddeyi ele alıp bundan bize, türlü türlü renklerde fevkalâde mü- him boyalar veren, kara bir taş kömürün- den bugünkü medeniyetimizi süsliyen o türlü türlü renkleri yaratan ve nihayet Mr renkleri ayni zamanda bizim - ferdi sayatımızı müdafsa için en mühim ilâç- lar haline getiren 6 muazzam kimya sa- r ü fırması, henüz en büyük üniversite üümlerince bile malüm olmıyan birçok ilim ve fen sırlarının sahibidir. Bizim için sır, fakat, o firmanın kimyagerleri için basit ve pratik birer malümdan baş- | ka bir şey olmıyan bir takım keşifler var | ki bunla> Almanyanın yeryüzündeki bü- 'yük müli kudretinin esas unsurlarını teş- kil ederler. Şu halde hükümetimizin, bu maden işletme programının temin edeceği maddi faydaların yanında bu manevi faydaları ölçmeğe bile imkân olmadığı- da söylerken hiçbir mübalâğaya düşme- Resimli Makale: İnsan (lk hırsını daima ük iktiyaçlarının Rududu ile tah- | -did eder. Bugün 100 liraya ihtiyacı olan yarın bu paraya ka- vuşunca mes'ud olacağı zannındadır, fakat ilk ihtiyacın taz. yıkından kurtulduğu zaman kendisine daha mübrem görü- nen ikinci bir ihtiyaç çıkarır. SON POSTA SÖÜZ 14 defja ayağı Kırılan Gevrek kemikli çocuk diye anılan 10 yaşlarında bir İngiliz çocuğu 14 üncü de- fa olarak ayağını kırmışlır. Ayağı, teller- le tutturulmuş olarak hastanede yatan çocuk şöyle demiştir: Ayağımın ülk defa ne zaman kırıldı- ga hatırlıyamıyorum, Nasıl mi olüyor. Meselâ koşar veya yürürken birdenbire bacağımın büküldüğünü hissediyor, yere | yuvarlanıveriyorum. Sağ bacağım 6, sol | bacağım ise 8 defa kırılmıştır. Ayağım | kırılınca o kadar acı duymuyorum. ÂAn- neme sesleniyor ve sedyenin gelmesini bekliyorum. miş olduğumuzu iddia edebiliriz. * KERGÖN BİR FİKRA Yarısı deli değildir Bir toplan'ıda adammı biri: — Burada Vuluranların yarısı deli- dir. Demiş, toplantıda bulunanlar hid. detlenmişler, bağırmışlar: — Sözünü geri al! Burada bulunanların yarısmı delidir diyen müşkül vaziyerte kaldığını an- layınca: — Pekâla, demiş, sözümü geri alı- yorum. Burada bulunanların — yarısı deli değildir. ——M——MLMİ—. .— * Bir boşanma davasında şahidlik yapan kapı İngilterede bazı boşanma davaları öyle tuhaf haller gösteriyor ki İnsanın Ameri - kan garabeti öiyeceği geliyor. Bunun bir örneğini huzurunda ikame edilen bir bo- şanma davasında mahkeme Teisi Huri - man göstermiş ve boşanma davasında bu- lunanların yatak odaları kapısının mah- kemeye getirilmesini emretmiştir, Davayı açan zevcenin başlıca şahidi o- lan oda hizme kocanım işitilmemiş İnsanda istek, iştiha, nerş geyri mahdud olduğu için mut- lak bir saadet te yoktur. Ve dünyada en zengin ile en faki- rin birleştikleri yegâne nokta da budur. Saadet her zaman için nisbidir, fakat bu nisbi saadet te ancak isteğinde, işti- hasında, hırsında makul olmayı bilen için mukadderdir. RASINDA Annesini elektrik Sandalyesine E. Tala efiklerimizden biri, hergün - kü nüshasında, yüz yıl evve - lisine aid bir fıkra neşrediyor. Geçen gün, bu fıkra: «Fransa tüc - carından olup Devleti Aliye hizmetin- de emeği sebkat etmiş olan Alyon be - zirgâna murassah iftihar nişanı veril - diğine..» dairdi. Bir asır evvele aid bu küçücük ak - sin, okuduğum anda, üzerimde hasıl ettiği intıbaları ve bende uyandırdığı hatıraları kaydetmeden — geçemiyece - ğim: Asıl adı Alyon değil, fakat Allton o- |lan bu adam hakkında babamdan bir çok mMmenakib dinlemiştim. Antuvan All&on kardeşlerile berabez Türkiyeye iltica etmiş ve burasını vatanına ter - cih ederek, cenazesinin bile mutlaka İstanbula gömülmesini vasiyet eyle - miş samimi bir Türk dostu imiş. He - nüz bankerlik bizde meçhul bir san'at iken buna — sülük —eden — Allâ « on kardeşler, Karun — kadar zen gin olmuşlar. Fakat darbi. - mesel hükmüne geçen bu serveli a - nayurdlarına aşırmak mümkün iken, onu burada, buranın imarına sarfet - mişler, İstanbulda ilk apartımanı ku - ran onlarmış. Devlet mali sıkıntıya düş tükçe Alldon'ların kasasına —müracaat eder, azıcık bir faizle para kaldırırmış. Götüren çocuk Tophane, Kasımpaşa gibi Müslüman semtlerin fukarasına — ramazanlarda, * yaamlarda banker Allâon erzak, pa- ra, elbise dağıtırmış. Hasılı, dinibütün ve dört yüz dir - hem yürdsever olan babam bu hayır - hah frenklerin Türk yurduna ve Türk milletine gösterdikleri bağlılığı, nimet şinaslığı, sonsuz sevgi ve saygıyı söy- Resmini gördüğünüz kadın bir mekteb hocasıdır. Ohioda iki adamı zehirlemek suçile elektrikli sandalye ile idama mah- küm edilmiştir. Hüküm günü, idam ma- halline giderken, kapıda bekliyen 12 ya- terbiyesizliklerini kapının anahtar deli- / , gaki oğlu, anncsinin koluna — girmiş, hai Kaldı ki, bu maden teşebbüsleri Türki. | ğinden gördüğünü söylemişti. Hâkim bu yeye iktısaden büyük faydalar da temin /nun mümkün olup olmadığını anlamak ediyor ve aaha edecektir. Krom gibi kıy. (için oda kapısını söktürüp Mahkemeye metli madenin klâsik vatanı olan Türki- | getirtmiş ve bizzat kerdisi anahtar deli. bu madenden bir kere kendi sanayli çin istifade edecektir. Aynı zamanda bu, Türkiyeye mühim bir döviz kuvveti ve- recektir. İşletilmek üzere bulunan - kıy- metli ve yüksek dereceli demir madeni, Karabük müessesesile elele verdiği za- man Türkiyeye büyük bir döviz tasarru- fu temin edecek ve memleketimize gire- cek olan yirminci asır medeniyetinin de- mir ve çelik üzerine kurulan temellerinin harç kısmını teşkil edecektir. Hülâsa, hangi taraftan bakarsak baka- lum, Celâl Bavar hükümetinin ehemmi- yetle takibine başladığı maden teşebbüs- i, yalnız iktısadi değil, avni zamanda hayatımızın büyük inkişaf ham- lelerinden Birini teşkil ediyor. Bu sayede | Türkiye, yavaş yavaş kendisine göre bir kimya sanayii devrine de girmek üzere edelim ki bu işle sür'atin uğurun de zarurt olan fazl korkmuya sebeb yol lıyan her iş- flardan — bile hittin Birgen —| 1SLER «Eminönü kaymakamlığı lokanla, fıcin ları ile yağ yapılan yerleri çok sıkı bi mektedir. Bir lokantanın yemeğinde iş çıkmıştır. Bu, bir «BİT, tir. Bundan başka bir fırından ah- nan ekmeğin içinden de koskoca bir «FARE» çıkmıştır. İNAN, İSTER İNAN, ğinden baktıktan sonra hizmetçinin şa « hadetinin doğru olduğuna kall — olarak boşanma kararını vermiştir. 