Mahkemeye duşen k 5pek davası halledılemıyor (Baştarafı 1 inci sayjada) peğinin İbiş adında bir kıptı tarafından aşırıldığını &; Fakat İbiş, aşırdığı bu beali ve sevimli köpeği, Leon adında orta halli bir Muse- vi tüccara satmış. Fatma Museviyi buluyor, ve ondan, köpeğinin kendisine iade edilmesini isti- yor. Musevi, Fatmanın bu talebini lâ- kayd karşılıyor ve: — Bu köpek benimdir! diyor. — Senin değildir! — Benimdir! uzayıp giden bu münakaşa yor. Fakal Fatma, köpeğini, len zorla kurtaramıyacağını an- İryor. Evine dönüp uzun uzun düşühüp ıktar. sonra, mahkemeye müracaat ve köpeğini kanun vasıtasile ge- maya karar veriyor. Ve derhal bir istida hazırlayıp, Beyoğ- lu birinci #uih ceza melikemesine baş vu- ruyo: Şimdi. birinci sulh ceza mahkemesi, bu kö; n hakiki sahibini tesbile uğraş- makfidır. Fakat anlaşılmaktadır ki, bu <iki sa- hibli könek» davasının halledilmesi, hâ- Tâ neticelendirilememiş bulunan şu meş- hur «iki analı çocuk» davasından da uzun süreceklir. Çünkü davacı Fatma, köpeğin kendi- sine aidiyetini, heyeti hâkimeyi tatmin edebilecek kadar kuvvetli deldil ve ve- sâalkle isbata muvaffak olamamaktadır. Mussvi Leon ise, ne Fatmayı, ne de köpeği aşırdığı iddia olunan kıptı İbişi görmediğini, tamımadığını söylemektedir. Leon; — Bu köpek bana aiddir diyor ve bu fasımı isbat makamında da şu sözleri alaşef, hayvanın ağzı dili olma- veyeti hüklmeye hakik? sahil emez. Fakat ben sade bu köpeğe değil, bu Löpeğin bütün sülülesine sahib bulunmaktayım. Bunun anası da, babası de benim yanımda bulun- nılmıyorsa, köpekler tıbbı ad- dilir. Kanları muayene olü- nur. Bu muayene neticesinde ise, mevzuu | bahsolan köpeğin, nezdimdeki mensubiyeti tahakkuk eder!» aileye — Evet! dedi... Köpekler bize gönde- rildiler, Fakat maalesef, biz mahkeme- nin sualire, tatminkâr bir cevap verebi- lecek vaziyette değiliz. Bugünkü halde, tababet, köpek kani- nin gruplarını - tesbit etmemiştir. Bu gruplar malüm olmadıkça, köpeklerin karabetlerini tayin edebilmemize imkân yoktur. Bu yüzden biz, köpekleri adliye- ye iade ötmek metburiyetinde kaldık'» Bu sözlerden de anlaşıldığı gibi, şimdi paylaşılamıyan köpekler, Beyoğlu birin- ci sulh ceza mahkemesini boylamışlar- dır Davayı hal için mevcud olan bu çare | de ortadar, kalktıktan sonra mahkeme me yapacak dersiniz? Yoksa hendesedeki eeşek davası» v mukabil, hukukta da bir «köpek dav mi kalacak? Selim Tevfik İhracat Maddelerimizin Kontroluna hazırlık (Baştorafı 1 inci sayfada) çekirdeksiz kuru üzümlerimiz yalnız İz- mir ve Urla iskeielerinden ihraç edilebi- lecektir. Çekirdeksiz üzümler tahta, bez veya kâğıt üzerine serilerek kurutulacak, bun- lar bulunmadığı takdirde taşsız toprakla yapılmış bir siva üzerinde kuru tır. Çekirdeksiz üzümlerin dahilde sık- letleri bir çuval içerisine 110 kilo ' ola- caktır. Bu rakam azamidir. Çuvallara kanca vurulmıyacaktır. Kuru üzümlerin üzerine su atılması ve taşlı olarak satıl- ması yasaktır. Aksine hareket cden zürra ticaret yapamıyacak, Mahsulünü satamı- yacaktır. Çekirdeksiz kuru üzüm işliyen işçile- rin hastalıksız bulurmaları şartlır. İşçi- lerden doktor raporu istenecektir. İhraç tipleri şun'ardır: 1 — Standard tipler. 