ülâyim Yunanlı Galatis'i 6 dakikada mağlüp etti | Hocalara göre, ı_:"'? (Baştarafı 1 inci sayfada) Evvelce tesbit edilen programa göre flması lâzım olan Tekirdağlı ile Yu- m.n İ:a ;kr:smd.ıkj n_ı_ı'uıbıh, 'Tekirdağlı- yapılımaıı Arafta müsabakası olduğundan karşı ]ŞK viş ve Mülâyimle Yunanlırın “laşmasına karar verilmiştir. drinci müsabaka: İsmail - Nü Müsabakanın müddeti bir saat ©- kabul edilmiş ise de müsabakanın sonlarıma di ği ğ üpalmA Oğru elli dakikada biteceği i- Yunanlı Bu larak güreşci — ki üi den çok fazla [deî kilo itibarile İsmal . garalı Mehmedin kardeşi olan İsma- Yali ilo farkına Tağmen müsabakayı cidden Df Ve elli dakika süren güreşte bi n Muvaffakiyetli oyunlar yaptığı Bibi, çok hâkim güreşmiştir. m",':j;î“ğ' bitlir başlamaz — Yuzanlı ei & İR yeğ ıîdî ir kafa kol kaparak hasmi- İlk dakikada hall bu Müşkülât lar, neye uğradığını bilmiyen sademeden kurtulmak İ Sekmedi. Gene ayağa kalkt: İki taraf da a Teşmek bir oyun! a yaktan ziyade yerde gü- için gayret sarfediyorlar, Ufak e i' Yere yattılar. R Dı“'j 1 altta, İsmall üstte uğraşıyor- n îl:rhnm kardeşi yerde salto tecrü- Yü Yor. Fakat hasmının ağırlığı künde Pnasma imkân vermiyor,. uzı in töle b:ı—nm dakika, Güreşin yarısından r 'ân geçti. Bir aralık İsmailde OrE Ve durgunluk alâmetleri baş- terdi, e a hı;:nınıı son dakikalarda işi sağ- Fakat ___amğııı Balibiyet için uğraşıyor. ni _:l_ıhn-:ımmı dört defa tuşa getirdiy- dan galik Yerde üç saniye tutamadığın- ee e Belemedi. Ve son dakikalarda iki tarafta da bü: Netice bçr.hmübfdjîk“““k yok. : Mülâyim - Galatis S$0n müsabakası Yun: Ha ile Mülüyim arasında ola A unanlı ringe geldi. Görünü Örünü; a) Tan o da Mülâyimden kiloca a dlşîîiîıiî:n Nasıl olaca ü v k,n acağını düşünürken Mülâyim ka- li, Günün 'OTnozile alkışlar arasında ringe gel- Hakem Sabaka N sen de a. Müsıb.ı. Pek Mmıy. Tüldü. Mal ringe gelerek: «Bu mü- ::mlînc:ye kadardır..» dedi. Esa- şka türlü bir netice beklenmi- Başladığı zaman Yunanlının © Yaklaşmak istemediği gö- Mülâ Yetli bir Ç M Takibinin kafasına kuv- Yunanlı b Tüşla başladı. Bunun üzerine Kalkarak n'— Boyile ayaklarının ucuna Sekilde hç Ç* Mülâyimin kafasına aynı Mülüyim çç “uşla mukabelede bulundu. y *tomatik bir şekilde aynı peyi almpaşzılıların İsmail Yunanlı rakibini yere çalarken stüste bir (kl defa daha yaptı ve hemen rakibini kucaklar gibi yakalamak ister- ken kaçan hasmının tek bacağına asılarak yakalandığı bu oyundan kaçmak isteyen ( ringin ortasına çekmeğe başladı yim rakibini ortaya kadar getir- di ve yere bastırdı. Yunanlı için mağlü- biyet mukadderdi, Mülâyim kapana &- kıştırdığı hasmını var kuvvetile bastırsa ğ 5 Benii yenecek bir vaziyette iken biraz idman yapmak maksadile orasından, burasın. dan tutarak oynamağa başladı. Yenilmek istemiyen bir pehlivan için bu azaba katlanmak kolay değildir. Mü- lâyim yenmiyor, gülümseye gülümseye rakibinin emdiği şütü burnundan getiri- yordu. İş artık güreşten çıkmıştı. Bu vazi: o şeklile yarım saat sürecek olsa, Y h bir daha güreşemiyecek hale gelebilir- di. Mülâyimin altında kıskıvrak yakalan- miş olan Yunanlı karaya düşen balık gi- bi çırpınırken galiba Mülâyimin bir ta- vafına hafifce tekme atmış olacak ki bu- na kızan Mülâyim, kolunu, bacağını, hat- tâ kafasını mengene içine aldığı Yunanlı- yı bir külçe halinde altıncı dakikada rin- ge seriverdi. Yunanlı yenildiğine memnun, halk kı- rıla kırıla güldüğü eğlencenin bitüğine müteessir stadı terketti. Ömer Besim Dünkü yüzme müsabakaları Dün Heybeliadada mevsimin son yüz- me müsabakaları yapılmıştır. Beyoğlu Halkevi tarafından tertib edilen ve bir kısmı geçen hafta yapılan bu müsabaka- larda netice itlbarile Galatasaray: 264 pu- vanla birinci, Beykoz; 94 puvanla ikinci, Adalar: 41 puvanla üçüncü ve Güneş: 9 puvanla. dördüncü olmuştur. ıl_ı_'ı_nkı'ı hbayramı li #porcular dü !mumm' dün on yedinci 'asında büyük bir atletizm af ': Ve B takımları ara- Büyüy'ü. ğ Neticede A ta- Rüçük sapçalada £ "” Sahada d, tbol maçı yapılırken U3 - Beykoz muh- nkü geçid resminde telitile güreş müsabakaları yapıldı. Ka- sımpaşa klübü rakiblerini 5-2 yendiler, Akşam da C, H. P. salonlarında bir gar- denparti verilmiştir. Kendi köşelerinde mütevaziâne çalır şan Kasımpaşalıları gösterdikleri bu var- lıktan dolayı tebrik ve her sene spor sa- halarında yeni yeni muvaffakiyetler ka- zanmalarını temenni ederiz. SON POSTA Son Posta'nın tefrikası: 10 Yıldız Sarayın Bir haremağasının hatıraları Abdülhamidi ıskat etmek; Yazan: Ziya Şakir o kadar güç olmıyacaktı. Çünkü elde Meşrutiyet ilânı gibi “Kâfirane bir delil, vardı Bu arada, Sultan Muradın bendegâ- nından Topal Süleyman efendi, Mah- mud Nedim paşanın adamlarından, U- zünetek namile anılan Rıza beye tesa- düf etmişt. Rıza bey: — Haberin var mı? Hocalar, yeni inde ateş püskürüyorlar. ı Mitat paşanın eline verdi. Onunla birlikte şeriati kaldıra- cak. Bunun önüne geçmek lâzım!» di- yorlar, Valide sultan hazretlerine söy- leyin. Fırsat, bu fırsattır. Demişti. Süleyman efendi, bu sözleri duyar duymaz, koşa koşa Çırağan lide sul: nen söylemişti. Zaten saltanatı tekrar ele geçirmek hırsile yanıp tutuşan Şevkefza kadın, andan büyük bir sevinç duya- nen koş, Rıza bey öğ- luma selâm götür. Beraberce bu hoca- ların kulaklarını bükün, Onlarla meş- Vverette bulunun, Cümleniz birleşin. Bu işi, bir hale, yola benzetin. Eğer bay ram selâmlığına aslanımı çıkarabi tiz, cümlenizi mâli karüna garkede- demişti. Süleyman efendi, derhal paçaları s1- vamıştı. Çırağan sarayından fırlıyarak soluğu Rıza beyin evinde almıştı. O sı- rada, Rıza beyin yanmda, Rumeli bey- lerbeyi payesini haiz olan Ramiz paşa vardı. Rıza bey, Süleyman efendinin telâş- la geldiğini görür görmez, vaziyeti his- setmişti: — FPaşa biraderimiz, yabancı değil- dir. Açıkca görüşebiliriz. Zannederim ki; valide sultan hazretlerinden, hayırlı bir irade getirdiniz. Demişti. Süleyman efendi de, valide sultanın verdiği talimatı aynen nak- letmişti. Talimatın sonundaki, (mâli karüna garketmek) vâdi, gerek Rıza beye ve gerek Ramiz paşaya pek cazib gelmiş- ti. — Pekâlâ, efendi, bu gece; yatsı e- zanı okunürken, teşrif et. İnşaallah, mu vaffakıyet basıl olur.. demişti. Süleyman efendi; © gece, yatsı za- manını iple çekmişti. Ve tam yatsı e- zanları okunurken, Rıza beyin evine girmişti. Perdeleri sımsıkı kapalı olan odanın sedirinde; Ramiz paşadan baş- ka, Dağistanlı Muhittin efendi ile Gür- cü Şerif efendi de bulunmakta idi. Rıza beyin teklifi üzerine Süleyman efendi, valide sultanın talimat -ve bil- hassa vülr bir daha tekrar etmişti. İşte, o dakikadan ren, bayram ge- cesi, Abdülhamidi saltanattan ıskat ile mecnun padişahı tahta geçirmek için müzakerata girişilmi Hocalara göre, Abdülhamidi ıskat et- mek; o kadar güç olmiyacaktı. Çünkü tiyeti ilân» gibi «kâfirane bir delil» vardı. Maksada muvaffak ol- raak için medreselere gizlice haberler gönderilerek, — İstanbulda — bulunan «kâffei ulema ile talebei ulüm», Fatih camiine toplanacaktı. Ve, Abdülhami- t ahkâmını ibtal edecek olan Hânına teşebbüs ettiğir ile- ri sürülerek esaltanat ve hilâfet mevki- inden şer'an iskatı» na «ittifakı müsli- min» ile hükmolunacaktı. Hemen Çıra- ğan sarayına bir «heyeti ulema» gön- k Sultan Murad Topkapı sara- nakledilecek, orada biat merasimi :upıhrak mesele tamamlanacaktı. Görülüyor ki bu basit kamiteciler, şi bir taraflı düşünüyorlardı. Asker ve hükümet kuvvetlerini, hiç hesaba kat- mıyorlardı. Bilhassa, bu teşebbüslerini küvveden fi'le çıkarırken, dökülecek kanları kat'iyen akıllarına getirmiyor- lardı. Bereket versin ki, Mitat paşa atik davranmıştı. Bayra- mın birinci günü ak * şamından, gece ya - Tısına kadar, bu ace. mi komitecilerin hep sini toplatarak (Bâ. 1 e) nin bir 0. kapamıştı. Ve doğruca saraya giderek, — meseleyi Abdülhamid, er. tesi gür, — Beşiktaş sarayında, Sadra « l Paşa « Tnun riyaseti altın « da, bir tahkik ko - Misyonu teşkilini emretmişti. Bu ira « de, derhal Sadraza- ma tebliğ edilmiş « ti. Rüştü Paşa, ev « velâ gene — hastalı - ğindan bahsederek gelmek iste- şti. Fakat, Mitat paşanın ısrarı ü- zerine, inliye hıklıya gelmişti. Sadrazam, şeyhislâm, Mithat Pa - şa, Redif Paşa, Damad Mahmud Paşa, Çorluluzade Mahmud Celâleddin Bey- den mürekkeb olan bu kemisyon, sür'atli bir tahkikata girişmişti. Elde edilen deliller, o kadar küvvetli idi ki; hiç biri cürümlerini inkâr edememişti. Garib bir tesadüf eseri olarak o gün Abdülhamidin biraderlerinden, Bür- haneddin efendi vefat etmişti. Padi- |hiç biri, bir tarafa sürülmedi ve kanun şah, çok sevdiği bu biraderi için, derin bir teessür içinde idi. Şimdi, bir de bu hâdisenin dehşeti inzimam edince, hünkâr fena halde sersemlemişti. Tahkik komisyonu, yirmi dört saat zarfında işini bitirmiş, komitecilerin muhtelif mahallere sürgün edilmeleri- ne karar vermişti ve bu karar da, da- mad Mahmud Paşa vasıtasile Abdül- hamide arzedilmişti, Abdülhamid bu karara şiddetle mu- halefet ederek: — Ne demek? Merhum pederim za- manında da böyle bir kamite ele geçi- rilmişti. Hattâ onlar, pederimin haya- tına bile kasdedeceklerdi. Öyle iken, haricinde ceza görmedi. Ben, bu adâ ların sürgün kararlarını tasdik ede- mem. Eğer sabit olan bir cürümleri Ohuyucı;la.rımızın Sorgularına Cevaplarımız Manlsa Şehir bandosundan Hüseyin A- talaya: Mektubunuz vazıh değildir. — Sizi o yere götüren kimdir, ne gibi müşküller- le karşılaştınız, bunları izah etmiyorsu- nuz, * Kurâmanda çiftçi Bürhan oğlu Ömer Toktaya Bu kanunun önümürdeki — Meclis toplantısında kat'i geklini glarak çıkma- B1 mühtemeldir. * Sivasta M. Albayrak'a: 'Terzi mektebi Sultanahmeddedir. Dı- şarıda tetrrilik yapabilecek kuvvette, Ayrı bir diploma verilir. ikiş şubesine girmek için 'TTürkiye Cumburiyetit — vatandaşı ol - Mmak, ilk mektep mezunu olmak, 12 den küçük, 16 dan büyük olmamak, amıhhatli, Namık Kemal Warsa, mahkemeye verilsinler. Kanu: nen lâzımgelen cezalarını görsünler. Diye, komisyonun kararını tasdik et- Tedi, Halbuki Mithat Paşa, son derecede telâş içinde idi. Çünkü, softalar ara- sında oldukça mühim birer yişlere girişmeleri muhtemeldi. ÖOnun' için Mithat Paşa vaziyeti ko! ; zalarına izah etmiş; verilen karardı ısrar göstermişti. Abdülhamid, mabeyn feriki Said P: Şâa vasıtasile yapılan ikinci maruzata da: — Muhakemesiz, hiç kimseyi sürdü- remem. Eğer vükelâ, fikirlerinde ısrar ediyorlarsa, yerime başka padişah &- rasınlar, diye cevab gönderdi. Abdülhamidin bu cevabı, heyete hay- Garib, ve anlaşılmaz bir ruha malik olan sadrazam Rüştü Paşa, bu sefer nasılsa bir celâdet gösterdi. Abdülha- müdin cevabını getiren Said Paşaya: — Efendimize, arzediniz. Biz, zatı şahaneleri gibi bir padişah bulamayız. (Arkası var) Şözleri sağlam ve aşılı olmak lâzımdır. Biçki şubesine girmek için de fazla o- larak dikiş şubesinden mezun olduğuna dair diploma ibraz etmek — Jâzımdır. Bu Şubeye 16 ile 20 yaş arasında olanlar a- lmar, * Okuyucularımızdan B. Cenaba: — Moektubunuzu baştan sonuna kadar okuduk ve düşüncelerinizi — çok yerinde bulduk. Ancak Karaköy köprüsü gibi ce- ki ve köhne bir köprü üzerinde yapılacak bu tadilât, İstanbulu Neride — yapılması düşünülen muntazam köprüden mahrum eder düşüncesindeyiz. Esasen belediye |- mar plânında köprü için de ayrı bir pro- Je kabul etmiştir. Mektubunuzu saklıyo- ruz. İleride lüzim olursa kullanacağiz. * Çarşıkapıda Kavaf Hüseyine Mevzuubahsettiğiniz —h mâüna veremedik. Herhalde bir hüm olacaktır. Sırası gelince bahsedeceğiz. eye — bir itefeh- mevzuü - * guldakta 8. Karayel'e: — İstanbulda Beyoğlu:! rırda Fransız Haşet kütüphanesine racaatla bir kaç tane Fransı: tabi isteyiniz. Bunların ar a: cenize göre elverişlisini seçersiniz.