25 Ağustos 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

25 Ağustos 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

£ GSaylüta a - Ağuötos “25 — r_ .. Hergün © İrakta hükümet tebeddülü © Musolininin nutku Yazan: Muhittin Birgen Musul tayyare meydanında vukua ge len elim suikastten sonra, Irakta syaı—.ı . Irakta kişaf etti. Dıcle sa- hükümet hillerinde — hükü- tebeaddülü metin değişmesine kadar giden bu in- kişaf esnasında, otoriter bir temayül gös- teren Hikmet Süleyman hükümeti, as- keri muhitte baş gösteren bir muhalefet hareketini, evvelâ harbiye vezirinin de- ğiştirilmesi suretile, bertaraf etmeğe ça- lıştıktan sonra, muvaffak olamıyacağını anlıyarak istifa etti. Yerine, Cemil Bey Midfai gibi, Irakta herkesin hürmet ve emniyetini kazanmış bir devlet adamı, mülâyim bir anlaşma, barışma ve huzur ve sükün programile yeni bir hükümet kurdu. Aziz komşsumuz Iİrakın, Majeste bi- rinci Gazinin münevver idaresi sayesin- de, nazik bir siyasi vaziyeti bu suretle sükün ve huzur içinde halledivermiş ol- masını, Irakın saadet ve selâmeti hisle- rile dolu olan Türkiye efkârı memnuni- yetle karşılamıştır. Hükümetler düşer- ler, kalkarlar; iş, bütün bu düşüp kalk- malar esnasında milletlerin siyasi ha- yatlarında daima ileriye doğru gitmele- rindedir. Irakın bu yolda olduğu mu- hakkaktır. Hikmet Süleyman hükümeti, iş başına gelirken gösterdiği vatansever- liği hükümet mevkiinden çekilirken de göstermiş olduğu için onu bu bakımdan, Midfaf kabinesini de, iş başına Irak için hayırlı bir programla gelmiş olmak iti- barile tebrik etmek lâzımdır. Irakta işler bu suretle halledilip biter- ken Suriyeden de garib garib haberler gelmekte olduğunu görüyoruz. Şam mu- habirimizin iki gündür neşrettiği mek- tublar, Suriyede Irak işlerine Türkiye- nin karıştırılmak istenildiğini — gösteri- yor, Türkiyenin, sade Irakla değil, hiçbir memleketin dahili” işlerile alâkadar ol- madığını ve olmıyacağını söylemeğe bi- le lüzum yoktur. Kendi işlerine kimse- —niân -karışmasına Tazr olmıyan bir mem- leket, hiç kimsenin işine karışmamak lâzım geldiğini pekâlâ bilir. Bunun için bir kısım Suriye matbuatının satır ara- sında söylemek istedikleri şeylere alelâ- de bir «münafıklık» deyip geçmek kâ- fidir. * Avrupanın büyük bir alâka ve dikkat- le beklediği nutuk söylendi. Bay Must- lini, Sicilya- ma- <nevralarını büyük bir nutuk ile ka- padı ve bu nutuk, Avrupada umumi bir hoşnutiluk - uyan- dırdı. Bir taraftan Avrupanın tam göbeğin- de kara, deniz ve hava küvvetlerini ha- rekete getiren ve bir taraftan da sakin bir dille, dünya meselelerinden bahseden Bay Müusolininin bu nutkunda, sakin bir hava yaratmayı istemek kasdi bir taralfa birakılırsa, yeni bir şey yoktur. İtalya, Yugoslavya münüsebetlerinin ıslahı ga-| yesinde musırdır; Roma protokölü ile tayin edilmiş olan Macaristan ve Âvus- turya “siyâBetinö sadıktır. Almmanya ile:0e lan dostluk noktasında ise kuvvetli söz- ler söylemiş ve