Talât Paşa, İstanbul divanı harbi tarafındean hazırlanan ithamnamede yazılı maddeler içinde en ziyade Rıza tarafından teşkil olunarak Kafkasya'ya gönderilen çeteler hakkındaki bahsi gülünç bulurdu .Yalnız sadrâzamla hariciye nazırı si- jyasi meselelerden mes'uldürler. O de- - virde Sald Halim paşâ hem sadrâzam, hem de hariciye nazırı idi, Şayed o mü- — lâhazalar kendi kanaatine uygun gel- miyor idiyse, üç ay sonra mecburen harbe girdiğimiz zaman neden istifa et- - Memiş? Mademki istifa etmemiş, o - halde kendisi de harbe iştirakin lâzım - olduğu kansatini hasıl eylemişti demek- tir. 'Talât paşa, İstanbul divanıharbi ta- rafından hazırlanan ithamnamede yazı- li maddeler içinde en ziyade Rıza tara- » fından teşkil olunarak Kafkasyaya gön- derilen çeteler hakkındaki bahsi gülünç bulur ve derdi ki: » — Rızanın çeteler teşkil ederek mu- hasamata başlamadan evvel Rusyaya gönderdiğini muhakemesi esnasında İ- - tiraf etmesinden ne çıkar? Rıza müte- kait bir zabitti. Cemiyete dahil iken se- — ferberliğin başlanğıcında İttihad ve Te- rakkiden istifa etti ve harbiye nezare- tinin emrine girdi. O ve onun gibi bir. çok kimseler ordu tarafından gayri res- mi işlerde kullanılmıştır. Harbe girmeden evvel her ordu mu- kabil tarafa casus, müşevvik vesaire göndererek tedbir alır. Bu, her ordu- nun hakkıdır. Bu vazifeleri yapan zat- lar, yalnız mukabil tarafın eline geç- tiği zaman idama mahküm edilirler. Yoksa kendi ordusunun âtideki hare- kâtını kolaylaştıracak çarelere başvur- duğundan dolayı kendi hükümeti tara- fından idama mahküm edildiği dünya- nın hiçbir tarafından görülmemiştir, hiçbir milletin tarihinde bn;yle bir şey yazılı değil Harbin vuncla heyeti tarafından ka- rar altına alınmaks megelesi hakkında Talât paşa şu fikir- de bulunurdu: — Birkaç arkadaşın kabineden çe- kilmesinden, harbin İttihad ve Terakki tarafından zorla kabul ettirildiği neti- cesi çıkarılıyor. Bu da verilen idam hükmü için bir sened olarak kullanılı- yor. Harb müsbet bir sur&tte ilân edil- ki bu neticeye varılabilsin! Ya- vuzun Karadenizde Rus donanmasile çarpışması üzerine harbe girmemiz em- ri vaki halini aldı. Bu emri vakiin önü- — ne geçmek ve harbe girmemek için he- yeti vükelâda ittifak mevcuddu. Fakat, bundan evvel de uzun uzadıya bahset- tiğim gibi, itilâf devletlerinin verdiği teminat ve harbe girmemiz için koş- tukları şartların kabulü veya reddi hu- susunda vükelâ arasında ihtilâf var- dı. İtilâf devletlerinin şartlarını kabul etmiyenler emri vakii, yani harbe İş- tiraki tercih ettiler, Sadrâzam Said Ha- — lim paşa da, birçok tereddüdlerden ve |— heyeti vükelâda cereyan eden uzun mü- |— zakerelerden sonra harbi kabul etti. — Bunu alenen ilân ettiği gibi bu husus- ta lâzimgelen yerlere de resmen tebli- - Bgat yaptı. Hakikat bundan ibarettir, mesele bu süretle cereyan etmiştir. Şu hale naza- ran harbin heyeti vükelânın kararı ol- madan ilân edildiği iddiası da, diğer - leri gibi açık bir yalandan başka bir şey