Pi a Doktor Sioyadinoviç'in Seyahati ! Yazan: Muhittin Birgen Ylıgrıs?uvşuı başvekili doktor Sto - yadinoviç Roma seyahatini bitir- di, memleketine dönüyor, eminiz ki bu yorgunluğu beyhude yapmış ve mermle- ketine eli boş dönüyor değildir. Netice - sinde, siyasi sahada mühim kararlar v sürprizler beklenmesi zaten hesaba alı mıyan bu seyahatten, pratik Yugoslavya başvekili, memleketine hiç olmazsa bir kaç yeni ticaret müttefiki — getirecektir. Yugoslavyanın son senelerindeki iktısadi kalkınmasını teminde bü: rolü olan Bay Stoyadınoviç, eğer böyle bir kaç ik- tsadi netice aldıysa bundan memnün - duür; Bu sayede Yugoslavya biraz daha kalkınacak, hayatını biraz daha düzelte- cek ve yeni yeni teşebbüslere daha ko - laylıkla ve daha kuvvetle girişecektir. Bugünün tavuğu, yarının kazından elbet bayırlıdır. Yarın bir kaz sa olmak şin büyük kambinezonlar peşinden git - mek ve bu suretle belki avantürlere atıl- mak yerine, her gün kümlese bir tavuk atmok ve bundan bir sürü piliç çıkarmak dahâ hesablı bir iştir. Bay Stoyadino - viç'in siyasetini bu tarzda bir siyaset o0- larak tasavyur edebiliriz. * Fakat, Roma seyahati, acaba siyasi ma- hiyetten büsbütün âri midir? Yalnız bir dostluk ve nezaket merasiminden mi iba- , İş böyle de değildir. Yu - » İtalya münasebetlerinin ci - mnberi geçirmiş olduğu gaf- rlanırsa görülür ki bu iki mem- | | ndaki siyasi Mmünasebetlerde | büyük ve hattâ pek büyük bir değişme vardır. Harbi takib eden senelerde bu iki memleket birbirlerine rakib ve haltâ düşman gözile bakıyorlardı. Belgradın &k gördüğünü Roma kara görür ve Ro- manın doğru bulduğunu Belgrad eğri bu- | lürdü. Merkezi Avrupa Fransanın nü - fuzu sltında bulunduğu müddetçe, Kü - çük Antani kuvvetsizlik karşısında hey - betli bir kudret manzarasını muhafaza ettikçe ve nihayet, Fransa Avrupanın her köşesinde hâkim bir rol oynadıkça Yugoslavya ile İtalya birbirlerine rakib ve hattâ düşman vaziyetleri ayrılmadılar. Fakat, Avrupanın — içinde Almanya da bir kuvvet olmiya bâşladığı zamandanberi, bir taraftan mücbir ik - tısadi sebebler, diğer taraftan da ayni de- | recede kuvvetli siyasi âmiller, yavaş yü vaş bu iki memleket arasındaki 3oğuk düşman havasını ortadan kaldırdı ve ni- hayet Belgradda hazırlanan bir hava, Ro- mada gittikçe genişliyen bir siyaset mu- hiti; bu iki memleketi birbirine yaklaş - tırdı, her iki tarafın da birbirine karşı tatlı dilli nutuklar söylemeğe başladığı | görüldü. Kont Ciano'nun Belgrad seyahati, bu tekâmül hareketinin eseri oldu ve bugün de Bay Stoyadinoviç'in yaptığı ziyaret tekâmülün devamını teşkil ediyor, * Yügoslavya siyasetinin, Türkiye tara - | fından kuvvetle müzaheret gören istiklâl hareketi bir emri vaki olup bittiği “2a - mandanberi bu memleketle İtalya arâı: "daki dostlük da mütemadiyen inkişaf et- miş ve Avrupa siyasetinde değişen bir şeyler olduğunu — göstermiştir. «Başkalarımın siyasetir hesabına İtalya- | ya Karşı rakib ve düşman vazıyeti al- makla, «Yugoslavyanın hesatınar İtalya ile dostluk yapmak arasında ne kadar fark varsa, Avrupa siyasetinin