VISOd NOS Birinciteşrin 30 Balkan ordularının Yeni ve büyük Karargâhı : Ankara Yazan: Muhittin Birgen (Baştarafı 1 inci sayfada) Balkan Paktına dahil olan diğer memle- ket erkâmharbiyeleri de, tam temsil ile, manevralarda hazır bulundular. Bizim manevralarımıza, daha fazla bir t lik eseri olarak şarkın kardeş milleti de geldiler. * üm ki Balkan or- k bir büyük karar« Buna Bali Gene bu esnada duları, adetâ müş gâh kurmuş gibi oldi Orduları Büyük Karargâhı diye bir isim verinekte mübalâğa yoktur. Bu karar- Bgâh, gâh Bükreşte, gâh Belgradda, güh Atinada kuruldu. Şimdi de Balkan ordu- larının büyük karargâhını Ankarada top- lanmış görüyoruz. Düört memleketin en yüksek askeri ma- kamlarını bir araya toplyan bu büyük karargâh, bu dört memleketin ayni askeri hedef etrafında toplanan kuvvetlerini bu suretle, başbaşa geti bulunuyor. He- def, bu dört memleketin sulhu, harici emniyeti ve dahili huzurudur. Elele ve Omuz omuza verdikleri zaman eski Os- manlı imparatorluğu kadar geniş olan bir memleketler hududu içinde Avrupa- nın en büyük askeri kuvvetlerinden biri- ni vücude getiren bu dört Balkan ordu- su, sulh zamanında bir milyon kadar süngüsü, motörleşmiş teşkilâtı, inkişaf etmiş ve mkişaf halinde bulunan harb sanayit ile, gemileri ve tersaneleri, hatı- him hava kuv- lerini tamamlı- , Avrupanın en temsil eder. ihayet bul- arada ga- malarının so- Her tarafta manevraların müş olduğu bir Hba bu senenin alelâde içt nuncusumu yapan bu Balkan orduları er- kânıharbiyeleri, bu büyük karargâh, biç şüphesiz bu dört devletin yalnız sulh ih- tiyacı etrafında toplanan — kuvvetlerini birleştirecek ve bunları, son manevrala- rın verdiği neticelere göre, birer birer Gurur insanı hem manveder, hem de yükseltir. Mahveden gurur görünen, göze çarpan, gözü tırma tön muhiti düşman haline getirir. Yükselten gurur ise gö- rünmiyen, içte saklı kalan gururdur. İnsanı küçüklüklerden alıkor, alçalmaktan meneder, haysiyetini korur, insanı in- san yapar. M Gurur hem iyi, hem fenadır. $8 hyan gürurdur. Bü- yetleri açmayı Bilgi, servet ve mevki itibarile kendinizden küçük olan- lara karşı tevazuu elden bırakmayınız. Anlamıyacakları ba- niz, önlerinde irişemiyecekleri parlak vazi- kendinizden büyük ve yüksek olanlara karşı da fazla sokulganlık yapmayınız, kâmil bir insanda bu- hanması icab eden tam muvazeneyi göstermiş olursunuz. SÖ Kalecilere taş Çıkartan kedi Z gözden geçirecektir. Ümid ederiz ki her milletin erkânıharbiyesi bu manevrala- mın neticelerinden dolayı diğer mi'letle: Tin ordularından memnun kalmış bulun- sunlar. Gene ümid ederiz ki bu içtima- larda, arduların henüz noksan olan ta- rafları varsa bunlar da müttefikan tesbit ve sür'atle ikmal edilecektir. Dünyadaki siyasi hareketlerin inkişaf- Jarına baktıkça, Balkan orduları arasın. da sür'atle artan bu tesanüdden dolayı memnun olmamak imkânsızdır. Balkan Paktını bir siyasi vesika, diplomatik bir piyes olmaktan çıkarıp, Balkan devletle- tinin müşterek sulh menfaatlerinin ve Mmüşterek