75 lik kadına âşık olan iki ihtiyar kavga etti Meksıkanın büyük caddelerinden bi - rinde bir kaç gün evvel âşık oldukları 75 nda bir kadın için kavga eden iki ih- ır polisler tarafından yakalanıp mah- kemeye verilmişti. İki kıskanç rakibden biri 67 yaşında bir doktor, diğeri de 70 yaşında bir avukat imiş. Avukat elinde tuttuğu bir çiçek de- metini gönlünü kaptırdığı kadına tak - dim etmek üzere götürürken yolda dok- tora rastgelmiş, 67 lik doktor, avukatı görür görmez dayanamıyarak bir - tokat aşkelmişti. Mahkeme iki rakib sevgiliyi dinledik - ten sonra sokakta kavga etmek suretile gürültü çıkardıklarını tesbit ederek her iki ihtiyarı da sekizer gün hapis r?z:ıiıınıj' mahküm elmiştir çantasını elinden alarak sandalyeye ka- dar götürmüş, ve «Metin ol anne!» diye, katil kadını teselli etmiştir. 23 yaşında çete reisliği yapan bir çingene kadın öldürüldü Evvelce dört jandarmayı bıçakla ka - rınlarını delik deşik ederek öldüren ve güzel olduğu kadar da korkunç olan Lui- ba Cerebovski ismindeki kadın çingene çete reisi, Romanya hududuna yakın bir Macar köyünde jandarma kıt'alarile va- ki olan kanlı bir çarpışmadan sonra öl - dürülmüştür. Liuba henüz 23 yaşında bulunuyor ve korkunç Sir hırsız çetesini idare ediyor- du. Bizzat kendisi şimdiye kadar 45 kü- Ççük çocuk kaçırarak sakatladıktan sonra dilencilik yaplırılmak üzere satmıştı. Liu- banın bir çok sevgilisi vardı. Bunlar çete reisini sevmekten Vazgeçince esrarengiz bir şekilde ölüveriyorlardı. Katil! kadın bunları zehirliyordu. Çetenin zeisi bulunan bu korkunç ka- dınım vücudu izale edildikten sonra şim- di Romanya ve Macar jandarması birlik- te hareket ederek başsız kalan çetenin di Ber üzalarını İmha ile uğraşmaktadır. n ve yağcı dükkân- r koöntrolden geçir- itilmiyecek bir şey Tülmüştür.» İŞTER İN İSTER İNANMA! Bazı fırınlar teftişten geçirildikten birkaç saat sonra yine teftiş edilmiş, #İk teftişte şiddetli cezaya çarptırılmasına rağ- men fırıncının müfetişlerin birkaç gün fırına uğramıyaca- ni hesab ederek yine noksan, hamur ekmek çıkardığı gö- ANMA! liye söyliye bitiremezdi. Ben bilâhare kendim de, ikinci va - tan ittihaz ettikleri Türkiyeye karşı bu ayni özden duygüları besliyen Fran - sızlar tanırım. Bunlar, an'anevi Türk - Fransız dost- luğunun mütevazi, fakat çok muvaf « fak âmilleri idiler. Dürüst hareketlerile bize, hem ken dilerini, hem de memleketlerini, kül - türlerini sevdirmişlerdi. Kendilerine çekinmeden, kocunmadan harimimizi açıyor, aramıza kabul ediyorduk. Ço « (ğu dilimizi pek güzel, kusursuz öğren- ;mişler, âdetlerimizi, yaşayışımızı, ye - meklerimizi benimsemişler, temessül etmişlerdi. Türke hayrandılar.. hüsnü İmuamele ederler, hüsnü muamele gö - rürlerdi.. Bunlar, böylece medeni ve hakpe - rest Fransanın hakiki evlâdları, necib mümessilleri idiler., Bunlar öldü, gitti, kalmadı.. Ve ancak ondan sonradır ki Garo'lar türedi.. f aa. İstanbul nahiye müdürlüklerinde değişiklik Taksim nahiye müdürü Kemal Şişli nahiye müdürlüğüne, Şişli nahiye mü dürü Hulüsi Taksim nahiye müdürlü - ğüne, Galata nahiye müdürü — Talât Reyoğlu merkez nahiyesi müdürlüğü- ne, Beyoğlu merkez — nahiye müdürü Vasıf Kızıltoprak nahiye müdürlüğü « ne, Kızıltoprak nahiye müdürü Gala « ta nahiye müdürlüğüne tayin edilmiş- lerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: