18 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MA 1 Zör'çk Gd di edbe e eli l UĞK KA ' A At İi 4 ei aa — Mâ a L aei e el 5 Ü ö Mi S Mah ei MAĞA ÖUŞ üÜ 5 d P l O Üü P l Türk - Rus dostluğu Moskovada bir resmi tebliğ neşredildi (Baş tarafı 1 inci sahıfede) tisi genel sekreteri B. Şükrü - Kayanın resmi ziyaret suretile Moskovaya mu - vasalatları ve halk komiserleri meclisi reisi Molotof, hariciye halk komiseri (Litvinof ve Sovyet hükümetinin diğer âzası ile görüşme ve konuşmaları, bey- nelmilel siyaset meseleleri üzerinde en dostane ve en açik bir fikir taatisi ne- 'ticesi olarak, aşağıdaki hususatın mü- şahedesine imkân vermiştir: | — Takriben 16 sene evvel Sovye- tik Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti arasında tesis e-| dilip iki hükümet arasında akdedilmiş iki taraflı ve müteaddit taraflı mua - hedeler ve anlaşmalarla takviye olun - muş bulunan ve bu kadar uzun bir dev- Yre esnasında enternasyonal hayvatın bü- tün safhalarının imtihanını geçirmiş o- lan samimi dostluk münasebetleri, mu hakkak surette, iki memleket menfaat- | leri için tam kıymetlerini isbat etmiş - 2 — Bu ayni menfaatler, halihazır- daki münasebetlerin, bütün şümulleri ile istikbalde de iki devletin harici si -| Jâyim pehlivan, çok hâkim güreştiği hal- yasetlerinin değişmez ve sağlam bir unsuru olarak idamesini talep etmek - tedir. 3 — Sovyet - Türk dostluğu, umu- mi sulh için büyük ehemmiyeti — haiz bir unsur olarak kendisini göstermiş - Tir, 4 — Enternasyonal münasebetlerde hâlen mevcut olan ve enternasyonal ha yatta kendisini gösteren tecavüzkâr te- mayüller tarafından yaratılmiş bulu - nan bulanık vaziyet, bütün sulhecu âev- letlere, sulhun taksim kabul etmezliği ve kollektif emniyet esasları üzerinde sulhun ve umumi emniyetin idamesi | için hususi endişeler tahmil etmekten hâli kalamaz, 5 — Sovyetik Sosyalist Cumhuriyet- leri Birliğile Türkiye arasındaki dost - luk ve karşılıklı emniyet münasebetle- ri bunların sulh fikirlerine ve Millet -| ler Cemiyetinin yukarıda kaydedilen | prensiplerine samimi bağlılıkları ve sulh kuvvetlerinin en iyi bir sürette teşkilâtlandırılmasına müzaheret ey - lemek ve tecavüz kuvvetlerine bir mü- zaheret veya bir teşvik olabilecek her şeyden tevakki etmek azimleri, — iki memleket arasında hassaten — müsmir bir işbirliği esası yaratmaktadiır. Vekillerimiz geliyorlar Moskova 17 — 16 temmuz akşamı, B .Rüştü Aras ve Şükrü Kaya, Ode :| sa tarikile Türkiyeye dönmek — üzere Moskovadan, beraberlerinde meb'us B. Rahmi Apak ve Şükrü Şenozan, hari - ciye hususi kalem direktörü Refik Â- mir bulunduğu halde, hareket etmiş - lerdir. Ayni trenle Türkiyenin Mosko- J va büyük elçisi B. Zekâi Apaydın da Moskovayı terkeylemiştir. Türk vekilleri, istasyonda, İran bü- yük elçisi, Litvanya elçisi, Romanya el- çisi, Bulgaristan elçisi, Efganistan mas lahatgüzarı, Yunanistan maslahatgü - zarı tarafından selâmlanmıştır. İstas - yon, bu münasebetle, Türk ve Sovyet bayraklarile süslenmiş — bulunuyordu. Türk vekillerine Odesaya kadar hari - ciye halk komiserliği birinci Şark da- iresi şefi muavini B. Miller refakat et- mektedir,. Volga - Moskova kanalı Moskoöova 17 (ALA.) — Tass ajansı bildiriyor: Dün Tevfik Rüştü Aras ve B. Şük- rü Kaya refakatlerindeki zevat ile bir- likte, Volga - Moskova kanalını ziya - ret etmişlerdir. Mülâyim bugün Komar ile tekrar Karşılaşacak (Baştarafı 1 inci sayfada) Fakat buna tağmen, bildiğiniz gibi Mü- de rakibinin sırtını üç saniye yerde tuta- mamış ve bu yüzden de nizamern galip sa- (yılamamıştı. Galip sayılmadığı halde, mahut keme- ri nasılsa eline geçirmiş, ve yapıları bü- tün taleplere rağmen iade etmekten kaç- mıştı. Şimdi bu işe, Mülâyimi mülâyim- leştirecek bir hal çaresi hulunmuştur: Mülâyim kemeri ortaya koyatak, ve iki pehlivan, - vâkit tayin edilmeden - bir taraf mağlüp oluncıya kadar güre- şecekler. Eğer Mülâyim pehlivan kazanırsa ke- merle beraber Bul Komardan 500 dolar alacak. Eğer Komar yenerse, kemerini kurtaracak! Bakalım, bugün stadyomda saat 16 da başlıyacak olan güreş saat kaçta bite - cek, ve ne netice verecek? Mülâyim pehlivan, Komarı yeneceği- ni iddia etmektedir. Çoban Mehmet te, Mülâyimin her iti- barla Komara faik olduğunu söylemiştir. Bul Komar ise, bugünkü güreşte, şim- diye kadar Tekirdağlı için sakladığı o - yunlarını da göstereceğini ve kendisine yapılan haksızlıkların acısını faizile çı - karacağını bildirmektedir. Komar: — ÂAmerikan usulü güreşte, müsabıkın ring iplerinden yardım görmesi, ve yere uzanması, dinlenmesi, ve yeni bir hücum için hız alması gayet tabil karşılanir, d- (yor, ve ilâve ediyor: Halbuki, buradaki seyirciler, Ameri - (kan usulü güreşleri çok seyretmedikleri ıçin benim yaptığım bu hareketleri aczi-|, me, zaafıma verdiler. Bu yüzden de ben BSON POSTA ' Vaziyette değişiklik Yok, dün de yeniden 26 vak'a tesbit olundu (Baş tarafı 1 inci sâhifede) vak'alarma bilhassa bekâr- odalarının toplandığı mıntakalarda daha çok te - sadüf olunmaktadır. Bu hastalığın en çök tesadüf edileceği aylar, haziran, temmuz ve ağustostur. Bazı mütehassıslar demektedirler ki: Şehir içi kâfi derecede temiz değil- dir. Yollar mükemmel surette yıkanıp temizlenmemekte, kuraklık devam et- mektedir. ÂAşiların tam muafiyet zama- nı henüz başlamamıştır. Bu :tibarla a- ğustos ayında da tifonun bu şekilde de- vam etmesi tehlikesi vardır. Kavun ve karpuz mevsimi çok tehlikeli görül - mektedir. Tifodan korunmak için en iyi çare aşilanmak, hasta ziyareti - yapmamak, bilhassa tifolu hastalarla temas elme - mek, meyvaları temizlemeden yeme - mektir.» Halkevinde bedava tifo aşısı yapılıyor Eminönü Halkevinden: Evimiz Sors- yal yardım şubesince halka parasız o- larak cumartesi ve pazardan başka her gün saat (12) den (13) e kadar tifo a - şısı yapılacaktır. Arzu edenlerin mez - kür