Balkan - Jara ve merkezi Avrupaya taallük eden işlerinde d& o kadar fark vardır. Bay Delkos «dostluk turnesi» denilen seya - hati yaparken elbet bu farkı görüyor ve her halde bundan memnun olmuyor. An- | cak, ne yapalım, dünyada kimsenin ar - şgınına göre bez vermiyarlar! Türkiye, Yugoslavya siyasetinin bu in- kişafından memnundur. Bu inkişaftan zmemnun olmıyan bazı dostlarımız bulun- bilmez değ hattâ, Yugost rasındaki bu dostluk harel tinde Türkiyenin de rol oynadığını ileri sürerek bire serzenişlerde bulunanlar da yok değildir. Fakat, yapılan iş bir sulh | isi ve dostluk işi olduğu için bunu be - İ İziyade bir bebeği andırırlar, İna derler ve Türkiye de bu siyasetin ta- İğer dost ve müttefiki olduğumuz memle- |nun olduğumuzu açıkça söyliyebiliriz. ğendiğir-iz. söylemekte de ısrar ederiz. Sulh ve dostluk, bizatihi iyi olan şey- | lerdendir. Nerede, nasıl, ne zaman ve ki-| min arasında sulh ve dostluk teessüs e -| derse bunda hayır vardır, feyiz vardır. | Bilhassa aralarımda hudud birliği olan — Mmemlcketler birbirlerine sulhda ve dost- - —— v SUN POSTA Birincikânun 10 Resimli Makale: Takvimden koparılan her yaprak ömrümüzden bir gü- nün eksildiğini gösterir, eğer geçen 24 mıza Tgâddi veya manevi bir kiymet İ mMmüteessir olmıya lüzum yoktur, hayatta rolümüzü yapmış sayılırız, aksi halde o günün bilânçosu demektir. 2500 franga rağmen Örtülemiyen vücudlar Yükarıdaki altı Amerikalı güzel re kızı nelerile meşhurdurlar biliyor musu- nuz? Hayır, ne güzellikleri, ne vücudla- rınım tenasübleri, ne de dansetmekteki maharetlerile... Sadece bu yıldızlar dansederlerken be- heri 25,000 frank kıymetinde (bizim pa- ramızla 1500 lira) elbiseler giymekle... Görenlerin temin ettiğine göre bu elbi « seler 25,000 frank değerinde — oldukları halde gene artistlerin vücudlarını kâfi derecede örtemiyormuş. Sarışın ve esmer kadınlar arasındaki fark Meşfur Moulin Rouge, Tabarin gibi barların sahibi, Sandrini'ye göre: Sarışınlar pek sevimlidirler. Yüz ve vücudleri harikulâdedir. Fakat biraz böndürler. Pohpohlara pek çabuk alda- Hur, kulak asarlar. Fransız sarışınları da- ha oynak, civelektirler. İngiliz sarışınları ise bembeyaz pembemsi yüzleri ile daha Esmerler de ekseriya zekidirler. Dans- ta mebaretleri vatdır. İtimada şayan ve sözlerine güvenilir takımındandırlar , ve o kadar da kaprisleri yoktur. Esm giyinme hususundaki zevki dahâ dir, adir. Esmerlere itimad edilir, fa- kat sarışınlardan sakınmak gerektir. lukta ne kadar yaklaşırlarsa o kadar memrnun olmalıyız. Dünyada bir fazla sulh, bir fazla dostluk, bir eksik müsi - bet demektir. Sulhu sulh için sevmek bu- raftarıdır. Bundan dolayıdır ki Bay Sto- yadireviç'in Romaya yaptığı seyahat, e- kete tUcari ve iktısadi menfaatler temin etmişse bir kere bunun için ve ayni za- manda bu seyahat, iki memleket arasın- daki sulh ve dostluk havasını kuvvetlen- dirmişse bir kere de bundan dolayı mem- Muhittin Birgen İSTER halde dilenerek yaşar ladılar, suç üzerindeydi, meşhud cürü verdiler, belediye işlesinde şu kadar gün çalışmaya mah- küm edildi İSTER İNAN, Dün vücudü sağlam, yaşı da çalışmaya müsaid olduğu meslek edinmiş bir adamı yaka- saat içinde varlığı- lâve — edebilmişsek kıymetini de idrak esen hafif bir rüz zararla — kapanmış B Hayat blânçosu.. 36 Güne ehemmiyet vermiyen adam haftanın, ayın, yılın edemez. Onun için hayat hissedilmeden ür gib'dir, kendisi de bu rüzgürın içinde bir çöp vaziyetinde kalır. Gününüzün kıymetin! biliniz ve bildiğinizi göstermek için de her akşam yatarken mesalni- zin bir blânçosunu yapınız. ( HERGÜN BİR FIKRA | EBen değildim İsmet Hulüsi, evvelki akşam mat - baaya geldiği zaman kadın muharrir- lerden biri matbaada oturuyordu... İs- mat Huldsi kadın muharrire baktı. — Bugün sizi gördüm, dedi, sokak- ta durmuştunuz. Karşınızda çok güzel bir kadın vardı... Onunla konuşuyor- dunuz. Kadın muharrir cevab verdi: — Yanlış görmüşsünüz, çok güzel bir kadınla konuşan ben değildim; karşımdaki idi, * Doğar doğmaz Zengin olan Zürafe yavrusu b Mançster hayvanat bahçesindeki zü. yafe bir ay evvel doğurmuştur. Minimi- ni ve çok sevimli olan yavrusu halk ara- sında büyük bir sempati uyatdırmıştır. Her gün kendisini görmek için binlerce kişi gelmekte ve kendisine muhtelif he. drveler getirmektedirler. Küçük zürafe şimrli epeyce servete malik olmuştür. Holanda Veliahdinin kocası bir daha otomobil kullanmıyacak Geçenlerde bizzat sürdüğü otomobili. nin uğradığı bir kaza neticesinde yara- lanan, Holanda veliahdinin kocası, prens Bernhard bir daha otomobil kullanmıya- cağına dair prensese söz vermiştir. Prens, Avrupa hanedan ailesi içinde en iyi ve sür'atli otornobil kullanmakla maruftu. mler mahkemesine «İstanbul Belediy N Çok beğenilen Güzel bir portre Paris sonbahar resim sergisinde teş - hir edilen resimler arasında — yukarıda gördüğünüz portre, büyük bir muvaffa- kiyet kazanmıştır. Klâsik ve modern re - sim stillerini birleştiren bu portre ta - nınmış ressamlardan Gustave Brisgandın eseridir. 95 yaşında damad ve GÜ yaşında gelin Geçen cumartesi günü Londra mahal- Jelerinden birisinin kilisesinde lera edi- |lecek bir nikâh merasimini görmek iîm (binlerce insan saatlerdenberi ayak üs- İtünde bekliyordu. Yeni damad 95 yaşın- da Samson isminde eski bir bahriyeli ye- ni gelin de 60 yaşında Mis Eliy isminde bir kadındı. İngiliz gazetelerine göre es- ki deniz kurdu olan damad yaşına nis- betle çok genç ve dinç görünüyormuş. Samson hayatının "T0 senesini- Avustrul- ya - Çin - İngiltere arasında işliyen bü- yük yelkenlilerde çalışmakla geçirmiştir. Japonya Himanlarının beynelmilel tica- zele açılması üzerine Japon limanına ilk giren geminin kaptanı Samson olmuştu. Tam konforlu tahlisiye simidi icad olundu Bir İtalyan bütün konforu havi bir tahlisiye simidi icad etmiştir. Denize dü- şen beline bu simidi geçirince dalgalar üstünde ayakta durabilmektedir. Simid geccleri projektörlerin ışığile parlamak- ta olduğundan denize düşen karanlıkta da uzaktan görülmektedir. Simidde ha- raret verici likör ve yiyeceklerin muha- fazası için husust bir mahal bulunmak- tadır. İSTER İNANMA! Muhakemede hazır bu'unanlardan biri