şampiyonunu Türkiye ikincisi Mülâyim Hindistan 26 dakikada yendi SON POSTA Maçtan sonra Tekirdağlı ile Mülâyim bir münakaşadan sonra yarın güreşmeğe karar verdiler Türkiye ikincisi Mülâyim pehlivanla Hindistan şampiyonu Faddal Muhammed arasındaki güreş dün Taksim stadyomun- da yapıldı. Havanın mütemadiyen şiddet- li yağmur tehlikesi ifşa etmesine rağmen üç binden fazla meraklı dedikodusu bir buçuk aydan fazla süren güreşi görmek zevkinden kendilerini mahrum — bırakâ- TMmamışlardı. Mülâyim - Hindli mindere 937 yılı başaltı birincisi Hayati Ve ayni yılın başaltı ikincisi- Sındırgılı İbrahim pehlivanlar çıktılar. Yarın için çok büyük ümidlör - vâde- den bu iki genç sevimli ve usta pehliva- Dih mütemadi bir hızla hareket içinde feçen güreşleri seyircilerin heyecanları- Ni coşturdu. Netrede bütün tahminler hilâfina Sındırgilı İbrahim başaltı şam- Piyonunu 17 dakikada tuşla yendi. — Sıra günün en mühim güreşine gelmiş- ti. Meydana evvelâ koyu cam göbeği ren- #inde kalın bir kumaşa bürünmüş oldü- u halde Hindistan Şşampiyonu çıktı. Yumruklarını sıkıp şehadet parmakları- Ni açarak ve sağ ayağı ile iki elini havaya kaldırarak halkı, resimlerinde gördüğü- Müz milli usulile selâmladı. Onu Mülâ- yim pehlivan takib etti. Güreşin orta hakemliğini bermutad Cemal pehlivan üzerine almıştı. Yan ha- kemliklerinden birini Mazhâr hoöca, di- Gerini de Sami Kârayel yapıyorlardı. Gü- Teşin evvelü 20 şer dakikadan iki devre olacağı ilân edildi. Fakat seyircilerin şid- detli itirazlari üzerine bu müddet bir sa- ate çıkarıldı. 'Tam saat 16,05 de başlıyan güreşin ilk dakikaları hemen bütün tecrübeli p vanlar arasındaki gürı ü £ Ankara lig maçları da bi anlaşıldı. Mülâyimle Hindli bir arada iki rakibin birbirlerini denemelerile geç- V. İlk hücumu Hindli yaptı. Belinden kavradığı Mülâyim pehlivanı yere yu- varladı, yalnız Mülâyimin vücüudünün yarısı minderden dişarıya düştüğü için bakem iki pehlivanı ortaya çekmek üze- re düdüğünü öttürdü, Fakat Hindli hiç oralı olmuyor, düdüğe, halkın feryadla- tina, Hakemletin ihtarlarına kulak as- miyor. i Minder dışında güreşi bırakmış bulü- balıyordu. 'Nıtirıdg Hinalinin _ındııınd.ı__'. ğ düdük ku- haftaya başlıyor Harbiye takımı Ankara liginde yer aldı. Çankaya klübü de Demirspor'a birleşti Lig maçları nihayet önümüzdeki hafta içinde başlıyor. Burada ötedenberi mev- tud Ankarabücü - irliği reka- Beti nisbeten hafiflemiştir. Çünkü uzan Zamandanberi bu iki takimin yaptığı Maçlar ekseriya beraberlikle nencet""- Yahut pek a bir tarafın galibiye- tile sona ererdi Tükin üç dört bafta cv- Vel Yapılan Ankara şâmpiyonası macin- & Ankaragücünün Gençlerbirliğini 8-0 SiDİ büyük bir farkla yenmesi, fazla ola- Tek © maçtan evvel hususi bir kargılaş- Mada gene ayni takımı $0 yenmes! bu Toksbeti kısmen olsun sö! tür. - Vakığ bugün Gençlerbirliği olanca kuvvetile lig maçlarına hazırlanıyor. Va- Ziyet böyle iken ortaya yeni bir mesele Ççıktı. O da Çankaya ve Demirspor klüp- lerinin birleşmesidir. Bir hafta evvei se- Relik kongresini 'yapan Çankaya klübü #rük; yalnız olarak faaliyet sahasında ilerliyemiyeceğini buna da mali vaziyetin #€beb olduğunu görerek ve anlıyarak fa- sliyetini tatile karar vermişti. Lâkin ayni |çe tnmmek köngrede örtaya Bazı fikirler atılmıştır. Bunlardan birisi de; diğer bir klüple bir- leşmek fikridir. Bu fikir kabul edilmiş ve idare heyeti seçilmiş ve bu idare he- Yetine de başka klüple birleşmek husu- susnda karar verebilmek için azanıl salâ- hiyet verilmiştir. İdare heyeti Demir- spor klübüne müracaat etmiştir. Bu tek- Tif memnuniyetle kabul edilmiştir. İki klüp idare heyeti temasa gelmiş, ne- ticede formanın sarı kırmızı, klüp ismi- nin Demir - Çankaya olmasına ve lig Maçlarına iki taraf oyuncularından kuru- lacak en kuvvetli bir takımla çıkilması- La karâr verilmiştir. Şu halde Ankara lig maçları bu sene Dek hareretli niseeirtre Rür de bul liede nülürse heyecanın gözle görülür bır va- ziyette olacağını kestirmek güç olmasa gerektir. Demirspor ve Çankaya klüple- rinin birleşmesile bir arada toplanacak oyunculara şöyle bir bakış bu yeni taki- mıin küvveti hakkında bize bir fikir ve- »ebilir, İbrahim, Nihad, Gazi, Orhan, Kimil, Foad, Fethi, Mustafa, Hilmi, Hay- rullah, Vensan, Arif, Zekeriya, Nuri, K. Şefik, İbrahim, Hüseyin, Hayati, İsmai:, Osman, Şevket gibi Ankaranın birinci sımf oyuncularının bir arada toplanmasi bo takimin kuvveti hakkında darih bir kanaat verebilir. Bu seneki Ankara ligi şu takımlardan teşekkül edecektir: Ankbaragücü, Genç- Jerbirliği, Demir - Çankaya, Harbiye, Muhafızgücü, Altınordu, Kırıkkale, Gü- wençspor... Bütün bu klüplere lig maç- Jarı başında iyi ve şanslı oyunlar temen- ni Gderim. Yazımı bitirmeden, Çankaya- Bnın teklifini memnuniyetle kabul fde' vek onların on bir senelik faaliyetini hi- ten kısmen kurtarmış olan De- mirspor idare heyetinin yerinde düşün- mesini takdirle karşılarım. Selim Tezctn Galatasaraylılar Bursada Merinosspora 9 gol attılar Bursa, 29 (Telefonla) — Merinosspor- lar Galatasaray takımı buğün Bursada karşılaştılar. Galatasaray — birinci haf. taymda sıfıra karşı 3 le galib. İkinci haftaymda Merinossporlular Ga- latasaraya bir gol atmışlardır. Galatasa- raylılar bu haftaymda altı gol daha atarak 9 gol ile Merinossporu yenmiştir. Merinosspor takımı iki aylık genç bir tekımdır. Bu netice tabif bir esratia kar. <ılanmıştır. j nlm M l:fıı maddi karşilik beklemiyecek. hata işlediği zaman oyun düdükle değil, lılllc durdurulurmuş. Hindliye burada zil bulunmadığı izah ve düdüğe itaat etmesi ihtar olundu. Ye- niden başlıyan güreşin onuncu dakika- İsından ititaren rakibini yere yuvarlayıp |kat'i hâkimiyeti eline alan Mülâyim peh- | livan gene bütün tahminler hilâfına ko- | ca Hindliyi güreşin 286 ncı dakikasında 10 saniye süren mükemmel bir tuşla yen- di ve