Topluluk muvaffakiyeti kolaylaştırır Kütuhyada Mu- harrem — Vardar soruyor: — Mutaffak o « Tacak mrmyım? Zekâsını inti zam kayıtları ü zerinde de işlet - melidir. Derlilik, topluluk muvaf « fakiyeti kolaylaş « tırır. #o Şen imsan etrafıni sıkmaz Fındıklıdan Meliha tmzasile soruluyor: — Ben nasıl insanım? .» Şen ve güler yüzlüdür. Bulun- duğu yerlerde et- rafını sıkmaz, ken- disin; çabuk sevdi- rir ve etrafile alâ- kadar eder, Alayı sever, üstüne başı- na dikkat eder. Bu hallerile — etrafını kıskandırır, yalnız ev işlerinde ve eşyalarının tertip ve tan- ziminde de ayni suretle muvaffak olu- yorsa bu noksanı da tamamlamış addolu. hür, Neş'e daima muhafaza edilmelidir Eskişehir okuyucularımızdan Mehmed Çekicinin suali de şu: — Bahtiyar ola- cak mayım? Bahtiyarlık diş- tan değil; içten gelir. Bugünkü ? neş'esin! muhafa- Za ettiği takdirde dileği — tahakkuk etmiş addolunabi- lir, Sükünet ve ağırbaşlılık Ankara okuyu - cularımızdan İs - met sorüyor: — Muvaffak o- lacak mtyım? Aceleci ve telâş- çı olmağa pek lü - zum yoktur. Daha sakin ve ağır başlı olmağa dikkat et. mek lâzımdır. — Acaba hissiyatımı anladı da, ba- na varamıyacağını söyledi mi? — Hayır, — Benden bir şey gizliyorsun Se - vim? Ne olur açık konuş, korkma, bana itimadın varsa her şeyi söyle, aramızda kalır. d Konuşacaklarımızın, söyliyeceğimin aramızda kalacağına şüphem yoktu. zavallıdan hakikati saklâamam da doğru olmazdı. İtiraf ettim: — Gönül senin hissiyatını anlamadı, aramızda sana dair de bir şey konuş - madık. Sen Gönül ile konuştuğunuz za- man o nişanlanmıştı. Gönül çoktan ni- şanlı.. Nc"en çoktan dediğimi bilmiyorum, ama bana çoktan demem daha İi iyi gel di. Berna, anl:nıın hüsnü niyetine şüphe sdeım»zdı Eğer Gönül kendisile ktan sonra ni mlmdın.m dü - cuğa yaptığı fena- bu hissin tesiri altı ııdı—ı kal 1.—ek ona ümit vermek- le sahiden cina; işledi. Berna susmuştu. Sararmış, sanki ol- duğu yere yıkılmıştı. Söylediğime bir El açıklığı zenginlik kapılarını kapar Fındıklıdan Rıza imzasile soruluyor? — Zengin olacak meyım? El açıklığı her vakit için zengir liğe kapılarını ka- payabilir. Meğer ki tükenmek bi miyen bir serveta evvelden hazır 04 iİsrak — konulmuş vİsun. R Sevmek ve sevilmek lâzımdır Adanada R. Gü- ser imzalı okuyu- yçumuzun suali de şudur: — Sevilecek mi- yim? Seveceğinden e- min ise; sevilece - ğinden şüphe et- memelidir. — Ağıt başlı ve mahçup bir sevgiliye mazhar olması mümkündür. Daha tutumlu olmak lâzımdır Emirgândan Yani imzasile soruluyor: — Zengin olacak miyım? Parayı sarfeder. ken düşünen ve kazandığından bir mikdarını — arttır Yanlar için zengin. lk kapıları açık. tır. Daha tutumlu olmağa - çalışmalı- dır. Son Posta Fotoğraf tahsli kuponu Fotograf tahlili için bu kuponlardan 6 adedinin gönderilmesi şarttır. Yozgat elektriğe kavuşuyor Yozgat (Hususi) — Yozgat yakın za manda elektriğe kavuşmuş olacaktır. direkler dikilmiş santral binası inşa edilmiştir. Cumhuriyet — bayramında elektrik merasimle şehre verilecektir. Yazan: SELÂMİ İZZET türlü inanmak istemiyor, bunun doğru olabileceğini bir türlü havsalasına sığ- dıramıyor gibiydi.. Biran samimi ol - duğuma pişman oldum: keşki söyleme- seydim.. ve birdenbire aklıma Mazlüm geldi. Eğer ona da doğruyu - söylemiş olsaydım belki iyilik etmiş olacaktım, Mazlüm bana minnettar kalacaktı, O da, Berna gibi, Gönülün nişan! landığını birdenbire haber alacak, fakat Berna gibi derdini dökecek dost bulamıyacak- tı. Evet, Ankaradayken Mazlüma söy- lemeliydim. Darbey; hafifletmiş olacak- tım, ondan sonra da yarayı saracaktım, zamanla iyileşecekti. Berna inler gibi: — Sevim bana hayatta bildiğim dar- belerin en şiddetlisini, duyduğum acı. ların en acısını vurup çektirdin... Göğüs geçirdim: Darıldın mı Berna: — Darıfabilir mıyim?, Darılırsam haksızlık etmiş olurum... Doğruyu söy- lediğine iyi ettin... Bu hastaiığımı da tedaviye Çalışacagvm «« Ben kötü kader- le mücadeleye alıştım. — Ha şöyle Berna, hendum gel, ken- dini topla Bug ünkü program İSTANBUL 31 Ağustos 997 Salı Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 12,.50* Hâva- dis. 13.06: 30 Ağustas zafer bayramı müna - sebetile konferans: Emekli kurmay — Coelâl Dincer tarafından, neşriyatı: 18,30; Plâkla dans müsikişi, 19,90: Konfe- Tans: Eminönü Halkoevi neşriyat kolu namı- na: Bay Nuâret Sefa tarafından, 20: Ha- üyet ve arkadaşları tarafından Türk mü- sikisi ve halk şarkıları, 20,$0 Bay Ömer Rıza tarafından arapça söylev, 20/45: — Vedlia ve ırncışlın tarafından Türk mugikisi ve k şarkıları, (Saat ayarı), 21,15: Radyo wnn dram : Samson ve Dalila, 21,16: Ajans ve borsa haberleri, 22,30 Plâkla şololar, Ope- ra ve öperet parçaları. YARINKİ PROGRAM 1 Eylül 1927 Çarşamba İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12390: Plâkla 'Türk musikisi. 1250: Hava- dis, 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam meşrtyatı: 18,30: Plükla dana müsttisi, 19,30: Türkço tangolar: Bayan Feriha Tevfik, 20: Burhan ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20.30: Bay Ömer Riza tara- fından arapça söylev, 2045: Yamiyet ve ar- kadaşları tarafından 'Türk müsikisi ve halk şarkıları, (Saat ayarı), 21,15: Örkestra, 22,15: Ajans ve börsa haberleri, 22,30 Plükla solo- lar, opera ve öperet patçaları, ASKERLİK BAHİSLERİ: Çindeki Muharebeler (Baş tarafı 9 uncu sahifede) kulceyş itibarile mühim olan noktaları tutmaya başladılar. Ağustosun onundan tHibaren, muhtelif membalardan ve bil- hassa gazete Ve istihbarat ajansları ta- Tafından gelen haberler çok karışıktır. Bununla beraber, bu haberleri birbirle- rile karşılaştırarak vaziyeti takribi su- rette temiz görmeğe çalışırsak şu neti- celere vüsil oluruz: Şimalde, ağustosun ilk haftasında Ja- ponlar, Pekini işgal edip Nankao geçid- lerine doğru önce bin kişilik bir kuvvet gönderdiler, Fakat, bunun kâfi gelmiye- ceğini görünce bin beş yüz kişilik bir kuvvet daha sevkettiler. Bunlar Çin kuv- vetlerinin pişdarlarile çarpışa çarpışa ilerledilerse de meşhur geçidlerin Çinli. ler eline düşmesine mâni