istiklâllerinin canlı ve faal bir teşkilâtı haline getiren bu askeri elbir- liği, alâkadar milletlere huzur ve emni- yet veren en mühim hâdisedir. Bu kuv- vet, sıkı bir tesanüd şuuru içinde birbi- zine bağlı kaldıkça, sade Balkanların de- ğil, Avrupanın da sulh ihtiyaçlarını tat- mine yarıyacak bir Âlet vazifesini görebis lir. Bunun için, Balkan memleketleri a- Tasında günden güne arttığını gör müz askeri yaklaşma ve askeri birlik b teketlerini büyük bir memn detmemek imkânsızdır. «Balkan Balkanlılarındır. düsturu ya- vaş yavaş ilerliyor, kuvvetleniyor ve ın- kişaf ediyor. Bu, bugünkü dünyanın en | Müsbet, en hayırlı ve en istikbali geniş olan bir hareketidir. Şu satırları yazdı- Bimız sırada henüz Ankarada bulunan Romanya Başvekili ile Başvekilimiz ara- sında evvelki akşam teati edilmiş olan lüğünü ve yol aldığını gösteriz. Bun- | lar bizi$ memnun ve müsterih bırakan hâ- diselerdir. Bu yolda daha ileri, kabil ol- | duğu kadar ileri gidilmesini isteriz. Muhittin Birgen Gümrük muhafaza memurlarının terfi şartları Gümrük muhafaza teşkilâtında ça - hşan bütün memurların diğer devlet dairelerinde olduğu gibi iki sınıf ye - |rot niyetle kay- | Geçenlerde gene bu sütunlarda futbol Aşığı bir köpekten bahsetmiştik. Resmini gördüğünüz tekir de Zamoralara, Avni- lere, Cihadiara taş çıkartacak kadar ma- hir bir kalecidir. Kale direklerinin orta- sında durur ve herhangi bir zaviyeden topu, sür'ati ne olursa olsun elma gibi yakalar, Bir Trans Atlantikte cereyan eden garip bir hâdise İtalyan Transatlantiği Rex, Ameri- kadan Avrupaya yaptığı son seferinde vapurun birinci mevki yolcularından biri her nasılsa denize düşüvermişti. Denize insan düştüğünü gören kama- olan edenize adam düştü! işaretini ve- rerek vapuru durdurmuş ve denize dü- şen adam da kurtulmuştu. kat denizden kurtulan — birinci yolcusunun Fransız olan karısı da vapurda bulunuyormuş. Bu kadın kocasının denize düştüğüne işaret ve - ren kamarotun edenizde bir mösyöl demeyip de «denizde bir adam!» de - mesini kendilerinin içtimat mevkile - rini tahkir telâkki ederek vapurun kap | tanı aleyhine bir hakaret mişti davası aç - ardan biri, bu gibi ahvalde mutad | ARA ÜHERGÜN BİR FIKAA | On dördüncü Luinin Kandeye cevabı Senef muharebesini kazanan Kande Parise döndüğü zaman en evvel Ver- saya gitmişti. Kral on dördüncü Lut, Kande'yi merdiven başında karşıla- mıştı. İhtiyar kumandan dermansızdı. Merdivenleri yavaş — çıkabiliyordu. Kralın yanına vardığı zaman: — Majeste beni affetsinler, dedi, si- zi burada çok beklettim. Fakat ne ya- payım ki merdivenleri çabuk çıkamı- yorum. İ Kral cevab verdi: — Bana bir yük 2zafer getiriyorsu- nuz. Bu büyük yükü taşıyan insan pek tabil olarak, boş bir insan gibi kolay- ©a merdiven çıkamaz. *. 