değildir. İstanbul divanı harbi, ithamname - . sinde memleketin iaşesi meselesi hak - kında İttihat ve Terakkiye bir çok ka- bahatler isnat ederek diyordu ki: «İttihat ve Terakkinin İstanbul mer- kezince iaşe işlerine memur edilen ve sonradan memuriyeti umumi mecliste ve kongrede kabul olunan - İstanbul murahhası Kara Kemal Beyin teşkil et. miş olduğu evvelâ bir ilicari heyet ve sonradan bazı şirketler ve cemiyetler, © ticari muamelâtı inhisara asârak hal - kın varını yoğunu ellerinden gasbet- | Miş, ve umumi servet mahdut eşhasa -— ve yukarıda bahsedilen şirketlere inti- | kal eylemişti. Bu yüzden bir çok Türk- — der gida noksünlığından ya malül kal « © dılar ve yahut öldüler. Bunun netice « Ka ilân edildiği| sinde devletin müdafaa kuvveli azal - dı ve ayni zamanda hükümete ait va - zifelere İttihat ve Terakkinin İstanbul merkezi müdahale etmiş oldu. Talât Paşa bu iaşe maddesi hakkın- da yazılan şeylerin sırf propaganda maksadile — gazetelerde makalelerden iktibas edildiğini sürer ve şöyle derdi: — Ticari heyetlerden ve şirketler - den bahsolunuyor da bu şirketlerin kimlerden müteşekkil olduğundan ve inhisar altına alınan 'muamelelerin nev'inden, mahiyetinden kiç bahsedil- miyor. Şurası gariptir ki ele geçen ilân- lardan birinde, bu şirketlerin bugün 1920 senesinde bile faaliyetlerine de - vam etmekte olduklarını anlıyorum. Şu halde bu ticarf hey'etler ve şirketler henüz feshedilmemiştir. İstanbul şehremaneti muntazam teş- kilâta malik olmadığından harbin ilk senelerinde şehremininin kendi mes'u- liyeti altında olmak üzere İstanbuldaki merkez murahhasını ve arkadaşların - dan bazilarını buğday mübayaasında ve ekmek pişirilmesinde ve tevziinde istihdam etmişti. Çünkü İstanbul mer- kezi esnaf teşkilâtile doğrudan doğ - ruya temasta bulunuyordu. (Arkası var) İcra Vekilleri Hey'eti Bugün Celâl Bayarın Reisliğinde toplanıyor (Baştarafı I1 inci sayfada) da Türkiye - Almanya ticaret anlaşması görüşülecektir. YVekillerin İstanbuldam hareketi İstanbulda bulunan vekillerden Dahi- liye Vekili ve Parti Genel Sekreteri Şük- ileri |rü Kaya, Adliye Vekili Şükrü Saracoğ- lu, Milli Müdafaa Vekili Kâzım Özalp, Maliye Vekili Fuad Ağralı, Gümrük ve İnhisarlar Vekili Ali Rana Tarhan ve Ha- riciye Vekiâleti Ve Numan Rıfat Me- nemeneloğlu dün akşam saat on dokuzu yirmi sekiz geçe Haydarpaşadan trenle | Ankaraya hareket etmişlerdir. Vekilleri uğurlamak üzere Vali Muhittin Üstün- dağ, Vali Muavini Hüdai Karataban, Ge- neral Hülis, Emniyet Umum Müdürü Şükrü, Emniyet Direktörü Salih Kılıç, İstanbul Müddelumumisi Hikmet Onat, Ankara Müddelumumisi Baha Arıkan, Milli Müdafaa Vokâleti Siyasi Müsteşarı Necib Ali Küçüka, Varşova Sefiri Ferid, Falih Rıfkı Atay, Matbuat Umum Müdü- rü Vedad Nedim Tör, ve daha birçok zevat garda hazır bulunmuşlardıt. İnhisarlar Umum Müdürü Mitat da Ve- killerin gittiği trenle Ankaraya hareket etmiştir. Adliye Vekili Şükrü Saracoğlu hareke. tinden evvel gazetecilere: — İstanbulda Tarih Kurultayındaki veazifemizi bitirdik.. Ankaradaki vazife- mizin başına gidiyoruz! demiştir. Nafia Vekili Ali Çetinkayanın Edir- ne-İstanbul asfalt yolunun resmi küşadı için Lüleburgaza gidip geldikten sonra Ankaraya gideceği, Maarif Vekili Saffet Arıkanın da bu akşam hareket edeceği söylenmektedir. Başvekâlet Vekili Celâl Bayar dün atla bir gezinti yaptı Ankara, 26 (Hususi) — Başvekâlet Ve kili Celâl Bayar bu sabah şehir civarin- da atla bir gezinti yapmıştır. Sıhhiye Vekili Ankarada Ankara, 26 (Hususi) — Sıhhat Vekili Doktor Refik Saydam bu sabah şehrimi- ze dönmüştür. Celâl Bayar gazetelere beyanat vermedi Ankara, 26 — Başvekâlet Vekili Celâl Bayarın matbuatta milli paranın kıyme- tinin muhafaza edileceği hakkındaki be- yanatından maada bugünlerde hiçbir ga- zeteye namma beyanat için mezuniyet nmndıbm Anadolu Ak— M neşrolunmuş | Duçe Alman ordusunu Manevralarında Bulundu (Baştarafı 1 inci sayfada) Kröpelin garında öğle yemeklerini yedikten sonra Musolini — ile Hitler, Wustrow tayyare talim meydanına gi - derek orada hava toplarının endahtla - rında hazır bulunmuşlardır. Hemen hemen yeni Almanyanın ve İ- talyanın bütün tanınmış şahsiyetleri ma- nevra sahasında hazır bulunmaktadır- lar. Nitekim dün de Berline birçok İtab yan heyetleri gelmiştir. Müussolini refskatindeki zevat ile bu- gün öğleden sonra saat 17.30 da Berline gelecek ve istasyonda Hitler tarafından karşılanacaktır. Hitler ve Mussolini istasyonda selâm resmini ifa edecek taburun önünden geç- tikten sonra otomobille Zafer yolu tari- kile Wilhelmstrasse'ye devlet reisliği sa- rayına gideceklerdir. Mussolini Berlinde bulunduğu müddet zarfında burada otu- racaktır. Bu akşam, Hitler, Mussolini şerefine büyük bir ziyafet verecektir. Bugün bütün müesseseler saat 16 da kapanmıya davet edilmiştir. Bu suretle bütün halka, merasime iştirak fırsatı ve- rilecektir. Fransız gazetelerinde mütalealar Paris, 26 (A.A.) — Müussolini ile Hit. ler'in mülâkatı, Paris gazetelerinin bu- günkü mütalealarına zemin teşkil etmek« |- tedir. Exelsior gazetesi, diyor ki: «Bugün Führer, Müussolini üzerinde tazyik icra etmek ve ona meşhur siyasi mihverlerini muhafaza için bazı şartları zorla kabul ettirmek imkânlarına fazla- sile malik bulunmaktadır.» (bi Ocuvre gazetesi, diyor ki: «Cenevrede Avusturya meselesi hakkın da elde edilen haberlerden anlaşıldığına göre Hitler, aon zamanlarda bu mesele- yi kendi menfaatine olarak halletmiştir. Bundan Almanyanın Avusturya mese- iesine halledilmiş nazariyle bakmakta öl- dııgu ve iddialarını merkezi Avrupanın başka memleketlerine teşmil etmekte bu- lunduğu neticesi istihrac edilebilir.» Bir Alman-Fransız harbi mukaddermiş Londra, 26 (A.A.) — Emil Ludwig bu- gün Sunday Chroniecle'de Hitler - Mus- solini mülâkatına dair yazdığı bir maka ede, Almanya ile Fransa arasında har- müne geçilemez olduğu mütaleasın- da bulunmaktadır, Muharrir, harb için Almanyanın ileri sürebileceği iktısadi sebeblerin birer bahane olduğunu beyan ederek Alman- yayı Fransaya' karşı tahrik eden hakikf sebebleri anlatmakta ve bunun bilhassa «İntikam hissi» olduğunu ve bu hissin de münhasıran Fransa aleyhine müteveccih bulunduğunu kaydeylemektedir. Emi! Ludwig, diyor ki: «Böyle bir teşebbüsün tevlid edebile- ceği tehlikeler Almanları bu hareketten vazgeçirmiyecektir, — çünkü Almanlar kendi nevilerinde birer idealisttirler.» Muharrir, Fransız . Alman anlaşması- nin harbe mani olmıya kâfi gelmiyeceği- ni, çünkü bu anlaşmaya rağmen 1914 de harbin çıkmış olduğunu ve buna ancak Roosevelt'in mani olabileceğini kaydedi- yor ve diyor ki: «Fakat Avrupayı kendi başına bırak- mak fikri Amerikan milletinde adama- kıllı yerleşmiştir. Eğer Almatıya vaziyeti anlamamakta ıstar ederse, harb muhak- kaktır.» Nyon anlaşmasına tiyanın iştiraki Paris, 27 (Hususi) — Bugün Pariste, İtalyanın da Nyon anlaşmasına iştiraki meselesinin teknik taraflarını tanzim e- decek olan komite içtima edecektir. İçti- malara iştirak edecek İtalyan heyeti dün buraya gelmiştir. İçtima öğleden evvel saat 10 da bah- riye nezaretinde kısa bir toplantı yaptık- tan sonra öğleden sonra mesaisine de- vam edecektir. Konferansın mesaisini sür'atle ikmal edeceği zannolunmaktadır. Fransız ve İngiliz heyetlerinin arzusu, çarşamba gününe kadar bir netice elde etmektir. Tahmin edilen hal sureti İtalyan filo- suna Tireniyen ve Adriyatik denizlerinin köntrolünden başka Sicilya ile Tunus a- rasında bulunan ve Trablusgarb'a kadar uzanan kısmın kontrolünü. vermektir, Tekirdağl Parise gö (Baş tarafı 1 inci sayfada) Hivan Dankolof arasında hiç bir münase- bet kalmamıştır. Bana, daha bir kaç ay evvel, Parisin mahut Palais des Sports'unda orta Avru- pa şampiyonluğunu kazandığınızı söy » liyebilirsiniz. Paris şehrinde, güreş ring- lerine dehşet saçmış bir spor King Kongu olarak meşhur bulunduğunuzu da ilâve edebilirsiniz! Hattâ ilâve edebilirsiniz ki, Paris radyosu da, Fransız gazeteleri de, Bulgar matbualı da, sizi bütün dünyaya orta Avrupa şampiyonu olarak tanıtmak- tadirlar, Fakat unutmayın ki biz, Palaiş des Sportsu da, orada orta malı haline sokul- muş bulunan orta Avrupa şampiyonluğu- hu da, ve Fransız radyosunu, Paris mat- buatını, Bulgar gazetelerini tahrik eden duygularını ve hâdiseleri de, sizin kadar yakından ve içinden bilenlerdeniz! Siz, bundan yedi sekiz sene evvel, gü- Teşe veda etmiş bir spor simsarı sıfatile, meşhur Fransız pehlivanı Deglanı Ame- rikaya götürmüştünüz. Amerikanın Ka- nada eyaletini, Boston vilâyetini, Montrö yöl şehrini dolduran Fransızlar, Değla- nın etrafında derhal geniş bür himayoe toş. kilâtı kurdular. Oradaki Fransız sermayedarlarının do- larlarile tutulmuş bir çok kiralık pehli- vanlar, sırtlarını kolayca yere — getiren Deglana az zamanda geniş bir şöhret ha: zırladılar, Ve nihayet Değlanı, o sırada dünya şampiyonu olan Strengil Luisin karşısı- na kadar çıkarabildiniz. Bu «şebeke» güreşin ilk devresinde Deglan kazanacak, diğer iki devresinde ise Strengil Luis, yani «Boğucu