12 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

12 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'SON POSTİ! Son Posta'nın tefrikası: 11 İstanbulun en şık kadını kim? Tam k hasrer, Masile çık olmak için bir kadın günün kaç saatini giyinmeğe M?'&.tîyînmımm kadına altı ayda ne hadar para lâ- zım? - İstanbul terzilerinden yerli mallarla şık giyinmek z kabil mi? - Bu senenin modası güzel mi? Bay İzzet Melihin kızı Bayan Remide ile mülâkat Yazan: Ziya Şakir Abdülhamid, artık Sultan Murat meselesini kestirip attırmak için bizzat harekete geçmiş, derhal ecnebi remağaları doktorların bekledikleri sa- — Buyurunuz.. fakat; efendimizin huzuruna birer birer giriniz. Henüz uy- Üstad tezet Anketi yapanı Suat Dorviş i Meli . * 4e ha kaz e Şok bap £ doktorları saraya celbetmişti . ilin ha ,,ıhi" Fakat kendileri, bizden muktedir vü- * olan Baya Üi kelâ bulabilirler. Bizim maksadımız, Hap " Beni; ı:,“ ç memleketin umumt asayişini vikaye Şambr içinde :bıı:: etmek ve nefsi şahaneye vukubulacak bir hareketin önüne geçmektir. Tehli- ke, büyüktür. Bu adamlar bugün va- pura — bindirilmezlerse, — memlekette mühim bir vahamet başgösterecektir. Biz, bütün mes'uliyeti deruhte ediy - Tuz, dedi. şik k.î:.n :”ğ,“ Abdülhamid, esasen — müteessirdi. —- ı“'hhuld. K Münakaşayı uzatacak halde deği Bahusus, mes'uliyeti de vükelâ deruh- te etmişti. Bunun üzerine Abdülha- &i Sk olan bi € ğ S* mid, heyeti huzuruna celbetti: Söçmek Ha e | $ | — Ben, bu adamlar sürgün edilme- Siğara Paketi İ P İsin, demiyorum. Lâkin içlerinde bir tiyor: A KDA » S AŞ |takım hacı, hoca makülesi adamlar ol- — Bir ŞA ; Ş ) duğu için, bunların muhakemesiz si Maz muınîı?'n B 6 I).; rülmeleri, kalbimi bihuzur ediyor. Bir Kendist de ince CKi b iki gün zarfında muhakemeleri icra e- Zun Parmaklarile b':; dilsin. Kanunun hükmü yerine gelsin, Siğara alı ğ dedi. ralıı;.,_myu;_îu' c Vükelâ heyeti, sıra ile söz aldılar. TUZ. O iri mlğ':ı ” Hepsi de, memleketin şu andaki vazi- Damat Mahmut Celâleddin Paşa Hİ kışarak M ceri yetini izah ederek, bu adamların bir| | C düşünüyor: SEe saat bile İstanbulda kalmalarının bü- | bizzat harekete geçmişti. Evvelâ, vü- — Bence, di yük fenalıklara sebeb olacağını anlat. |Kelâyı saraya toplayıp onlarla istişare Bade u"hq!:l'ı tılar, etliklen sonra, âni surette, Fransız, İn- leri için İstanbu . Bay İzzet Melihin Rızı ve kıymetli muharrir Fikret Âdilin — Şimdi bunlar, derhal menfaları- | Biliz, Alman ve Avusturya sefarethane v M b e refikası Bayan Remide na gitsinler. Gittikleri yerlerde muha- |lerinin doktorlarile - iki yerli doktoru Ti Bayan Bel- kemeden geçirirler ve kanunt hüküm- | Sâraya celbetmiş; bunları, (hakikati ha- hnpial;b!e, Bayan Nimet Vahiddir. On- /man elegansınin hakikt olup olmadığını |lere raptedilirler. Buna emin olunuz. |li beyan edeceklerine dair; vükelâ he- yeti huzurunda, kendi kitabları Üzel ne tahlif) ettirdikten sonra; derhal a- rabalara bindirip Çırağan sarayına gön- dermişti. Bu doktorlar heyeti, Sultan n neresin | Diye, Abdülhamide söz verdiler. gezam ö ileriri a YA Di vakba ıĞ.:sı.[ ıi:lle de, Abdülha- n tabların isi |midi temin ettiler, R GA Tedid y aK, bakelta Abdülhamid, arlık daha fazla asrar İBarasından bir n edemedi: umanını Üflerkea, İN DA gekiyor,| v _,:_"ifu’ lt ':,:::m:,';l:, — Pekâlâ, öyle ise, bana bu yolda bir olN â.