2 — Hususi tipler. 3 — Toptan ve kalbur altı.. Ürzümler ihracında mutlaka açık mua- yeneye tâbidir. Memurlar icabında ihraç edenden yarım kiloya kadar nümune de alacaklardır. İhraç edilecek standard tip- ler her yıl, rekoltenin icablarına göre bir heyet tarafından tesbit edilecektir. Re- kolte heyeti faaliyete geçmek üzeredir. Bu vaziyet karşısında mahkeme, Mu- sevinin talebini yerine getirmekten daha kanuni bir yol görmüyor. Ve köpekiler, ubbı ndliye sevkolunu- yorlar Ben dün; Tıbbı adliye uğradım ve de- ğerli dokter F; nla görüştüm. A- merikan gazetelerinin kapışacakları bu garib davanın hikâyesini gülümsiyerek dinliyen F.—İm Can banas — İslanbal Beşinci İcra Memurluğu' dan: Mahcuz olup paraya çevrilmesine karar veri- len 'ev eşyası 12/7/937 tarihine tesadüf eden pazartesi günü saat 14 den 15 e kadar birin- el açık arttırma suretile Osmanbeyde Ko. daman oğlu sokak Halâs apartlımanı 3 nu- marali dairede paraya çevrileceğinden talip olanların mahallinde hasır bulunacak me- muruna müracaatları ilân olunur. « Son Poıtı » tin tefrikası : 42 Cevat Rasim, eğlenir gibi bir sesle: — Malümya, dedi, kumar borcu, na- mus borcu demektir. en de ödeyeceğim, şimdiye kadar bir istiyen olmadı da — Gelip istemelerini beklemek âdet değildir; kumar borcu, yirmi dört saat içinde ödenir. Sonra bilmem unuttu - nuz mu?.. O akşam sizin borçlarınızı ben ödemiştim. Ev sahibi olduğum için bu parayı vermek bana düşerdi. Şimdi siz de bana borçlusunuz. — Biliyorum; yeceğim. Hepsi ne kadar tutuy ku üz lirat, yüz lira mı?.. Ben o gece dok.u yüz lira mı kaybetlim?.. dokuz yüz on iki lira... Bu- mun lâtifesi olür mu?.. Üç yüz Virast pokerden, üst yanı da bakaradan!.. ânın sesi kısıldı; dili tutula - ginin çarpıntısı duracak gibi oldu. l')nlrn yüz lf Bir türlü anlı- yamıyordu. O gece ne kadar borçlan - dığını bilmiyordu. Oyunun belki de , bir çok yerlerdeki gibi yüzde on, yüz- de yirmi üzerinden oynandığını zan - — Doki Yazan : K.R. Enson . Sonra Cevat Rasimin uz.: ğt kâğıda bir imza koyarken kaç lira yazılı olduğuna bile bakma - mıştı. Nasıl olmuştu da bu deliliği yap- mıştı. Fakat Cevat Rasim, telefonda bekliyordu. Genç kadın, hiç düşün - meden: — Peki, öderim, diye kısa kesmek is- tedi. — Teşekkür ederim, ne zaman?. — Pek yakında. — Bu hafta içinde olmaz mı?. Süheylâ, bir hafta içinde bu kadar parayı nereden bulacaktı?. İşi £ kaya dökmek ister gibi: — Bü kadar acele mi, de bugün Ir'w siz de paraca sikıntıya mı r!ıııluı Çi - Hem de pek çok!, Fakat alacağım nıza söyler söylemez, ben gündereceğini biliyorum. Dokuz|/ Üz İlra, onun gibi zengin bir müteah- hit i için, nedir ki?. Cevad Rasim, sanki anun ağzını ara- mak istiyor gibiydi. Süheylâ bunu anlı- ; biraz da boş bulundu: içinde | mışlar, el bi — BÖN PosTaA | Bugünkü program 9 Temmuz 937 Cuma İSTANBUL Öğle neşriyatı: 1230: Plâükla Türk musikisi. 12350: Hava- dis, 13,08: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 1030: Plâkla dans musikisi. 10: Radyofo- nik komedi (Merak). 20: Fasıl saz heyeti. ÜÖmer Rıza tarafından atrabca söylev. Fasıl saz heyeti, (saat Ayarı). 