Ku V GGi eçit d e 14 Sayfa Son Posta'nın siyasi tefrikası İttihat ve Terakki umumi iştirak etmekte haklı idi. maksatları Türkiyenin bitaraflığını temin etmek ve bu suretle devleti bir kafes içine tıkmaktı Fakat vaziyetin Almanya için müsaid olduğuna dair Almanlar tarafından bü- yük bir faaliyetle yapılan şayiaların tesiri altında bulunuyorlar, Harbten i- tilâf devletleri muzaffer çıkarlarsa Rusyanın Boğazlara vaz'ıyed etmesin- den korkuyorlar. Ponsot'ya kalırsa bir taraftan İstanbulda hakiki vaziyet gös- terildrek bütün zaler şansının itilâf ta- rafından olduğu anlatılmalı ve diğer taraftan bizim maksadlarımız hakkın- da Türklere bazı garantiler vermeli- dir.» Bakınız bu telgrafın sonunda ne de- niliyor: «Esasen burada -yani Pariste- muzafferiyetimize o kadar emin nazar- la bakıyorlar ki, Türkiyeyi düşmaniarı- mızin tarafına celbettirmenin ve bu süretle onun mevcudiyetine hâtime çekmenin menfaalimize daha uygun o- lacağı Ponsot tarafından müsteşarımı- za anlatılmıştır.» İşte gerek bu Ponsot'nun ifadesin- den, gerekse sonradan vuku bulan | Fransa hariciye nazırının beyanatın- dan anlaşılıyor ki itilâf devletleri Tür-| kiyeyi oyalamağa ve vakit k.ııınmnğ;ıl çalışıyorlardı. Tamamiyeti mülkiyemi- Zi garanti etmeleri işinde hiçbir sami- miyet yoktu. Garanti bir siyasi desise- den, bir diplomatik aldatmadan başka İ ! Paris elele vermişlerdi: Nitekim, Sasonof, Bulgar cevabını aldıktan bir iki gün sonra Fransa tara- fından yapılan tekliflerin tatbiki cihe. tine geçti. 15 ağustosta Londradaki Rus sefirine çektiği bir telgrafta şöyle di- yordu: «Fransa tarafından vaki olan bir tek- Tife istinaden, «Göben» in Türkiye ta-| rafından satım alınması üzerine hasıl| olan vaziyet hakkında orada hariciye| nazırı Sney ve Fransız sefiri Kambon | ile müzakere ediniz. Bizce Türkiyeye ! #şağıdaki tekliflerin yapılması muva- fıktır: | — Türkiye bitaraflığında samimi , olduğunu isbat etmek için seferber ha-' le getirdiği ordusunu dağıitmalıdır. 2 — Buna mukabil itilâf deviletleri! de Türkiyenin tamamiyeti mülkiyesi-| ni zıman altına alırlar ve bunun için ber hangi bir kombinezon'u teemmü! etmiye hazırdırlar, 3 — Türkiye, Almanyanın Anadolu. daki bütün şimendifer vesaire imtiyaz- | larına ve diğer teşebbüslerine vaz'ıyed. eder. Bu keyfiyet sulh muahedesinde' temin olunur. İstanbuldaki üç sefirimi. ze müstacelen talimat gönderilmesini arzuya şayan buluyoruz. Aynı zaman- da diğer her hangi bir kombinezon ve- yahud ahval icab ettirirse zecri tedbir- lere müracaat için fikir teatf etmeğe hazır olduğumuzu da bildiririz.. Talât paşa bu telgrafi okuduklan sonra arkadaşlarıns dedi ki: - Bu telgraf da isbat ediyor ki İt- tihat ve Terakki umumi harbe Alman- ya tarafında — iştirâk etmekte haklıydı. Çünkü itilâf devletlerinin maksadları da telgraftan aşikâr bir surette anlaşı- liyor. Babıâliye yem olarak Anadolu- daki Alman imtiyazları gösteriliyor. Bu yem sayesinde Türkiye kafese so- kularak bitaraflığı emniyet altına alı. nıyor ve kafesin içinde bulunduğu müd det zarfında da, Fransa tarafından tav- siye edildiği vechile, tamamiyeti mül- kiyesinin muhafaza edileceği hakkn- daki boş ve yalan teminat ile beslen- mek