hükmü dinledik- ten sonra salondan çılazken şunu söyledi: «i bedava bir amele buldu, fakat hiraz dikkat edilse bütün amele taburunu parasız amele ile teş- kil etmek mümkündür.» İNAN, İSTER İNANMA: Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu için Bugün Konamadı Atatürk, Alman gençlik teşkilâtı şefini kabul etti (Baştarafı 1 inci sayfada) dairesi şefi B. Baldur Von Sehirach, bu- gün saat 14 de tayyare ile Ankaraya gel- İmiş, hava meydanında Maarif Vekâleti Pmoüsteşarı ve hariciye ikinci daire reis İ vekili ile Almanya büyük elçisi Ven Kel- ler we büyük elçilik erkânı tarafından karşılanmıştır. B. Baldur Von Sehirach, muvasalatmı müteakib, Çankayaya giderek defteri mahsusu imzalamıştır. B. Baldur Von Sehtrach, bilâhare, Maa- rif Vekilini makamında ziyaret etmiş ve Maarif Vekili B. Arıkan misafirin bu zi- yaretini iade etmi; B. Von Sehirach, öğle yemeğini, Alman büyük elçiliğinde şerefine verilen ziya- fette yemiş ve bu ziyafette Maarif Vekili B. Arıkan ile maarif erkânı da hazır bu- hunmuştur. * Bay Von Sehirach otuz yaşındadır. Gencliğin başka memleketlerdeki inki - şafını müşahede için seyahat etmektedir. Bu ukçam Atatürkle bir saat kadar ko - nuşmak fırsatını bulduğu için çok bah- tiyar olduğunu söyliyen Von Sehirach, seyahati husust mahiyette olduğu hal- de burada kendisine yapılan resmi xa - bulden pek mütehassis olduğunu söyle- mektedir. Von Sehirach o kanaattadir ti dunen gençliğinin karşılıklı anlaşması muler lerin yakınlaşmasına yapdım *4eektır Kendisi siyast değil, fakat bütün dünya gençliği azasında sıkı bir. münasebatın teessüs etmesine çalışmaktadır. En büyük intıbaı Ankarada ziyaret et- tiği Gazi Enstitüsünün mükemmeliyeti ve tedris heyetinin ciddiyetidir. Won Sehirach bana dedi ki: — Türk gençliği, Türklük camlasını bu derecei mükemmeliyete isal eden Büyük Adamın tesirini her hal ve tavrında belli ediyor. İdealizm ile serbestliğin, gençli - ğin inkişafında ne büyük rol oynadığı malâmdur. Türkiyede bu şeyin zi - yadesile mevcudiyetini gördüm.» Alman gençliği Benim bir sualime cevaben şunları ilâ- ve etmiştir: «— Alman gençliği yedi milyondur. Bu yedi milyonluk kütle ye, askeri terbiye de manyada kültürle ve spotla yetiştirili - yor. Ayni zamanda kendilerine birzer san'at ta öğretiliyor.» B. Van Schirach bu gençliğin başıdır. Her sene o yedi milyön genç arasında bir müsabaka yapılmakta ve ilk birinci 730 kigi Bay Hitlere takdim edilmektedir. Gençler bu takdimi en büyük mükâfat ve en büyük ideal saymaktadırlar, 8. Von Sehirach yarın sabah husus! tayyaresile buradan İstanbula hareket es decek ve yarım gün kaldıktan sonra se - yahatine Bükreş istikametinde deva me - decektir. B. Von Sechirach şerefine Maarif Ve- kili tarafından bu gece Anadolu klübün- de bir ziyafet verilmiştir. r, Gençlik Al - EB. Tolu Dolapdere - Pangaltı kanalizasyonu Dolapdere ile Pangaltı arasındaki ka nalizasyonun derhal inşasına başlan - dnası kararlaşmıştır. Hazırlıklar bitiri - Tince inşaata başlanacaktır. TAKViM Rumi sene | 1553 7 «i Teşrin ı Arabi senş 1558 Kasım 10 Res>i veas