Bir meşhut s mahkemede Hâdisenin kahramanı bir mahkemede davacı, dîğerindej suçlu idi, iki davanın şa Sirkecide Ömer ustanın lokanta - sında çıkan bir hâdise, cürmü meşhud kanunu mucibince, derhal adliyeye in- tikal etmiş ve Sultanahmet 3 üncü sulh cezada, duruşması yapılmıştır. Hâdise şudur: Reşad isminde - biri Jokantacı Ömere 16,5 lira kadar borç- ludur. Reşad, bu parayı bazı sebepler- den dolayı, verememiştir. Bir sabah, Ömer, Reşaddan borcunu istiyor, öte- ki veremiyeceğini söyleyince, kavga çıkıyor. Ömer ve lokantanın garsonla- rından Filip, borçlunun gırtlağına ya- pışıyorlar, ceketini çıkartmıya çalışı « yorlar. Etraftan yetişenler, kavgayı ya- tıştırarak, Reşadı dükkândan dışarı çı- karıyorlar. Yalnız, bu davanım enteresan tarafı, Sirkeci otelleri müstahdemlerinden ve esnafından 10 kişinin ayni gün iki ay- rı mahkemede Reşad lehine ve aley - hine şehadet etmeleridir. Sebebi de, 3 üncü sulh cezada davacı olan Re: dın, yarım saat sonra yandaki asliye 4 üncü cezada, suçlu sıfatile muhake- me edilmesidir. Filhakika, karakolda tahkikat sıra - sında polise hakaret suçuyla, davacının aleyhine de zabıt tutulmuş ve cürmü meşhud kanununun garip bir cilvesile, ayni hâdisenin iki başka cephesi, ayni gün iki başka mahkemede, rüyet olun- muştur. Davanın birinci cephesi, lokantacı Ömerle, Reşad arasındaki hâdisedir. Duruşmada dinlenen şahitler, hülâ- satan şunları anlattılar: — Ömer Reşadı gırtlağından yakala- mış, ceketini çıkartmıya — çalışıyordu. Filip te, kollarından tutarak, ustasına yardım ediyordu. Reşadın: — Polis.. polis!, Diye, haykırması üzerine hâdise ma- halline koştuk, gördüğümüz ilk manza- ra bu oldu.. ötesini bilemeyiz.. Hâkim Kâmil suçlulara sordu: — Ne dersiniz?.. er usta: — Ben bu şahitleri kabul etmem. Onlar da Sirkecide esnaf oldukların - dan aramızda daimi ihtilâf vardır. Bu- în için doğruyu söylemi:; r.. de - Garson Filip te, ayni şekilde, suçu- nu inkâr etti. Fakat, son olarak dinlenilen Alem- dar otelinde çalışan şahit Mustafa suç- Junun itimad ettiği biriydi., O da, hâ - diseyi ayni şekilde anlattı. Nihayet, suç sabit olarak Ömer ve CÖNÜL İŞLERİ' Gene yabancı Kan meselesi Beyazitte oturan bay A. H küçük bir aşk hikâyesinin başındadır ve ilk da- kikada da bir muamma ile karşılaş - mıştır. Diyor ki: — Irkan Ermeni olan bir genç kızla tanıştım. İlk adımı o aftı, fakat beni karşısında bir gönül macerasını fazla ciddiye alacak gibi gördüğü için mi hedendir bilmem, birdenbire geri çe- kildi. Şimdi ricalarıma tamamen lâ- kayittir. Bununla beraber arasıra u- zaktan benimle alâkadar olduğunu işitirim. Sebebini anlıyamadığım bu yüz çevirmenin bir tahlilini yapar mı- sınız? Bana öyle geliyor ki meselede bir ırk düşüncesinin de tesiri olacak, siz ne dersiniz?. * Elde bulunan malümâtı bir fikir edinmeye ve bu fikrin etrafında tah- Jiller yapmıya kifayet edecek kadar ge- niş bulmuyorum. Mektubu yazan de- likanlırın da tahmin ettiği gibi genç kızın bir avunmaya teşebbüs etmiş, ve bu teşehbüsün de ciddiye alındığını uç davası iki örüldü. hitleri de ayni adamlardı Filipin 20 gün hapislerine ve 2 lira pa- Ta cezasına çarptırılmalarına karar ve- rildi. Dördüncü ecezadaki dava Davacı Reşadın asliye # üncü cezada suçlu sıfatıyla yapılan duruşmasına ge- lince, ayni şahitler orada dinlenildiler.. Burada bir polis memuru Reşadın vazife esnasında kendisine hakaret ot-| mesinden davacı idi. Polis memurunun bu iddiası mah - kemece sabit olduğu esnada memur da- vasından feragat etti. Ve bu çok gürültülü hâdisenin her iki cephesi de, adalet