olamadılar. Ge- çidlerin önlerine geldikleri zaman bura. sının 20,000 kişilik bir Çin ordusu tara- fından işgal edilmiş bulunduğunu ve Çin- Ülere mütemadiyen takviye kuvvetleri gelmekte olduğunu gördüler. Geçidlerin tabil mendati ile Seddi-Kebir karşısında Japonlar durdular, Cenuptan Pekin ve 'Ticnçin üzerine ilerlemekte olan Çin esas orduları kar- şısında da Japonlar ayni vaziyette bulu- nuyorlardı. Bu ordularm kuvvetleri 150,000-200,000 derecesinde olduğu anla- şılıyordu. Japonların Mançuri ve Kare- den getirdikleri azamf 50-60 bin kişi den başka ne Bir müddet sustuk. Tekrar ikimiz de ayni şeyi düşünüyormuşuz. Berna ba- şını kaldırdı; — Mazlümla mı evleniyor? dedi, — Neden aklına Mazlüm geldi? — Onun da Gönülü senelerdenberi sevdiğini biliyorum da onun için, — EHayır Berna, o da senin gibi yüre- ğini tedavi edecek, — Ya Gönül kime varıyor? — Baki Süzere: İçini çekti, başını önüne eğdi: — Mes'ut olsun! dedi, Kirpiklerinin uçlarında yaşlar pırl- dadı. Yüreğindeki azab;m yüreğfimde duyuyorum, omuzunu okşadım: — Metin ol Berna..., Ben senin can- dan arkadaşınım, bunu da unutma, sık sık gel, dertleş... Konuş... Teselli bu- hursun belki... — Teşekkür ederim Sevim, teselli bu. Tacağıma eminim... Bugünlerde beni yalnız bırakmazsan minnettar kalırım, Yapayalnızlığa tahammül edemiyece « ğimden korkuyorum, Beni! teselli eder- sen, bu acıya alıştırmış olursun Sevim. — İstediğin zaman kalk gel Berna, Gönül hiç evde oturmuyor, Ben bir ba- hane bulur onunla gitmem, evde kalı - rım, ikimiz bir olur, fena hatıraları öl dürmeğe çalışıfız. Omuzlarını silkti ve başına hafifçe vurdi n yerine seni neden sevme- îşmnımeııımn geldim. Duysaydım he diyebilirdim? Her yürekte aslan İRADYO | KEMEKONOMİ. Tosyada yeni mahsul pirinçler piyasaya çıkmak Üzere 'Tosya (Hususl) — Kaza merkezi 16 bü - yük mahalleden ve 10,259 nüfustan ibaret o- lup merkeze bağlı 42 köyü vardır. İhraç mal larının en mühim ve çoğunu nefls pirinç teş- kll eylemekte, hergün müteaddit kamyon - larla sevkiyat yapılmaktadır. Son senelerde çeltik zeriyatı fenni usul- lerle yapıldığı ve hassatea çeltik ekimi ka « nunu bu zeriyata büyük faydalar temin et- tiği için yeni yılın hasılâtı çok temiz ve ve- Timli olacaktır. Bu muhitte bülen Tosya beyaz, Sarıkılık Alpullu fabrikası faaliyele başladı Babaecskiden yazılıyor: Kasabamıza 12 ki- lometre mesafede olan Alpullu şeker fabrl- kası, hemen bütün Trakyanın ziral ve ikti. | , sadi bayalında oldukça mühim canlanma ve kalkınma âmili olmuştur. Bu sene havaların kurak gitmesi, pancar mahsulünün azlığına sebep olmuştur. Pancarlar sökülmeğe başlamıştır. Her mıntakadan gelen mahstl bir. nevi pancar borsası olan Kantar mahalline sevkedil « mekledir, Bu sene pançarın kilosu 90 para- dan alınmaktadır. Fabrika, 26 Ağustostan 1- ÜUbüren yeni sene faaliyetine başlamıştır. Bu çalışma devresi iki ay kadar sürecektir. Üzüm piyasası yükseldi İzmir (Hususl) — Üzüm piyasası bir ku - Tuş yükselmiştir. Buna sebep Kaliforniya ve Yunanlstan üzüm rekoltelerindeki