saatte müracaatları rica olunur, Avrupa ve Amerikada Kıtlık tehlikesi (Baş tarafı 1 inci sahifede) duğu tahmin edilmektedir. Maahaza bu stokun miktarı malüm ol- madığından, muhtemel bir buhranın ö- nüne geçilip geçilemiyeceği belli değil- dit Sovyet makamları, buğday meselesi hakkında şimdilik hiç bir şey söyleme - mektedirler. Moskovanin bu ketümiyeti İngiliz efkârımı büsbütün telâşa düşür - müştür. Gazeteler ve bilhassa Daily Herald, buğday meselesi hakkında Moskova hü- kümetinin müstakbel tasavvurlarını afı- lamak üzere, diplomatik kanaldan teşeb- büs yapılmasını istemektedirler. Londra 17 (Hususi) — Almanı hüküme- ti bu senenin ilk altı ayı içinde, geçen senenin ayni aylarına nisbeten, on misli fazla buğday ithal etmiştir: Ancık, bu |ithalât fazlalığı yalnız miktarda kalma - 'mış, malm bedeli olarak ta 17 misli fazla para verilmiştir. İktisat nezaretinin bültenlerinde neş - redilen bu rakamlar, harice karşı dâhili bundan sonra buğdüy ithalât ve müba - yaatı hakkında hiç bir şey yazılmaması için alâkadarlara emir verilmiştir. halkın nazarında küçük görüldüm. Bu sefer, halkın bu zihniyetini de na- zarı itibara alacağım, ve ona göre güre- şeceğim! Bakalım, bu. iddiacılardan hangisinin yüzü ak çıkacak! D . iyetinde ve kendi partilerine sırları ifşa mahiyetinde görüldüğünden, Surıyede yearışma[ oldu, ölenler var (Baş tarafı 1 inci sahifede) pişmalarda ölenler bulunduğu da söy- lenmektedir. İtimada şayan bir memba- dan aldığım malümata nazaran Hilcezire- de vaziyet şu merkezdedir: Elcezirede bir kaç parti vardır. Bunlar hıristiyan, Arap ve Kürt partileridir. A- rap partisi bugün iktidar mevkiünde bu- lunan Vatani partisine mensup kimseler- den mürekkeptir. Hıristiyan ve Kürt par- tileri de bir araya gelerek Vatanilere karşi mühalif cephe almışlardır. Muhalefet partisini idare eden lider - ler şuünlardır: * Hoyboncu Haco ağa, eski Nuseybin kaymakamı olup Suriyeye firar etmiş bu- lunan ve bugün Elcezire meb'usu sıfatile Suriye meelisinde bulunan Kadur Bey ve meb'uslardan Sait İshak ve Halil İb- rahim Paşa Velhasece belediye reisi Ab- dül'ehat Kırıyo, bu zat ayni zamanda Şarikulbeyza partisinin başkanıdır. Ka - raışlı belediye reisi Mişel Dum ve Şam - marülâmşat partisi reisi Elemir Mizer Velâbdülmuhsin adlı kimselerdir. Bun- ların etrafında bir çök Kürt beyleri ve ağaları da vardır. Bunlar açıktan açığa Vatanilere muha- lefet etmekte, Fransiz mandasının deva- mını istemektedirler ve bu maksatla da Parise, Cemiyeti Akvama bir çok mü - racaatlarda bulunmuşlar ve hâlâ da bu- lunmaktadırlar. Bundan dolayı aralarında şiddetli mü- naferet vardır. Vataniler bunların bu ha- reketini hiyanet telâkki etmişler ve bu cemiyetlere mensup ne kadar memur varsa hepsine işten el çektirmiye karar vermişlerdir. Bunu haber alan muha - lefet partileri bu kararı protesto mahi- mensub meb'usların da dahil olduğu bir kütle ile Amude nahiyesinin Toyos köyünde bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda Va- tani partisinin bu kararını tanımamaya masına ve keyfiyetin Fransa ve Cemiye- | ti Akvam nezdinde protestoya karar ver- mişler ve ayni zamanda bu kararın birer suretini Kamış, Hasice hütümet memur- Jarına tebliğini de münasip görmüşler, bu maksatla mezkür kasabalara doğru yola çıkmışlardır. - Muhalefet partisinin bu karar ve top- lantısını haber alan Vatani partisi li - derlerinden meb'us Şeyh Radham, İlhar- se reisşi olup Mardinli ve firari Abdülba- ki Nizameddin ve Yunan Hidaye ve bir takım kendilerine mensup Kürt ağalari- le birlikte keyfiyeti mahalli hükümete haber vermekle beraber kendi adamları- nı da ayaklandırmışlardır. Ayni zaman- da Hasicenin muhafızı olan Elemir Beh- çetülşehabi de bütün hıristiyan memur- lara işten el çektirilmiş, muhaliflere kar- Sonra yavaş yavaş merdivenlerden indi: — Yeni gelen şoför sen misin?. diye sordu. — - Genç çocuk biraz iğildi: — Evet, dedi. — Âdın ne, senin?... — İmadettin!. — Kısaca İmad, dense olmaz mı?, — Nasıl emrederseniz!, Genç şoför, o dakikaya kadar Feha- mMmetin yüzüne bakmıyor gibiydi. Böyle ilk işi kendi adımı değiştirmek olan ka- dmı iyice görmek için yavaşca başını kaldırdı. Gözünde siyah camlı bir göz- lük vardı. Onun arkasından uzun uzun baktı. Fehamet, Hüsamettinle evlendikten sonra büsbütün şımarık bir kadın ol- müuştu. Artık bütün istediklerine ka- vuşmuş; pek süslü, pek gürültülü bir hayat geçiriyordu. Hüsamettinle babası şu son iki yıl içinde büyük büyük işlere girişmişler, hepsinden de pek çok para kazanmışlardı. Üç meş ay evvel babası ölmü>ş, bu büyük servet başlı başına Hü- samettine kalmış artık sayııı zengin- & T TUZAK Yazan : K. R. Enson lerden olmuştu. Yazıhaneyi çekip çe- virmek, giriştikleri işleri döndürmek, yeniden yeniye daha büyük işlere baş- lamak yalnız başına Hüsamettinin üs- tüne yüklendi. Sabahleyin erkenden yazıhaneye iniyor, öğle yemeklerini bi- le orada yiyor, akşamları yediden, se- kizden evvel işlerini bitirip de yazı- haneden çıkamıyordu. Yemekten sonra bitkin bir halde kanapeye uzanıyor, a- rası yarım saat geçmeden yatmak için odasına çekiliyordu, Fehamet, artık kocasının yüzünü sa- bahtan sabaha, akşamdan akşama, o da ancak yarmışar, birer saat görebiliyor- du. Bu hayat gündân güne onu sıkmı- ya başladı. Evlendiklerinin ilk ayı gez- meğe çıkmışlardı. İki ay kadar Avru- pada dolaştılar. Hüsamettin, 0 zaman da pek durgundu. Fakat Fehamet, her gün başka başka yerler, başka başka yüzler görüp avunuyor; ne zamandan- beri rüyasını gördüğü bu zengin hayata kavuşmanın verdiği baş dönmesi içinde yaşayıp gidiyordu. İstanbula döndük- ten sonra Hüsamettin büsbütün değiş- ti. Şu son bir kaç aylık karışıklıklar, evlenme, boşanma, sonra yeniden ev- lenme gürültüleri onüu altüst etmişti. Süheylâ ile Cevad Rasim için dönen de- dikodulara ilk önceleri hiç aldırmıyör- muş