isteniyordu. — - Bu aralık Sasonof İstanbuldaki Rus sefiri Giers'den heyecanlı bir telgraf aldı. Bu telgraf 15 ağustos 1914 tarih. lidir. Sadrâzam Seatd Halim paşanın bi- ze baber vermeden olacak, kendi nam ve hesabına Ruslara bir anlaşma tekli- finde bulunduğundan bahseden bu tel. Bgraf şudur: «Sadrâzamın bizimle bir anlaşma ya- pılması hakkındaki şahsi fikrini iblâğ etmekle beraber, vaziyetin azami de- recede ciddi olduğunu ve Türkiye ile Almanya arasında akdedilecek bir itti- fakin bizim için büyük bir tehlike teşkil, edeceğini bildiriyor: İmizi geri çekeceğiz. emrine bir Türk ordusu hazır bulun - bir şey değildi. Bu işde Petersburgla | İuracağız. Bu ordu herhangi bir Balkan Ş ir şey değili u işde gi devletine karşı hareket edecektir. Bu dar devam edebildi. Haydutların yor- devletler arasında Bulgaristan da var- Sünluğu, eşya yüklü bulunmaları., hele ğ ğ Eğo i : dır. Şayet Bulgarlar Ruslar aleyhine WZün bir yolculuğa gittikleri için zurh-| Zelliğinden masallar söylerlerdi. Deli- meleri çiçekleri, yolların kenarları harbe iştirak edecek olurlarsa bu Türk 5Z olmaları cengâverlerin çok işine ya-| kKanlılar, onu gör_mek için koşarlar..|ki çimenleri yer yer yaldızlıyor.. $ ordusu tarafından yola getirilecekler- YaMıştı. Belki on beş yirmi kadarı ka- | Kızlar, onun hayalile coşarlardı. | di SON POSTA —ii Talât Paşanın ' İSUN POSTAİ| nın son günleri | || varIkI | Yazan £ Arif Cemil — | |/ TEFRİKASI || harbe Almanya tarafında 'v”" ' Çünkü itilâf devletlerinin | || M Basla Öüyle || ' 3Xu. A îüstâîSipend kalesi cengi ile, açi 4 g . . * . edeceğini nazari dikkate alarak sadek kazandı ki, ismi Hinde, Turana, zamın zayıf bir nüfuza malik olduğunu, Rüstı a AĞ - onuün her an ıskat edilmesi mümkün kuv:z[şn::neuçnmuiş;vır Vğanıl(m:dakı Ş e g vvelkisi gibi iki kısma bulundugung ve ondınvsonrf E"“"*nyırdılar. Her kısım - kale kapısının paşanın kat'i sürette — diktatör Dı”“k:yaııîanndıki küle duvarlarının kenar- "f;r)ı':f"a ç'hc;w;“h d’) tpkrarı_ ı“_ı'_"" larına gizlendiler. Yalnız Rüstem.. eş- Börmüyorum, Bu ahval ve şerait '“""'Iki_va Teisini gözünden kaçırmamak için d_a .Turkl_vı—nın bize karşı hareket ı:tme—'kapıdan biraz uzakta meydanda duru- sinin önüne geçilmesi için yegâne Çare Yorll , a aşağı yukarı Enver tarafından yapılan ” (H:ı " ğ ! z E n ydutlar.. sevinç naralarını atarak lifl, iresi p teklifler dairesinde bir anlaşma vücu-| LA e kapısına geldiler. Kapıyı açık bu- da getirmektir. Vaktı ek dar ol ee ğ | Betirmektir. dmizin pek dar o İtunca, ön öüde eşkiya reisi.. sonra di- luğuna ve d*-'h_l'l_ bir karar V*"ım"'ı[;erleı-l içeriye girmeye başladılar. icab ettiğine e.mmımv- Eşkiya reisi, çok yorgun görünüyor.. Burada Talât paşa Enver paşa tara- etrafına bakmadan dairesine doğru yü- fından yapılan tekliflerin neden âba-i rüyordu. Rüstem, onun önünde adım ret olduğu sorulması üzerine paşa bi- adım geri gidiyordu. Haydutların son raz düşündükten sonra cevap verdi: İefradı kapıdan girdiği vakit, ortalık aŞ Bu tekliflerin neden ibaret oldu-| birdenbire karıştı. Meydanı bir vavey. ğunu iyice bilemiyorum. Fakat Saso-!'lâ kapladı. Kılıçların kalkanlara çarp- nofun 16 ağustos tarihinde Paris ve| masından madeni sesler — yükseliyor.. Londra sefirlerine çektiği bir telgraf- 'iniltiler, feryatlar biribirine karışr 'Or- namede aynen yazılıdır. Bu telgrafna-|du. meye nazaran Enver paşa aşağıdaki| Rüstem.. ort: şartlar altında Rusya tarafını iltizam | ğt anda, çevik ik karışmaya başladı- r hareketle eşkiya rei- sinin üzerine atıldı. Bir kılıç darbesile | — Kafkas cephesindeki askerleri.