Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
TTT .1 1 SĞ * V) ğ aat . $ O.:.'o:,'ı .â a. 0'b "ı * YA d — Yazan: Ziya Şılıi_ı'" Karadağlıların saraydan gitmesi, Arnavud tü'ekçileri son derece sevindirmişti. Abdülkamicin kendilerine gösterdiği fedakârlıktan dolayı: “Biz de, ölünceye kacar sına xarşı sîdakatimizi muhafaza edeceğiz!,, diye teminat vermişlerdi Ve hiçbir mukaddemeye lüzum gör- tmedcen: : — Gidiyorlar.. demişti. Abdülhamid, bu mübhem” sözden hiç bir şey anlamıyarak sormuştu: — Kimler gidiyor? — Bizim Arnavudlar.. hepsi yatakla- rını topladılar. O anda ÂAbdülhamidin rengi kireç gibi bembeyaz kesilmişti: — Canım, ne olüyor? Nereye gidi- yorlar? Niçin böyle yapıyorlar? Tahir paşa, öfkeli öfkeli cevab ver- mişti: — Be padişahım.. be efendim!.. Bu işi, sen çıkardın. Arnavudlardan ne kö- tülük gördün de bu herifleri buraya getirttin? Bilirsin ki, Arnavudlar, Ka- radağlılarla kanlı bıçaklı düşmandır. Onların tüfekci bölüğüne kaydedilme- sine sırmalı elbiselerle gelin gibi göz- lerinin önünde gezmelerine tahammül edebilirler mi? Abdülhamid, mişti. Çünkü, hepsi Arnavudluğun bi- rer kabilesine mensub olan bu adam- lar, eğer böyle küşkün bir halde Arna- vudluğa avdet ederlerse, hiç şübhesiz ki orada müdhiş bir isyan başliyacak, Rumelinin altı üstüne gelecekti. Abdül- hamid, yerinden fırlamış: — Hay Allah müstahakını versin, o Karadağ prensinin. Bu herifleri başı- ma belâ etti. Kuzum paşa, git söyle Ar- navudlara, bütün Karadağı, onların bir kılına değişmem, Otursunlar oturduk- ZJarı yerde. Ben Karadağlıları derhal geri gönderirim, Diye bağırmıştı. Ve ancak böyle tatlı diller dökerek Abdülhamid Arnavud tüfekcilerin bu Jsyanını yatıştırmıştı. ' Fakat şimdi, ikinci bir üzüntü baş- 'lamıştı. Karadağlıları memleketlerine nasıl yollıyacaktı? Eğer hakikati söy- dliyerek bunları iade ederse, hiç şünhe- siz ki prens Nikolaya karşı pek küçük düşmüş olacaktı. $i Bereket versin ki; zekâ kuvveti im- dadına yetişmişti. Hususi bendegânın- dan Haci Mahmud efendi, kilercibaşı Osman bey, esvabcıbaşı İsmet bey, ma- hud (Doktor Bayram efendi) ile yapı- lan bir müşavere ve müzakereden son- ra, şöyle bir kurnazlığa karar verilmiş- ti: Karadağlıların yemeklerine hergün birer mikdar (Sinameki) karıştırmak. Gülmeyiniz!... Bu işle sinamekinin ne münasebeti var, diyeceksiniz değil mi? Halbuki bu ilâç, derhal tesirini ic- ra etmişti. Ertesi günden itibaren, Ka- radağlı muhafızlar arasında sürekli bir ishal başgöstermişti. O çelik gibi sağ- lam ve dimdik delikanlılar; birkaç gün zarfında yataklara serilmişlerdi. O zaman Abdülhamid birkaç doktor- dan mürekkeb bir heyet teşkil ederek bunları birer birer muayene ettirmiş; «Su ve hava ile imtizac edememiş olan bu delikanlıların hayatları tehlikede- dir. Serian memleketlerine iadeleri lâ- zımgelir,» Diye bir rapor alarak hepsini birden hususi bir vapura bindirmiş, Karadağ prensine göndermişti. Bunları Karada- ğa götürmeğe memur olan yaver Demir bey, aynı zamanda prens Nikolaya bir de mektub vermişti. Abdülhamid tara- fından gönderilen bu mektubda: «Kendilerinden pek hoşlandığım bu delikanlıları, mahaza hayatlarını kur- tarmak için iade ediyorum. Onlardan ayrılmak, bana çok acı geldi. Kendile- ri orada da benim silâhşörlerim unva- ninı taşıyacaklar; hayatlarının sonuna kadar da, burada aldıkları maaşı ala- caklar.» Mealinde bir şeyler yazılmış idi. Karadağlıların saraydan gitmesi, Ar- navud tüfekcileri son derecede sevin- dirmişti. Abdülhamid'in kendilerine karşı gösterdiği bu fedakârlıkfan dola- fena halde sersemle-| yı, memnuniyetlerini izhar etmişler, takım takım gelerek: — Biz de, ölünceye kadar sana karşi sadakatimizi muhafaza edeceğiz. Diye teminat vermişlerdi. Fakat, Ab- dülhamid üzerinde husule getirdikleri bu nüfuz ve tesirden dolayı büsbütün mağrur ve şımarık bir hale gelmişler- di. © Türk tüfekciler, daima sakin ve mü- tevazi yaşarlar; göze çarpacak hareket- lerden daima ictinab ederlerdi. Arab tüfekciler de Arnavudlar kadar şıma- rıklık göstermemekle beraber, onlar da sık sık Abdülhamide arzuhal verirler; münasebetli münasebetsiz şeyler ister- lerdi. Bunların hâmisi de (Kızlarağası) olduğu için hünkâr bunların talebleri- ni de reddetmezdi. “Yalnız bir defa bunlardan iki çavuş mühim bir hâdise çıkarmışlar; İstanbul halkını ve bilhassa Galata ve Beyoğlu taraflarını dehşetler içinde bırakmış- lardı. (Hama) eşrafından, bilmem ne zadelere mensub iki Arab tüfekci, gü- nün birinde Abdülhamide bir arzuhal vermişler; memleketlerinde katil töh- metile tevkif edilen amcazadelerinin derhal tahliyesini rica etmişlerdi. Abdülhamid; adliye işlerine karış- maktan son derecede ictinab ederdi. O RADYO Eugii_nkü program 3 Birincikânun 1937 Cuma İSTANBUL Öğle nesriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 12.50: Havadis 13.05: Plâkla Türk musikisi, Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans musikisi. 19: Radyofo. nik dram: (Aşkın manası) (İstiklâl Harbi hatıralarından). 19.55: Borsa haberleri. 20:] Necmi ve arkadaşları tarafından Türk mu-| sikisi ve halk şarkıları. 20.30: Hava Taporu.| 20.33: Ömer Rıza tarafından arabca söylev. 2045: Muzaffer Güler ve arkadaşları tara- fından Türk musikisi ve halk şarkıları, (sa- at âyarı). 2115: Şan Julya tarafından or- kestra refakatile. 21.46: Orkestra. 22.15: A- jJans haberleri, 22.30: Plâkla sololar, öpera ve öperet parçaları. 22.50: Son haberler ve er- tesi günün proğramı. Pehlivan güreşleri Manisa Karaoğlanlı köyü okulu hima- ye heyeti tarafından okulun yoksul ço- cukları menfaatine bayramın ikinci gü- nü tertib edilen pehlivan güzeşlerine a- şağıdaki ikramiyeler verilecektir: Başa ö0, ortaya 25, ayağa 15 lira. SON MOD RENKLERDE Yeni Venüs Rujları ORANI, MANDARİN, RUBİ, KAPSİN, PURPUR VE KIRMIZI renklerde her simaya yaraşan ve yakışan VENÜS Rujları reklâm fiatına satışa çıkarılmıştır. Çok sabit ve cazibeli ve şayanı tavsiye bu yeni VENÜS Rujlarını muhak- kak teccrübe ediniz. Nureddin Evliya Zade Müessesesi, İstanbul tarihte istiklâlini muhafaza eden bir tek devlet müessesesi varsa, o da (adli- ye) idi. Buna binaen Abdülhamid bu iki tüfekcinin arzuhaline menfi cevab vermişti. Bunlar, bu cevabı alır almaz fena halde içerlemişlerdi. Arzularını Abdül- hamide kabul ettirmek için uzun uza- dıya çareler düşünmüşler; bunlardan bir tanesini tatbika karar vermişlerdi. Nihayet bir gün, kafalarını mükem- melen esrarla tütsülemişler.. ondan sonra da doğruca Galata köprüsüne giderek köprünün tam ortasında durup kasaturalarını çekmişler: — Yassak!, diye, halkın karşısına di- kilmişlerdi. : O devir, öyle bir devir idi ki; bir tü- fekciyi, fesli veyahud sarıklı zühaf ta- burlarından bir neferi uzaktan gören- ler, derhal karşıki kaldırıma geçerler- di. Böyle bir zamanda, arkalarında sa- rıklı zühaf alaymın elbisesi bulunan iki tüfekecinin kasaturalarıniı çekerek köprünün ortasında dimdik durmaları, halka dehşet vermişti. Gerek Galata ve gerek İstanbul cihe- tinden gelenler, derhal geri dönmüşler- di. Köprünün üzeri, birdenbire boşalı- vermişti. (Arkası var) * ' b Bir Doktorun Günlük CUMA .Ş Notlarından ) | Kızıl teşhisi Ve tedavisi ni SK z Dünkü yazımızda kılızın ârâzı hakkında birçok izahat vermiştik. Kızılda döküntü vücudün her tarafını istilâ ettiği zaman yalnız alt ve üst dudaklar Ve alt çenenin orta kışminda çok bariz bîî' solgunluk müşahede edilir. Diğer yerlerin kırmızi- lığına göre bu solgunluk nazarı dikkati celbetmelidir. Buna filota ârâzı denir. Bu, kızılın teşhisinde çok büyük bir alâ- mettir. Birçok diğer döküntüler de kızı- la benzerler, fakat bü söylediğimiz ârâz orlarda yoktur. - Kızıl böylece teşhis olunduktan sonra te- dır. Bazıları bu seromu kat'i bir tesir ya- pamadığından dolayı yapmazlar. Fakat muhakkak yapılmak lâzımdır. Gerçi dif- teri seromu kadar kat'i değildir. Fakat bu serom kızılın ihtilâtlarının önünü al- ması dolayısile ve hastalığın şiddetini kırması dolayısile çok istifadelidir. Za- ten ellimizde başka vasıtal tedavi de ol- madığından bunu yapmak — mecburiye- | boğazıni muzadı taaffün İlâçlarla çok temizlemelidir. Bütün sirayet vasıtası a- ğız ve boğazda İfraz olunan maddelerde- dir. Deri dökerken de sirayet vaki oldu - ğu eskidenberi iddia edilir. Buna riayet etmek lâzımdır. Fakat deriden sirayet | meselesi ye tehlikesinin eskisi kadar kıy- meti kalmamıştır. Sekizinci günden sonra hastanın bütün cildinin alkol kanfre ile her gün friksi. yon yapılması çok İyi neticeler veriyor. Cildi dezenfekte eder ve sirayetin önünü almış bulunur. Kızılda her dört günde bir defa idrar tahlili yapmak ve albomin aramak lâzımdır. Kızıl böbreklerde çok ihtilât yapar. Ve llk haftasında yaptığı gibi ikinci ve üçüncü haftasında da ge- ne bu albomin ihtilâtı çok görülür. Sık sık idrarı kontrol ettirmelidir. Kızıl kulakta orta kulak iltihabi müsta- kimi yapar. Dikkat etmelidir. Kızıl sekiz gün tuzsuz perhizine tabi tu- tulmalıdır. Süt, yoğurt, hoşaf, muhalle- bi, komposto, çay, ılhlamur gibi şeyler, ondan sonra da çok tüzlu olmamak şar- tile çorbalar, bisküvi, patates gibi şeyler verilir. İdrarda albomin olmayınca yavaş yavaş sebzeler ve meyvalar, hamur işi şeyler ve nihayet en sonra et veriliyor. Kızıllı hastalar lâakal 6 hafta teerid e- dilmelidirler, Ondan sonra bütün ev eş- yası dezenfekte edilir ve çocuk serbest kalır. tavisi takib edilir. Kızılın seromu var- | tindeyiz. Hastaniın ağzını, burnunu ve || (*) Bu noltları kesip saklayınız, yahud bir albüme yapıştırıp koöleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanmızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. ESMSEARE D — Leeeeiz 5 ,Y A pp A * » OKT LAİ AĞAUA ŞiT 4 Bayramda büyük futbol maçları yapılacak İstanbul lig maçlarının beşinci haftası “oyunları pazar günü, Kadıköy, Taksim ve Şeref sahalarında yapılacaktır. Bu haf- .- taki ocyunlardan Fenerbahçe - Güneş, | Galatasaray - Vefa, Beşiktaş - Beykoz maçiarının kendilerine mahsus büyük bir ehemmiyeti vardır. Fenerbahçe - Güneş Bu maç, haftanın en mühim oyunu - duür. Fenerbahçe ligde en sağlamı mevki - de olduğu için bu maçı da galibiyet Jis- tesine kaydetmek için çalışacaktır. Gü - neş takımı bir mağlübiyet ve bir bera - berliği Golayısile ikinci bir mağlüb'yete :uğramamalr. için bu oyuna büyük bir e- -heramiyet verecektir. Güneş takımı maçı ikaybecîerse milli kümeye seçilmesi işi bü- !yük bir tehlikeye girmiş olacaktır. Güneş müdafaasının zayıf olması, Fe- nerbahçenin çok kuvvetli olan hücum hat tı karşısında oldukça sıkıntı çekecektir. Beşiktaş - Beykoz Büyük maçları ilk ağızda atlatan Be- şiktaş, artık büyük sayı farklarile ha - sımlarını kolaylıkla mağlüb etmektedir. Beykoz takımı bu sene kendinden ürrid edilen oyunları gösteremediği için hak - kında heslenen bütün ümidleri suya dü- şürmüştür. Bununla beraber ihmali caiz | bir kuvvet değildir. ; Galatasaray - Vefa Ötedenberi memlekette en düzgün fut- bol oynamakta olan Vefa takımı, bu mev- sim maçlera çok güzel başladı. Şimdiye kadar yaptığı maçlarda ya! - niz Beykozla berabere kalan Vefanın bu haftaki oyunu onun ligde ve milli küme- deki yerini aşağı yukarı tayin edecektir. ' Şimdiye kadar on dört sayı sapmış olma- gı hücum hattının kuvvetine delâlet e- der. Galatasaray takımının ligdeki nazik yerinı hesabliyarak bu maça fevkalâde e- hemmiyet vereceğini de nazarı itibara a- lacak olursak maçın cereyan edeceği gü- zel şekli tahmin etmek çok güç olmı - yacaktır. L İstanbulspor - Eyüb Bu müsabaka ligde sonuncu kalacak bir takımın mücadelesi halinde geçecek- tir. İstanbulspor henüz takımını istediği şe- kilde kuvvetlendirememiştir. Takimın hücum hattı müdafaasının yükünü ha - fifletecek kadar kuvvetli değildir. Beşıktaş karşısında çok müşkül vazi - yette kalan Eyüb iyi bir müdafaa yapar- sa, ligdeki son şansını bir defa daha de- nemok fırsatını bulmuş olacaktır. Süleymaniye - Topkapı Bu müsabakanın kendine mahsuz bü- yük bir ehemmiyeti vardır. Ligde sonuncu kalmamak için bir mü- cadele balinde tereyan edecek bu maçla galib çıkan taraf birinci ligdeki yerini biraz daha kuvvetlendirmiş olacaktır. lenmesi ihtimali daha fazladır. Ömer Besim Bayramda yapılacak maçlar " Galatasaray - Trikölor | FKĞ v te iç grAS) İt B satam - adü hat -— 1 a d A l F VS C CT YA Fenerbahçe lig maçı olarak Güneşle ve hususi olarak da Beşiktaşla karşılaşıyor. Galatasaray da bir Romen takımile maç yapacak Oyunun Süleymaniye lehine netice -| Geçen sene yapılan Fener - Güneş maçından bir enstantene maç yapacak olan Romanya takımı bay « ramın üçüncü günü Galatasarayla da bij müsabaka yapacaktır. ; Aralarında bir Romen ve on Macar fut bolcü hulunan bu takım sür'atli futbal oynamakla maruftur. Trikolor muhteli senelerde Romanya şampiyonluğunu ka zanmıştır. Bu müsabaka Taksim stadında yapıla caktır. Fenerbahçe - Beşiktaş _ Bayram tatili vesilesile iki büyük takm mın hususi bir şekilde karşılaşmış olma- ları enların lig maçlarında berabere kabk mış oldukları için hususi bir alâka u - yandıracak mahiyettedir. Müsabaka Ka « dıköy stadında pazartesi günü yapıla - caktır. Lig maçlarının yeni - hakem İistesi İstanbul futbol ajanlığının mem'eketiş ilk defa bir yenilik olarak maç hakemle rinı evvelden tesbit etmesi haxem mese- ieleri üzerindeki gürültüleri bir hayli öne lemişti. Bazı bakemlerin maçlara muntazanı gelmemesi üzerine bu muntazam iş bir takım karışıklıklar meydana getirdiğin - den dün birinci lige dahil klüb murah - hasları hir toplantı yâparak yeniden ha kem seçmişlerdir. Fikstürde evvelce yer almış hakemle ç rin yeri bu suretle yeniden tedkik edil « miş ve bir çok maçların hakemleri de- ğiştiri)mıştir. Doğişen hakem listesini aynen neşre « diyoruz: Galatasaray - Vefa. Rüşdü (Beşiktaş)'. Galntasaray - Beykoz. Feridun Kılış: (Eyuüb). Galatasaray - Güneş. Feridun Kılış (Eyüb). Galatasaray - Fenerbahçe. Faridun Kı- lıç (Eyüb). Galatasaray - Eyüb. Ahmed Adem (Ka- sımpaâşa). Beşiktas - Süleymaniye. Şazi (Güneş). Beşiktaş - Topkapı. İzzet Muhiddir. (Galatasaray). Beşiktaş - Beykoz. Feridun — Kulıç (Eyüb). Beşiktaş - Vefa. Feridun Kılıç (Eyüb), Beşiktaş - İstanbulspor. Cafer (Fe - nerbahçe). Fenerbahçe - Eyüb. Adnan (İstar.bul- spor). Güneş - Vefa. Nihad Asım (Galata « saray). Güneş - Topkapı. Ahmed Âdem (Ka « sımpaşa). Süleymaniye - İstanbulspor. (Beşiktaş). İstanbulspor - Eyüb. Bürhan (Galata « Rüşdü İsaray). / Bayramda Şişli ve Pera takımlarile iki | ETa KB FT A A e Biyer ei Sar ae GKi — ei KOLERĞA L LA EELIR T - - Beykoz - Eyüb. Bürhan (Galatasaray). *