) ikâyesi Kutduğu yuv bozmamak, bir. gün Allahın ve İnsanların önünde ettiği ye- minden dönmemek için çok çalışmış, çok üzülmüş, çok işkence ve acı çekmişti. Namuslu, temiz bir ailenin iyi oku- muş, fakat görgüsü az bir kızı idi, Hayatı yalnız kitablarda okuduğu ve sinemalar- da gördüğü korkulu maceralarla dolu olduğu için on sekiz yaşında güzel ve canlı bir kızken bile kendisini dışarıda- ve patırdıya kaptırmaktarı kork- muş, mekteb arkadaşları arasında kendi- k yen erkeklerden bile, anlaşılımaz bir çekingenlikle kaçmıştı. L bstlini bitirince kendisini oku- mdta ve ev işlerine vermişti. Bir gün kü- ül ettiği yuvayı süslemek k nazarda ehemmiyetsiz sanılan hakikatte bir evi dolduran ve göze tefek dantelâlar, oya- r elinden düşmez, kova- ibi durmadan dakârlık olduğunu anlamamıştı; fakat ide eve gelen kadın ve erkeklerin, bütün ömürlerini sokaklarda ve barlarda geçirmağe alışkın sefih takımdan olduk- İarını anlayınca kadınlık gururu ve izze- | işt. Onun evlilik hayatın-| ? Bunun için wi m masum bir çocuk gibi ek istemişti? ö | Sırganın cereyanına kapil« | makta olduğunu anladığı gün Mecdiye yalvarmıştı Abdal ve hissiz miydi? Hayır; sadece| —- Karını ve yuvanı seviyorsan bu içki maceraya atılmaktan korkuyordu. Bir|ve kumar âlemlerinden vazgeç — art gün - mahallenin lerinden kömür| Arkadaş beni de kendileri tüccarı Fahredd ğlu Mecdi için | sandık bana ” karşı onu istediler. li bir aile için | gösterdi vinul bir nimetti. Mecd derlerdi. efa bile flört en bahtiyar adamı olacak, Nes hayatında bir etmemişti. Bazan arka rile birlikte '& maya, bir gazinoya gittikleri va- lar etraftaki erkeklerin kendile- | akan gözlerinden manalar çıkarıp irlerken © uzaklara dalarak akışlarla karşılaşmaktan çeki- in nan ı ve saygısızlık | erini n? Gör- üyor musun ki içmeğe mecbur et görmüyor mu birlik'e ekle kendime karşı i de siz he- | ürüyor ve karını se- söz ktsildi ve Nesrinle Moedi evlen- Üyorsun? Mecdiyi g - 1â mektebli kız düşünceli kendini kurtaramıyorsun y: medeni dün Konu komşu, hattâ ana ve babası bile, erabıtah ve hanıim bir kız olan Nesrinin Mecdiyi çekip çevire- hanımcık» ilk aylarına bu ismi yacak bir saadet ve| sevgi içinde goçti. Nesrin yen! evin p.neklemek veonu seven koca-| — Fakat... albinin en derin sevgisile| — Fakatı ne? sindirmişti.* Artık | caksın öz bir gaye, başka | S olamazdı. Evini te- | sa kendi elile süsle> ihtiyaçlarını 0 | ç söylemeden düşünmek ve hatırlamak ve| — Nesrinin başında mes'ud bir kadına yakışacak surette Bü- | baslamıştı. ler yüzlü, neş'eli, şakrak ve sevimli bir | — Acaba kadın olmak yol benimki değil mi? Nestin erkeklerin, bahusus dışarı ha- yatına alışmış olanlarının — evlilik bağ- lantısından çabuk bıktıklarını kitablarda okumuştu. Buna meydan vermemek için kocasma karşı «idenl> bir kadın olmağa çalışıyordu. Hattâ önun evden uzaklaş- Mmaması için kendi elile içkisini hazırla- Mmağa, hoşlanmadığı ve manasiız buldu arkadaşlarını evine çağırmağa bile razı olmuştu. İlk aylarda bunun kendisi çin bir fes en de içip * zararı var çocuğum ini bilsi in vakte a! ir fırtma — esmeğe iye kadar kaybe b mi yamılıyorum? Acata Arr Pir gece önündeki rakı bardakları d>. | lup boşalırken kulağında hafif bir ses duydu! — Sana yazık değil mi güzel kedın? Gençliğini, güzelliğini, seni anlamıyan ve soni #evmesini bilmiyen sarhöş — bir adamın rakı kokani nefesleri altında sol- duruyorsun. Benimle gel, sana lâyık 0: duğun saadeti vereyim.. seni istediğin — Eyvahlar olsun, diye haykırdı, şimdi ne yapacağız? Ya araba devrilir- ae © Adnan: — Araba devrilmez, Fakat “fena.. bu sular çok fena... Diye cevab verdi. Birden, camdaki ışık söndü. Mahmure: — Sular feneri - karanlık! Dedi. Adnan, aynı sabit fikirle: — Bu sular fona.. bu sular çok fena;,|k Diye inledi. 