14 Sayfa İttihat ve Terakkide on sene 17 inci Azerbaycanda Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Gündüzleri yaptığım şeylerin gayet açık olduğunu gören SÖON POSTA kısım son İttihatçı No. l1 Dü7 TARİHİ TEFRİKASI memurlar, bir aralık, bundan yorularak, benim gizli işlerimi geceleri gördüğüme zahip oldular, evim geceleriİRüstem gardiyanı bir bohça gibi kaldırdı, açık höcrelerden de muhafaza altına alındı © saçmaladıkça ben memnun oluyor-| dum: Bu kadar deli olan bir adamın deliliğini sade ben görecek değildim ya, elbet onu bu işlerde kullananlar da bu- nun farkında idiler. Bunun için, Tiflis- te iken o kadar endişe etmemiştim, Fakat, şimdi de Baküde başıma bi- zimkiler musallat olmuşlardı. Meselâ, verdikleri bir curnalda takriben şöyle diyorlardı: «Dün, Türkiyeden gelmiş olan dos- tum filân zat,ile birlikte pasaport işle- ri için sefarethaneye gitmiştik. Sefirin yanına girdik; Muhittin bey de onun yanında idi. Sefir, bize Türk vatandaşı barile vazifelerimizden bah-| uhittin beyi göstererök onun | » pek kıiymetli hizmetler ifa yliyerek bizim de ettiğini anlattı ve 'a Ankaranın çok para rethaneye gitmiş olduğundan bahse'li; ği zat, Trabzonlu bir tüccar idi; sefa- rethanece san'atı malüm olan curnal- cının da o günlerde sefarethaneye gi imiş oldi Ünivel tünde bulunan selarethaneye bir kere Uğramayı âdet edinmiş olduğum. için, orada beni görmüş bulunması da müm- kündü. Demek oluyor ki, herif, beni görür görmez, hemen o günkü avını yakalamış oluyor, manasızlığının ve saçmalığının Jfarkına varamadığı bir curnal tertip ederek, marifet gösterme- r veriyordu!, bütün bunlara aldırmıyordum. Bu işlerde mes'ul mevkide bulunanları, hüküm ve karar sahibi olanları böyle deliler veya ne derece saçma söyledi lerinin farkında bile olmıyan edeb: lerle mukayseye mahal yoktu. Vazife ve mes'uliyet sahibi olanların bana kar- şı kötü kararlara kadar gitmeleri için elbet bu tarzda saçma'lardan daha ciddi sebeb'ere ve delillere istinad etmeği düşünecekleri , tabli —idi. . Tiflisteki Verbof tecrübesi de bana istirahat ve- ren sebeplerden biri idi. Bu adam, be- nvimle uğraşmış olduğu gibi kim bilir, daha ne kadar başkalarile de uğraşmış, nihayet, sonradan öğrendiğime göre, gözden düşmüş, büsbütün işden çıka- rılmamakla beraber, bir tarafa atılmış- tı. Burada da eibet hakikat aniaşılacah- ti Bununla beraber, takip ve tahkikat gittikçe o0 kadar sıklaştı ve ©o kadar ileri gitti ki ben de rahatsız olmaya başladım. Bu gibi ahvalde, rlayet edil- mesi lâzım gelen mahremiyetten orta- da eser bile kalmamıştı. Bir inkılâbın siyasi muhafaza teşkilâtının gayet dik- katli, vehimli, kıskanç olmasını anlar. dım. Fakat, bu derece manasız çalışa- bileceğini düşünmezdim. Sivil memur- lar, benimle temas eden ve yüzde dok- sanı talebe ve muallim olan herkese yaklaşarak sualler soruyorlar, tahkikat yapıyorlar ve hepsine de «sakın ken- disine söyleme! » diyorlardı. Bunların yüzde onu bu tavsiyeyi tutmasa, benim her şeyi öğrenmeme kâfi geleceğini dü- şünen dahi yoktu. İş bu kadar ileri git- mişti. Gündüzleri yaptığım şeylerin gayet açık olduğunu gören —memurlar, bir aralık, bundan yorularak, benim gizli işlerimi geceleri gördüğüme zahip 01- dular, O zaman, evim geceleri muhafa- za altına alındı. İnsan her şeye alışıyor; buna da aldırmadım. sesasasa c e s AAA AA ARAMA AAA ea ma ça Sa GA BA SA AAA SA SAARAMAA saklayınız. 30 tanesini bir seri halinde derenlere — bir sında kur'a çekilecektir. kilo geker verilecektir. Tz — Bir kere de böyle tetkik etsinler, zarar ylok! D z '| Yumruklarını kaldırdı; cücenin kafa- Dedim ve bu vazifeyi görenlere bir| ©T? €zmek ister gibi sallıyarak: azizlik olsun diye, ilkbaharın ilerlemiş| — Burada mahbus ölan İranlılar ne- bulunmasından dolayı her akşam biraz |"ede? Nereye gittiler? Başka hücrelere gezinmek üzere, ailemle beraber, so- |i kaldırıldılar? . kağa çıkmaya ve deniz kenarına ine - Diye sordu. Cüce, korkudan titriyen.. rek biraz dolaşmıya başladım. güç anlaşılan bir sesle cevab verdi: — Bütün dolaşmalarda dalma hiç kim-| — Biraz evvel buradan alınıp götü- se ile temas etmemeğe de dikkat eder-|Tüldüler. Yeni kale kumandanı emir dim. Bu, gece takipleri ve muhafaza iş-| YeTdi. Askerler, gelip, onları M" leri okadar açıktan yapılmaya başladı| Rüstem.. çılgın çılgın hareket ediyor- ki, nihayet havadis, kapıcıların ve hiz-| dt- Vaziyetin tehlikesini di metçilerin ağzına da düştü ve bu yol - oradan oraya gidiyor.. bütün hücrele- dan evin içine kadar girdi. Aylardaribe- n“n. kfıpıl_arım açıyor ve Givi, hızmetu- ri ben evde bunlardan hiç bahsetme - lerini çağırıyordu. Dehlizde, ses aksedi- miştim. yor.. fakat bir yerden cevab alamıyor- Takibin bu dereceyi bulduğu bir sı-| 9- Hücrelerin hepsi boştu. Hiç birin- rada, İstanbuldan da İsmail Hikmet ve| (©. aradıklarından >başka da mahbus Halil Fikret geldiler. Bizim jurnalcılar, | Yoktu- k derhal onlara da bir kulp taktılar. Be- Rüstem.. biraz durdu. Sinir ve ıztı- nim, bunları casusluk teşkilât:mı ge -|'*P nöbetleri içinde ılîlını_ toplamıya nişletmek için getirtmiş olduğumu, e-|SAlıştı. Ne yapacaktı? Hiç bir şey... A- fendilerine haber verdiler. Bu defa da| Y&dığı adamların hiç biri meydarida onlar tetkik ve takip altına girdiler. | OKtu. O halde, burada, böyle eli bağ- Ben, onları ürkütmemek için kendile-| * dürmakta mana yoktu. Başka bir su- rine bu işten o kadar ehemmiyetli şe-| ”©ti harekete geçmesi lâzımdı. Yerde kilde bahsetmedim. Yalnız, acemisi oldukları muhitte yanlış şeyler yapma- maları için, umumi surette dikkatlerini celbettim. Artık yorgunluk çökmüştü. Fakat, bir taraftan ağır olan vazife- lerim, bir taraftan da bu, üç dört ay-|"amıyacak halde idi. Duvara dayanmış, danberi devam eden sinir mücadelesi, |K sık nefes alıyordu: beni yormuştu. Sinirlerim son haddine kadar gerilmiş, uykusuzluk son dere- ceye vâsıl olmuştu. İşleri, yeni gelen taze insanlara devredip buradan çık- mak istiyordum. Bir senede hayli şey- ler öğrenmiş, münevverler muhitinde upuzun yatan iki nöbetciyi, birer bi- rer kaldırdı. Birer hücreye atüi, Hücre- lerin kapılarını kapadı. Sonra, cüce gardiyana yaklaştı. Mahbusların ne va- kit ve nereye gölürüldüklerini sordu. Gardiyan.. korkusundan ayakta du- — Sen gelmeden biraz evvel götürül- düler. Hattâ, nöbetcileri bile daha kal- dırılmadı. Nereye götürüldüklerini bil- miyorum. Deyince, Rüstem, onu, bir bohça gi- bi kaldırdı. Açık hücrelerden - birinin LĞ AD L Üİ Ş İN ŞN ğilmdlE kuvvetli bir dil hareketi yapmış, Aze- içine fırlattı ve hücrenin kapısını ka- ri maarifine açık bir türî.ıçe ile yazıl- padı; Sonra, iki nöb&.(f.mm SAA mış bir psikoloji kitabı ile dört sene kılıçlarını aldı. Geldiği yollardan geçe- Ev kadınının şeker kuponu: Bv kadını, taze yemiş mevsimi geçmeden kilerini reçel ve şurupla doldur. Bu kuponları 30 gün neşredeceğiz. Onları hergün — kesiniz, numara vereceğiz. Sonra ulusal — ekonomi ve — artlrma kuru- mımun İstanbul şubesi tarafından tayin olunacak bir günde bu numaralar ara- İlk 25 numaraya yirmişer Kilo, müteakıp 285 numara- ya onar kilo, bundan sonrak! $0 vumaraya beşer kilo, 250 numaraya da ikişer üzerine mürettep bir gramer hediye etmiştim. Maarif ve Medeniyet mec- muası muntazaman çıkmış ve okun- muştu. Bir aralık bu notların kâfi ol- duğuna hükmettim ve dersleri bitir- dikten sonra memlekete dönmeğe ka- rar verdim. Azerbaycandaki o sıcak dostluk muhiti, Azeri gençliğinin o an- latılamaz ilim aşkı, benim üzerimde o kadar tatlı tesirler yapmıştı ki bun- Jardan ayrılmak kararın; vermek, be- nim için çok bir şey idi. Fakat, her şe- yi tatlısımda bırakmak zaruri olduğu- nu düşünerek dönmeği zihnime koy- muştum. İnsanların, takattan aşırı iş görmelerine imkân yoktur. K (Arkası vary) Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlar- (Şeref). — Alemdarda- (E- sat), Beyazıtta: (Asador), Samatyada: (Ridvan), Eminönünde: (Hüseyin Hüs- nüy, Ryüpte: (Hikmet Atlamaz), Fener- de: (BHüsamettin), Şehremininde: (Ham- d, Şehzadaebaşında: (İ. Hakkı), gümrükte: — (Kemal), — Küçükpazarda: (Hikmet Cemil) Bakırköyünde: — (Mer- kez). Boyoğlu cihetindekiler: İstiklâ! caddesinde: (Kanzuk). (Galata- da: (İsmet) Taksimde: (Nizameddin), Kurtuluşta: (Necdet), Yenişehirde: (Pa- şiktaşta: (Süleyman Recep), Sarıyerde: (Osman). » Anadolu ve Adalar cihetindekiler: Üsküdarda: (Ahmediyel, Kadıköyünde: (Sandet), (Osman Hulüsl), Büyükadada: (Halk), Heybelladada: (Halk). 30 biriktirip idaremize getirenlere ve gön- rek mabede döndü.. * Hurap.. Rüstemin geldiğini görünce, heykele doğru koştu. Arkadaşlarını ku- caklamak istiyordu; fakat Rüstemin ar- kasından başka bir kimsenin gelmedi- ğini görünce hayretinden dona kaldı. Sanra, şaşkın şaşkın sordu: — Giv nerede? Hizmetciler nerede? Onları bulamadın mı? Hücreleri yok- ladın m:? — Zavallıların hiç biri meydanda yok! Hücreleri boş duruyor. Kaldırılıp Bötürülmüşler. Kim bilir nereye?, — Öteki hücrelere de baktın mı? Bel- ki, başka hücrelere kaldırılmışlardır! Başka nereye götürecekler? — Hücrelerin hepsini.. birer birer yokladım, Cüce gardiyanı da iyice sı- kıştırdım. Hiç birini bulamadım. Kumandan, iki arkadaşın mükâleme- sini merakla dinledikten sonra, biraz düşündü. Başını sallıyarak: — Onları nereye götürmüş olabilir- ler. Her halde, kaleden çıkarmamışlar- dır. Belki de, daha emniyetle muhafa- za etmek için, zabitlerin bulundukları kısımdaki odalara kaldırılmışlardır. Hiç şüphesiz oradadırlar!. Dedi. Kumandanın sözlerini dinliyen Rüstem.. bu kısımdaki odaların nerede bulunduklarını sordu. Kumandan, ona izahat verdi; fakat sabah olmıya başla- runakyan). Bostanbaşında: (İtimat). Ba- || dağını görünce, bundan sonra, oralara gitmenin tehlikesini de anlattı. w Rüstem.. yerinde duramıyordu. Yum- ruklarını sıkarak havada sallarken, se- sinin işitileceğini düşünmeden bağırı- yordu: 4 — Muhakkak, onları bulacağım. E- Ber öldürmüşlerse. ortalığı kırıp geçi- rerek intikamlarını alacağım. Elindeki kılıçlardan birini Hurapa uzattı. Kendine kalan kılıcın namlusu- rnu muayene ettiklen sonra: — Haydi Hurap! Arkama düş! İş ba- şa düştü. Ya onları bulacağız! Yahud ortalığı kana boyıyacağız!.. Diyerek heykelin içindeki merdiven ağzına doğru yürüdü. Hurap, kılıcını e- linde sıkarak Rüstemi takib etti, Ku- mandan, onların arkasından, bir müd- birinin içine fırlattı ve höcrenin kapısını kapadı | det hayretle baktıktan sonra, kendi| Diyerek heykele doğru yürüdü. Mef” kendine: divende bir kaç basamak indikten solt” — Yaman adamlar! Korku nedir, bil-İ|ra durdu. Elini uzatarak merdiven kâ* miyorlar. Bu defa, çok tehlikeli bir işe| Pağını kapadı ve yavaş yavaş, ses Çit atıldılar. Muhakkak, büyük kuvvetler- | Karmamıya çalışarak, kumandanlık da” 1 iresinin bodrumuna indi. Oradan da 0* le karşılaşacaklar. Tubiti yardımcıları da; ” ya çıkarak dehlize açılan kapıyı #“ olsun! Sabah oluyor.. vakit geçiyor. ralıkladı; baktı. Dehlizde, hiç bir sesi Kâhin, bizi, şimdi yeraltı yolunun ağ- c biç bir gürültü yoktu. Kapıyı kapadı zında beklemektedir. Ben., burada bek- Sonra, tekrar odaya girdi. Karnı acık* liyeceğime, daireme ineyim. Rüstemle | mıstı Bir hücrenin içinde yiyecek vaf” Hurapı orada beklerim. Zaten, yeraitı|dı. Karnını doyurmıya başladı, yoluna oradan gireceğiz.. (Arkası var) ——— —— ——— ——— — | Istanbul Belediyesi İlânları I Senelik muha imen — İlk teminati kirası — Yeşilköyde Şevketiye mahallesinde Yeşilköy parkı içinde yazlık gazino yeri. 90 6,75 Aksarayda Sofular mahallesinde Sofular tekkesi s0- kağında 1 No. lı Firuzçavuş diğer adı Sofular mektebi 36 2,70 'Yukarıda somti, senelik muhammen kirasile ilk teminatları yazılı olan mahal- ler teslim tarihinden itibaren 938, 939, 940 seneleri mayısı sonuna kadar kiray& verilmek üzere ayrı ayrı açık artırmaya konulmuşlar ise de belli ihale gününde giren bulunmadığından artırma 23/7/937 cuma gününe uzatılmıştır. Şartname” leri Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler hizalarında gösterilen ilk te- minat makbuz veya mektubile beraber yukarıda yazılı günde saat 14 de Daimf Encümende bulunmalıdırlar. — (B.) — (4321) * * Hepsine 25 lira kıymet konulan Beyazıtta Camcıali mahallesinde Hatice u$” ta sokağında 14 No. lı Hatice usta mektebi ankazı satılmak üzere açık arttırmay$ konulmuş ise de belli ihale gününde isteklisi bulunmadığından arttırma 23/7/ 937 Cuma gününe uzatılmıştır. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilli! İstekliler 187 kuruşluk -ilk teminat makbuz veya mektubile beraber yukarıdâ yazılı günde saat 14 de Daimi Encümende bulunmalıdırlar. d) (434) Teknik Okulu Müdürlüğünden Cinsi Mikdarı — Tahmin bedeli Tutarı İlk teminat Adet Lira Lira Lira Etüd Sırası 80 45 3600 'Tabure 200 2,5 500 ğ 4100 307,50 Ders Sırası 150 25 3750 281,28 Okulumuz ihtiyacı olan yukarıda cins, mikdar, tahmin bedelleri, tutarı ve ilk teminatı yazılı sıra ve tabureler iki ayrı şartnamede Ybalesi yapılmak — üizüft 8/8/987 gününe rastlayan pazartesi günü Etüd Sırası ve Tabure 14 de ve gdert sırası saat 14,30 da açık eksiltmeye konulacaktır. İsteklilerin yıldızdaki — okulu * muzdan alacakları irsaliyelerle ilk teminatlarını Yüksek Mühendis Mektebi mif hasebeciliğine yatırarak alacakları makbuzlarla ve belgelerile yukarıda sö geçen gün ve saatte satınalma komisyonunun toplanacağı Yüksek Mühendi mektebi muhasebesine gelmeleri, (43 Kocaeli Vilâyetinden : Vilâyet Nafıası namına alınacağı evvel ce ilân edilmiş olan kamyona istekli çıkmadığından yedek aksamından Lir kısını sartnamesinden çıkarılmak suretil” yeniden tanzira olunan şartnamesi ve 2500 lira muhammen kıymeti üzerindef bu kamyon Ağustosun 4 üncü Çarşamba günü saat on beşte ihâale edilmek Ü açık eksiltmeye konulmuştur. İsteklilerin «188» Ilralık muvakkat teminatla gün tayin edilen saate kadar vilâyet makamına şartnamesini görmek iste: vin de Vilâyet Nâfıa Müdürlüğüne mürücaatları. — «4459>