Hergün İstanbullu bu vapur ve Bu ücretlerle Pazarları | Vasıl gezebilir ? Yazan: Muhittin Birgen (Baştarafı 1 inci sayfada) iskelesine giterken uzakta vapurların ha- reket saatlerini gösteren tablaya baktım, saatlerin biri on biri, diğerleri on ikiy gösteriyor. On bir gitmiş olacaktı; öteki- ler de on ikide kalkacaklar demekti, Sa- at on bir buçuk olduğuna göre dönüp pos- tahaneye bir mektup vermeğe vakit var demekti. Döndüm, bu işi yaptım ve tek- rar iskeleye geldim. İskeleye geldiğim zaman bir de ne göreyim? Saatler olduğu gibi duruyor, fakat, biraz evvel yolcu al- makta olan vapurlar da kalkmış gidi- yorlar! İ Biraz sonra iş anlaşıldı. Memurlar sa- atler tablosunu değiştirmeği her nasılsa ihmal etmişler. Fakat, beni tarifeye bak- mamakla muahaze için küçük bir ihmal- e dahi bulunmadılar. Onlara halkı alâ- kadar eden vazifelerinde daha dikkatli olmalarını galiba yüksek sesle söylemiş olacağım ki hemen bir polis memuru ya- nıma geldi ve bir şikâyetim varsa bunu tahriren yapabileceğimi bana hatırlatarak halkı rahatsız etmemek için daha yavaş söylememi, müfred muhatab sigasile hi- tab ederek bana öğretti. Gördüm ki, ara yerde memur tesanüdü vardır; o sırada, etrafımızda birçok satıcılar hep birden bağırarak ve halkın sağından solundan dolaşarak ierayi ticaretle — meşguldüler. Bunun için ben de polis memuruna, hal- kın kulağını daha iyi rahat ettirmek için biraz da bu gürültü ile meşgul olmasını rica ettim ve bununla bu hâdise kapandı. * Saat bir buçuğa kadar köprüde serseri gibi dolaştıktan ve bu vesile ile bir hayli sküçük şey» tetkik ettikten sonra Adanın yolunu tuttuk. Fakat, meğer ben «küçük şeylerin» tetkikl ile meşgulken — vapura girmekte biraz geç kalmışım, vapur da dolmuş. Bu defa da ayakta kal- dım, Bereket versin ki ayakta ka- Jan yalnız ben değildim. Yüzden çok fazla yolcu benim vaziyetimde bulunduğu için <elle gelen düğün, bay- ram!» sözünü hatırlıyarak müteselli ol- dum. O gırada bir de dosta rastgeldim. Beraberce etrafı tetkikten sonra nihayet vapurun arkasında, dümenin önünde çö- melecek bir yer bulup oraya elimizdeki gazeteleri koyduk ve yarım oturma vazi- yetinde oturduk. Dümenin arkasında bir Resimli Makale: f“f;*l'ü '_Jfıılıüigcîlı Bazılarını ikbal mevkiine çıkaran iyi bazılarına da ayni nimeti veren şey. zamanında susması- nı bilmektir. “SON POSTA 4€ Ayni noktaya çıka;ı iki yol 38 söz — söylemek, Söz söyliyenin kiymeti hakkında derhal bir hüküm ve- rebilirsiniz, fakak susan adam kapalı bir kutu, mahiyeti meçhul yeni bir silâht İki yüzlü bir. genç kız Bu güzel kız henüz on yedi yaşında- | dır. Bakışı, gülüşü zaman zaman şa - yanı hayret değişiklikler gösterir, yani genç kız iki hüviyet taşır. Bazan ala - küme genç vardı. Bunlar hem birer por- tatif iskemleye yerleşmişler, hem de gü- rültünün envamnı yapıyorlardı. Polis me- murunun kulağını çınlatmak için dos- tumla, âmmenin istirahati meselesini ko- nuşarak Adaya vardık. Bu esnada bilet kontrolundan anladık ki, bizim arkamız- dakilerin biletleri ikinci mevki imiş. Bi- zim birinci biletlerden sonra bunların ikincilerini delen memura, gençler gru- pu şikâyette bulundu. O da bize acıdığı için onlara dedi ki: — Herkeş birinci biletle ayakta gidi- yor, siz burada ikinci ile rahat yerleşmiş- siniz, daha ne istiyorsunuz! * Akşam dönecektim. Bir dost beni bı- rakmadı, kaldım. Sabahleyin dönerken acaba avdet biletim muteber midir? diye sordum. Memur bana dedi ki: «Eğer yir- mi kuruşluk biletse geçer, otuz beş ku- ruşluk biletse geçmez!» Önce anlamadım. © da anlattı: «Ucuz bir vapur seferi var- dir; o vapurla gelip yirmi kuruşluk bir bilet alsaydınız geçerdi; elinizdeki geç- Tmezl» « Ben de bileti aldım, vapura girdim; ak- si gibi gene geri kalmışım. Vapurun ke- narında halat yığınının bir kenarına ili- şerek köprüye geldim. Fakat, aksi gibi, bildiğine saf bir çocuğa benzer, bazan da isterik bir genç kadın gibi görünür. İşte bu iki ifadeli genç kız geçen - lerde Fransada Truvil şehrinde yapı - lan bir güzellik müsabakasında «1937 Paris güzeli» olarak seçilmiştir. Bir boşanma davasında hayvanları misal gösteren hâkim Geçenlerde Londrada sulh mahke - melerinin birinde garip bir boşanma davası rüyet edilmiştir. Wellas Holland isminde bir İngi - liz, karısı Elsa'dan ayrılmak istemiş ve 'nbep olarak da karısının şirretliğini i- leri sürmüştür. İngiliz kanunları geçimsizliği bo - şanma sebebi saymadığı halde Wellas her gün kavga ettiklerinden — şikâyet etmiş. Hâkim uzun boylu düşünmüş ve ni- hayet şu sözleri söyliyerek kararını vermişlir: «— Hergünkü kavgalar boşanmağa se bep olamaz, Çünkü geçenlerde bir ga- zetede okudum: Londra hayvanat bah- çesinde Niker isimli erkek bir pars ile Elsa isimli bir dişi pars sizin gihi sa - | HEKGON BİR FIKAA | Fazla öne geçiyorsun Köy ağasının oğulları, imamı cami- den çıkarken yakalamışlar: — İmam, demişler, senin - yaptığın doğru değildir. Babamız bu köyün a- ğasıdır. Namazda onun herkesin ö- nünde durması lâzımdır. Halbuki sen daha öne geçiyorsun.. İmam, köy ağasını bulmuş, oğulla- rnin söylediklerini tekrarlamış: — Bu işe siz ne dersiniz? — Onlar cahildir bülmezler imam efendi. Kusura bakma! Amma sen de| pek fazla öne geçiyorsun, benimle a ni hizada dursan fena olmaz. b Madrid sokakları ne hale girdi? Madrid etrafındaki harp son ha! lar zarfında üçüncü safhasına girmiş bulunmaktadır. Bu 'kısmın — sonunda Madridin mukadderatı taayyün etmiş olacaktır. Ya bu koca şehir İspanyol â- silerinin eline geçecek, yani İspanyanın hükümet merkezi Cumhuriyetçilerden Frankistlere intikal edecek, yahut ta hükümetçilerin ellerinde kalacaktır. Yuklarıdaki resimde Madrid sokâk - larının birinde içi toprakla ve kumla doldurulmuş bir sürü çuval gö sunuz ki, bu, muhtemel bir hücum nasında düşmandan korunmak için ya- pilmiş koskoca bir barikattır. meklerini