Bolu - Abant yolu coşkun tezahüratla açıldı Abant yer yüzünde bir eşi daha bulunamıyacak güzelliklerle bezenmiş, insana hayat ve neş'e veren müstesna bir mesiredir Abanddan güzel bir görünüş Boludan yazılıyor: Orta okula, parti binası önüne çıktınız mı, görüşler geniş Bolu ovasının dört çevresine hüâkimdir. Dikkatinizi bir nokta üzerinde toplayı - nız ve dinleyiniz. Orada perilerin füsun- lu bakışlarını görür, kulaklarınıza kadar gelen büyülü fısıltılarını işitirsiniz. İşte © zaman içinizde hüsün ve aşk melekleri- nin kanat çırptıklarını anlamakta güçlük çekmezsiniz. Bu tabii güzellikler her Bo- lulunun ruhunda şiir ve aşk yaratır. Çamlar, göller, dere ve pınarlar diyarı olan Bolunun tabiat her köşesini ayrı ay- rı ve doyulmaz güzelliklerle süslemiştir. Bu hüsünler ilinin perileri gönülleri bağ- lar, ruhları kanatlandırır, asırdide her çamın reçine kokulu gülleri arasında ha- yat fışkıran derecikler zevklere kaynak verir, göllerinin esrarlı sessizliği içinde | binbir efsane duyulur, pınarlarının şırıl- tılarında musiki nağmelerinin her perde- si okunur, çimenleri ruhları büyüliyen zarif çiçeklerle süslenmiş kıymettar mo- zayikleri andırır. Tablatin bu varlığını tasvir etmek ne bir kalemin, ne de bir fır. çanın kârıdır. Aziz okuyuculara bir hakikati yazmak istiyoruz. Fakat kudretimiz buna kâfi de- ğildir. Ruhlara sonsuz bir duygü veren hüsün ve sevda perileri bütün bu iklim- lerde mesken tutmuştur. Zevklerin tas- viri imkânsızdır, her fert, zevkine uygun neşidelerle bu perileri bulur, görür, ko - nuşur ve sevişir. Bu sükün, münzevi di- yarlar sonsuz bir aşk, doyulmaz ve lâhuti bir hayat yaratır. Bu sakin gölgelikler diyarının rengini tasvir edemiyeceğimiz bu Bolu suların- da hayme kuran her Bolulunun ruhunda Aband tatlı bir raşe uyandırır. Çev - resi bir saat imtidadında olan bu temiz, berrak gölün her tarafı çakıllarla bezen- Miştir. Bu taşları siz sayabilmekte müş - külât çekmezsiniz. Kırmızı - beneklerle süslenmiş, kılçıksız tatlı su balıkları sa- hilin koyu, sükünetli gölgelikleri arasın- da sizi selâmlar. Denle seviyesinden 2000 metre irtifaında çok yaşlı tepelerin va- kur şinesine yaslanan Aband 1300 metre yüksekliktedir. Şimdi biz ilimizin en kuy- tu bir köşesine yol veren Aband şosesinin açılma törenine gidiyoruz. Bunun için zengin bir program da yapılmıştır. Hava kapalı, her tarafı derin bir sis kaplamış- tır. Ufacık katreler halinde dökülen şeb- nemler biraz da yağmuru, serinlik son- baharın soğuk bir gününü andırıyor. Sa- bâahın saat beşi olmakla beraber şehirde bir fevkalâdelik var. Her pencereden ha- vayı tetkik eden bir baş yükseliyor. Saat beş buçukla hareket ediyoruz. Yeni açılan otuz kilemetre imtidadındaki bu yol cidden muntazam yeşilliklere bü- rünmüş. Yamaçlarda şirin, güzel köyler var. Gittikçe daralan ve Aband gölünün ayağını teşkil eden bir dereyi takiben yükseliyoruz. Hava açıldı. Güneş tebes. sümlerini