bu sözleri halk tarafın- dan çok devamlı ve şiddetli bir surette alkışlanmıştır. Bununla beraber, İtalya İngiltere ile de dostluk yapmak istiyor ve Fransaya karşı, kaydü şart altında, bazı mülâyim sözler söylüyor. Sarih ola- rak üzerinde ısrar ile durduğu diğer bir fikir de, İtalyanın ve Berlin . Roma mih- verinin Âkdeniz kenarlarında herhangi bir bolşevizm hareketine müsaade etmi- yecekleri fikridir. Demek oluyor ki Bay Musolini yeni olarak hemen hemen hiç bir şey söylememiştir. Şimdiye kadar ©- "4 şeyler üzerinde sarih, bundan sonra- kiler üzerinde müphem bir dille konuş- muştur. Şu halde, bütün bunları, İtalya- nın Habeşistan meselesini hal ve tasfiye için yaptığı bir istrateji hareketi olarak telâkki edenlerin haklı olduğunu kabul etmek daha doğrudur. Avrupanın muhtelif kuvvetleri - ki bunlar ayni zamanda dünya kuvvetleri- nin de mühim bir kısmıdır - arasındaki mücadele, durmuş değildir ve bugünkü şartlara göre bu mücadelenin durması ihtimali de yoktur. Şu dakikada belki her iki taraf yeni mücadele “kuvvetleri toplamak ve yeni hareket plânları yap- makla meşguldürler. Bunun için Bay V <P SĞ ÜÜ G ilee ea Musolininin yeni nutku PN — p vaziyet sür 'atle in- üzerinde yakalıyanı, hatasını söyliyeni yen döner aurur. İnsan tab'an gururludur, gürurlu insan ise kendisini suç mez, muhatabınır. da hatalı bir vaziyete gelmâsin'ı bekler, gurüru ancak © zaman yumuşiyacak, kini o zaman söne - cektir, fakat bu defa da kin duymak sırası ikinciye gel - miştir. Ve bu öyle bir dairedir ki sonu yoktur, mütemadi - kolaylıkla affede - İnsan doslunun veya arkadaşının 'uçuruma düşmesini ön- lemekle mükelleftir. Bu, hepimiz için bir borçtur. Yalnız sözümüzün dinlenmesini istediğimiz takdirde arkadaşımıza kBatasını söylemeden göstermeli, tashihi kendiliğinden yap- masına imkân vermeliyiz. İzzeti nefsi kırıcı şekilde yapılan bir ihtarın faydası değil, zararı olur, hatayı yapan da ha- tasını düzeltecek yerde hatalı yolda ısrar eder, Sükün şid- dete her zaman müreccahtır Takvimli saatler Muhtıra defterlerini Yok edecek 1929 Bu saatin arkasındaki takvim, : dan 1951 e kadar olan bütün tarihleri günü, ayı ile göstermektedir. Bu saat - ler taammüm ettiği takdirde, muhtıra defterlerine ihtiyaç kalmıyacak gibi gö | 4 runuyor 132 yaşında eski bir muharibe 32 yaşında bir kadın evlenme teklif etti 1839 senesinde Kosovada Sırpların çıkardığı ihtilâle iştirak etmiş olan 132 yaşında Kozan isminde bir köylüye A- merikadan çok garip bir teklif gelmiş. tir. Bu adamın o vakitki ihtilâle iştirak ettiği geçenlerde Balkanlarda bir seya- hate çıkan ÂAÂmerikalı Tnuharrirlerden birisi tarafından keşfediimiş ve ÂAme- rika gazetelerine yazılmıştı. Linkel Hils'de oturan bir Âmerikalı kadın muharririn bu yazısını okuyun - şı şiddetli bir meyil hissetmiş ve asır - hk muharibe evlenmek teklifinde bu - lunmuştur. Bünun için gönderdiği mek tupfa «aralarındaki yüz yaş farkının evlenmeleri için ehenimiyetli bir ma- nia, teşk,ıl edemiyeeğini» de ilâveet « megı unutmamıştır. 132 yaşındaki Ko- zancın bu teklife ne cevap vereceği he-' nüz anlaşılamamıştır. | Musolininin nutkunda Avrupanın anlaş- ması fikrinin kuvvetlendiğini görenlerin aldanacaklarına hükmedebilirz. Avrupa, henüz mücadele ruhunu terketmiş değil- dir. Esasen bu ruh, bir takım sözlerle larla değişebilir. Şu dakikada ise şimdi- ye kadar yerleşmiş olan şeylere kimse- nin el sürmeğe cesareti yoktur. Muhittin Birgen ca kendisince meçhul «kahramana» kar/ değil, belki de ancak, bir takım vakıâ- | — . d ARASHN.A HERGÜN BİR FIKRA Daha yaşlı değil ki Pişekâr Küçük İsmailin sağ bacağı romatizmadan tutulmuştu. Güç belâ bir doktora gidebildi. Doktor Küçük İsmaili dikkkatli bir muayeneden ge- çirdikten sonra: — Sağ bacağınızda rTomatizmüa var. Bunun sebebi yaşın ilerlemiş olma- sıdır. Dedi. Küçük İsmail güldü: — Bir yanlışlık olacak doktor. - — Neye? Ş İ — Yaşın ilerlemiş olmasından ol- sa iki bacağımın da tutulması lüzım. Çünkü benim sol bacağım düa sağ ba- cağımla ayni yaştadzr Radyo Kralıçesı Amerikada, resmini gördüğünüz bu genç kız, 2000 kız arasında (radyo kra- trik şelâlelerile yapılan bir dekor için- d_e,_l_ıalka görünecektir. Bi * liçesi) seçilmiştir. Yeni kraliçe, elek - ) x|Amerikada meşhur bir Muharrirle münekkit Arasında dayak faslı Meşhur Amerikalı romanci Ern st Hemingway, geçenlerde tanınmış mi - nekkitlerinden Eastman'ın bulundu u müesseseye giderek, münekkidi kolü 1- dan yakalamış ve gömleğini çıkarı : — Bak bakayım! Göğsümdeki kıllır sahte mi değil mi? diye gürlemiş. Eastman, romancının göğsünü dik- |katle muayeneden geçirdikten & nra: — Hayır, demiş, senin göğsün & ne sahte, ne sahici tek bir kıl yok!. Akabinde iki münevver birbirlerine girişerek dövüşmüşler, yumruklar sa - vurmuşlar, birbirlerinin yüzünü, gö - zünü yırtmışlar. Kavganın sebebmı soranlara mü - nekkit: ör e - — Gaâliba, önün hakkmda yazmış o dugum bir yazıda «yeni roman Janrı - nin mümessilidir!'» dediğim için kö - pürmüş olacak!. demiştir. 16,5 senede 768 ton süt ç veren inek İngilterede Darslet şehrinde bir çift çiye ait olan bir inek, 16 buçuk sene- lik hayatında 78 ton süt vererek bütün ineklerin rekorunu kırmıştır. r kadaşımız anlattı: cih ettim. Bunun sebebi üzerinde sabit fakat kısa bir müddet sonra bozuldu. ÖO zılı cümlenin bana verdiğini sandığım İSTER İSTER İNAN Anadolumuzun büyücek bir kasabasında oturan bir ar - Evimde yaz münasebetile çoğalan sivrisinekleri imha için bir gaz pompası almak zarureti hâsıl olmuştu. Bir çok cinsleri arasında 50 kuruş değerinde birisini ter- «ÂAltı ay zarfında bozulduğu takdirde imalâihanemizde bedava tamir edilir» cümlesinin yazılmış olması idi. Pompayı hâmilen evime geldim. Kullanmıya başladım, İNAN magazama gittim: Doğru. Pompayı düm, tarttılar: . mürekkeple: zaman üzerinde ya- hakla satın aldığım İSTER İSTER İNANMA! — 55 kuruş posta parası lâzım dediler. Ben de 50 kuruşa aldığım pompayı 55 kuruşa, (hayır gi- dip gelme İ10 kuruşa) tamir ettirmeyi doğru bulmıyarak bir yenisini almayı daha muvafık gördüm, Artık bu hikâ- yeyi dinledikten sonra bazı eşya için verilen «garanti>» lerin faydalı olabileceğine: İNANMA! sarıp sarmahyarak postahnneye götur- | metre sür'atle şi- Sozun Kısası — Serbest Delilerden: Kuruntucu t — Merhaba,- yahu! Nasılsın? İyi m sin? — (Yüzünü buruşturarak) Değilim! — Nen var? — (Omuzlarını oynatarak) İyi değilim, işte. — Halinden belli değil, amma.. — Bence belli. Sen, teselli için öyl diyorsun, — Ne ise. Geçmiş olsun' * Odasına girersiniz: Yazı masasının üs tü bir eczayi tıbbiye simsarının nümun meşherini andırır. Türlü türlü şişelel kutular, kavanozlar, şırınga ampullet sıram sıram dizilidir. Gözlerinize bir rü, işitilmedik müstahzar adları ilişi! Palavrn, Mantarol, Hipodalaveron, Kıtl rat dö Sud, ve saire.. Selâm, sabah etmeğe yakit yok. — Aman, birader, gene harabım! Kâ! gecedir, üstünüze afiyet, hafakanlar bü ğuyor. Bugün gene doktor Haşim Bola tar adında bir zata gittim. Avrupadal yeni gelmış Profesör Yavöl'un asistall imiş. Şu gördüğün haplarla, şu şişedek mayii verdi.. Bakalım, bundan da faydi görmezsem, Avrupaya gideceğim. Zirâ anladım ki bu memlekette maalesef he kim yok! '— Neyin var? Teşhis koymadılar mi! — Ne bileyim?: Her biri bir türlü söy* lüyor. Kimi, nefes borusunun kutru 8€ nişlediğini söylüyor; kimi de, ayak sinir lerinin gevşediği fikrinde, - — Peki! Ne duyuyorsun? — Onu kendim de iyice tayin edemi' yorum. Gâh, muttasıl gözüm seğiriyots Gâh, İstanbul - kaldırımlarından yayâ geçerken sendeliyorum.. *T . — Acaibi Sen o halde, ciddi hastasıl!ı e Elbet, ya! Bak, sen akıllı ada"nşîl?i ne-çabuk farkettin! | Pi ee Bilmef * — Aman, yıkammadan yeme!. — ' Anlamadım!? Kaşar peyniri de“ !1'1 kanır mı imiş? * — Yıkamır, azizim.. Her şey yıkanır Tifo çıkalı, ben kompostoyu bile yıkâ* yıp, öyle yiyorum. SE'Mİ — Evet, Ne şaştın? Kompostonun tö* nelerini bir bardak temiz suya daldırıP îî | daldırıp, sonra yutuyorum. — Allah sana akıllar versin! — Asil size versin ki, miktob korkt" sunun sıhhatle yaşamak için başlıca $ olduğu kafanıza dank desin. * İşte bu da bir çeşid Zzararsız delidir. Varını yöğüunü hekimlere, eczacılara da- ğıtır. Eh, varsın dağıtsın. O da olmaSâı ötekiler nasıl geçinetekler? Ben, gazetelerde sayfa doluları müs> tahzarat ilânları görür ve kendi kendim” — Bunları da kim alır, acaba? diye so> rardim. ü& Hemehn 'Cenabı(-Rü'z'zakı âlem kurlmt « cülara zeval vermesin! vi G Dün rütubet derecesi WW Kandilli rasat istasyonunun verdlgı malümata göre dün hava s:ıcakllğmı hafaza — etmiştir. * Hararet — derecesi en fazla olarak 28,5, en az sıcaklık ta 185 kaydedil- Rüzgâr vasati o- larak saniyede 9 mali şarki istikametinden şimal metine doğru esmiştir. Rütubet d îîc»' Güzeş : 519 — Öğle * İkisdi : 16,02 — Akşam * ggi Yatsı —: 20.35 — İmsak * eg Rumi sene 1353 — Arabi sene ©— Hızır 112

Bu sayıdan diğer sayfalar: