BiR ŞAK Hava çok sıcaktı. Tren, kavak ağaç nın gölgelediği istasyonda durdu. İki kü- Çük arkadaş, Bedri ile Nuri, kompartıma- nın açık penceresine sokuldular. Başla- rını uzatarak kalabalığı seyre başladılar. Bakır bakraçlarla ayran satan peştemallı kadınlar, küçük elma sepetlerini uzata- rak bağrışan küçük çocuklar ve nihaye kendilerine yiyecek bir şey atılır ümi le, pencere önlerinde dolaşan iri köpek- ler gelip geçtiler. Ellerind? koca sepetleri, ağır bohçala- rile birkaç yolcu koridordan - geçtiler. lardan biri kornpartımanın kapısını actı” — Küçük baylar, dedi, yeriniz varsa ben de gelcvim! Küçükler gülüştüler: — Hayhay, buyurunuz amca! dediler. Amca, çocukları için aldığı hediyeleri Özenerek rafu koydu. Karşı kanapeye ra- | hatça kuruldu. Kuşağının arasından çı- kardığı tabakadan iri bir sigara sarmağa onun kampanası üç defa vurdu. Lokomotife en yakın bulunan vagondaki Memur borusunu öttürdü. 'Tren raylar üzerinde ağır ağır kayma- Ba başladı. Satıcılar ümidlerini kestiler ve boş kalan ellerile yolcuları selâmetle- diler. Fakat aç köpekler, kendilerine yiyecek bir şey atılhır ümidile, treni bir müddet daha takib ettiler. Nihayet kuvvetleri tükenince dönmiye mecbur kaldılar. Amca sigarasını tutuşturdu; — trenin sür'ati o kadar hoşuna gitti ki köyünde söylenen bir şarkıyı marıldanmaya baş- ladı. Küçüklerin canı sıkılmaya başlamıştı. Gözün alabildiğine uzanıp giden bozkır- “larda insanı eğlendirecek bir manzara Yoktu. Bir eğlence yaratmak lâzımdı. —| Küçük Bedri arkadaşının kulağına bırj şeyler fısıldadı. | Ve gülüştüler. Nuri yeni gelen yolcuya döne — Amca, dedi, siz bir pehliv: Ziyorsunuz! Köyünüzde iken güreş yapar mıuydınız? — Yakın zamanlara kadar güreşirdim. Fakat artık bıraktım. Ama gene kuvvt- tim vardır. Allahın iznile sizin gibi *a- | Mane çocuklarının hepsini yere vururum. — Aman amca o kadar büyük söyleme! — Töbe olsun sahi orum! — Peki amca bunu bize isbat et! Bak Şu gördüğün halkayı en zorlu pehlivan- lar bile çekemiyorlar. Bu işi sen yapar- san başpehlivan olursun! Gösterdikleri halka «imdad İşareti'. idi. Saf adam bunun neye yaradığını bil, Miyordu. Ne olursa olsun bu “(zamane çocukları) na kuvvetini isbat etmek lü- Zımdı. Yerinden kalktı. Büyük bir iş yapma- Ba hazırlanan bir adam gibi kendisine Çeki düzen verdi. Göğsünü çıkardı. Sağ kolunu havada salladı. Halkaya yapıştı. Bütün kuvvetile çekti. Daha kolunu aşağı indirmemişti ki bü- YENİ Ressamla oğlunun Tesimlerini — koyuyo- Tuz. Uygun gelecek Tenklerle boyadıktan Sonra bize gönderirsi- NİZ, en iyi boyamış 0- lanlardan bir kişiye Büzel bir kab içinde büyük bir albüm, bir kişiye bir çay finca- D, diğer yüz kişiye de ayrı ayrı hediye- ler vereceğiz. Hedi- yelerin — üzerlerinde «Son Posta Gazetesi> Yazılıdır. ve bunlar k — okuyucuları- Buz için bilhassa yap- tırılmıştır. Bilmeceye yük bir sarsıntı ile devrildi. Kafası dö- şemeye çarptı. Tren durmuştu. Bütün memurlar büyük bir telâşla ko- şuşuyorlardı. İşaret kolunu çekenin bu amca olduğu anlaşılınca onu alıp götürdüler. Biraz sonra koridorda rasladıkları biz memüura amcanm ne olduğunu sordular, memur onlara dik dik bakarak: — Zavallı adamı kandırmışlar, dedi, bu defalık