Luiz> galip gelerek ünvanını muhafaza edecek- ti. Güreşin birinci devresinde, evvelce an. laştığımız gibi, Değlan galip geldi. Siz, ara yerdeki beş dakika istirahat müddeti esnasında, meneceri bulunduğunuz Değ- lana şu nasihati verdiniz: - Bu devrenin müsait bir anında sen, kolunu fena halde ısır. Fakat bu yara, acı- sına katlanabileceğin, hattâ katlanamıya- | cağın derecede olsun.... Sonra birdenbire hakeme hitap ederek güreşi durdurur, ve | kendi marifetini rakibinin kabahati gibi yutturur... Bunu yaptığın takdirde, za- ten elde edilmiş bulunan hükümler, Strangil Luisi diskalifiye edecekler, ve dünya şampiyonluğu tacını senin başına Nitokim, güreşin ikinci devresinde, Deglan, hocasının bu en hilekâr profes- yönellere parmak ısırtacak dersini dinle» di. Ve netice de, sizin tahmininize uydu. Deglan, ancak bir sene daha muhafaza e- debildiği dunyı şampiyonluğunu kazan- â€ İşte o Deglan, bugün, adına Palais des Sports yani spor sarayı denilen spor ku- marhanesinin patronu bulunan Raol Rav. Tinin şerikidir. Orta Avrupa şampiyonluğunun mahut tacı da, bugün Değlanla ortağının kasa- sında mahfuzdur. Ve Değlan parasile sahip olduğu bu tacı, gene o eski hileni- zin mükâfatı olarak, sizin dazlak başını- za da giydirmektedir! Fransız radyosu, ve Fransız gazeteleri Deglanı, bütün hile. lerini bile bile tutarlar. Çünkü Deglan arada sırada size iare ettiği o şampiyon- luk tacımı - parasile de olsa - Fransadan dişarıya kaptırmamaktadır. Bulgar gazetelerine gelince onların, bir Bulgar pehlivanını orta Avrupa şam- piyonu tanımak ve tanıtmak için pek in- ce eleyip sık dokuyamıyacakları aşikâr- dir!. Fakat biz , şampiyonluk ünvanını, para ile alımıp satılan bir pazar matat saymıyoruz. Bu ünvan, memleketimizde henüz hakiki ve şerefli mânasını kay - betmemiştir. Ve burada şampiyonluk tacına, servet- lerile değil, pazularile sahip olabilecek pehlivanlar vardır! Görüyorsunuz ki, sizin, Orta Avrupa şampiyonu —Ünvanını taşımanızla, Di- narlı Mehmedin Türkiye şampiyonu ün- vanını benimsemesi arasında hemen hiç fark yoktur, Eğer aksini iddia ediyorsanız, Türk organizatörleri size, Türkiye şampiyonile güreşmek mukabilinde, Patisteki müsa- bakalarınızda aldığınız en yüksek ücreti teklif ediyorlar!. — * Ve bu teklifi yaptıkları halde, sizi çok ı Hüeyin gönderiliyor yakından tanıdıkları için, derhal ilâve ediyorlar: — Fakat boşuna zahmet... Dankolof içinde dalaveresiz güreş yapılan ringleri «çürük tahta» sayar.. ve basamaz!... Fakat siz, bu teklifi kabul etmemekle, Türkiye güreş minderlerinde artık gö- rünmiyen bir pehlivanı Türkiye başpeh- Hivanı yerine yenip te övünmenin ceza- sından yakayı kurtarabilmiş değilsiniz. Eğer böyle bir kanaatiniz varsa, size derhal kapkara bir haber vereyim: — Tekirdağlı geliyor Gospodin Danko- lof! Evet... Eğer siz İstanbula gelmezseniz, bir ay sonra döneceğiniz Pariste sizi dev cüsseli, güler yüzlü, çocuk kadar masum bakışlı, fakat aslan kadar dik başlı bir pehlivan karşılayacak!... Türkiye şampiyonu Tekirdağlı Hüse- yin pehlivan odur. Ve o sizi, Sofyada yap. mıya hazırlandığınız hokkabazlığın he - sabını vermiye çağırarak: — Haydi! diyecek... Kaçmak yok Gos- podin Dankolof! Naci Sadullah Tekirdağlı Parise gidiyor | Arkadaşımız Naci Sadullahın yazısın- dan da anlıyacağınız veçhile Eminönü Halkevi, Tekirdağlı Hüseyin pehlivanı, bir ay sonra Pariste yapılacak olan orta Avrupa profesyonel serbest güreş şam - piyonasına iştirak ettirmeye karar ver- miştir. Orada, bu ünvan için, Dankolof Degğlan gibi tanınmış pehlivanlarla güre- şecek olan Tekirdağlı Hüseyin pehlivan, şimdiden idmanlara başlamıştır. İzmirde erkek Kaçırma davaları (Baş tarafı 1 inci sayfada) kemelerinde doğrudan doğruya sinir ve âsap buhranının tevlid ettiği alle davalarına şahid olunmaktadır. Müş - tekiler evli kadınlardır. Davalarına mevzu yaptıkları hâdiselerin ekseriye- tini dövülme, hakaret, ihmal teşkli et- mektedir. Bunların içinden bir tanesi bilhassa şayanı dikkattir. Karşıyaka muhitinde çok iyi tanmmış, muteber bir tücca - rin eşi, mahkemeye baş vurarak, bö - şanmaya esas olacak bir ilâm almağa teşebhüs et r. Bu tanınmış Baya * nın iddiası, kocasının yabancı kadın - lara ifrat derecede alâka göstermesi, hattâ kendisile birlikte gezmeğe gitti- Bi sırada gözlerini kadınlardan ayırma- ması, evli olduğu halde masum ve ter- temiz yuvalar için bir tehlike teşki! e- edecek derecede kızlara ve kadınlara alâka göstermesidir. Son ayların çok artan boşanma da- valarının ekseriyetini böyle sudan se- bepler teşkil ettiği için bu boşanmalar- da artma yerine büyük bir eksilme var- dır. Âsap buhranımın tevlid ettiği bu gibi davalardan ekserisi — sulh yolile halledilmektedir, Sulh cezada rastlanan erkek kaçır- ma davaları da çok enteresandır. Ge - rek köylüler arasında, gerek şehirde zabıtaca «kız kaçırma» suçuyla mahke- meye tevdi edilen davalardan bir ço - ğu, suçun teşekkülü bakımından tama- men tersine çıkmaktadır. Kızların ba- baları veya anaları tarafından yapılan şikâyet üzerine kızlar ve erkekler mah kemeye tevdi edildikleri zaman her i- kisi de kaçma ve kaçırılma iddiasını ka bul etmemektedirler. İzmirin Naldöken köyünden Emine isminde bir kızın kaçırılma davası es- nasında genç kız, hâkime yanında du - ran erkeği göstererek:; — *O beni kaçıracak kabiliyette de - ğildir. Eskidenberi tanışırız, sevişiriz. Kendisini ben kaçirdim» demiştir. Bilhassa köylerde artan «erkek ka - çÇırma» davalarının bundan daha ente- resan olanları da vardır. Kız kaçırma davalarında, dava mevzuları hemen ta mamen denilecek derecede değişmiş - tir. Hele şehirde kız kaçırma davaları kalmamış gibidir. İzmirin bazı köyle - rinde kız kaçırmalar, masrafsız düğün yapılması için hattâ kız tarafın gilesi tarafından teşvik edilecek şekilde ida- re edilmektedir. Yani nişanih kız, ni - şanlısının geçeceği yolun yakınında bu Junarak kaçırılmayı hazırlamaktadır. Bu şekilde hiç bir tarafa herhangi bir kanuni takibat icrııı icap ü-ııhı dir, |