| başını ikiye ayırdı. Onun cansız yere yuvarlandığını görünce, arkasındaki haydutlara saldırdı. Her kol harek&tile bir insan devirmeye başladı. Bu mahşer de ancak yarım saat ka- ti 2 — Ayni zamanda Trakyada Rusya bir kahraman.. müstesna bir erkekti. pıdan çıkıp kaçmıştı; fakat mütebakisi| Rüstem.. on yedi yaşında Zâl oğlu hep tepelenmişti, Rüstemle arkadaşla-| Rüstem, kahraman oğlu kahramandı. ir. I fArkası var) ları ve yüklerini atıp kılıçlarına dav-| düvünürdü. Seneler geçiyor.. Rüstem, ranmakta geçikmeleri yüzünden hiç ©1 Üstünde geziyordu kimse yaralanmamıştı. * Haydutlar, karanlıkta telâşlarr yü -| Rüstem.. bir gün, sürgün avına çık- zünden birbirine de kılıç sallamışlar,|ti: Doğu cihetindeki ormanlara daldı. birbirlerini de öldürmüşlerdi. Yanında arkadaşları, uşakları vardı. * Her gün biraz ilerliyor.. aslan, kaplan Rüstemle arkadaşları bir hafta dnh.'ıı'lıyordu. (?e_vık.er. urs'cslar_ F Sipend kalesinde kaldılar. Köyden top- lar, PAAE uz;ıxlnr? sur_ukluy(îrdu. layıp bağladıkları yüz haydudu çalış - Ru_suîm - bir güv, bır' ce)'lînın SŞ tırarak kaleyi temelinden — yıktırdılar.| ”4 Güşül Hir St CKabak Va üzetinde ge- Böylece asırlardanberi İran - halkına atlerce koştu. e îîavşda uçan serçeleri Mazartatı dokunan bu eşkiya inini, hi_ll-ı.le vuran Rüstemin okları ceylânın nasile insanlarile beraber dünya yü - zünden kaldırdılar. Getirdikleri tuzları köydeki kâdın - lara bıraktılar. Develere, kalenin ahır- larında buldukları yüz kadar esterin ellisine eşkiya reisinin hazinesini yük- lettiler. Diğer esterleri de binmeleri için ayırdılar. Kervan hazırlandıktan sonra, en Bir Doktorun Günlük Ferşembe Notlarından — (*) Diş hıfzıssıhhasına Dair: Dişlerin muhafazası meselesi dünyanın her tarafında büyük bir ehemmiyet kesbetmiştir. Hazım noktal nazarından olduğu kadar bedil ve güzelik elhetinden dişleri hüsnü suretle muhafazası medesi Insanlar için çok mühim bir dert olmuş- tur. Bilhassa Amerikalılar bu işe son derece ehemmiyet vermektedirler. Büyük küçük şehirlerde sık sık halkın dişlerini tedavi eden ve hıffıssıhhası öğreten pa- rasız dispanserler açmıştır. Diş temizlliğ çok mühimdir. Bu iş acele olarak yapılmamalıdır. İyi bir ağız ve diş temizliği on dakikada ancak olabilir. 2 dakika mascaj & dakika dişlerin fırçalanması. * dakika ağzı çalkalama ve gargara, Usulsüz fırçalama fayda yerine zarar verir, Her yemekten sonra dişleri fırça- lamak çok doğrudur. Her zaman buna imkân olamazsa su e ağzı çalkalamalı- dir, Sabah akşam bilhassa yalarken diş- leri fırçalamak çok fuydalıdır. Çünkü günün sekiz saati uykuda geçer bu ta - man ağız hareketalz kalır ve mikroplar faaliyettedirler. tıkça o kovalıyordu. radan, biraz uzakta güzel, büyük bir. şehrin uzandığını farketti. Rüstem.. bu şehri hiç görmemişti. önde Rüstemle üç müşaviri hareket et- î:m' ";ı"“ r'â"u';'ek” BE dle #akari ti. Köyden alınan yüz haydut yüklü es-| “ATNinI doyul ge î:im'lBy eT şE m S terlerle develerin hizmetlerine bııkmı-*m..k BER BAA A SAĞ TÜT ya memür edildi. Esterler üstündeki*k'su"d' Semengan ülkesinin payitah- diğer ğengivı»!er de kervanın muha-| " idi. Hükümdar burada ikamet edi- fazasınâ tevzi edildi. yordu. Şehir, bol ağaçlı bahçeleri, için- Kervan., yavaş bir yürüyüşle on gün den akan berrak suları ile şirin bir yer- , a “na di. sonra Nimruza vasıl oldu. Oğlunun ve i B z maiyetindeki cengâverlerin büyük bir 5“”';'3“"';“ ğ:'“ıb'ğeh;’ gğ"'fk alî'f' raüzafiâriyet ve ganimetlerle avdet et-| YeSine düşlü. Atını bir handa bıraktı mekte olduğunu bir gün evvelden ha- Bir ı?c' dukkınm_ğı karnmı duy_urdı'ı. ber alan Zâl bütün şehir halkile bera-| GeZMiye çıktı. Önüne gelen sokağa gi- ber, uzaklara kadar istikbale çıktı. Öğ. riyor.. meydanlarda düruyordu. O, ne | (*) Bu motları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyen yapınız. Bıkıntı samanınızda bu notlar bir doktor Gİbi imdadınıza yetişebilir. SAÇ o Y AR FN Nöbolcl kunu kucaklıyarak alnından öptükten kadar merakla etrafını seyrediyorduy- j a ç YalDa ğ tiği yerlerdeki insanlar da onu P sonra ilk şanlı cengini tebrik etti., z BÜÇ iği yeri n îczınelor Zâl. oğlundan sonra müşavirlerin.. ! ÖYle seyrcdlyorlurığı:_o. yeni bir yer, gece nöbetel olan eezaneler şunlar- dt İstatnbul cihetindekiler : Aksarayda:( Sarım), Alemdarda: (Ab- dülkadir), Beyazıdda: (Cemil). Bamatya- da: (Brofilos). Eminönünde: (Beşir Ke- mal). Eyüpte: (Arif Beşir). Fenerde: (EB- milyadi). Şehremininde: (Nâzım). Şeh- zadebaşında: (Hamdi). Karağgümrükte: (Suad). Küçükpazarda: (Necati Ahmet). Bakırköyünde: (HilâD. Beyoğlu cihetindekller: İstiklâl caddesinde: (Kanzuk), Galatada: (İsmet). Taksimde: (Nizamettin). Kur- tuluşta: (Nocdet). Yenişehirde: (Parü- makyan), Bostanbaşında: (İtimad). Be. şiktaşta: (Nall Halid). Sarıyerde: (Nu- Ti onlardan sonra da cengâverlerin alın- YtPİ bir hal_k_ gördüğünden mütehassis larından öperek hepsinin zafer ve kah- ÜY 'ordu. Halk î”'..n,"a .hgymp!ışıı bğ" zamanlıklarını tebrik ve takdir etti, — , orlardı. O çok gösterişli, iri vücudü., | Rüstemle arkadaşlarımın getirdikleri qıuv!!ar?!ıl:ı ”'birbînvne_uygun ç'ışm— |haydudlar istievab edildiler. Cürümle- Titden örülmüş biçimli endamı.. ipek rine göre ceza görmek üzere zindana, hapishanelere atıldılar. Eşkiya reisini hazinesini teşkil eden altınlar, gümüş- ler, mücevherler ve eşyalar derebeylik hazinesine konuldu. Sahibleri zuhur e- denlere malları iade edilecekti. Son kervan soygununa âid eşyalar ayrı bir yere yerleştirildi. Sahiblerine malları- nı gelip almaları bildirilecekti. —— yaklarında sarı çizmeler, o kadar er. kekce yürüyordu, ki arkasından erkek- lerin gözlerini, kadınların gönüllerini Beğaziçi, Kadıköy ve Adalardakller: a sürüklüyordu . Üsküdarda: (İmrahor). Kadıköyünde: RÜSTEMİN AŞKI Rüstem., gezine gezine şehrin harici-| hareket kararının tatbikanı her gü (Büyük, Üçler). Büyükadada: - (Şinasl Rüstem.. Sipend kalesi cengiyle, bir-|ne çıktı. Burada bahçeler, köşkler var-|gün sonraya bırakıyordu. Riza). Hi ğ ı denbire o kadar şöhret kazandı, ki.. na-ıdı, En nihayette bulunan bir saray dik- birdenbire o kadar şöhr Çine kadar yayıldı Herkesin gönlünde Rüstem yaşıyordu. mının şanı bütün İran diyarını dolaş-| katini celbetti. Oraya doğru yür Hududlardan taşarak Hinde, Tura-|Bu sarayın bahçesi, o kadar büyü na, Çine aştı. Herkesin dilinde Rüstem |kadar ağaçlıklı idi, ki bir koruya bi vardı. Herkesin gönlünde Rüstem yaşı- | yordu. İçinden bir dere geçiyordu yordu. O, erkeklerin gözünde emsalsiz|dereden ayrılan su kolları, çiçek t kadınların hayalinde|larının etrafını birer gümüş kuşak Saz şairleri, onun kahramanlığından |havuzlara akıyorlardı. Ağaçların destanlar düzerler.. kadınlar, onun gü-|rakları arasından süzülen güneş İrına gelince: Zırhları, kalkanları saye- İranda, ona herkes hayrandı. Dostları,|nefis manzaraya bakmaktan zevk ,Sinde, bilhassa haydutların yorgunluk -|onunla övünür.. düşmanları, gizli gizli| yordu. İçinden: arkasında boşa gidiyordu. Ceylân kaç.|zünün bütün çizgilerile görünmü, Rüstem, bu yüzden yolunu şaşırdı, de bilmediği bir tesir husule getiriş Arkadaşlarını, çadırlarını kaybetti. Yo-|düu. O, çok güzel kızlar, dilber genç ilunu ararken.. sağa sola dolaşırken bir|ditlar görmüştü. İçlerinde beğendik ormanın kenarına geldiğini gördü. O-|ri.. hislerini gıcıklıyanları.. hattâ sil serpuşunun yanlarından sarkan siyah| Rüstem.. yo! surmık biraz W:'ı' zülüflerinin, ensesine akan saçlarının| ettikten sonra gidip arkadaşların! " kucakladığı ter bıyıklı, küçük siyah sa-|mak üzere şehre gelmişken ara! ü kallı, keman kaşlı, ahü gözlü beyaz yü-|gün geçtiği halde hâlâ orada l_ SA zü ile bakana bir daha bakmak, tekrar|gün, bir iki defa sarayın bahçesi tekrar bakmak arzusu veren bir civan-|den geçiyor.. ilk günü gördüğü KıZI, | dı. Serpuşu zaref, kaftanı süslü idi. A-| gaha ve yakından görmek mıyord“, dolanıyorlar.. şurada burada met rın üstünde parıltılar yakıyordu. Rüstem.. kısa mermer sütunlu g| parmaklıkların önünde yürüyerek — Burada, bu çiçeklerin arasın; bir ağacın gölgesinde bir saat yor; luk almak ne hoş şeydir. Diyordu. Rüstem.. böyle bakınırken, gölg re boğulmuş bir havuzun kenarında kadının oturduğunu gördü. Dikkat ti. Bunların en büyüğü on sekiz ya: dan fazla değildi. Kendi kendine: B lar, muhakkak kızdır.. dedi ve içle; den en büyüğünü beğendi. Kız.. epeyce uzakta olduğu için du; fakat böyle iken Rüstemin üuj lerini yakanları olmuştu; ama bu £ daki, kendisini cezbeden hususiyeti ların birinde bulmamıştı. Bundan layı o, şimdiye kadar kimseyi sevr mişti. Kimseyi sevmediği için de a$ ne olduğunu bilmiyordu. Rüstem.. parmaklığın ününden a lamıyor.. büyülenmiş gibi kıza yordu. Onu, daha yakından, daha görmek arzüsile yanıyordu, Onun ' şının, ellerinin hareketlerinde edâlı mümtazlık.. kahkahalarında kıvrak işvekârlık vardı. Rüstem.. uzun zaman orada dur 'Yanından gelip geçenler oluyordu. onlara dikkat etmiyor.. yalnız üç K ve en ziyade de beğendiği kıza bâ yordu. Rüstem... ancak kızlar çekilip Bit ten sonra dalgınlığından kurtuldu. lerine dolan hayali seyrede ede dü. Şehre girdi. dan H her gün, kızı gördükten sonra m““"n ketine dönmek kararını veı'iyon!“—’ç te bu arzusunu tatmin edemediği (Arkası Var)