2115: ra. 2215: Ajans ve borsa haberleri. : Plâkla sololar, opera ve operet perça- YARINKİ PROGRAM 10 Tömmuz 927 Camartesi İSTANBUL Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla 'Türk Mmüsikisi. 1250: Hava- dis. 13.08; Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: : Plâkla dans musikisi, 19.30: Konfe- İrans: Dr. Salim Ahmet (Tifo), 20: 'Türk mu- siki heyeti. 20.30: Ömer Rıza tarafından a- rabca söylev. 2045: Vedi. ve arkadaş- |ları tarafından 'Türk musikisi ve halk şarkı- ları, (saat âyarı). 2115: Orkestra. 2215: A- Jans ve börsa haberleri. 2230: Piâkin sololür, opera ve operet parçaları. Dört taraflı şark Misakı Tahranda multanlan Merasimle imzalandı (Baştarafı 1 inci sayfada) şarkla büyük bir sulh âmili olacağı teba- rüz ettirilmiştir. Siyasi mahafil aköedilen bu misaka “|büyük bir enemmiyet atfetmekte, ve bu- nu Tü aliyelinin maktadır. enin muvaffakiyetli politik fa- ir semeresi olarak — karşıla- İran - Irak Bağdad 8 (AA.) — Irak ile İran a- raşındaki hldut meselelerile Şattüla - İsu! yük bir memnuniyet uyandırmıştır. Bü muahede yakın Şark mcvmrkc(lnn'mı |daha geniş bir şekilde anlaşmasına doğ- ru atılı mı< kat'i bir adım telâkki edil: mektedir. Efganistan Iıınrıye vekili TshıanBıXA* > kile Tahrana gelmiş ve şehirden bir kaç kilometre mesafede İran h: nazırı Samyi ve bı nt tarafından karşılanmıştır. Şah bugün saat 11 de Efgan hari - ciye nazırmı kabul etmiş ve öğle ye - meğine alıkoymuştur. Eski arele partisi re'si Remada Londra 8 (A.A.) — Eski amele par- tisi lideri Georgelansbury bu - sabah Musolini ile görüşmek üzere Londra - dan Romaya harekel etmiştir. — Doğrusunu isterseniz, den bunu Hüsamettine söyliyecek değilim!. Diye ağzından kaçırdı. Cevad Rasim de bunu bekliyormuş gibi: — Yal, Diye gülümsedi. Bu! «Ya. iş in- sanı titretecek kadar â0ı üheylâ, karşısındaki adamın yavaş yavaş içyü- zünü ortaya vurduğunu: — Ya, öyle ise görürsün sen!. Dememek için, kendini güç tuttuğu- nu anladı, Fakat artık daha ziyade ko- nuşmak için kendisinde de kuvvet bu- lamadı: — Pekâlâ, dedi, bu hafta içinde do- kuz yüz on iki liranızı alırsınız. Ku- marbazlar arasında mütad olan mühle- ti geçirdiğim için de affediniz. Bir çatırdı ile telefonu kapadı. Nasıl olmuş da bu adamlarla bir masada, hem de büyle delice bir oyun oynamıştı?, Demek ki bütün bu fraklı, smokingli, otomo! zengin görüni adamlar onun gibi ömründe ancak bir kaç defa poker oynamış bir kadını ortalarına al- ile soymuşlardı. No is deyiş olan olmuştu, artık bunun cezasını çe- |kecekti. Yalnız, bu par Başına gelenleri anla' sayı nereden bu- lacaktı?. gidip hi kimseye Hüsamettinden de dokuz yüz lira iste- yemezdi. Hele bu paranın kumar bor- cu olduğunu duyarsa kim bilir, kocası ne diyecekti?. Onun da, Fehametin de rap ihtilâfların iki memleket ura_—xzndn_ 'Tahranda imza edilen bir muahede ile| nt temin !ç: ti kat'iyede halledilmesi Irakta bü*| ve benzin mazdı. Durup dürürken |£ gözünde ne kadar küçük düşüyordu?.. Hele kendisini bu adamlarla tanıştıran Alman klerıngındekl paralar tediye ediliyor Almanya ile hükümetimiz — arasındaki Klering anlaşmasına göre vaktlle Almanya- ya mühim miktarda mahsul gönderilmiş ve tacirlerimiz Cumhuriyet Merkes bankasından alacaklı vasiyele girmişli. Bu alacak yekü - nu İlk zamanlarda 47 milyon Türk Urasına kadar yükselmiş bilâhare; ithalât yapıla ya- pıla 30 milyon Türk Hirasına kadar inmişti Almanyadaki bloke paraların tacirlere te - diyesine üç gündenberi Merkez bankasınca başlanmış bulunmaktadır. Üç günlük tediya- tın dört milyon liraya yakın olmazı muh - temeldir. Alacaklı tacirler mal sevkettikleri «-r tarihlere göre sıra ile Almanyadaki P rını Merkez bankasından çekeceklel Merkez bankası tacirlerimizin bü larını, karşılığı tahassül etlikçe kend! verecektir. , Almanya ile Türkiye arasındaki ld laşma müzakerelerine üç gündenberi . Janmış bulunmaktadır. Müzakerenin pek yakında netici tahmin olunmaktadır. Bu müzakı bloke paraların tediyeye başlanmasınll İj yazada tesirleri görülmüş, piyasada Bif ” lhlık göze çarpmağa başlamıştır. Benzin ve petrol Fiatları meselesi Dün halledildi (Bastarafı 1 inci sayfada) ıi kâtibi Cevad Nizami, Ankara vilâyeti iktisat müdürü Şevket Süreyya, İstanbul Belediye iktisat müdürü Asım Süreyya, memleketimizde çalışan dört gaz kum- panyasının mürahhasları - bulunmuşlar- dır. Yapılan konuşmalar sonunda hükü- metin teklifleri gaz kumpanyaları tara- fndan kebul edilmiş ve böylece benzin işi halledilmiştir. İktısat Vekâletinin tebliği İktisat Yekâleti bu mesele hakkında şu tebliği neşretmiştir: 1 — Benzin ve petroldan alınmakta 0- Yen muhtelif vergi ve resimlerin indiril- mesi hakkında Büyük Millet Meclisi ta- rafından 14/6/937 tarihinde kabul edilip 25/6/1987 tarihinde tatbik mevkiine ge- çen 3264 numaralı kanunun bu madde- lerin flatları üzerine tam ola: in'ikâsı- yede iş gören petrol kanun — neşrinden bir gün evveiki fiatları esas tutarak vergi ve Tüsum tenzilâtmı Türkiye dahilinde İmezkür fiatlar üzerinden tamamen tat- k etmoği kabul ve taahhüd etmişlerdir. 2 — Birinci maddede zikredilen fiatlar /1937 tarihinden ddetle met't clacaktır ve hr yerde ih- tiyaç nisbetinde benzin ve petrol bulun- Jurulacaktır. 3 — İkinci maddede zikredilen müddet zarlında hükümet tarafından tayin edi- lecek bir heyetle şirketler —müştereken Leynelmilel piyasa şerait ve osasları da- hilinde maliyet unsurları üzerinden tat- bikatta bulunacaklardır. Bu suretle vâsıl olunacak netice ayrıca ilân edilecektir. Ankarada da fiatlar tesbit edildi| —- Ankara, 8 (Hususi) — Benzin ve pet- rol yarından itibaren şehrimizde şu fi- atlarla satılacaktır: Büyük wneke petrol 248,15, büyük te- neke benzin 317,25, bir şişe benzin 90,75 © kadın, şimdi arkasından kim bilir na- sıl gülüyordu?. Hemen odaşına köştu. Giyindi. A- partımandan çıktı, ilk gördüğü taksi: bindi. Beşiktaşa, halasının © Kadıncağız onu böyle vakilsiz göründe şırdı. Onda da başka türlü bir telâş vardı . Süheylâ; şapkasını çıkarırken ortalı- , öt kokladı; Ne o, dedi, misafir mi vardı, bala- Sigara kokuyor da... lası hiç sesini çıkarmadı. Arada bir sanki içeriye birisinin girivermesin- den korkuyormuş gibi yan gözle oda kapılarına bakıyordu. Süheylâ, buna pek dikkat etmedi; daha ziyade soruş- turmadı. Babası öldüğü zaman kalan u- fak tefeği satmışlar, üç bin lira kadar bir para tutmuş, bununla da tahvil al- mışlardı. Tahviller, çocukluğundanberi halasında duruyordu. Sözü uzun uzun dolaştırmak isteme- di: — Halacığım, dedi, bugünlerde bana biraz para lâzım!.. Sendeki tahvilleri al- 'a geldim... Üst yanını söyliyemedi. Halası, kor- kunç bir haber almış gibi elini ağzına zleri kaydı; sanki hemen o- — Ne oluyorsun, hala?.. Ne var?.. Bu tahviller sende değil miydi?. Bir şey mi oldu?. Çalındı mı?. Kayıp mı oldu?. — Hayır, ne çalındı, ne de kaybol- du. Ben hepsini sattım, harcadım, —— Trakyalılara müjdf Mericin temizlenme İçin Yunanistanla Uyuştuk (Baştarafı 1 inci sayfada) | Parti Genel Sekreteri ve İçişler B nı Şükrü Kayadan saylavlarımızdaf * ref Aykuta gelen bir mektupta $ Bakanı Ali Çetinkayanın bir mektüP | reti de vardır. Bunu aynen bildiriyü «Meriç nehrj hakkında Yunanlı yapılan itilâf reticesinde Mericin neden başlanarak tathirine ve Edirne sedlerin inşasına başlanmak - üzel Fenni tetkikatın yapılmakta olduğu £ işe başlandığını ben de muhterem ne vilâyeti kemşerilerime — tebşir rim,» Bu akşamki güreş Geri kaldı! (Bastarafı 1 inci sayfada) Komar Amerika konsolosuna mür#f at ederek kemerin iadesi için tavı istemiş ve: — Hakem berabere kaldığımızı etti. Binaenaleyh Mülâyim kemeri " etmiş değildir. Esasen kemeri hak€ elinden kapmıştır! demişti Konsolcs Komara bu iş için teşebl te bulunamıyacağını bildirmiş, ancak / mer iade © takdirde gıı mesi tavsiyesinde bulunmuştur. da bunur. için güreşmekten su-lırld etmiştir. Menejeri olan Zibısko dün matbai za gelmiş, bu hikâyeyi anlattıktan W' — Eğer Mülâyim kemeri hakem © tine iade ederse güreş tutarız. Aksi dirde güreşmeyiz. İzmire de munıy, Biz, çünkü Tekirdağlı cevap yermed demiştir, # Taksiler Taksilerin yeni tarifesi de bugild': lân edilecektir. Antre 35 )mmıtll kuruşa, kilometre başına taksimet İ yazdığı 15 kuruş 12 kuruşa indirili A — Aman, ne söylüyorsun, hala” Lâtife ediyorsun?. Benim bütün vi yoğum bunlardı. Ben evleninceye “ e | dar da sizde durmuyor muydu?. — Bende idi ama para lâzım sattım. Bugünlerde senin .sl.ı)eeıîiH dv' , zannetmiyordum, Kocan zengin, Oi l na lüzumu olmaz, düşündüm. Nasıl olsa yavaş yavaş der, yerine koyarım, diyordum. Bet V lünceye kadar hepsi Lam:ıml:ımrdl—'; nin de haberin bile olmazdı. Böyle sap etmiştim. Fakat olmadı, işte... * rin dibine geçtim, rezil oldurm! | kuruş. Süheylâ, ne diyeceğini bilmi; Halasını incitmek istemezdi. Bu yıllardanberi bin türlü gü, k kendisini beslemiş, büyütmüştü. di, ona hesab sormiya dili vnrmır'& fakat işte bu tahviller, hemcn lâzımdı. Onları satıp da Cevad R’id borcunu ödeyemiyecek olursa ıııJ y ne büyük bir rezalet çıkacaktı?.. H’%j Fehamet Hüsamettini kışkırtsa, * mühkemeye gitse: — Karım, gizlice kumar cıynğ Şimdiye kadar dokuz yüz lira da etmiş!... Diyecek olsa, davayı kazanır; lî:: sini pek kolay boşayabilirdi. Hiç # onların Fehametle aralarındaki sevgiyi bilmediği için herkes kı hak verecek, onu ayıplıyacaktı!. v — Peki ama, halacığım, ne oldu' Bu para ile ne aldınız, ne yaptını$> 5 — Sorma orasını... Lâzım oldür te.. (Arkası V