3 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

3 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YuksücrArT Örücuk muhakemesine başlandı Arif Oruç taklibi hükümet gayesile neşriyat suçile mahkemeye verizmişti. Mahkemede tahliyesini İstedi Türkiyeden ayrıldıktan sonra, Pariste Yarın ismile çıkardığı bir brogürde tak- Hbi hükümet gayesile Zara gazetesile ve sair suretlerle neşriyat yapmak ve bu broşürleri memleket dahiline sokmağa teşebbüsten suçlu Arif Oruç 146 ncı mad- denin 2 nci bendine tevfikan Ağırceza mâahkemesine verilmişti. Arif Orucun muhakemesine dün başlanılmıştır. Dün daha saat 9 sularında, mahkeme salonunun önü kalabalık bir halk kütle- uyordu. Halkın ö - s memuru tertibat üyük bir kısmını yordu. Nihayet Saat kapıları açıldı, polis- lerin tertibatı e bu kalabalık azlığa mahal veril - ssmında yerlerini al- balk hiç bir intiz meden, dinleyiciler dılar. Mevkuf bulunan Arif Oruç bir jan - darmanın refakatinde maznun mevkliine getirildi. Ve, duruşma başladı. Suçlu Arif Oruç, mbd ilk suallerine cevaben kts İşte Yarın llımll broşürün muhtevi - yatı, bütün bu hezeyanlardan ibarettir. Binaenaleyh, suçlunun Türk teşkilâtı e- sasiye kanununu değişttirmek teşebbüsü gibi bir cürüm irtikâp ettiği anlaşılmış olduğundan, kendisi 46 nct: maddenin, 2 nci bendine göre muhakemesi talebile, Ağırcezaya verilmiştir.. Sorgu hâkimliği tarafından ilk tahki- katın neticelerini muhtevi kararname ©- kunduktan sonra, maznuna bir diyeceği neşriyat yüzünden mahkeme huzuruna çıkarıldığını, yalnız bir kere İzmir Ağır- ceza mah ndan 6 ay müd - detle hapse mahküm edildiğini söyledi. Bundan sonra, 4 üncü sorgu hâkimliği tarafından icra kılınan ilk tahkikatan ne- ticelerini muhtevi zabıtname okundu. Bu zabıtnamede hülüsatan şunları yazılı idi: «Maznun Arif Oruç 1932 yılında. İş - BON POSTA HÂBİSELER KARŞISINDA “Yüzlerce insan birikmişti,, Yazının serlevhasını ömrü teşyi ve is- tikballe geçenlerden biri okudu: — Her halde, dedi, istasyonda, yahut rıhtımdadır. Şık bir kadın okudu, merak etti: — Acaba hangi şapkacı dükkânunm ö- nünde! Sinema meraklısı sordu: — Hangi artistin etrafında olsa gerek! Zabıtai belediye memuru başını sal- dadı: — Anladım, dedi, biz sırtında küfeyle giden birisini yakalamıştık, 0 zaman o- lacak! Kabadayı koltuklarını kabarttı: — Benim evvelki akşam Beyoğlundu adam dövdüğümü görmüşler de yazmış- lar ha! Borçlu içini çekti: — Rezil olduk, alacaklıların kapönüne toplandıkları dâ gazetelere geçti. Yeni apartıman yaptıranın yüzü gül- dü: — Benim apartımanı seyre gelenler - den bahsediyorlar. Otomobil sahibi meraklandı: — Acaba kimin otomobili adam çiğne- miş. Bakkal, çırağına bağırdı: — Bana bak, şu mahlüt yağları orta - dan kaldır. Gene birinin dükkânını âra- “"mışhr. İş arıyan: — Hele okuyayım, dedi, galiba bir iş için müsabaka imtihanı açılmıştır. Nihayet serlevhanın altımı okudum: «Rıhtımın bir kısmı tamir ediliyor.» İsmet Hulüsi hi etmiş olsa, fi kif edilmemekliğim - icabederdi. Madam Lacoreile mulakat Eski Fransız hımnyeıelfal Fratsada, siz Türkiyede ve her kadın kendi memleketinde çocuklar için elbirliği ile ç.ılışmıhyıı,. Yazant müsteşarı diyor ki : “ Biz. Muazzez Tahsin Berkand Bir Fransız ana mektebinde kü çük çocuklar ders esnasında İ Fransada Leon Blum kabinesinin düş-|sada ne gibi mücsseseler vardır? 1 mesile; bu kabinede himayeletfal müste- şarı olan Madam Lacore ile görüşmenin | nalarma iş bulan bir çok müessı — Çouık vı yanlarında alakoyarak ır müşkülâta uğrıyacağından pek korku -| vardır. Kucağında çocuğile, erkeği lırıl yordum; fakat böyle olmadı. «Benebi ga-| fından terizadilen kud: zetecilerini kabul» cemiyeti genel sek -|ler himaye cde reteri benim için bir randevu ılnuğılîz ııı; ıîğmd.