Hergün l Tayyare?îîszîînek İstiyen milletlerin Kanadıdır Yazan: Muhittin Birgen ayyare yen yeni bir icattır ki ben liğe başladığım sıralarda onun isr yoktu. İlk tecrübelerle onun bir derece kadar tekemmül etmiş luı_ alet n hareket vasıtaları a olması icap ettiği ne bir isim vermek geldiği gazeteciler ana ayrı ayrı isimler verdi «| ler. Bu arada « are» kelimesini, «Ta- nin» de ilk defa olarak ben kullanmıya başladım ve bir müddet sonra bi ü diğerlerine tercih edildi: Tekemmül et- miş tayyarenin yaşı, benim gazetec liği- min yaşından küçüktür! Ondan evvel, insanlar tayyareyi hiç ta- nımamışlardı. Yalnız, mukaddes tarihte Ebabil kuşlarının attıkları taşlardan, ya- ni «hava bombardımanlarından» bahse dilmiş ve ondan sonra tayyare fikri, uzun müddet insanları pek az işga! etmiştir. İcat o kadar yenidir ki, insanlar, tay « yarelerle harbetmenin tecrübelerini ye- ni yapıyorlar diyebiliriz. Cihan harbinde tayyare, yardımcı bir Gletti. Doğrudan doğruya, müstakil bir hücum veya mü- dafaa kuvveti değildi. Sade harp âleti olafak değil, hareket vasıtası olarak ta tayyare hayatımıza ancak cihan harbin- den sonra girmiştir. * İcadın bu kadar yeni olması, onun bu- günkü hayatımızda büyük bir rol oyna- masına mâni değildir; 0, yükselmek isti- yen insanlığın kanatları diye tavsif edi- lebilecek bir âlet oldu. Pek yakmda «5e6> in intişar sür'ati derecesinde bir sür'ate sahip olacaktır; pek yakında tay- yare, istediği zaman kendisini havada tutabilecektir; pek yakında tayyare u - cuzlıyacak ve hattâ, bir gün gelip, oto - mobil gibi, herkesin kullanabileceği bir vasıta şeklini alacaktır. Bütün bunlar ö- nümüzde göreceğimiz şeylerdir. Yuka - tıdaki teşbihimde hiç hata yoktur; tay- yare, yükselmek istiyen beşeriyetin ka- nadıdır. Hangi millet yükselmek isterse kendisine bu kanatları takmıya mecbur- dur. İtalya, Habeşistanı bu kanatlarla raptetti. * Türkiye, cihan harbine bir kaç küçük tayyare, bir kaç ta tayyareci ile girdi. İs- tiklâl harbinde tayyare mühim bir vol oynıyamadı. Fakat, İtalya ve İspanya - daki mücadeleler esnasında görüyoruz ki yarınkı harpte tayyare mühim bir silâh olacaktır. İş £ Çok şükür, bugün Türk ordusunun mükemmel tayyare filoları ve tayyare - cileri vardır; fakat, bu kadarı kâfi de"» ğildir. Bize daha pek çok tayyara lâzım- dır. Sade harp bakımından değil, sulh bakımından da tayyare çok mühim bir vasıta oldu. Bilhassa bizim memleket Bibi, nüfus kesafetinin azlığı, meşafele- uzunluğu ve yollarının kötülü, fle diğer memleketlerden hayli — geride bulunan bir memlrkette tayyare en ko- lay inkişaf edebilecek bir nakil vasıtı- tıdır. Büğük sür'at trenleri yapmıya, se- ei otomobil nakliyatı tesis etmeğe mü - sait olmıyan memleketler için tayyare her şeyden üstün bir nakil vasıtası olu- yor. Şu halde, ister harp, ister sulh bakı- mından bakalım, Türkiye tayyareciliği- ni inkişaf ettirmeğe muhtaçtır. * Türkiyede tayyare işlerile meşgul bir |£ teşekkül