Şehir Tiyatrosu yıkılıyor! * SON POSTA İngiltere, Japonyadaki Elçisini geri Şehir tiyatrosunun operet kısmı hak-|fakat yavaş yavaş bu rakam azalıyordu. Çağu'mıy. hazırlandı l ı ı kında son günlerde bir çok şayialar çık- tı, Operetlere tahsis edilen Fransız tiyat- rosunda önümüzdeki mevsimde yalnız ©peret oynanmayıp ayni zamanda hafif komediler ve vodviller de oynanacağı Söylenildi. Öperet kısmının tamamile lüğvedildiğini yazan gazeteler oldu. Ve nihayet dün resmi makamlardan şöyle bir haber aldık: “ «Şehir tiyatrosu operet kısmı artist az- hğı ve bazı noksanlar hasebile çalışma- Sını bir sene için tatil etmiştir. Bu bir se- he içinde kadro ve eksikler tamamlana- tak, gelecek sene tekrar faaliyete geçi - lecektir.> Evvelâ şayia halinde ağızdan ağıza do- laşan ve nihayet bir vâkıâğ haline gelen bu hâdiseye sebep kadın artistlerden Se- Mmihanın tahsilde bulunması, — Meleğin hasta olması ve Ferihanın da tiyatrodan | ayrılmasıdır. Üç kadın elemanını kaybeden operet tiyatrosu için muntazam temsiller ver- Miye imkân kalmamıştı. Bu imkânsızlık nihayet altı senelik mazisi olan bir var- liğı bir anda mahvetti. Henüz şehir ope- Tetinin tamamile lâğvı mevzuubahs de- Bildir. Fakat bu bir senelik fasılanın da hiç bir fayda temin etmiyeceği aşikârdır. Bir senelik fasıladan sonra operetin tekrar faaliyete geçeceğini ummak abes olur. Bunun sebebini Şehir operetinin ufak bir tarihçesini yaparak izah edebiliriz: Operet kısmı, başlarıgıçta ciddi eserle- rin oynandığı Tepebaşı tiyatrosunda ça- lışmıya başlamıştı. Birinci yılda verdiği temsillerle, ikinci yılda verdiği temsil- ler arasında büyük bir fark göze çarptı. | Şehir tiyatrosunun — eski artistlerinden Bedia, Hazım, Vasfi, Behzat, Halide, o - | Peret sahnesine çabuk adapte oldular. | Eskiden Süreyya operetinde oynamış o- | lan Muammer, Reşit Akif, Refik Kemal, Semiha, Şevkiye Şehir operetinde mun- ftazam çalıştılar, ve muvaffak oldular, Ak- tör Galip operet tercüme etti. Hasan Fe- Tit bir operet adapte etti ve asıl Ekrem Ve Cemil Reşit kardeşler «Üç Saat» ope- Tetlerile bu sahneye muvatfakiyetli bir Bitiş yaptılar. t henüz ayrı bir. tiyatra da de- Bildi. Fakat buna lüzum hâsıl oldu.. Çün- kü halk opereti sevmişti. Fransız tiyatro- su kirslandı ve artık operetler Fransız tiyatrosunda oynanmıya başlandı. Öperet müzik, bale ve sestir. Başlan - Biçta bir bale vardı. Yirmi müte- €aviz kız ve erkeği sahnede görürdük, Maarif Vekilinin Beyanatı İzmir 6 (Hususi) — Maarif Vekili vu- ku bulan beyanatında şehirlerde okutu- lacak 150 bin, küylerde de bir milyon ço- €uk bulunduğunu, nüfusu 400 den fazla köylerle kasaba ve şehirlerimiz için mev- tuttan başka 12 bin muallime ihtiyaç ol- Guğunu, şimdiki mua'lim mekteplerin - den başka köylere verilecek öğretmen - ler için tedbirler alındığını, İzmirde Kı- Zılçulluda, Eskişehirde Çifteler çüftliğin- de iki öğretmen okulu açılacağını, bura- larda köycülük ve ziraat bilgilerine ö - hem verileceğini, bu mekteplerin muh- telif kısımlara ayrılacağını, köy