10 Sayfa SON FPOSTA Eylâl & Son Posta'nın siyasi tefrikası : 17 - v nırı GEĞEZERER —| sonPostal M T nın : a 49 son günleri | | vapin ğ Yazan : Arif Cemil | TEFR'“S' wî z HBi Talât Paşanın Berlindeki evinde her toplantıda yalnız derdlerden değil, bazan “İttihat ve Terakki , nin icraatından da bahsedilirdi — « Şayet bu ricamı kendisine söy-|mi harbe iştirak ettiği hakkındaki mü- lemiyecek ve bir haftaya kadar bana|nakaşalar, bu bahislerin en enteresa- müsbet bir cevap getirmiyecek olur -İnını teşkil ederdi. Bir gün Talât Paşa sanız, ben de İttihat ve Terakki aley -|bu mesele hakkında uzun uzadıya taf- hine yazı yazmıya başlıyacağım.» Söz-|silât verdi ve dedi ki: lerile maksadını İsmail Hakkıya açık-| — Umumi harb zaten İstanbulun ve ça söyledi. boğazların Rusya tarafından ele geçi- İsmail Hakkı, Mehmet Zeki gibi bir|rilmek istenmesinden doğdu. Rusya adamın her türlü fenalığı yapmağalile Fransa, harbin mutlaka çıkmasını Rüstem bir tuz çuvalının üzerine oturdu, alaca karanlıkta etrafı tetkike başladı: Kaleyi içerden nasıl fethedecekti? Tuzcuları, kaleye tuz getirmiye teş-İne yaptıklarını tetkik et, En gafil bu- cağız. Onlarla, muhafızlarla ahbab ©- vik etmek için”onlara iyi muameie e-İlundukları bir andan istifade et. Sen|lacağız. Onları söyleteceğiz. Girebile- der!er ve aldıkları tuzların parasını da daha çocuksun. Bu gibi şeylerde tec- ceğimiz yerlere gireceğiz. İşimize ya* verirler. rübe ve mümaresen yoktur. — Yanına| rayabilecek şeyleri görmiye, öğrenmi" Kalenin önünden fuz kervanı keçti.'tecrübeli müşavirler verdim. Yapa « ye gayret edeceğiz. Ondan sonra ne ya- ğini haber alacak haydudların reisi, si-|caklarını onlarla müzakereden sonra müktedir olacağını düşünerek mes'uli-|istiyorlardı. Çünkü Fransa, 1871 mu- yeti üzerine almak * istemedi. Fakat Mehmet Zekinin tehditleri nihayet Ta. lât paşanın kulağına kadar vardı. İşte dertlerin birer birer açıldığı gün bu Mehmet Zekinin İttihat ve Te- rakki rüesasından para istemesi de mevzuubahs oluyordu. Talât paşa dedi ki: — Bu adam da nereden çıktı? Kendi sıkıntımız. kendimize — yetişmiyormuş gibi bir de bu herifi mi düşüneceğiz? O gün mecliste hazır bulunan Talât paşanın rüfekasından bir zat cevap verdi: — Paşam, ben bu Mehmet Zekinin | ne tıynette bir adam olduğunu pekâlâ bilirim. Onun , tehditlerine kat'iyen kulak asmayınız. Aleyhinizde yazaca- ği bir kaç satır yazı cehenneme akitı- lan bir damla suya benzer. Berlinde o- nun yazısına ehemmiyet verecek hiç kimse yoktur. Â Bu teklif kabul olundu. Mehmet Zekiye dilendiği paranın verilmesine imkân olmadığı, Talât paşada metelik bulunmadığı bildirildi. Bir kaç gün sonra Mehmet Zeki o za- manlarda Berlinde sık sık çıkan ve ha-! yatları ancâk bir iki haftaya inhisar| seden arele gazetelerinden birinde İt-| tihatçılar aleyhinde bir makale neşret- ti. Bu makalesinde İsmail Hakkı tara. fından Ermeni meselesine dair neşre- dilen bir yazıdan bahsettikten sonra diyordu ki; « Reisleri, -Alman cumhuriyetinin misafiri olup Berlinde oturan ve «İt - tihat ve Terakki» denilen, caniler ko- mitesinin cinayetleri hakkında, İs - mail — Hakkı beyin tek bir söz sarfetmemesi şayanı hayrettir. İs -| mail Hakkı beyin, ele başısı Talât pa-| şa olan bu caniler komitesi «İttihat ve Terakki» ile ne gibi bir münasebette bulunduğu hakkında bizi tenvir etme- si lâzım gelir. Biz biliyoruz ki İsmail Hakkı bey, yalnız Talât paşa ile değil, komite er- kânından doktor Nazım ve sabık İstan- bul polis müdürü ve Haiep valisi oLın' Bedri beylerle de sıkı temastadır. Ma. lüm olduğu veçhile Ermeni mezalimini hazırlayan ve tertip eden bu üç kişi olduğu gibi cemiyetin hoşuna gitmiyen Türklerin vücütlerini ortadan kaldırı - verenler de gene bunlardır. Şimdiki İs- tanbul hükümeti bu fenalıkları yapan İttihatçılara lâyik oldukları cezaları vermekte geçikmiyecektir. Berlindeki İttihatçılar, son zaman - larda sosyalist olduklarını iddiaya kal-| kışmağa başladılar. Buna kat'iyen i - nanmamalıdır. Türk sosyalistlerinin Teisi, kaçarak canını İttihatçıların e -ı linden kurtarmağa muvaffak - olan prens Sabahattindir. Ben yakında bir konferans vererek bütün bf meseleleri bitarafane mevzu.- bahs edeceğim ve umumi efkârı İttihat Ve Terakki erkânının icraatı hakkında aydınlatacağım.» y Mehmet Zekinin bu gülünç makalesi hiç bir tesir bırakmadan bir iki gün içinde unutulup gitti. Konferans ve: rerek efkârı tenvir edeceğine dair sa. vurduğu tehdidine kulak asan ve «aman konferansı verme!» diye avu - cuna bir iki bin mark sıkıştıran olma- dığından galiba konferanstan da vaz Bgeçti. UMUMİ HARB ve TÜRKİYE Talât Paşanın evinde her toplantıda yalnız derdlerden değil, bazan «İttihad ve Terakki» nin icraatından da bahso- lunurdu. Türkiyenin hangi — sebebler.' den dolayı Almanya ile beraber umu- İ harebesinde kaybettiği Alsas-Loreni istirdad gayesini takib ediyor, Rusya ise boğazlara ve İstanbula hâkim ol- mak istiyordu. Umumi harb başlangıcında Rusya hariciye nazırı olan Sasonof Rusların, boğazlara ve İstanbula hâkim olmak maksadile harb istedikleri iddiasını cerhetmek için, Petersburg hükümeti. nin Babıâğliye, umumi harbde bitaraf- lığını muhafaza etmek kaydile Türki- yenin tamamiyeti mülkiyesini temin etmeyi teklif ettiğini ileri sürüyor. Halbuki bugün umumi harbin zuhu- Tuna sebeb olan âmiller birer birer meydana çıkıyor. Neşrolunan birçok vesikalar Sasonofun beyanatını tekzib etmektedir. Meselâ bu vazifelerden biri 1910 se-| nesine aiddir. Umumi harbden dört| sene evyvel Petersburgdaki Fransız se- firi, Parise gönderdiği bir raporunda diyor ki: «Rusya ile Fransa arasındaki — itti- fakta Alsas-Loren'in mukabili boğaz- lar ve İstanbuldur. Bu mesele filvaki hiçbir mukavelede yazılı değildir. Fa. kat boğazlar ve İstanbul meselesi ağı- za alınmamakla beraber hiçbir zaman dı!ıııd.ııı çıkarılmıyan ulvi bir gaye- ir.e Burada arkadaşlarından birisi Talât Paşaya itiraz etmek istedi. Dedi ki: — Paşam, doğru söylüyorsunuz am- ma, İngiltereyi unutuyorsunuz. İngiliz devletinin boğazları ve İstanbulu Rus- yaya vermeğe razı olmiyacağı da söy- Jeniyordu. (Arkası var) Bir Doktorun Günlük Tei Notlarından — (* Çocuklarda Daimi dişler Datmi diş çıkarma tabli olarak çocuk al- tı yaşına gelince başlar, her sene bir cinş dalmi diş çıkarması lâzımdır. Aşağı- daki tablo bu hususta bütün çocuk ana ve babalarına tam bir flkir verecek va- ziyettedir. Dişlerin çıkış sırası Birinci büyük azılar yanl altı yaş dişleri Asım), Beyazıdda; (Belkis), Bamatyada: tEroftlos), Eminönünde: — (Benslüson), Eyüpte: (Hikmet Atlamaz), Penerde: (Rmilyadi), — Şehremininde: (Hamdl, Şehzadebaşinda: (İ Hakkı), rükte; (Arif) Küçükpüzarda: Bakırköyünde: (Hüâh). Beyoğlu cihetindekiler: Tünelbaşında: (Matkoviç), Yüksekkal- dırımda: (Vingopulos), Calatada: (Mer- kez), (Taksimde: (Kemal-Rebul), Şişli de: (Pertev), Boşiktaşlta: (Nall Halld), Barıyerde: (Nuri), Adalar ve Anadolu cihetindekiler: Kadıköyünde: (Sıhhat), (Rifat), Üskü- darda: (Ömer Kenan), Büyükadada: (Halk), a: (Halk). (Yorgu, ze kaledeki halka tuzlarınızı satmanızı teklif edecektir. Kalenin içinde büyü- cek bir köy vardır. Siz, tuzları satmıya muvafakat edince kalenin kapısını aça- caklar.. pazar yerine gitmeniz için yol vereceklerdir. Tabii, pazarda birkaç gün halkın ge- tirecekleri yeylerle tuzlarınızı mübade- le edeceksiniz, İşte bu günlerin gecele- ri senin için fırsatlar temin edecektir, Evvelâ eşkıys reisini temizlemiye bak! Ondan sonra da kasabadaki diğer hay- dudları kılıçtan geçir. * Rüstem.. ilk delikanlılık kanının ha raretile işe koyuldu. Tuz kervanını ha. zırladı. Yanındaki cengâverlerle bera- ber yola koyuldu. Kervan, iki gün son- ra çöle girdi. Çölü üç günde geçtiler.| Sipend kalesinin kâin bulunduğu sarp kayalığa çıkan dolambaçl: yaolları tır- manmiya başladılar. Çok yorucu ve müşkülâtlı bir günlük bir yolculuktan sonra kale duvarlarının dibinden geçen yola goldiler. Kale nöbetcileri, onlarımn yukarıyı doğru tırmandıklarını .çok evvel gör müşlerdi; çünkü kayalığa çıkan dolam- baçlı yolları bülundukları tarassud ma- hallerinden görebiliyorlardı. Kervân, kâ'e kâpısının önüne geldiği vakit yüz kişilik bir kuvvetle karşılaş- tı. Bunlar, nöbetcilerin - haber vermes: üzerine yağmaya koşan eşkiyalardı. Rüstem., pek genç-olduğu bu yüzden üzerine dikkati celbedeceği için kervan reisi sıfatile söz söylemesini yaşlı bir cengâvere terkelmişti. Zâlin tahmin ettiği gibi iki taraf ça- bucak anlaştı. Kalenin kapılatı agıla. rak pazar yerine giumek üzere kervana yol verildi. Develerin yükleri daha in- dirilmeden ve vaktin epeyce geç olma- sına rağfhen pazar yeri tuz almıya ge- lerlerle doldu. Rüstem.. söz söylemiye tevkıl ettiği adama, gelenlere, ortalığın kararmıya |başladığını.. kendilerinin de iş göremi- |yecek kadar yorgun bulunduklarımı.. alış verişin sabah yapılacağını anlatma- sını söyledi. O da Rüstemin istediğini yaptı. Halk, bir müddet daha yüklerin indirilip çuvalların yanyana getirilme- sini seyrettikten sonra dağılıp — gitti. Pazar yerinde Rüstemle maiyetinden başka kimse kalmadı. | Rüstem.. bir tuz çuvalının Üzerine o- |turdu. Alaca karanlıkta etrafını tetkik etmiye başladı, Sol! tarafında, bin adım ikıdar ötede girdikleri kale kapısı 'ile onun iki tarafında uzanan kuleler ve |kale bedenleri vardı. Karşısında.. bin beş yüz adım uzakta.. üstünde büyük |bir kapı bulunan yüksek bir duvar ile |arkasında girintili çıkıntılı bina dam- ları görünüyordu. Sağında.. kademe ka. deme birbirinin üstünde yükselen bi- rer katlı taş evlerden. müteşekkil köy bulunuyordu. Arkasında ise, yirmi a- dım mesafede bir düvar yükseliyordu. Rüstem.. bütün bu şeylere tecrübe- sizliğinin, pek genç olmasının şaşkın- lığile bakıyordu. İçinden bir ses: — Haydi delikanlı! Adamlarını silâh- landır; bu kale kulelerine, bu karşın- daki binalara saldir! Önüne geleni kes, öldür! Diye bağırıyordu; fakat bir taraftan da babasının dersleri kulaklar:nın için- de dalgalanıyordu. Rüstem etrafında bir boşluk, bir meçhuliyet buluyordu. Ne yapacağını, nasıl hareket edeceğini kestiremiyor - du. O zaman, babasından — ayrılırken İsöylediği sözler hatırına geldi. O, şöy- le demişti: — Bir kaleyi içinden fethetmek ko- lay değildir. Oradakilerin muhtelif za- manlarda nerelerde — bulunduklarını, e yapl. Rüstem.. oturduğu tuz çuvalından kalktı. Babasının müşavir diye yanına verdiği adamların yanına gitti. Onlar., çuvalların arasına çullar - sermişler.. yemek hazırlığı görüyorlar.. güle güle konuşuyorlardı. O da onların arasına oturdu. Ortaya konulan yiyeceklerden yedi. Aradan bir saat geçti. Ortalık iyice karardı. Yanındaki adamlar yat- mışlar, maksatlarının haricinde konu- şuyorlardı. Rüstem.. bu lâkaydiye sinirlendi. Yanındaki adamlara eğilerek ne yap- mak lâzimgeldiğini görüşmenin sırası gelip gelmediğini sordu. O zaman ora- daki üç kişi birdenbire ciddileştiler ve | doğrularak oturdular, - İçlerinden en yaşlısı, başını Rüsteme doğru eğdi. Pek yavaş sesle: — Acele etme oğlum! Bu anda ko - nuşabileceğimiz. bir şey — yoktur. Bu gece bir şey yapamayız. Ka - lenin tertibatını bilmiyoruz. Yarın sa- bah bir kismımız tuz satışı yaparken pacağımızı yarın gece kararlaştıraca « Biz. > Deyince Rüstemin, boşu boşuna bit gece geçireceğine canı sıkıldı; Yan ta- rafına yattı. Dirseğini yere, başını dâ eline dayadı. Düşünmiye daldı. Saat ler geçtiği halde yatıp uyumadı. Pazar yerinde kafilenin büyük kısmı uyuü « yordu. Yalnız çuvalların etrafında bek- liyen beş kişi ile develerin yanında üç nöbetçi uyanık bulunuyordu. Ortada insan horujtularından ve deve homur- tularından başka bir şey yoktu. Rüstem ayın semada yer değiştirme- sinden vaktin epeyce geçtiğini anladı. Beyhude düşünmekten yorulduğu için yatıp uyumaya hazırlanıyordu. Bu sırada, kapının üstündeki kule nöbetçisinin bir şeyler bağırdığını.. bi- raz sonra kale kapısının açılarak ora- dan birisinin girdiğini gördü. Bu giren &dam yüksek