10 Sayfa Son Posta'nın sivasi tefrikası Reis katilin Berline gelmesi meselesini yeniden ele Talât Paşayı öldürmeğe Adâlet tevziini en büyük bir vazife Bilmesi lâzımgelen bir hâkimin ağzın- dan çıkan bu esassız, asılsız sözlere karşı bir kelime bile israf etmek mana- sızdır. Kafkasya hududunda Ermenile- ze karşı yapılan te'dib hareketile En- Wer paşanın ne alâkası olabilirdi? Ka- til de bunu şüphesiz pekâlâ biliyordu, fakat, işine geldiği için: — Evet, bunu da biliyorum, cevabını | verdi. Bunun üzerine reis katilin Berline gelmesi meselesini tekrar ele aldı ve ihayet neden Hardenberg sokağına taşındığını sordu. Katil dedi ki : ini görünce Talât e karar vermiştim. O- |Paşanın o saatte sokağa çıkacağını bi bi — Snrcm emredince, onu öl: lâzımgeldiğini ertesi günü düşünüyor- dum , ğe çalışıyordunuz? klettikten sonra bir müddet annemin emrini unutur gibi oldum, Reis — «Unuttunuz mu?» — Bu sözünüzden bir şey anlıyamı- -. JEINU: yorum. Biraz evvel, kararınızı verdiği- Hardenberg sokağına nak söylediniz. Demek ki Talât | aın karşmızdaki evde oturduğu- nu biliyordunuz? — Evet biliyordum. — Onun için mi yakınında bulun- mak istiyordunuz? — Annem öyle si yakınında bulunmak — Ondan evvel Talât Paşanın Ber- linde bulunup bulunmadığını bilmiyor mıydiniz? yordum, beş hafta ka- dar evvel kendisini gö: ti — Nerede görmüştün z? — O bir gün iki kişi ile beraber hay- vanat bahçesi istikametinden geliyor- du. Yanımdan geçerlerken t rxçe ko- nüuştuklarını .şıltım guım zaman paşa . Tâlât Paşa olduğu- dan takib et- emanın önünde durdular. Birisi ayrıldı, ayrdderken Talât Paşa- | nın elini öptü. — Talât Paşayı tanıdığınız zaman o- nu öldürmek fikri hatırınıza geldi mi? — Hayır, gelmedi. Yalnız kendimde bir fenalık hissettim. Sinemaya gir- dim, fakat içeride duramıyarak tekrar dışarıya çıktım. — Demek ki Tâlât Paşanın Berlinde olduğunu daha evvel bilmiyordunuz? — Hayır, — Zabıt — varakalarından — birinde Berline hem tahsil etmek, hem de Ta- lât Paşanın da Berlinde bulunduğunu bildiğinizden dolayı geldiğinizi söyle- diğiniz yazılı olduğu için bu suali sor- | dum. Bundan sonraki istievabında katil güya hasta olduğundan, ikide birde düşüp bayıldığından, arkadaşı — Apel- yan tarafından tedavi için asabiye mü- tehassisı doktor Kasiref'e götürüldü- Bünden bahsett. Bu sahte hastalığını da mütehaffif sebebler meyanında gösş- termek için hususi tertibat alındığı gerek katilin, gerekse avukatların ifa- delerinden anlaşıldı. Meselâ katil de- rmemek hususunda | P tereddüd ediyordum. Hastalığım baş gösterdikçe annemin emrini yerine ge- | tirmek istiyordum. Sonra, tekrar iyi- | *e—ıınce ben insgn — öldüremiyeceğimi meselesi hakkında jüri | edildikten sonra e geçli ve; — Hımsc nası| oldu, :ı'ıınlmır' dedi. Katil gene işin içine anasının haya- | Tini katarak — Annem öyle emrettiği için yap- tım. O gün gene annemin hayalini dü- almıştı. Tayliryan: “- Annemin hayalini görünce dedi Rı.nuyordum Talât Paşayı görünce... — Nerede gördünüz? — Odamda kitab okuyordum ve o- kurken bir aşağı, bir yukarı dolaşıyor- dum, Bu esnada Talât Paşanın dışarı- ya çıktığını gördüm. Sokağa çıkmadan evvel evinin balkonundan görün Ondan sonra sokağa çıktı. O anda Re- ne annemin hayali gözümün &: geldi. Bir taraftan Talât Paşayı, diğer taraftan da annemin hayalini görüyor- dum. — Yani hayalinizde aileniz efradı- kamr vermişlim Vç nin hayallerini görüyor ve onların ö-| * lümüne Talât Paşanın sebeb oldu; nu düşünüyordunuz, değil mi? T; liyor mıydınız? — Hayır, bilmiyordum. — Paşayı görünce ne yaptınız? — Onu görür görmez aldım, arkasından koştum ve vurdum. — Roövelverinizi nerede saklıyordu- ,© nuz? — Çamaşır sandığımda duruyordu. — Raovelver dolu muydu? — Evet, dolu idi. Onu 1919 da Tif- liste iken almış ve beraberimde getir- ı'ıı—ur*ı Çünkü yeni katliâmlara karşı nizin hayâli tektar göründü mü? San- | dığınıza' doğru koştuğunuz zaman - si- lâh: yavaş mt çıkarıyordunuz, yoksa acele mi ediyordunuz? — O anı lâyıkile tarif edemiyece- ğim. Talât Paşayı gördüğüm zaman derhal annem gözümün önüne geldi. (Arkası var) Bir Doktorun Günlük Puzartesi Notlarından ©*) ei 3 Cild hastalıklarının Husulünde Dahili sebepler L e Muntasam zamanlarda yemek yemek ve vücüdde toksin denilen zehirin toplan- masına mân! olmak için hergün m Zaman def'i tabll yapmak lâzımdır, Çild hastalıklarının en mühim sebeblerinden Biri de kabızlıktır. Birçok yüz akneleri- nin, yant yüzde çıkan tanelerin, ergen- liklerin ve çıbanların kabız zamanlarda arttığını herkes bilir. Def"i tabil günde- llk olmadığı takdirde hafif lâvmanlar ve yahut küçük mikdarda müleyyinlerle idare etmek lâzımdır, Sık sık müshil almak makbul ve makul bir şey değildir. Barsaklarda olduğu gibi böbrekler de in- sanların en mühim zehir defeden yolla- rındadır, Böbrek faaliyeti gayet münta- zam olmalı ve arasıra böbreğin vazifesi idrar muayenelerile kontrol edilmelidir. Karaciğerin vücuddeki gehirleri tadil e- dici ve kısmen de imha edici bir vazifesi olduğunu düşünecek olursak karaciğerin muntazam işlemesinin de çok lüzumlu olduğu anlaşılır. (*) Ba notları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapımız. Bıikinli samanınızda bu notlar bir dokter gidi imdadınrza yetişebilir. Nöbetci kezaneler Bu göce nöbetçi olan sezaneler şan - lardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Sarım), Alemdarda: dülkadir), Beyazıdda: yada: (Ridvan), Eminönünde: (Aminas- ya), Eyübde: (Arif Beşir), Fenerde; (Vi- tali), Şehremininde: (Nazım), Şehzade- başında: (İ, Hali)), Karagümrükte; (Su- ad), Küçükpazarda: — (Necati Ahmedi), Bakırköyünde; (İstepan), Beyoğlu cihetindekiler: 'TTünel başında: (Matkoviç), Yüksekkal- dirımda: (Vingopulos), Galatada, (Mer- kez), Taksimde: (Kemal - Rebul), Şişli- de: (Pertev), Beşiktaşta: (Süleyman Ri- za). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üzküdarda: (İskelebaşı), Sarıyerde: (06- man), Kadıköyünde: (Saadet), (Osman Hulüsi), Büyükdada wıı-b Hey- boltadada: (Tunaş). (Ab- (Cemil), Samat- rovelverimi * Paşa sokağa çıkınca anne- | , “SON POSTA Son Postanın tefrikası: 66 Denitleriri Makyaveli Kaptan Bum Bum Çevireni Ahmet Cemalettin Saraçoğlu Ben vapurda gîzlendîğim yerden yavaşça çıkarak rıhtım; bir göz attım. Birkaç Çinli esnafla eşek kiralıyan şişko Çinliden n başka kimseler yoktu Bu son tenbihim Jüzumsuzdu .Çün- kü Çinliler için paradan daha mühim |bir şey vardı ki o da bu milletin kendi- sine iyilik edenleri asla unutmamaları idi. İçlerinden en yaşlısı iki elini geniş yenlerine sokarak tamamile harcketsiz bir halde sözlerimi dinledikten sonra dedi ki: Kaptan, siz ırkdaşlarıma karşı insanca ve merdce hareket et imiz pek çok iyiliklerini: edük, Bunu herkes bilir. Şöyle dar ızda biz sizden para alama- yız. Müsterih olunuz! zi ele vermez. in de- ıyan bütün «Emden» de vazife esir mh.dıı:ı mi ve «Sin; 'd-m kâî' mı, İngilizlerin beni tutana tikten sonra -ifmh[eu ıçııı ne yapabi- leceğimi sordum. Beni ele verdikleri takdirde binlerce lirası elde edeceklerinden emin 1 bu sadık adamlar benden ne iste- seler beğenirsiniz?... Kumandam altın- da hizmet ettikleri zaman iyi tayfalık etliklerine dair bir hüsnühal varaka- Bli.. Şimdi böyle evlâdlar yetiştiren bir ol gil mi sayın ukuvuçum'!ı.. Cınlı çın kalleş namkördür derler. Hayır, hayır!... Çm- li her insan gibi bir insandır, Yalnız di- ğer insanlardan farkı daha mazlum ve daha saf oluşudur. Tabil vapurdan gıkmauar evvel ar- zularını Veruıu im ve ısrarları- ma rağmen kendilerine beş para bile kabul ettiremedim. Halbuki muhtaç ve fakir oldukları hallerinden belli idi. C.n uvn.zın hııd.seqız eçtik. ıJnrt- bı gmmk ama - bizi rah ler. Ve «Çingmantao» uı zaman saat sabahin onunu geçmiş- . Bu limana pek çok defalar gelmiş- m ve o zamanlar bu. İ açkını olarak geleceği wımı; olsa herifin delirdiğine h derdim, Halbuki işte bana o zamanlar mümkün görünmiyen bir şey bugün tahakkuk etmişti, «Çingmantao» da birçok tanıdıklarım bulunduğundan gözlerimi dört açmak- lığım icab ediyordu. Ve nazarı dikkati celbetmeden limandan sıvışmaklığım lâzımdı. Harbin ilânından evvel liman reizi «Robertson» isminde bir İngilizdi. Bü- yük gümrük memurlarının birkaçı da gene İngilizdi. Ben «Robertson» ile bir çok defalar karşı karşıya oturmuş, ye- miş içmiştim. Binaenaleyh kendisi be- İni gayet iyi tanırdı ve kendine görün- |memekliğim lâzımdı. Liman dalresinin motörü gelip Japon |gemisine yanaştığı zaman ben gizlen- miş olduğum köşeden kaptan «Robert- son» un behemehal bu motörbotta bu- Tunacağını kuvvetle tahmin ediyor- dum, Çünkü her hangi bir Çin limanın- da olursa olsun İtman relsi limana ge- len vapura behemebhal bizzat gelir ve kaptanın kamarasına girerek gene be- hemehal birkaç kadeh içki yuvarlardı. nesine, esasen içkiye çok düşkün olan kaptan «Robertson» da harfi harfine riayet eîmpk i 'vad.ndn idi, Bu huxu kaplan xamarnsmdın fi tiyordum: Bizim ayyaş lima mutad gemi kaptanının şerefine kadeh- leri kaldırdı; tannan kahkahaları, gemi- ci ağzı şakaları işittim. Bu cihetten be- nim için endişe edilecek bir şey yok- tu. Usulca güverteye süzülerek rıhtı- ma bir nazar attım. Mallarını önlerine yaymış seyyar Çinli e:nıllı, köşe ba- şında eşek kiralıyan şişko Çinliden baş- ka kimseler yoktu. — Hele şükür yarabbil... dedikten sonra eşyamı rıltıma attım ve lâkayd bir tavırla ben de rıhtıma çıktım. Saf ve tecrübesiz bir seyyah gibi davranıp pazarlık etmeğe lüzum bile görmeden eşekci Çinliden iki eşek kiraladım. Bun- lardan birisine eşyalarımı yükledim, di- ğerine de kendim bindim. Eşeğin sırtına çıkınca zavallı hayva- «Pel-Fa-Ho> bu havalinin bir plâj olmakla maruftur, «Tiençin» ve «Pe kin» de oturan ecnebiler de yazın sı cak mevsimini bu plâjda geçirirler. Bı ibarla orada birçok vatandaşlar bula cağımdan emindim. Kaptan «Robertson» a görünmede: gemiden çıktığımdan dolayı büyük bi sevinç hissediyor ve bazı noktaları cid den güzel manzaralar arzeden büyül caddede merkebin üstünde hafif bir tı rısla tin, tin ilerliyordum. Uzun bacaklarım hayvanın karnınız Kendini bilen | bın kemikleri çatırdadı. İri vücudümle | eşeğin üzerinde cidden görülecek bir anzara teşkil ettiğime emindim ve bu tte kendimi bir tiyatroda teşhir etmiş olsam çok para kazanırdım. «Otako Maru» dan çıktığım zaman olmuştu. Be—n eşeksüvar ola- iki yanırâan sarkıp sallanıyor ve ara: sırâ yere | değecek gibi oluyordu. Guruba doğru «Pei-Fa-Hor ya böy- le alavı vâlâ ile dahil oldum. Altımda- yorgunluktan bitkin bir hale 4 Postahane henüz açıktı. Çinli larından kasabada oturan Jtum ve herkes yem rin esamisini aldım, Listede &8- ğumdan yollar tenha idi. Benim de is- ziz dostum doktor «Paukstadt» ile eşi- tediğim bu olduğundan rahat rahat yo—lmn isimleri de vardı, uma devam ediyordum. (Arkan var) l Inhisarlar U. Müdürlüğünden: [ Malın cinsi Mikdarı Bulunduğu yer Kanaviçe ıskarta 4193 Kilo Ahırkapı Çul 1708 » İp 5OS4 Kınnap 1440 Tönbeki bezi nı » — derisi 407 Kırıntı bez 40 Soba 9 Adet » » » » Cibali Tütün Fabrikast » » , » » Fener, Bömoönti, Balat, Bahariye, A- hırkapı Bakım evlerinde. Yukarıda cins ve mikdarı yazılı eşya 25/X/937 tarihine Trastlıyan Pazartesi günü saat 10 da pazarlıkla satılacaktır. İsteklilerin malları hizalarında yazılı yerlerde hergün görebilecekleri ve pazarlık için de *6 15 teminat paralariyle bir- likte muayyen gün ve saatte Kabataşta Levazım ve Mubayaat Şubesindeki Sa- tış Komisyonuna gelmeleri ilân olunur. «B.. — <6888> avvn 1 — Eskişehirde inşası mukarrer kapsül deposu, tevfikan pazarlıkla yaptırılacaktır. 2 — Pazarlık, 26/X/937 tarihine rastlıyan Salı günü vazım ve Mubayaat Şubesindeki Alım K om İ lacaktır. 3 — Muhammen bedeli 3879,38 lifa ve t 291 liradır. * — Şartnamcler 20, kuruş mukabilinde hergün İnhisarlar İnşaat Şubesinden ve Eskişehir Başmüdürlüğünden alımabi lir. lilerin, pazarlık için tayin olunan gün ve saatte 96 7,5 güvenme pa- ralariyle birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. — «<B> — <6800> keşfi, şartnamesi ve plânına mat 14 de Kabataşta Le- $ — İst sama I — Tefrişi takarrür eden Ankara, Aydın, Eskişehir, Sivas, Tokat, Trabzon, Manisa, Kar& ve Gönen idareleri için idaremizce kabul edilen tipler dahilinde 899 parça eşya kapalı zarf usulile eksiltineye konmuştur. TI — Eksiltme 18/X/937 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat 15 de Kabataş- da İnhisarlzt levazım ve mübayaat şubesindeki Alım Komisyonunda yapıla « gaktır. IN — Muhammen bedeli 24327,60 lira ve muvakkat teminat 1824,57 liradır. — Şartnameler parasız olarak her gün yukarıda adi geçen komisyondan alınabilir. Ancak şartname almak istiyenler şimdiye kadar en aşağı on bin lira- hk işi muvaffakiyetle yapmış olduklarına dair vesaiki İnhisarlar Umum Mü - dü İnşaat şubesine ibraz ederek mukabilinde bir ehliyet vesikası tedarik etmek Mecburiyetindedirler. Bu vesikayı hâmil olmıyanlara şartname verilmi- yeceği gibi eksiltmeye de iştirâk ettirilmezler. V — Mühürlü teklif mektubunu, kanun! vesaiki, eksiltmeye iştirâk vesikasını ve ©6 7,5 güvenme parasını, ihtiva edecek olan kapalı zarflar eksiltme günü en geç saat 14 © kadar yukarıda adı geçen komisyon başkanlığına makbuz mukabil nde verilmiş olmalıdır. «B. <6683> YAAR 1 — İdaremizce tayin olunan tiplere ve nümunesine uygun <214> perde ile, 1,9 kalınlığında «1335,82» M2 kahve rengi muşamba açık eksiltmeye konul - müştür, ;Ş'_ Eksiltme 18/10/937 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat 16 da Kabataş- ta İnhisarlar Levazım ve Mübayaat şubesindeki Alım Komisyonunda yapıla « caktır. 3 — Muhammen bedeli <3606,61» lira ve muvakkat teminatı <270,50» liradır. 4 — İsteklilerin pazarlık için tayin olunan gün ve saatte ©6 «<7,5» güvenme paralarile birlikte adı geçen kamisyona gelmeleri ilân olunur. <«<B> «e$6€&l> Mutlaka okuyunuz! Kuştüyü Fabrikasından: İstanbulda Çakmakçılarda Ömer Bali oğlu Küştüyü fabrikasında kış evsiminin yaklaşması dolayısile müşterilerinin sıcak, yumuşak ve ber :ıııîım ruhııl)lıuşmyı yaâtak, yastıklı yatmaları için flatlarında mühim tenzilât yapmıştır. Mükemmel bir kuştüyü yaslık yüzile beraber (1)liraya fazla miktarda alanlara tonzilât yapılır. Uzun ve soğuk kış gecelerinde şilte ve yor- ganlar ve yastıklarımız güzel ve rahat uyku temin eder. Tel: 28027