uzun alkışlara hak kazandı. Tekirdağlı - Mülâyim Güreşten sonra stadyom binasının ida- Te odasındı Mülâyim pehlivanla Tekir- dağlı Hüsoyin arasında bir münakaşa çıktı. Tekirnağlı Hüseyin Hindliyi Mülâ- yimden dahi az zamanda yeneceğini söy- lüyor, Mülâyim ise bilâkis Hindlinin Te- kirdağlıya gülib gelebileceğini iddia edi- yordu. Lâtife şeklinde başlıyan bu iddi-| alar gittikçe şlddetlendi ve Mülâyim poh- | livan eski hesabları açarak kendisinin | Tekirdağlıya haksız yere mağlüb sayık- ' #ığını ileri sürdü. Buna hicddetlenen Tekirdağlı hemen |smdi burada güreşelim diyerek Mülâyi- |xin üzerine yürüdü. Orada bulunanların müdahaleleri olmasaydı, - iki pehlivan müthiş bir güreşe, hattâ kavgaya tutu- şacaklardı. havası sakinleşen bu münakaşa hiç bek- lenmedik bir kararla neticelendi. — Eğer bu. karar değişmezse yarın iki pehlivan stadyomda güreşeceklerdir. ve ' Ctçe) yazıyor, hem de benimle kofuşu- eğet Mülâyim pehlivan galib gelirse Te- man rakibinin Sırtmi yere getirmeğe ça- | kirdağlı şampiyonluğunu kaybedecektir. | G1bise — var. Göğsünde beyaz bir Jaba. Tekirdağlı kazanırsa kendisine Mülâyim 300 Jira veredek ve yaptığı güreşe hiçbir Macar takımı Geldi ve akşam * .ı* Ankaraya gitti Memlicketimizde iki müsabaka — yapa- caka olan Macaristanm Peşte muhteliti dün sabah İstanbula geldi. Merkezi Avrupa kupası maçı finalini kazanmış olan — Macar futbol takımları kazandıkları bu yüksek zaferden sonra smuhtelif şehirlere türneye çıkmaları ve silesile İstanbula gelen takımın — kafile reisi Dr. Ditz kendisi ile görüşen bir ar- kadaşımıza şunları söylemiştir: — Tuhaf bir tesadüf takımlarımız avni günde Avrupanın muhtelif şehirlerinde maçlar yaptaktadırlar. Nitekim B milli takımımız birkaç gün evvel Romanyada xt mühim maç yaptı, ' Ürstüste gelen bu öyunlardan ködra bu- râya bir hâyli yorgun geldik.. Bizi maç- ten ziyade seyahat yordu. Bir gün istira- hat edebilsek takım en kuvvetli şeklini kolayca elde edebilecektir. İcuk denecek bir yaştan başlıyarak ihti- Hepimizin — tavassutumuzla | Psual sormama müsaade edin. Bu güzel Pariste çalışan kadınla Çalışan kadın o kadar çokki, çalışmıyanların a« daha azdır dersek mübalâğa etmiş olmayız Yazan: Muazzez Tahsin Berkand -99 Bugün size Pariste çalışan kadınlardan bahsetmek istiyorum. Fakat «çalışan ka- din> kelimelerini yazar yazmaz bir sa « niye durup düşündüm. Çünkü bunlar o kadar çoktur ki bugün «çalışmıyan ka- dın» adedi çalışandan daha azdır dersek mübalâğa etmiş olmayız sanırım. Fülhakika, bazı sabahlar erkenden ote- Nn balkonuna çıktığım vakit, sokaktan | geçen kadın adedini görünce şaşmaktarn kendimi alamadım. Zannedersiniz ki bü- tün Paris kadınları, sabah saat sekizle dokuüz arasında sokaklara uğrryor. Ço - yar kadınlara kadar herkes çalışmağa gi- diyor: Kimisi mağazalara, kimisi fabti - kalara, bazıları atölyelere, bir çokları da resmi ve hususi yazıhanelere... : Çalışan