ıbg:ık"knllınn kalkışı pek yazık| — Altı ay için zevkli, işini bilir. ve maazbata veriniz, dedi, İ tiyor. Çünkü o kollar bilhassa ince ka- | muktesid bir kadın için üç yüz lira pek| Heyet, derhal bu mazbatayı verdi. dınların silüctine başka bir güzellik ve- | güzel bir paradır. Abdülhamid de ancak o zamnan, sürgün bağordu. Gece elbiselerinin kısalışı bir| — İstanbul kadınlarr nasıl giyinirler, |Kararını tasdik etti. Sürülenler, yirmi Bakıma göre yazık, Hele bacakları gözel |iyi giyinirler mi? kişiden ibaretti. Komisyonun kararile KaptYan şişman ve kısa boylu kadınlar | — Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, (hepsinin rütbeleri refedilmiş; bir kıs- Sün Sok fena, Fakat bacakları ve endamı | İstanbul kadınları kendilerine yakışanı (mı, Akdenizdeki adalara, diğer kısmı ıııl olan kadınların telâş etmesine pek | bilmezler. Adım, adım modayı takib et- | dâ, Anadoluya ı“n_:"um'!tt v :l:iy'*ı Çünkü onlara kısa etekli ge- | mek isterler ve bazan da bunun için pek z v*el_evı de yaraşabilir. gülünç olurlar. Meselâ geçen sene ökçe- l'nll'ık"d kumaşlar ve aksesvarlar kul-| siz iskarpin modası çıkmıştı. Herkes, şiş- Ve yerli terzilerde giyinerek tamı | man, zayıf, düz veya çarpuk bacaklı bü- © elegant olmağa imkân var mi- | tün İstanbul bayanları bir topuksuz ayak- kabıdır tutturdular, Halbuki iyi giyin- mek modayı körükörüne takib değil, çı- kan bir moda içinden kendine yakışanı seçip almaktır. Türk kadınları çok şata- fatlı giyiniyorlar. Bilhassa sokakta.. Maa- lesef düz spor kıyafetini de sevmiyorlar. Galiba sade giyinmeği fıkaralık alâmeti zannediyorlar. Halbuki sade giyinerek elegant olmak çok daha zordur. Suat Derviş sLanbı Ü ae - hepsine te;:lâ*l:ldı;'iıiteı- zarif kadınların Tn? Bu senenin modası hoşuna gidiyor talığıma dair kat'? bir rapor verecek- lerdi. (2) Doktorlar heyetinin saraya geldiğini valide sultan haber alır almaz, kendisi bizzat karşılarına dikilmiş: — Aslanım; mutadları üzere Kur'ânı Kerim okudular. Kuşluk uykusuna yat- itilar. Rabbimin birliğine emanet, hiç- bir şeycikleri yoktur. Bir başka zaman buyurun. Demiş, oğlunu göstermek istememiş- ti. Bu cezanın bu kadar sür'atle tatbikı, İstanbula bir anda dehşet vermişti. Şurada burada softalar tarafından gös- terilen galeyan, birdenbire sükünla neticelenmişti. Lâkin, artık Abdülha- midin kalbine de büyük bir korku gir- mişti. Bu korku, bir noktada toplanıyordu. Çırağan sarayında bulunan Sultan Mu- radın vücudü anun için- büyük bir teh- like teşkil ediyordu. Sabık hükümda: rın, «müptelâ olduğu illetten şifa bul- duğu» na ve «haksız olarak saltanat- tan ıskat edilerek, beyhude yere Çıra- ğan sarayında hapsolunduğu» na dair Fakat doktorlar, aldıkları emrin kat'i olduğundan bahsederek, sabık hüküm- darı muayene etmeden avdet etmiye- ceklerini söylemişler;“ve ısrar ile bek- lemişlerdi. Aradan saatler geçtikten sonra, ha- asil, dir? — Yerli terziler fevkalâde iyi dikiyor- ::i!:;k'“ bir kabahatleri var. O da mu- Bibi b;kı $ bir modeli size diktikleri Tan ingaalATina -da dikmeleridir. O za- larımız d_h Şahsiyet kalmıyor. Kumaş- ehemmiyen SE iyi. Fakat giyinişin en Börab v;"" tarafı olan kemer, çanta, Yöruz, :“'“ gibi teferrüatı iyl yapamı- Ba kadar Şerâait tahtında tepeden tırna- (2) Bu hey'et, evvelce de Sultan Mu radı müayene etmişler ve muvakkat bir rapor vermişlerdi. tâm Maniı Dz yerli şeyler kullanarak e - k: ikodul A Müasaji SSi 5 ğ y hergün çıkan W_ âr, yavaş ya: ü ayıkîıîî&îlmlğ;ı;?;: :ğ İstanbul futbol ajanı henüz |İvaş efkârı umumiyede fena teşirler €n ayak e BAA K K eli husule getiriyordu. 