4 Birden beyninin içini otuz yıl evvel- Ki sağanakla o Merici götüren seller/saf dizilmiş ölüler, Adnanım geçişir kaplamıştı. O zamarnı bir faytonun için- | bakıyorlar. İşte hepsi ıslak mezarların- — de idi, şimdi ise bir uzun arabada. O|dân çıkmışlar, zırıl ziril sular akan ke- — gaman yanında dadısile Gülsüm vı;dı, miklerile, ayakta, şimdi yalrız Gülsümün kızı var. O za-| man kendi de bir çocuktu, şimdi y:ılnızî |Mahmure bir çocuk! Gülsümle Mahmu- re, her an Adnanın yanında bunlar.. Biri bir. kolundan tutmuş Adnant bürü bir kol © halde birbirleri- ne bu kadar yakınken uzak düşmek ni- çin? Evet, niçin bu hayat köprüsünde| ne onâ kavuşabildi Adnan, ne buna ka- Vuşabildi? İşte şimdi bir tende kavuşa- rradığı sevgilisi ile ölülerin diyarından hmedde sel- lerin göz çu> bu sülar öndürdü. Ne müdhiş 1 kandi! ar. İskeletlerin * çatırdı. ler bu yoldan çekilsinler! İ — Nereye mi? İçmeğe, yaşam ağa, eğlenmeğe gidiyorum Mecdi.. İnuz? i|hâlâ aral Yazan: Muazzez Tahsin Berkand Başına kuvvetli bir yumruk vurulmuş | gibi sersemlemişti, Gözlerinde yıldızlar uçuşuyor, kolları, dizleri, pelte gibi kana- peden sarkıyordu. Kulaklar sesleri kahalar.. akordsuz bir ine geldiği vakit ona nefesini hatırlatan kırılan Ken kokan beyminin başladığın «C y çini bir burgu gibi İlk defa olarak solduruyorum» korkusu kal- isyan fırtması kopardı ve c de anlamıştı bin n İk defa köcasinin öna yaklaş klarından iğrenerek k * ba iki r ge- | rin onlara mek için | ik psi zil zurna sarhoştu- en birisi: - Huydi biz de bara gidelim, eğlence- am, dedi. Gittiler, İ ve o gidiyş, ye Ondan sanra her gece a bitiyor, her günün başlar veya maha oldu. mobile hiında başlıyordu ışından çok Memnun- . ne olduğunu an- yeni yı bulamadan n bitiyor, ge- ne aksam, gene eğlence başlıyordu Artık evi onun için uzak bir başka bir şey değildi. Ba üzbrinde duran örtülere gözü ilişince — Ne abdal, ne görgüsüz ku ben! Oturup t ümün nurunu şu paçavra- lara akitmişim... diye kendi kendisile a. iay edi masaların * Sonra bir gece Mecdi baş ek ğrısından ve yorgunluklan bahsederi evde kalınca, kıvranıyorlar. Hej tlar. Çünkü Adnan köprü- inün ucuna yaklaşıyor. Sular işte bö- gazına kadar çıktı Adnanın... sular... sular... — Adnan bey! Adnan, daldığı korkunç kâbustan sil- erek, mManasız, bomboş bir nazarla Mahmüreye baktı. D — Adnan bey.. korkuyorum.. bakma- yan böyle bana... — Mahmure.. sakı — Ne var, Adnan bi göt ne olüyorsu- — Mahmure, sana evvelce de sör- dumdu: Ben ölürsem ağlar mısın? — Aman yarabbi! neler söy nuz? — Mahmuüre, ağlar mısın ölümüme? — Kim bilir.. belki de arkanızdan ö- ürüm, — Nasıl?.. - Bi yü çeker de... i lar em,.