Hergün —— Yazı Çok Olduğa İçin Bugün Konamadı Şehir Meclisinin dünkü toplantısı (Baştarafı 1 inci sayfada) Bu sokakta eskiden «uygunsuz kimse- Wr> varmış. Fakat bu «uygunsuz kimse İer» oradan çoktan sürüldüğü halde, bi - çâre sokak suişöhretinden kurtulama - mış. «İnsanm adı çıkacağına canı çıksın!» derler. Anlaşılıyor ki, adları kötüye çı- Kan sokaklar da, talihsizlikten yana, İsimleri fena çıkan insanlardan geri kal- miyorlar. Nitekim, «Feridiye» sokağında oturanlar, mevsimsiz, vakitsiz ve biçimsiz giyaretlerle rahatsız ediliyarlarnış. Çünkü bu töbekir ölmüş sokağın vefakâr müdavimleri, oradaki kapıları, bâlâ aynı Iâübalilikle çalıyorlarmış. Şimdi, orada oturanları, mahud «Feridi- Yes nin sulşöhreti yüzünden kâciz olunmak- tan kurtarmak için e sokağa yeni bir isim takılacakmış: «Temiz Sokakis Âzalar, bu teklife hiç düşünmeden syn ce- vabi verdiler: — Muvafiki, Elbet te muvafiki. Töbekâr olan kadınlar isimlerini değiştirirler de, töbekâr olan 40- kaklar değiştirmezler mt? Temenni edelim ki, teş günde, Beyoğlunun diğer bazı maruf sokukları da aynı âkıbete kavuşmunlar. Ve onların levhalarında da şu isimleri okuyalım: «Bakireler sokağı» «Melâikeler caddesh a Onu takib eden teklif de, merhum şaır Ab- dülhak Hâmid'e dairdi. Kabul edilen bu teklire göre, Abdülhak Hâ- midin evine bir plâka alacak, ve Taksim- deki enddeye konulan: «Abdülhak Himld, ##mi, Üstadın içinde yaşadığı sokağa nâklo- Yunacak. Dün Şehir Meclisinin bu kararlarına iki de temenni Hüve edildi Halkevlerinin kütübhanelerinde birer Ab- dlhak köşesi bulundurulmaz, Üniversitemize, bir şeref sütunu dikilmesi! ve Hümid gibi büyliklerimizin isimlerinin bu sütuna altın harflerle yazılması. * Dün verilen bir diğer karara göre, artık, vinumi evlerde çalışan kadınlar, aşıladıkları bastalıkların tedavi masrafını ceblerinden verecekler. Yani, belediyenin, orağa gidecek olanları bastalığa yakalanmaktan korumak için ala- Gağı tedabirin, ve vesaitin masrafları, her a- yin muayyen samanlarında, o evleri işleten- lerden #ahst) edilecek! * Ve... Belediye zabıtası tullmatname proje. sinin müzakeresine devam edildi, Müzakere edilebilen üç maddenin en fazla münakaşa koparanı şu oldu > «Yollarda ve meydanlârda, belediyece ko- nulmuş olan kanapelerden başka yerlerde, ve evlerin, dükkânların sokak üzerindeki kapı- Yarı önünde oturmak suretile sokağı işgal etmek yasaktır» Canım, bu maddenin de münakaşa edile- bilecek neresi var? diyeriksiniz -Fühakikm; Resimli Makale: SON POSTA Şarkı ve garbı ayıran farklar.. İkinciteşrin 18 —— Garb memleketlerinde ları gözden geçiriniz. Aralarında seviye dikkate çarpar bir şekilde göremezsiniz, hissedilmiyecek de- recede azdır Buna mukabil şark memleketlerinde seviye ve servet farkı derhal göze çarpar. bir pazar günü dolaşmaya çikan- ve servet farkını (lezzet ve fazlalık ki sine hasreder, şark Garb gıdaya sadece vucudu beşleme noktasından bakar, usmına bakmaz, artırdığı parayı giyinme- İse bilâkis gıdanın lezzet kısmına bakar, parasının en büyük kısmını buna harcar, giyinmeyi»ikinci dereceye bırakır. Biri garb, diğeri şark düşüncesidir. SÖZ ARASINDA Köşeyastığı Müsabakası tesmini gördüğünüz yastık kazanmış - tır, Bu yastık, tıpkı bir göz biçiminde - dir. Evlenmek için takib edilen garip bir usul Dünyanın en zengin adamlarından sayılan 57 yaşında Belçikalı Aben Brükselde güzel bir dansöz ile tanış ri mış ve onunla birkaç sy birlikte yaşa- mıştı. Dansöz Peşteye gitmek üzere Belçikalı zenginden ayrılırken eğer bir erkek çouğu dünyaya getirirse mâzisini nazarı dikkate almıyarak kendisile ev- Jeneceği vâdini almıştı. Aben'in sevgilisi şimdi Belçikalı bir hastabakıcının