B1 Ağastos Son Postanın lehıkııı : 25 SON POSTA Denizlerin Makyaveli Kaptan Bum Bum Çeviren: Üsera kampına girdiğim gün 300 Ahmet Cemalettin Saraçoğlu esir beni sürekli alkışlar ve bravvolarla karşıladılar. Çünkü içlerinden bemen hepsi beni tanıyordu alâ imtiş mutad ticaret ha- yordu. r bizi kar Otomobillere bindirdiler ve adanır bulunan üsera kamplarına sevket gibi a çıkarır çıkarmaz ortar Sın len kamp taki Ti ihtiva eder ve te- at bahçesi civarın- nis» kortları bize aber tabil bu eğ- yerlerinden Lstifade edemiyorduk. yır ne gezer?.. E tel- çevrili olduüktan başka her altmış metrede bir nöbetçi kulübesi vardı ve bu kulübe yerli bir & Tangling kışlaları n 60 hektarlık y his kortları da bulunuyordu. « ile ne yakın bulunmakla bi ce in için tellerle kampın etrafı çukurlarla tahtı Ya alınmıştı Dikenli telleri aşıp geçecek derecede Eözü pek di T bu çuk ayı ele vereceklerdi an avlamak için böyle çukurlar şte İngilizler de kaçıp kurtul- istiyen esirlerin hürri: alarına mâni olmak için böyle kapla ği gfibi get olan esi Malezya- ste tuzaklar vücuda miş- |efradı 6 kumandanı binbi Biz |kampa: gelince kamptaki çok kibar bir darı )) ü geçti. Bu mikdar .,. (250) si | tiz H Sivil esirlerdi ki bunlardan pek çoğunu | bile pe işadamları, tüccarlar ve se Bize bilhi yordu. Esirlerin oturdukları kulübes | Yordu. Bu hüsnü muam ler birbirine müvazi sıralar halinde r mik- melek olar hiyor eve saralarındaki me tesiri vardı. br W K y ler ve palmiyelerle — süslenmiş bulunan «Montkalm» Fransız k batı da oturuyordu ı, k sakallı Hint-| |Hiler de Fransızların uza Biraz sonra farkına v ve Fra r birb r birbirine & r münazca içinde y Şayet Fransızlar bir mi muhakkak ki çarF Bereke Yordu. fede isimli vazöTünün mürette- | Yumu- .'lcı ler berbaddı lendirici olan bu iklim € lerden bit çoğunu hasta düşürmüştü. Üsera kampına muvasala' Alkışlar, ardı arkası kes.ınu..ıı br. da karşılandı. Çünkü (300) esirin sından fazlasını şahsan tanıyı lardan bir çoğu senelerce ta bir kısmı da Çin devam ettiğim k ha kalmış olsalard. aralarında ve kan dükülecekti ki müvasa gi nı[eı n bu Hintüi - Almanlar tularım sahillerinde ı iplerin, birahanelerin rın müdavimi olan tanışıkla mdı. zda bir mikdar berriy? zabi bulunmakla bera! Fransı İbiz bir hayli eğlendirdi it geçirmemize sebeb K 1 bir bando müzika takımımı r kampta deniz zabi- 1du! ak bir tek ben vardım. kampta naçiz şahsım na hazırlamışlardı er sabah akşam tutuldukları halde, be istisna edilmi; ek mecburiyetinde bulunurken gecenin istediğim saatine kadar lâ söndürmiyebilirdim. nkü mütemadiyen ve keri kumandanının aden>» esirle Yaret edeceği bize resmen bildirildi. Ben de «Emden» mürettebatını to; fim, kendilerini en y melerini söyledim ve: Ziyaret günü efradımı bir sıraya dizmiş ve geçit resmine hazırlar İ Onları süslemiştim. neral göründüğü zaman ker — Emden mürettebatı teftişe 1 dir, generalim!. wlıı-nl'ıf'ırr Hüçük bir raâ den sonra ve hastalıkların hattıdır. — Bizzat artıkları da Dişler mikropların vücude ilk hücum | ağzın ifrazatı ve yemek dformalarını | j | dişleri Çürük dişlerin, diş etlerind tihabların irinlerle ve teaffin hav kanserinin de dahil olduğu yol açlığı sabit Bu sebeblerle medeni cemiyet için- -gocukl. gundan | ina göster- arır, çürütür. rdığı rın ise, mide birçok — hastalıklara nan- ime- general yanıma geldi ve be- Kendisi nazik, mülefit * hergün en az 3 defa diş ma- l lamağa mecburdur. zihniyet. ganasile bir İngi zaman bana döndü ve san ri şu oldu. — Snm ve efra 1 ve tavrı, nenin bütün sügling» üsera kampını bir Hintli Alayı, beşinci piyade alayı, muhafaza İngiliz dı. Bu bando akşam oldukça çalmıya | | 1 | (Arkası var) Bir Doktorun | Günlük | kels fevkalâde dosttular, âdeta Notlarından Saçların Hıjfzıssıhhası sebeblerden. ileri gelir. bir enlan gi paratifo ve bu gibi mühtl saçlarda mantar hasıl olmak, dah yevi h klar, kan hastalıkl: Mmühiml de (Sebore) denilen saç hasta- || Jklarıdır Burada umumi olarak saç hıfzıssıhha sına dikkat etmek ve lüzu, ssısın fikrini almak yağlı veya kuru olduğuna Snıe yapılacak tedbirler de ona göre de ) Bu notları kesip saklayımız, yahut bir albüme yapıştırıp kalleksiyon yapımız. Bıkıntı zamanınızda bu notlar bir dekter tmdadınıza yetişebilir. Niçin her yemekten sonra Radvyolin? | Ç muntazaman temizlen- miyen dişler çürümeğe mahkümdur. -RADYOLİN Sıhhatinizi garanti eden en müessir, en saf ve en ucuz diş macunudur. Çıftlık sahibi ile kâhyası Yazan: Yaroslev Haşek Çittlik sahibi Passer ile kâhyası Ni - m ciğer- günü eTisk> iylee — kafayı| köy halkı bufların a- diler. İki dost her Allahın birshanesine giderler, ve çekerlerdi. Bütün rasındaki se<i bütün olan bi do: i işler, şeytanlıklar hep çıkardı. hya gibi, çiftlik v Fakat bütün bu 'e rağmen, bazan arala - n kara kedi geçtiği de olurdu. İki ahbap «Tisk» birahanesine oturup biraz kafayı çektikten sonra derhal şu- na buna yapılacak müzipliğin plânlarını çizmeğe koyulur Kâhya ile çiftlik ardı. ahibinin bu dostlu - ğu, bu karşılıklı içişleri köy halkının da kkatini çekerdi. Onlardan buhsederler- n köy halkı şöyle derdi: — Dün akşam gene kâhyası beraberdiler. ifti; kâhy 5 tltk sahibi ile Çittlik Nhıbı ça-| kır key bulut hoş tu. Hakikatte ise gi rek kâh kolün, her ikisinin dimağında tesir de ayni idi.-Fakat buha Tı lkı anlaşılmaz bir ısrarla: ya Nikels it gibi sarhoştu. Hal- | buki çiftlik sahibi Passer ise biraz çakır ek recede çiftlik sahibi, ge- tiler. AL yaptığı |dem ğmen köy * Kâhya Nikels ile — efen karşı yapılan bu farklı muameleden fen sinirlenirdi. Hattâ bundan ötürü n mertebe az içmeğe karar ver - işti. Meselâ çiftlik sahibi Passer düble bira içı âhya bir düble ile ik- tifa etmeğe başladı. Ve yahut çiftlik ta- hibi bütün bir yirmi dört saat içinde o -| tuz düble biı:ı içti ise kâhya Nikels atı- halde 1k sahibinin, sarhaşluk esnasında, sa - ğa sola küfürler savurmasına, bağıra ba- ra konuşmasına, kahkah. sine kargılık kâhya inanılmı başladı. Hattâ bir defasında çiftlir sah bi Passer, bi lusu küfrettiği halde kâhya itidalini mu- hafaza etmiş, bu kavgaya hiç karışma « mişti. Fakat sabahleyin vak'a kertdi sorulduğu zaman Tisk şöyle cevap ver-! mişti: — Ha, dün akşamki vak'a mı? Malöm keyfiyet: Kâhya Nikels domuz gibi sar- | hoştu, çiftlik sahibi Passer ise biraz ça- kır keyifti. Kâhya Nikels bütün bunların, kendisi ile çiftlik sahibi Passer arasındaki sosyal farklardân ileri geldiğini anlıyor, ken - d giltlik bi le hiç bir zaman bir tutulamıyacağını gayet iyi takdir edi - yordu. Hiç olmazsa bir defa olsun: «Ha, dün akşam mı kâhya biraz çakır keyift çiftlik sahibi ise domuz gibi sarhoştu!» denmesini ne kadar arzuluyordu. Fakat maalesef kâhyanın arzusu hiç yerine gel- ne medi. Köyde çiftlik sahibine besi metten ötürü gene, kâhy den, eski minval üzere Niköls artık çok az içmek çiftliğe her dönüşte efendi sözlerile karşılaşırdı: — Görüyorsun ya, ben gene çakır keyi- inin şu alaycı ahane sahibi Tisk'e ağız do- |t Rusçadan çeviren: H. Alaz Kâhya Nikels az içmenin de neticeyi değiştirmediğini, ne kadar az içe: sin herkesin gözünde «domuz gib, hoş> oldi çok içerse içsin gene «çakır keyif lacağını pekâlâ biliyordu. Meyhaneden çıkıp ta çiftliğe gayı- birbirine dola; lar kâhyanın yardımından medet v dıkça doğru dürüst gidemezlerdi. Nikels ise yalnız dimdik yürümek dursun efendisinin ağırlığını na yükleniyordu. l"dğd lik sahibi «çakır kıwîn zavallı Bir gün çiltlik sahibi kıı!m akıllı kafayı çektiler. Kâhya, nasıl hareket etse köy halkıu mahzur görmedi. Çi n içmemek için ne bi de bir sebep görmüyordu bugün de kt her günkü yaptığ hoş meyhaneden çıktıktan s larında dolaşmağa köy Sokakta tanımadıkları bir üniform gibi göle att iş onlar hemen her gün t ladıkları şakalardan biri Kâhy jandarma Çavuşuna her gün bir ram etmesi bundan damı yakaladıkları hemen idi Maamafih çekirge bir sıçrar, iki sıçr nihayet üçüncüsünde yakı Nitekim bunların başına da ldi. Bir gün kaza jandarma zabi yü teftişe gelmişti. Zabit bilhası düşmanı idi. İçenleri, hele bu hoşça şakalarım hiç sevmezdi. Kühya erinde yakaladı. Ö zamanlar Za- kanununun — 8l yanarak bunların her nt de/kaza mahkemesine verdi ra» inci ikisi- Bir iki gün sonra bunların ikisi de mahkemede ekse çiftii klemeğe çalıştılar. Bur hane sahibimi, içki esr bulunan üç köyl bilmesi orguya çekildi. Gerek küh- ede ahvalini gayı bek vak'anın cereyanı günü ot! içtiklerini iddia ettiler. İlk dinlenen şahit birahane sahib idi. Mahkeme reisi ona sordu: Söyle bakalım, kâhya Nikels bira haneden çıkarken ne vaziyette idi? — Hiç korkmadan diyebilitim ki kim efendi, kâhya Nikels fitil gib: sar hoştu. - Peki, çiftlik sahibi P yette idi? Tisk saygı ile çiftlik sahibinden ya baktı. — Çiftlik sahibi hazretleri biraz çakır keyiftiler. Tabif bütün bunlar zapta geçiyordu. Sonra, ile diğe di, Bunların hepsi de ifadey ler. Kâhya Nikels domuz gi , çiftlik sahibi hafif teri Mahkeme için mesel vermek güç olmadı: Çiftlik sahibi ancak eçakır keyif> de- (Lütfen sayfayı çeviriniz) 'Tisk ne vazi- bu defa paydındı. Karar