türlü ma- girip çık- NŞ, Para kazanmak P':lla hırsızlara 4 lara ya- 'ixl:k €tmekten bile Seki ihmemiş bir &- da: Böyle bir a- istib '.ıd dev- Tinde bir * na yaptı- bıı dün- Ka ini ber Zühuru muhte- B* —kaarruzlardan kı ya mavi ü adamın Bı şünden ibaretti aç N 10 dakika d:"' 13 humaralı o q 'da ' bulunan ada - _<*mn çekilip gitmektense bekle- p bizi; İsbij ©lup olmadığını anlamak İstemesi idi. Bilhassa ric'at hattı da daim: duktan sonra bunda savvur edilemezdi. ç., d %.ıke ü "mı:nımn 13 olması üzerinde dur- DüZ. Sizce buna sebeb ne? Si l Bana kalırsa bu rı ü du ki aşağıdan gelip kendisini pcı is iyetinden telefona çağırdıklarını iyen garsonu hiç sebeb yokken haş- G N bu odaya açılan kapısı ile alâka- P_x *& ilâve etti: “> Oi gt kapayınız! SOmiser istenileni yaptı. xîd'hn Sadul İçina , ATam! dedi, şimdi şöminenin 1’-" Finiz. Fakat durun daha evvel _;__m'" Saymak lâzım. Şöminenin ar teşkil eden cephede kaç S » — p Sarıdan aşağı mı sayayım? Vet evvelâ ö adı, dedi. Demek 13 ün- | Ud değil Şıı halde bu . | ve 3... Evet, bi- İ sra, tuğla.. fün üçüncü tuğlasını bulu- Tkor -H "“wı geze âyni suali sordü mağile sayarak birin- Üçüncü tuğlayı buldu. duîl.ı'ı sordu r söl- | Sru olan üçüncü tuğlasın- Tyi yapalım. "';imu' Bira ir makine gibi itaat e ı(ru Olan gü sıranın soldan — sa Klvan g Süncü tuğlasmı buldu madullah: Z Emrini verdi. ı:u"'::'m kaldığı tazyik altın- Urd Ta doğru gömüldüğünü ük. Yerinde el sığacak "Huk hasıl olmuştu. Boşlu: serkomiser rastgeldiği Sekti ve SİL AŞ l K ne ola- Tlk g "TCok noktalar aydınlan- Sarı "—Xm,n ıı—" li kadınla mav ay l SON POSTA M Olel müdürü ile konuşürken oda | Garetej man Bey lütfen şu geçidin ka- | ver: tuğla | O—I'x an Bey, | ve katil hiçbir | ye bile henüz mı’:;dıınl çık eler neler yazacı Serkomiserin canı © kadar sıkilıy Tn!('fhn mu? Hay Allah belâsını Anladık. Çek arabanı! Avrupanın hayat ve terkibi meçhul çocuk gıdaları yerine saf ve halis ve taze hububattan istihsal olunan yüksek evsafa malik — VİTAMİN ve GIDASI çok — olan HASAN Özlü Unlarını yediriniz Yüksek evsafa Unları malik-Hasan Özlü yavruların gürbüz tombul ve canlı ve sıhhatli olmasını - te- min eder, Beynelmilel sergilerde kazındığı altın madalyalar ve ze- for nişanlarile ve birincilikle ihraz ettiği — diplomalarla — cihanşümul şöhret kazalmıştır. Yalnız. ve mu- sırren Hasan markasını / İsteyiniz. Bütün bakkaliye ve eczanelerde bulunur. Büuna efkârı umumiye ne derdi? yor- «Son Pasta» nın zabıta ramanı : VALİDE SULTANIN Osman Bey lâkayıt bir tavırla: — İhsan Bey, Hüsnü Beyle Kevser fanımı öldulduğunuzu itiraf etmişsiniz, bu hususta izahat verir misiniz? dedi Bu odada yapılan toplantının sebeble- M neleri keşfedeceğimizi ve ne- |ri de az buçuk malümdu. Fakat ı m'—'myc—x mizi, plânının muvaf- | hep: bu kadardı. Buna mukabil urudı Bir kat daha canı sıkılmış olarak a- şağı inen serkomiser Osman biraz son- ra kapının eşiğinde göründüğü zaman tamamen değişmiş bir halde idi. Sevin- cinden ağzı kulaklarına varıyordu. O- muzlarından ağır bir yük kalkmı: ş gibi dimdik duruyordu. Neş'eli bir sesle haykırdı: — Hocam, müjde, bu menhus de sona erdi. Mühendis İhsan poli düriyetine gelerek nöbetci müdürüne teslim olmuş. Hüsnü beyin katilinin kendisi olduğunu, siyahlı kadını da ay- nı bıça öldürdüğünü itiraf etmiş. (Arkası var) ( eai neşriyat — Bir &t sevine — Hüzameddin Berkes tara- fından yazılan bu güzel roman kitab halin- de intişar etmiştir. «Bir an sevine> in mev- zuu hakiki hayat sahnelerinden alınmış ve bu mevzu İnce ve hassas bir kalemle işle miştir. KORKU Sıçrama, — bayılma, gerginlik, boğulma hisleri, nefes daral- ması KAR DO L'a biraz devamla nihayet bulur. DÖYÇE LEVANT LİNYE 6. M. B. HAMBURG Doyçe — Levant Linye Hamburg A, G. Hamburg, Atlas Levant Linye A. G. Bremen, Hamburg, Brem, —Anvers, İştanbul ve Bahrisiyah arasında azimet ve avdet muntazam Postalar İstanbulda beklenen vapur! Cavalla vapurü 13 T. evvele doğru Chios vaptru 16 T. evvele doğru Samos vapura 18 T. evvele doğru Yalova vapuru 30 T. tvvele doğru. Burgaz, Varna, Köslence için Hmanımızdan hareket - edecek vapurlar SBamos vapuru 22 T. evvele doğru, Yakında Hamburg, Brem, Anvers ve Roterdam İlmanları için hareket edecek vapurlar Manissa vapuru ll T. evvele doğru Chlos vapuru 15 T. evvele doğru. Fazta tafsilât içii Galata'da Oya. kimyan hanında DÖYÇE — LEVANTE LİNYE vapur acentalığına müracaat, Telsfon : 44760 - 44769 sö-|Baş, diş, nezle, grip, romatizma ve bütâün ağrıla- m»»_ rınızı derhal keser. İcabında günde üç kaşe alınabilir. İsim ve markaya dikkat! Taklitlerinden sakınınız. « Son Posta,nın Hikâyeleri - Üçüncü Mevki Yazan: G. Rıktin Birinci, hattâ ikinci mevkide seyahat edenlere pek acırım. Ben, yani bu satır- ların muharriri, daima üçüncü mevkide seyahat etmesini Bir nuşmazlar. İkinci mev daha canlı, biraz daha kan a beraber gene üçüncü mevki yolcularına hiç benzemezler Halbuki üçüncü mevki başka insanlardır. Konuşka: yakındırlar.. j 1 bam- ndırlar; cana tana çay, kahve ikram & derler. Hayatlarını, başlarından vak'aları seve sev lar. İşte ben bu defa da, gene bundan ötü- rü, akşam trenile üçüncü mevki vagonun- da seyahat ediyordum. Kalinin şehrinden Vışnıy-Voloçok şehrine gidiyordum. Vagona girer girmez, kısa bir zaman sonra, herkesle ahbab oldum. Havadan, sudan, trenlerin intizamından, Vışnıy- Voloçok şehrinin şimendifer garına olan mesafesinden, velhasıl her şeyden bah- settik. geçen lerin daha muntazam işlemeğe başladık- ları hâkkındaki kanaatimle mutabıktılar. Hava hakkında da aramızda ihtilâf yok- tu. Vışmıy-Voloçok şehrinin gâara olan uzaklığına gelince, kimse sarih bir şey söyliyemedi. Yolcuların hemen hemen hepsi hep bir ağızdan kondoktörden ma- lümat almamı tavsiye ettiler.. Velhasıl gördüğünüz üzere; konuşmamız hem en- teresan hem canlı idi. İçimizde, hiç lâfa karışmıyan bir tek koca karı vardı. Görünüşe gö h, canlı, sıhhatli bir kadındı. Bütün konuşmamız müddetince hiç lâfa karış- mamış, hep bizi dinlemiş, ve mütemadi- yen sucuk - ekmek yemişti. Ben, bu koca karı ile de konuşmağa karar verdim: — Nine, dedim, sşen ner ? — Ben bu civarlıyım. Bizim Kolhozı- mız nah şuracıktadır. — Kolhozdan çıkalı çok mu oldu? — Eh.. Şöyle böyle iki ay oluyor. Yall.. Nerelere gittiniz?, Doktorlara, yavrum, doktorlara.. İki ay müddetle hep doktorlara mı? İşin en tuhafıma giden tarafı, koca ka- rının hiç te hastaya benzememesi idi. Ha- yatta insanı aldatan böyle görünüşler o- lur bazan. — Evet, yavrum, evet hep doktorlara.. Ne yaparsın, bazan icab ediyor. — Haklısın nine. Tevekkeli dememiş- |ler: İntiyarlık - maskaralıktır. — Hayır, yavrum, hayır; ben şikâyet- çi değilim: Hattâ halimden memnunum. — Hangi doktorlara gittiniz — Müuhtelif doktorlara, telif doktorlara.. İlkönce Bologo'ya git- |tüm, Orada bir doktor var; genç olmasına rağmen romatizma işinde öyle mütehas- sıs ki... Elini sürmesile beraber insanda ne ağrı kalıyor, ne de hastalık. — Evet, ramatizma, hakikaten mühim bir hastalıktır. — Çok mühim, yavru çok mühim, a da kalb mütehassısı vardır; sizin z kalb hastalıklarını tedavi yi bir doktor mu? — İyi de lâf mı, yavrı Övlc sevimli çocukları var ki.. Sorma- yın!. Hele üç yaşfndaki ortanca oğlu.. Ko- MeseeeerecenaandAssaeEnEREEERA e kERSAdenAeLerArEENNRanecAn RADYO Bugünkü program 12 Teşrinievvel Salı İSTANBUL Öğle neşriyatı: 1230; Plâkla Türk musikisi, 1250: Hava- dis. 13.05: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: , İyi de lâf w? 18.30: Plâkla dan$ musikisi, 19: Armonik sa lo: Şiller tarafından. 19.30: Konferans: Bey- ıı:ı.ı Halkevi namina (İnhisarlar hakkın - ». İhsan Arif Gükpınar. 20: Mustafa ve ar- tarafıı şarkı 20,30: Ömer Rıza tarafından arab- ylev, 20,45: Vedia Rıza ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve haik şarkıları, Baat ayarı). 21,15: Orkostra. 22,15: Ajans ve horsa haberleri. 22,30: Plâkla sololar, o- pera ve üperet parçaları. Yolcuların hemen hemen hepsi, tren- | , İda kaldım n Türk mustkisi ve halk | Alaz Ala Rusçadan çeviren: H. caman kocaman mavi gözleri var. Bana mütemadiyen şekerleme ikram etti. Bütün yolcular, bu k: talıkların sahibi buluna ihtiyar kadına | Di sucuk ekmek k bir faz r mühim has- yre nadan ladar Torjoktan sonra Ostaşk vo'ya oktora tti. hangi d - Göz doktoruna, yavrum, göz runa. Onda tamam on dokto« in kaldım. — Çol, Çok mi perver. Evleni Karısının ismi Vera iyi bir adam i çok olmadı. Doğ- rusu Vera çok hoşüma gitti. Çok güzel sesi var. Mükemmel şarkı söylüyor Hayretimiz gittikçe artıyordu. nin gayet canlı, gayet neş' H gözleri olmasına rağ göz doktoruna taşınıyordu? i sormak üzere sözüne de Nine. iken nine etti — Ostaşkovo'dan da, yavrum, Kalinin şehrine yollandım — Gene doktora değil mi?. — Gene doöktora, yavrum, gene dokto- ra. Bu ihtiyarlığımda başka nereye gide« bilirim?, Bu defa hangi doktora gittiniz?. — Kalinin şehrinde çok meşhur bir ka- dın doktor var, Ben bütün bir hafta an- Bu, çok moşhur bir ebedir, — Neti. — Ebe, yavrum, ebe, Yolculardan bir ikisi kendilerini tata- madılar.. sek sesle kahkahalarını koyuverdiler.. Hastalık kumkuması — bu ihtiyar nine hakikaten acayib bir insandı. iğınız h ne diye lı.._.lu Yetmiş dir v h / mişım ben?. ara taşınıp — Kendi arzumla gitmiyorum, rum, kendi arzumla gitmi Ne gibi kendi arzunuzla gitmiyor- sunuz?. yav- lar kendileri davet ediy rum. Hem nasıl rı ben büyüttüm, ben bu — Kimleri?. Dem Bologa lenberi saydığım doktorları laki romatizma mütehassısı Niko- la en büyük öğlumdur. Torjok'daki kalb mütehassısı Sergey, ortanca — oğlumdur. Ostaşkov'daki göz mütehassısı Mi de onun küçüğüdür. Geçenlerde evlendi, Ebe K se, bunun küçüğü — Nipneciğim, deseniz e, sizin bütün a- ileniz doktor olmuş! — Öyle oldu işte., İlköüce Nikola' bu çt Sonra artık - birbirlerini kızım Anna başka bir k intihab etti, hayil — O ne iş yapar?, İ İnek sağıc- Bu nasıl çocuklarınız seler olduğu £ lmuş böyle? Diğer bütün h adamı, münevver k lde Anna neden böyle miş?. Yoksa kabiliyetsiz mi? — Ne münasebet kabiliyetsiz olsun?, Nine bu sözleri söyledikten $ acele sepetine el attı. Sepetin muntazaman katlanmış bir kardı: — Bakın, dedi, gazeteler Anna'nın hak- kında neler yazıyorlar!. Onun için bü« yük bir istidad diyorlar.. 'a acele içinden gazete çi Gazetenin birinci sayfasında, gülümsi« yen çok güzel bir kız resmi vardı. Kızın göğsünde kocaman bir de nişan görünü- yordu. Vagonun pencerelerine garın ışıkları vurdu. Tren Vigni-Voloçok şehrine gi- riyordu Yarınki ullshamızda: ÇEVİRİNİZ Yazan: İsmet Hulüsi