gibi görünmüştü. Bir yandan da Fehamet kendisini : L her gün biraz daha sıkıştırıyordu. Öyle iken Süheylâyı boşamıya bir türlü razı olamiyordu. Sonra genç kadının izini bile belli etmeden çekilip gitmesi önu da şaşırttı; birdenbire ne olduğunu an- lıyamadı. Süheylâ, acaba hiç kimsenin yüzüne bakamıyacak kadar lekelenmiş miydi?.. Bunun için mi ortadan kaybol- muştu?. Kim bilir belki o da Cevad Ra- simle evlenmek istiyordu! ondan ötürü böyle pek çirkin, fakat en kısa bir yola sapmayı göze almıştı?.. Hüsamettin de artık buna başka türlü bir mana vere- medi: — Beni istemiyen, benden kurtulmak için kendi kendini çamura atan bir ka- dma acıyacak ben mi kaldım?.. Dedi; en kısa zamanda Süheylâyı ba- şadı; sonra da Fehametle evlendi. Aradan zaman geçti. Süheylânın, ko- casından ayrılır ayrılmaz Cevad Rasi- |me sığınmak şöyle dursun, o âlemlerde yüzünü bile gören olmamıştı. Cevad Rasim bile uzun uzuün onu araştırmış, soruşturmuş, nerede olduğunu o da bu- lâamamıştı. Kim bilir, kendi yüzünden uğradığı felâketi tamir etmek mi isti- yordu; yoksa Süheylâya karşı o da ken- dinde büsbütün başka, şimdiye kadar hiç alışmadığı bir sevgi, bir saygı duy- mıya mı başlamıştı, bilinemez... Fakat ne olursa olsun Süheylâyı bulsa onunla evlenmek istediğini bir kaç yerde ağ- her gün kuruyor, zından kaçırmıştı. Neden sonra gene a- gızdan ağfıza duyuldu ki: O gece, Yeni- köydeki yalıda, elektrikler birdenbire sönüverince, Süheylâ Cevad Rasimin elinden kurtulmak için saatlerce üğ- raşmış, didişmiş; en sonunda bir yolu- nu bulmuş, balkondan balkona aşmış, oradan da bahçeye atlamış, hirsız gibi yalıdan kaçmış... Arkasından bir gelen olursa diye korkusundan, sokak ortala- rıtda yayan koşmıya başlamış, neden sonra Şişliye dönen bir otomobile rast- gelmiş, böylelikle sabaha karşı eve dönmüştü... Bunun böyle olduğunu Ce- vad Rasim de söylüyordu. Yaptığı fe- nalıktan o da pişman olmuş, Süheylâ- nin ne yüksek yaradılışlı, tertemiz bir kadın olduğunu kendisi de anlamıştı. Bir aralık, Kayseriden gelen birisi, Süheylâyı orada gördüğünü söyledi. Genç kız, kocasınin evinden kaçar kaç- maz Muzafferin yanına gitmiş, arka- sından halası da onlarla birleşmiş, şim- di hep beraber Kayseride oturuyorlar- Mış, Gün geçtikce bunları Hüsamettin de işidiyor, derinden derine içinde kıvra- nan acıyı bir türlü susturamıyordu. Âr- tık yazihanenin işlerinden başka hiç bir şey düşünmiyen, küskün, dalgın bir adam olmuştu. Fehamet, ondaki bu deği şikliği gördükce kırılıyor, sinirleniyor- du, Sonra sonra, o da alıştı. Hüsamet- 'tinin ona hiç karışmaması, genç kadını kendi başına bırakması, onun da işine uygun geldi. (Arkası var) — ve memurların işleri başınıdan ayrılma- |- şı jandarma kuvvetleri de gön tir. Bu vaziyet karşısında m ”i zırliklı bulunmakla beraber Beh$i habinin derhal azlini Şamdan i dir. Bu şerait dairesinde Kamış VE " » cede hayatın tahammül edilmesi Dü receye geldiği de alâkadarlara bi miştir, Bu teşebbüslerin vuku bulü ralarda iki taraf çatışmış ve y caya sarmıştır. İki taraf arasına jandarma ve askeri kuvvetler Vat iltizam etmiş ve hıristiyanların 447 ne hücum edilmiştir. S Beş gündenberi dövüşen iki “%I*' rasında bir hayli telefat vardır. Y: ların da tayyare ile Halebe nakl H oldukları söylenmektedir. Vatanilef hâdiselerin Süriye — dahilinde kat'i surette menetmişlerdir. w Son dakikada aldığım maıümata ' ,Hasiç ve Kamıştaki hâdiseler Pınarına da sirayet etmiştir. Bur ja bir çok kimselerin telef olduğu veY& , düğü söylenmektedir. ı"mi:ak:.radlEî keri kuvvetlerden bir kısmı Hasm._(ğ d Kamışa gonderı]mıştır Suriyede km'ışıklıklar devam € j ' Antakya halk partisi faaliyetini pi mış, faydalı kararlar vermiştir. Hnl wg tisi mesdisinin mühim bir kışmını işlerine hasretmektedir. Burada Ü : seferberliği ilân edilmiştir. Halk # bu seferberliği varıncıya kadar t€ için icap eden tedbirleri almaktadlf ğ! w rıca muzır propagandaları oı:ılemekg;wı neşriyat yapılacak, hayır müess€ kurulacak, içtimai ve sıhhi yar bulunulacaktır. Eğlenceli Bir müsabaka (Baştarafı 1inci sayfada) * — Çocuğunuzun bir hâdise kal'â";;. da, bir sual önünde, bir muhavere sında sarfettiği öyle mütalealar, y'llfü Bü öyle düşünceler, söylediği öyle ) ler vardır ki sizin için paha biçilmezZ * ] kiymeti haizdirler, büyüdükleri Z | çocuk için bir tarih olacaklardır, b& . P ları tarafından işitildikleri zaman i5€ & | dakta mutlaka tebessüm uyandırırlaf Bu hatıralardan birini seçiniz, bize V zınız, cevapları bir jüri heyetine £ i!' | receğiz, içlerinden en beğenilen üç sine birer piyango bileti, geriye kal dan 50 tanesine de birer hediye ver A dedi. ' Son Poste garplı meslekdaşının Bî& bu müsabakayı memleketimizde tekP edeceltir: — Bize çocuğunuzun bir duşünc:ğ | bi mütalcasını, bir sözünü yazınız, çef ile birlikte yollayınız, bu sözü ve bü üt mi gazeteye basacağız, en beğenilefi cevap sahibine birer tane k”ğj" : ati, sonra sıra ile gelen 5ü0 l sahıbine de hoşlarına gidecek yj ! hediye vereceğiz. Müsabakaya cevap lama müüdeti 14 temmuzdan ıtıbaren M aydır, şu halde 14 ağustosta bitwe’f# vakte kadar gelen cevapların dercini », teak'p tasnifi yapılarak neticesi dilecektir. Garolı meslekdaşımızın açtığı M kadan bansetmiştik. Onunkilere cevaplar arasında mükâfat £K birinec'nin sözlerini nakledelim: BE A M Miket (8) yaşındadır ve son sözül " '1; kendisinde kalmasına meraklıdır. âîı dostlarindan biri onu şaşırtacağın! " — | şünerekt sordu: M “flJ ' — Miket rüzgâ.r nedir? Be | | Şu cevabı aldı: pii | — Rüzgâr mı?.. Rüzgâr havadlf' cikmiştir, kaybettiği mesafeyi (beğenilen bu cevap” bizim müsâ” vW mune olabilir. Hatıranın bu kad’f - sa yazılması lâzımdır. ' 1"& Erzincanda istasyon bln"' Y Erzincan 17 — Bugün saat '6.*-1’ ve 17 de yeni halkevleri binas! * mendıier istasyonu binasının teP

Bu sayıdan diğer sayfalar: