“Ben bir tımarhane kaçkınıyım !,, Kanun yüzünden deli olduğunu söyliyen adam Hoca bana hikâyesini avlatacaktı ama bunu sezen arkadaşlar “Kavunlar, ah kavunlar!,, diye bir ağızdan bağırmıya başlamışlardı. Gürültüyü bastırmak için hepsine ayrı ayrı yalvarmak lâzım geldi Röportajı yapan: Faruk Küçük (Tercüme ve iktbas hakkı mahfusdur) e ça Bunun üzerine gırtlağını sıkıyor. Adamcağızın yüzü Japkırmızı olü- yor. Fakat Ahmed de Ahmedmiş ha.. nuh diyor, peygamber demiyor. Daha fazla sikiyor. Adamcağızın gözleri evlerinden fırlıyor.. damarları meydana çıkıyar. Hâlâ cevab yok.. Korkuyorum. Ya adamcağız ölüve- — Gebersin. Nihayet biz burada a- kaıllı kimseler değiliz ki. ne yaparlar bana? Ve sıkmakta devam ediyor. — Nasıl cevab verecek misin? Nihayet adamcağız başını sallıyor. Kâni de ellerini gevşetiyor ve soru- — Cevab verecek misin? Adamın ağzından, fısıltı şeklinde: — Bırak Allahını seversen beni.. gü- .. sözleri dökülüyor. Köâni de bırakıyor: — Görüyor musun? Bu adam, 52 gündür burada.. konuşmuyor. Doktor- Tara da konuşamıyor kanaati geldi. Hal- buki bak, nasıl konuşturdum. Dereden tepeden konuşuyoruz. Ni- hayet ortalık yavaş yavaş aydınlanıyor. Koridarlarda ayak sesleri duyulmağa başlıyor. Kadınlar kovuşundan neş'eli kahkahalar, taş hücrelerden ise uğıza alınmıyacak küfürler fırlıyor. Gardiyan Niyazi kapıyı açıyor. İçeri bir süpürge uzatıyor. Karnik ortalığı süpürüyor. Öbür ko« wuşlardakiler koridora çıkmışlar. Daha bize sıra gelmedi. Millet pencerede. Sesleniyor: — Niyazi ağabey, Salim ağabey, şu kapıyı açın yahu! Kadınlar kovuşundan da aynı fer-- Muharririn tımarhanede çekilmiş resimlerinden biri — Yalan! Beni duşunsaydın, yanima yelirdin. Iı— Gelmek istedim ama bırakmadı- r. — Kim birakmadi?. — Gardiyanla kâtib.. — Ben şimdi yosteririm onlara.. Eftra pürhiddet kâtibin bulunduğu yere doğru saptı. Anlatmağa hacet yok, kendisinin ne şekilde geri döndüğünü kolayca tah- min edebilirsiniz. d'B“ sırada çember sakallı yanıma gel- i: — Merhaba evlâd.. — Merhaba.. — Sana kendimi tanıtmıştım değil mi?.. yadlar yükseliyor. Salim ağabey: , — Evet, — Susun, susun.. diye haykırıyor.| — Sizin isminiz ne idi? Babah sabah gene gürültü başladı. Kı-| — Faruk... Bın çenenizi. Sizleri dinliyecek değiliz.| — Yanlış, Faruk olamaz.. Cirtlak bir kadın sesi: — Neden? — Bizi dinlemeyip de kimi dinliye-| — Farıktır. Faili babındandır. Faruk ceksin? Sayemizde para alıyorsun. Biz| bâba sığmaz. Benim niçin buraya gel- deliler “olmasak, sürünürsün! Duat et|diğimi biliyor musunuz”.. bize... — Yooa.. Bize de sıra geliyor. Dışarı fırlıyo- ruz. Yüzümüzü gözümüzü kedi yaladı yıkıyoruz. Karnım aç, içim bayılıyor. Acaba dışardan bir şey aldırabilir mi- yiz? Kâniye soruyorum : — Paran var mı? diyor. — Var ama Salim ağabeyde, — Kavunlar, efendim kavunlar.. — İste, ben aldırtırım. Diye söze başladı. Salim ağabey, merdiven başındaki| — Hocanın ağzından ekavun» sözü çı- masasının başına — kurulmuş. — Yanına| kar çıkmaz bütün kovuş tekrar etti: gaklaşıyorum: « — Âh, o kavunlar, ah o kavünlar.. — Salim ağabey, sana bir ricam var..| Hocanın gözleri fal taşı gibi açıldı. — Söyle bakayım... Çember sakalı titremeğe başladı: — Şu dün aldığın paraları ver ba-| — Susun, susun veledi zinalar, su- paa.. sun! Yoksa hepinizi kılıçtan geçiririm, — Parayı ne yapacaksın? Arkadaşlar hocayı kızdırmağa devam — Öteberi aldıracağım. ederlerse macerasını öğrenemiyece- — Olmaz... ğim. Güç belâ, yalvarıp yakarıp kendi- lerini susturuyorum. — Ama herkes aldırıyormuş.. b — Onların paraları var. Etrafımıza yavaş yavaş halka olma- — Benim de var ya.. ğa başlıyanlar dağıldılar. Uzaktan bizi — Senin paran var ama rapora geç-| seyretmeğe başladılar: — Hocam, dedim, anlat bakayım.. Kesik kesik fakat daha sür'atli söy- Tameğe başladı: — Ne diyordum, ha!. Kavunlar, e- fendim kavunlar.. kavunlar benim ta- şıma bu felâketi getirdi. Kavunlar ol- masaydı, bugün burada olmıyacaktım, — Kavunlar ne yaptı sana? — Başınızı ağrıtmazsam, anlatayım.. Gayet tatlı konuşuyor, kelimeler ağ- zından tane tane dökülüyordu. Üzerin- de hiçbir gayritabif hal yoktlu. Yalnız. konuşurken gözlerini mütemadiyen kır- pıyor; WL. |) — Sildir. | — Olmaz. Çare yok. Boynumuzu büküp uzak- tık. Az sonra tekrar odamıza dolduk. Biz- den sonra kadınlar da dışarı çıktılar; |Ben de hemen koridor penceresine, sev- ',dh' karım (!) Eflnıy! g_örmeğe koştum.| Gözleri daha ziyade açıldı. Sakalı P Kalb kalbe karşı imiş. O da pence-/ daha çok titremeğe ve daha sür'atle an- igenin karşısında. Bakıştık, gülüştük. |latmağa başladı. Artık ağzından çıkan — Bonjüur yavrucuğum.. —- ür! fuz etmiyordu: — Geceyi nasıl geçirdin?.. — Kavunlar efendim, kavunlar.. * — Çok fena, Hiç yozumu kırpmadim. ,Medreseler lâğvedildikten, sarık kalk- (Hep seni duşundum. — Ben de seni düşündüm, hiraz bastan akmiştim. Bir hafta iki -|Sattımı, 10 lirasını peşin aldım, .tiktan sonra ticarete başladım. Bu sene| veresiye kaldı......... < 4-_-7'7 £ /*_EN'İ ş Vtahilleri <SA Arkadaşlarile iyi geçinen bir genç Samsun okuyu- cularımızdan Ziya da — karakterinin tahlilini istiyor: Mütevazı ve sa- mimi tavır ve ha- iyi ve hoş geçin- Müstemlekeciler düşmanlığını açığa vurdular (Baştarafı 1 insi sayjada) reketlerile etraf- | bükümlerine göre taraflardan birinin na rahatsızlık ver- Imhnnalı olmadığından mer'iyette de- moz. Arkadaşlarile | vam ediyordu. Tarafımızdan mer'iyetlen kaldırıl - mek ister. Alle ha-| Maları istenecek müahedelerin bunlar yatında bir parça titiz davranırsa da bu | Olacağı tahmin olunmaktadır, husustaki şikâyetler yuva — duvarlarını aşmaz. — Kanaatkârlığa — mütemayildir. Kavga, gürültü ve mücadeleye pek yü- naşmaz. vv Herkesle haş geçinen bir ti İstanbuldan Cam. ; tiyarlıkta muvaf. fak olması, ekseri. ya şans ve tesadüf işidir. Başkalarına muntaç olmak endişe- sini taşıyanlar lâzım gelen tertibatı S- mağı da düşünmüş olanlardır. Bu sebeb- le telâşa mahal yoktur. (Herkesle hoş ve iyi geçinmek ve ken- disini sevdirmek) gibi muvaffakiyet sır- Tın) da kendisine uydurmuştur, voa Başlı başına çalışabilir bir genç a —— Bursadan Şişko- Oğlu imzasile soru- luyor: — Başlı başına bir iş yapıp mih , vaffak olacak mt- KŞ yım? - Başkalarının ya- . nında sessiz l Tt makta —muvaffak “olduğu —kadaı başlı başma çalışabilir, Ancak ıüa'iı:üd: sirgemediği için malyetini kolaylıkla memnun edemez. # Ticaret sahasında muvaffak olabilecek Ankara okuyu. cularımızdan Ali> nin mali de şu: — Hangi işlerde muvaffak — olaca- gım? Etrafını gücen- — dirmeden neş'esini muhafaza e'mesini 4 bilmesi ve sevimli Ki A * Son Posta Fotoğraf tahili kuponu (sim Adres DİKKAT Fotograf tahlili için bu kuponlardan 5 adedinin gönderilmesi şarttır. He00çERAEAEAREAAAAAAAAAAEDAERANRARESAAScAE vagon indirdim, sattım. 10 lirasını pe- şin aldım, ötesi veresiye kaldı. Oğlum olacak nâbekâr, benden gizli paraları almış, İstanbulun orospularına yedir. miş. Bunu haber alınca karakolu boyla- dim. Polisler güldüler: — Biz karışmayız, mahkemeye zit. dediler, Dalaverenin içyüzünü anlamıştım. Polisler de oğlumla ortak olrmuşlardı. Benim kavunların parasını paylaşnış. lardı. — Ver bizim kavunların paralarını.. diye yapıştım kamiserin yakasına, Po- lisler de benim yakama yapıştılar ve kelimelerin bütün hecelerini bile telâf-| gönderdiler buraya! Kavunlar efendim kavunlar.. Trak- (Arkasn var) * Payas 2 (Hususi) — Delege Garo Hatay rejiminin ilânı dolayısile mücrimlere u- | mumi af ilân ve Halkevlerinin açılması - na müsaade edileceğini bildirmiş ise de sözün müsbet semercleri görülmemiştir. Garonun yaplığı tahrikler Haleb 2 (Hususl) — Güronun Hatayda Türkler aleyhine yaptığı tahrikler çeşid çe - şiddir; Biristiyanları nasıl ve hangi usuller- le elde etmek iİstediğini daha önce anlat - mıştım. Caronüun Hatayda Kürtler ve Çer - kesler arasında yaptığı tahrikler de ayrı bir tedkik mevzuu olacak şekildedir. Garo seya- hatlerinde Çerkes ve Kürtlere türlü türlü yâdlerde bulunmuştur. Meselâ, Reyhaniyeye geldiği zaman Çerkes köyü olan Yenişehri 16 - 10 - 1937 tarihinde ziyaret etmilş ve Çor kesleri Türklerden ayrı bir grup halinde in -| tUhabata hazırlanmaya davet etmiştir. Kürt. leri de Türklere karşı cephe almağa teşvik etmiştir. 8 - 11 - 1037 tarihinde de Bedrike köyüne giderek Kara Örnerle görüştüğü sa - mat şunları söylemiştir: — Merak etmeyiniz, ekalliyelleri ve Çer - kesleri himaye edeceğiz. Pransızlar Falayın yeni rejiminin tatbikinden sonra da Sancak- da kalacaklardır. İ Misaller Garo Alevilere hitaben: — Çıkaracağınız meb'usların listesini ya- piniz, bana bildiriniz. Bu işler için bizimle istişare ediniz. Her cemaat ancak kendi na - muna rey verebileceklerdir. diye — sarih pro- paganda faaliyeline girişmiştir. Çerkeslere 1$ - 10 - 1997 tarihinde: İşsizlikten şikâyet edenlerinize iş bula - cağım. Sancakta Çerkes bölüğü teşkil ede - ceğim. Çerkes mektebleri açtıracağım. de - miştir. Füliyat Tahrikâtını yalnız nutuk ve söz halihde bi Yakmamışlır. Gerçekten Türk düşmanı olan bazı aşiret relslerine silâh verlimiştir. Goçer aşiroti relal Koçn silâh alanlar arasındadır. - Geçen senedenberi fabnan hükümeti dahilinde Faşist ve Na - Zzist cemiyetleri gibi gençlerden — mürekkeb bir takım cemiyetler türemiştir. Bunlar 4 - deta askeri usülde talim ve terbiye görüyor- lar. Nihayot mahalli hükümet bunların nim askeri sıfatı halz oldukları bahanesile lâğ - vına karar verd. Neticede müzsademeler ol- du. Gençlik cemlyetinii lâğyı dolayısile Pran sızlar ve Löbnan hükümeti erkânı aleybine galeyan vardır. Bu hâdise Pransızların teş - vikiyle meydana gelmiştir. Bunun sebebi de Suriye ve Lübnan müahedelerinin tazdik edilmemesine vesile aramak olduğu — gisli - den gizliye söylenmektedir. Şamdan gelen propagandacılar Püayas 2 — Ulus hususi muhabiri bildi- Tiyor: Şamdan gönderilen dört döktor Rey - haniye ve Kuseyr köylerini dolaşarak halkı meccanen tedavi ederek ilâç tevzi ettikleri ve bu fırsattan istilade ederek ! ahaliye - Siz Arab ekseriyetini intihah- da temin edecek olursanız Süriye sizin için yakıadır, Ermenilerle Aleviler ek - |seriyetsiz kahrsa siz hâkim olursunuz, a | vakıt Frunsızlar da burada kalırlar - tar- zında propaganda yaptıkların: istihbar e- diyorum. Delege Garo kimleri taltif ediyor Diğer taraftan Kuseyrin Firfiri aha - lisinden ve Fransız istihbarat fahri za- bitlerinden Sadık -Hacı İsanın oğlu Mus- tafanın Arab hâmisi sıfatını takınma - sından dolayı teşci mahiyetinde - olarak delege Garo tarafından taltif edildiği de öğrenilmiştir. Türk düşmanlığı Buna mukabil Türklük lehine çalışan Hatay :leri gelenlerine fena muame'e - ler yapılarak bunların her vesile ile ezil- me'erinin Fransızlarca tahtı kaşara alın- dığı muhakkaktır. Bu suretle Hataydaki Fransız memurları şayanı hayret bir far- tı gayret güstererek güya Sancağın Fran- saya ılhakı yüksek menfaatleri icabından imiş gibi hareket etmektedirler. Suriye Hariciye Nazırı Fransaya meydan okuyor Kudüş 2 — Şamdan bildirildiğine gö- re, Hatay rejiminin başlaması münase - .Jyadan iki vagğon kavun getirmiştim. | betile Sultan Selim meydanında büyük ötesi | bir kalabalık huzurunda bir nümayiş ter- tib edilmiştir. Bu içtimada söz alan ha - riciye veziri Sadullah Cabiri Suriyelile- Garo Hatâyda Tü düşmanlığını açığa vurdı Ji ilâve eylemiştir. Sayfa 7 rk Hatayda Türk bayrana tayymayor güü el MA Tentgün gazetesinin sütunları boş çıkal| birinci sayfası şin noktai nazarını anlattıktan sonra e8 cümle demiştir ki; Fransızlar imza ettiğimiz son w deyi tasdik etmiyecek olurlarsa biz kımızı başkâ hükümetlerin yardımi! temin edebiliriz. Bugün karşılaştığımız felâketi dahı b! gçokları da takib edebilir. Fa'cat biz hak kımızı müdafaadan vazgeçmiyeceğ Sancak meselesinin aldığı şeki! yede hükümet partisi aleyhine şiddeti eereyanlar açmıştır. Diğer partilerir. bun dan <stifade ederek hükümet al, Yd propagandada bulundukları anlaşı!mak tadır. no Ğ Garo çara dağıtıyor Hattâ İskenderunda intişar eden Belx de Alexandret gazetesinin & ve 13/11/0T'| tarihli nüshalarında delege Garoyu metl ve Sancağın Fransız himayesinde bırakıl masına dair vâki neşriyattan delege men nun olmuş ve mezkür gazeteyu mükâfa ten elli lira verdiği öğrenilmiştir. Yüksek komiserin sözleri Kudüs 2 — Şamda bulunan Fransız yü, ce komiser delegesi Sancakda Suriye bay rağının Türkiye tarafından vâki ısrar ü - zerine çekilmediğini söylemiş, ve Millet| ler Cemiyetinin Sancağı bazı kayıt w şartlarla Suriyeye merbut telâkki ett'ği 4201 Alay âbidesine çelenk Payas 2 — Ulus muhabiri bikliriyor Son aldığım haberler 29 sönteşrin büy : ramının Beylanda çök güzel geçtiğ'n ve kasaba Ermenilerinin kâmilen bayramıl iştirak eltiklerini, halkın bayram müna sebetile 41 inci alay âbidesin2 giderek çe lenk koyduklarını göstermektedir, Suriye parlâmentosunun kararı Şam 2 (ALA.) — Havas muhabiri bil diriyor: Sutiye parlâmentosu, son toplan- tısında, evvelce 31 mayısta İskenderi Sancağının yeni statüsünü ıınımımğ hakkında aldığı kararı teyid eden yı bir karar almıştır. hhw HGİ Cenevre 2 (ALA.) — «Havas ajansı mu- habirinden» İskenderiye sancağı dahilin- de ilk insihabatın, tevsik ve kontrolü - ne memüur olan heyet âzası Cenevreye avdet etmiştir. Mütehassıslar şimdi in tihabatta tatbiki lâzım gelan kıidelui koyacaklar ve inlihabatın kontrolü )çıı zaruri olan memürin ve müstahdemin hakkmda önümüzdeki kânunusani ayın- da konsey reisine yapacakları teklifleri hazırlıyacaklardır. Mütehassıslar, Sarre plebisiti esnasında tatbik edilen sisteme benzer bir sistem takib edeceklerdir. Hariciye Vekâletinin teşekkürleri Ankara 2 (A.A) — Hatayda yenil rejimin başlaması dolayısile hariciye vekâletine, memleket dahilinden ve ha ricinden pek çok tebrik telgrafları gel- mektedir. Bunların hepsine ayrı aynı cevab yetiştirmek imkâm: meveud o| - madığından hariciye vekâleti —teşek « kürlerinin iblâğına Anadolu — ajansını memur etmiştir.