ölü ö de dişleri çatırdadı. — nın içine boşalıyor, tente hâ- sarsılıyor, muşamba perdeler hâlâ opacak gibi şaklıyorlardı. Bu tufan uğultusu içinde iki el Mahmurenin 15- Nezle Başağrısı Kırıklık Dikkat ediniz Bu ilk tehlike alâmetlerini görür görmez derhal NEVROZİN Almak lâzımdır. NEVROZİN soğuk algınlığının tena âkıbetler doğurmasına mâni olmakla beraber bütün ıztırabları da d rir. İcabında günde 3 kaşe alınabilir İsim ve markaya dikkat. Taklitlerinden sakınınız l Istanbul Vakıtıar Direktördüğü ilânları l Cinsi Rontken filmi ve filim zarfı ve ilâcı Mikdarı 190 - Düzüne film 30- Kutu filn ilâcı ve film adedi ve et'adı. kadar film zarfı. lll ye ke binasın: nde görüleb esi yukarıda yazılı a topl (8130) Muhammen bedeli Lira karuş nan komisyonda yapılacağ Lk teminat Lira kuruş $8 4 Thale günü 17-12-087 Cuma saat 16 de, 92 ye seririyatı Rontken lâboratu- h filim vesaire açık eksiltme- in ve saatte Vakıflar Başmüdürlüğü r. Şartaamesi hergün Levazım Ka- Demiryolları ve Limanları işletme Umum idaresi ilânları Hergün Haydarpaşadan saat 15,15 de — hareket eden Diyarbakır ve Samsun tre- ninin faz'la izdihamlı olması hasebiyle bu trenden sonra saat 15,30 da hareket eden 200€ No, lu ikinci bir muhtelit yolcu treni 12/12/937 tarihinden itibaren Haydarpaşa - Eskişehir arasında seyrüsefere konulmuştur. Bu tren Tütün Çift- lik'ten maada bilümum istasyonlarda to kuf edeceği sayın halka ilân olunur, «B267T> Baş, diş, nezle, grip, romatizma, nevra'jı, kırıklık va bütün ağrılarınızı derhal keser. İcatında günde üç kaşe alınabilir. Taklitlerinden sakınmız ve her yerde ısrarla GRİPİN isteyiniz. karısının gene — berr bara gitmek için hazırlandığını gördü. Nereye Nesrin? — Nereye mi? Yenç kadın şaşkın şaşkın kocasının yü- züne baktı... Onun bu çocukça suali sor- masına hayret etmiş gibi, içinden, n tâ derinliğinden sinirli bir kaha koptu. — İçme, diyat yaşamağa.. eğlenmeğe gi- Köşe minderinde pinekliye- çekti ve bu tulan uğultusu içinde iki hirsli kalin düudak İki ilık yavru dudak- la birleşti. — Mahmure,, seni seviyorum Mah- mure! — Adnan bey! - Mahmure, Mahmureciğim! — Adnan! Dudaklar aralarından ölüm geçme- sin diye, hâlâ birbirlerine kenetliydi. Araba Selimiye kışlasmı geçmiş, tır- mana tırmana yokuşu bitirmiş, düzlü- ğe gelmişti, Artık kırbaca lüzum yok- ler şahlanmıştı. Devrilecek arsıla Duvardibinden geçi- er gök inliyor, kudurmuş rla karışık yağmur hâlâ hızını a- Trle mezarların bu ya- ığında ölüm daha korkunç bir arg çalıyordu. Ansızın, üstlerinde simsiyah gök çatlamış da yere göçmüş gibi bir çalırtı koptu. SINA üyen bir sesle: bir selvi yıkıldı! Diye haykırdı. Adnan, birden, bükülen bir yay hızi- bir salyangoz gibi e-|lak omuzlarından tuttu, kendine doğru le başını yana çevirdi ve gene o hızla, d arkadaşlarile| İıginde ne o inil dönerek, fırlına- n d mle gel... Ve kocasının gözlerindeki acıyı, neda- mete benziyen parıltıyı görmek bile iste- rek bir rüzgür gibi uçarak kapıdan cek y e bi m YARINKİ NÜSHAMIZDA: Bir kuncakçılık Zoşçenko Ruscadan çeviren: H, Alaz —a — e ğmurdan sırsıklam vücudünü tekrar Mahmuürenin aynı - islaklıktaki yumu- üne alarak, boğuk boğuk: vah! Köprü göçtü! Diye inledi. Mahmure, çılgın gibi Adnamı sarsa- rak: — Köp Dedi. — Sulara giden köprü... Adnanın son sözü bu oldu ve bir hı- riltile, oylukları içinde kıvrılarak ara- banın dibine çöktü. Mahmure bir çığ- lık kopardı ve olduğu yerde kaskatı şak göğ mü?.. Ne köprüsü?.. rler selleri geçiyor ve arabacı, şimşeklerle yırtılan karanlık- arda, kulakları gökgürültülerinden tı- kalı, gecenin, yağmurun ve fırtınanın ne bu çığlığı duy- madan, şimdi, Üsküdara doğru, dehşet- ten dönmüş bir kızın dizlerinde, çala kamçı bir ü koşturuyordu. —BÖN4 7 ağuslos 1937, Büyükada