duvardaki kapıya doğru yürüdü. Kapıya iki defa vurduktan sonra reisi göreceğim diye bağırdı. diğer kısmımız halkın arasına karışa. (Arkası var) Betonarme Köprü inşaatı Nafıa Vekâletinden: 1. — Diyarbekir Vilâyeti dahilinde Di yarbekir - Silvan yolunda Anbarçayı ve Silrt Vilâyeti dahilinde Diyarbekir - Bitlis yolu üzerinde Pisyar köprülerinin betonarme olarak itşası kapalı zarf usu lile eksiltmeye çıkarılmıştır. Bu iki köp- rünün keşif bedeli «163500» liradır. 2. — Eksiltme 23/9/937 tarihine müsa dif Perşembe günü saat <l6> da Nafıa Vekâletinde Şose ve Köprüler Reisliği E ksiltme Komisyonu - odasında — yapıla- caktır. 3. — Eksiltme çırl;ıılı_ ve buna müteferri diğer evrak «818» kuruş bedel mukabilinde Şose ve Köprüler Reisliği kaleminden alınabilir. & — Eksiltmeye girmek istiyenlerin «9425> liralık muvakkat teminat verme- leri ve Vekâletimizden alınmış müteah hitlik ehliyeti fenniye vesikasile ayrıca bir taahhütte en az «75000> liralık köprü veya betonarme ve sair inşaat yap- mış olduklarına dair vesaik ibraz etmeleri lâzımdır. İsteklilerin teklif mektublarını ikinci maddede yazılı saatten bir saat evve- Tine kadar Komisyon Reişliğine makbuz mukabilinde vermeleri muktazidir. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. — <8115> — 5842 Beyoğlu Akşam Kız San'at Okulu Direktörlüğünden : 1 — Elâziz ve Manisada açılan Akşam Kız San'at Okulları için muhtelif be- den numarasında <132» adet manken kapalı zarf üsüliyle eksiltmeye konul- muştur. 2“— Kat'i ihalesi 1937 Eylülünün 16 ıncı Perşembe günü akşamı saat 16 da yüksek mektepler muhasipliği odasında toplanan komisyon. huzuriyle yapıla- caktır. 3 — Muhammen bedel 1580 muvakkat teminat 119 liradır. 4 — Eksiltmeye girecekler bu baptaki teklif mektuplarını ihale için tayin kis hnan saatten bir saat evvel komisyona tevdi etmeleri ve posta ile mektupların nihayet bu saate kadar gelmiş olmaları ve dış zarfının mühür mu- mu ile iyice kapatılmış olması lâzımdır. Ş 5 — Mankenlerin evsafı ve teslim şeraitini anlamak iİstiyenler Boyoğlu Akşam Kız San'at Okulu İdaresine müracaat edebilirler. — <«5731. ' SEYERAR N Kırıkkale Kuvvet Santralı için iyi bir kaynakçıya ihtiyaç vardır. Yol mas- rafları kendisine aid olmak üzere talip olanların imtihanları yapılmak üzere mezkür Santral Müdürlüğüne müracaatiarı lüzumu ilân olunur. — <5642.> Uzunköprü İskân memurluğundan : 1 — Kazamız dahilindeki muhtelif köylerde yaptırılacak 29 tek, 35 çift göt“ meç evinin muhammen bedeli 4570 lira olan umumi işçilikleri pazarlık suretile talibine ihale olunacaktır. 2 — Pazarlık 7/9/937 tarihinde ve saat 14 de Uzunköprü iskân dairesinde mü* teşekkil komisyon huzurundadır. 3 — Şartname ve plânları görmek isteyenler iskân teşkilâtı bulunan kazalar- da İskân dairelerine müracaat edebilirler. Dr. İhsan Sami TIFO AŞISI Tifo ve paratifo hastalıklarına tu- tulmamak için tesiri kat't, muafi- yeti pek emin taze aşıdır. Her ec- zapnede bulunur. Kutusu 46 kuruştur