inşaat - çılığı, demirciliği, kooperatifçiliği, kâ - tipliği için gençler yetiştirileceğini, Kızıl Çulluda eğitmen kursu açılacağını, mem- lekette orta okulların çoğaldığını, halkın Mektep inşaatında yaydım ettiğini, orta Okullara muallim yetiştirmek için de tedbirler alındığını, Gazi Enstitüsünden bu yıl 250 muallim çıkacağını, İzmirde ihtiyacı karşılamak için iki orta mektep inşa edileceğini, şimdilik çifte tedrisat u- sulü tatbik olunacağı, mektep kitapları tab'ının vaktinde yetiştirileceğini söy - lemiştir. Bir sefirin geri çağılması ne demek? (Boştarafı 1 inci sayfada) messil oldukları memlekete — vorgi wermezler, kazai noktadan, bulun « dukları memleketin mahkemeleri ta- rafından haklarında takibat yapıla - maz ve bu, bütün devletler arasında, Mmütekabiliyet esasına göre hep büy- ledir. Böyle bir mümessilin geri ça - ğarılması demek, sefirini çağıran ta- rafın, diğerine karşı her hangi bir münasebetle, iğbirar duyduğunu na - zari olarak değil, fili olarak ta ifade '<u yoktu, yetişecekti. Fakat sencler ge- çiyor, o da yetişmiyordu. Bu vaziyet kar- şısında operet gene dram kismile ayni ti- yatroda birleştirildi. Bunun da zararı gö- rüldü, bir tek tiyatroda hem ciddi eser - ler, hem de operet olmuyordu. Yeni baş- tan geçen yıl iki kısma ayrıldılar. Bu ayrılış Şehir tiyatrosu operet kısmının ne hale geldiğini ortaya koydu. Semiha, Muammer ve Halide ayrılmışlardı. Se - mihanın yerine konulan Melek daha ye- ni idi, onun yerini tutamıyordu. Ve has - talanıp sahneden çekildi. Bale diye bir şey kalmamıştı. Evvelden dekora aza - mi itina sarfedilirken bu cihet te ihmal ediliyordu. Mevsim Şehir tiyatrosu ope- reti için bir inbitat devresi oldu. Şehir opereti elddi bir teşekküldü. Üze- rinde emek sarfına değerdi. İyi bir baş - langıçtan sonra düşmesinin yegâne se - bebi ona verilecek ehemmiyetin veril « memiş olmasıdır. Bir defa artist yetiştir. mek lâzımdı. Yetiştirilmedi. İleride varlık gösterip gösteremiyece- ği meşkük olan bir kaç kişiyi tiyatroya almak, onlara aylık vermek bir külfet sayılmış olabilir. Fakat nihayet tiyatro bütün dünyada müstahsil değil, müsteh- liktir. Halbuki bizim Şehir operetimiz bir zaman müstehlik vaziyetten müstah- sil vaziyele de geçmiş, hattâ dram kıs - mının açığını kapamıştır. Şimdi bir senelik inkita bahsine tekrar avdet ediyorum. En parlak zamanında, pek yakında meydana çıkacak olan nok- sanları tamamlanmıyan bu teşekkülün noksanları, her şey mahvolduktan sonra tamamlanabilir mi? En başta artist ye - tiştirmek meselesi var, Operetin artisti operet diye bir şey ortada yokken nasıl yetişir? Şehir operetini lâğvetmek doğru ola - maz, çünkü buna lüzum vardır. Bir se- ne tatil etmenin manağı da olmadığına göre operetin zarar edeceği bilinse bile idamesi ve bu arada da operet için yeni artistler yetiştirilmesi elzemdir. Bu arada şuünu da ilâve etmek isterim: Bazı gazeteler, Şehir tiyatrosunda bu yıt facia, dram gibi eserlerle ağır ilmit eserlerden hiç birine yer verilmiyeceği- rin doğru ola - bı