saçıyor. Her tarafta şırıldıyan dereciklerin yeşil çimenler arasında yük- selen sesleri genç kızların füsunlu nağ- melerini andırıyor, ciğerlerimize işliyen temiz hava teneffüslere bir kolaylık, çam- ların reçineli kokuları şameye bir başka zevk veriyor. Otomobillerin, arabaların kulakları tırmalıyan gürültüleri derin 2- kisler yapıyor, yakım mesafelerle birbi - rini takip eden bu nakil vasıtalarından şen çığlıklar, kahkahalar yükseliyor. Bunların bir kısmı daha erken, hattâ ge- ceden çıkmış, füsun taşan bir derenin çi- menlerle kaplı sinesine yaslanmış sabah kahvaltısı yapıyorlar, en kuytu köşelerde bile bir hayat var. Yedi buçukta, gölün kenarında alana geldik. Daha evvel gelen yüzlerce halk bizi alkışlryor. Her çevrede çadırlar, ara- balar, seyyar satıcılar var. Burası bir pa- nayırı andırıyor. Havanın serin olması- na rağmen gölde banyo, kayıklarla tur yapanlar var. Gölün sathı dümdüz. Genç İki suale İki cevap Ankarada oturan bay «Z.C» mektubuna: anlattığı şey hakikaten garip. Bir kaç sa- tırla diyor ki: — *« 25 yaşındayim, hayatımı şimdiden kazanmış sayılırım ye teyzemin 15 yaşın- daki kızını seviyorum » Mektubun alt kısmını nakle lüzüm yok. Genç okuyucum istikbalini temin edenler arasında yaşının küçüklüğü ile rekor ka- Ranmış olacak, kendisini tebrik edelim. Teyzesinin kızına gelince: Yaşı küçüktür, henüz evlenemez, bu itibarla elinden kaç- ması ihtlmali de yoktur. Biraz sabretme- ai Yüzam. * İstanbulda oturan okuyucum B. Z.nin derdi çu: — Yakın akrabalarımdan birinin kım tle sevişiyorduk. Babasına —baş vurdum, " GÖNÜL İŞLERİ! teklifimi kabul etti, fakat: Benim pren- memleketimiz olan Trabsona gitti, şimdi orada birisi ile nişanlanmak üzere oldu- Bunu işitiyorum. Kızın beni sevdiğine ka- nlim. Babasının tesiri altında kalmış ola- cak, ne yapayım acaba?» detle hareketsir - kaldığını — anlatmadığı için vak'a hakkında esaslı bir fikir edin- mek mümkün değildir. Bu noksan malü- mat ile mutlaka bir hüküm vermek Jcap ederse kız bekliye bekliye beklemekten sı- kılmış olacak derim, Ne mi yapmak Jâzım? Kalkar, siz de Trabzona gider, artık bekleme devrine son geldiğini söylersiniz. Ümit oderim ki, baş- ka #ir manla yok İse vaziyet düzelmiş olur. “YEYZE R KARŞISINDA Kadıköyden İstanbula mektup Kardeşim İstanbul, - Epey zamandır konuşamıyoruz, Ara- mızdaki vapurla on beş dakikada geçi- len deniz bizi birbirimize uzak düşürü- yor. Sen belki beni unuttun, fakat ben seni daha hatırlıyorum. Günlük gazete- lerde sana yapılan şeyleri gördükçe -ne yalan söyliyeyim- seni biraz da kıs- kanıyorum, Eskiden olduğu gibi artık susuz kal- mıyormuşsun. Her -semtinde terkos muslukları yapılmış hele sokaklarında temizlik mücadelesi almış, yürümüş.. Bugün değilse bile pek yakında kaldı- le gelecekmiş... Sonra dahası da var: İlkbaharlarda, — yazlarda evlerinin damları üzerinde nâra atıp seni uyut> mıyan, kış günleri kapına gelip dilenen sokak kedilerin de toplanıyormuş. Sonresı da ver: Tek gözlerin kirli bir şey gözmesin diye, Köprünün boyası bozulmuş parmaklıkları bile fıstıkiye boyanıyormuş. Bunları gördükçe üvey evlâd mua. melesi gördüğümü bir kat daha anla- mıya başladım. Halimi bir bilsen: Ay- lardanberi susuzum. Yüzümü, gözümü yıkamak şöyle dursun içecek su bile bulamıyorum. — Musluklar açıldıkça ymusluklardan su yerine bir iniltiden başka bir şey gelmiyor. Bu yeni temiz- lik mücadelesinden de nedense hariç tutulmuş bir vaziyetteyim; sokakları- mı dolduran kedilerle alâkadar olan yok! Sen söyle kardeşim, bu revayi hak mıdır? Geçende belediye annene yaz- dığın mektubu okudum. Demek kendi- sile muhabere ediyorsun, ne olur. be- nim tarafımdan da yaz da gerçi, ne ka- dar üvey evlâdsam da biraz da benimle alâkadar olsun., nihayet benim de ca. nım var, Üvey kardeşin Kadıköy ve civarı İMSET GamecreecadesereeenAADeLAcEmAEmEm e LA eARAEEEERnee eee AAA ve güzel bir kızın sessiz bir uykuya da- lışını andırıyor. Hayat ve sıhhat taşan bu güzellik ve yarına lâyık olduğu ehemmi-| yeti vermek için senelerdenberi bir şose açılması yalnız bir düşünce mahiyetinde kalmıştı. Vali Salim Gündoğan bir taraf- tan bu eşsiz güzellikler yuvasını halkın seve seve görebilmelerini düşünürken, diğer taraftan da gençliğin buralardan hayat, sıhhat almalarını önemli bulmuş, daha evvel burada Bolu sporcuları için bir kamp binası yaptırmış, bu kıymetli varlığı Mudurnu belediyesi de benimsi- yerek kendi kaza gençlerine ayrı bir bi- na kurdurmuş. Bandolarla, davullarla kazadan gelen, göğüslerinde rozetler takılı yüzlerce da- vetli, binlerce halk gölün kenarında top- lanmıştı. Yekdiğerlerini tanımak fırsa - tını bugün elde eden gençler kendi bay- rakları altında birbirlerini alkışlıyorlar, kucaklaşıyorlar. Aralarında bir sevgi, bir kaynaşma var. Saat on ikide davetliler yemeğe otur - muş ve yemekten sonra da tören başla - mıştı. Valinin gençliğe ve halka karşı çok canlı hikâyeleri sürekli — alkışlarla karşılanmış ve gençliğin saygı ve sevgi taşan gür sesi Aband ufuklarını çınlat - mıştı. Davetliler arasında Konya saylavı Bediz, Bolu saylavı İsmail Hakkı, Emin Cemal, Mithat, Şükrü, Manisa saylavı Tahir Hitit, Ankara sıhhat müdürü Şua- yip Nuri gibi zevat ta bulunuyorlardı. Atatürkün Türk istiklâlinin, Türk cum. huriyetinin korunması hakkındaki genç- liğe ait vecizeleri bir levha halinde mer- mer Üzerine oyularak madeni bir sütun üstünde alanın ortasına dikilmiş ve Düz- ee belediyesinin bu hareketi alkışlanmış- tır. Gençler arasındaki müsabakalar ak- şama kadar devam etmiş ve halkın ehem. miyetli bir kısmı ve bütün gençler ge- ceyi Abandda geçirmişlerdir. Bolu mer- kez kazasile Mudurnu, köyünün ve Düz- cenin merkezi bir noktasına düşen A - band da bundan sonra sık sık tenezzüh- ler tertip olunacaktır. Öğle yemeğinden sonra gölün kena- rına saye solan asırlık bir çamın sakin gölgesine oturmuş, çok eski bir maziye dönmüştüm. Salâh Cimcozun İkdam sü- tunlarında uzun ve devamlı mektuplarile İsviçrenin göllerini, dağlarını yüksek ka- biliyetlerile tasvir ve teşrih ettiklerini ve Yunanlı güreşçi ve atletler yarın geliyorlar Galatasarayın yıldönümü hazırlıkları ikmal edildi, güreşler iki gün sürecek îf | Galatasarayın 33 üncü yıldönümü mü- nasebetile İstanbula davet edilen Yuna- niştanın güreş şampiyon takımı cuma günü şehrimize gelecektir. Yunam fede- rasyonundan Vekusisin riyaseti altında İstanbula gelecek olan takımda 56 kiloda Biris, 61 kiloda Sallis, 66 kiloda Mikropu- los, 72 kiloda Marku, 79 kiloda Kampol- lis, ağır sıklette de Çardiz bulunmakta- dır. Yunanistan şampiyonluğunu muhtelif tarihlerde kazanmış olan bu takım Ber- lin olimpiyadında da Yunanistanı temsil etmiştir. Beşinci Balkan güreşlerine tesadüf e den bu tarihlerde haylı idmanlı vaziyet- te olan Yunan takımının burada yapa- cağı müsabakalara büyük bir ehemmiyet verilmektedir. Galatasarayın tesbit ettiği programa göre müsabakalar iki gün devam ede- cektir. Birinci gün: 56 kiloda Kenan (Galatasaray) Biris 61 Basri (Kasımpaşa) Sallis 66 » Faik (Galatasaray) Mikropulos T2 > Kandemir (Galatasaray) Mar- ku 79 » Rezak (Kasımpaşa) Kampoflis Ağır sıklette Çoban Mehmed (Galata- saray) Çardis arasında müsabakalar ya- pılacaktır. İkinci gün takımdâ tadilât ya- pılacaktır. Yunan atletleri Sekizinci Balkan oyunları hazırlıkları seçmeleri vesilesile İstanbula davet edi- len Yunanistanın en maruf atletleri cu- ma günü şehrimizde bulunacaklardır. Yunanistan atletizm federasyonundan Yovasın idaresinde şehrimize gelecek at. letler listesinde tadilât yapılmış, meşhur koşuculardan Lambru, Yorgakopulos ve Skyadisin —yanına mukavemetçi Kusu- dis ile atlayıcılardan Sevestikoğlu gibi tanınmış atletler kafileye ithal edilmiş- lerdir. Son yaptıkları müsabakalarda formla- rı yüksek bir vaziyette olan Yunan atlet- lerile yapılacak müsabakalarda sür'atçi- lerimizin Lambru ile uzun sür'at ve yarım mukavemette Recep, Galip ve Rıza Mak- sudun Balkan şampiyonu Yorgakopulos ile yapacakları yarışlar teker teker e- hemmiyeti haiz müsabakalardır. Son idmanlarında mükemmel bir vazi- yette olan Recebin 800 metrelik müsa- bakada bize parlak bir derece göstermesi | cir Derviş oğlu Saadetle kardeşi büyük bir ihtimal dahilindedir. Yüksek atlama müsabakasında — dört | geçen su yolunu çevirmişler, umumü atletin 1,80 den aşacakları ve rekora bile|id suyu kesmişlerdir. Bu M yanaşacakları ümit edilmektedir. Bu müsabakaların ümit edildiği parlak geçeceği zannedilmektedir. İngiltere - Fransa atletizm müsabakaları İngiltere ile Fransa arasında senelik atletizm müsabakaları. Colomb | Faptırmış, parmakları kesilmiştir. , stadında büyük bür kalabalık önünde ya- | Pai pılmiştir. Müsabakalarda İngiliz atletleri büyük Gelen göçmenler erlı#rl” bir muvaffakiyet göstermişler ve 54 pu-| — Romanya ve Bulxıri;ındın gbc“" 'vana karşı 66 puvanla birinci olmuşlar-İmakline devam edilmektedir. Göğ dir. 100 — Holmes İngiliz 200 — Holmes İngiliz 400 — Roberts İngiliz 800 — Handley İngiliz gene bir kaç sene evvel Boluya geldiği zaman hayran bakışlarla parti binası ö- nünden eırıh gözden geçirirken içinden | yıklar vardır. Burası mükemmel bif taşan derin bir hisle «yurdumun tabil gü. | sahası olur. Kara ve göl avı için d€ zelliklerini tanımadan yabancı memle -| müsaittir. Yüzerken su yutarsanız DİZ ketlerin sun"? güzelliklerini teşrih etmek- le de hatada bulunduğumu şimdi anla - dim. Güzellik itibarile Bolu İsviçrenin fevkinde imiş» dediğini hatırladım. Bolu, güzellikten anlıyan gönülleri, aş- ka ve füsuna susamiş ruhları, bakir göl- geliklerin saf birer kumru gibi sevişmek istiyen sevgilileri, suh, ilık, büyülü ve taşkın sinesine çağırıyor. Bolunun pınar- larında hayat eksiri, çimenlerinde zevk ve heyocan, gölgeliklerinde kalbleri ışıl- | bilenler için Aband müstesna bİf J' datan mur vardır. Aband yalnız aşk ve füsun diyarı de- 106 İlerek Urlaya yerleştirilmiştir. ’ 316 İgöçmen de Marmara Ereğlisine 415 |edilmiştir. Nâzım vapuru tekrar gf 1525 İcir almak üzere a a S Yunan güreşçilerinin reisi: Vekusif 1500 — Wooderson İngiliz 351 5000 — Ward İngiliz MA83 110 — Thornton manla İngiliz — 16 200X400 800X200 İngiltere — 3213 Uzun atlama: Breach İngiliz 700 — | Yüksek atlama: Mantran Fransız Li Disk atma: Noâl Fransız 47.30 Gülle atma: Drecg Fransız 14.50 İzmir fuarı munasebetile yapılacak maçlar WJ Ağustos veya eylül ayı içinde fuarı münasebetile İstanbul ve İ mühtelit takımları arasında birer —1f .yapılması için bazı teşebbüsler ylPi' maktadır. Bu müsabakalara Ankara telitinin de iştirak etmesi muhtemeldi Üçüncü müfettişlik muhteliti namı alöfi Dilencilerle mücadele başlad! Şehirde ana caddelerde, ana cadı re müvazi sokaklarda, umumi yeri de, nakil vasıtalarının içinde ve met Jinde dilencilik kat'iyetle yasak miştir. Zabıta buralarda dilenenleri kalıyacak, kendilerini bu hareket! den menedecek ve isimlerini kaydı zecektir. Aynı dilenci ikinci defa nirse İstanbuldan uzaklaştırılacaktif: Bir bostancı balka ait su yolun” çevirmiş Topkapıda Elekçibostanında zaffer, bostan sulamak için polise haber verilmiş, her ikisi hakkf da da zabıt tutulmuştur. Bir amelenin parmakları kıd" Cibalide, Fener caddesinde EM’: kereste fabrikasında çalışan a v İsmail dün sabah sol elini 1 Cerrahuaşa hastanesine gönü miştir. muhacirlerden 1800 ü İzmire VA ö ya gitmiştir. ğildir. Venüs güzelliği, hergül l“*":' buradan almıştır. Gölde muntazam /J * dum hayatın midenize indiğine ' Kayalar arasından, çamların v fışkıran kaynakları boldur. Al y peleri kış için Uludağın fevkh:l spor yeridir. Yamaçları dik değil, ,J zamdır. Göl donduğu zaman yül lâlardan kayarak saatlerce mesaf€ F” miye elverişli geniş bir saha vır“'# zaklarla, kayaklarla meyilli poe“,/ doğru yirmi kilometre kayılabilir- ve eşsiz bir spor yeridir. y d