cezadan kurtarmak istiyoruz Fakat kandıranları yakalarsak cezayı on- lara vereceğiz! Amca büyük sözünün kurbanı olmuştu. Bununla beraber küçük yaramazlar da bir daha hiç kimse ile eğlenmiyecekleri- ne yemin ettiler ve amcanın ceza alma- ması için Allaha yalvardılar. Geçen bilmecemizde Kazananlar 27 İkinciteşrin tarihli bilmece - mizde kazananları Pazarlesi günü gazetemiz sülunlarında bulacak - sınız, Bu talihli okuyuculardan İstan- bulda — bulunanların - hediyelerini pazartesi, perşembe günleri bizzat idarehanemizden lamaları lâzım - dır. Taşra okuyucularımızın hedi - yeleri posta ile adreslerine gön - secemenı AMt esesemce ci sereume Köpekle çift sürme Kanadanın şimalinde köpeklerle - çift sürerler, İLMECEMİZ G A KA Balığın biçimi A— |Ozuuma © Bu bir cins balıktır. Aerodinamik bir biçimi vardır. İnsanlara denizaltı gemi- lerini, vesaireyi icad etmek fikrini ve- en bu balığın biçimi olmuştur. xx Fakirlerin hüneri Bay Veli zengin bir işsizdi. Horkese zevk veren eğlenceler onu tatmjn eümez ol- muştü. Yeni öğlenceler cad etmak iste- Ği Bilne geçirdiği bir zavalh sincabı ma- Günün birinde telden bir döner dolab yaptırdı. Bu dolab küçüktü. Hayvancık tellere dokundukça dolab dönerdi. Hay- vancık eziyet çekerken Bay Veli de elleri sasının ayağına bağladı. Günün birçok — arkasında kahkahayla gülerdi. Hindli fakirlerin belli başlı marifetle- rinden biri de, iki direk arasında geril- miş bir demir tel üzerinde yatmalarıdır. Bir nakil vasıtası Bu döner dolabin, Bay Velinin kıram)- yacağı kadar sağlam demir çubukları vardı. Bay Veli çubuklara dokundukça dolab dürmaksızın dönüyor, ve ona bü- Japonyanın dağlık yerlerinde, insanla- rı sırtta taşınan iskemleler içinde şehir- den şehire naklederler. — Oltayı elinden alırım! — Alamazsın Bir akşam bir yerde yemeğe davetli idi. Tıka basa karnını doyurdu. Bvine Göner dönmez pijamalarmı giydi ve yatağına uzandı. Kulaklarında vızıldayan sivrisi- nekleri, derisinde gezinen tahtakurula- rını sezmiyecek kadar dermanmızdı. Göz- leri ağır ağır kapandı ve uyudu. Bir gün ormanda gezerken kocaman &- gaçların gölgerinde ilerliyen bir sincab gördü. Fakat bu, dolaba koyduğu sincab gibi küçük değil, çok büyüktü. Bay Veli Kaçmak Mtedi. t kaçamadı.. Sincab Onu yakaladı ve bir döner dolaba Bu bir rüya )di. Bay Veli kanter içinde uyandı. — Ah anladım, dedi, beni bu hale sokan benim zavallı — sincabımın — iztırabıdır. Babahleyin onu hemen serbest biraka- cağım! Bay Veli sincabıni salıverdikten sonra bir daha korkulu rüya görmedi. — Ben sana ollayı elimden alamazsın demedim mi idi? TAZE YUMURTA — Bizde taze yumüurta var mı? — Taliiniz varmış bayan, bakın şimdi yumurt- ladı. Grdgıdak diyen tavuğun — sesini — işitiyor di yumurtladı. — Teşekkür ederim. — Dükkânda da kimseler yok, yumurta, bunu da bir başkası gene şim- — Tast yamurta aldım, dedindi. 'Taze yumurta bunlar mı, bak bir tanesi bayat, öbürü de tamamile kokmuş.. - Vay yalancı vay, gramofona, gıdgidgidak CL î:—'”âb verme müddeti on beş gündür. Bil mece zarflarının üzerine <Bilmece» ke- esile, bilmecenin gazetede çıktığı ta rihi yazmayı unutmayınız. gidgdmdak sesleri geliyor, he- le oraya da gireyim. ye bağıran bir plâk koymuş.