BON POSTA Sria'7 “Ben birtiımarhane kaçkınıyım !, Yoksa ben hakikaten delirmiş mi idim? Doktorun elime verdiği mektubu tercüme ettirince birdenbire şüpheye düştüm Der miydi? Patron tahsildara sordu: — Bay Necatiye gittin mi? — Gittim. — Herhalde senin yüz li » rayı istemek için gittiğini ha- ber alınca kızdı. — Bilâkis hiç kızmadı. Kız- mış olsa birkaç gün sonra ge- ne gel! der miydi? Hasis Hasis evlenecekti. Tavsi- âıe ettikleri genç kızı alma - — Neye almadın? Dediler.. cevab verdi: — Dudakları çok kalıri”» — Ne çıkar? — Ne çıkarı var mı, ruj P4 ::: 'benlın cebimden çıka - — Rakı, esrar, sigara içeorsunuz? Hayır.. — Ercin, koka'n, morfin? axa — Hayır. Son perde D“ğ”;m — Gözlerinizin önüne hayalet geldi- ğ 5 — Çok müteesi . ğini söylemiştiniz. Hayalet geldiği za- İm-ıî) îgîış;î çıkıyorlardı, ön — Ne oldu? ol man kulağınıza ses de geleor mu? : — Son perdeyi seyretmiye- — Patronun oğlu — Siz bayan, coğrafya vazifemi ya- — Mendilimi kaybettim. Gözlerimin önüne hayalet filân gel- BK dikür * — pacaksnız. Siz bay muhaseberi, siz de hesab vazi. — — — Ne zarar var? — İdiği bitlabi masaldı. Lâkirdi olsun di- — Programda, «beş sene © femi yapacakaınız.. Bay kâtib: gu karne mi de siz — Öyle ama mendiline bir | ye söylemiştim. Tabif kulağıma ses fi- bonra>» n'ııg::ıo kadar kala * — alın, babamın görmerini islemem: babamın — tmzası- — şeyi unutmamak için bir dü - (Jân geldiği de yoktu. Fakat bazı ak- Mayız, y ni siz atacaksınız. ğüm yapmıştım. şamlar hakikaten kendi kendime düşü- — nür, hülyalar kurardım. Esaşen içimiz- de hülya kurmıyan kaç akıllı vardır? Hangimiz tayyare piyangosunun bü- yük ikramiyesini kazanırsam, şöyle ge- zeceğim, böyle tozacağım diye ya- da şatolar yapmaz? Hangimiz bir sev- gili hayalile avunmaz? Fakat bu hayal- le avunmak ihtiyacı, bazı kimselerde günden güne fazlalaşır ve bir itiyad haline girer, Hayalinde gördüğü kim- seler, yavaş yavaş gözünün önünde te- cessüm eder, Artık hayalhanesindeki şahıs teşahhus etmiştir. Bundan sonra onlarla konuşmak ih- a l Hoş sözler ı MA A D N « Elektriğin faydası ) Bir mecliste konuşuluyordu: — Elektriğin insanlara ne büyük fay- YDEMLE LA iraik ti Dediler, şık kadın ik etti: — Evet elektrik olmasaydı, bugünkü medeni vaziyete gelemezdik. Onun saye- sinde saçlarımıza permenan| yaptırabili- yoruz. verdiği reçete a doktorun yüzünde, gözlerinde, tavan da dolaşıyordu. Nasıl oldu bilmem doktorun burnunun dibinde bir arı pey da oldu. Vizir vizir uçmağa — başladı aX 3 üm e*- | Doktor sinirleniyor, elile kovalıyor, fa: Ne nrıyorıun? :;ı)-:cbı:ı :.';Tg'emm;"“bu venıızıı.'- kat arı biraz uçtuktan sonra tekrar l vvelâ Niha Sarhoş telgraf direğine tırmanmıştı. ler. Dilsizdirler. Yalnız dinlerler, Fa- î:(mdı;r;ı:n nı:ıı:::e #okuluyordu. Niha; Ayık gördü; bağırdı: kat bir gün gelir ki onların da dili çö-|* * d Bayvün, dedi — Orada ne arıyorsun? Sarhoş cevab verdi: — Param yok ta, bir telgraf havalesi Tasdik ettim: İşte o devir geldiği zaman insana deli B damgası yapıştırılır. ; l — Bayım ben avukatım, boşanma da- — »ecorse kapıp kaçacağım. — Neye iki köpek birden bı.ıuyımıü — Evlâdım gene daldırdın.. kulağına “:(mııl:ıı;;vıln açılmış olmasına sa Tanlak mak istediğimi kim — | n a â“lı'::-ıv Se yi “ı:n mıdnhnr’yıımı:’;g:iîmun ö-| — PDeğil mi evlâdım? dedi. Ne müz'iç e n ” T z — Hayır , â eli Boşuna masraf — — Döyük uu eli kücük hai İnin ayileter gölior TeT ea L — Kimse söylemedi amma bitişik yıp onu uyandırıyor. — Sevda filân çektin? gi y a 4 i — Neye mağazanda geceleri elektriği  — Bazan sinirlenirim. Fakat dokto:, evde oturuyorum da.. yakıyorsun? Ğ beni muayene ettiniz. Teşhisinizi söy- — 'SŞylı evlâdım; sevda filân çektin? hemiyacek Hiktiet Doktor başımı kaldırdı. Beni tepeden tırnağa kadar süzdü, süzdü, süzdü, fa- — Ne susoorsun? Söylesene? ww 5 Kevtİ ee v in. Bvlâ- kı;_'l;lr şey söylemedi. Pul meraklısı dim şunu hatırından çıkarma, Dünya- _D,',;::,'_'f;_;m üğkedü "dnl : K da sevda kadar büyük yalan yoktur. müstalz?. isi YÜ a Te HĞÜ v DBi Gürüyn'z, Sevda denilen şey poet, otör denilen eet Mmemleketimi bırakıp Amerikaya gidece- üyük martavalcıların icad ettikleri| — Vallahi evlâdım, 'nası! başlayaca- —_[’ıdniı,undın bana sik sık mektub yaz. Posta pulg — kolleksşiyonu yapmıya meraklıyımdır da. ğimı bilmoorum. Sende bir şey yok Yalnız biraz fazla yorgun görünoorsun Mutlak istirahate ihtiyacın var, Gazete, kitab okumıyacaksın.. kafanı yormıya- şeydir. Sevdiğin karı seni bırakmış ise, yahud seni sevmemiş ise dünyayı ka- ranlık görmenin ne manası var? Dün- yayı karanlık görmekle sevdiğin karıyı A isin? Ni p caksın. Günde iki defa banyo yapa- elde 'd'bfh“k '!”.Skİ n“;qgeâı; hO- caksın. Bunları dışarda yapmak güç- Zarar yok HAĞ Kaya, Bof CĞ tür. En iyisi burada hiç olmazsa bir a kalım, seni biraz muayene edeyim. KERLİYH, YUTAĞA BİÇ O y Parkta kanapeye oturmuştu, park bek- 4 kadar yatmalısın! ğ Arkadaki gardiyana: N d vi çisi yanına geldi: — Ününtyük l ©) —- e.,hnnı gene deli mi demek is- — Bayım, dedi, yeni boyandı. — Eğer bu gece de on birden sonra | Dedikten sonra masanın üzerinden "-““'5;_"_—__ ğ öi Yerinden e horlarsaraz polise şikâyet edeceğim! — İlâstik bir çekiç alarak bana yaklaştı: | — ğfurullah evlâdırm. sana del — Zarar yok, ben rütubetten müteessir olmam! deyen var mı? Yorgunsun, dimağının — Bactik K latöne ee mutlak bir istirahate ihtiyacı var, San- Dediğini yaptım. Ö — Hah böyle! diyerek lâstik çekici ı':xî"ı'şî'ı'm’dg î;hl:f:'în?;?; Son söz kaldırdı. Şöylece ayağıma vurdu. - ç A n Evvelce bir iki kere sinirden hasta delç gu; ',"ur:t iina S 'u.”m',:e' — Karımla kavga ederken son $Ö A olan arkadaşlarımı - doktora götürdü- loor. İ ı.r'ııı uraya girmek için bazı ben söylerim. ğüm için doktorun neyi anlamak iste- merasim tard_ır. Bir