€kseriyetine mensub bir gaze> te, La Röpubllgue, «Suriyeyi kaybetmek mü istiyoruz?> başlığı altında bir makale neşrediyor. Bir taraftan Suriyeye iştik- Jâl veren bir memleket hükümetinin, di- ğer taraftan da «Suriyeyi kaybetmek tehlikesi» nden bahsetmesinin ne de- mek olacağını araştırmak bize düşmez, bu Gihet Suriyelilere aiddir; bu iki fikir arasındaki tezadı onlar düşünsünler. Am- cak, makalede bizi alâkadar eden bir iki nokta var. La Röpubligue'i düşündüren / şeyler- den biri şudur: «Türkiye, İskenderun Sancağı ahalisi- ne, kendi türkçe ismi ile «Hatay» tesmi- ye eylemekte olduğu bu havaliden ge- â€cek olan yolculardan ve eşyadan pasa- port ve gümrük vesmi istemediğini bil- dirmiştir. Bundan başka Türk — milleti Hataylı mülk sahiplerine kredi açacak- fır. Bu tedbirler hukuki cihetten hiçbir aykırılık arsetmemektedirler. İtiraz et- meye hakkımız olamaz, Fakat Ankara hükümetinin Sancağı temessül etmeye hazırlandığı da meydandadır. Bu suretle geçen ülkkânunda yapılan Fransız - Türk | anlaşması ile Sencağın bizim Suriye ara- | zimizin hududları dahilinde kalmasının temin ediümiş bulunduğunu söyliyenler bizi aldatmış bulunuyorlar.. 'Türk okuyucuları bilirler ki burada | zikredilen vakığlar doğrudur; — bunları | inkâr ötmek şöyle dursun saklamaya lü- zum bile yoktur. Yalnız burada . bizce | anlaşılmayan bir şey var ki o da La Re—'ı publigue gazetesinin bundan dolayı telâ. şa düşmüş olmasıdır. Türkiye bu tedbir- lerile Hatayı temessül etmek fikrinde de- ğildir. Esasen böyle bir şey yapmaya ih- tiyaç ta yoktur ki bunu düşünmeğe se- beb olsun. Hatay, daha düne kadar Tür- kiyenin Türk olan bir parçası idi. Türki- ye bu parça üzerindeki hâkimiyet hak- kından, malüm ahval içinde ve muayyen şartlar mukabilinde vazgeçmişti. Zaru- ret altında kabul edilmiş olan bir vazi- yetin ıslahına gene zaruret hâsıl olduğu zaman da bu meseleyi çıkardı ve Fransa hükümetinin,- son . dakikada gösterdiği akıllılık ve dostluk sayesinde, meseleyi bir dereceye kadar makul şekilde hal- letti. Bugün Hataylılara- karşı gösterdi- ğimiz ve daha göstermemiz tabü olan kolaylıklar, onların Türkiye hesabına senelerdenberi katlanmış oldukları fvda- Kârlıkların telâlisi içindir. Bu bakımdan Türkiyenin siyaseti gayet tabil ve gayet kolay izah edilebilirken Fransız gazetesi işi anlamıyor. d İkinci bir noktayı da La Röpubligue şu suretle İzah ediyor: Türkiyenin — Cumhuriyet — bayramt münasebetile bütün vilâyetlerden Anka- vaya heyetler gelmektedir. İstanbulda çı- kan vefikimiz ve adaşımız —Röpubliçue yazetesi 12 Temmtiz tarihli — sayısında şöyle diyor: «Bu münasebetle - zimâmdarlarımıza Hataylıların sevgi ve sapgılarını bildir- mek üzere Hataydan da bir heyet gele- cektir.» Bu havadis te doğru olabilir. Bunda fevkalâde olarak ne var? Hatayın istik- lâli ve Hatay Türklüğünün saadeti için her fedakârlığı göze almış bir Türkiyeye Hataylıların sevgi ve saygılarım — ifade etmeleri neden bir mesele oluyor? Eski Osmanlı imparatorluğu devrinde Suri- yenin ve Lübnanın bazı unsurları, muh- 'telif vesilelerden istifade ederek Pran- saya «sevgi ve saygılarını ifade> ederler | ve hattâ daha ileri giderek onun «hima- yesini> isterlerdi. Türkiyenin 0 zaman- Ki mümessili olan Osmanlı devleti, bu hâdiselere karşı pek te ses çıkaramaz ve ( Arab Suriyelilerin Fransız hükümetine neden dolayı sevgi ve saygılarını arzet- tiklerini sormaya, bilhassa bumun altın- da bir müstemlekecilik hulülü bu Buna dikkati celbetmeğe lüzum görm di. Bugünkü mesele de Türk Hataylılar, haklarını, canla ve başla, beynelmilel bir sahada müdafaa etmiş olmasından dola- yı Türkiye hükümetine sevgi ve saygıla- tını bildiriyorlar. Onlar vazifelerini ifa ediyorlar, Türkiye de alnının terile ve beynelmilel kanun -ve meştuiyet yolile kazandığı bir davanın manevi mükffa- (Devamı 3 üricü sayjada) Bazıları sevinçte olduğu gibi kederde de pek çabuk harekete gelirler. Bu gibilere «seriütteessür» sıfatını ve- ririz, ehemzniyetsiz bir şeyden sevinç duydukları gibi e- hemmiyetsiz bir sebep karşısında da kederlenirler, bu gi- bi insanlar hakikatte bir sinir hastasıdırlar, kendilerine emniyet edilemer. Hâdiseleri hakiki kıymetlerile ölçmeğe alışmalı, his- lerimizi de tam yerinde kullanmalıyız. Sevinç veya keder sebeplerini hakiki mahiyetleri âle görmesini bilen insan granit bir kayaya benzer. Yıkıcı fırtına altında da sar - sılmaz, buna mukabil seriütteessür olan insan bir çiçek göbidir. Hafif bir rüzgürla devriliverir. SÜZzZ Erkeklerin ceplerini Karıştırma Müsabakası İngiliz gezeteleri geçenlerde İngiltere plâjlarında birinde yapılan garıp — bir müsabakanın tafsilâtını veriyorlar. Mü - sabaka yalnız kadınlara mahsustur ve «erkeklerin ceplerini karıştırma müsa - bakası> ismini taşımaktadır. Müsabaka şöyle olmuş: hirane bir şekilde bir aşk mektubu sak- fanmış, sonra müsabakaya iştirak eden kadınlara beşer dakikalık bir müsande Ale aratılmağa başlanmış, böylece tam iki saat bütün kadınlar erkeğin üzerin- de aşk mektubunu araştırdıkları halde bulamamışlar.. Nihayet içlerinden biri erkeğin üzerini seri bir el hareketile a - raştırmış ve aşk mektubunu —meydana çıkarmıştır. Gariptir ki müsabakayı kazanan genç bir kızdır ve evli değildir. Yağmurlu günlerde otomobil Kazaları artarmış Yağmur yağdığı günler otomobil ka - zalarının fazla olduğuna dikkat eden A- merikanın Ditroit zabrtası şehrin kalaba- hk yerlerinde Şşemsiye kullanılmasını menetmiştir. Kalabalık sokaklarda elle- rinde şemsiye tutanlar önlerini iyice gö- remediklerinden, hem halkın getip ge - çişine mâni olmakta, hem de bir çok - ları hızla gelen otomobillerin altlarında Gece sant 22, Tramvay Muratpaşa CARASIN ÜHERGÜN BİR FIKRA | Ben Maliye Nazırı mı olmuştum? Emrullah Efendi bir gün kendi ara- bası zânnile maliye nazırımın araba - sına binmiş: — Çek nezarete, Emrini vermişti. Arabacı da onu dosdoğru maliye nezaretine götür - müştü. Emrullah Efendi maliye nezareti. min kapısından girerken birdenbire şaşırmaş, arkasından gelen — odacıya sormuştu: — Benim bugün gene bir dalgınliı- ğım var, bterasını maliye nezaretine benzettim, acaba ben maliye nazırı mş olmuştum, yoksa maarif wezareti de bu binaya mı taşınmıştı? e—— I Dünyanın En iyi Giyinen adamı Dünyanın en iyi giyinen adamla - rından biri olan Adolf Menju, moda Hiderliğini muha - z senede 24 bin li * ra harcar.. Adolfa göre, bu para çok g ö rülmemelidir. Zira artistin her kostümü 220 lira- ya çıkar. Göümlek- lerinin her biri 30 liradır. Donla- rı 12 lira, her kra vatı 8 lira, ayak- kabiları 48 lira, & eldivenleri 9 lira, her şapkası 24 J- radır. 360 kuruş- luk da çorap gi » yer, Varın artık siz ötesini hesap e « İin! kalıp ölmekte imişler, Yağmurdan korunayım derken canla - rımı veren bir çok insanları kurtarmak için zabıta şemsiyeyi —meneder etmez | sanan Balâvin'e doktorlar ———7 DA Giydiği gömleği Yiyen bir Daktor Geçenlerde Amerikanın Monteona ü- niversitesi profesörlerinden Dr. King ile bir arkadaşı arasından geçen bahis, şim- diye kadar yer yüzünde girişilen bahisle- Tin en harikulâdesidir. Doktorla — arkadaşı — konuşurlarken gömlek müsahabesine dalmışlar.. Bir ara- Lk doktor arkadaşına üzerindeki gömle- ği yiyebileceğini söylemiş. Arkadaşı inan. mayınca: — BPeki, demiş, bahse girişelim. Eğer gömleğimi yiyebilirsem sen bana yüz dolar vereceksin. Yiyemezsem, ben sa - na üç yüz dolar vereceğim. — Pekâlâ! diye cevap vermiş. ” Dokter derhal işe girişmiş. Bahis üze- Tinde gömleğin ne şekilde yeneceği hak- kanda bir şart ileri sürülmediği için dak- tor gömleği almış, mubtelif kimyevi ma- yilerle eritmiş, pelte haline getirmiş. Sonra bu pelteyi bir dilim ekmek üzeri- ne sürmüş, onun üstüne de tereyağ ve bal sürerek kemali afiyetle yemiş — ve bahsi kazanmış! Baldvin çiçek sergisinde altın madalya kazandı Eski İngiliz başvekili Baldvin şim- di ramatizmadan muztariptir. Ve an - sergisinde, teşhir ettiği nebat ve mey - valarla da 18 inci altın uzun bir is- yağışlı günlendeki kazalar da azalmıştır. | tirahat tavsiye etmişlerdir. İSTER İNAN İSTER İNANMA! — Biletiniz efendim? dedi, tasyonda durdu. Tramvaya bir kontrolör bindi. Biletleri kountrol etmeğe başladı. Biraz çakır keyif olan bir yol - cunun biletini aldığı zarnan biletçi: — © bilet onun değil dedi, arkadaşının, Kontrolör sordu: — Arkadaşı nerede? — Bilmem! Bu sefer yolcu atıldı: — Arkadaşım yok be yanımda duran adam bilet almamıştı, Valde camli önünde indi gitti. Bu bilet be - nimdir. Yolcunun kontrolöre verdiği bilet hâmiline Topkapı- 'ya kadar sefer yapmak hakkinı veriyordu. Kontrolör bi- leti avucunun içinde evirip kıvırıp attı ve yolcuya: İSTER İNAN x camli önündeki is- W İSTER Yaleu: — Size verdim ya.. cevabını verdi, bir. münakaşadır [ 'başladı. Kontrolör almadım diyor, yolcu verdim diye id. * dia ediyordu Nihayet polis geldi. Tramvay yolcularından mühim bir kısmı yolcunun bileti kontrolöre — verdiğini güörmüşlerdi, böylece şahadet ettiler, Tramvay duruyor- du ve duralı tam on dakika olmuşta. Nihayet polis yolcu Jehine şahadet eden yolcuların adresini aldı, hem bileti kontrolör tarafından yırtılan çakır keyif yolcuyu, hem de kontrolörü tramvaydan indirip karakola götürdü, tramvay da 15 dakika tevakkuftan sonra yoluma devam etti, 15 dakika yolcuları bekleten biletin kıymeti 3 kuruş 10 para idi. İNANMA! | Trakya Manevraları (Başrarafı 1 inci sayfada) K ılıhiı'—l;rıı'ııa'ıııvıı'.hir“uN ediyor. Kulak verdim: — Ne mutlu bize ki bugünleri yaf ruz oğul diyor. Biz yaslı günler gördü artık şimdi bayram yapacağız.. cer| Diyebilirim ki;Trakya ordu bayra' na candan ve sevinçle hazırlanıyor. W Çorlu, bu kolardu merkezi büyük © vekar içinde. Yalnız şu noktayı ettirmek isterim kl: Bir sabah gazetesinin yazdığı gibi nüz mavi ve kırmızı tarafları teşkil €" kıtastın yerlerini aldıkları d dir. Buradaki kıtaat garnizonları rindedir. Emir aldıktan sonradır ki derini alacaklardır. İstanbul ve di yerlerden harekâta iştirak edecek Kit tın da bir kısmı gelmiş, bir kısmı da lardadır. Ağır topçu kıtaatımız da sabah (bu sabah) gelecektir. Kıtaatı teftiş Manevrada hakem olan kolordu mutanı Korgeneral Salih Omurtak nizonları teftiş ile meşguldür, Muhte” Korkomutan Salih Omurtak Tekii Lüleburgaz ve diğer yerlerdeki teftiş etmiştir ve bugün de meşgul olmuşlardır. Önümüzdeki içinde ordu kurmay heyetinin gel beklenmektedir. Genel Kormay Başkanı muhte Fevzi Çakmak'ın nezareti altında Yüf Jacak olan birinci ordu manevrası İf ağustos günlerinde küçük harekâtla P hyacak manevra sahası Tekirdağ vi tinin Saray kazası mıntakasıdır. Bü harekâit 19-20 ağustasta olacaktır. Sİ Bustos istirahat günüdür. 22 gustd büyük geçid resmi yapılacaktır. Beçid resmini görmesi temin edilmii 'Trenler Çerkesküyüne çıkacak, halk radan Saray cenubunda hazırlanan 5 ya otobüslerle gideceklerdir. - Edirne asfalt yolundan, © tanbul - Çorlu, yolu Silivriden - bir * sım müstesna - aslalt olarak yap Bu yolun açılma merasimi manevrâ! sonra yapılacaktır. Bu itibarla İstan dan resmi geçide otomobille gitmek * Goğru olacaktır. Manevrada İcra Vekilleri Heyeti Büyük Millet Meclisinden bir heyet, şüra azaları ve diğer birçok heyetlef mafbuat mümessilleri de davet edil alduğundan bu zevat için Çorluda Y hazırlanmaktadır. Bu meyanda ortü ilk mekteblerden istifade edilecektif: Evwelki ve geçen seneki Trakya mevralarından sonra bu yil yıp!.ıclk rinci ördu manevrası ve onu takib © cek geçid resmi cidden muazzam caktır. Balkan antantı devletleri, çi paktı devletleri genel kormay başk&, rının ve diğer devletlerin ataşemili rinin de davetli bulundukları bu ra karada ve havada bütün asri mücehhez talim ve terbiye itibaril? yüksek kıymet ve meziyetleri de hat gi lan merd ordumuzun azametini ” Tevfik Necati BUG HAYA Hava tamamen açık Dün hava sabahtan akçama lğ;;l mamen açık ularak geçmiştir. saniyede 5-6 met- de sür'atle muhte- termiş, en fazla si- caklık 30, en az sı- caklık ta 18 olarak kaydedilmiştir. Evvelki sabah yediden dün 11 Güneş : 501 — Öğle ! gl İkindi —: 1618 — Akşam 1 ggf Yata —« 2148 — İrmik & e Rumi eene 1853 — Arabi sent M Hızır 94