kadınlardan bir kaç tanesile görüşmek stediğimi Paristeki dostlarıma ve yeni tanıştığım ahbaplara söylemiş - tim Beni yazıhanelerine davet — ettiler. Ben de fırsatı kaçırmıyarak gittim. — Evlenmek istemiyor musunuz mazel? — İstemez olur muyum? Fakat © talih nerede? Şimdiki erkekleri: zançları azaldığı için zengin kızlı yorlar, Bizim gibileri de eğlence olarak almak istiyorlar, fakat , yok! Bu çok peş'eli genç kızla konuşi telefon durmadan çalıyor ve o her sında yerinden kalkarak şakrak cevab veriyor, bir düğmeye, bir bal ba, bir üçüncüsüne basıyordu. * Küçük bir asansör beni büyük bir bi- nanın beşinci katına çıkardı. Sal taraf - taki kapının zilini çaldım. Uzun boylu, zayıf, çok zarif bir genç kız kapıyı açtı. ismimi verdim, gülerek elini uzattı: — Buyurunuz efendim. Odacıyı — bir iş için dışarıya göndermiştim. — Kapıyı kendim açmağa mecbur kaldım. — İşiniz çok madmazel, müsaade ; Geniş bir büroya girdik. 'Tam ortada | çeniz ben gideyim. yan k! masa..; Birisinin üstünde bir ' —— Tatlı tatlı konüşuyorduk... ) bana soracak başka sualiniz yok mm — Bir tane var amma, fazla teklil yapmaktan korkuyorum... Bana, yı nede çalışan bir bayanın aşağı yuk: kadar maaş aldığını söyler misiniz? Mühim bir mesele halledecekmiş baş parmağını ağzına götürdü ve denbire durgunlaşan bir sesle cevab di: — Alelüâde daktilöğraflar bin 4 (50-60 lira) alırlar, fakat iyi tahsil müş ve büronun kâtibliğini görenle tin » üç bin frank ta kazanırlar. * Bir başka yazıhanedeyim. — Ka 50-55 yaşlarında bir madam var. 1—; iyede iken tanıdığım eski dostum biz: birimize takdim ettikten sonra ona; — İstediğiniz kadar konuşabilir; Benim işiri var, gidiyorum, geç gelı ğim., dedi. Başbaşa kalınca, gülümsiyerek yüz ze baktık. — Size bir kaç sual sormak istiye madam, t — Buyurunuz efendim, — Kadınların çalışmasına taraftar s'nız? çok kâğıdlar, dosyalar ve çok düğmeli bir zelefon.. Ötekisinde bir yazı makinesi. Madmazel Jaklin hem makinede bir yor, Üstünde çok sade, lâciverd yünlü bır Gözlerim bilâihtiyar bu zarif jaboya git- ti ve başka suallerden evvel bunu sor - dum: — Bir yabancı sıfatile size teklifsiz bir jaboyl nereden aldınız? Gülümsedi. gözleri ışıl ışı! yandı. — Kendim yaptım. Büyük bir moda mağazasının camokânında görmüş'üm. Hemen örneğini çizdim ve bir pazar gün oturup diktim. Bir fantezi için yüz frank verir miyim? — Elbiseyi de kendiniz mi yaptınız? — Hayır, ne münasebet... Vaktim var mi samyorsunuz? Burada işim o kadar çok ki... — Akşam sant kaça kadar çalışıyor » sunuz? — Sözde altıya kadar, fakat patronun keyfine tâbidir. Bazan dışarıdan telefan eder, geç geleceğim beni bekleyiniz der, bilmecburiye çok geç saate kadar vınu beklerim, Yüksek bil igili olduğunu öğrendi — Çıl:şımktın memnun — MUSUNUZ | Madam “Viyon derin derin düşündü. madmazel? sonra cevab verdi: Çok açık manalı 'gözleri yüzüme di - kildi ve kat'i bir şesle söyledi: yük derdi... Belki