'Nfabx:,:::ığ" Sok pahalı. Şapkalafı belli değildir Bu p:)pagandlyl. bizzat Sultan Mu- — İyi Siy da hiç beğenmiyorum. Dün bir arkadaşımız yeni futbol a -| — / annesi (Şevkefza kadın) yaptı- İhmiş ölmak için bir kadın Zİyade $ janı olduğu söylenen avuket Bay Ab- üv; 5 x w öyler rıyordu ve bu işde de bilhassa; Sultan Ra etmelidir? aletinin hangi tarafına İti dullah ile görüşmüştür. Muradın sabık mabeyncilerinden Se- Okuyucularımızın — Evvelğ iç T Bay Abdullah, kendisine dı_ıha he - yid ve Raif Beylerle, sabık haremi hü- ma İçite ve ,î;'_"ğ':*"fîi ve ev Kit İnüz böyle bir teklif yapılmadığını, esa. l Li topal Süleyman efen- || SOrgularına Yen k; “o- kıyaletine - Türk Spor Kurumuü nizamnamesi | -. rıslı Kâmil efendi, Kerküklü adın, sokağa giderken ne kadar î:cibı;;ce TaLLabA başkanımın İ kişi- |di Kıbrıslı n erküklü Cevaplarımız Biyinirse iyinsi r di, tebdil eskisi Halil ağa- *leğant deği e hsin, bence hakikt bir Derviş efendi, si Halil ağı yı kullanıyordu. Propagandacılar, her- gün İstanbulun muhtelif —şemtlerini ve bilhassa Ayasofya, Beyazıd, Fatih camilerinin yanlarındaki softa ve avam kahvelerini dolaşıyorlar; başlarına top- hyabildikleri güruha, yana yakıla Sul- tan Muradın «hali pürmelâlis ni anla- tıyorlardı. Biyemezde Refik Gumsıza: — Bir iştida lle bağlı bulunduğunuz şu- beye müracaat ediniz. Zaten çağırılmanı- za bir şey kalmamıştır. İstidanızda arsu- nuzu bildirmeyi unutmayınız. * yi namzet göstermesi lâzım olduğunu ve son sözün de merkezi umümiye aid olduğunu söylemiş ve bazı kimselerin iddia ettiği gibi İstnbul ajanlığı vazi- fesine başlamadığını ilâve etmiştir. Diyarıbekir bölgesinde tetkikat ir (Hususi) — Birivci umum u dk ugğa-nıîh;ögm içindeki vilâyetlende Yukaı'ıdsla'ne!ligmıı komite ıı_zlı— tetkikat yapmak üzere başmüşavir Ziya|rı tevkif cdılır!ım; bungar d. tevkif e- Ti iyasetindeki müşavirler heyeti |dilmişlerdi. Fakat, bumar_. dzem_erden Diyarıbekirden hareket etmiştir. Doğ; uı; rılarak ;dpuye nezaretine teslim o- lâ erin ın beş gün te! t yapacak |lunmuşlardı. K oî::l];ı::ıîîeî Van îi'ılündc yapılan tesi-| Vvükelâ heyeti, ortaya bir Sullan Mu- inde —buluna- İrad meselesi çıkarmamak için bunlar hakkındaki muameleyi tehir elmişti. Fakat Abdülhamid, artık Sultan Mu- Kemal » Rofahiye yolu Yapılıydz. rad meselesini kestirip attırmak için — Siz p, Matini işga) edebilir. emah Mehezimizde, aynen ledir. di ? Saatte sîh'nir;n:zo ç hlebiyel Çörseei) gol K ’;Jğ:ıî:âî: iz? otomobil yolünün Di Sözlağir. KA Gbb öraiş DA t | - âtte Biyininim, arasındaki ı' l jn“mhdm'l'aagdd!ğl brap eelerii * LA ArE, C SER — Haki Dünün kaç ten zarif olan bir kadın, gü” Hdi S Saatini giyinmeğe hasretme- Vanda Seyfi Önen'e: ĞU — Mektubunuzda mevzuubal tedbirler tamamen alınmışlır. Esasen. ti- fo da artık ortadan kalkmış bulunmak - tadır. * Bapı ğ e makyağile bir: sazt Kâ- ” Gi Tecek x“":ek dediğim zaman;ben giyi- Ve daha eyyej sÜN almak, intihab etmek ahı, ıer;îl düşünmek için lâzım gelen fi Ye, $apkacıya, ayakkabıcıya, N Ce tohet, Odiyorur, Ghsis edilen vakti de murad m, * Bafrada şoför İbrahim Göbel'e: — Hâdiseyi -eğer iddia — ettiği gİbİ ise- eldden çirkin bulduk. En Iyi hareketi yapmış, adalete başvurmuştunuz. Adale- tin -haklı iseniz- şize hak vereceği mu « Pi Zamı: . Safin yi n bütün bunları hağırlamak ye, ş*linak Bünün dbr_"'"" #üraya, buraya — gitmek, k, vafü , |tatın da açılma merasi kuvafüre, maniküre, terzi- bi caktır. raflı dinlediğimiz için uzun boylu mevzuu bühsedemedik, mazur görünüz. * Bir Görele'linin teşekkürü Adapazarı okuyucularımızdan Ahmet he ll S İA a eC ö Ceti A e RR KDA A Muradı muayene edecekler; onun has- | hakkaktır. Hidiseyi yalnız sizden, bir ta- * kudan kalktılar. Rahatsız olurlar.. de- mişlerdi, Doktorlar, büyük bir salona girmiş- lerdi. Sabık hükümdar bir kanapede 0- turuyor; dalgın nazarlarla bir köşeye bakıyordu. Validesi, yanında bir iki sa- raylı ile ayakta duruyordu. Eğilip eği- lip oğlunun kulağına bir şeyler söylü- yordu. Sultan Muradın mariz çehresin- de -beş sene evvel, Beyoğlunda bir Frenk karısından aldığı meş'um- bir hastalığın eserleri görünüyor ve birkaç saniye süren fasılalarla inliyordu. Doktorlar; bu bedbaht hükümdarı güçlükle muayene edebilmişlerdi. Şevk efza kadın, birkaç kere müdahale e - derek, muayeneyi işkâl etmök istemiş- ti. Fakat doktorlar, yemin ettikleri iç kendilerine tam kanaat gelinceye kâ- yenede devam etmişl: abatına göre Beşiktaş sarayına gelerek raporlarını vermişlerdi. Aslı fransızca olan bu müş terek raporun, o tarihteki tercümesinin süreti şudur: «Hüdavendigârı sabık Sultan Murad Hân hazretlerinin düçar oldukları ille- tin mahiyeti hakkında, geçen eylülün yirmisi tarihile tanzim ve Itâ ettiğimiz raporda, cezmi — itikadımızca — illeti mezkürenin bir daı üzal olduğunu be- n eylemiştik. Şimdi şurasını da ilâve edi ki; şayed, hâkânı müşarünileyh hazretleri, bir müddeti medideden son- ra, hilâfı me'mul eyüleşse bile, kuvayi müdrike, Ve selâmeti akliyesini tama- mile kesbedemezler.» Fransa sefarethanesi tabibi, Marvan, İngiltere sefarethanesi tabibi, Dikson, Almanya sefarethanesi tabibi, Kasturi, Avusturya sefarethanesi tabibi, Soku, Doktor, Akif, Doktor, Monceri.» - Sultan Murad hakkında yapılan pro- pagandanın aksini isbat için bu rapo - run bir sureti, İstanbul matbuatile ilân edilmişti. Aynı zamanda, propagandacı- lardan, Topa| Süleyman efendi Mısıra; Kâmil efendi, Kıbrısa, Derviş efendi Bağdada sürgün edilmişlerdi. Abdülhamid; ertesi gün, Sultan Mu- radın dairesinde bulunan, ve sabık va- lide sultana âlet olan propagandacıları Beşiktaş sarayına celbetmişti. Ve bizzat karşılarıma çıkarak: (Arkası var) Ulutürk yazıyor: «— Ben Giresunun Görele — kasaba « sında doğdum. 2 yıldır memleketimden ayrı bulunuyorum. Geçenlerde — Göreleye gitmiştim, kasabanın haline hayran ol - düm. Çolr kısa bir zamanda Öörele imar edilmiş, muntazam — bir hale konmuştu. Bunun için belediye relsine ve kaymaka- ma şükranlarımı bildiririm.» * Köprüdeki sarı çivili yollar Okuyucularımızdan Ali Ertürk bir ar- kadaşile geçenlerde Köprünün sarı çivili yolundan karşıdan karşıya geçerken aZ kalsın — çiğneniyormuş. Çünkü Ortaköy -Aksaray hattına işleyen bir tramvay -bu Çizgilerde durüp yolcuların geçmesi. ni beklemesi lâzım gelirken- belediyenin emrine göre hareket etmemiş, gelip geç- miş. Bu arada okuyucumuzla arkadaşıniı çiğnenmek tehlikesine düşürmüş. Okuyu- cumuz Üç belediye memuruna vatmanı şie küyet ettiği halde, şizâyeti nazarı dikka- te alınmamış. Diyor ki; — Bu sarı çivilerin faydası bu şekiide beklenemez. Her halde yalnız halkın de- Bi, Yatman ve şeförlerin de sıkı bir su- rette köntrolleri lüzim geliri

Bu sayıdan diğer sayfalar: