Te 8 Sayfa Türk - Elen işbirliği Cenevrede devam edecek (Baştarafı 1 inci sayfada) tercüman olmaktadır. Gazeteler, Dok- Doktor Aras, Atinada kaldığı müd -|tor Tevfik Rüştü Arasın Atinadan geç- det zarfında Başvekil B. Metaksas velmesini iki memleketi Hariciye daimi müsteşarı B. Mavrudis| günün meseleleri hakkında fikir tea le uzun bir görüşmede bulunmuştur. alâkadar eden tisine mes'ut bir fırsat teşkil eylemek- i Akşam B. Metaksas, Doktor Tevfik) te olduğunu ve iki memleket arasında- Rüştü Aras şerefine bir ziyafet ver -|ki dostluğun ve tesanüdün ne derece miştir. B, Mavrudisin de iştirak eyle-İderin, sağlam ve hakiki bulunduğunu diği bu ziyafet esnasında Doktor Aras,İmüşahedeye yaradığını da ayrıca teba- Türkiye Reisicumi $ın hürmet ve tazimlerini ve gene B. K. Atatürk'elrüz ettirmektedir. telefonla, Elen Başvekili B, Metaksa -| Katimerini diyor ki: Doktor Aras ,bir gün, kendisini Ati- Metaksasın Başvekil (o İşmet İnönünelna şehri hemşeşisi telâkki eylediğini samimi selâmların; arzeylemiştir. B. Metaksas, Yunanistan ile Türki- yeyi alâkadar eden bütün meseleler hak kında aralarında mevcut bulunan tam görüş mutabakatını bir kere daha gös- teren mülâkatlarda bulunduğu Doktor Arasın geçmesinden dolayı da sevinci- s4 bildirmiştir. Bir kaç dakika sonra, Türkiye Re- isicumhuru Atatürk, bir telefon mesa- jİl ile cevap vererek kendi haklarında ve Başvekil İsmet İnönü hakkındaki beyanattan ne derece mütehassis oldu- ğunu bildirmiş, bu beyanatın denizde seyahat halinde bulunan Başvekil İs - met İnönüne telsizle irsal olunacağını ve Türkiye hariciye Vekâletinin de bu dostane beyanattan ayrıca haberdar €- dileceğini ilâve eylemiştir. Hariciye Vekilinin beyanatı Doktor Aras, Atinadan ayrılmadan evvel Elen matbuatına aşağıdaki be - yanatta bulunmuştur: — Bundan evvelki her gelişimde ol- duğu gibi bu kere de hakkımda gös - termiş olduğu hararetli hüsnü kabul - den dolayı Elen milleti nezdinde bir kere daha teşekkürlerime tercüman ol manızı rica ederim. Başvekil B. Metak- $as ile fikir teatisinde bulunduğumdan ve Yunanistan ile Türkiye arasında her iki memleketi alâkadar eden bütün me seleler üzerinde tam bir fikir birliği mevcud olduğunu yeniden bir kere da- ha müşahede eylediğimden dolayı çok memnunum. 'B. Mavrudis ile görüşmemden de pek memnunum. Mületler Cemiyetine gidecek olan Elen hey'etine riyaset e- * İsöylemişti. Muhterem Vekil, bunda çok haklıdır. Zira Yunanistanın hükümet merkezi Doktor Arası daima hususi bir sevinç ile kendi içinde görmüş ve kar- şılamıştır. Prola diyor ki: Elen milleti, Yunanistanın tecrübe edilmiş samimi bir dostu olarak telâk- ki ettiği Doktor “Aras'ın Atinadan her geçişini kalbten selâmlamaktadır. Bütün gazeteler, ayni zamanda, g€- rek Türkiyenin, gerek (Yunanistanın sulh eserine samimi ve derin bağlılık- larını da tebarüz ettirmektedirler, Gazetecilerle İzmir polisi Arasında bir hâdise (Baştarafı 1 inci sayfada) ken İzmir Emniyet Müdürü ile arala- rında bir hâdise olduğu bildirildikten sonra tafsilât verilmektedir, Telgrafa göre, hâdise Fuarın Lozan kapısında başlamış ve Manisa vilâyeti pavyonu kapıları önünde şiddet kes - betmiştir. Bu sırada Emniyet Müdürü memurlara gazetecilerin dışarı çıkarıl- masını emretmiştir. Fuarda Ticaret O- dası pavyonunda vazife başında bulu - nan Anadolu ajansı memuru da ayni âkıbete maruz kalmıştır. Hayretimizi mucib olan bu hâdise hakkında mütemmim malümat alama. dığımız için İzmir Poliğ Müdürünün ne gibi bir saikle bu şekilde hareket et- tiğini anlayamadık. Vaziyetin bir kaç decek bulunan B. Mavrudis ile semere- | Tİ” li Türk - Elen işbirliğine Cenevrede devam edeceğimden eminim, Gazetelerin mütaleaları Atina 3 (A.A) — Atina ajansı bil - âiriyor: Bütün gazeteler, Doktor Tevfik Rüş! kamlığına Gebze Kaymakamlar arasında . $ON Posta Başvekil İzmirde yeni Mahsul ve sulama İşlerile meşgul oldu (Baştarafı 1 inci sayfada) — Pamuklar ne halde, vâdinizi tu - tuyor musunuz? — Şüphesiz. Köylü fazla ekti. Mah- sul iyidir. Bu sene tütünlerimiz de ne- fistir, — Güzel müjdeler verdiniz. Geçer - ken Manisaya uğrayacağım. Sulama işleri Başvekil, bundan sonra, İzmir vali. sinden umumi mahsul vaziyeti hak - kında izahat almış, Bakırçay, Gediz, Menderes sulama işlerinin nasıl gitti - ğini sormuştur. İsmet İnönü aldığı iza- hattan sonra: — Bu işleri tamamlayacağız, ehem- miyet veriyoruz, demiştir. Fuarda uzun müddet kalan Başve- kil pavyanları ayrı ayrı gezerek iza » hât almışlır. Bir aralık Cellâd gölünün kurutul. ması işini soran Başvekil: — Oraya göçmen yerleştiriniz. Be - reketli arazi meydana çıkıyor, demiş - tir. İuşundan ayrıca memnuniyetlerini iz- har etmiş, bir arahk sözü göçmenlere getirerek vaziyetlerile alâkadar oldu ve: «İyi bakın» dedi. Muhterem Başvekil, görüşmeler es- nasında, Adana mıntakasında bu yıl pa muk mahsulünün iyi olduğunu da teb-| Dernek. şir etmiştir. İsmet İnönü akşam saat on yedide otomobille fuara gelmiş, halk tarafın - dan şiddetle alkışlanmıştır . Akdenizde emniyet ransına işlirake davet edilecek dev - letlerin listesini (o neşretmektedir. Bu listede, bu konferansın akdinde müte- bbis vaziyetinde bulunan Fransa ve giltereden başka, İtalya, Almanya, Yunanistan, Türkiye, Romanya, Yugos lavya, Mısır, Sovyetler Birliği, Bulga- ristan ve Arnavutluk mevcuttur, Konferans cuma günü toplanıyor Londra 5 (A.A.) — Press Assocla . tion'un, salâhiyettar menabiden haber alarak bildirdiğine göre, Akdeniz kon- feransına Karadeniz devletleri ile Al - İsmet İnönü mahsulün bereketli 0-|4. tü Arasın Atinayı dünkü ziyareti hak -İmav kaymakamlığına Alanya kayrha « kında çok hararetli makaleler neşret -|kamı Fazıl, Kırkağaç kaymakamlığına tebliğ neşredilecek mekte ve dost ve müttefik Türkiyenin | Göynükten Salâhaddin, Buldan kayma-| Londra — Hariciye Vekili hakkında Elen mille - heri AMME Şe tinin beslediği derin sempati hisleri; nek kamlığına Fethiyeden Reşat naklen ta -|tere hükümetlerinin Akdeniz devletleri e yin edildiler. En basit insan «Aman hava ne güzel» der, Bir de havanın fenalı- ğından şikâyet edenleri dinleyiniz. On- lar sıcakta nasıl terleyip boğuldukla- rını, nasıl nefessiz kaldıklarını, nasıl yandıklarını, üstlerindeki gömleğin a- ğır geldiğini, iskarpinlerinin sıktığını, | hiç değilse alt lik evlil .ballandırarak, dallandırıp budaklandı-| halbuki e eölkieli DEE özge Tarak anlatırlar. Hati$ hiç bilmedikle-İay oldu... Yeni evli bir kadının kı Yazan: SELAMİ İZZET larını şikâyet ederlerken kendilerinin ri, görmedikleri, güzel bir yazıcının üs-| sından şikâyet ettiğini ilk defa duyu- Tübundan okumadıkları halde, Kerbelâ- dan bile dem vururlar, cehennemi mi- $al getirirler. Soğuktan şikâyet edenler de böyledir, Donmak mefhumu, fazla üşümüş, .titremiş oldukları için biraz olsun duygularında iz bırakmıştır. So- guktan ağız dolusu, kolayca şikâyet e- derler. Ama bir de iyi havayı methet- mek isteyenleri dinleyiniz: Gece olsun, gündüz olsun, bir iki kelimeden başka söyliyecek söz bulamazlar. Ancak: »Ha- yordum. Yavaşca söylendim; — Biraz sabırsızlanıyorsun gibi geli. Gene sustum. O beni, kendisini yorsun? ört” Aklım — daha fazla para kazanmak için çalışır; daha fazla kazanızsa ne işe yarar. maksadı kendini daha çok gös- termekse bu da neye yarar, ben mes'ud olmadıktan sonra... İrkildim, âdeta isyan ettim: — Şimdiden bedbahtim diyemezsin... Ablamın tatanosu geçti, bir hamle ile silkindi, kendini topladı, gözlerini devi- Terek yüzüme baktı.. ben sustum... Se- simi kestim. O da sesini kesti, isyanmı bastırdı, acıklı bir durumla: — Sen hergün sabahtan akşam geç dedi, neredeydi bilmiyorum... Ne düşünüyordum?.. Kimi tahayyül edi- yordum?.. Zihnimden neler geçiyor du?.. Ablamın bu sözüne hak vermiş- tim de, belli etmemek mi istemiştim?.. dik- yor bana Gönül; sabırla dut yaprağı|katle dinliyormuşum vehmine kapıla. atlas olurmuş... Bak, koruk helva olur demiyorum, fakat suyuna şeker katı- lınca limonata olur ya... Haydi yeni evli oduğun için ev kadınlığını bekli- yemiyorsun, koruktan limotana yapa- cak yerde, limonu tercih ediyorsun di- yeyim, biraz sabırlı ol da, dul yapra- va çok güzeldi... Şerbet gibi bir ha-|ğından atlas yap... Kadın hayvan de- vaydı... Aman ne güzel bir gündü... Harikulâde bir geceydi...» demekle ik. tifa ederler, Bence, pek çok kadınların kocaları- nı methedecek yerde zemmetmeleri, Şi- ğildir gerçek, ne yapalım ki, kadını #İlir... rak, veya içimden geçenleri sezmiye- rek devam etti: — Bakinin bugün hiçbir işi yoktu; akşama kadar benimle beraber kalabi- lirdi. Amma kalmadı, oturamadı: «Ba- bamın bir davası var bugün, gidip bir göreyim» dedi ve yemekten sonra çi- kıp gitti. Kim bilir gece saat kaçta ge- pek böceğine benzetirler. Bunun da| Ablamı avucumun içi gibi tanırım. hikmeti yok mu?.. Bakinin seni çok|Çocukluğumdanberi, onun güzelliğini, | ya şişesini istedi. Verdim, Pudrayı is- sevdiği muhakkak; eğer çok çalışıyor-| neş'esini, kayıdsızlığın, dünyaya me-İtedi. Onu da verdim. «Rujum?» dedi, telik vermemesini kıskandığından onu | verdim, dudaklarmı boyadı ve sordu: in daha dolay olduğundan ileril Gönül doğruldu, tatanosa yakalan.) inceden inceye tetkik ederdim. Gönül, — Rimel çekeyim mi?. de ruhi sebebi var: Koca-| mış gibi şezlongun üzerinde sallanma- Me Eg sa, bu da gene senin içindir. gönlünü her ne sebeble, her ne bahane dali zamk Kil Da ek ii ;Jiçin asabım bözük; malüm ya, insanın an 8 7 İ Göçen bilmecemizde kazananlar. 21 Ağustos tarihli bilmecemizde ka- zananları aşağıya yazıyoruz: İstanbul -| YUVARLAK DÜNYA KALEMTIRA$ da bulunan kazananların pazartesi per- şembe günleri öğleden sonra hediye - lerini bizzat idarehanemizden almala-| ge An Ziya, Karagümrük Karabaş Melik rı lâzımdır. Taşra okurlarımızın hedi -İca caddesi 45 Fahri, Beyoğlu Emekyeme5 yeleri posta ile gönderilir, Bir kilo çikolata İstanbul Birinel mektep A/4 den 412 Muh sin, BİR, FUTBOL TOPU Afyon başı B. Haydar oğlu Melih Güney. MUHTIRA DEFTERİ Yozgat polis ikinci komiseri Fahri oğlu Kemal, Galatasaray Msesi idare memuru Nu- Rusyada mitingler Moskova, 5 (A.A.) — Tass ajansı bildi- riyor: Bütün Sovyetler Birliğinde, Timi- riazev ve Blagoev Sovyet gemilerinin Fa şist korsanlar tarafından batırılmasını protesto eden büyük mitingler devam et- mektedir. Halk, derin nefretini bildir - mekte ve enerjik tedbirler alınmasım hükümetten rica eylemektedir. yüreği yanıyor de- mektir. Derdi büyük ki, derdini dök. miyen deva bulmaz fehvasınca bana açılıyor... Bu düşünce beni müteessir etti, Te- essürünün önüne geçmeğe çalıştım: — Abla dedim, hayat, bilhassa ev « lilik hayatı... Hiddetle sözümü kesti; — Sen benim söylediklerime bak- ma... Lâf olsun diye konuşuyorum... Bunlar geçici şeyler... Hasta olduğum — Ben de bunu söyliyecektim... — Ben senden daha kısa söyledim... Yani daha evvel davrandım... Ablamın sinirleri sahiden çok bo- Zuk... Tabii işi iddiaya bindirmedim, sustum. O da sustu, sustu da: — Sevim dedi, bu konuştuklarımızı sakın anneme anlatma. — Merak etme, tek kelimesini söy- lemem... Kalktım, tuvalet masasının önüne gittim, pudra kutusunu aldım, burnu- mun ucunu pudraladım. Gönül kolon. (Arkası var) l bahât Öney, kender caddesi 68/68 Aysel apar. Josef M” naşe, Çukurçeşme Tarsus Hayat eczanesinde Ali Dönmez, EA” seri Bez fabrikası tamirhane kâtmi Hü” mettin Müzeyyen, Kayseri bez fabrikası E san dairesi ateşçibaşı Veli Coşkun. . Ta” KART Foça nüfuz memuru Galip kım Jale, tu ş9 di git? Süte Kuter, Uşak Hamza oğlu Ömer tu . £ A zz 2 ii ii Yavuz zırhlısında Ziyafet (Baştarafı 1 inci sayfada) büyük İnayetine uğramış bir şehi Tabiatin cömerdliklerinden İstanbul X* dar müstefid olmuş bir yeryüzü daha göstermek çok zordur. Ben denizciyim... Benim bildiğim niz tuzludur, İstanbulda tabiat beni £& zib etti, Ve burada gördüm ki, Türk sU ları, tuzlu değil tatlıdır. Tuzlu sulara bu tatlılığı veren, sizin * cak dostluğunuz, ve tükenmez sal yetinizdir. Muharririmizin görüştüğü zabitlerdö” yüzbaşı Ceyms Kunts da, şu sözleri lemiştir; — Bu müthiş harb gemisini, O kadı” büyük bir meharetle bir dostluk yus5” haline sokmuşlar ki şayanı hayrettir Kim olduğumuzu, nerede bulund muzu unutup da etrafımıza baksak, dimizi kendi evimizde sanabiliriz. Dekor o kadar samimi ve muhatab” o kadar dost... İngiliz filosunun topçu sabitleri, Tom Reks, bütün dünyayı alâkadar v şu meçhul denizaltı gemisinden çılmca gülüyor: — Herkes sessiz... Her millet kedi ni sulh içinde sanmanın şükünunâ dö mülmüş... Ve her millet namuskâr Ot manlarla karşılaşmak neyitile hazırla makta... o Şu bayrağı meçhul tahtelbahirin, ye letlerin bu büsnü niyetinden istifade e kalkışmasından daha küçük bir bi olur mu? par Uyuyan insanı herkes öldürebilir. ye kat artık herkes uyanmış bulunuyo”- be bugün, şu meçhul tahtelbahire düşe cerdiklerini kâfi görüp sahili selim. sığınmaktır. Eğer bunu yapmazsâ, disini bekliyen âkıbet çok müthişti” * İngiliz bahriyelileri şerefine Yavuz verilen bu ziyafet geç vakte kadar müş, ve davetliler, büyük bir neş'e de, Boğazın o emsalsiz şalağını görün” ye kadar eğlenmişlerdir. de