talı;bnıme yap'p — İmkânı yok. diğini biliyordum. En asabi hastaların | fAStane komisyonuna müracaat etme- lisin. Şimdi sana bir reçete yazoorum, Bu reçeteyi üç beş gün kullanırsın.. hiç bir şey okumuyacaksın. — Asabımı yar- imıyacaksın. Bir de mektub yazacağım. Bunu da Melike götürürsün. Doktor önce reçeteyi, sonra da mek- tubu yazdı: — Al, evlâdım.. dedi. Bunu Melike götür, selâm söyle. Reçeteyi de kullan, — Neye olmasın, «affedersin — karıcı- ipm.. Kabahat bende!» derim. Kavga da ) biter! YA Giydirmenizi bekliyorum Bayan, hizmetçinin odasına ::d:_m — Gülün aefe İş — Evli olduğun halde - gömleğinin y Pazarlığımızda iyinmem de size sid — düğmelerini kendin mi dikiyorsun? ae miydi. Gehpı beni giydirmenizi —— Hayır, bu benim gömleğim de - AY , — gil, karımın gömleği. yapacağı gibi ayağımı üç, dört kere ha- vaya kaldırıp indirdim. Doktor: — Oo0... dedi, çok canlı. Şimdi ayak- larını değiştir. Değiştirdim. Gene vurdu. Aynı ba- reketi tekrar ettim. Başını salladı: — Ayağa kalk. Kalktım. Elindeki tokmağı bıraktı. Bir elek- trik feneri aldı. Yaktı. Gözlerime bak- | "tftaya da bana gel — tı. Gene başını salladı. Döndü, yer'ne Doktora teşekkür ettim. Kapıdan çı- oturdu. Cebinden bir ayna çıkardı. Yü- | Yârken gardiyana: züne baktı. Kravatını düzeltti. Aynayı | — Zavallı hentezere asvas mehk kı- masanın üzerine bıraktı. Mendili aldı. |HNa miçef duru dar, İnç gılla inç çıllar Büyük bir itina ile açtı. Ağzını burnu- | Mmegun şilliki gipattıvi (**) nu sildi, Gene katladı. Sağ cebine xoy-| Diye söylendi. du. Sonra çıkardı, sol cebine koydu.| Gardiyan önde, ben arkada çıktık. 'Tekrar çıkardı gene sağ cebine koydu. | Kapıda da gardiyan kapıcıya ermen!ve Masanın üzerinden bir kurşun kasem | bir şeyler söyledi. Adamcağızlar sura- Zarif geçinen bayana: — Japon balığı moda oldu, dediler, hattâ Neclâ da onlar- dan almış. aldı. Oynamağa başladı... tıma acıyarak baktılar, * — İnsanların ’."dıfnlm Zarif geçinen bayan yü - Dukl):ımn ıih::: çok meşgul olduğu * Olmasaydı biz birbirimizle bu zünü buruşturdu: görülüyordu. Her halde bir şeyler dü-| Jamanak gazetesi idarehanesi Bebek tAkşam burada buluşamazdık. — Bizi tanıştıran olmadı ki, biz tesadüfen tanıştık. .u—— Aı:ı bu uk.:_lllo:lğ:“:l' ne eski kıyafetile dolaşıyor - Bgelebilmem için ha i dur. Japon kadını gibi giyin- Tuş vapur parasına ihtiyacım Seğ Hai Vi daşım ver- İtfeiye çavuşu Güzel ; .ı.nh Parayı arkaı MMM i İi as —k“w* şünüyor, teşhisin neticesini bana mü - tramvaylarını kıskandıracak kadar le- lâyim bir surette anlatabilmek için ke- |baleb. Doktorun zarfını Melike uzat- limeler arıyordu. tım. Açtı. (Arkası var) Hiç ağzımı açmıyor, doktorun sözi. ——— söylemesini bekliyordum. — Gözlerim | (**) Zavallı çıldırmış, Allah acısın. Kapıya kadar götür, ne olur, ne olmaz, (*) Dikkat et birisine saldırmasın. — Zevksiz kadındır, o ba - fıkları aldı ya, salonunda ge -