noksan - dır. Atina ticaret mümessilliğinden şehrl - Mizdeki alâkadarlara telefonla bildirildiğine gBöre Yunan üzüm rokoltesi 20000 — tondur. Türkiye rekoltesi ise 40.000 ton olarak tesbit edilmiştir. Londrada Kaliforniya — üzümleri, yüz kilo başına altı pens yükselmiştir. ordunun üç istikamette birden — taar- ruz harbi yapmasına imkân bulunmadı- ğı için Japonlar ana vatan ordularından mühim kuvvetler sevketmeğe başladılar ve umumi seferberlik ilânina karar ver- diler, Pekin üzerine yürümeğe çalışan Çin ordusu, takriben 100-120 bin kişi, Pat- tingfu etrafında tahaşşüd ederek yavaş yavaş ilerlemeğe çalıştı. Tiençin Üzeri- ne yürüyen takriben 80-90 bin kişilik or- du da Çungtang - Maçhara - Tsınghay batlını tuttu. Bütün bu kuvvetler, Ja- ponların çok zayıf olan kuvvetlerine ta- arruzlar yaptılar ve onları geriletmeğe muvaffak oldular. Bununla beraber, kuv. vetli bir tekniğe, yüksek teşhizata, sıkı bir disipline ve iyi bir kumandaya sahib olan Japon ordusu, adedce çok azlığına rağmen, mütemadiyen gelmekte olan kuvvetlerinin harb sahnesine muvasala- tına kadar Pekin ve Tiençini ellerinde tutmaya muvaffak olmuşlardır. Ağustosun yirmisinden itibaren kuv- vetlenmeğe başlıyan Japonlar, 23 ağus- tosta koşif kollarile taarruzlara başladı- , Hem ben aşkla ıevılmek & çin yaradılmamışım... Biraz sonra Berna gitti. Yuıu gözü berbat bir haldeydi. Esasen soluk olan benzinde bir katre kân kalmamıştı. Teyzem: — Acaba gene hasta mı? diye sor- du. Ben usulca: — Belki hastadır, ısrar etmiyelim, gitsin, dedim. Bernayı kapıya kadar geçirdim, ha. raretten yanan iki elini sıktım, Berna gittikten bir çeyrek sonra ka- pı şiddetli şiddetli çalındı, koridorda şen, kıvrak, tannan bir kahakaha çın- ladı. Rüzgâr gibl odaya Gönül girdi. Gene bütün güzelliği, bütün letafeti ile göz kamaştırıyordu. Dünya umurun. da değildi.. Mühim bir hâdise gibi, ter- zisile nasıl münakaşa ettiğini ve müna- kaşada nasıl haklı çıktığını anlattı'Tu- valetinin bir yerine pliler yapmışlar, halbuki o orasının düz olmasını istiyor- muş, o İnat etmiş, terzi inat etmiş, niha- rzi ablamahak verecek plileri kal- gözlerimin önünde, iki nârin nahif omuz titreyi için ağlıyarak yürüyen Bernayı görür şanlısı. da talihli mah. lüklar; sanki hâdisata hükmediyorlar ve her şeyi istedikleri gibi cereyan edi- yor; kaderin dizginlerini ellerine almış- Jar, onlar kadere ram olacaklarına ka- der onlara boyun eğiyor. Nişanın bozulmasına ramak. kalmıştı ama, gene kolayca düzeldi. , kaldırımlarda için| * ve Maratelli cinsi pirinçler yetiştirilmekte - dir. Kazanın 21 köyünde çeltik ekilmekle - dir. Pirinç ihracı esnasında ticaret odası mü- messilliğince kontrol ve maayeneye tâbi o - dup, uygun görülürse ambalâjlar — kurşunla mühürlenir ve İhracınıa müsaade olunur. Çeltik fabrikasında son sene içinde bir milyon kilaya yakın pirinç İşlenmiştir. Yeni pirinçlerin bir kaç yün sonra piyasaya gel- mesi muhtemeldir. bi 3 Yozgatta yeni buğday satışa çıkarıldı Yozgat (Hususi) — Büu sene çok bereket N olan ilk buğday mahsulünün satılmasına başlanmıştır. Bert buğdayın kilosu üç buçulı Xuruştan, yumüşak buğdayın kilosu dört ku- ruştan gatılmaktadır. Arpanın kilosu ise iki kuruştur. Köylünün yüzü gülmektedir. Bâlâ kooperatifi genişliyor Balâdan yazılıyor: Kazamızda ziraat ban- kasına bağlı bir krodi koopermtifi vardı. 147€ zumaralı kanunla teşekkü! eden Bâlâ tarım Kredi kooperatifi 2836 numaralı kanupla lâğ- vedimiş, hey'eti umumiyo toplanarak yen şekle intibak etmiş ve 23 haziran 926 da fa- zliyete geçmişti. Şimdi, kooperatifin orlak .« ları yotmiş sekize çızmıştır. Şimdiden sonra ortakların daha rziyadeleşeceği ve kooperati fin bugünkünden daha geniş mikyasta ik - razlarda bulunabilecek hale geleceği mu - hakkak görülmektedir. Kooperalif, köylü a rasında gittikçe artan bir rağbet gürmekte- dir. lar ve şiddetli muharebeler yaparak iler. liyen Çin kuvvetlerini geriye atlılar. Bo arada Nankâao geçidini de temizlemeğe koyuldular. Bu son mukabil Japon hare kâtının vâsıl olduğu neticeler hakkında hehüz kâfi derecede vazıh malümat gel: memiş olduğu için son vaziyetin tetkiki- ni başka bir makaleye bırakıyoruz. Bu- nun gibi, başlı başına müstakil ve bey- nelmilel bir mintaka ile komşu - olmak itibarile gayet nazik bir harb sahnesi oe lan Şanghay harekâtımı da ikinci maka- lemizle tetkik edeceğiz. V. M. Kuyuda bir kadın cesedi bulundu Turhalın Bahçebaşı köyünden Zeke. riya kızı ve Hasan karısı 20 yaşlarında Fatma köylerine on dakika mesafedeki Yeniköyde bir kuyuda ölü olarak bu - lunmuştur. Fatma sekiz ay evvel gelin olmuştur. Kulağı tozuna bir demir par- çasile vurulmak suretile öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Vaziyet derhal Tokat C. M. müddei- umumiliğine hildirilmiş, tahkikala gi - rişilmiştir. Baki Sözer davayı kazandı, müdafaa- sından sonra mahkeme lehine karar verdi. Ertesi günü de gazeteler nişanı ilân ettiler, Hergün tebrike geliyorlar, kart, mek- iup, telgraf yolluyorlar, Kardeşimin bu kadar çok arkadaşı olduğunu tahmin et- miyordum. Gönülün Mmemnuniyetten kulakları ağzına varıyor, nişanlılık hali de çok yakıştı. Bana karşı da artık fevkalâde hazik, müşfik... O kadar ki, evlenip gi- deceğine, ondan ayrılacağıma üzülü - yorum. Ancak mes'ut diye seviniyo - rum. Ben de ona can ve gönülden saa- detler dileyorum. Düğün teşrinievvel başlangıçlarında yapılâcak. Düğünden sonra da Sözer lerle beraber bir yere gideceğiz... Daha neresi olduğu kararlaştırılmadı. Teyzem de henüz ne yapacağını bilmiyor... Her- halde bizim gideceğimiz yere gelmiye « cek gibi geliyor bana. Gönülün nişan - lanmasına lâkayit kaldı. Halbuki onun çok sevinmesi, çok eğlenmesi, neş'elen- mesi, gülmesi lâzımdı. Bu tezahüratın birine şahit olmadık, bir iki kelime ile: « Allah hayırlı etsin, bahtiyar olu - nuz» dedi, o kadar. Acaba neden? Oğlunun Gönül ile evlenmek arzusunda olduğunu biliyor muydu? Gönülün Mazlümdan yüz çe virmesi üzerine o da günülden mi yüz çevirdi? Bence böyledir. Herhalde ana o aralarında konuşmuslardır, Arkası vat