4 Romanyada domatesle Yapılan bir düello Romanya gazetelerinin yazdıklarına |göre Kesteka ve Yorka isimlerinde iki Romanyalı aralarındaki bir ihtilâfi hak ledemediklerinden düello yapmağa ka- rar vererek şahidlerini tayin etmişlerdir. Müzakereye başlıyan şahidler — şimdiye kadar emsali görülmemiş ve görülmesine de imkân bulunmıyan bir düello şekline karar vermişlerdir. Buna göre iki hasım birbirinden on metre uzakta duracak ve üç dakika müddetle birbirine kırmızı do. mates atacaklardır. Muhasımların da çok hoşuna giden bu domates dücllosu yapılmış, neticede iki |hasım güya aralarındaki ihtilâfı hallet. miş olarak barıştırılmıştır. | Acaba hakikaten yalancı şahitlik mi yapacaktı? Paris mahkemelerin bir tüccar leyhinde şehadette bulunmak için mah kemeye dâavet edilen bir şahid ile tüc - İcar arasında koridorlarda uzun boylu bir münakaşa cereyan etmişti. Tüccar şahide haksız şahadette bulunacağını lüyor, şahid de kendi bildiğinde 15- ediyordu. Bu arada mahkeme mü şiri şahidin ismini çağırdı. Reisin huzuruna giden şahid sorgu- |lara cevab vererek yemin de edeceği, söyleyip elini yukarıya kaldırırken bir- denbire kalbi durup olduğu yere can - olarak yığılıvermiştir. İbı —İR, * — —— A Greta Garbonun imzalı İlk ve son resmi Dıkkatli bakınız. Bu genç ve güzel kızı bakalım tanıyacak mısınız? Demiyeceğiz. Çünkü üzerindeki imzayı okur okumaz... Yok canım olamaz, demeyiniz. Evet bu resim 1924 deki Greta Garbonun, si- nema hayatına atıldığının ilk senelerinin bir hatırasıdır ve ilk ve son defa olarak imzaladığı yegâne resimdir. Meşhur bir İngiliz kadın muharriri öldü İngilterenin meşhur romancıların - dan Thomas Hardy'nin karısı, romancı nın vaktile mimar iken bizzat kendi e - lile plânlarını çizdiği ve bir çok eser - lerini yazdığı Porchester, Max Gate'de- ki evinde, uyku arasında ölmüştür . Madam Hardy, London Standard adlı gazetenin ilk kadın —muhbiri idi. Hardy ile 1914 senesinde evlendiği za- man 33, romancı ise 73 yaşlarında bu- iunuyordu. Windsor Dükü, Lourence, Sir James Barris ve Bernard Staw ile yakından tanışırdı. Thomas 1926 sene- sinde ölmüş, ve karısına — dul kaldığı müddetçe senede 600 İngiliz liralık bir nafaka bırakmıştı. Kezü yeniden indifaa başladı İtalyadaki meşhur Vezü yanardağı, son günlerde yeniden indifaa başlamış- tır. Şimdiki halde bu asırdide volkanın ndan mütemadiyen lavlar akmak- tadır. Maamafih indifam, civarda bu - lunan köy ve kasabalar için henüz teh likeli olmadığı temin edilmektedir. İSTER Binaenaleyh umum gümrükler müdür rük antrepoları arasında nakliyatı kolaylaştırmak için te- rine beş sınıf üzerinden kabulü ve ona göre terfilerinin yapılması hakkında bir kanun hası hazırlanmıştır. İSTER İNAN, İstanbuldan Beyoğluna giden bilümum nakil vasıtalarının Sirkeciye saplıktansonra Köprüye çıkmak için takib et- tikleri bir tek yol vardır. Adına Reşadiye caddesi derler. Bu yol iki taraflı gümrük antrepolarının arasından geçer. lüğü mühtelif gürm- İNAN, İSTER İSTER İNANMA! sisat yaptırmak arzısile belediyeye baş vurdu, bu sokağın kapatılarak sadece gümrük işlerine tahsis edilmesini istedi. Hakkıdır, fakat beleliyenin bu hakkı teslim etmesi için mü- vazi caddeyi istimlâk ederek gelip geçenlere tahsis etmesi lâmmdır ki biz bunun yapılabileceğine pek inanmıyoruz, yalmız ey okuyucu sen: İNANMA! — 8— z — Sözün Kısası Roman İlânı İsmet Hulüsi uharrir evinden çıktı, köşe PF , gandaki kahveciye girdi: — Bir kahve yap! Dedi, kahveci kahveyi yaptı, getidi Müuharrir bir yudum aldı, kahveci kâ” sında idi: — Nasıl bayım, dedi, bundan iyi Kabf ve olmaz. Benim pişirdiğim gibi iyi B ve pişirecek kahveci dünyada yoktur- Muharrir, kahveden çıl bindi. Şoför, direksiyonu sağa Kwf ırdı, Muharrire döndü n, dodi, nasıl OtÜ? mobil kullanıyorum. Otomobil kullanmi şde benden tünü bulamazsınız. Muharrir, bir kum mobilden indi. Kum: maçı kumaşını met öcür Muhârrir kumayı aldı. Terziye götü dü Terzi ölçü alırke: — Buraya geldiği yi ettiniz.. ziden bol bir şey yok, Arna benim git yok. Makasımın üstüne makas, prov3' Üstüne prova, dikişimin üstüne dikiş PU lunmaz. Muharririn karnı acıkırı taya girdi. Çorba istedi Lokantacı yanına sokuldu — Nasil, dedi, memnunsunuz y: iyisini, etir. iyisin cin iyi şeyin iyisini alırım. Pişirmek husi da ustayımdır ha. ğ bi pişirmek şöyle dur! çe tutmasını bile beceremez Muharrir; karnını d uştu. — Matt baasının yolunu tuttu. Matbaada karsil” dılar.. — Yâhu nerede idin? — Ne olacak?... — Şü'senin roman tçin bir reklâm Yüf da gazeteye koyalım. — Pekâlâ! get” ıi tı. Bir Jokalit ü usundl * Gazetede mul in kendi yazılmış şu satırlar çıktı: 4 | XYazdığım romanın bir eşini daha 37 zacaık düny gelmemiştir. ve gs'.ıvr.t_* Roman yazmakta ustaların ustası ben “J;; Hikâye anlatmıyorum. Bu ilân dünü kşam gazetele: n birinde intişar € miştir. İsmet Hulüsi Bir. kadın terkettiği çocuğunu görebilir mi? Viyanada garib bir çocuk davast 6 ticelenmiştir. Dava şudur: Viyananın tanınmış dıılc:odant"“'l Wolf on yıl evvel bir gece bara B* miştir. Genç ve bekâr adam, bür tesadüf ettiği bir artist ile tanışmı$ kadına birdenbire âşık olmuştur. Martha ismindeki bu kadın ile * ay kadar hemen her gün beraber 867 miş doktor nihayet kadına evlv"”: teklifinde bulunmuş kadın — da b"’;' kabul etmiştir. Çi ğ t yuvanın bir de ç“_ cuğu olmuştur. Fakat Martha, çocub” ından bik nmek istediğ” emiştir. Ve mahkemede rwn:; boşanma muamelesi yapıldıktan S#f ) kadın bara dönmüştür. AdamiağiZ çocuğu alarak yapayalnız — yaşamö&| başlamıştır. Aradan yıllar geçmiş, "'ı,, cuk 9 yaşma gelmiş ve bir ay kadâf © vel Martha doktorun kapısını çalm'f tır. ee * Doktor eski karısına ne istediğin! " muş, o da çocuğunun hasretine dayâ ” namadığını ve bir kere görmek istedi ğini söylemiştir. w Doktor kadının evvelce yaptığ '”h, ameleden ve barı tercih ettiğinden * , gın olduğu için bu teklifi kabul etrii” | |miş, kadını kapıdan içeriye bile S0 4 ağzmdıli bif kocası aleyhine bir di miştir. Davanın esası çocüğunu &' mediğinden şikâyet imiş. Mahkeme hey'eti evvelce - ki çocuğunu görmek istemiyeceğine taahhüdü olmasına rağmen analık kının her şeyin fevkinde olduğuf! ,, kadının her zaman çocuğunu gör€ ceğini kabul etngiş ve Marthanın Y iki defa çocuğunu birer hafta gür sine karar vermi gt gel