yerlermiş, Bu kavgacı çifti şimdiye kadar birbirinden ayırmak kimsenin aklına gelmemiştir. Hayvan- köprüye yaklaştığımız sırada vapur bi- bahtan akşama kadar kavga ederler,|ların yaplığı şeyi siz niçin yapamıya- zim tarafa kuvvetle meyledince ılumız-ı dan bir su fışkırdı. Benimle birlikte otu- ranlarla hbep birden mükemmel bir 15-| landık! € | * İşte, benim bu sene, ilk defa pazar gez- mesi yapmak üzere Adaya gidişimin a- cıklı hikâyesi! Hangi derdime yanayım? 'Tarife üzerinde tetkikat yapmak vazifem iken abdal gibi o saatlere bakışıma mı, âmmenin istirahatini selbedip polis me- murundan tekdir işitişime mi? Ne gider- ken, ne de gelirken yer bulamayıp abdal- ea ayakta kalışıma mı ve nihayet bir se- (Devamı 6 mcı sayfada) fakat akşam üstü barışarak birlikte ye- İSTER İNAN İSTER İNA İstanbulun sayfiyelerinden birinde bir müsamere ve- | ginde kendi tanıdığımız bir ecnebi aile vardı. Bir aralık rilecekti, dağıtılan proğramlarında saat 9,5 da başlıya- cağı yazılı idi, fakat geçiktikçe geçikti, ve nihayet saat 10,5 ğu buldu. Müsamereyi seyre gelenler “arasında bu geçikmeden sinirlenen hemen hiç yoktu. Herkes sabır- la, sükunla bekliyordu. Oturduğumuz İSTER sınız. Haydi, gidiniz!» 'onlardan biri: masanın bitişi - fokuyucu sen: İNAN İSTER İ Dünyanın en zengin yavrusu Bu çocuk dünyanın en zengin çocu- ğudur. Henüz 15 aylık olmasına rağ - men milyonlar değerinde büyük bir ser vetin tek varisidir. İngilterenin ©n zen- gin eşi ilan kont ve kontes Rebent - lof'un oğludur. Milyonları geçen ser - vetinden bihaber olarak arabasında 0- turmakta ve kendisine gösterilen bir oyuncağa bakmaktadır. Bir kart postalın üstüne 32714 kelime yazılabilir mi? Franç Vilah isminde bir Avusturya köylüsü hayret edilecek bir rekor kır - mıştır. Bir kart postal üstüne İncilin bü tün münderecatını, yani 32,714 xeli - meyi yazmağa muvaffak olmuştur. Bü- tün yazıları da kart postalın adres ya- zılacak ve pul yapıştırılacak yerlerine tecavüz etmeden — yazmıştır. Üstünde 32,714 kelimelik yazı bulunan bu kart postali yüksek bir fiatla satın âlmak ü- zete Amerikada bir çok muüşteri çık - mıştır. İlk fotoğraf camı tam 100 yıl önce yapılmıştı Bu yıl fotoğraf mucidinin 150 inci ve yaptığı müsbet teerübelerin de 100 üncü yıldönümü tes'it edilecektir. Bu zat Da- guerre isminde bir Fransızdı, resme çok meraklıydı. Daguerre ziyadan müteessir olabilecek ilâçları bir cam parçasının üzerine döke- rek klişe yapmak fikrini Niepce isminde bir zattan almış, bu fikir üzerinde çalı- şarak tam 1837 tarihinde ilk fotoğraf camlarını yapmıştır. ——— — NMA! — Ne sakin halk, diye söylendi. Müphem bir cevap ile geçiştirdik, ama doğrusunu s0- rarsanız bir hakkın verilmemesi karşısında sakin kal - manın pek iyi bir haşlet olacağına inanmadık, fakat ey İNANMA! SA . KKD Temmuz 27 — Sözün Kısası Yıldönümümüz —- R.Sda ün, gazetemizin yıldönümü idi Son Postaya mensup bü“hW buradaki arkadaşlar, öğle vakti, - çülir kü bu meslek erbabı herkesin dinlendi” Bi saatlerde çalışır - bir köşede toplaf” dik, güle oynıya yedik, içtik, ve müşte* rek sefamızla gene müşterek cefamızi mevzuu bahsederek, bunların etrafındâ tatlı tatlı konuştuk. Bu esnada, hatıratımı bundan otüf. küsur yıl evvelisine irca eyliyerek, g* zetecilikte ilk adımları denediğim güf” leri andım, Nazarlarımın önünden kimlerin &” maları gelip geçmedi?! Ahmet Cevdet Ahmet Rasim, Abdullah Zühtü, Mab*| mut Sadık, Saffeti Ziya.. ve bu meslek kodamanlarının yanında, *kendilerilt szun boylu veyahut ki fasılalarla ar * kadaşlık ettiğim mevkien daha müte* vazı, fakat insanlık itibarile ayni kıy * metteki muhbir, musahhih, mürettip, * dare memuru gibi meşleğin can damal” larını teşkil eden fedakâr ve vefakâf şahsiyetler birer birer karşıma dikildie Onları hüzünle yadederken, beri tâ* Tafta, hergün, siz sevgili okuyucuları * Mizin enzarı takdirinize sündüuğumuf Bazeteyi hep ayni feragat, ayni aşk VE ayni heyecanla yıllardanberi tertip ey* ladikleri halde, bir çoğu meçhulünü$ kalan büyük, küçük fikir amelelerinili bu mutlu gündeki neş'elerile sevindink Bunlar da, uzun, devamlı ve yorucü san'atlerinin biricik mükâfalını, «ga” zetelerisnin bir yıla daha ayak basmıf olmasında bulmuşlardı. k Efkârı umumiyenin bu mütevazı hiz” metkârlarının asil nasiyelerinde, vazi* fesini sürçmeden ifa etmiş olanların vicdan huzuru ve nefis itimadı ve hoş” nutluğu okunuyordu. Çünkü mesleklerden hiç birine ben” zemiyen gazeteciliğin hususiyeti burae 'adır: Biz vazifemizi, sadece bir vazif€ olduğu için değil, ondan haz duyduğu” muz, onu aşk ile sevdiğimiz için ifâ ederiz. Okuyucularımıza vaktile yetiştirilei bir haber, memleket için fayda doğu* rarı bir fikir, bir ikaz, bir tenkid.. zev& ) ile okunan bir roman, bir hikâye kendi gönlümüzü de ayni derecede memnufl eden, müşterek bir muvaffakiyettir. | Ve işte böyle, mütezayit bir muval” ı fakiyetle, bir y bir yıla devrettiği riz. Bir bayram ki, bunun saf ve sami” İl incini bütün siz, sevgili okuyu” İ aza borçluyuz, | Onun için, inanm: Dün, andık.. ve bize bir kaç saatlik nişat ve” || ren o mes'ut hâdiseyi, candan — kopaf || sevgilerimizi gıyaben sunmak suretilt sizlere de teşmil ettik, Sevdiğiniz San Postanın yıldönümü sizlere de kutlu olsun! Hava tamamen açık Yeşilköy rasat merkezinin verdiği mü” lümata göre dün hava tamamen acık el8* rak geçmiş, rüzgâr saatte 20 kilamet- re sür'atle esmiş- tir. Barometre 756 yı göstermiş, en fazla sıcaklık 33, az sıcaklık 20 ola- İf rak kaydedilmiş- |B tir. Bugün havanın Egede, orta Am;:_' J nun garp kısımlarında açık, dıi“bi” ıî lerinde az bulutlu, rüzgârların cenu! nadolunun cenup istikametinde, w şarktan, ve diğer mıntakalarda şimaldt” — orta kuvvette esmesi muhtemeldir. Güneş 451 — Öğle. : 124f Ü İkindi 1617 — Akşam * 1981 D Yeta —: 321.28 — İmsek : 245 Rumf sene 1353 — Arabi sene Hızır. 88