ı bu kadınlı r. Bu gibi i; muvaffak oldu. bneeraaenanerer eee ArEeseeee eee ceRaeaamsecece |— Fransada ilk defa iktidar mevkilne ge- tetkiklerden doğan ve tahkikatı 21 isti-| çen üç kadından biri olan Madam Laco- kametlere sevkeden yalnış tefsirlerin se-|re hakkında gazetelere geçen yazıları 0- bep olduğunu huzurumuzda bir kere da-| kumuş ve onun, ayni kabinede Maarif ha teyit ederim, Zira, suçum tekerrür da-| müsteşarı olan Madam Brunsechwig ka - i de olsam, gene tev -|dar kültür sahibi olmadığımı, fakat ha - Çünkü, | yatını ötedenberi çocuklara hasretmiş bir tanbul Emniyet müdüriyetine müracaat la Avrupaya gitm t müscade ve lcab tora- $ti __.(ını' melât ikmal ol isimli Yunan vaepurile memleketten ay- tılmıştır. Ancak, Arif Oruç yurd hudut - ları haricine çıkımca tekrür eski fmîiy(v tine başlamış, gerek Bulgaristan, gerek- #e Pariste vejim aleyhinde çalışmıya de- tam etmiştir. Mazmun, Bulgaristanda «Yeni Türkiye Kurtuluş cemiyeti» a - dında, mevhum bir cemiyetin ndşiri ef- kârı vaziferini görmüştür. Bu cemiyetin meşriyatından olan, | ve 2 numaralı «Ya- Yin> isimli broşürleri Pariste tabettir - dikten sonra, memleket dahiline sokmak teşebbüsünde bulunmuştur. Bunlardan birer nüsha o vekit, Sıvas Ağırceza mah- kemesile, Giresyn Ticaret dasına gön - derilmiştir. Bu turetle, hâdise ortaya çı- kınca suçlu hakkanda derhal kanuni ta- kibata başlanılmışır. Bu broşürlerde «Bir kaç süz> başlığı altında yapılan neş- riyat, taklibi hükümet gayelerine müle - , |olup, olmadığı soruldu. Arif Oruç bir is- tida hazırladı; öylüyerek, bunun mah- -| kemede okunmasını talep etti. Bu istida | okundu. Arif Oruç, istidasında tahliye - İsini ve davanın sukutunu istemekte, ta- h lebini de ga mütelesya Ystnat ettirmek- eydi: «1933 yılında Pariste neşredilen <«Ya - rın> isimli Broşür dolayısile, memlekete döner dönmez beni adliyeye sevketti - ler, Sorgumu yapan 4 üncü sorgu hâkim- Hği tarafından tevkifime karar verildi. 43 gündenberi mevkuf — bulunuyorum. Halbuki, 2330 numaralı kanumun (Af ka- nunu) 9 uneti maddesine göre tevkif o - Tunmamaklığımı ve hakkımda yapılan tahkikatın sukutu lümm gelirdi. Halbuki tevkifimle mükellef olan idâta makammın, vaziyeti kanuniyemi yanlış istikametlerde görmesi ve sorgu hâkim- liğinin kanunu yanlış tefsir etmesi ile bir vatandaşın 42 gündenberi hürriyeti- ne mdni olmuş bulunmaktadır. Her me- deni #nsan kanıma hürmet etmeğe, ona Haat etmeğe mecburdur. Fakat, gene her jaf karununun firarilere ait olan 14 üncü | mektep hocası olduğunu öğrenmiştim, Ö- veccihktir. Bu yazılarda, saçma sapan ba- mede maddesi de, neşriyat suçlarile alâkadar değildir. Esasen, usulsüzlük 1881 numa- valı matbuat kanunu hilâfıina hakkımda ilk tahkikat açılmasile olmuştur. Neşriyat suçluları, müddeiumumilikten doğrudan doğruya mahkemeye gönderilirler.» Maznunun istidaşı okunduktan sonra, reis Refik Omay sordu: — Yani, netice itibarile tahliyenizi is- tiyorsunuz değil mi?.. Arif Oruç, şöyle cevap verdi: — Evet, çünkü kanundaki madde sa- rihtir, Şimdi söz iddia makamınmdır. Bütün gözler, oraya çevrilmişti. Makamı iddia- ya temsil eden muavin: — İddianameyi ben tanzim etmediğim için, bu hususta kâfi derecede malüma- tım yoktur. Maznunun bu talepleri hak- kında son tahkikatın açılması kararım - da da, bir mütalea meveut değildir. Suç- iunun isteğinin kanuna uygun olup, ol- madığını beyan için dosyayı tetkikime lözum vardır. Bir mühlet verilmesini is- nun için şöyle diyorlardı: — Köy mektebinde çocuklara, okuyup yazmak öğretmeden evvel onların diş, boğaz, kulak ve gözlerinin sıhhatile meş- Bgul olur, hasta çocuklara bakar, fakir - lerine yardım eder. Buğiyi kalbli ve müşfik kadını görmek için bende büyük bir arzu uyanmıştı. Bunun için apartımanının kapısını çalar- ken içimde büyük bir tecessüs vardı. Siyahlar giyinmiş, sade, çok sade bir kadın.,. Yaşlı yüzünde pudra ve boya e- seri yok; bilâkis böyle harici güzellik - lerle alâkası olmadığı her halinden bolli... Beni, dudaklarında yorgun bir tebes- sümle karşıladı. — Buyurunuz efendim. Uzaktan gel - diniz değil mi? Yumuşak yeşil kadifeden divan üze - rine yanyana oturduk ve ben böyle işli günlerinde beni kabul ettiği için kendi- sine teşekkür ederken o, yorgun bir ses- le sözümü kesti. — İşli günler mi? Evet, kalemi mah - rı bu mucı»use' çocuklarına bakar * 1 yerleştirir € maf müesseselerin tezyi * kalan bu zavallı kadınlâğ c gö lerini bir. kas lmak istiyoruz. erlere bırakılan ç:x::kiırl kadar olan çocuklar ıç'uıl bahçeler, meydanlar vardıri| Daha büyükleri ana mekteplerine veri <| n gocu: burelarda” sıhhi —bir =:l 156* lokantalari kadinlar ço- vardır ki Bura cuklarile rını dcıyuruı'J Jar. Fakat mr P| lâar bazı şehirle münhasır kalmıştır ve ben bunu bütül Fransaya teşm k istiyorum. — Düşkün kadınları ve bunların met-| rük çocuklarını himaye için ne yapıl < maktadır. : Bu sualim Ma eanlandızdı ve verdi — İktidar mevküne geçtiğim vakit bil hassa ve derhal düşkünler yurdlarına bı- rakılan çoceklarla alâkadar oldum. Bun- ların ekseriyetini meçhul babadan do - ğan ve anıl tarafından sokaklara bir rakılan çocuklar teşkil etmektedir. Her şeyden evvel buralarda çocukların Yhtiyarlardan ayrılarak daha sıhhi bir şe-i kilde yerleştirilmelerini ve onlara mahe İ Lacore'i çok heye « titriyen bir sesle cevap. sus olan evlerin havadar olmasını emrete z hezeyanlar da bulunulmaktadır. Arif Oruç bu müğjsit noşriyatına, şunları da ilâve etmektedir: (Türkiye Kurtuluş fırkası faaliyetini düm- genlşletecektir. Türki - yenin baştna getirilecek adam Türk hükmu yanın her yerinde ve idlâim halifesi üÜnvamını taşıyacaktır. Kur- ———t CÖNÜL İSLERİCZ, Giıze!li!z.. mutilaka Lâzım bir Şart değildir «Bu genç kız benden güzel, — tahsilce benden yüksek ben onunla nasıl reka - et edebilirim? Pek bedbahtım teyreci - Bim » * Yukarda — okuduğumuz genç kuzın mektubundan a Bence hakiki bir variyetin hikâye: Bu genç kır ailece — (ameikları bir genç erkekle niğanlarmak üzereydi. He- * nim ara sıra gidip geldiğim bir semtte- dirler, oldukça yakından tamrım. Ea bu tün, ha yarın deniliyordu. Fakat bir gün eki ailenin tanıdıfı öcüncü bir alle İz - mirden çıkageldi. Onların da bir genç kızları veardı. Nişanlanmak — üzece olan erkekle konuşuldu. gimdi birinci cezç kız endişededir. İzmizli kızt tendisi için bir rakip görüyer: n satırları bir «O benden güzel, tahalire Benden yük- msanın kanuni hakkını istemeğe, Onu istimal etmeğe de hakkı vardır. İs - tanbul gibi, yeryüzünün medeni bir şeh- rinde, af kanvnunun bahşettiği hak do- layısile, bu davanın sukut etmesi lüzem- dir. Tevkifime kasden do)ıhc bile, noksan sek, ben onunla nasil vekabet edehili - rim?» diyor. Hayatın herhangi bir aahasında mü - Yaffaklyetin İlk şartı evveli önünde bu- funan vaziyeti İyi kavyramak, sonra da o Yaziyete karşı koymak için lizım gelen küvvet! damarlarda bulmaktır. Kendisini zayıf gören İnsan peşinden mağlüp olmuş dermektir. * Aşk yolundua istenilen kalbin tutula - bümesi için Mutlaka gözel, tahtilco de Mutlaka yüksek olmaya