eceğine ihtimal veremiyoruz. Eğer bu haberler de teeyyüt edecek o- lursa İstanbul Şehir tiyatrosunun kuv - vetli varlıklar göstermiş olan dram kıs - mını da operet kışmı gibi mahvolmuş ad- dedebiliriz. İsmet Hulüsi Yabancı gözü ile Ordumuz (Baştarafı 1 inci sayfada) Türkiye, davetlilerini takdire ve hayrete düşürmeye tamamen muvaf: fak olmuştur. Türk ordusunun Balkan orduları arasında birinci sayılabilece- ği apaçık görünüyor. Mükemmel bir kurmay heyetiyle, mesleğine ihtirasla bağlı ve bütün Alman, Fransız askeri mecmualarını yutmuş birinci sınıf mümtaz genç unsurlar muvacehesin- deyiz. Asker hele piyade, darbimesel olmuş mukavemeti, hararet, zindelik fevkalâde disiplin ve terbiyeleriyle her türlü hayranlığa lâyiktır. Meriyet- te olan harp nazariyesi, Almanlarınki Bgibi daima tecavüzdür. Silâh, malze- me mebzuldur. En son tekemmül de- recesindedir. Hiç bir eksik yok. Ata - türk, kendisinin İnönü ile Türkiyeye verdiği takdirde lâyık ordu ile övüne- bilir. Davetli ecnebilerle ataşeler bu kud- retli ve azimkâr kuvveti görmekten şevkü galeyan duydular. etmesi demektir. Bir elçi geri çağı - rılırken ya ona bağlı bulunan bütün erkânı sefaret ve konsoloslar da be- raber geri alınır, yahut yalnız sefir çağırılır, yerine günlük işleri görsün ve takib etsin diye ikinci dereceden maslahatgüzar bırakılır, Eğer sefirle beraber bütün erkânı sefaret ve kon- soloslar da geri çağırılırsa, bunun ma- nası yakın bir ilânı harbe intizar de- mek olur. İkinci şık ta, iki devlet bir mesele hakkında ihtilâfa düşmüş de- mek olurlarken bu mesele etrafında elddi diplomatik müzakere cereyan edeceğine hükmetmek muvafıktır. (Baştarafı 1 inci sayfada) ması mümkün bulunduğunu ilâve et - mektedir. Jponya İngiliz notasına cevap verdi Tokyo 6 (ALA.) — Japonyanın İn - Bgiliz sefirine t yapılmış olan sui - kast hakkındaki İngiliz notasına ver - miş olduğu cevap bugün tevdi edil - miştir. Cevabın muvakkat bir cevap mahiyetinde olduğu tahmin edilmek- tedir., . Nota menfi mahiyette mi? Tokyo 6 (A.A.) — Her ne kadar Ja- ponyanın İngiltereye vermiş olduğu ce vabın teferrüatı gizli tutulmakta ise de bu notanın menfi mahiyette oldu - ğuna da şüphe yoktur. Çünkü Hari - ciye nazırı, Diyette şu beyanatta bu - Tunmuştur: «İngiltere sefirinin bulunduğu oto - mobilin Japon tayyarelerinin taarru - zuna uğramış olduğu ispat edilmedik- çe hariciye nezareti, Japon'ların kas - ten — gayrimuhariplere taarruz et - miş olduklarına inanmaktan kat'i su - rette imtina edecektir.» Diğer taraftan bahriye nazırı, şunu ilâve etmiştir: «İmparatorluk donanması erkânı - nın ne gibi ahval ve şerait dahilinde olursa olsun gayri insani bir hareket - te bulunmuş olmalarını tasavvur et - mek kabil değildir.. —.. — Sovyet Rusya İtalyayı Protesto etti! (Baştarafı 1 inci sayfdida) niz konferansına davet notasını kont Cianoya tevdi etmişlerdir. Kont Ciano İtalyanın cevabını bi - lâhâare vereceğini bildirmiştir. Londra 6 (Hususi) — Son dakikada Raoamadan alınan bir habere göre hari - CİYe nazırı könt Ciano, İlalyanın Ak . deniz konferansına iştiraki hususunda cevabıni henüz vermiyeceğini ve belki de iştirakten imtina edeceğini söyle - 1niştir. Zira Sovyetlerin verdiği san no tanın konferansa karşı bir nevi sabotaj telâkki edildiği, pek ciddi bir vaziyet doğurmuş olduğu beyan edilmektedir. Almanya da çağırıldı Berlin 6 (A.A.) — Fransız masla - hatgüzarı bugün saat 17 de Akdeniz konferansına davet hakkındaki Fran - sız * İngiliz notasını, Baron Neurath'a vekâlet eden B. Pruefere tevdi etmiş - tir. İngiliz büyük elçisi de saat 17.30 da B. Prucferi âynı mesele hakkında görmüştür. Eden konferansa bizzat gidiyor İnera 6 (ALA.) — Eden, Cuma gü- nü Cenevre civarında toplanacak olan Akdeniz konferansına bizzat — iştirake karar vermiştir. Frankocılar bir İngiliz gemisini müsadere ettiler Londra 6 (Husust) — İspanyaya git mekte olan Barlington adlı İngiliz ge- misi, Frankoculara âit bir kruvazör ta- rafından tevkif edilmiş ve Majork a - dasında Palma limanına götürülmüş - tür. Geminin hamülesi müsadere edil - miştir. İngiliz hükümeti hâdiseyi Sa - lamanka makamaâtı nezdinde protesto etmiştir. Balkanların atletizm Kıymeti yükseliyor (Baş tarafı 8 inci sahifede) karşı mahçup olmaktan kurtulamadık. En kuvvetli sür'atçilerimiz 11 küsur sa - niye ile altıncı olursa, Naci, Mazhar Na- zım, Ekrem, Sudi devrindenberi hâlâ ci- ridi 52 metreye saplarsak, Silifkeli Şük- rü, Âdil Giray, Süleyman, Mazhar Na- zım, Nihat, Bekir, Vildan Aşirden sonra 6.25 metre uzun atladıktan sonra, Balkan oyunlarının bütün müsabakalarına işti - rak etmemek hususundaki fiktimi şimdi daha kuvvetle müdafaa edeceğim, İngilizler, Kanadalılar, İsveç ve Fin - lândiyalılar gibi dünya sporunda belli başlı rol oynıyan milletler, olimpiyatlar- da, zayıf oldukları bir çok müsabakaları tribünden seyretmeği tercih ediyorlar. Derecelerimizi sağlam ve kuvvetli bir hale getirinciye kadar, sadece belli başlı kuvvetli olduğumuz müsabakalara iştirak, bu işte takip edilecek en doğru hattı ha- rekettir. Ömer Besim O Sayfa 11 Enternasyonal İzmir Fuarında neler gördüm? ( Baştarafı 8 inci ııyfıdı ) Hülâsa: İzmir — fuarı; asırlardan « beri mağlübiyetten mağlübiyete yuvar « lanmış; için için kendini yemiş bitirmiş bir devletin enkazına varis olan yen| bir teşkilâtın, dar bütçeli belediyesi tarafın- dan yapılacak bir eser değildir.. Bunu yapabilmek için <Türk» gibi mücadele- ci ve «Behçet» gibi teşkilâtçı olmak lâ - zımdır. * Serginin eksik tarafı yok değil. En büyük noksanı: Eğlencesizliğidir... Vâkık her akşam muntazam oynıyan bir tiyat- rTosu var.. Güzel müzikli bir gazinosu, at- hıkarıncası, kayık salıncağı, — ve sairesi var... Fakat bunlar kâfi değil... Daha baş- ka şeyler lâzım., Bu lüzumlu şeyleri de aklımızla bulmağa lüzüum yok.. Avrupa « daki örneklerini tatbik edebiliriz. Me - selâ: Moskovadaki Kültürparkta bir a - dam gördüm.. Sandalyeye oturmuş, elin- bir armonik, çalıyor.. Bir dans hocası onun yanında yer almış, etrafa büyük bir halka yapmış olan halka <Ukrayna» milli dansını tarif edip gösteriyor.. Son- ra, bunu dinliyen halkı ameliyata teşvik ediyor.. Hep beraber elele verip müzikle, parça parça, tekrarlıya tekrarlıya dans e- diyorlar.. İşte halk için bedava bir eğ - lence, İzmir civarından, bir zeybek - le, Rizeden kemençesile «Lüz> - yunu —oynıyan — biri, Kastamonudan sazlile «Sepetçi» raksını yapan bir a- dam getirtilir. Bunlar ayrı ayrı yerler- deki meydanlara oturtulur, Rusyada ya- pılan burada da tatbik edilebilir.. Bu be- lediye için masraflı değildir. Halk için hem eğlencelidir. hem de bu vesile ile milli oyunlarını öğrenmiş olur... Viyanada «Lünapark» ve civarında ba- rakalar gördüm.. Yüksek bir yere eli yü- zü boyalı hokkabazlar çıkmış. Hem el hü- nereri yapıyorlar, hem de halkı güldürü- yorlar.. İşte yapılacak ucuz bir ıgluıce Japon OrdUSU İaarruz (Baştarafı 1 inci sayfada) Şiddetli bir topçu düellosu oluyor Şanghay 6 (AA.) — Japon taarruzu devam etmektedir. İzumo amiral vapuru, gece Wangpoo nehri boyunca ilerliyerek Şanghay ile Woosoung arasında yarı yol- da bulunan Jukong'a gelmiştir. Bu va - pur, taarruzun başında bulunmaktadır. 'Topçu düellosu, bilhassa Kiangwan'de- ki Çin bataryaları ile Yangtsepoo arasın- da çok şiddetlidir. İnfilâklar, şehri sara- maktadır. Yirmi kadar tayyare Woosoung mıntakasındaki harekâta iştirak etmek- tedir. Çinliler de mukabil taarruza geçtiler Şanghay 6 (ALA.) — Çinliler, Paos - hamın ziyamı kabul etmektedirler. An- cak bu sabah şiddetli bir mukabil taar- TuZ icra etmiş oldukları ve hali hazırda Böğüs göğüse muhareböler cereyan et - mekte bulunduğunu söylemektedirler, Esrarengiz bir tlcaret gemisi Şanghay 6 (A.A.) — Domei ajan - sından: Bir kaç zamandanberi — Japonlar Şanghay yakınımda ne zaman ihraç a - meliyesi yapmağa kıyam etseler ccne- bi bayrağını hâmil esrarengiz bir tica- ret vapuru meydana çıkmaktadır. Dün de aynı vapur, Japon kıtaatı - nın ihraç edilmekte olduğu noktanın yakınında bulunmakta idi ve işaretler. le Çin bataryalarının endahtını idare eder gibi görünüyordu. Çin tayyareleri Japon şehirlerini bombardıman mı etmiş? Avrupa gazeteleri bütün tekziplere rağmen Nankinden kalkan Çin tayya- relerinin bir kaç gün evvel Japonya - nın Kiou Siou adasında 135,000 nü . fuslu Kagoshima şehrini bambardı - man etmiş olduklarını teyit etmekte - dirler. Japonlar tekziplerine Tağmen bu şehrin posta ve telefon muhabera - tına koymuş oldukları Sansürü kaldır- mamışlardır. Son vaziyet: Japon orduları birleştiler Pekin 6 (ALA.) — Şimali Çindeki Japon kuvvetleri umumi karargâhı - nın bildirdiğine göre, Japon - kıt'aları Kalganın cenubu garbi istikametinde ilerlemelerine devam ederek Şansi - Şahar eyaletleri hududuna — gelmişler ve Tençen demiryolu hattını geçmiş- daha: Bizim sünnet düğünlerinde hok « kabazlarımız vardır. Bunların oyunlarına dan yalnız çoluk çocuk değil, kültür sa e hibi büyüklerimiz de zevk duyatlar,ı Bunlar da fuara dâvet edilir. Beş on kte Tuşa içeri seyirci alan bu barakaların da kendine mahsus müşterisi vardır.. Viyas na gibi bir yerde yaptıklarına bakılırsa bu gibi hünerlerin «bayağı» bir cglcncı olmadığına hükmedilebilir.. Sonra: Süt, tereyağ, soğuk et, yemiş satan, gelenleri ucuzca doyuracak ufak ufak barakalar olmalı, Beyoğlu cadde « sinde bile rağbet bulan bu gibi küçük barakalar, gelen halkın fuarda daha faz. la kalmasına sebep olurlar.. Bahçenin biz köşesinde sinema, öbür köşesinde küçük bir «bar» yapmayı düşünecak olursa ak- la daha bir çok, az masraflı eğlenceler gelir... Eğlence de bu gibi yerlerde, en başta düşünülecek şeylerdendir. . Bu eğ-; lence yerlerinin de çok ucuz olması şarte fır... Avrupada bu gibi bahçelerin lokane taları, yüzme havuzları, barları, sinemae ları, oyun yerleri hep bu ucuzluk yüzürnte den dolar dolar taşar. * <«Fuar» yalnız İzmir şehrinde değil, memleketin her tarafında bir hareket u« yandırmıştır. Trenlerin, sergi münase. betile yaptığı ucuz bilet, senelerce otur « duğu şehrin kapısından çıkmıyanları a e yaklandırıp, yurdun her tarafında dolaş- tırmağa mecbur ediyor. Anadolu tren- leri bir şehirden öbür şehre adam taşı » mağa yetişemiyor.. Demek ki <İzmir en- ternasyonal fuar» 1 memlekette umum! bir hareket yapmıştır. Bu vesile ile, o « telci, lokantacı, arabacı, yemişçi para kae zanıyor, memleketin piyasasında — gözle Bgörülür bir kalkınma oluyor. . E artık ine saf edelim: Bir küçük belediyenin bun« dan daha büyük bir iş yapması maddeten imkânsızdır.. Vasfi R. Zobu - faarruza geçti lerdir. Tientsin cenubundan ilerli « yen kıt'alar da Mahang'a gelmişlerdir. Bu süretle Japon orduları, aralârında irtibatı temin etmişlerdir. Bayan Afetin Riyasetindeki Hey'et döndü (Baştarafı 1 inci sayfada) miyeti Asbaşkanı profesör Bayan  « fet ile Bayan Cevad Abbas ve meb'us. larımızdan profesör Hasan Reşid dün ayni tayyare ile Bükreşten şehrimize dönmüşlerdir. Profesör Bayan Âfetin riyasetindee ki !lim hey'etimizin kongredeki temas. larını ve ileri sürdükleri tezleri büyük bir alâka ile takip buyuran Reisicum « hurumuz Atatürk, hey'etin tayyare ile Bükreşten hareketi üzerine refakatle- rinde Nafia Vekili Ali Çetinkaya, meb uslarımızdan Cevad Abbas, Salih Bo- zok ve diğer zevat olduğu halde Ye « şilköy tayyare istasyonunu teşrif bu «. yurmuşlardır. Profesör Bayan Âfet ve riyasetinde. bulunduğu hey'etin bindiği ve pilot Tahirin idaresindeki (5 - Can) tay « yaresi Bükreşten saat — 16,10 da bareket etmiş, sefarethanemiz er « kânile Romen dostlarımız tara e fdan uğurlanmıştır. Tayyare, 2 saat 10 dakika sonra 18,20 de Yeşilköy tay- yare istasyonuna inmiştir. 'Tayyareden inen profesör Bayan Âa fet ve hey'et âzaları Büyük Şef Ata « türk'e teşekkür ve tazimlerini ârzet « miş ve Atatürk kendilerine — iltifatta bulunmuşlardır. Müteakıben Florya « ya hareket edilmiştir. Profesör Bayan Âfetin ve hey'et â. zasının kongredeki ilmi nutukları çok büyük alâka uyandırmış ve takdirler kazanmıştır. Bir bekçi iki kişiyi yaraladı Balıkesir 6 (Hususi) — Yeni köy beki- çisi bağdan geçen Ahmet ve Hakkı is « minde iki kişiyi tülekle yaralamıştır.