—ş Bıktığı lim, Beçelim bunları.. Hayatınızı ı.m'â.".“ görüyorum... Fakat emin ©- Mutay Stiyerek yapmadım... Bunu u- utalım, Madam de...' Şordünüz değil mi? Söorgün ol görmek isti- disi fevkalâde e kalmamış olsaydı bu is'afından daha kolay bir Şimdi ilk uykudadır. Sizin 3T zat olduğunuzu bildiğim una başka bir sebeb ilâve- Börmüyorum. AFtünuzun S€Y yoktu, Sok kibar İÇİN artık bi Sine lüzum  KARIY ediyordu. Şakaklarımı bir ateş ğg':;rçene Soğuk kanlılığımı muha- — gx ** çalışarak: dedin,so;?mdq İSrar ediyorum, efendi, Uykuda ; 'B'hdlıi_ni; gibi cidden der_'m Sör v;": kendisini uyandırmıyacağı- Bötmek veriyorum, Fakat her halde onu bimde İsterim. Zannederim ki bu tale- edee: haklıyım ve bu hakkımı inkâr 2SİNiz. U sefer Marki (Gaspar) in gülüm- Zall oldu. Bana, sabit bir bakış- ,""')*. Bayet cidı Töda y 'elmği, dedi. Biliniz ki bu- İlk Ner talebte bulunmak hakkına ma- T Vaziyettesiniz. Hiç bir arzunuz dilmiyecektir; geli Yağa kalktı. Kapı il e'u* ayret ve en le kendisini h“&m, ["m, Diğer iki ihtiyar da ayağa arşı“' arkadan geliyorlardı. İ (Gaspar) alçak sesle konuşa- ""?vîabıt efendi, diyordu, bu da .,,_m'_n_"lan odanızda fazla gürültü et- Milııu hakkında - sizden müteaddid Simdi . Vuku bulan ricalarım sebebini anlıyacaksınız. ]tuhu"'dilı, çok alışık olduğum müge ö“':'n;i uı:ı sızdığı üç sürgülü kapinın * idik. Tıpkı benim odama benzi- “ mçîm' bir oda ve aynı zarif örtüler, tak, pel “İ Yorganlarla süslü aynı ya- ' ğim dminim doğru imiş. ı duâilakt:ı Madeleine, gözleri kapa- h uaklırı bembeyaz, yanakları so:- Ya p'*”rfm yatıyordu... r"— söylememişlerdi, uyuyordu... e z_-'l, hı'dıündo:ı fazla derin, hayat- İu “—yade ölüme yakın, acayib bir uy” ** Uyuyordu, Zabir ;'Hd'mııi tulmağı unulmayınız, de — #endi. Görüyorsunuz ki Madam " Sadı Ce Uyuyor. Ani bir uyanışın eceği aksülamele tahammül e- ağ";ceş'kâdar yorgundur. diği q'ı #lçak ses!le ve bidayette takın- ki ,'e“cl tavıria büyük bir tezad teş- ©u ” Ciddi bir ifade ile konuşuyor- d denl ed "fî! L:ımn içimde, benliğimin en derin yunda müthiş bir hiddet köpürdü, .en $ Ovalarda birdenbire zuhur e- det, #iddetli kasırgalar gibi bir bid- .m’V'—' vi "»Tııam.:mi çıkararak bu adamın Tüdüm, i Olan bu adamın- üzerine yü- » e âteş etmeğe hazır silâhımı Rİ © dayıyarak: Bi Kyok_' diye bağırdım. Üçünüz de di ee_ıahl_'m,fiımnnız Bgebertirim, Şim- Yorun Tılırm. Size, yalnız size saru- t ĞP b:kr_aş ediyorum, yalan söyler- bu ei ftirim. Evvelâ şunu söyleyin, Tehd.r;hn ne istiyorsunuz? e u'ik):'m altında tuttuğum bu ada- kat e atle yüzüne bakıyordum. Fa- endi. B: nazaı'lar_ı birdenbire kuvvet- Go Nazarlardan gözlerim kamaşır . Hiddetim, âni bir haşyete in- * Avın elimden knçm.ı'k üzere N hissettim. Son bir irade kuv- Be dokundum fakat silâhı pat- Müktedir olamadım. Adamın ee dlhcs(e âheste ve sükünetle, . Pon t'n_ıyın i, elime teyeccüh zen; Maklarımı kötürümleştiren, e- rl'ln TMuazzam bir kuvvet elimi “.nd:nunnenim._ Ve rövelver avu- ah kaydı, yere düştü... Ta, Marki (Gaspar) sanki hiç bir gibi, aynı alçak ve ciddi Mmerakınızda çok hak- inızı teskin etmek şe- Olacağım. Ancak Mmadamı k 7i T “ * Son Posta,, nın tefrikası : 16 4 """'nlllcıdın tercüme edebi roman uykusuna