huzurunda viha- yete ererek, şahitler tekrar dükkân - larının ve otellerinin başına gittiler. Neriman kimin kızı ? Davaya altıncı hukukta dün de devam edildi Nermin adındaki kızını, sokaktan çaldı iddiasile Fatma İlhan tarafından mahallebici Ali aleyhine açılan dava - nin duruşmasına, 6 ıncı hukuk mah - kemesinde, dün de devam olundu. Dünkü celsede, mahkemece görl lüzum üzerine yapılan kan tahlilinin rapor sureti okundu, Bu suretle Nerminin kanının Ali ile Nezahetin kan grupuna dahil bulun - duğu, Fatma İlhanla alâkası olmadığı| anlaşıldı. * Geçen celsede, Fatma İlhi le çocuğa bakması dolayı: ne Ali tarafından verilen senedin mahkemeye getirilmesine ka - rar verilmişti. Ancak, senedin tanzim olunduğu Fatih noteri tahtı muhake - mede olduğundan, senedin asliye 3 ün- cü cezadaki suretinin getirilmesi icap ediyordu. nn vakti- kendisi- Duruşma, Asliye 3 üncü ceza reisli- ğine müzekkere yazılması için, başka bir güne bırakıldı. İzmit valisine takdirname verildi İzmit (Hususi) — Vilâyetimizin de gerli valisi Hâmit Oskay ile nafia mü dürü İsmail Devletkuşu Nafıa Vekâle- ti tarafından takdirname ile taltif edil- mişlerdir. eri görünce korkmuş olması pek müm- kündür. Fakat bir çok genç kızların yaptıkları gibi ateşi yaktıktan sonra kuvvetini arttırmak için bir müddet geriye celkilmiş olması da hatıra ge- lebilecek bir ihtimaldir. Sonuncu noktaya gelince, onu da mümkün telâkki ederim. Fakat bu mü- nasebetle söylemek lâzim: Şahsen damarlarında ayrı ayrı kan taşıyanların evlenmeleri aleyhinde - yim. Fakat damarlarında yabancı kan taşıyan genç kızlar arasında bizimle en iyi anlaşabilecek olanların Türk- çeyi ana dül olarak kullananlar olduğu nu da kaydetmeliyim: Anadoluda dil birliğindlen başka kültür birliği vardı, bir çok ahvalde his birliği görülüyor- du. Bu, dil, kültür, his birliği Anado- ludan İstanbula da intikal etmiştir. 'Tanıdıklarımın arasında 5 tane erkek bilirim ki refikaları Türk Ermenisidir. 'Tamamen mes'utturlar, Bu noktayı müstesna olarak kabul edelim, yoksa benim umumi olarak koyduğum kaldeyi bir kaç fasla mı ayırmak lâzim? Bu dakikada fazla #raştıramıyacağım. TEYZE 300 Jiralık | « hAeR A Nİ HÂDİSELER KARŞISINDA Galatasaray - Güneş maçı Sordum: — Maçın neticesi nasıl? — Bire bir b y — Önu görmüyorum canım, kaç ya- ralı kaç ölü va * Sahaya fırlayan halkt ar: | — Sen futbolcu musun da sahaya çıkı- | yorsun? — Amma da garip sua).. Futbol oyı dığı zaman çıktım mı? Şimdi futbol bitti, | yumruk başladı. Ben de yumrukcuyum, tibette sahaya çıkarım. | X | Sanki futbol sahası değil yangın ye- Ti idi. — Tabil bir şev, kundaklıyanlar vardı * Genç kız ağlayarak: işenlım gitti. — Ölüme mi? — Bilinmez ki; Galatasaray - Güneş maçı varmış. * — Alo, ala, — Bir şe yorsunuz? — Evimden telefan ediyorum. saat sonra imdad yomun kapısına gönderin. Bugi ta oynıyacağım da j var, nereden telefön edi- ' Yarım * Bazı gazeteler yazıyorlar: — Kabahat şunda, kabahat bunda.. Onlara sorarım: — Horoz dövüşünde bir horez, bir ho-! rozü yaralasa kabahat harozda midir, yoksa horozu dövüştürende mi? İMSET İzmir belediyesi benzin satıyor| İzmir, —(Hususi) — Belediye, Soko- ni müessesesi depolarından teslim aldığı 600 bidon benzini dün satışa çıkarmıştır | sid Benzin şişe hesabile 70, litre hesabile 14 | * ç kuruştan satılmaktadır. Bilâhare tesbit edilecek fista göre ararla bir fark olursa belediye bu fiat farkını Sokoni mücsse ine ödiyecektir. Yakın vi'âyetlerde benzin buhranı baş göstermiştir. İç vilâyetlerde benzin fiatı hâlâ eskisi gibidir. Gizlice yapılan satış- lara mâni olunmak üzere tedbir 'alınmış- sa da bu defa da perakende satışlar dur- müuştür. | Dün İzmirden vilâyete bağlı kazalara | mühim mikdarda benzin sevkedilmiştir. Mari Antuvanetin Tarihi gerdanlığı Nasıl satıldı ? Kraliçe Mari Antuvanetin meş. Pi nur 42 taşlı pir - Ş lanta gerdanlığı - â?'* mın Londrada müç — — zayede ile satıla cağından bahset miştik. O gün binlerce ğ7 meraklırın - top - İ landığı müzayede | gi salonunda birden, Ş oŞ müzayede memu - Üi Tu sesini yükselt- miş: ğ Ve «Mari An - tuvanetin gerdan. lığını satıyorüm 5000 İngiliz lira - miştir. Bu miktar yük seldikçe yüksel - Daranga mihracesi Miş, 14 bin İngi - liz Hirasma çıkmış ve bir Fran- sız. alıcılar sendikası — memurları beyecanlı heyecanlı aralarında görü - şürlerken, bir köşede sessiz sadasız o- turan Daranga mihracesi nihayet ka - yılsız bir eda ile 15 bin demiş, başka arttıran da olmadığından, gerdanlık ü- zerinde kalmıştır. Bir zamanlar, Mari Antuvanetin Zaz danını süsleyen bu nadide gerdanlık, bundan böyle, bir mihracenin boynun- da görülecektir. Müzayede tam 63 sa- hiye sürmüştür. Mülâyim Amer kemeri İad ikalıdan aldığ & edecektir an birine sordu-| Güreş diğer refiklerimizin yazdıkları gibi Mülâyimi galebesile değil, bizim yazdığımız gibi berabere bit m Güneş ve Galatasaray futbolcula- nın Kadıköy sahasında yumruklaştık- sırada, İstanbulda ikinci bir spor komedi dramatiği oynanıyordu. Biliyorsunuz: Evvelki gün, Taksim stadyomunda, Mülâyim pehlivanla Ame- rıkalı Komar güreştiler, Fakat şu anda, bu güreşin üzerinden altmış saate yakın zaman geçtiği halde, biç kımse: — Netice ne oldu? sualinin en doğru cevabını kestitemiyor. Akşam gazetesine bakarsanız, ebir saat siren bir müsaraadan sonra, Âmerikan boğası güreşi terketti ve Bul Komarın şampiyonluk kemerj Mülâyime geçti.» Bizim bildiğimiz, Mülâyim »- Komar güreşinin müddeti, iki pehlivanın Tızasi- le, ve üç hakemin kararile bir saat ola- vak tesbit edilmişti. Şu halde, acaba bir lik güreşi bitiren Amerikalı, niçin «müsabakayı terketmiş- sayılıyar? Mü- lâyimin ve o satırları yazan muharririn keyfine, emrine uyup ta sabaha kadar güreşmediği için mi? Cumhuriyet arkadaşımızı okursanız: *Mülâyim, Amerikalıyı yendi!» Hakem beyeti, iki pehlivanı berabere etliğine göre, bu da mevzuu bahis değil Kurun refikimize göre: «Orta hakemi, iki pehlivanın berabere kaldıklarını ilân etti. kat yan hakemi: — «Sen üç defa tuş yaptın! Bu hakkındır» diyerekten, kemeri Mülâyi- me verdi ve böylece Mülâyim, Amerikan bağasının dünya şampiyonluğu kemerini Hatbuki bizim bildiğimiz, müsabakada iki yan, bir de orta hakemi vardır ve bu heyetin karar verebilim: ekseriyetin e bağlıdır. Binsenaleyh, eğer orta hakemi bir karar verdiyse, buna yan hakemlerinden hiç değilse bir tanesi iş- tirak etti demektir. Ve eğer, bir tek yan hakeminin ekse- riyetin kararına uymayan arzusu yerine getiriliyorsa, Amerikan boğasının keme- rini kaybedişine değil, pantalonunu, ce- ketiri kaybetmeyişine şaşmak İâzımdır! Bu havadisi veren arkadaşın edünya şampiyorluğu kemeri» dediği de ne olsa gerek? O gün staâyomda, hoparlörlerle, mevzuu bahis kemerin, Cenubi Ameri- kanın yalnız doküuz hükümetini temsil ettiğini barbar bağırarak ilân de etmiş- Jerdi!! Haber arkadaşımıza nazaran, «Mülğ> yim, Amerikan boğasının elinden şampi- yontuk kemerini aldı. Fakat şimdi, bu kemer, Mülâyimden, zabıta marifetile geri alınacak!'» Bu satırlara bakınca, insan stadyom- da, bir #por hâdisesi yerine bir zabıta vak'ası geçtiğini sarıyor! Ve unutmayın ki, bütün bu havadisle- ri veren spor muharrirleri, spor kelime- sini, kendilerinden başkalarının kullan- masını yasak etmişlerdir. Spordan anlamak, feleğin sade ken- ine nasip ettiği bir mevhibedir! Meşhur hikâyeyi hatırlarsınız: Adam- cağırın birisi, devam ettiği hamamın müstahdemlerini her ziyaretinde hırsız- lıkla itham eylermiş. Bu iftiranın zarar- larını gören hamamcılar, bu manyak müşterinin hamama ayak basmasını ya- sak etmişler. Fakat memlekette bafka yıkanacak yer bulunmadığı için, afaroz edilen müşteri, kurtlanmaktan — kurtul- mak için hamamcılara yalvarmak mec- buriyetinde kalmış ve onlara, bir daha iftira etmiyeceğine dair kat'i söz vermiş. Fakot bu sefer de, hamamcıların muzib- Ekleri tutmuş. Adamın bohçasında nesi var, nesi yoksa almışlar, yalnız hançeri- le kuşağımı birakmışlar. Hamamdan çı- kınca bu vaziyeti gören tövbekâr müf- teri kuşağını beline takmış, hançerii kuşağına geçirip, anadan doğman ortaya çıkmış ve hamamcılara sormuş: — Size eşyalarımı çaldınız demiyorum. Fakat insaf edin: Ben buraya böyle mi gelmiştim? Haydi biz de spordan anlamıyoruz yelim. Fakat insaf eyleyin! Meslekı lar: Bu spor denilen şey de sizin anladı- Yepssü di Evvelki günkü güreşten bir intibü ğınız gibi midir?» * Şaka bertaraf. muhtelif hükümler, rarlar, kanaatler doğuran bu son gü” müsabakasının neticesi haki garib ve hayli feci oldu. Amerikan usulü serbest güreşe bir tÜr Kü aklı ermediği halde, hakem durdi lan suyolcu Mehmed pehlivan, hakö in kararını beklemeye lüzum g7 elindeki kemeri Mülâyime Bm eyledi. İ Mülâyim de, berabere ilân edildi halde kemeri alarak çekilip gitti. Falat güreşlerin, hele Amerikan Yü serbest güreşlerin neticesi hakkındi karar, mekteplerdeki kanaat notları bi verilmez. Yani sırtı tam üç saniye de durmayan bir pehlivan, bilâkaydü şif mağlüp sayılamaz. Nitekim futbolda da, fevkalâde hâkif oynayan bir takım gol çıkarmadıkça b addolunamaz. Bizaenaleyh, Mülâyim pehlivan, ali ği kemeri, maalesef keyfine daya! iade etmek mecburiyetindedir. Bir © kendisine, güreşlerde, her zaman, prof yöne'ce nümayişler yapmaktan vazgik mesini tavsiye mecburiyetindeyiz. Bilmelidir ki, bır müsabakanın edi olan şartları, bir müsabıkın zusuna göre değiştirilmez. Ve bilmelidir ki, ortaya çıkan bir sp0 cunun vazifesi, sadece müsabakast? yapmaktır. Güreş ringini, bir hitab |kürsösü gibi kullanarak. halka 1âf ati ve bir serbest münakaşa salanu yeri koyup ta hakemlere ubuorta itiraz sav! mak, bir güreşçiyi muzaffer etmez, dece sevimsizleştirir! Mülâyim, Komarı ille yenmek istiyü müuş. Bir saat zaman, bu arzunun tatii nine yetmemiş. Uzatılmasını istiyor V& | — Ya gelir güreşir, ya kemeri bıral gider! diyor: Halbuki güreş bir saat olarak tesi edilmiş ve diğer pehlivan, bunu hesi İnyarak, bütün kuvvetini harcamış, Ü? tisage çıkmaya mecbur edebilir miyiz? ı HBele bazı kimselerin, muayyen m deti tamamladıktan sonra, pek haklı © rak güreşmek istemiyen Komara yi çekmelerine ne diyelim? Spor zihniyetinin — ilerlediği memlli ketlerde, xendilerinden çok kuvvyetli #” kibler karşısında Komar kadar mı hane bir enerji harcayarak mıımbi)"" İten kurtulan sporcuları, galiblerden la alkışlarlar. Ve unutmayalım ki, mağlüba acı! zayı'ı korumak, âcize el uzatmak dt ni onlar, bizim ecdadımızdan almı dir, N. Moda deniz yarışları 25 temmuzda Modada yapılacak yük deniz yarışları hazırlıklarına lanmıştır. Dün akşam Moda Deni klübünde klübün fahri reisi Celâl Bt yarın riyaseti altında., yarış komit bir toplantı yapmıştır. Bu seneki YA rışların daha esaslı ve geniş olmas! v | ana hatlar tesbit edilmiştir. D bi ” k