bulunduğu bir doğum hastanesinde bir erkek çocuğu doğur - muştur. Bu hâdisenin telgrafla Aben'e bildirilmesi üzerine hemen Peşleye ge- lerek vâdini yerine getirmiş ve geçen pu madde, evvelâ hiç bir itiraza mahal bırak-|salı günü 19 yaşında bulunan bu dan- miyacak kadar dört başı mamur görünüyor, |söz ile evlenmiştir. Fakat bakın Selimi İzzet ne diyor; Efendim... Bu madde değiştiriimen. | #ordun “Sulh gemisinin, İstanbul şehrinin kenar mahallelerinde, iç- lerinden otomobil değil, yük arabası, hattâ beygir, eşek bile geçmiyen sokaklar var. Bu hazin âkıbeti 1915 ilkkânununda, otomobil kralı Han- #okakların, iki odalı evlerinde oturan fukirjri Ford bir gemi satin "alarak, ismini vatandaşlar, faraza bunaltıcı bir yaz gece-| «Sulh vapurus koymuş, bununla Avru- sinde, nasıl hava alacaklar? Kapılarının ö-| pava seyahat etmişti Oraya varınca da Düne iki sandalye atıp biraz soluk almasın-| 1916 Noelinde, siperde çarpışanları çekip lar mı? Böylece başlıyan münakaşa, şöylece devam etti: — Ne demek... Sokak ortasında hava mı alacağım ve harbe o mMhayet vereceğim demişti Fakat karın ayağı öyle çıkmadı. Sefer, muvaffakiyetsizlikle neticelendi. Almırmış? Bu münaadeyi verin de, görün) ve Ford hayal inkisarına uğrıyarak Ame- siz sokakların halini, Alimallah, csdde orta-| rikaya döndü. sına nargile kurarlar! Son günlerde bu sulh gemisinin enka- — Hem ne münssebal efendim... İştanbu-İzınn bir mühirrmat fabrikasına satıldı- hu hava alacak yeri mi Şek? Belediyenin retırdığı koskoca parklar inler, cinler için mi? Gitsinler, oralarda istedikleri kadar ha- valansınlar! ğı haberini alan Ford: «— Desenize emelimde muvaffak ola- madım. Şimdi gemiyi parçalayıp, erite- Neticede, bu maddenin müdatileri ağırjce” ve bunlardan kurşun yapacaklar» bastılar. 30 uncu madde de kabul edilince, relâ Nesib Berdengeçti: — Kari değil mi? dedi... Bugünlük müza-| kere küfl deği mi? Müzakere, bittabi kâfi görüldü. Fakat bu uzun ocisenin yorgunluğu arasında Necib Serdeng” ;ti ilk defa olarak, mesilisin bundan sonraki toplantı gününü bildirmeyi unuttu! Eğer âzalar bundan sonra toplanacakları günü tahmin etmekte müttefikan İsabet gösterirlerse, sehir meci izin «nde ferase- ine, dirayetine deği, kerametine de iman #yliyeceğim! Naci Sadunitah Ve münakaşası 30 dakika süten demiştir. Şikagoda (yapılan bir köşe yastığı l müsabakasında — birinciliği, (o yukarıda! #. HERGÜN BIR FIKRA On kuruş bahşiş Hasis hüngür hüngür ağlarmış. O- nu bu halde görenler sormuşlar: — Ne ağkyorsun, ne oldu? Hasis cevab vermiş: — Yüz Wire kaybettim. — Vah vah, bulmak ümidi de yok ha? — Buldular, getirdiler; &sl ona ağ- kyorum ya! — Neye? — Bulup getirene on kuruş bahşiş vermek mecburiyetinde kaldım da. » Dünyanın en çok Sevişen çifti Berlin hayvanat bahçesi direktörü - ne bakılacak olursa, dünyanın en Çok sevişen çifti yukarıda resmini gördü - ğünüz Berlin hayvanat bahçesindeki arı koca su aygırlarıdır. Pamuk toplamak için bir alet keşfedildi Amerikada pek çok senelerdenberi pamuk mahsulünü toplayacak bir ma- kine yapılması için bütün makinistler büyük gayretler sarfetmekle idiler, Son zamanlarda böyle bir makine ya - pılabilmiş ve bütün pamuk toplayan - laf tarafından kullanılmağa başlan - mıştır. Bu makine son derece mütekâmil sa xılmaktadır. Mahsulü tamamile topla- dığı gibi i i ve kölüsünü de seç - mektedir. Bir saat içinde 4,000 metre murabbaı mahallin pamuğunu bu $u” retle toplayıp seçmektedir, Yeni maki- neler şimdiye kadar Ameriksda pamuk toplamak için çalıştırılan işçilerin mik- darını 2 milyondan beş yüz bine indir. miştir. Nobel mükâfatını Kazanan muharrir kâfatı kazanan © ncı Fransızdır. On - den evvel hep Fransız olan Suliy - Prudhomme, Mistrol, Ronion Rolland, Anatole France ve Bergson da bu mü- kâfatı almışlardır. Dünyanın en garip vasiyetnameleri İmza yerine parmak işareti bulunan bir vasiyetnamenin muteber ve hükmü cart midir? Londra mahkemelerini he - mende ilk defa işgal eden böyle bir me- sele hakkında İngiliz bâkimleti hüküm- lerini vermişler ve parmak işareti ile 0- lan, vasiyetnamenin muteber ve hükmü cari olduğunu kabul etmişlerdir. Bu mü- nasebetle gâzeteler bazı garib vasiyetna- melerden bahsediyorlar, Meselâ birisi varis yapmak istediği bir genç kızın fotoğrafının arkasına «her şe- yimi buna bırakıyorum. diye vasiyetini yapmıştır. Diğer bir kadın da dünyanın en uzun vasiyetnamesini yapmıştır. Bü vasiyetname 1066 sayfa ve 95,940 “keli - meden mürekkeb imiş. Vasiyetnamede koyduğu şartlarından birisinde hiç bir veçhile yaşından bahsedilmemesini ve mezar taşına doğduğu tarihin konma - masım ısraren istemekte ve buna mu - | halif hareket eden varislerin haklarını “kaybedeceğini zikretmekte imiş. İSTER Bir gazetede okuduk: İNAN, «— Bırkaç sene evvel Dersimde (3) metre kutrunda, (0,0) metre uzunluğunda bir ceviz ağucı kesilmiş, bu ağacı kesil. | diği noktadan bir Karadeniz limanına kadar getirmek için I e a e a STER İNA NMA! İ için Almanyadan sureti mahsusada gelen ve matluba muvs- arkadaşımızın doğrı fik bulan bir mütehassısa tamam (11,000) Uraya satılmış» Evet bu setirları muhterem bir meslekdaşımızda okuduk ve 4 sözlü olmasına rağmen hikâyesinin ha- (4000) lira nakliye ücreti verilmiş, sonra bu ağacı görmek | kikat olabileceğine inanmadık, fakat ey okuyucu sen: İNAN, İSTER İSTER İNANMA! a Sözün Kısası Oku da İnanma İsmet Hulüsi ün sabahleyin evden çıktım. Akşam evgimesdöndüm. Bütün bu müddet esnasında hiç sinirlenmedim. * Sokakta hiç bir dilenci bana el aç - madı. * Beyoğlu caddesinde koluma çarptık - tan sonra bana dönüp: ç — Gözün kör mü be adami diyen ol - madı. * Haliç vapuruna bindim, vapur iskeleye tam vaktinde gelmişti. Gene tam vak - tipde hareket etti. * Sokakta kavga edenlere rastgelmedim. * Kadın eşyası satan mağazaların came kânlarının önünde bir tek kadın dur - muyordu. * Öteberi alacaktım; hangi mağazaya gir- dimse hepsinde de bir tek flat söyledi - ler. Ve pazarlığı kabul etmediler. * Kömürcüye uğradım, kömür alacak - tam. — Kaça? Dedim, Bana bir ay evvel söylediği fin- ta söyledi. * saatimi Karaköydeki saatle Ayar ettim. Eminönündeki saatle de, Beyazıddaki sa- atle de saniye şaşmıyordu. * Yağ aldım. Zerre kadar hilesi yoktu. İsmet Hulüsi Bütün Japonyada İngiltereye karşı Hücum şiddetlendi (Baştarafı 1 inci sayfada) Nevyork 17 (Hususi) — Amerika mat- buatı 9 Jar konferansının vardığı netice- yi hiçten ibaret saymaktadır. Nev-York-Times gazetesi: | — Acınacak bir vaziyet, diyor. Journal af Commerce ise: — Japonyaya karşı iktısadi abluka ya» pılmasına ve Çine“iilen yardım edilmesi- ne karar verilmedikçe işin içinden çıkıla- mıyacağını kaydetmektedir. Romadan bir ses Roma 17 (A.A) — Havas ajansı mu - habirinden: İtalya ile Almanyanın, Çin ile Japonya arasında mutavassıtlık yapmak Üzere bir müdahalede bulunmalarına İtalyan me- hafilinde cevsimsiz nazarile bakılmakta ise de bu ki bir müdahale, İtalyan dip- lomasisinin ulaşmak istediği geye olmaX- tan çıkmam Ayni mohafil, Japanya- nım ne Brüksel konferansıhı ve ne de A- merikanın tavassutunu kabul etmiyece - İğini, fakat zaman geldiğinde İtalya ile Al mânyanın müşterek bir hareketlerinin muvalfakiyetle neticelenebileceğini be - yan eylemektedir. TAKViM Rami seo 1353 2 ei Teşrin Arabi sene 1556 Kasım n 18 Resmi sene 1937 Kalemin kuvveti bileğinkin - den müessirdir