var, Bu teşekkül şimdilik da ha ziyade memleketin muhtaç olduğu as- keri tayyareciliği kuvvetlendirmekten ibaret bir gaye ile hareket ediyor. Şu halde, her Türk buna yardım etmelidir; “den geldiği kadar ana para ile amı Vazife bilmelidir. Fakat, Hava K: rumu, sade eski Donanma Cemiyeti gib orduya harp âleti almak üzere iane top- Tamakla mükellef değildir. Memlekette fayyareciliği her bakımdan inkişat etti- tecek bir hareketin merkezidir. O, bu vazifesini, bugün için ilfa ediyor. Noksan- Resimli Makale: / ÖNTAKİL CseRvar İnsafım hayatta muvaffak olabilmesi Üç esasli şartın vü- ıduna bağlıdır. Bu şartlardan Birin endini iyi tanımak, İkincisi: Kendine hâkim olmak, Üçüncüsü: Halkın hürmetini kendi üzerinde toplamaktır. İnsanın kendisini iyi tanıması, kendisine itimadı olması, korkudan, tereddütten, kararsızlıklan kurtulması — de - mektir İnsanın kendisine hâkim olması hayatına doğru bir isti- kamet vermiş, hâyat akıntısında dalgalanmaktan kurtul - W Kendi kendimizi tahlil edelim 38 İnsanın kendi üzerine hürmet celbetmesi namuslu bir hayat yat demektir. Her n mükemmel yaratılmış, bütün muvaflakiyet şartlarını nefsinde cemetmiş olmıyabilir. Fakat eksiklerini tamamlaması, her vakit için mümkündür. Bunun için de kendi kendisini tetkik etmesi, bir pertavsız jle görmesi, kü- surlarını anlamazı lâzımdır. Geçen zaman kaybedilmiş bir servettir, fakat önümüzde bulunan zamanın kıymeti daha büyüktür, kendi kendimizi iyi tahlil ederek kusurlarımızı görüp düzeltebilirsek mazide kaybettiğimiz serveti de te- lâfi edebiliriz. Bütün mesele hatalarımızın azameti önün- müuş bulunması demektir. ( SOZ AF Bakkallığı Artistliğe Tercih eden kız Bu güzel Çinli kız Çinin en büyuk, yüksek artistlerinden biridir. Vatan sev- gisi, sahne aşkından daha fazla olmalı ki, Çin - Japon harbi başlar başlamaz, sahneyi terkederek, Çin askerlerine er- zak temin etmek üzere bir açık hava bakkaliyesi işletmeğe başlamıştır. Boyun bir santim uzunluğu neye yarar ? Hanri Oliver 85 lik bir Amerikalıdır. Kaliforniyada aturur. Bir gün ihtiyarlık- ftan olacak, bir yağ varilinin içine düşer. Kimse işin farkında değildir. Eşasen. © sıralarda da o civarda tek bir insan bu- lunmamaktadır. Nihayet, oradan geçen bir yolcu, yağ ile dolu varilin içinde, buruna benziyen bir şey görür. Hakikatte, bu parmakları- nn ucuna basarak, ayakta durmaya ça- hşan Oliverin burnudur. Yolcu hemet kancayı atar, balık avlar gibi, Oliveri muhakkak bir ölümden kurtarır. Eğer bu adam bir santim daha kısa olsaydı, ün tabiatile, ölmüş bulunacaktı. sulh için de kendisini medeniyetin bu mucizeli kanatlarile techiz etmeğe mec- burdur. Tarihinin en yeni ve en büyük bir hamlesini yapmakla moşgul olan 'Türk milleti, bu hafta hep bu düşünce ile yaşamalı ve Hava Kurumuna elinden geldiği kadar, hattâ biraz da fazlasile, yardım etmelidir. Muhittin Birgen de ürkmemektedir. | HERGÜN BİR FIKRA Yanımda iki kişi olsaydı Eski zamanda köylünün biri atına binmiş, kasabaya geliyormuş. Yolda iki kişi karşısına çıkmışlar, Köylüyü zorla attan indirip atımı — almışlar, Köylü yürüye yürüye şehrine gitmiş ve şehirde atile, atımı alanları gör - müş. Jandarmalara haber vermiş. Jandarmalar adamları yakalamışlar. Köylü, ve atını çalanlar hep birden kadının Muzuruna çıkmışlar. - Köylü atını çalanları.göstererek: — Bunlar benim atımı çaldılar! Demiş, kadı sormuş: — Atını çalarlarken yanında çal » dıklarını gören iki kişi var maydı? Köylü, kadının yürüne bakmış: — Yanımda iki kişi olsaydı, demiş, ben adama at mı verirdim? Birbirlerine En çok Benzeyen ikizler Bu iki İngiliz askeri, ikizdirler. 17 ya- şındadırlar. Bu yaşa kadar birbirlerin- den bir kere olsun ayrılmamışlardır. Ses- leri, yürüyüşleri, hattâ en küçük hare- ketlerini bile ayırd etmek mümkün de- ğildir. Onun için de bulundukları tabu- rTun çavuşu, ikizleri birbirlerinden ayıra- bilmek için, imzalarımı attırmaktan baş. ka bir çare bulamamaktadır. İnsan ömrü gittikçe uzuyormuş | Bir PFransız gazetesi insan — öm uzunluğu hakkında gerib bir istatistik etmiştir. Bu istalistiğe göre eskiden bir insanın vasati ömür müddeti 18 sene imiş! Fransada ön sekizinci asrın ipti- dalarında v | c ihtilâl nlarında 32 impara! ÖOZ ARASINDA Birbirleri için Çıldıranlar yalnız 5 hafta evli kaldılar Dant bundan beş hafta evvel sabık İs- panya krah Alfonsun reddettiği oğlu ile evlenen, Kübalı manken Marta Rocafort, mahkemeye müracaat ederek delikanlı kocasından boşanma isteğinde bulun- muştur. Kant Cavadonganın kâtibi, bu husus- ta şöyle demiştir: — Kont, kayınbabasının evinden ay- rılmıştır. Kontesin boşanma davası açıp açmadığını bilmiyoruz. Ayni zamanda kendisinin de nerede olduğundan habe- Timiz yaktur.> Alfansun oğlu kont, geçen sene — ilk karısından ayrıldığı zaman: «Oh kurtul. dum, şimdi ne olursa olsun Martam ile evleneceğim» diye sevinmişti. Sevyet Rusyada doğum çoğalıyor 1937 senesinin ilk altı ayı zarfında, Ukranyada, geçen senenin ayni aylarına nazaran 228.000 fazlası ile 618.000 doğum kaydolunmuştur. Leningrad mmtaka- sında da, gene bu altı ay içinde, geçen se- neye nisbetle 38.000 fazlası ile 127.549 do- ğum kaydolunmuştur. Memleketin, T " |kamları daha tam olarak tesbit edilmi- yen diğer aksamında da vaziyet ayni merkezdedir. tesisi zamanında 37, 1850 de 40, asrımızın ilk senelerinde 46 ve şimdi de 50 sene Sözün Kısası Dünkü ea Bayram B3 — - Lela n, kocaman bi” ülkeyi doldüu” Yan yüde bir millet, tarihini9 1 işaret eden muazzani mını ayni müşterek be* yecanla kı l Çünkü bu 30 Ağustös tarihi Türf varlığının yeniden ve kat'i surette cafle landığı ve bu taze hayatta yepyeni bif istikamet tutt çok şerefli ve mu * kaddes bir gündür. 'Türk ordusu, o gün, dünyanın en tü ik kumandanının peşisıra zafere ula* şirken ayni zamanda, beşeriyet tarihi- nin yeni ve parlak bir faslını açıyordu. Bu fasıl, izmihlâle uğramış bir, mil- bir kaç yıllık kısa bir müddet içe* le kalkmarak, misli gö * lmemiş bir inkılâp başardığımı, askef” lik, siyaset, kültür, ilim yolunda hari * kalar yarattığını, daha dün en gerid€ iken, bugün en ileriye geçtiğini kay * detmekle, gelecek asırlara hayret V€ hayranlık vesilesi hazırladı. Atatürk (nur devri) nin bu faslınâı Tür kordusu, 30 Ağustosta, düşman! târümar eden yalm süngülerile en Jâ * yık, en beliğ mukaddemeyi yazmış Dumlupınar sahrasına serpilen —mu * kaddes kemiklerile o muhteşem inkı * lâp âbidesinin temelierini kurmuştu”: Dün, baştanbaşa —ana yurdumuzdâ çalkanan sevinç milietteki bu kanaatif muhassalasıdır. Türk milleti, dün, bü” tünlüğile bir tek varlığa teveccüh etti. O varlık, kendisine önce müstakil bir ha” yat, sonra da bu hayattan daha kıymet* H, daha yüksek olan milli bir şeref kü- zandıran. harp meydanındaki zaferini sosyal başarılarla tamamlayan, dünya” nın, geçmişte ve gelecekte, lâşek en DÜ yük adamı Atatürk'ün varlığıdır. 30 Ağustosun bu yüce kahramanıni başımızda görmek, onun daimi himay€ ve sıyaneti altında bulunduğumuzu hiS sederek hale ve istikbale emniyetle mak kadar, bir millet için büyük nimef, büyük mazhariyet olur mu? İnsaf ile düşünülürse, 30 Ağuste$ sade biz. Türklerin değil, bütün mede- ni camlanın bayramı olmalıdır. Çünkü Atatürk'ün o gün açtığı yeni çağ yal * nız Türk tarihini değil, medeniyet ta * rihini de süslemiş, aydınlatmış, kıy * metlendirmiştir. Bugün — dünya, ni: emniyet içerisinde, rahat nefes alıyor” sa, Avrupanın cenup sınırlarında, Atâ* türk'ün, ordusunun ve devletinin vEf” lığını bildiği içindir. Dün, bu hakikatı müdrik bütün Türk milleti, gönlü ile, hislerile ve şuuru il& büyük Şefine teveccüh ve onu minnetl€ tebeil etti. Tanrı onu milletine, mille* tini de ona bağışlasın! Ça & » /ıı.&x ———————'/ lİrak parlâmentosu Feshedildi Tondra 30 (Husust) — İrak pır"; mentosu feshedilmiştir. Yeni intihabâ' yakında yapılacaktır. Dün hava açık ve rüzgürle ge$ti Kandilli rasat istasyonunun — verdiği malümata göre dün hava açık VE gürlü olarak geç- miştir. En fazla sıcaklık — günöşte 57, gölgede yirmi altı, en az da 18 santigrad — olarak kaydedilmi tir. Hava tazyiki ©61 © yükselmiş, rütubet — derecesi ISTER İNAN İSTER İNANMA! Bir arkadaşımız anlattı: ramın gelmesini bekleomek icap etti. Ben de sıkılmamak «Yeni-radyo kanununa uyarak makinem için bir ruhsa- | için ruhsatiye almak istiyenler arasında küçük bir anket tiye almak üzere semtin posta şubesine uğramıştım. Memu- | yaptım, ve öğrendim ki 28 müracaatçı arasında şimdiye ka- run başında belki 100 kişiden fazla müracaatçı vardı. Sı » | dar radyo sidatını muntazaman veren ancak dört kiği vardı.. İSTER İNAN İSTER İNANMA! ları büyük olduğunu tahmin ederim. Fa- kat, bu noksanların çokluğu, ihtiyaçlarıı büyüklüğünden ve kuvvetlerinin de kü- şüklüğünden gelir. Bunun için, tayyare haftası, hava haf- tası vesilesile bütün memleketin bu vele üzerinde düşünmesi lâzımdır. - telmek istiyen bir millet, harp için de,