10 Sayfa ! — BON POSTA Yüksek tah sil gençl .ve. ığı u d heyecanlı bir miting yapdı (Baştarafı 1 inci sayfada) yazıd meydanında büyük protesto mi - daha 12 den itibaren halkla dolmağa başlamıştı. Kalabalık saat 14 Ge doğru son haddini bulmuş, altı bini geçen Üniversite ve yüksek mektebler talcbesinin meydana gelmeleri Gzerine heyecan büyümüş ve miting saati gelme- den evvel başlamıştır. Gençlerin bu coşkunluğu katşısında he- yecanlarından — yerlerinde — duramıyan rektör, Takülte dekanları ve bir çok pro: fesörler de, bu sırada, meydana gelerek gençliğe katılmışlardır. Bu arada talebeler tarafından, Üniver- site bahçesinde kurulan kürsü, derhol Beyazıd meydanına getirilmiş ve miting başlamıştır. Mitinge, gençlerin bir ağızdan söyle - dikleri İstiklâl marşile başlanmıştır. İlk alarak Hukuk Fakültesi adına, gazeteci Aslan Tufan söz almış ve demiştir ki: Türk hakkını alır —- Türkiye haklı olmadığı yerde hak Aaramaz. Hakkını, haklı olduğu için arar ve kuvvetli olduğu için alır, İşte Büyük Kumandan diyor ki: — Hatayda istiklâl başlamıştır. Ve baş- ka türlü olamaz. Aslan Tufandan sonra Tıbdan Cengiz, Hataydaki bayrama mâni olan Fransız müstemleke memuru Roje Garonun İs- mini mevzuu bahsetmiş, bu ismi duyan gençlik hep bir ağızdan infislierini izhar etmişlerdir. Hatib sözlerine yöyle nihayet Wermiştir: «— Başımızda Atatürk, damar'arımızda 'Türk kanı bulundukça Türk milleti har istediğini yapar.> Türkün milli hesabları Üçüncü olarak kürsüye Hukuk son sı - nıfından Osman çıkmış, çok heyecanlı bir nutuk söylemiş ve Hataydaki müstemle- ike memurlarını kastederek: — Türkün milli hesablarile oynan - maz, dikkat, Ateşle oynuyorsunuz, de - Miştir, Tıbbiyeden Reşad hitabesinde Ata » türkün eHatayı kurtarmak namus borcu- dür» sözüne işaret ederek «Atatürkün na- mus börcu, bütün Türk milletinin na - mus borcudur» demiştir. Beşinci olarak da, Tıb Fakültesinden Lebit Fehmi söz almış, söylediği çok he- yecanlı nutkunda: «— Bir Türk mütefekkiri der ki: Bir yerde bir Türke iğne batırıisa bu iğ - nenin acısını bütün bir Türklük dünya- sı hisseder, Hatayda batırılan süngülerin acısını biz kalblerimizde duyduk. Hata- yar. ak vildizina bir gölge kondurmağı bi- le acı bulan Türkler, Hatay istiklâlinden nasıl vaz geçer?» Lebid Fehmi, bundan sonra bir mısra söylemiş ve bütün kütleyi bu misraı tek. Tar elmeğe davet etmiştir! Bunun üzerine binlerce genç hep bir ağızdan tempo ile şunu tekrarlamışlardır. İstiklâl Türke haktır. Hatay kurtulacaktır. EKacbiyattan Abdülkadir, ve 'Tıb Pa - kültesi beşinci sınıfından Tatığın söyle- dikleri hitabeden saonra, son olarak Ede- biyat Fakültesinden İzmirli Şükrü Mu- rad kürsüye çıkmış ve dakikal: lanan kendi yazdığı Kurtardı Türk Hatayın erkinlik öksüzünü, | Bu sözlerden sonra bir sel Bgibi coşan Yüksek tahsil gençliği Beyazıd meyda - rından caddelere doğru taşnuş ve Tak - sim yolunu tutmuştur. * Dün, saat on dörtte, | | | larca alkış- şilri okumuştur. Beyazıd meydanı mahşere dönmüş bulunuyordu. Kız erkek, | bütün ilse, orta mekteb talebelerinin, ve bir gok gençlerin feşkil ettikleri otuz — kırk bin kişilik muazzam bir İnsan kütlesi önünde barınılamıyacak kadar coşkun bir sel halin- de, Beyazıd meydanından Divanyolu cad - desine doğru akmaya başladı. Hemen bütün gençlerin — göğüslerinde, ıiını bayrağından ılî:ılm. birer rozet var- - Bir çoklarının ellerinde —de bayrağımız dalgalanıyordu. Ve hepsinin göğlerinde hak- hi bir Kbirar, sonsuz bir azim, kat'i bir ahâ, ve mukaddes bir heyecan okrunuyordu. O ka. dar ki, yaradılışının başarıcı kudretine hak- kile güvenen bu pervasız gençliğin heyeca- nı, başları Üzerinde nazlı nazlı dalgalanan bayraklara bile sirayet etmişli. Ve bayrak - lar, kudreti, cesareti sonsuz başlar üzerinde taşınmanın zevkile çırpınıyor gibi idiler! , Dünkü mitingden Bayraksız kalan kafileler, yolları üze . rindeki dükkâünlara girerek, bayrak temin e- diyorlardı. Bu kafilelerden birisi, hissiz, tr'en- sız, bir bezirgâna çatmıştı. Hasis dükkân sa- hibi, gençlerin satın almak istedikleri bay- rağın tlatından tek aantim indirmek iste - miyordu. Gençleri bu pazarlığfı uzatmaya mecbur eden sebeb, sadece, üzerlerinde bu- lunan paranın, dükkân satibini doyurmaya yetmemesiydi. O ânin heyecanı içinde, genç- ler, dükkâncının bu çok sırasız ve çok iğrenç hissetini, tabil zamanlarda haklı görülemi - yecek bir hareketle cezmlandırabilirlerdi Bunu yapmadılar. Bayrak almak ümidinden mahrum kalın- ca, yollarına, elleri boş olarak da devam e - debilirlerdi: Onlar, bunu da yapmadılar. Ve içlerinden Iki tanesi, haslz dükkâncı - Tun müstahak olduğu ağır dersi, düşman gözlerini bile yaşartabilecek kadar asil hir hareketle verdi: | Gömleğini, tekneden yeni çıkarılmış bir çamaşıra döndüren teri, ve sıhhatini tebdid eden kuru kânunuevvel soğuğunu dü | meden, sırtındaki yeni pardesüyü, ve ceketi çıkardı. Dükkâncinın önüne fırlattı: — Al bunları.. dedi.. Rehin olarak sak . la, ve bayrak ver bizel Dünkü mitingde, gözlerimi yaşartan Ikin- el bir hâdise de, bir taksi arabasının İçinde gördüğüm hazin manzaraydı: Baştaniyelere sarılmış sarı benizli — zayıf bir gencin göğsünde bir rozet, ve kansız el- lerinin birinde koca bir bayrak vardı: Yanında oturan yaşlı kadın. onun öto - mobilden atlamasına, ve kalabalığa karış - masına hemen hemen sorla mün! olabiliyor- du. Onlara baktığımı gören bir Üniversiteli: — Verem zavallı!.. dedi, ve gözlerini dol - duran yaşları, elinin tersile silerek ilâve etti: — Yanındaki de anasıdır. Sokağa çıkma - mast için © kudar yalyardık ki... Pakat din- kim? Bugünü de yatakda geçirecek olduktan sonra, yaşâamanın münası ne? dedi! Yollarda: e e— Antakya bizimdiri» kelimelerini, hey - betli bir terane gibi tekrarlıyan, e— İstiklâl Türke haktır; Antakya kur- tutulacaktır!. Cümlelerini, bir marş âhengüe tuttaran mMuhtelif kafileler, Taksim âbidesi etrafın - da, tıpkı Beyazıd meydanında — olduğu gibi, | kesif bir kütle halini aldılar... Taksim âbidesi dibinde, gençlerin sar - sılmaz ormuzlarında kurulan bir kürsüye cı- | karılan üniversiteli Zeki Başağa, buraya ma elesef tamamen sığdıramıyacağım çok kıy - metli nutkunü şu cümleyle tamamlıdı «— Münevver Türk gençliği, vüdlerini tut- | mıyan Pransayı, tâ yüreğinden kopan bir haykırışla protesto ediyor!» İkinci hatib şilir Hüseyin Palanın okudu- Hu şiir de, şu yürekten derilmiş mısralarla bi- Akıtarak tariğe, Akdenizi kan gibi, Tatikam kesilmeli, Türklere kurban simdi, Hepimiz yatmalıyız, bir ana kucağında, Antakya toprağında, Antakya toprağında! Bir başka üniversiteli: «— Arkadaşlar... dedi.. Bizden sabır iste. diler, verdik. Bizden söz istediler verdik. Biz den itimad istediler: Onu da verdik. Eğer ka nımızı da İsterlerse, emin olsunlar ki, onu da son damlasına kadar güle güle vermeye and içiyoruz!« Bu andı, en muükaddes heyecanları Bar - hoş eden bir şarap gibi gönüllerine İçiren gençler, dibinde toplandıkları übideye, gö - nülleri kadar temiz çiçeklerini bıraktılar, ve Büyük Atalarına çekecekleri telgrafın o- kunmasını dakikalarca alkışladılar!.. İsüne dayamış. Sessiz, yorgun, fakat sakin ve We istiklâl marşile on y marşını, belki tâ Hataydan bile düyulabilecek — kadar gür bir sesle okuduklanı sönra, ayni heyecan, fa- kat ayni intizam içinde dağılmaya başladı - lar, Gençler, toplanırken de dağılırkon de, he yecanlarının şuurundan şüphelenenleri fil - len teksib eden öyle geniş bir İnttzam gös - terdiler kt, toplandıkları, geçtikleri yerler - de ihtiyaten hazır bulunduruları geniş zabıta kuvvetleri, en ufak bir müdahalede bulun - Yatağına sığamayan bu coşkun insan neh |mak lüzumunu büe duyamadıları.. ri, içinden aktığı caddenin — kenarlarındaki Eminim kt, dünkü, bugünkü, ve hattâ ya- sokaklara da taşdı. Pakat muhtelif kollara İrinki gençliği bir araya getiren dünkü mitin- bir görünüş gi görselerdi. Hataylılar istiklânerine kavu - şacaklarına, Pransız dostlarımız da, tek Tür kün esir yaşayamıyacağına, bir defa dahâ 1- nanırlardı! 'Taksimden İstiklâl caddesine akağ kala- balığın arasında bu kanaatin yüreğime dol- durduğu bir huzurla sürüklenirken, az cvvel takside gördüğüm Hataylı ana ve oğula bir Gaha rasladım: Delikanlı, heyecanların hücumuna daha fazla dayanamiyan hasta başını, anasının göğsüne bırakmış, elindeki bayrağı kendi göğ mes'ud, ağlıyordu! Naci Sadullah Ardahan Ormanlarında vahşi Bir adam (Basrmrafı 1 ünci sayfada) manın ağaçlıklarına dalıp kaybolmuştur. Yolcular kasabaya gelince bu garib adam- ler, herkes hayret içinde . Avcılar klübü, söylenen saha- da büyük bir tarama yaparax şarkın Tar- zanını bulmuya karar vermiş, bu husus- ta hazıraklara başlanmıştır. Klüb men - , bu taramayı yapmak için kar yağmasını beklemektedirler. Hatayın tarihinden Bir yaprak (Baş tarafı 9 uncu sayjada) lef olarak cezasını çekmiş oldu! Eğer bu sefil dönmenin bu alçakça ihaneti yüzün- den kahraman Antakya sukut etmemiş olsaydı, mevcudundan 200 bin kişi kay- beden haçlı ordusu Antakya önünde mu- hakkak eriyıp bitecek ve netice ttibarile Suriye ile Filistin haçlıların eline düş- mekten kurtulmuş ve bu suretle tarihin sereyanı bile değişmiş olacaktı! Fakat Firuzun ihaneti, Suriyede irili ufaklı bir çok haçlı hükümetlerile Filistinde — bir haçlı krallığı teşekkülüne sebeb oldu! * İşte size Türklüğün oralardaki kan hakkını, o ezeli ve ebedi hak yolunda cön veren şanlı Türk askerinin mübarek si- masile beraber gösteren bir tarih sayfa, si..» Oranin topraklarında hem onun, hem cnun gibi Türk yiğitlerinin zerre- leri var. Öyle topraklara onların evlâd'arından başka kim hâkim olabilir? İsmail Hami Danışmend Milli Müdafar ve Maliye Vekilleri İstanbulda Ankara 2 (Hususi) — Müli Müdafaa Vekili Kâzım Özalp ve Maliye Vekili Fuad Ağralı bu akşamki trenle İstanbula hareket ettiler. Tunceliade yararlık gösteren öğretme 1 Çarıkırı 2 (AA.) — Tunceli tedib hare- ketinde büyük yararlık göslererek ya - ralanmış olan yarsubay orta okul türkçe öğretmeni Muammer Dülgere, gösterdiği yüksek vatanseverlikten ötürü bin lira ile mükâfatlandırılma töreni ilbaylık ma- kamında yapılmıştır. Sivas - Erzurum istikrazı muvaffakiyetle neticelendi Ankara 2 (AA.,) — Maliye Vekâletin- den tebliğ edilmiştir: Dört Lüçük milyon liraliık dördüncü tertib Sivas - Erzurum istikrazının sus- kripsyon'u halkın bir defa dâha göster - miş olauğu büyük rağbet ve fazlasile ta- | ların mücssesemize müracaatları menfaatleri icabındandır. Telefon: 42093 . Posta kutusu: — Galata: leb neticesinde müddetinden evve! bu - gün muvaffakiyetle kapatılmıştır. tereff (Baştarafı 1 inci sayfada) yapıldığı fikrini tevlid etmektedir. Dünya piyasalarına nazaran, bilhas memleketimizde altının bariz bir şekilde tereffü elmesi, ellerinde altın bulunanla- rın, bunları piyasaya arzetmemelerini in- | taç etmiş ve piyasadan altın çı hassa Karadeniz havalisinden yapılan iş- tira taleblerine menfi cevab vermek mec- buriyetinde kalmaktadırlar. Piyasada bil- hassa Reşad ve Hamid altınları rağbet görmekte olduğundan, bunlar diğerleri- ne nisbetle hem fazla sürülmekte ve hem de daha yüksek fiat bulmaktarlır. Bu te- zayüdün daha fazla artacağı da söylen- mektedir. Sarrafların da kanaatleri bu merkezdedir. Nitekim bu meseleyi tah - kik eden bir arkadaşımıza tanınmış sar- raflardan biri şu izahatı vermiştir: «— İstanbul piyasasında altın hemen yok gibidir. Şehrimize, ötedenberi İzmir ve Bursa havalisinden altın gelmekte ve Konya ile Karadeniz mıntakası tarafın - dan da toplanmaktadır. Altının müşte - rilerinin ekseriyetini köylüler teşkli «t- mekiedir. Fakat satanların da ekseriyeti gene köylülerdir. Piyasa yükseldikçe a - hci çoğalmakta, bilâkis satıcı âa bu te - reffüün daha ziyadeleşeceğini umduğun- dan azalmaktadır. Nitekim son bir ay zarfında altın isteği, diğer senelere nis - betle çok fazla artmıştır. Maamafih, &l- tının dünyaâ piyasalarındaki mevkii de evveline nazaran yüksektir. Meselâ Frar- sada frangın düşmesine mukabil altın fır- lamıştır. Sanra bir çok memleketier al -| tın. esasını terkettiklerinden, bu memle - ketlerden çekilen altınlar daha doğrusu bankâalarda hifzedilen altınlar yüzünden altın kaçakçılığı da yapılmağa başlan - mıştır. Ama memleketimizdeki tedbirle- rin sıkılığından dolayı, Türkiyeden altın kaçırmak bence imkânsızdır.» Başka bir sarraf da şöyle demiştir: <— Vükiâ, altının kıtlığı yükselmesini intaç ediyor. Anadoluda, bu mevsimde para olduğundan satıcı noksanlığı — var. Fakat, İstanbulda altının azalmasının baş- hea sebebi, bence, dişçilerin sarfiyatı « nın çök olmasından ileri gelmektedir. Va- satf bir besabla bir günde dişçilere 200 kadar altın satıyoruz ki senede 73,000 al- tın eder. Bu rakam az bir mikdar değil- dir. Diğer taraftan da İzmir havalisin - den son zamanlarda altın gelmemektedir. Fiatların tereffüü, ellerinde altın bulu - nanları ihtiyata sevketmiştir. Bundan başka sön zamanlarda, zenginlere altn yapmak merakı ârız oldu. Bu sebeblerden altın piyasadan azalıyor. Yoksa memle - kotimizde kaçakçılığın — yapılabileceğine kani değilim. Çünkü hududlardaki terti- bat çok sıkı ve şiddetlidir. Bundan başka iki esaslı seheb daha mevcuddur: 1 — Gazetelerin neşriyatı, yani altın Hatlarının fırladığına dair yapılan neş - rıyat. Köylünün elindeki altını saklama - sını intaç etmiştir. 2 — Son senelerin modası bütür. şehirli kadınların da altından bilezikler yaptır- malarını inteç etmiştir. Bu suretle yalnız | köylerde toplanan altın, şehirli bayan - | ların kollarında da birikmeğe başladı. Bil- | hassa, kalın ve ağır bileziklerin moda o- luşu, elmasın, pırlantanın son senelerde | âz kullanılması, piyasadan alfının fazla aranmasını, dolayısile de hem azlığını ve hem de fırlamasını doğurdu., | Şebrinozdeki sarraflardan en fazla ıl-î üün se n Altın fiatlarındaki bebi nedir? Muiz Saban kardeşler de, altın hal da şu izahatı vermişlerdir: «— Türkiyede altın sto iddiası varid değil B luğu görülüyordu. Çünkü, kü un azaldığı altın bol: darda idi. Al satardı. İki, üç sene önceleri, İaltın az para ederken elimizdö buluman l Darbhanede halinde Merkoz Bankasına de, bizim gibi, altınını ban- kaya rdü. Bu altınlar tkrar piya- saya çıkmacığı gibi, 986 senesinden ili - baren zürrem mali vaziyetinin düzelme- si de piyasaya altın arzedilmesin'n azlığı nı intaç ett. Bu sebebler dolayısite fiat- lar fırladı. Nevcud vaziyet devam ederse, altın, daha da fırlıyacaktır. Halen piyesada mal olmadığı halde, Anadoludan; bilhassa Ka- radeniz havalisinden çok taleb — vardır. Fakat, bunlara hep menfi cevab vermek Mmecburiyetinde kalıyoruz. Bu fazla tale- bin başlıca sebebi de köylünün vaziyeti- nin iyi olması yüzündendir. Bunlar, ev- velce elden çıkardıkları altınları tekrar topluyorlar. Fakat bu toplayış, bütün al- tın çuşidlerine rağbeti mucib olmakta dır. Bugün piyasada en çok istek gören mallar armalı Hamidiye beşibiryerdesi ile beşinci Reşad altınlarıdır. Bir beşi - bityerdenin, bir altının 11 lira tutması esası üzerinden maddi kıymeti 55 lira tuttuğu halde, bu beşibiryerdeler 70 lira- ya kadar alıcı bulmaktadırlar. Cumhu - riyet altinı da rağbet görmektedir. Bir eumhuriyet zinet altını 125 İira et - mektedir. Bir Hamid altını da 13,75 lira- ya kadar piyasada satılmaktadır. Biz dı 1330 a kadar ahrız. Bu, mür bakımdan malına kıymet vermemesi, cing, ve ceşid üzerinde ısrar etmesi yüzünden ileri gelmektedir, Memleketimizden harice altın çıkarıl - Ması meselesine gelince, bu, bizce im - kânsızdır. Çünkü Avrupa memteketlerin- de, altının piyasası çok daha düşkündür. Fransada, Amerikada ve İngilterede altın fiatı 925-930 kuruş arasındadır. Bu suretle buradan cabha pahalı alınan bir malın. da- ha ucuza, yani zararına satılması için ha- rice çıkarılmasına bir sebeb yoktür. Yal- nız altının Suriyedeki fiatı, memleketi - mizden yüksektir. Altın fiatlarının düşürülmesi için Mer- kez Bankasının harekete geçmesi lâzım- dır. Hariçten 925-930 kuruş üzerinden al- tın satın alimıp, piyasa fistından dun be- delle piyasaya çıkartılırsa, bu tereffüün önüne geçebilir. Bundan başka, ikinci bir tedbire daha baş vurulabilir, Hariçten u- cuz fiatla satın alınan altınlar ile darb- hanemizde zinet altınları bastırılabilir. Bunlar da piyasaya çıkarılınca tabiatile altın flatları düşecektir. Eğer, bu hu - susta bir tenezzül arzu ediliyorsa, yuka - rıda anlattığımız şekilde, Markez Banka- sının faallyele geçmesi, isteniler netice. yi hemen tahakkuk ettirebilir! FARUKİ'nin verdik. Kö; $ KA Va ü CiCi SÜRMESİ Avrupa rimellerinden üstündür. Yakmaz! Dökülmez!! Leke yapmaz İl! Her yıerde Arayınız. M Nafıa Vek âletinden:! 10/1/938 Pazartesi günü saat 15 de 3200lira muhammen bedelli 20 ton Lama de- miri açık eksiltmeye konulmuştur. Muvakkat teminat 240 liradır. Bu işe aid şartname ve ekleri parasız olarak Vekâlet Malzeme Müdürlüğünden alına bilir. İsteklilerin 10/1/938 Pazartesi günü saat 15 de Komisyonda hazır bulunmaları Tâzımdır. — <7886. Belediyeler inşaat müteahhitleri ve tuccarların nazarı dikkatine “K o DEMİR BORU LİMİTED ”şıRKETI Fabrikasının imal etmekte olduğu 3/8«-3» kutrundaki demir. ve galvaniz boruları, su, kalorifer ve havagazı tesisatında kullanılabilir, İhllyıcı olan- 1355