bir 4 çok kimselı — Hayır, memnun değilim; param oisa | kadının evinden dışarı çı.kııımıı:ırı evimde oturup ev işlerile meşgul olma -| saftardır. Pakat ben bu meseleyi bi yi dikiş dikmeyi tercih ederdim. Fakat 'çürlü görüyorum; bence kadının h:J — Kadınların çalışması... Bugünün Bugün aranızda gördüğünüz takım Ma- racistan Bomülli takımıdır. Bükreşte ilk maçı Romanya B. milli takımile yaptık ve 3-0 kazandık. İkinci maçı cenubi Ro- manya takımile yaptık ve 2-1 bu maçı da kazandık. 'Takımda en çok Febus klübünden ©- yuncu vardir; Ben ötedenberi en sağlam bir takımı takviye etmek taraftarıyım. Bugün Türkiyeye gelen takımda Ma- caristan A takımımdan dört oyuncu var- dır. 'Takımda ön dört oyuncu ve iki antre- nör vardır. Turnede çok yorgun düşen iki oyuncuyu da İstanbulda bırakıyoruz. Onlâar, pazar günü İstanbul takımına karşı oynıyacaklardır..» Peşte muhteliti dün akşamki ekspres- le Ankaraya hareket etmiştir. Takım bu- gün ilk maçını Ankara muhtelitile yapa- caktır. Macar takımı maçtan sonra İstanbula hareket edecek ve yarın İstanbül muh- Ka hayatımı kazanmağa mecbur - olduğum le tanzim edil ir; için iş bulduğuma ve çalışabildiğime çak .ö;lısıl olsa bugü':e:îl:ğm kazancı müteşekkirim. Aksi takdirde çok müşkü) İ yğı ve azalmamış olsa da kadının kı bir vaziyette kalırdım; çünkü ailem kü- ( hayatına ve kazancına hâkim olması Jabalıktır, babam ve iki erkek kardeşim | bakımdar müreccah olduğu 1 s hepimizin “ihtiyaçlarımıza karşı dura - | silimi bitiren genç kizn lıpkı':ıır' 5 mazlar, i 7 Kibi, fakat bitt. — Demek kalabalık bir ailenin kızısınız | tesna olmak l.::;e b;" 'ı"“ı’î]" n madınazel, g » hayata atılması Güldü... Çok neş'oli, çok gevrek bir kahkaha ile güldü. — Tam on kardeşiz. Öyle ki, birbirimi- zin isimlerimizi unutmamız tehlikesine karşı babam bize bir numara sırası ver- di. Benim numaram ikidir; benden son- ra daha sekiz numara vardır, — Paranız olsa çalışmazdınız öyle mi Madmazel Jeklin? h — Şüphesiz... Ben kadın olmayı ter - cih ederim ve fikrimce dışarıda çalış - mak erkeklerin işidir. Hepsi erkek olan patronların kahrını çekmek kolay mı? Evlerinde karılarına kızarlar, birim bu - radaki hayatımız cehenneme düöner, sev- gilileri randevuya gelmez, kabahat bi - zimmiş gibi ufak bir yanlış yapsak kı - yım:d'erl___kopım. lar, En iyisi evinde ©- Pa ü zım gelir. Ancak, kadının hayattaki başlıca zevcelik ve analık olduğunu unutmaji Mazımdır. — Sizce evli bir kadının çalışması m zurlu mudur? — Tabil... Ayni zamanda iki muh geyi, mükemmel bir surette bışıra *mkânsızdır. Yani bir kadın hem evi hem de dışarıda tam manasile çalığ maz. Bunlardan bir tanesi ve hiç şüphı evdeki iş aksıyacaktır ki bunun âkıt feci olur. — © halde ne yapmalı? — Fakir kadınlardan bahsetmiyecı ğim; onlar ekmek parasını -kazanm mecburdurlar ve çocuklarını cemiyet kıyor; fakat orta halli bir kadım, çocı #ldulktan anüre Assamedabi S00 se