terkederek, geldiğimiz yere 'det etmek Jütfunda bulunur musu- nuz? İki kolum ve iki bacağım tamamile serbestti, Bununla beraber, sıkı sıkı, bir iple bağlanmış gibi idim. Artık tah- & bâkimiyetine geçtiğimi hissettiğim Marki (Gaspar) n emrettiği hareket- lerden başka hiç bir hareketâ kadir de- ğildim, « vaziyettesiniz. Hiç bir arzunuz redde- Rühen ve cismen esir bir halde, ses|dilmiyeceklir, bir tek şey müstesna; çıkarmadan itaat etlim ve geldiğimiz|Şimdi ondan da bahsedeceğiz. yere avdet ettik. (Arkası tar) Sevdiğim kadının yattığı odadan ay- rılacağımız sırada, arkama bakmak, 0" na doğru bir nazar, tek bir nazar atfet- mek için şiddetli bir arzu duydum. Fa- kat müsaade edilmedi... XVT Marki (Gaspar) söze başladı: — Zabit efendi, biliniz ki burada her talepte bulunmak hakkına malik bir Kulağınıza küpe olsun! EVROZİN kullanmakla kabildir. Bir hamlede nezle ve gripi geçirir. Harareli süratle düşürür. Baş, diş, sinir, mafsal, adale ağrıları ancak NEVROZİN almak surelile çarçabuk defedilebilir. Kat'i Tesir Icabında Günde 3 kaşe Adliye Bakanlığından: İmralı adası ve Edirne ceza evlerinde bulunan mahkümlara dairede mevcut nümüne ve şartnamesi veçhile muhtelif beden ve boyda 1200 adet iş gömleği ile beher takımı; bir şapka, bir ceket, bir pantalon, iki tozluktan ibaret 600 takım kışlık elbise kapalı zarf üsulile eksiltmeye konrtustur. Kışlık elbisenin beher takımı on Üç Ura, iş tulumları 660 kuruşten mecmuu 15720 lira bedel tahmin edilmiştir İhale 29/7/937 Perşembe günü saat 15 dedir. Eksillmeye İştirâk edeceklerin © 7,5 muvakkat teminatı olan 1179 lirayı havi ma'iye veznesi makbuzu veya ssat 14 e kadar Eksiltme komisyan reis'ğine maktuz mukabilinde verilmesi, İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 2, 3 üncü maddelerinde yazılı şeraiti ve vesal» ki haiz ve hâmil olmaları lâzımdır. İkale, Ankara: Yenişehir Temyiz binasında Vekâlet levazım ve daire müdür- lüğü odarında yapılacaktır. Posta ile gönderilecek teklif mektuplarının behemehal tayin edilen saate ka- dar vâüsı! olması meşrut öolüp müayyen Saatten sonra gelecek tekliflere — itibar olunmaz. Gd şariname ve örnekler Vekâlet levazım ve daire müdürlüğündedir. #ler bedelsiz olarak levazım ve delre müdürlüğü ile İstanbulda Adliye «2007> «4122> Banka mektubu ile teklif mektubunun ihale gübü olan 28/7/937 Çarşamba günü. Zayıfla Çeviren; Faik Berçmen Şişman Yazan: A. Çeköf İki dost istasyonda buluştular. Biri şiş- man diğeri zayıftı. Şişman, istasyon lokantasımdan çıkı- yordu. Hâlâ dudaklarının yağını silme- mişti. Ayrıca üstü başı şarap kokuyor- du. Zayıfı ise trenden inmişti, Bir elinde valiz öbüründe bir sürü paketler vardı. Üstü başı ise kahve ve janbon kokuyor- du. Zayıfın arkasında, kendi gibi zayıf, u- zun çeneli bir kadın -karısı- ve bir tek gözü yari kapalı bir liseli -oğlu- duru- yordu.. Şişman zayıfı görünce: — O Porfrii, sen misin? diye bağırdı. Nerelerdesin dostum, ne yaz, ne kış gö- ründüğün yok... — Oo, Mişa! Benim çocukluk arkada- şım! Sen nereden çıktın? İki dost üç defa birbirlerini kucakla- dılar; sonra birbirlerinden bir parça ay- rılarak yaşlı gözlerle uzun uzun bakıştı- lar. Her ikisi bu tesadüften ziyadesile hoşlanmıştılar,. — Aziz dostum, diye zayıfı başladı, iş- te beklemediğim bir tesadüf!. İşte güzel bir sürpriz.. bana dikkat et bakayım; Her zamanki gibiyim değil mi? Sen de.. sen de gene aynı zarif Adoniş'sin!. Ah, Al- lahım, nasılsın, söyle!.. İyi misin? Neler yapıyorsun? Zerigin misin? Evlendin mi? Ben işte görüyorsun ki çoktan evlenmiş bulunuyorum. İşte karım Lonisa.. kon- disi Luther mezhebinden. Bu da oğlum Natyanel.. üçüncü sınıftadır. Hey, Nat- yanel, çocukluk arkadaşıma bak! Lisede onunla beraberdik.. Natyanel biraz ndü, ve biraz dü- şündükten sonra kasketini çıkardı. Za- yıf, sözüne devam etti: — Lisede beraberdik. Hatırlıyor mu- sun? Senin adın kundakcıydı, çünkü si- garanla üphaneden bir kitap yakmış- tın.. benimkiyse hamaldı. her vakitki şi büsbütün uzadı; ve oğlu Natyanel, to- püuklarını kavuşturarak mektep ünifore masının bütün düğmelerini iliklemeyi muvafık buldu.. Müsteşar lâfından sonra zayıf, kekelle yerek: — Ekşelâns, dedi. Çok Mmemnun ol« dum teşerrüfümüze.. bir çocukluk arka- daşınıın böyle yüksek bir şahsiyet olma« 8. hil! hi! hi!.. Şişmanı: — Bunları bırak canım, diye arkadaşı- y niye böyle resmi du- z çocukluk arkadaşıyız. böy- T te ne lüzum var.. Zayıf, iğilip bükülmekte devam ede- Tek: N — İstirham ederim, ekselâns, dedi. Mü- saadenizle size karım Lonisa'yı takdim edeyim.. kendisi Luther mezhebinden- dir.. bu da lise üçüncü sınıfta bulunan oğlum Natyanel.. yalnız şu var ki... Şişman, arkadaşının yüzünü birdenbire kaplıyan ezgin, düşkün, zavallı ifadeye baktı; ve yüreğinin burkulduğunu hisse- derek bir şeyler söylemek istedi.. Sö re arkadaşına eli şişman arkadaşı nünde ikiye bük gölmeğe çalıştı. ıra vakit geldiği için ayrılmak üze- 1i uzatlı. Zayıf, hafifce avucunu sıktı ve ö- erek hi! hil hil,. diye Karısı kocasını taklit ederek gülüm- y , tekrar topuklarını birleşti. rerek kasketini çıkarmayı münasib bul- du. Şimdi her üçü, giden şişman müste. şarı resmi bir tâzimle uğurluyorlardı.. Yarınki nushamızda : Tatlı kazanç Yazan: Kadircan Kaflı gibi.. hey, Allahım, ne çocuklardık!, Ka- yıcığım, yaklaş, korkma!, Nâatyanel biraz düşündü; ve biraz dü- şündükten sonra babasının arkasına si- ğınmayı muvafık buldu. Bu sırada şişman sordu: — BSenin işlerin nasıl gidiyor? Nerde çalışıyorsun? «Oldun mu»? — Nerde birader.. on iki senedir kol- lejde çalışıyorum. Maaşım dolgun değil Bunları geç.. karım musiki dersleri veri- yor, ben de mesai haricinde sigara taba- kaları yapıyorum. Ama, çok zarif şey- ler.. toptan alana iskonto var.. tanesini bir rubleye veriyorum. İşte şüyle böyle geçiniyoruz. Şimdi buradayım. Yeni ta- yin edildim. Nezarette bir şeflik verdi- ler. E, sen anlat biraz? Sen ne yapıyor- sun? Devlet müsteşarı filân.. ..... , Vekâletinin müsteşörı- yım.. Deyince zayıfın yüzü birden sarardı; fakat çarçabuk bu sarı çehreyi geniş ve riyakâr bir tebessüm kapladı. Gözleri pırıldadı. Sonra yüzü gene bu- ruştu. Ve büyük payeli çocukluk arkada- şınıt önünde hürmetkâr bir tavırla iğil- di, Müsteşar lâfını duyan karısının çene- 'Hikâye 2 Anadolu kuyumcularına müjde Her nevi yüzük taşları hayret verecek derecede ucuz fiatlla ve te- diyeli siparişler kabul olunur. Büyükçarşı arabacı Numara 29-81 Lovan Artinyan u sokak