kat'i bir Tüzüm bulunduğunu sanmıyorüm, Bence kadine lar bilirim kt hiç de güzel değillerdir. Pa- kat erkeğin kalbinde fırtaına yapmışlar . dir. Göüzel sevilir, fakat burada sevmek ni hoşlarımak — mânasına almak » Hoşlamlan, hattâ — çevilen şey | nüıkı tercih edilmez. Daha ar güvel, fakat başka noktal nazarlardan daha kıy Mmelli simaların daba çok arandığı gayri vaki değildir. Ve nihayet her güzel sinım- nn altında mutlaka melek knulbi de bü- hunmaz, TYEYZR terim, dedi, sus müdürüm şimdi gelecek, kendisine İddia makamının dosya özerinde icab| muamelâtı devredeceğim. Aksi gibi bu - eden tetkikatını ikmal etmesi için, du- | gün pek hastayım da... Dün gece, zanne- ruşma başka güne kaldı. derim yediğim balıktan olacak, hafif su- Dünyanın en uzun Boylu adamile en Kısası aynı filmde Rol aldılar yamaâdım. Ve ben gene bir şey söyliyecek vakit bulamadan ilâve etti: — Size gelelim; bana soracak sualle - riniz nedir? Kâğıdımı uzattım. İlk sual, bundan evvel Madam Brunsebwige sorduğumun tıpkısı idi; yanlı Fransız kadınının kümet işlerinde mühim vazifeler alma - larınin sosyal bakımdan bir değişiklik ya- pıp Yapmadığını öğrenmek istiyordum. Bu sorguma, himayceictfal nezareti müs - teşarı bana şu cevâbı verdi: — Belli başlı bir değişiklik almadı. E- sasşen kadına rey hakkı vermek meselesi âyân meclisinin mümanaatına uğramış - tır. Bu neticeyi elde etmek için çok ça - lışıp çok propaganda yapmaktayız ve bi- zim, ilk defa olarak, müsteşar sıfatile kabineye alınmamız bu ümitleri takviye etmektedir. Bana gelince, ben tam manasile bir sosyalistim ve fikrimce kadına serbestlik Yukarıda gördüğünüz resim, Amerika-|verecek ve onları erkeğin velâyetinden da çevrilen yeni bir filmin bir sahnesini | kurtaracak olan, kendilerine verilecek göstermektedir. Bu filmde dünyanın en rey hakkı değil, ancak sosyalizmdir; çün- uzun boylu adamile en kısa boylu adamı |kü bu sayede her sınıftan bütün kadın - iki arkadaş rolünü yapmaktadır. Ortada, |lar için bütün meslek kapıları açılacaktır. boyu her "kisile vasat mütenasib olan ü- |Ben bu hususta ötedenberi şalışıp uğraş çüncü adam da ahbab çavuşların üçün- maktayım. cüsünü teşki! etmektedir. — Çalışan anaları himaye için Fran - rette zehirlenmişim; sabaha kadar uyu - tim. Bütün belediye meclisleri bu mesele ile ciddi surette alâkadar olmağa başlar| dilar. İ Diğer taraftan da sefalet yüzünden ço-. cuğunu terketmek meeburiyetinde kaları” #ralara yardım edilerek bu büyük fa © €iaya mün; olmak ve analara tam ma- nesile bir ana olmak imkânını vermek için yardım merkezleri tesis edildi ve Bu yardımların lâyıkile yapılıp yapılma- diğini kentenl içim müfettişlikler ihda$ edildi, Bu müfettişliklerin çok Büyük faydası görülmektedir. Hangi şehirde çocuk ves fiyatı fazlalaşır veya metrülk çocuklar a* dedi artarsı hemen orasını teftiş ettire « ü eden tedbirler alınmaktadır. Bundan başka yer yer doktor ve has « tabakıcılardan mürekkep küçük merkez” ler tesis ettik. Velkasıl çocuk Bakımından ne yapmağ Tözumsa yaptık. Bu husus için bir çok ka” nun lâyihatarı da bBazırlıyarak meclise verdikse de maalesef erkekler politikayâ& daha fazla" ehemmiyet verdikleri — için | bu kanunlarla pek alâkadar olmadılar vt projelerimiz tetkik edilmeden kaldı. — Kabiliyotsiz ve aptal çocuklarla mef | gul oluyor musunuz? — Elbette,.. Bunun için mektep mü 2| dürlerile te yız. Görünürde bir el sikliği almadığı halde arkadaşlarındat! geride İsaları ve yabu? akli! veya bedeni | Bir eksikliği olan çacuklarla — bilhasıf (Devamı 11 inci sayjada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: